Güzellik her yerde karþýlaþýlan bir konuktur. -Goethe |
|
||||||||||
|
Demokratik bir toplumda baðýmsýz yargýnýn ve iktidarýn denetlenmesi anlamýnda yüksek yargý mahkemelerinin, sivil toplum kuruluþlarýnýn, sendikalarýn, meslek örgütlerinin, üniversitelerin ve özgür basýnýn üzerlerinde hiçbir baský olmadan görüþlerini serbestçe dile getirerek demokratik siyasal zemini oluþturmalarý ve gerektiðinde kendi çýkarlarýný savunabilmeleri çok önemlidir. Ancak Türkiye’de sað iktidarlar durumu bu þekilde anlamak/yorumlamak yerine, çoðunluðu elde eden partinin bir tür dikta rejimi gibi hareket edebileceði sonucunu çýkarýrlar. Demokrasi teorisinin pratiðe yansýyabilmesi için ‘çoðunlukçuluk’ anlayýþý yerine ‘çoðulculuk’ anlayýþýnýn hâkim kýlýnmasýnýn elzem olduðu gerçeðini görmek istemezler. Tabii bu durumun çeþitli nedenleri vardýr. 1946’da çok partili siyasi hayat geçildikten sonra iktidara gelen sað tandanslý partiler tek partili siyasi hayatýn ve dolayýsýyla devletin resmi ideolojisi olan Kemalizm’ e karþý açýk ya da örtülü bir mücadeleye giriþtiler. Askeri ve bürokratik entelijensiyanýn ideolojisi demek olan Kemalizm’e karþý kendi meþruiyetlerini ortaya koymak için ‘milli irade ‘ya da ‘halk iradesi’ kavramýný öne çýkararak, geleneksel deðerlere vurgu yaparak halkýn teveccühünü kazandýlar ve iktidar oldular. Ýktidara gelme sürecinde askeri ve bürokratik entelijensiyanýn halka uzaklýðýný ve Kemalist reformlarýn halkýn bütününe ve özellikle de kýrsal kesime nüfuz edemediðini gördüler ve bu durumu çok iyi kullandýlar. Ýktidar olduktan sonra ise devlet kadrolarýnda, bürokraside geniþ kapsamlý bir kadrolaþmaya ve zihniyet deðiþine giderek Kemalist jargonla ifade edersek bir tür karþý-devrim gerçekleþtirdiler. Bütün bu süreçlerde kendilerine karþý yöneltilen anti-demokratik yönetim eleþtirilerine ‘milli iradenin tecellisi’nin sonucu savunusuyla karþý koymaya çalýþtýlar. Sað partiler Kemalist kadrolarýn anti-demokratik uygulamalarýný eleþtirirken (siyasete, yargýya müdahale gibi) kendi iktidarlarý döneminde, eleþtirdikleri ideolojinin yerini tutarak toplumun muhalefet damarlarýný kurutmaya çalýþtýlar. Ýktidarlarýnýn hiçbir biçimde denetime tabi tutulmasýna izin vermeden, tahammül göstermeden, fütursuzca, toplumsal yapýyý kendi dünya görüþleri çerçevesinde biçimlendirmeye çalýþtýlar. Tabii bunlarý yaparken demokratik zemini oluþturan öðeleri þiddetle bastýrdýlar. Demokrasinin bir tür mutabakat zemini olduðunu unuttular, görmezden geldiler. Türk Saðý’nýn demokrasi kültürü açýsýndan tahammülsüzlüðünü açýklayabilecek önemli bir unsur da içedönük siyasal felsefe ve Batý kültürünün, siyasal birikimini yok saymaya dayalý zihniyet biçimi olduðu söylenebilir. Liberal düþüncenin iki bileþeninden biri olan ekonomik liberalizm Türkiye tarihinin çeþitli dönemlerinde sað düþüncenin gündemine geldiði ve vücut bulduðu halde, diðer bileþen olan siyasal liberalizme hiçbir zaman sýcak bakýlmamýþtýr. Özellikle soðuk savaþ yýllarýnda güçlenen anti-komünist düþünce Türkiye’nin düþünce iklimini olumsuz biçimde etkilemiþ muhafazakâr-milliyetçi sað düþünce haricinde her türlü düþünceye komünist yaftasý yapýþtýrýlarak þiddetle bastýrýlmýþ, dýþlanmýþtýr. Osmanlý’dan Türkiye’ye tevarüs eden siyasi, felsefi birikimin de oldukça yüzeysel ve iptidai olduðu düþünülürse, Türk Saðý’nýn neden tahammülsüz ve anti-demokratik yapýya sahip olduðu daha iyi anlaþýlabilir. Türk Saðý’nýn siyaset anlayýþýnýn ayýrt edici özelliklerinden biri de popülizmdir. Çok partili hayat geçiþle birlikte baþlayan popülist siyasetin karakteristik özelliði sýradan olana yapýlan aþýrý vurgu ve idealin göz ardý edilmesi, hatta idealin olmamasýdýr. Genellikle ‘halk böyle istiyor ’þeklindeki iddiayla kolay olaný seçme ve banal olaný öne çýkararak, siyaseti kitlelerin diðer toplumsal kesimler üzerinde baský aracý olarak kullanýmýna sunma da sað zihniyetin özelliklerinden biridir. Otoriter ve hatta totaliter rejimlerin de seçimlerle, halkýn oyuyla ‘sýradan’ýn iradesiyle iktidara geldikleri düþünüldüðünde, sað partilerin popülist politikalarýnýn doðuracaðý kýrýlmalarýn ne kadar tehlikeli sonuçlar doðuracaðý da aþikardýr. Bununla birlikte, buradan politikanýn seçkinlerin iþi olduðu sonucunu çýkarmak da popülizmin ta kendisidir. Türk Saðý’nýn demokrasi anlayýþýnýn yüzeyselliðinin nedenlerine yukarýda deðindik. Bu maddeleri yinelersek :‘Milli irade’ kavramýna atfedilen özel önem, demokratik zemini oluþturan unsurlarýn görmezden gelinmesi, devletin resmi ideolojisine karþý geliþen tepkisellik ve ayný tepkiselliðin kendi siyaset anlayýþlarýný da oluþturmasý, anti-komünist zihniyetin her türlü düþünceyi tehlikeli addetmesi, siyasi-felsefi mirasýn yüzeyselliði ve popülist siyaset anlayýþýdýr. Belirttiðimiz bu unsurlarýn Türk Saðý’nýn siyaset ve demokrasi anlayýþýný mevcut koþullarda da devam ettireceðini göstermektedir. Buradan bir ‘açýlým’ beklentisi de maalesef ki mevcut deðildir. Demokrasi sorununun yapýsal bir sorun olduðu aþikârdýr. Dünden bugüne kolayca deðiþebilecek bir süreç olmadýðý kolayca anlaþýlabilir.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Akakiy Akakiyeviç, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |