Yaþamýn her aný hakkýný ister. -Goethe |
![]() |
|
||||||||||
|
![]() Cumhuriyet tarihinin bütününe bakýldýðý zaman, Türkiye’de siyasal Ýslam genel olarak muhalif bir hareket olarak her zaman var olmuþtur. Tek partili siyasi hayatta sistemsel olanaksýzlýk nedeniyle meþru zeminde tebarüz edemese bile, özellikle fikir hareketi bakýmýndan varlýðýný korumuþ ve zamanla güçlenme temayülü göstermiþtir. Çok partili siyasi hayatla birlikte, partileþme yoluyla topluma hitap etmiþ ve önemli bir muhalefet hareketi haline gelmiþtir. Siyasal Ýslamcýlar 1970’li yýllardan itibaren koalisyon ortaðý olarak iktidar olmuþlardýr. Özellikle MC hükümetleri içerisinde Türk saðýnýn Ýslamcý-muhafazakâr bileþeni olarak faþizan bir konuma gelmiþlerdir.12 Eylül 1980 askeri darbesinden en az zarar gören siyasi hareket Ýslamcýlardýr. Siyasi yasaklarýn kalkmasýndan sonra hýzla toparlanarak yine partileþme yoluyla topluma hitap etmiþlerdir.1990’lý yýllarda önemli bir yerel seçim baþarýsý ve devamýnda nihayet iktidar ortaðý olmuþlardýr. Hükümet ortaðý iken askerin siyasete müdahalesi sonucu iktidarý býrakmak zorunda kalmýþlardýr. Daha sonra da partideki bazý “yenilikçi kanat” ayrýlmýþ ve baþka bir parti ile 2002’de tek baþýna iktidar olmuþlardýr. Siyasal Ýslam 1970’li ve 1990’lý yýllarda iktidar ortaðý olduysa da genel olarak muhalif bir hareketin ötesine geçememiþtir. Resmi ideolojiye karþý radikal eleþtiriler ve farklý bir toplum tahayyülü ortaya koyma çabalarý muhalifliðin temel göstergeleridir. Bu itibarla iktidara geldikleri zaman bile aslýnda sisteme muhalif bir konumda bulunuyorlardý. Muhalifliklerinin temel nedeni ise Dünya görüþlerinin ve yaþam biçimlerinin devlet ideolojisine, Kemalizm’e aykýrý görüþler içermesiydi. Ýslamcý hareketin bir taþra ideolojisi olan Siyasal Ýslam’ý çevreden merkeze taþýmak istemesi ve merkezin de bu ideolojiye ve taþýyýcýsý olan siyasi kesime karþý tepkisi Ýslamcýlarý muhalefet etmeye yöneltiyordu. Özellikle, türban üzerinden yürütülen tartýþmalar, yaþam biçimlerini kamusal alana daha fazla yansýtmak istemeleri, Ýslami sembollere yapýlan atýflar bu baðlamda deðerlendirilebilir. Post-modern 28 Þubat sürecinden sonra Ýslamcý siyasi hareket revizyona ve “yenilenme” ihtiyacýna gerek duydu. Reel siyasi sistemle uzlaþmadan sadece muhalefet ederek belirli bir yere varýlamayacaðý anlaþýldý. Bu sebeple eski tarz siyaset yapan partiden kopmalar baþladý.2001 yýlýnda kurulan ve sistemle uzlaþarak siyaset yapmayý temel ilke olarak belirleyen “yenilikçi kanat”,”milli görüþ” gömleðini çýkararak parti kurdu.2002 yýlýnda yapýlan genel seçimlerde de iktidar oldular. Özellikle 2007 yýlýna kadar siyasi sistemle mücadele ettilerse de muktedir olmayý baþaramadýlar.2007’de yapýlan Cumhurbaþkanlýðý seçimi ve 27 Nisan’da asker tarafýndan yayýnlanan e-muhtýraya karþý verilen tepki, iktidarýn muktedir olma yolunda belirli bir eþiði geçtiðini simgeliyordu. Nihayet 2007’de yapýlan genel seçimlerde de ezici bir çoðunlukla iktidar olunca Ýslamcý kesimin muktedir olma dönemi baþlýyordu. Ergenekon soruþturmasýnda muvazzaf subaylarýn gözaltýna alýnmasý, darbe teþebbüslerinin ortaya çýkarýlmasý ve yargýlanmasý, özellikle bürokraside türlü yollarla kendi yöneticilerini devletin üst kademelerine getirerek karar alma mekanizmasýný kendi lehlerine çevirmeleri ve kendi iktidarlarýna muhalefet edenleri fütursuzca bertaraf etmeye çalýþmalarý Ýslamcý kesimin artýk muktedir olduðunu gösteriyordu. Ýslamcý kesim özellikle 2007’ye kadar siyasi arenada maðduru oynamayý bir tür siyaset yapma biçimi olarak kullandý. Ýslami hassasiyetlere vurgu yapan siyasi partilerin, laik devletin temellerini sarsarak laikliðe aykýrý eylemlerin odaðý olduklarý iddiasýyla, sürekli olarak kapatýlmasý ve özellikle türbanýn siyasi simge olduðu iddiasýyla kamusal alandan dýþlanmasý gibi aleyhlerine olan bazý olgularý iyi kullandýlar. Her fýrsatta maðdur bir siyasi hareket olduklarýný dillendirdiler. Ýslamcý hareketin maðdur bir konumdan tam tersi bir konuma yani mütegallibe konumuna gelme süreci arasýnda çok ince bir çizgi vardýr. Bu çizgi ise anti-demokratik bulduklarý mevcut siyasi rejimin enstrümanlarýný kendi lehlerine çevirdikleri zaman aldýklarý tavýrda gizlidir. Zira maðduriyetten kurtulur kurtulmaz mütegallibeliliðin yolu açýlmaktadýr. Mütegallibelik pratiðe çok çeþitli biçimlerde yansýtýlmaktadýr. Toplumsal hayatta kendileri gibi yaþamayan insanlara gerek “mahalle baskýsý” yoluyla gerekse ekonomik yaptýrýmlar yoluyla tagallüp etmektedirler. Kamu kurumlarýnýn anti-demokratik bulduklarý yapýsýný deðiþtirerek demokratik bir hale getirmek yerine, toplumun sair kesimleri üzerinde baský aracý olarak kullanmaktadýrlar. Türkiye toplumunun sorunlarýný çözmek vaadiyle etnik-dinsel gruplarý maniple etmektedirler. Beklenti oluþturup ve bu beklentiyi de boþa çýkararak toplumsal huzursuzluða zemin hazýrlamaktadýrlar. Emekçi ve ezilen kesimlerin haklarýný týrpanlayarak toplumda fakirleþmenin önünü açmakta ve hatta daha da derinleþtirmektedirler. Demokrasi isteyen insanlara bozguncu muamelesi yaparak þiddetle bastýrmaktadýrlar. Eleþtiriye dahi tahammül göstermemekte, iktidarlarýný ve icraatlarýný eleþtirenleri mümkün mertebe sindirmeye çalýþmaktadýrlar. Bütün bunlar göstermektedir ki Ýslamcý hareket maðduriyetten mütegallibeliðe terfi etmiþtir. Yukarýda bahsedilen bütün olumsuz deðerlendirmelere raðmen Ýslamcý kesimin gerçekten demokratik hak ve özgürlükleri geniþleteceði safsatasýna inanmak mümkün müdür! Özellikle 2002 ile 2005 yýllarý arasýnda demokratik toplum ve demokratik devlet için göreli olarak atýlan adýmlarýn devamý neden gelmemiþtir.2007 yýlýndan itibaren neden gem azýya alýnmýþ ve rövanþist tutumla hareket edilmeye baþlanmýþtýr. Geçmiþin hesabýný anti-demokratik yollarla sormanýn Türkiye’ye kazandýracaðý ne gibi faydalar olabilir. Maðduriyetin sebeplerini sorgulayarak ortaya çýkarmak ve bir daha yaþanmamasý için gerekli önlemleri almak, deðiþiklikleri yapmak yerine neden mütegallibeliðin yollarý araþtýrýlýr. Bütün bu sorular tatminkâr cevaplara muhtaç Türkiye’nin geleceði için önemli sorulardýr. Avrupa Birliði yolunda yapýlan reformlar neden unutulmuþtur ve devamý getirilememiþtir ya da getirilmemiþtir. Ýslamcý hareketin Türkiye’nin eksenini Avrupa’dan Ortadoðu’ya kaydýrmasýnýn sebepleri nelerdir. Tercihini demokratik ülkelerin oluþturduðu birlikten yana kullanan bir iktidar neden ikircikli tavýrlar takýnýr. Ýç siyasette olduðu gibi dýþ siyasette de ikilem içinde kalan, gideceði yönü tayin edemeyen, demokratik ülkelerin oluþturduðu bloktan gitgide uzaklaþan, otoriter-totaliter devletlerle iþbirliðine soyunan Ýslamcý hareket Türkiye’nin ufkunu daraltmaktan öteye gitmemektedir. Son tahlilde denilebilir ki, Ýslamcý hareket Türkiye’nin geleceðini ipotek altýna almaktadýr. Daha demokratik bir ülke ve toplum ideali için çalýþmak yerine rövanþý nasýl alýrým kaygýsýyla hareket etmektedirler. Siyaset yapmayý bir tür spor karþýlaþmasý gibi addederek insanlara “senin taraftarýn” ,”benim taraftarým” gözüyle bakmaktadýrlar. Toplumsal kutuplaþmayý artýrmaktan baþka bir þey düþünmemektedirler.Farklý bir iktidar ihtimali de ufukta gözükmediðine göre Türkiye’nin geleceði belirsizdir. 28 Nisan 2011
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
![]() | Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2023 | © Akakiy Akakiyeviç, 2023
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |