Tezatlar ülkesi Türkiye ayný zamanda dünyanýn en ilginç ülkelerinden biridir. Hiçbir ülkede olaylar bizde olduðu kadar hýzlý geliþmez ve tartýþmaya açýlmaz.

Son iki haftalýk bir süreçte baþ döndüren olaylarýn yaþandýðý ülke gündemiyle ilgili birkaç tespitimi sizlerle paylaþmak istedim.

ABD’de Ýndiana milletvekili Mark Souder’in de bizdeki örneðe benzer bir seks kaseti ortaya çýkmýþ. Olay bizim TV kanallarýnda da dile getirildi. Bir internet sitesinde detaylarýyla verilen haberi kopyalayýp aþaðýya yapýþtýrýyorum.

“ABD Kongresi Indiana eyaleti milletvekili Mark Souder, 18 Mayýsta kendi sekreteriyle iliþkisi olduðuna dair kaset ortaya çýkýnca milletvekilliðinden istifa etti.
Mark Souder, gelen tepkiler üzerine yaptýðý basýn toplantýsýnda, "30 yýllýk eþimi aldattým, Amerika halkýný aldattým. 20 Mayýs'ta milletvekillikten istifa edeceðim" dedi.
Souder, açýklamalarýnda iliþki içinde olduðu kiþinin adýný ve detaylarýný vermedi. Eþinin ve ailesinin kendisiyle birlikte basýn mensuplarýnýn karþýsýna çýkmak istediðini söyleyen Souder, ancak hatanýn kendisinde olduðu ve bu sorumluluðu tek baþýna taþýmak istediði için basýnýn karþýsýna yalnýz çýktýðýný söyledi.
Souder, "Sevdiklerimi incittiðim için çok utanýyorum. Birçok dostumu ve benim için çalýþan insanlarý hayal kýrýklýðýna uðrattýðým için çok üzgünüm" dedi.”

Pekiyi, acaba bizimki neden “ galiptir bu yolda maðlup” rolü oynayarak “komplo teorileri tellallýðý” yaparak aslanlar gibi kükredi?!

Ondan vazgeçtim. Bu komplo teorilerine inanýp salya sümük baþkalarýna saldýran, aklýmýz ve zekâmýzla alay eden bazý CHP ve Baykal amigolarý halktan özür dileyecekler mi?

Daha bir hafta öncesine kadar, CHP’yi anti sosyal ve anti demokrat duruma düþüren, parti yönetiminde despotizmi hâkim kýlan, Yalçýn Doðan’ýn deyimiyle: Bir Politbüro kuran Baykal’ýn eteðine yapýþanlar, bir hafta içinde nasýl bir hidayete erdiler ki aniden deðiþim çýðlýklarý atmaya baþladýlar?

Mademki Baykal eteðine yapýþacak kadar büyük bir liderdi; o vakit neden bu deðiþim çýðlýklarý? Eðer deðildi ise neden Allah’ýn eteðine yapýþýr gibi onun eteðine yapýþmýþtýnýz? Hem de yýllarca…

Gelelim Gandi Kemal’e…

Ýngiliz Ýmparatorluðunun bir sömürgesi olan Hindistan’ýn (Pakistan ve sonradan Pakistan’dan ayrýlan Bangladeþ’ de o günkü Hindistan’ýn içinde) baðýmsýzlýk mücadelesini sakin ve pasif direniþiyle yürüten ve baþarýya ulaþan Hindu asýllý Mahatma Gandhi’ye (1869 – 1948) benzetilen Kemal Kýlýçdaroðlu’na…

Yoksa Hindistan tarihinde ve siyasetinde baþka Gandhiler de vardýr. Bunlardan en önemlisi: Hindistan’ýn baðýmsýzlýðý sýrasýnda en az Mahatma Gandhi kadar mücadele eden ve baðýmsýzlýða katkýsý olan ve de Hindistan’ýn ilk baþbakanlýðýný yapan Nehru’nun kýzý Indira’dýr. Ýndira,sýrf Gandhi soyadýný alabilmek için sýradan bir baðýmsýzlýk savaþçýsý olan Firoze Gandhi ile evlenmiþ, Kongre partisinin baþýna geçmiþ ve iki dönem baþbakanlýk yapmýþtýr. Ayrýlýkçý Sikh (Sih diye okuyacaksýnýz) militanlarýn sýðýndýðý Altýn Tapýnak’a ordu birliklerini sevk ederek bir katliam yaptýran Indira Gandhi, bilahare yanýndaki iki Sikh asýllý korumasýnca çapraz ateþle öldürülmüþtür.

Annesinin yerine geçerek partisini iktidara taþýyan ve baþbakan olan oðlu Rajiv Gandhi’de bir bombalý suikast sonucu öldürüldü.

Rajiv’in Ýtalyan asýllý karýsý Sonja ise, Raciv’in ölümünden sonra partinin baþýna getirilerek seçimlere girmesi saðlandý. Partisini iktidara taþýmasýna raðmen Hindistan yasalarý gereðince Hindistan asýllý olmadýðý için baþbakan olamadý.

Ýmdi, sakinliði ile Mahatma Gandhi’ye benzetilen Kemal Kýlýçdaroðlu’nun Mahatma Gandhi gibi bir pasifist ve ayný zamanda bir düþünür, bir filozof olduðu söylenemez. Lakin benzetilmesinde ne sakýnca olabilir ki, varsýn benzetsinler…

Kürt ve Alevi bir ailenin çocuðu olan Kýlýçdaroðlu’nun mütevazý görünümüyle bir halk çocuðu olmasý ve despotik görüntüler veren bir yönetimden sonra CHP’in baþýna geçmesinin estirdiði rüzgâr görmezlikten gelinemez.

Bana göre bu rüzgâr CHP’yi ilk seçimde yüzde otuzlara taþýyacaktýr. Tabii ki oyun içinde yeni oyunlar düþünülüp karþý kaset hareketleri yapýlmazsa…

Bir baþka husus ise, Gandi Kemal’in bir lider olup olamayacaðý hususudur. Seçildikten sonra CHP’de bugünkü “Politbüro” yönetimini laðvedip, partiyi anti sosyal ve de anti demokrat olmaktan kurtarýrsa iþte o zaman gerçek bir lider olur. Aksi halde bu faþizan söylemler devam ettikçe, deðil Gandi Kemal yanýna bir Nehru, bir Indira, hatta bir de Cinnah alsa deðiþen bir þey olmaz. Belki seçimi kazanýrlar ama Türkiye kaybeder.

Yazýyý “ bilmeyen gençler öðrenmiþ olurlar, ihtiyarlarýn da hafýzasýný tazeleyelim” diyerek bir anekdot ile bitirelim.

Süleyman Demirel, Demokrat Parti iktidarý döneminde DSÝ (Devlet Su Ýþleri) genel müdürüydü. 1965 seçimlerinden sonra büyük çoðunluk saðlayarak iktidara gelen Adalet Partisinin lideri ve baþbakan olan Demirel, daha sonra Ýsmet Ýnönü ve CHP’nin de sýcak bakmasýyla gündeme gelen “ Eski Demokrat Partililer için af kanunu çýkarýlmasý” için hep (asker korkusuyla olsa gerek) soðuk bakmýþ, ayak sürümüþtü. (Bu ayak sürüme ona çok pahalýya mal olmuþ, TBMM Baþkaný Ferruh Bozbeyli liderliðinde bir parti içi hareket doðmuþ, bilahare bu hareket AP’den ayrýlarak Demokratik Partiyi kurmuþlardý.)

Bu nedenle olsa gerek rahmetli Celal Bayar ondan bahsederken, biraz da küçümseme ile: “ bizim eski su müdiri” diye bahsederdi.

Þimdi merak ediyorum: Eski SSK Genel Müdürü olan Kemal Kýlýçdaroðlu için kim “ bizim eski sigorta müdiri” diyecek! Ben peþinen burada yazayým da bari patenti benim olsun…



Cahit Kýlýç

Ýstanbul, 22 Mayýs 2010



Not: Bu yazý CHP kurultayýndaki seçimlerden önce kaleme alýnmýþtýr.