Yaþamak ne güzel þey be kardeþim. -Nâzým Hikmet |
![]() |
|
||||||||||
|
![]() E böyle bir uygulama nasýl olur da "özgürlük" olur? Günümüzde "özgürlük" sözcüðünün anlamýný bilmeyenler bu sözcüðün arkasýna sýðýnýp gönüllü köleliði savunduklarýnýn farkýnda deðiller. Mevlana "örtünme"nin Allah emri olduðunu bilmiyor muydu? Tabi ki biliyordu. Ama aldýrmadý. Çünkü onun algýsýndaki ve bilincindeki "Tanrý" Ýslamýn tanrýsýndan çok baþka ve cinsiyet ayrýmý yapmayan bir varlýktý. Fihi Ma Fih'te Mevlana kýskançlýðýn gereksizliðini anlatýrken, çaðdýþý bir þekilde örtünme ile tesettürün, hýrsý, þehveti ve meraký büsbütün arttýracaðýný ve bunun bozgunculuk olduðunu göstermiþtir. Ýþte bakýn XIII yüzyýlda yaþamýþ olan Mevlana 800 yýl önceden neler diyor: **** Örneðin, bir somun al, koltuðuna koy, sakla, bunu kimseye vermeyeceðim de; vermek þöyle dursun, göstermeyeceðim de. Ekmek, bolluðundan, ucuzluðundan yerlere dökülüp saçýlmýþtýr, köpekler bile yemiyor, ama vermemeye, göstermemeye kalkýþtýn mý, bütün halk ona düþer; sakladýðýn, göstermediðin o ekmeði mutlaka göreceðiz diye yalvarmaya, seni kýnamaya, sövmeye koyulur. Hele yenine sakladýðýn, vermemeye, göstermemeye savaþtýðýn o ekmeðin peþine öylesine düþerler ki bu düþkünlük, ölçüyü, sýnýrý aþar, gider. Çünkü "insan yasaklandýðý þeye düþer." Kadýna "gizlen" diye emrettikçe onda da kendini gösterme isteði çoðalýr durur. Halkýn da, o kadýn ne kadar gizlenirse, onu görmek isteði o kadar artar. Þu halde, sen oturmuþsun, iki tarafýn da isteðini kýzýþtýrýyorsun. Sonra da bunu doðru düzen bir iþ sanýyorsun; oysa ki bu iþ, bozgunculuðun ta kendisi. Eðer kadýnýnýn mayasý temiz ise -yapma desen de, demesen de- iyi huyuna, temiz yaratýlýþýna uyacak, ona göre hareket edecektir o; býrak, iþkillenme sen. Yok, tersine, mayasý pis ise gene kendi yolunu tutacaktýr o. Gerçekten de "yapma, etme, görünme" demek, isteði arttýrýr ancak; baþka þeye yaramaz. MEVLANA CELALETTÝN ***** Mevlana bu iþi yüzyýllarca önceden çözmüþ. Oysa biz hala türban ve karaçarþaf soytarýlýðýný ýsrarla ve büyük bir erdemmiþ gibi sürdürüyoruz. (Fihi Ma Fih, Mevlana Celaleddin, Bölüm 20, s: 75, Çeviri: Abdülbaki Gölpýnarlý, Ýnkilap Kitabevi, 2008. Not: metin tarafýmdan kýsmen kýsaltýlmýþ, düzeltilmiþ, sadeleþtirilmiþtir. Fihi Ma Fih, "içindeki onun içindedir" anlamýna geliyor. Ya da: "onun içindeki, onun içindedir, ne varsa onun içinde var, ne varsa onda var." "Her ne arýyorsan, aradýðýn aradýðýnýn içindedir, ya da, aradýðýn onun içindedir." HCD)
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
![]() | Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2023 | © Hulki Can Duru, 2023
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |