..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Hata! Klavye baðlý deðil. Devam etmek için F11'e basýn...
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Toplum > lütfi akarçay




7 Mart 2015
"Siyasi Ahlak" ve "Ýdeal Devlet" Üzerine Tarihsel Bir Analiz...  
lütfi akarçay
Yönetim ve yönetim ahlaký üzerine “semavi kaynaklarý” bir tarafa býrakacak olursak ilk bilimsel denemeler ve yazýlar Antik Yunan’a kadar uzanmaktadýr..Sokrates ve öðrencisi Platon’un Devlet ve “devlet yönetimi” üzerine ortaya koyduklarý çalýþmalar ve sisteme karþý sergiledikleri “manifesto” ve Sokrates’in bedel olarak hayatýyla ödediði “yönetim kritiði” insan ve toplumlar için hep bir “evrensel açmaz” olarak karþýmýzda durmuþtur..


:BAED:
Yönetim ve yönetim ahlaký üzerine “semavi kaynaklarý” bir tarafa býrakacak olursak ilk bilimseldenemeler ve yazýlar Antik Yunan’a kadar uzanmaktadýr..Sokrates ve öðrencisi Platon’un
Devlet ve “devlet yönetimi” üzerine ortaya koyduklarý çalýþmalar ve sisteme karþýsergiledikleri “manifesto” ve Sokrates’in bedel olarak hayatýyla ödediði “yönetim kritiði”insan ve toplumlar için hep bir “evrensel açmaz” olarak karþýmýzda durmuþtur..

Þüphesiz evrenin en mükemmel varlýðý olduðu tartýþma götürmeyen insan ve onun üst-bilinci toplumu yönetmek yine insanýn kendisi için en büyük sorunu teþkil etmiþtir..
Bu sorunu kimi zaman “tek otorite”nin etrafýnda kurduklarý kanun zýrhý ve baskýyla; kimi zaman “semavi dogmalar”ýn manevi zýrhý altýna gizlenerek;
kimi zaman “çoðulcu tercih” afyonuyla toplumlarý uyuþturup “kapital”e hizmet ederekaþmaya çalýþtýlar..
Çalýþtýlar ama her defasýnda insan için kimi zaman “toplumsal” çoðunlukla da “evrensel”bir “deðer” olarak karþýmýza çýkan “ahlak” veya “etik”in siyaset veya politika olarak adlandýrdýklarý bu yönetim biçimlerinde uygulanabilirliðini de tartýþtýlar..
Ahlak veya “etik”in yönetimsel olarak vücut bulmuþ haline “siyasi ahlak-politik etik” adýný verdiler;
Antik Yunan’dan Ýslam Coðrafyasý’na ve kadim dinlerin merkezi Uzak Doðu’ya varýncaya kadar tartýþtýlar..
Platon’un ve Aristo’nun “Devlet”inden Farabi’nin “el-Medinet-ül Fadýla”sýna uzanmýþ;
Konfüçyüs ve La Tsu’nun “bilge devleti” Ýbn-i Haldun ve Maverdi’nin “kutsal devleti”ne karþý mücadele etmiþ; Hegel ve Marx’ýn “Ýdeal devleti” kapitalin yerine iktidara halký taþýmýþtý..

Kabul etmek gerekir ki medeniyetler tarihi boyunca “ideal devlet” bir fantezi olmaktan öteye geçemedi;kitaplarda bir “teori” ;Platon ve Farabi’nin içinde bir “ukde” olarak kalmaya mahkum oldu..
Fakat “ideal devlet ve yönetim”e yakýn vücut bulmuþ medeniyetler,az da olsa,var oldu..Bunlarýn varlýðý ve devamlarýnýn temelinde hiç þüphesiz “siyasi ahlak”ýn devlet ve yönetimin merkezine oturmuþ olmasý yatýyordu..
Ahlak,toplumun kendi kültü ve manevi atlasýnda ortaya koyduðu bir “milli deðerler toplamý” olurken “etik” daha çok insaný “merkez”e koyan bir “evrensel deðerler” manifestosu olarak çýkmýþtýr karþýmýza..
Bundan dolayýdýr ki,”semavi dogmalar” temelinde kurulan ve gelenekler ile tezyin edilen Doðu Medeniyetlerinde hakim olan “siyasi ahlak” olurken;
Ýnsaný ve devleti sevk ve yönlendirmede felsefi düþünceyi baz alan Batý medeniyetlerinde hakim olan renk “politik etik” olmuþtur..

