Herþeye imgelem karar verir. -Pascal |
|
||||||||||
|
Abdullah Çaðrý ELGÜN cagrielgun@hotmail.com Anadolu Halk Ozanlarý Kültür ve Dayanýþma Derneði 2007 Þiir Antolojisi olarak maddî ve manevî desteklerini vererek Selâhattin AYDOÐAN, Timurtaþ BAÞER,Hasan ATEÞOÐLU, Muzaffer BÝLGÝN, Sadýk YÜKSEL, Arif DAÐLI, Zülfikâr MEYMUN Murat ATEÞ, Mürsel Ahmet ÇOÞKUN, Ergül BEKIR gibi deðerli sanat sever doslarýn sayesinde çýkarýlmýþtýr. Aþýk Mustafa SAYILIR (Anadolu Halk Ozanlarý Kültür ve Dayanýþma Derneði Baþkaný’nýn bir önsözü ile tanýtýlan bu antoloji de toplam seksen sekiz aþýðýn kýsa hayatý ve þiirlerine yer verilmiþtir. Ozan SÝNEMî’nin de Ozanlýk Geleneði adlý bir yazýsý hemen giriþte yer almaktadýr. Bu Antoloji de: “Aþýk Hüseyin SALMAN(Hançerî), Behzat KOCA, Ozan ZEBUNÝ, Aþýk Hasan HÜSEYÝN, Aþýk Þah MÜSLÜM, Mahmut ÞAHÝN, Ozan Servet DENÝZER, Aþýk Ali ASLAN, Âþýk Müslüm SEYRANÝ, Haþim BABA,Aþýk Musa MERDANOÐLU, Aþýk KEMALÎ, Gürünlü ÂÞIK GÜRANÎ, NÝZAM BOZKURT,Ozan Kul MUHÝBB^Ý,Âþýk EMEKTAR,Âþýk DURMUÞ, Dertli CEMO, Ozan BALKAYMAK, H.Ýbrahim KARABABA,Ozan Ýsmail ÝPEK, Gazi ÞAHÝN,Âþýk EMÝNî,Ozan COÞKÛNÎ, Âþýk YOKSUL DERVÝÞ,Ozan RABÝA,Ozan Durak OLGUN, Âþýk Adil ÇÝÇEK, Âþýk SELMÂNÎ, Veli METÝN, Halil DOÐAN, Ozan Vergani, Âþýk Sefil SADIK, Ozan ARABÎ, Âþýk Mustafa SAYILIR, Fikret DÝKMEN, Ozan YÜREKLÝ, Âþýk Ali DOÐAN,Ozan Celal YILMAZ, Dost ÝBRAHÝM, Ozan KARAGÜLLE, Ali Ýhsan ERDUÐAN, Ali DÝVANÎ, Âþýk HAÞÝMÎ, Âþýk YANARÎ, Âþýk TÜRKMENÎ, Ozan DEMÝRBAÐ, Ozan ÖZVERÎ, Ozan HÜRMETLÝ, Kýsaslý Âþýk SEFAÎ, Þah Haydarî KERRAR, Ozan CAN DURSUN, Ozan ELÝFÇE, Ozan ECE, Ozan DORUKOÐLU, Ozan DERGAHÎ, Ali ATAK, Ozan DÜZGÜN, Âþýk KELÂMÎ, Ozan BARIÞCAN, Ozan Sýrdaþ ALÝM, Ozan YARENÎ, Malatyalý Âþýk Zeki YILDIRIM, Ozan ESRÂRÎ, Ozan ÝSMAÝL, Ozan DÝRENÇ, Ozan ESNAFÎ, Ozan CEYHAN, Ozan YILMAZ AHMET, Ozan FEDAÎ, Ýhsan MAZLUM, Ozan SÝNEMÎ, Ozan SULTANOÐLU, Ozan Aþur ELMA, Ozan SEVDAÎ, Ozan HASAN, Hayati TATAR, Ozan HAZANÎ, Âþýk SÜLEYMAN, Ozan Mutluer MESUT, Ozan CEVHERÎ, Ýnci SALMAN, Saniye Gündüz YILDIRIM, Ozan Aydýn MUSA, Nesimî KEÇELÝOÐLU, Ozan HÜRDEMÎ, Ozan Sefil ERÖKSÜZ, Ozan ERCAN” gibi isimler yer almaktadýr. Antolojideki bu sýralama ozanlarýn yaþlarýna saygý gereði, en büyükten küçüðe doðru sýralanmýþtýr. Antoloji kitabýný, Ozan SÝNEMÎ Ankara 2007 yýlýnda gerçekleþtirmiþtir. Teknik hazýrlýk Kalan Kültür Basým Yayýnlarý tarafýndan yapýlan eserin, Ýsteme adresi olarak: Ümit Ofset Matbaacýlýk, Muharrem Metin, Kazým Karabekir Caddesi Murat Çarþýsý 41/1-2-3 Tel: 0312 384 26 27-384 17 07, Ýskitler/Ankara’da basýldýðý belirtilmektedir. Anadolu Halk Ozanlarý Kültür ve Dayanýþma Derneði: Battalgazi Mah.5.Sok.1/C Altýndað/Ankara Tel:0312 384 77 28 Antoloji Edebiyat Araþtýrmacýlarý ve Edebiyat Tarihçileri ile Bibliyografya yazarlarý için önemli bir kaynak teþkil etmektedir. 2007, AN-DER ANTOLOJÝ KÝTABI ÝÇÝNDE YER ALAN OZANLARDAN BÝR KAÇININ HAYATI ve ÞÝÝRÝNDEN ÖRNEKLER: ÂÞIK ZEKÝ YILDIRIM (ÂÞIK MAHRUMÎ) Gömürgen/Akkýþla/KAYSERÝ 2006-07-09 15:37:27 ÂÞIK MAHRUMÝ Zeki Yýldýrým, 1946 yýlýnda Gömürgen’de doðmuþtur. Babasý, “Kürt Uþaðý” kabilesinden Sabit, annesi Melek Haným’dýr. Zeki, daha altý aylýkken annesi vefat eder. Ýlkokulu köyünde bitirdikten sonra, eli az-çok iþ tutunca çiftçilik ve çobanlýk yapmaya baþlar. Deliganlýlýk çaðýna gelince çiftçiliði býrakarak, çobanlýða devam eder. Koyun ve kuzularýn peþinde kaval ile gönlünü eðlemeye çalýþýr. O zamandan, geleceði ile ilgili sinyaller vermiþtir. Bu arada babasý da ölünce, iki taraflý öksüz olmuþtur. Fakirliðin, gurbetin bir de öksüzlüðün verdiði hüzün, onun ruhunda fýrtýnalar koparýr. Bunlara bir de o çaðýn sevdasý eklenince olaylara türküler, ölümlere aðýtlar, aþk ve sevdalara hasret þiirleri söyler... Uzunyayla köylerinden Çukuryur’ta çobanken, bir güzele gönlünü kaptýrýr. Ýþte o zamandan bu yana uzun sürecek âþýklýk yoluna çýkar. Gönlünü kaptýrdýðý güzelle evlilik hayali suya düþer. 1966 yýlýnda askere gider. Askerde “oyun ekip baþý” olur. Askerlik dönüþü mesleðe devam, çobanlýk... 1970 yýlýnda Samur Mutlu’nun kýzýyla evlenir. Bir yýl sonra Birlik Mensucat Fabrikasý’na iþçi olarak girer. Bu yüzden evini Kayseri’ye getirmek zorunda kalýr. Evini yüklerken, kimseden yardým görmez. Bundan çok hüzünlenen Zeki, köyden ayrýlýrken, gözleri yaþarýr. Kamyonun üzerinde Kayseri’ye doðru yol alýrken, önce kalbine dolan ilham, diline akmaya baþlar. Aþaðýdaki sitemi Gömürgen’e yollar. GÖMÜRGEN Anamý, babamý elimden aldýn! Beni de gurbete saldýn Gömürgen. Zaten neyin vardý, bana ne verdin? Senin olsun yurdun-yuvan Gömürgen... Çok oynattýn yoksulluðun maçýnda, Hep bulundum öksüzlerin göçünde. Bir göz samanlýðým kaldý içinde, Onu da al, bitsin derdin Gömürgen... Ben de senin nüfusunda gayýtlý, Yedirmedin lokmam bir aðzým datlý. Beni yaya goydun ellerse atlý, Gýrhýma daðmeden yordun Gömürgen... Attýn beni Kayseri’nin düzüne, Hasret goydun pünerlerin gözüne! Gönül verdim bir vefasýz kýzýna, Onu da ellere verdin Gömürgen... Gelmem sana ama, var Gýdýk Ahmet Mustafa, Þaben, bir Emin Memet... Bir gün benim ile etmedin sohbet, Genç yaþta galbimi gýrdýn Gömürgen... Zamanýnda yaylalarýn aþarken, Kokulardým süt, gaymaðý biþerken. Hayalinde gurbet elde yaþarken, Neden Mahrumi’yi yerdin Gömürgen?.. Bu sitemi yolladýðýnda henüz bir mahlasý yoktur. Kayseri’de oturmuþ olduðu “Mahrumlar” mahallesinden çaðrýþým yapýlarak kendisine önerilen “Mahrumî” mahlasýný kullanmaya baþlar. 1994 yýlýnda fabrikadan emekli olur. Bundan sonra yerel televizyon ve radyolarda çalýp, söyler. Kayseri Ýli içindeki festivallere katýlmakta, televizyon ve radyolarda sanatýný icraya devam etmektedir. Düðünlerin neþesi, toplantýlarýn coþkusudur. Gömürgen’e sitemi, kendi bestesiyle yerel sanatçý Hikmet Durak’ýn çýkardýðý kasette yer almýþtýr. 1.f) Âþýk Mahrumî Âþýk Veysel'i yakýndan tanýyýp etkilenen Kayserili ozanlardan biri de Âþýk Mahrumî'dir. Âþýk Mahrumî'nin asýl adý Zeki, soyadý Yýldýrým'dýr. 1946 yýlýnda Kayseri'nin Bünyan ilçesine baðlý Gömürgen köyünde doðmuþtur. Babasý Sabit Aða, annesi Melek Haným'dýr. Ýlkokul mezunu olup evli ve üç çocuk babasýdýr. Mahlâsýný yakýn akrabasý olan imam-þâir Ömer Yýldýrým vermiþtir. Kayseri Halk Þâirleri Kültür Derneði'nin kurucularýndandýr. Þiirlerini sazý eþliðinde söylemektedir. Baþka âþýklarla karþýlaþma yapabilmektedir. Ustasý yoktur. Osman Yýldýrým, Musa Koçak ve Fahrettin Duran'ý yetiþtirmiþtir. Âþýk Veysel'den etkilenerek Veysel'i konu alan bir þiir yazan / söyleyen Âþýk Mahrumî, "Üstadým Veysel" adlý þiirinde Âþýk Veysel'i þöyle anlatmaktadýr: Veysel, bin üç yüz onda Sivrialan'da doðmuþtur (10/1a). Yedi yaþýnda iken çiçek hastalýðýna yakalanan Veysel'in gözleri görmemeye baþlamýþ (10/2a), baharý- yazý zindan olmuþ,10/2b), kaderden sille yemiþ (10/4d), dünyadan tad almamýþtýr 10/1d). Kimseye küskün ve düþman olmamýþtýr (10/3a). Gitar, keman, ud deðil saz çalmýþtýr (10/5c-d). Sazýný vatan millet (10/2c) ve kültürümüze hizmet (10/1c) için çalmýþtýr. Vatana hediye edilen bütün eserleri tarihlere geçmiþtir (10/3c-d). Paha biçilmez bir deðer (10/4a) olan Veysel, vatanýný bayraðýný sever (10/4b), büyük önder Atatürk'ü överdi (10/4c). Irk ayýrýmý yapmazdý (10/5c). Âþýk Mahrumî, Âþýk Veysel'in þiirlerini olgun meyveye benzetmekte (10/3b) "Benim sâdýk yârim kara topraktýr" nakaratlý þiirine de telmihte bulunmaktadýr (10/2d). Atýþma: Þevki Çobanoðlu-Âþýk Mahrumî Altý aydýr selâm bile salmadýn Þevki Çobanoðlu aramaz oldun Dönüp, bakýp yüzümüze gülmedin Neden dost saçýný daramaz oldun Dostlarýný birer birer gezerdin Dost kazanýr, düþmanlarý ezerdin Senede üç beþ kitabý yazardýn Kalem mi kýrýldý, üremez oldun Hekes senin bu iþine þaþýrdý Sevgin vardý, içimizde yaþardý Gel desen âþýklar hemen koþardý Bizi dost gözüyle göremez oldun Yavaþ yavaþ gün gidiyor ömürden Ýste, sana saz yaptýram demirden Âþýðýn mayasý ayný hamurdan Neden sen bu harcý karamaz oldun Dertliyim derdimi diyesim geldi O güzel sesini duyasým geldi Seni çok özledim yiyesim geldi Vallahi burnuma köremez oldun Mahrumî'yem gider dostluk yolunda Sevgi, saygý taþýrým ben kolumda Seni son kez gördüm Dadaloðlu'nda Neden hâl, hatýrým soramaz oldun (Akkýþla/Gömürgen/Kayseri, 18.11.2000) Þevki Çobanoðlu'ndan Cevap Gurbet ele düþtüm yolum çok uzak Sizlere varamam Âþýk Mahrumî Gelmek istiyorum ama gelemem Sizleri göremem Âþýk Mahrumî Dostum, dostlarýmý arar, sorarým Dostumun yanýnda olur yararým Kitap yazdým, yine yazmak kararým Yazmadan veremem Âþýk Mahrumî Buðdayýmý yeller esti, savurdu Bahçemi kýraðý yaktý, kavurdu Beni vuran düþman arkamdan vurdu Dostlarý yoramam Âþýk Mahrumî Dost dostuna içten sevgi katacak Þu sazýmýz bir gün düzen tutacak Geldik, gidiyoruz ömür bitecek Dünyada duramam Âþýk Mahrumî Dostumun derdini bilmek isterim Derdine dermaný bulmak isterim Elbet Kayseri'ye gelmek isterim Üzgünüm, eremem Âþýk Mahrumî Þevki Çobanoðlu dostuna vurgun Gurbet ellerinde olmadým yorgun Hâl, hatýr sorarým, deðilim kýrgýn Haklýyý yeremem Âþýk Mahrumî (Ýstanbul, 24.01.2007) Þevki Çobanoðlu Bu þiirin hikayesi: Türkmenoðlu Âþýk Mahrumî (Zeki Yýldýrým) , Kayseri ili, Akkýþla ilçesi, Gömürgen beldesindendir. Âþýk Mahrumî ile büyük bir dostluðumuz vardýr. 2000 yýlýnda iþlerimin yoðunluðu dolayýsýyle uzun bir zaman görüþemedik. Bunun üzerine Âþýk Mahrumî, bana hitaben bir arzuhal yazmýþtýr. Ben, 29 Mayýs 2001 tarihinde Kayseri'den Ýstanbul'a taþýndým. Böylece uzun bir zaman irtibatýmýz kesildi. Ancak 11 Aralýk 2006 tarihinde Kayseri'ye gittim. Kayseri'de Hunat Camiinin önünde karþýlaþtýk. Büyük bir hasret giderdik. Âþýk Mahrumî, bana yazdýðý arzuhalden bahsetti. Bana gönderin dedim. Nihayetinde arzuhal 24 Ocak 2007 tarihinde elime ulaþtý. Bende kaleme sarýlarak ayný gün cevap yazdým. Bu atýþma bir mektup karþýlaþmasýdýr. OZAN ESNAFÝ Asýl adý Satýlmýþ DÖNMEZ olan ozanýmýz Yeniceliköyünde 1958 yýlýnda dünyaya geldi. Baba ismi Hasan DÖNMEZ Anne ismi ise Döndü Hanýmdýr. Ýlk okulu köyde bitirmiþtir. 1972 yýlýnda Ankara’ya geldi. Sanayide torna tesviyesi olarak çalýþtý bu arada okuma aþkýna kapýlýp gündüz çalýþtý gece okuyarak orta okulu bitirdi 1980 de 11. Endüstri döküm bölümü ve 1986 yýlýnda dýþardan ulus 1. sanat Endüstri meslek lisesini bitrip Türkiye elektrik kurumunda iþe girdi. Bu aradada Anadolu üniversitesine devam etti, sonra yarýda býraktý. 2003 de bu kurumdan uzman teknisyen olarak emekli oldu. Ozanýmýz özel serviste taþýmacýlýk yapmaktadýr. Ozan esnafi þiire 1975 baþladý. Aþýk VEYSEL Aþýk Mahzuni ÞERÝF Neþet ERTAÞ Aþýk GÜLABÝ Aþýk Emini DÜÞTÜ gibi ozanlardan etkilendi. Anadolu Halk Ozanlarý Kültür Derneðine üye olan ozan faaliyetlerini burada sürdürmektedir. Ozan Esnafi evli ve 2 çocuk babasý olup Ankara'da ikamet etmektedir. Yazmýþ Olduðu Þiirlerinden Birtanesi "Az Ýnsan Kaldý " (ÖLENLERÝN ANISINA) AZ ÝNSAN KALDI OTUZ BEÞ YIL OLDU KÖYDEN GELELÝ BÜYÜKLERÝMÝZDEN AZ ÝNSAN KALDI ÇALIÞIP DURDUM KENDÝMÝ BÝLDÝM BÝLELÝ BÜYÜKLERÝMÝZDEN AZ ÝNSAN KALDI ÝMAMIN EVLERÝNDEN MEHMET EMMÝ, ÇAKIR MÝNNET VELÝ DAYI, KARA HALÝL, APIK DAYIYA DAVET KURU ÝSMAÝL, AÐA BAÞI UNUTMAMAK GEREKÝR BÜYÜKLERÝMÝZDEN AZ ÝNSAN KALDI TAKKACILARDAN KARACA DAYI, KAMBUR HASAN'DI ONLARIN ÇOCUKLARINI DÖVEN GERÇEKTEN YANDI ZAKLA TEYZE ÝYÝ BÝR EÞ, ÝYÝ BÝR ANAYDI BÜYÜKLERÝMÝZDEN AZ ÝNSAN KALDI KATRANCILARDAN KEL HÜSEYÝN, SARAC AMCA ALA DEMÝR, ALA MEHMET, DÝÞLÝ HASAN'DI BABA SETO DEDE KUYUYA, HAMURCIDA DAMDAN ATANDA BÜYÜKLERÝMÝZDEN AZ ÝNSAN KALDI MASIRLARDAN ÝBRAHÝM VE BAYRAM KA KÖYÜN AÐASIYDI TARLA TAPAN ONLARDA KÖYÜN PARA BABASIYDI TOPAL HAYDAR'DA, TRAKTÖRÜN BAÞ USTASIYDI BÜYÜKLERÝMÝZDEN AZ ÝNSAN KALDI GAVUR ALÝ, ÞIH MEHMET, KALLENÇO VARDI BÝZÝM KÖYÜN DAVUL ZURNA OZANIYDI DAVUL ZURNANIN USTASIYDI ÝYÝ ÇALARDI BÜYÜKLERÝMÝZDEN AZ ÝNSAN KALDI TEPE KÖYDEN ÇÝLDÝR YUSUF , KARA ÞIBAK MEHMET ÇAVUÞ DEYÝÞ SÖYLERDÝ BAÐIRARAK YEDÝ BELA , DELÝ DURAN SEMAHA KALKARAK BÜYÜKLERÝMÝZDEN AZ ÝNSAN KALDI DELÝ GÜLLÜ, TOPAL BEKTAÞ, ABDULLAH HOCA VARDI KÖYÜMÜZÜN EÐÝTMENÝ ÖÐRETMENLÝK YAPARDI YANLIÞ YAPAN ÖÐRENCÝYE TOKAT ATARDI BÜYÜKLERÝMÝZDEN AZ ÝNSAN KALDI BÝRDE ALMANCI DAYI SALÝF ÞAHÝN'ÝMÝZ DUVARLARINI ÖRDÜ, KURTULDU CEM EVÝMÝZ SU GETÝREREK, ÇAM DÝKEREK GÜZELLEÞTÝ ÇAM DEDEMÝZ BÜYÜKLERÝMÝZDEN AZ ÝNSAN KALDI TOMBULUN COZ ALÝ, KARDEÞÝ DELÝ HAMDÝ TAÞ USTALIÐINDA ÜLFET DAYI ÝYÝ BÝLENDÝ ÝBRAHÝM DAYI GÖZÜ KARA YÝÐÝTTENDÝ BÜYÜKLERÝMÝZDEN AZ ÝNSAN KALDI KARPUZLUNUN HOS KAZIM VE ALÝ RIZA KIZINCA SÖVERDÝ ÇOLUK ÇOCUK, KARIYA, KIZA, BOÐAZDAN AMELÝYAT OLDU SESTE ARIZA BÜYÜKLERÝMÝZDEN AZ ÝNSAN KALDI GÜLTEPE'LERDEN SARI MUSTUK VARDI YAÞARKEN CAFER EMMÝ ÝLE BAKKALLIK YAPARDI ZÖHRE TEYZENÝN DALGINLIÐINDAN YANDI BÜYÜKLERÝMÝZDEN AZ ÝNSAN KALDI ESKÝLERDEN MUHTAR DI HASAN KA YANINDADA MEHMET ÇAVUÞ ÝYÝ AZA YANLIÞ YAPAN GENÇLERE VERÝRDÝ CEZA BÜYÜKLERÝMÝZDEN AZ ÝNSAN KALDI ZUVURCU EMMÝ, ÝBRAHÝM DAYI KELLERDEN BAÞKA TÜR ÝNSANLARDI KÝ; ZARASIZ SESSÝZLERDEN YÝYÝCÝ,ALÝ OSMAN, LAZO, YUKARI EMÝRLERDEN BÜYÜKLERÝMÝZDEN AZ ÝNSAN KALDI, GOCON EVLERÝNDEN KARA MEHMET ÇAM HASAN, ÝREYÝT , SERÇE BAÞKA ALAMET KARA HAYDAR, MÜSAADE DELÝ KIZA DAVET BÜYÜKLERÝMÝZDEN AZ ÝNSAN KALDI DUMAN EMMÝ, HAYVAN TÜCCARLIÐI YAPARDI TOPAL HALÝLDE, EÞÞEKLE SÝLAH SATARDI DÜÐÜNLERDE TORBA TORBA MERMÝ ATARDI BÜYÜKLERÝMÝZDEN AZ ÝNSAN KALDI KAYAOÐULLARINDAN BORAN KA, KARDEÞÝ OMO DÖNENÝN MUSTUK ALMANYADAN DERDÝ ALO ANANIN EVÝ YANDI KÖYE ÇABUK GEL HA BÜYÜKLERÝMÝZDEN AZ ÝNSAN KALDI ÝBÝÞÝN EVLERÝNDEN ALÝ PEHLÝVAN GÜREÞTÝÐÝ RAKÝBÝNE OLURDU YAMAN DAVUL ÇALDIÐI SÖYLENÝR ZAMAN ZAMAN BÜYÜKLERÝMÝZDEN AZ ÝNSAN KALDI KÝSTÝRÝÐÝN EVLERÝNDEN KARA MEMÝÞ SÖYLENTÝYE GÖRE GAVUR ALÝ'YE OYUN ETMÝÞ SETO DEDE ÞAHÝTLÝK EDEREK KAFAYI YEMÝÞ BÜYÜKLERÝMÝZDEN AZ ÝNSAN KALDI SARON EVLERÝNDEN SARI MUSTAFA ZURNAYLA BERABER VURUR DAVULA ZEVK DUYAR ÝNSAN ÇEKEN HALAYDA BÜYÜKLERÝMÝZDEN AZ ÝNSAN KALDI KAÐININ OYMAKTAN KOCA AHMAT DAYI SIRTINDA ÝNDÝRDÝ UNU BUÐDAYI TARLA TEPE SÜRER BAHÇE VE BAÐI BÜYÜKLERÝMÝZDEN AZ ÝNSAN KALDI AYDOÐMULARIN KARA BAYRAMI ÝNEÐÝ DAVARI VAR BOLDUR AYRANI OÐLUM MEHMET HEMEN ALSIN SABANI BÜYÜKLERÝMÝZDEN AZ ÝNSAN KALDI ALA MEHERLEMÝN KARISI DÖNDÜ BELÝ BÜKÜLÜNCE GENÇLÝÐÝ SÖNDÜ ÖLENLERLE ÝMAMIN KAYINA BÝNDÝ BÜYÜKLERÝMÝZDEN AZ ÝNSAN KALDI ADINI BÝLMEDÝÐÝMÝZ TÜM ÝNSANLARA BAÞI SAGOLSUN GERÝDE KALANLARA SELAM BURDAN DERS ALIP DOGRU YAPANLARA BÜYÜKLERÝMÝZDEN AZ ÝNSAN KALDI ADIM SATILMIÞ, LAKABIM TUNÇBÝLEK KÖY ÝÇÝN ÇARPAR BU DELÝ YÜREK ALMANCI, EMEKLÝ, GENÇLER KÖYÜMÜZE GÝDEK BÜYÜKLERÝMÝZDEN AZ ÝNSAN KALDI 7 MAYIS 2006 SATILMIÞ DÖNMEZ Aþýk Kemali Dostum celaline razý ol gönül Vardýr bir celalin cemali derler Cevrü cefa çekmek ne yaman müþkül Çekenin nicolur ahvalý derler Saf besaf hallarýn bin canlar deðer Ey canlarýn caný ey hüsnü Enver Biraz dost kadrini vasfetsem eðer Hayli meddah miskin KEMALÎ derler Kemali, Kastamonuludur. Adý, Mustafa'dýr. Kemali mahlasýný, saza baþladýktan sonra almýþtýr. Babasý, Cebrail mahallesinden mantar oðlu Ýbrahim idi. Mustafa doðduðu zaman,babasý Kastamonu Kalesi sipahilerinden bulunuyordu. Þimdi, tek bir bekçi kulübesi bulunan kalede, o zaman 20-30 ev vardý. Ýþte Mustafa 1821 yýlýnda bu evlerden birinde doðdu. Ve 12 yaþýna kadarda babasýyla beraber kalede kaldý. Küçük Mustafa,kalede otururken, her Kastamonulu gibi, dört yaþýnda dört aylýk mektebe verildi. Ve þimdi cumhuriyet ilk mektebi olan ve o zaman yarebci adýný taþýyan mektebe devama baþladý; Yarebci hocasý Hamdinin babasýndan okudu. Burayý bitirince medreseye devam etti. Medriye medresesinde Müderris Hacý Ahmet den okudu. Sipahiliðin kaldýrýlmasýndan sonra, babasý,sanatý olan bakýrcýlýða dönmüþtü. Mustafa, medreseyi ikmal etmedi; babasýnýn yanýna girdi, bakýrcýlýðý öðrenmeye baþladý. Fakat babasýnýn yanýnda pek az kaldý. O zamanlarý Kastamonu her taraftan gelen dertli, Emrah gibi usta ve diðer ikinci derecedeki saz þairlerinin gelip oturduklarý, saza, söze çok meraklý bir muhitti. Memlekette yetiþen her delikanlý, bu þairlerin etkisi altýnda kalýyor, büyük þairlerin toplantýlarýna sahne olan Kastamonu da, her delikanlýda saz çalmak ve söylemek hevesi uyanýyordu. Müstaid olanlar, istidalarýný inkiþaf ettiriyorlar, istidadý olmayanlarda beceremedikleri bu iþten vazgeçmek zorunda kalýyorlardý. Ýþte Mustafa da bu Kastamonu delikanlýlarýndan biriydi. Memlekete her þair geldikçe, onlarý dinlemekten kendini men edemedi. Bu sahadaki istidadý, onda sazý býrakmak deðil, bilakis üstüne fazla düþmeyi icap ettirdi. Babasýnýn çok kýzmasýna raðmen, saza ve söze olan sevgisi sanatýna galebe çaldý. Daha 17-18 yaþýndayken babasýnýn mesleðini býraktý; saz alemlerine karýþmaða, saz omuzda mey ve mahbub alemlerinde dolaþmaða baþladý. Ýlk zamanlarý, kendisi bir ustaya çýrak verildi, o usta ile üç , dört ay birlik çaldý. Az zaman içinde kendi kudretini, kendi inkiþaf ettirdi ve ondan sonra usta çýktý. En nihayet o da aþýk oldu, aþýklar meclisinde yer aldý. En sonunda da Kastamonu da ve Anadolu’nun pek çok tanýnan ve sevilen aþýklar sýrasýna geçti. Kemali mahlasýný aldý. Ömrünün sonuna kadar da aþýk olarak kaldý. Aþýk Kemali, Kastamonu da yalnýz deðildi. Emrah’ýn çýraklarýndan hemþerisi Meydani vardý. Çok zaman beraber çaldýlar ve bir çok seyahatlerini birlik yaptýlar. Oðlunun anlattýklarýna göre, Kemali, Anadolu’nun bir çok yerlerini dolaþtý. Bilhassa Çankýrýlýlar Kemali yi çok seviyorlardý. Bugün bile Çankýrý da yaþamakta olan þiirleri vardýr. Þair, Ankara, Konya, Ýzmir, Samsun ve diðer bir çok vilayetler ve havalilerinde seyahatler yaptý. Oralarda pek çok saz þairiyle, bilhassa, Ispartalý Saydi, Zileli Kürt Ceyhuni, Gedayi, Çankýrýlý Nuri, Kayserili Rüþtü ve diðer birçok saz þairiyle tanýþtý ve onlarýn muhitlerinde kendisini sevdirdi. Þair yedi, sekiz defada Ýstanbul’a gitti. Ýki defasýnda Meydani ile birlikte gittiler. Ýstanbul çok defa tavuk pazarýnda çaldý. Bir defada Abdulazizin sünnet toplanan üçyüz aþýk içine girdi ve orada seçilen birkaç þair arasýnda bulundu.1 Þair, seyahatlerin den döndüðü zaman da Kastamonu da boþ durmaz, gelen þairlerle olsun, yahut Meydani ile birlik olsun, tekke altýnda ve öteki kahvelerde saz çalmakla vaktini geçirirdi. Oðlu Hasan, Emrah ile birlikte de çok saz çaldýðýný ve söz söylediðini anlatmaktadýr. Kemali, Konyalý Yesarý baba ile de çok seviþirdi. Hatta iki þair, diðerlerine nazirelerde yaparlardý. Þair, bir defa da, Vali Hamdi paþanýn musýrrane daveti üzerine Konya'ya gitti. Hamdi paþa Kastamonu valisi iken Kemali yi çok severdi.Kendisi de þairdi. Konya’ya gittikten sonra Kemali yi çaðýrdý ve altý ay kadar Konya dan Salý verdi. Konya da kaldýðý müddetçe, kendisinden hoþlananlar , meram baðlarýnda þerefine pek çok mey be mahbub alemleri, saz ve söz eðlenceleri tertib ettiler. Kemali, bir defa da Kýrþehir’e gitti. Fakat orada, dedesinin bile tarikatý olan, babasýnýn da bizzat inabe ettirdiði ve kendisinin de bir çok mersiyeler yazdýðý Sadi tarikatýný býraktý.Ve Kurban oldum, o meydane girince Hayyal ebed buldum, ikrar verince. Kemali güþuma telkin edin ve, Hacý Bektaþý Veli hünkara düþtüm Koþmasýnda da itiraf ettiði gibi Bektaþi oldu .Ve bir daha onu býrakmadý.Yeni tarikatý ve piri hakkýnda bir çok mersiyeler yazdý . Ve Dönmeyiz ikrardan asla Kemali aþkile. Hacý Bektaþi Veli hünkardýr, ararýmýz. Diyerek ölünceye kadar Bektaþi kaldý. Kemali fakir bir adamdý. Serveti yoktu. Babasýnýn ocaðýný terk ettikten sonra, çok sevdiði (Çöðür) ünün yüzünden (ala külli hal) bulabildiði bir lokma ekmek ve bir kadeh mey ile ömrünü geçirdi. Bütün hayatýnca da fakir kaldý. Ülfet mi edef, ehli geda ile ganiler, Anlar bu fena çifei dünyaya iliþdi. Sözleriyle de ifade ettiði gibi zenginlerin fakirlere karþý aldýðý hodbinane tavýrlara kýzar onlarýn ihtiraslarý hiç hoþuna gitmezdi. Ve daima, Göçüp namü niþandan varmýdýr yopkluk devlet gibi. Sözleri ile fakir kalmayý tercih eder ve Alemde Kemali hele bir þeye iliþmez, Ta (bezmü elest) den beri mevlaya iliþti. Beyitlerinde söylediði gibi mütevekkil kaldý. Yalýnýz sevdiði ve üzerine en çok düþtüðü bir ihtirasý vardý: Mey ve mahbub. Bütün ömrünün devamýnca bu iki þeyin arkasýndan koþtu.Ve bu iki þeyi sayýkladý. Mey ve mahbub bulduðu zaman ,kendisini dünyanýn en neþeli ve en zengin adamlarýn dan biri olarak görür,olmadýðý zaman da dünyanýn en kederli ve yaþamaktan usanmýþ bir adamý sayardý. Þu þiirler bunu çok güzel ifade etmektedir. Susamýþ laline caným efendim, mey ver ey saki Gözetle nevbetin geldikçe, sun peymaný doldur ha! Mey içüb, mahbub sevmektir. Kemali adetin. Bu pazarda bundan özke kisbu karým yok menim. Bekleriz, nöbetimiz, badeyi sun dolu dolu. Teþneler, saki sana hem bu kadar bekle demez. Kastamonu’nun bu içli þairi,kendisine iyilik edenlere karþý hiçbir zaman hürmetten baþka bir his taþýmadý. Kendisinden çok iyilik gördüðü Vali Hamdi paþaya, Konya dayken þu medhiheyi yazmýþtý Terabhum sahibisin, hiç misalin yok bu dünyada. Yaz sürdüm mübarek hakipaya, bunda Konyada …………………………………………………. Anýnçün vasfi þanýn eylemek uþþakýna elzem. Emekdarýn, duacýndýr. Kemali kemterin her dem. Veliyyü nimetin, devletlü sultaným efendimsin. Kemali gittiði her yerde hem saz hemde sözün güzelliðinden hemde iyi ahlaklý kanaatkar,alçak gönüllü olamasýn dan büyük taktirler görüyordu. Edebi iktidarý hakkýnda söylenen sözlerden hoþlandýðýný. Her kim okusa, dinlese erbabý Kemali. Derler bu senin nazýn ile eþ’arama tahsin. Kalendarisi de göstermektedir. Kemali riyayý hiç sevmemiþ, her zaman doðru özlü,doðru sözlü bir adam olarak kalmýþtýr. Ayný zamanda kimse hakkýnda kötü fikir taþýmaz, ve Ne senden kimse incinsin, ne sen bir kimseden incin. Fehvasýna göre hareket eder ve hiçbir kimseyi incitmemeðe çalýþýrdý Halim, selim, sakin ve Kamil bir insandý. Bunu eserlerinde de görmek mümkündür. Onun için neþrettiðimiz eserlerinde, münhasýran aþkdan, fakrdan, dem, mey ve muhabbetten baþka þeylerden söz eden parçalara tesadüf olunmamýþtýr. Yalýnýz her mütasavvif þair gibi, Kemali de erbabýna taþ atmaktan ve bir parçacýk olsun onlarýn aleyhlerine söylemekten kendini alamamýþ ve tesiri altýnda kaldýðý Derdli, Emrah gibi þairlerin yaptýðý gibi onlarý (zahit, sofu) gibi tabirlerle küçük düþürmek istemiþtir. Fakat bir çok þairleri, hassaten Emrah ve Derdliyi telkin etmeye çalýþan ulema, Kemaliye de iliþmiþlerse de, ötekilerine yaptýklarýnýn onda birini bile Kemaliye yapamamýþlardýr. Kemali, edebi meslek itibarile Emrah ve Derdliden müteessir olmuþtur. Ayný zamanda, Fuzuliyi, Nedimi ve diðer bir çok divan edebiyatý þairlerini de okumuþ ve onlarýnda çok tesiri altýnda kalmýþtýr. Mesela Nedimin, Mesti nazým kim büyüttü böyle bir perva seni. Mýsrasýyla gazeline yazdýðý , Sevdi gönlüm aþk ile Kameti bala seni Naziresile, Fuzulinin, Gözüm caným efendim, sevgilim devletlü sultaným. Diye biten gazeline , Veliyyü nimetin, devletlü sultaným efendimsin. Mýsrasýyla bitmekte olan gazeli,yarým bir tanzir bile olsa, buna açýk misal olabilir. Yalnýz sonralarý girdiði Bektaþiliðin edebiyatýndan da mütessir olmuþ ve bir çok nefes ve koþmalar yazmýþtýr. Kemali, oniki telli (çöðür) adý verilen bir saz çalardý. Sesi Davudi idi ve çok güzeldi. Söylediði þiirlerin herhalde neþrettiklerimizden fazla olduðunu kati olarak tahmin ediyoruz. Kemalinin usta olduktan sonra, bir kýsým aþýklara ustalýk ettiði tahmin olunmaktadýr. Bil hassa Kastamonulu saz þairlerinin sonuncusu olduðu söylenen Fevzinin ustasý idi. Fevzi, kendisinden hayli feyz almýþ ve bilhassa tarih düþürmeði Kemali den öðrenmiþti. Kemali hayatýnda bir defa evlenmiþtir. Biri kýz biri erkek iki çocuðu olmuþtur.Kýzý ölmüþtür, oðlu saðdýr. Hasan adýndaki oðlu son zamanlara kadar eskicilik etmekte idi.Bugün yetmiþ yaþýnda olduðu için evde, damadý Ýstanbullu terzi Nasýhýn yanýn da oturmaktadýr. Kemali artýk ihtiyarlamýþtý. Fakat gönlü her zaman gençti. Yaþýnýn altmýþ beþi geçmiþ olmasýna raðmen bir türlü seyahatlerden vazgeçmiyor ve mütemadiyen saz omuzda dolaþýyordu. O sýrada Çankýrý’ya göz açýcýlar gelmiþti.Dostlarý Kemaliye (hep merak ediyoruz bir defada senin gözünü gösterelim) dediler. Göz açýcýlar kemalinin de gözlerine baktýlar. Ve (dumaný kaldýracaðýz) diye zavallý þairin gözüne mil saldýlar. Fakat mil dumaný kaldýracaðý halde bebeði örseledi.Þair büsbütün rahatsýz oldu. Ve bir müddet daha Çankýrý da kaldý.Gün geçtikce gözü görmez oldu.Ve büsbütün körleþti. Kemali, ihtiyarlýðýný ve seyahate tahammül edemeyeceðini anlayýnca, Kastamonu da oturmaða karar verdi. Kastamonu da sað gözü de hastalandý. Hekimlere gösterdiler ; ona da çare bulamadýlar. O da kapandý. O sýrada karýsý da ölmüþtü.Artýk iki gözden mahrum bir þekilde inziva köþesine çekildi, sazý ve sözü býraktý; mey ve muhabbetten bahsetmez oldu. Fakat kendisini sevenler, maluliyet zamanýnda da Kemaliyi salývermediler. Hiç deðilse evine kadar giderek zorla birkaç kadeh mey içirerek gözden mahrum þaire çaldýrttýlar, söylettiler ve dinlettiler. Þair böylece üç sene kadar evinde kaldý. Ve nihayet ecelin pençesi onunda yakasýna yapýþtý. Yetmiþ bir yaþýnda olduðu halde 1892 yýlýnda kara topraklara kadar götürdü. Kemali baba Kastamonu’nun þarkýndaki Ahmed Dede kabristanýna gömüldü. Mezarý kitabesini de þakirdi ve dostu Kastamonulu þair Fevzi yazdý: Beldemizin Çöðür þairlerinden aþýký hoþgü Kemali babanýn sengi mezarýna: Bia Arifü Edibin Ömrü zevali buldu Ýlaný mevteylleüb Ahir Visali buldu Hünkar Hacýbektaþýn Hasmürüdi idi Serçeþmei rizadan Feyzü zülali buldu Bu þairi sühansaz Virdi zeban ederdi Nakdi visali buldu Tarihi irtihalin Yazdý muhibbi Fevzi (Hak, Dost) deyüb de Aþýk Kemali buldu 1 Oðlu Hasan, babasýndan naklen, Kemalinin sarayda on sekiz gün kaldýðýný ve külliyetli bir bahþiþ de almýþ olduðunu söylemektedir AÞIK KEMALÝ Dostum celaline razý ol gönül Vardýr bir celalin cemali derler Cevrü cefa çekmek ne yaman müþkül Çekenin nicolur ahvalý derler Saf besaf hallarýn bin canlar deðer Ey canlarýn caný ey hüsnü Enver Biraz dost kadrini vasfetsem eðer Hayli meddah miskin KEMALÝ derler Kemali, Kastamonuludur Adý, Mustafa'dýr Kemali mahlasýný, saza baþladýktan sonra almýþtýr Babasý, Cebrail mahallesinden mantar oðlu Ýbrahim idi Mustafa doðduðu zaman,babasý Kastamonu Kalesi sipahilerinden bulunuyordu Þimdi, tek bir bekçi kulübesi bulunan kalede, o zaman 20-30 ev vardý Ýþte Mustafa 1821 yýlýnda bu evlerden birinde doðdu Ve 12 yaþýna kadarda babasýyla beraber kalede kaldý Küçük Mustafa,kalede otururken, her Kastamonulu gibi, dört yaþýnda dört aylýk mektebe verildi Ve þimdi cumhuriyet ilk mektebi olan ve o zaman yarebci adýný taþýyan mektebe devama baþladý; Yarebci hocasý Hamdinin babasýndan okudu Burayý bitirince medreseye devam etti Medriye medresesinde Müderris Hacý Ahmet den okudu Sipahiliðin kaldýrýlmasýndan sonra, babasý,sanatý olan bakýrcýlýða dönmüþtü Mustafa, medreseyi ikmal etmedi; babasýnýn yanýna girdi, bakýrcýlýðý öðrenmeye baþladý Fakat babasýnýn yanýnda pek az kaldý O zamanlarý Kastamonu her taraftan gelen dertli, Emrah gibi usta ve diðer ikinci derecedeki saz þairlerinin gelip oturduklarý, saza, söze çok meraklý bir muhitti Memlekette yetiþen her delikanlý, bu þairlerin etkisi altýnda kalýyor, büyük þairlerin toplantýlarýna sahne olan Kastamonu da, her delikanlýda saz çalmak ve söylemek hevesi uyanýyordu Müstaid olanlar, istidalarýný inkiþaf ettiriyorlar, istidadý olmayanlarda beceremedikleri bu iþten vazgeçmek zorunda kalýyorlardý Ýþte Mustafa da bu Kastamonu delikanlýlarýndan biriydi Memlekete her þair geldikçe, onlarý dinlemekten kendini men edemedi Bu sahadaki istidadý, onda sazý býrakmak deðil, bilakis üstüne fazla düþmeyi icap ettirdi Babasýnýn çok kýzmasýna raðmen, saza ve söze olan sevgisi sanatýna galebe çaldý Daha 17-18 yaþýndayken babasýnýn mesleðini býraktý; saz alemlerine karýþmaða, saz omuzda mey ve mahbub alemlerinde dolaþmaða baþladý Ýlk zamanlarý, kendisi bir ustaya çýrak verildi, o usta ile üç , dört ay birlik çaldý Az zaman içinde kendi kudretini, kendi inkiþaf ettirdi ve ondan sonra usta çýktý En nihayet o da aþýk oldu, aþýklar meclisinde yer aldý En sonunda da Kastamonu da ve Anadolu’nun pek çok tanýnan ve sevilen aþýklar sýrasýna geçti Kemali mahlasýný aldý Ömrünün sonuna kadar da aþýk olarak kaldý Aþýk Kemali, Kastamonu da yalnýz deðildi Emrah’ýn çýraklarýndan hemþerisi Meydani vardý Çok zaman beraber çaldýlar ve bir çok seyahatlerini birlik yaptýlar Oðlunun anlattýklarýna göre, Kemali, Anadolu’nun bir çok yerlerini dolaþtý Bilhassa Çankýrýlýlar Kemali yi çok seviyorlardý Bugün bile Çankýrý da yaþamakta olan þiirleri vardýr Þair, Ankara, Konya, Ýzmir, Samsun ve diðer bir çok vilayetler ve havalilerinde seyahatler yaptý Oralarda pek çok saz þairiyle, bilhassa, Ispartalý Saydi, Zileli Kürt Ceyhuni, Gedayi, Çankýrýlý Nuri, Kayserili Rüþtü ve diðer birçok saz þairiyle tanýþtý ve onlarýn muhitlerinde kendisini sevdirdi Þair yedi, sekiz defada Ýstanbul’a gitti Ýki defasýnda Meydani ile birlikte gittiler Ýstanbul çok defa tavuk pazarýnda çaldý Bir defada Abdulazizin sünnet toplanan üçyüz aþýk içine girdi ve orada seçilen birkaç þair arasýnda bulundu 1 Þair, seyahatlerin den döndüðü zaman da Kastamonu da boþ durmaz, gelen þairlerle olsun, yahut Meydani ile birlik olsun, tekke altýnda ve öteki kahvelerde saz çalmakla vaktini geçirirdi Oðlu Hasan, Emrah ile birlikte de çok saz çaldýðýný ve söz söylediðini anlatmaktadýr Kemali, Konyalý Yesarý baba ile de çok seviþirdi Hatta iki þair, diðerlerine nazirelerde yaparlardý Þair, bir defa da, Vali Hamdi paþanýn musýrrane daveti üzerine Konya'ya gitti Hamdi paþa Kastamonu valisi iken Kemali yi çok severdi Kendisi de þairdi Konya’ya gittikten sonra Kemali yi çaðýrdý ve altý ay kadar Konya dan Salý verdi Konya da kaldýðý müddetçe, kendisinden hoþlananlar , meram baðlarýnda þerefine pek çok mey be mahbub alemleri, saz ve söz eðlenceleri tertib ettiler Kemali, bir defa da Kýrþehir’e gitti Fakat orada, dedesinin bile tarikatý olan, babasýnýn da bizzat inabe ettirdiði ve kendisinin de bir çok mersiyeler yazdýðý Sadi tarikatýný býraktý Ve Kurban oldum, o meydane girince Hayyal ebed buldum, ikrar verince Kemali güþuma telkin edin ve, Hacý Bektaþý Veli hünkara düþtüm Koþmasýnda da itiraf ettiði gibi Bektaþi oldu Ve bir daha onu býrakmadý Yeni tarikatý ve piri hakkýnda bir çok mersiyeler yazdý Ve Dönmeyiz ikrardan asla Kemali aþkile Hacý Bektaþi Veli hünkardýr, ararýmýz Diyerek ölünceye kadar Bektaþi kaldý Kemali fakir bir adamdý Serveti yoktu Babasýnýn ocaðýný terk ettikten sonra, çok sevdiði (Çöðür) ünün yüzünden (ala külli hal) bulabildiði bir lokma ekmek ve bir kadeh mey ile ömrünü geçirdi Bütün hayatýnca da fakir kaldý Ülfet mi edef, ehli geda ile ganiler, Anlar bu fena çifei dünyaya iliþdi Sözleriyle de ifade ettiði gibi zenginlerin fakirlere karþý aldýðý hodbinane tavýrlara kýzar onlarýn ihtiraslarý hiç hoþuna gitmezdi Ve daima, Göçüp namü niþandan varmýdýr yopkluk devlet gibi Sözleri ile fakir kalmayý tercih eder ve Alemde Kemali hele bir þeye iliþmez, Ta (bezmü elest) den beri mevlaya iliþti Beyitlerinde söylediði gibi mütevekkil kaldý Yalýnýz sevdiði ve üzerine en çok düþtüðü bir ihtirasý vardý: Mey ve mahbub Bütün ömrünün devamýnca bu iki þeyin arkasýndan koþtu Ve bu iki þeyi sayýkladý Mey ve mahbub bulduðu zaman ,kendisini dünyanýn en neþeli ve en zengin adamlarýn dan biri olarak görür,olmadýðý zaman da dünyanýn en kederli ve yaþamaktan usanmýþ bir adamý sayardý Þu þiirler bunu çok güzel ifade etmektedir Susamýþ laline caným efendim, mey ver ey saki Gözetle nevbetin geldikçe, sun peymaný doldur ha! Mey içüb, mahbub sevmektir Kemali adetin Bu pazarda bundan özke kisbu karým yok menim Bekleriz, nöbetimiz, badeyi sun dolu dolu Teþneler, saki sana hem bu kadar bekle demez Kastamonu’nun bu içli þairi,kendisine iyilik edenlere karþý hiçbir zaman hürmetten baþka bir his taþýmadý Kendisinden çok iyilik gördüðü Vali Hamdi paþaya, Konya dayken þu medhiheyi yazmýþtý Terabhum sahibisin, hiç misalin yok bu dünyada Yaz sürdüm mübarek hakipaya, bunda Konyada ………………………………………………… Anýnçün vasfi þanýn eylemek uþþakýna elzem Emekdarýn, duacýndýr Kemali kemterin her dem Veliyyü nimetin, devletlü sultaným efendimsin Kemali gittiði her yerde hem saz hemde sözün güzelliðinden hemde iyi ahlaklý kanaatkar,alçak gönüllü olamasýn dan büyük taktirler görüyordu Edebi iktidarý hakkýnda söylenen sözlerden hoþlandýðýný Her kim okusa, dinlese erbabý Kemali Derler bu senin nazýn ile eþ’arama tahsin Kalendarisi de göstermektedir Kemali riyayý hiç sevmemiþ, her zaman doðru özlü,doðru sözlü bir adam olarak kalmýþtýr Ayný zamanda kimse hakkýnda kötü fikir taþýmaz, ve Ne senden kimse incinsin, ne sen bir kimseden incin Fehvasýna göre hareket eder ve hiçbir kimseyi incitmemeðe çalýþýrdý Halim, selim, sakin ve Kamil bir insandý Bunu eserlerinde de görmek mümkündür Onun için neþrettiðimiz eserlerinde, münhasýran aþkdan, fakrdan, dem, mey ve muhabbetten baþka þeylerden söz eden parçalara tesadüf olunmamýþtýr Yalýnýz her mütasavvif þair gibi, Kemali de erbabýna taþ atmaktan ve bir parçacýk olsun onlarýn aleyhlerine söylemekten kendini alamamýþ ve tesiri altýnda kaldýðý Derdli, Emrah gibi þairlerin yaptýðý gibi onlarý (zahit, sofu) gibi tabirlerle küçük düþürmek istemiþtir Fakat bir çok þairleri, hassaten Emrah ve Derdliyi telkin etmeye çalýþan ulema, Kemaliye de iliþmiþlerse de, ötekilerine yaptýklarýnýn onda birini bile Kemaliye yapamamýþlardýr Kemali, edebi meslek itibarile Emrah ve Derdliden müteessir olmuþtur Ayný zamanda, Fuzuliyi, Nedimi ve diðer bir çok divan edebiyatý þairlerini de okumuþ ve onlarýnda çok tesiri altýnda kalmýþtýr Mesela Nedimin, Mesti nazým kim büyüttü böyle bir perva seni Mýsrasýyla gazeline yazdýðý , Sevdi gönlüm aþk ile Kameti bala seni Naziresile, Fuzulinin, Gözüm caným efendim, sevgilim devletlü sultaným Diye biten gazeline , Veliyyü nimetin, devletlü sultaným efendimsin Mýsrasýyla bitmekte olan gazeli,yarým bir tanzir bile olsa, buna açýk misal olabilir Yalnýz sonralarý girdiði Bektaþiliðin edebiyatýndan da mütessir olmuþ ve bir çok nefes ve koþmalar yazmýþtýr Kemali, oniki telli (çöðür) adý verilen bir saz çalardý Sesi Davudi idi ve çok güzeldi Söylediði þiirlerin herhalde neþrettiklerimizden fazla olduðunu kati olarak tahmin ediyoruz Kemalinin usta olduktan sonra, bir kýsým aþýklara ustalýk ettiði tahmin olunmaktadýr Bil hassa Kastamonulu saz þairlerinin sonuncusu olduðu söylenen Fevzinin ustasý idi Fevzi, kendisinden hayli feyz almýþ ve bilhassa tarih düþürmeði Kemali den öðrenmiþti Kemali hayatýnda bir defa evlenmiþtir Biri kýz biri erkek iki çocuðu olmuþtur Kýzý ölmüþtür, oðlu saðdýr Hasan adýndaki oðlu son zamanlara kadar eskicilik etmekte idi Bugün yetmiþ yaþýnda olduðu için evde, damadý Ýstanbullu terzi Nasýhýn yanýn da oturmaktadýr Kemali artýk ihtiyarlamýþtý Fakat gönlü her zaman gençti Yaþýnýn altmýþ beþi geçmiþ olmasýna raðmen bir türlü seyahatlerden vazgeçmiyor ve mütemadiyen saz omuzda dolaþýyordu O sýrada Çankýrý’ya göz açýcýlar gelmiþti Dostlarý Kemaliye (hep merak ediyoruz bir defada senin gözünü gösterelim) dediler Göz açýcýlar kemalinin de gözlerine baktýlar Ve (dumaný kaldýracaðýz) diye zavallý þairin gözüne mil saldýlar Fakat mil dumaný kaldýracaðý halde bebeði örseledi Þair büsbütün rahatsýz oldu Ve bir müddet daha Çankýrý da kaldý Gün geçtikce gözü görmez oldu Ve büsbütün körleþti Kemali, ihtiyarlýðýný ve seyahate tahammül edemeyeceðini anlayýnca, Kastamonu da oturmaða karar verdi Kastamonu da sað gözü de hastalandý Hekimlere gösterdiler ; ona da çare bulamadýlar O da kapandý O sýrada karýsý da ölmüþtü Artýk iki gözden mahrum bir þekilde inziva köþesine çekildi, sazý ve sözü býraktý; mey ve muhabbetten bahsetmez oldu Fakat kendisini sevenler, maluliyet zamanýnda da Kemaliyi salývermediler Hiç deðilse evine kadar giderek zorla birkaç kadeh mey içirerek gözden mahrum þaire çaldýrttýlar, söylettiler ve dinlettiler Þair böylece üç sene kadar evinde kaldý Ve nihayet ecelin pençesi onunda yakasýna yapýþtý Yetmiþ bir yaþýnda olduðu halde 1892 yýlýnda kara topraklara kadar götürdü Kemali baba Kastamonu’nun þarkýndaki Ahmed Dede kabristanýna gömüldü Mezarý kitabesini de þakirdi ve dostu Kastamonulu þair Fevzi yazdý: Beldemizin Çöðür þairlerinden aþýký hoþgü Kemali babanýn sengi mezarýna: Bia Arifü Edibin Ömrü zevali buldu Ýlaný mevteylleüb Ahir Visali buldu Hünkar Hacýbektaþýn Hasmürüdi idi Serçeþmei rizadan Feyzü zülali buldu Bu þairi sühansaz Virdi zeban ederdi Nakdi visali buldu Tarihi irtihalin Yazdý muhibbi Fevzi (Hak, Dost) deyüb de Aþýk Kemali buldu ÂÞIK MUSA MERDANOÐLU Hayatý: 1939 yýlýnda Sivas/Þarkýþla Ýlçesi, Kaymak Köyünde doðdu. On dört yaþýnda yakýn köylerden birinde gördüðü kýzla ilgilenip, âþýk olarak saz çalýp þiirler söylemeye baþladý. Umutsuz bir aþk sonrasýnda Musa MERDANOÐLU (Âþýk Musa) olarak þiirlerine yoðunlaþtý. Eski yazýyý da kursa giderek öðrenen MERDANOÐLU ilkokulu, köyünde okul bulunmamasý sebebiyle dýþarýdan bitirdi. 1958 yýlýnda askere giden Âþýk Musa, askerlik dönüþünde 1961 yýlýnda TBMM’ne hizmetli olarak baþladý. 1962 yýlýnda evlendi. Ýki kýz, dört erkek evlât sahibi oldu. Bu arada orta okulu da dýþarýdan bitirdi. Memurluk kadrosu ile 1994 yýlýnda emekli olan Musa MERDANOÐLU otuz üç yýl TBMM’de hizmet etti. Kötü gidiþatý eleþtiren, yanlýþlýklara geçit vermeyen MERDANOÐLU, sýrf bu sebeple iþinde bir çok yere sürgün edildi. Buna raðmen doðru bildiðini söylemekten vazgeçmedi. Âþýðýn köyünde açlýk, sefalet, kavga, cahillik, buna baðlý kýrgýnlýklar, kýskançlýklar ve bunun sonucunda yoksulluk; arkasýnda kýtlýk gelir. Kýtlýk zamanýnda I. Cihan Savaþý’nda þehit düþen dedesi sebebiyle, ebesi(babaannesi) Göher’e baðlanan “þehit maaþý” Hýzýr gibi yetiþir. Annesi de kendisi gibi hazýrlýksýz (irticalen) hemen orada þiirler söyleyen bir kadýndýr. Bir gün, annesi ile gittikleri tarlada toplamýþ olduklarý ekin destelerinin kuvvetli bir rüzgar tarafýndan savrulup daðýtýlmasý talihsizliðinin üzerine MERDANOÐLU, annesinin hemen orada þu þiiri söylediðini aktarmaktadýr: Hayatý Hakkýnda Kendi Ýfadeleri: “Sýcak bir yaz günü hayvanlarý otlatmak için daðda bulunduðu bir sýrada hayvanlar otlayýp su baþýnda suyunu içerken, suyun baþýnda uyuyup kalýr. Tam bu sýrda yarý ayýk yarý uyur halde, ak sakallý biri, yanýnda bir kýzla Musa MERDANOÐLU’na görünür. Yaþlý adam: ‘Bana bak? Ne yatýyorsun? Senin aþýk olduðun kýzý sana getirdim. Bu kýzý iyi taný, al þu tastaki þerbeti de iç.’ der. Âþýk itiraz eder ve kimseye âþýk falan olmadýðýný söyler. Tam bu sýrada yarý uykulu olduðu için kendini yattýðý yerde bulunan su birikintisinin içinde bulur. Korkudan hayvanlarý da daðda býrakarak köye doðru kaçar. Köye döndüðünde de dili tutulmuþtur. Üç gün üç gece konuþamaz. Komþu köydeki Hamit hocaya giden babasý ona bir muska yazdýrýr. Hocanýn teþhisini: “Ona peri yeli dokunmuþ”. koyar. Âþýðýn sonradan yaptýðý kendi teþhisi de: “Hayâlen âþýk olduðu kýzýn aþkýnýn tesirindendir.” Okuma yazmasý olmayan, “Ümmi âþýk”, delikanlý Musa MERDANOÐLU, sonradan bu engeli de aþarak ortaokula kadar dýþarýdan bitirip diploma alýr. Þairin hayatý mücadeleler ve yorgunluklar içinde geçer. Yazdýðý þiirleri kýskananlar olduðu gibi, zülfi yare dokunduðu için kendisini evinde bile telefonla tehdit edebilecek kadar iþi ileri götüren, kendini bilmezler, yine telefonla, aðza alýnmayacak küfürler ederek MERDANOÐLU’nu sindirmeðe çalýþýrlar. MERDANOÐLU bunlarýn hiç birine boyun eðmez. Hakk bellediði yolda tek baþýna da olsa gitmeðe kararlýdýr. Çalýþtýðý kurumda üç kez, en olmaz yerlere sürülür. Hak ettiði kadrosu bir türlü verilmez. “Mert doðduk mert öleceðiz; ölsek de kuyruðuz dik gidecek” ilkesiyle hareket eden Anadolu’nun bu mert delikanlýsýný acýlar, ýstýraplar asla yýldýramaz. Mecliste çalýþtýðý yýllarda Atatürk ve ilkelerini kendine prensip edinen Âþýk MERDANOÐLU, bozuk düzenin gidiþine þiirleriyle dur demek için, halkýn sesi ve yüreði olmak ister. Taþlamalarla halkýnýn hislerine tercüman olur. Onlarýn içinde bulunduklarý çýkmazý ve çaresizliði dile getirirken meclisteki vurdumduymaz, millete sýrtýný dönen, bankalarý hortumlayan, yaðcýlara arka çýkan, adam kayýran, oy zamaný el etek öpen, ve meclise geldikten sonra milletin fertlerini azarlayan, aþaðýlayan vekilleri, bürokratlarý yerden yere çalar. Çekinmeden korkusuzca eleþtirir. Hatta bu yüzden MERDANOÐLU’nun sesini kýsmak isteyen mebuslar dahi çýkar. MERDANOÐLU’nu yanlarýna çaðýrarak: “Bizi eleþtirmekten vazgeç. Kes sesini.” gibi laflar ederek göz daðý verir tehdit ederler. MERDANOÐLU’nu meclisin en aðýr iþlerine sürerler; ama o bu iþte halkýn sesi, gözü, kulaðý ve hislerinin tercümaný olmaya karar vermiþtir. Asla yolundan dönmez. Hak etmedikleri halde, kanundan kaçarak, haksýzlýk sonucu mahkemeye düþmüþ; ama meclise girerek dokunulmazlýk zýrhýna bürünerek yasalardaki cezalardan kurtulmuþ, bir kýsmý yolsuzluk yapmýþ, usulsüz kýredilerle bankalarý boþaltmýþ, bir kýsmý siyaset mahkumu, bölücü, terörle beslenen, hain Atatürk düþmaný, velhasýl Türkiye Büyük Millet Meclisi kanun kaçaklarýnýn, vatan bölücülerinin korunma, sýðýnma evi haline gelince, MERDANOÐLU’da þiirlerini bu ve bunlar gibi haksýzlýk yapanlarýn suratýna tokat gibi indirir. Tepesine, balyoz gibi inmekten asla çekinmez: GEL DE GÖR Þikâyetim sana önder, Atatürk, Vatandaþý eziyorlar gel de gör. Kurduðun düzeni, güzel planý, Utanmadan bozuyorlar gel de gör. Sanki aslan olmuþ sinsi kediler, Kemik kaldý, etimizi yediler, Konuþmak istedim: “Sen, sus!” dediler. Doðru söze kýzýyorlar, gel de gör. Kimi sömürücü, kimi aracý, Bu milletten nasýl yerler haracý, Pahalýlýk aþtý gitti barajý, Derimizi yüzüyorlar, gel de gör. Yasa yapan, yasalara uymuyor, Vatandaþ periþan, kimse duymuyor. Yavrularým gýda alýp, doymuyor, Her gün, beni üzüyorlar gel de gör Þu MERDANOÐLU’nun, bitmiyor derdi Haksýzlar, hýrsýzlar soyuyor yurdu, Seni sevmeyenler meclise girdi, Günden güne azýyorlar gel de gör. Mecliste bulunmak elbette bir ayrýcalýktýr; çünkü meclisin kulaðý deliktir. Yani burada barýnan burada olan, buraya gelen on binlerce insaný tanýma, onlarýn sýkýntýlarýný paylaþma, onlarýn dertlerini görme ve bizzat aðýzlarýndan dinleme fýrsatý bulur. Ayrýca burada dönen her türdeki oyunlar, normal akýl sahipleri tarafýndan sezilemez; ama durum, orada çalýþanlar tarafýndan hemen duyulur. Bunlar ise çoðu zaman, gizlilik içerisinde taþraya yansýmaz. Yazýlan dilekçeler, kentli, ilçeli, köylü vatandaþlarýn vekillerden istekleri, torpil için ellerine tutuþturulan hamili kartlarý görürler. Yaðcýlarýn, para babalarýnýn, aðalarýn, bukelemunlarýn, fýrýldaklarýn ve onlar gibilerin içeride ve dýþarýda çevirdikleri “Ali Cengiz