Doðu’da “semavi buyruklar silsilesi”,

Uzak Doðu’da “bilge kiþilerin spritüel öðretileri”,

Batý’da ise eleþtirel aklýn ortaya koyduðu “yasal korkular”
i
nsaný ve davranýþlarýný kontrol altýna alan “sosyal kuvvetler” oldular..
Peki ender de olsa “medeniyetler tarihi”nde gördüðümüz “ideal devlet ve yönetimler”e yakýn Uluslar bunu nasýl saðladýlar?..
Sihirli kelime-kavram;
Siyasi ahlak..
Ne Platon’un “Devlet”indeki Antik Yunan’da;
ne Farabi’nin ” Faziletli þehri” Orta Asya kýrsallarýnda;
ne Hegel’in Almanya-Avusturya-Rusya karýþýmlý “Ýdeal Prusya’sý”nda;
ne de Marx’ýn “Proletaryanýn iktidar olduðu “komünist devleti”nde..

Biz bunu Asr-ý Saadet dediðimiz Nebi’nin(sav) ve Hz.Ebu Bekir ile Hz.Ömer’in “Medine Ýslam Devleti”nde;
Endülüs Emevi Devleti,Büyük Selçuklu ve Anadolu Selçuklu Devleti’nde gözlemleyebiliyoruz..

Burada asýl olan renk her ne kadar “ilahi doneler-semavi dogmalar” olsa da bunlarý insanýn ve toplumun genleriyle özdeþleþtiren “siyasi ahlak”ý es geçemeyiz..
Ýsa(as)’dan önce ve sonra diðer medeniyetlerde monarklar ve oligarklarýn otoritesiyle saðlanan veya
saðlandýðý zannedilen “toplumsal barýþ ve haklar” mezkur medeniyetlerde insanýn kendi “iç barýþ ve huzuru” ve bunun topluma yansýmasý ile saðlanmýþtýr daha çok..
Ayný “iç barýþ ve huzuru” insanýn kendine ve dýþýndaki dünyaya güven ile pekiþtiren “ahlaki yapý” devletin de zirvesinde yer almýþ ve bu defa eðitim ile teyid edilerek “siyasi ahlak” olarak toplumda vücudiyetini sürdürmüþtür..

Siyasi ahlakta esas olan bireyde “i’sar” olarak zuhur eden ve ötekileri kendi önüne geçiren “ahlaki haslet”in burada toplumu ve onun çýkarlarýný devlet adamlarýnýn önüne geçirmesidiryani diðer bir ifadeyle Þeyh Edebalý’nýn Osman Gazi’ye öðütlediði;
“Ýnsaný yaþat ki devlet yaþasýn” felsefesinin hayata geçirilmesidir..
Bu medeniyetlerde gelirin “adil daðýlýmý ve paylaþýmý”,Yönetim ile teb’a arasýnda “biat-rýza” kültünün uyumu,toplumsal “barýþ ve huzur”,bilim ve sanatta “dinamizm”,düþünce ve felsefi ifadede “özgürlük”,eleþtiriye “açýk toplum” gibi özellikler diðer medeniyetlerin hep önüne çýkmýþtýr..
Örneðin Arap Emevileri’nde fiozoflar,kelam bilginleri(mütekellimun) dýþlanýrken,siyasal ve toplumsal tecrid ve linçe tabi tutulmuþ;Ebu Hanife gibi orijinal bir “Tefekkür Devi” baský ve zulümle iþlevsiz
hale getirilmiþtir..
Ayný siyasi ve ahlaki akamet Abbasiler’de de kesintisiz sürmüþtür..
Buna mukabil Hýristiyan ve Musevi dünyasý ile iç içe yaþayan ve onlarýn “öðretileri”ni de yakýndan Ýnceleyen,ayrýca kendi “ilim ve irfan” dünyalarýný felsefi ve mistik öðretilerle tezyin eden Endülüs Emevileri’nin Felsefe,Týb,Sanat,Musiki,Tasavvuf,Hadis,Kelam gibi bilim dallarýnda çok orijinal ve müstesna bilgeler yetiþtirmesinin altýnda el-Hamra Sarayý’nýn kendi tabanýna duyduðu “saygý”ve güven ile kurduðu iletiþim ve diyalogdur..

Bu “Siyasi ahlak”ýn meyveleri olarak Ýbn-i Hazm,Ýbn-i Miskeveyh,Ýbn-i Tufeyl,Ýbn-i Rüþd,Kurtubi,Ebu Medyen,Ýbn-i Arabi gibi sadece Ýslam Dünyasý’nda deðil tüm dünyada tesirleri ve izleri
olan “Dev Bilgeler” yetiþmiþtir..
Ýsterseniz kendi coðrafyamýza ve sularýmýza doðru inelim “siyasi ahlak”ýn etkilerini irdelemek için..
Selçuklu-Anadolu Selçuklu ile Osmanlý arasýndaki “yönetimsel fark”ý bir mimari eserin üzerinde bulunan kartal ya da aslan baþýndan bile ayýrt edebilirsiniz..
Selçuklu’da eserlerin dýþ yüzeyi son derece sýcak,zengin iþlemeler ve desenlerle süslenirken Osmanlý’da mimari fiziki büyümeye karþýn sanatsal ve estetik olarak sadeliði ve matlýðý tercih etmiþtir..
Biri insana duyulan güven ve sanatta estetiðe verilen öneme iþaret ederken diðerinde eserin devasa duruþuna inat “tek düzelik-statüko”nun izlerinin dýþa-vurumunu gözlemlersiniz..

Sultan Alaattin Keykubat ile Endülüslü Ýbn-i Arabi ve Mevlana arasýndaki diyalog,inanç ve düþünceye saygý,devlet desteði;

Sultan Alpaslan ve veziri Nizamül Mülk’ün pozitif bilimlerin geliþimine katký,okullaþma ve akademik çalýþmalarýn önünü açmasý,Gazzali gibi bilge kiþileri sahiplenmesi ve desteklemeleri;

Maveraünnehr’den gelen bilgelerin Anadolu’da birer “ekol” haline gelerek halkýn moral deðerlerini yükseltmeleri;

Diðer yanda ise Fatih döneminde Ýbn-i Rüþd felsefesini þerh eden ve savunan Alaattin et-Tusi ile Gazzali ekolünün müdavimi Hocazade arasýnda çýkan ilmi münazara ve bunun sonucunda fikirlerinden
dolayý dýþlanan ve ülke topraklarýný terk etmek zorunda kalan Alaattin et-Tusi..
Devlet yönetiminde “siyasi ahlak”ýn zafiyeti ve “tek renk”e bürünmesi..
Dini-tasavvufi öðretilerin siyasetin güdümüne girmesi ve “tekkeler” eliyle kontrol altýna alýnmasý..
Yunus,Hacý Bektaþi Veli ve Mevlana gibi “ma’þeri vicdan”ýn özgür ve zengin sesleri ve temsilcilerinin yerini “Saray ruhu”nu yansýtan Ebussuud efendi gibi otoriter bilginlerin almasý..

Yine bu dönemde Fuzuli’nin devlet otoritesinden kaçmasý,ayný þekilde þair Nef’i’nin eleþtirel mýsralarýndan dolayý idam edilmesi,Molla Lütfi’nin yine muktedir kritiði ve ahlaki uyarýsýndan dolayý Ýdama mahkum edilmesi..

Bütün bu olaylar ve deðiþimler halkasýndan çýkarýlabilecek en doðru yargý “siyasi ahlak”ýn zafiyete
uðramasý ve yerini “otoriter korumacý devlet anlayýþý”nýn almasýdýr..
Gücünü halktan alan ama halktan kopuk,
Halkýný yöneten ama sürekli “kuþkulu tedbir” ve sýkýyönetim modunda olan bir siyaset ve onun ahlaký..

Eh artýk günümüze; tabii özellikle Türkiye ve Ýslam Coðrafyasý’na geçme zamaný..

Batý’da daha ziyade insan temelli “evrensel deðerler” etrafýnda þekillenen ve “ahlak”ýn kendisi deðil “ahlak felsefesi-etik” ile yoðrulan politik anlayýþ Ýslam Coðrafyasý’nda “semavi dogmalar” ve gelenekler ile mündemiç bir “toplumsal deðerler” bütünü ahlaki yapýyla çýkar karþýmýza..
Aslýnda “politika” lafzý Batý’nýn yönetim anlayýþýný ifade etmekte ne kadar doðru ise “Siyaset” lafzý da Ýslam Dünyasý yönetim anlayýþýný ifade etmekte o kadar isabetlidir..

Her ne kadar “Politika ve politik ahlak” üzerine ilk eseri kaleme alan Platon’un öðrencisi Aristo olsa da bu kavram Doðu ve Ýslam Dünyasý’nýn toplumsal genleriyle uyuþmadýðý için“Siyaset” adýyla karþýmýza çýkmýþtýr..
Tabii bu yönetimsel “metamorfoz”un en büyük sebebi
“Akýl ve mantýk” odaklý “reel politik”ten semavi donelerle yüklü “duygusal yaklaþýmlar”a geçiþtir..

“Ýdeal devlet” anlayýþýna yakýn yönetim baþarýsý ve siyasi ahlakýn en kamil olduðu dönemler olarak tanýmladýðýmýz Endülüs Emevi,Selçuklu-Anadolu Selçuklu ve duraklama dönemine kadar Osmanlý Ýmparatorluðu’ndan sonra günümüz Ýslam Coðrafyasý’nýn þekillenmesi nasýl olmuþtur?..

Son Ýmparatorluk olan ve Ýslam Coðrafyasý’nýn tek hakimi Osmanlý’nýn 1923’den itibaren resmi olarak sona ermesinden sonra “Siyaset ve siyasi ahlak” kavramý ya tamamen deðiþti ;
ya “melez” olarak devam etti ya da,S.Arabis’tan örneðinde olduðu gibi,”siyasi ucube” olarak tezahür etti..
Bir çoðu Osmanlý kolonisi olan kimi Ýslam ülkeleri Kapitalist Batý blokunun güdümünde “krallýk-mutlak monarþi” olarak ,kimi komünist Rusya blokunun güdümünde “sosyalist cumhuriyetler”,kimi emperyal
batýlý ülkelerin kontrolünde “oligarþik cumhuriyetlet” olarak sahne aldýlar..

Tabii Türkiye’nin 1923’den sonraki seyri çok deðiþken olmuþtur..
”Tek parti-tek adamlýk”tan Cumhuriyet nidalarý altýnda yýllarca “demokrasi” pistinde patinaj yapmýþ,ne Ýsa’ya ne Musa’ya yaranabilmiþtir..
Demokrasi adýmlarý ve atýlýmlarý tek adam-tek parti “statükosu”ndan gelen
vesayet rejiminin “darbeleri” ile hep sekteye uðratýlmýþ;
siyaset ve “siyasi ahlak” Batý’nýn “reel politik”i ile Doðu’nun “Ýdeal Siyaset”i arasýnda gel-gitler yaþamýþtýr..

Kardinal cübbesi ve külahý giydirilmiþ “Ýmam” modunda siyasi zig-zaklar çizen bir yapýnýn yönetimde nasýl bir “ahlak” anlayýþý olabilirdi ki?..
Bunun adý ne “etik politik” olabilir ne de “siyasi ahlak..” ;
Batý’nýn “çýkar ve bencil” kromozomu ile Doðu’nun “korumacý ve iyelik” kromozomunun birleþmesinden doðan hilkat garibesi bir karakter ya da
“politik ahlak-siyasi etik..!”

Halkýnýn karþýsýnda Ebu Zerr’in zühdü’nü,Ömer’in adaleti’ni anlatarak “duygusal atraksiyonlar” ile Ýktidara yelken açan ama iktidarda Machiavelli’nin çýkar maskesini takarak “Harun”olarak gelip “Karun” olanlar..

Arabesk siyasetin kollarýnda kimi “Osmanlý” kimi “Çaðdaþ Türkiye” rüyasýna yatan ama her koltuk deðiþiminde “Zübük politikacýlar”ýn kucaðýnda uyanan bir toplum..
Ýçeride siyaseti “ahlak” zýrhýndan çýkarýp “rant”ýn rengine boyayan ve “ihale” takipçiliðnden milli ülküleri unutan ve terk edenler;
Dýþarýda ise iktidarýný koruyabilmek adýna “Küresel Sistem”in uluslar arasý eko-politik oyunlarýnda “figüran” olmaya razý olan karakterler..

Bir asra yakýndýr “siyasi ahlak”ý sadece tarih kitaplarýndan ya da “seçim vaadleri”nden baþka yerde tanýyamayan ve “kutsallarý” ile aldatýlan insanlar,yýkýlan hayaller ve tükenen umutlar..
Yýllardýr “Ýdeal Devlet” ve onun “siyasi ahlak” anlayýþýný hayata hakim kýlmak isteyen bir toplumun “Yönetim trajedisi”ni izliyoruz..Bazen “drama” bazen “traji-komik” tadýnda..

Ýnsanýmýz ne Platon’un ideal “Devlet”ini ne de Farabi’nin “Faziletli Þehir”ini istiyor zira onlara göre bu beklenti “ütopya”dan da öte..
Ýnsanýmýz ne Hz.Ömer gibi bir “Lider Yönetici” ;
Ne de Ebu Zerr gibi bir “vatandaþ” beklentisinde..
Tek beklentisi sadece siyaseti “ahlak” çizgisine çekebilen yöneticiler görmek,görebilmek..

Çok þey mi istiyor insanýmýz?..























Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn toplum kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Kýzým ve Ben... Ya da Zamanda Yolculuðumuza Alegorik Bir Yaklaþým...
Kaht-i Ricalin Tam da Zirvesindeyiz...
"Tek Adam"... Þark Dünyasý'nýn "Mitolojik Ýkonu"
Algý Operasyonlarý... Ya da "Malumatçý Baba Tahir'den Günümüz Medyasýna"
Verin Deðerlerimi!..
"Ganimet"i Görünce Uzlaþýdan Vazgeçmek...
Sosyo - Kültürel Bir Erozyon;"dil ile Din Arasýnda Kayýp Kimlikler... ""

Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Kûtül Amare'yi Anarken...
Ýçimdeki Med - Cezir...
Kelimeler Küser mi, Küsüyorlar Ýþte…
Çanakkale...
Mevlana ve Biz...
Dua...
Iþid,nusra,öso ve Diðerleri... Neo - Liberalizm’in "Küresel Tetikçileri"
Gül ve Bülbül Üzerine Bir "Serenad"...
Men Dakka Dukka...
Eðer Sorarlarsa…

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Ne Öðrendin Dersen Ey Yâr... [Þiir]
Yaþayarak Öðreneceksin Çocuk... [Þiir]
Bizden Gidenlerin Adýný Zaman Koymuþlar... [Þiir]
Uyansýn Umutlarým Güneþ Gözlerinde... [Þiir]
Leyla'ya Mektuplar - II - [Þiir]
Muna (Li) Sa’ya… [Þiir]
Düþmelerim Hep Senin Yüzünden... [Þiir]
Gelecek mi O Kervan... [Þiir]
Acýmý Kaybettim Despina... [Þiir]
Aðlasam Yaðmurlarda... [Þiir]


lütfi akarçay kimdir?

yazýlmamýþ en son þiiri,söylenmemiþ en son türküyü yüreðinde arayan adam. . .

Etkilendiði Yazarlar:
Mevlana,Yunus Emre,M.A.Ersoy,Nazým Hikmet,Necip Fazýl,Yahya Kemal,Sezai Karakoç, vs...


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © lütfi akarçay, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.