Oyunlarý” sezerler. Vekilleri bu oyunlarýna alet etmek isteyen fýrsatçýlar ve çýkar þahýslarýný bu çerçeveden ayan beyan görmek, hiç olmazsa haberdar olmak fýrsatý burada yakalanýr. Ýþte bunun içindir ki burada çalýþanlarýn özenle seçilmesi, geçmiþi ince elekten tel süzgeçten geçirilmesi gereken bir durumdur. Bununla birlikte hiç de öyle olmadýðý, hapisten çýkan kanunsuz kiþilerin vatan bölücülerinin ve kanuna muhalefet edenlerin, anayasanýn boþluðundan istifa ederek kazanç saðlayanlarýn, vergi kaçýranlarýn, devlet görevi esnasýnda usulsüzlük yaparak TCKanunlarýnca cezaya çarptýrýlýp hapis yatacakken, dokunulmazlýk zýrhýna girmek için millet vekili olduklarýný düþünürsek Musa MERDANOÐLU’ gibi adalet sever, mert, dürüst þairlerin bunlarý dile getirmesi, vekillerinin nasýl bir insan olduklarýný bildirmesi, halký kimleri seçtikleri konusunda uyarmasý ve haklý olarak bunlarý taþlamasýný, yapýlan haksýzlýklarý þiirleriyle açýða çýkararak haykýrmasýný alkýþlamak gerekir: OLDUKÇA Ne derdimiz biter ne de gam biter, Haksýza, zalime uyan oldukça, Ne bütçe düzelir ne de zam biter, Milleti sömüren, soyan oldukça. Cahiller sözümden hisse alamaz. Her millet böyle bir vatan bulamaz, Bu gidiþle hazinemiz dolamazsa, Fuzûli masraflar, ziyan olmazsa. Aydýn olan gerçekleri görmeli, Haksýzlarý bu vatandan sürmeli, Vatandaþlar hemen ceza vermeli, Bizi per periþan koyan oldukça. Vatanýma baðlamýþým özümü, Ben bu yolda çalýyorum sazýmý, Açýk açýk söylüyorum sözümü, Belki kýzacaklar, duyan olmazsa Saygým vardýr gerçek Anayasa’ya, Hýrsýzlardan bekçi olmaz kasaya, “Kes sesini!” diye ÂÞIK MUSA’ya, Nefret ediyorum kýzan oldukça. Pahalýlýk almýþ yürümüþ, maaþlar iþçiye, memura yetmez olmuþ. Bir yavan ekmeði eve götürmek için elde avuçta para kalmamýþtýr. Hükümetler, halkýn derdiyle uðraþmak yerine kendi çýkarlarý ile meþguldur. Vekiller, vekil maaþlarýnýn artýrýlmasýyla meþgulken, köylünün derdini, halkýn derdini, sesini, çýðlýðýný bir bir haykýracak yiðit, mert kiþilerin her devirde çýktýðý gibi, Musa MERDANOÐLU ‘da bu zamanda çýkar. Halkýn gözü, kulaðý, sesi, haykýrýþý çýðlýðý olur ve bu haksýzlýða haykýrýr: PAHALILIK Pahalýlýk günden güne artýyor. Yavan ekmek yiyelim mi ne dersin? Çoluk çocuk yakamýzdan yýrtýyor, O da insan dövelim mi ne dersin? Aylar geçer yavrularým et görmez. Caný ister yarým bardak süt görmez, Diyorlar ki besin alan dert görmez, Ot kökünü gevelim mi ne dersin? Pazara giderim boþ döner filem, Nasýl geçinelim, söyle ki bilem, Haksýzlar elinde bitmiyor çilem, Sömürene sövelim mi ne dersin? Çok acýrým geçen ömrüm çaðýna, Hasret kaldýk kokmuþ Vita Yaðý’na, Bir ev yaptým Ankara’nýn daðýna, Gecekondu, satalým mý ne dersin? Bir gün zengin olurum ya ömrüm yok, Yavrularým ekmek ister hamur yok, Kýþ geliyor, odun yoktur, kömür yok, Soðuklardan ölelim mi ne dersin? Benim gibi nice vatandaþa bak, Geçim zordur, gözümüzde yaþa bak, Yediðimiz yaðsýz, tuzsuz aþa bak, Bu düzeni övelim mi ne dersin? Parça parça elimizin yarýðý, Gelir taþlar, sömürücü çalýðý, AÞIK MUSA’m köye koydum çarýðý, Geri gidip giyelim mi ne dersin? VAH VAH! Dert çoðaldý hangisini söyleyim? Tuz biber döktüler yaraya, vah vah! Adalet kalmadý, huzur bozuldu, Çoðu tamah etti paraya, vah vah! Haksýzlar makama geçti bu zaman, Ezilen, ezeni seçti bu zaman, Dost olan dostundan kaçtý bu zaman, Fitne fesat girdi araya, vah vah! Kulun hakký baþka kula kalamaz, Cahiller bu sözden mânâ alamaz, Fakir halkým, gecekondu bulamaz, Zenginler oturdu, saraya, vah vah! Adaletsiz iþ yapanlar bitmiyor, Vurguncular üstümüzden gitmiyor, Kazancýmýz ev halkýna yetmiyor, Girdik kuyruklara, sýraya vah vah! MERDANOÐLU, sazda teli þaþýrdý, Arýlar petekte balý þaþýrdý, Kaptanlar denizde yolu þaþýrdý, Gemiler oturdu karaya, vah vah! Halkýnýn dertlerini görür, hallerine acýr. Yönetenlerin duyarsýzlýðýna üzülür. Halkýnýn insanlarýnýn hislerinin tercümaný olur. Hiçbir yerden ve kimseden çekinmeden, açýktan taþlamalarda bulunur. Meclisi, vekilleri, yönetenleri hem de yüz yüze olduðu bir sýrada gözünü kýrpmadan eleþtirir. DEVRAN SÝZÝNDÝR Ýþçim, köylüm per periþan çalýþan, Yatýn beyler yatýn, devran sizindir. Vatandaþlar hazýr etsin lokmayý, Yutun beyler yutun, devran sizindir. Hiç bakmayýn aþsýz iþsiz kalana, Devam edin vurgunlara talana, Ne de olsa alýþtýnýz yalana, Satýn beyler satýn, devran sizindir. Kimi çiftlik kurmuþ, kimisi yalý, Boynunuza binsin halkýn vebali Biz ekmek derdinde, siz yaðla balý, Katýn beyler katýn, devran sizindir. Azdýrdýnýz derman bulmuþ yarayý, Dikkat edin iyi dinlen burayý Cebinize tomar tomar parayý, Atýn beyler atýn, devran sizindir. Fakir halký düþürdünüz tasaya, Saygýnýz yok mudur Anayasa’ya? “Kes sesini diye” ÂÞIK MUSA’ya, Çatýn beyler ,çatýn devran sizindir. Milletin Meclisi, vekillerin alýnýp satýldýðý, yüksek paralar ile vekillerin pazarlandýðý, o partiden bu partiye geçiþler, meclis baþkanýnýn aylar geçmiþ olmasýna raðmen seçilememesi Âþýk Musa MERDANOÐLU’nu iyiden iyiye kýzdýrýr: “ Beyler Hey!” , “Çoðaldý”, “Gibi”, “Duydun mu?”, “Kaldý”, “Benziyor”, “Vekil Bey”, “Var”, “Çýkarcýlar, Haksýzlar”, “Ýnsan Haklarýný Çiðneyenlere”, “Ýntizar”, “Olur”, koþmalarýyla vekilleri, meclis çalýþanlarýný, iþi gücü býrakmýþ üç kaðýtçýlarý, dalkavuklarý, bukalemun kýlýklýlarý, zamlar öncesinde dopolarýna yýðýnak yapan stokçularý, fakir halk soyguncularýný, yalancýlarý, azgýn kullarý, töreyi bozanlarý, vatandaþý birbirine düþürenleri, sað sol diye bölenleri halka þikayet için taþlamalar yazar, sert bir dille uyarýr. Milletin vekillerini Allah’a, Peygambere, dört büyük halifeye, Hz. Hasan ve Hüseyin’e, Pîr Sultan Abdâl, Hacý Bektaþi Velî, Yunus Emre, Mevlânâ, Atatürk’e, orduya, millete, vatandaþlara þikayet eder. Halkýmýzý uyarýr, halký birlik ve beraberliðe, bu ve bunlar gibiler karþýsýnda bütünleþmeye davet eder. Seçeceði vekilleri iyi bilmesi ve doðru, dürüst, iyi insanlarý meclise göndermesi için uyarýr. Aydýnlarý, aklý yetenleri, duyarlý vatandaþlarý memleketteki olan bitenler karþýsýnda ses çýkarmaya, bunlarýn sonlandýrýlmasý konusunda birleþmek için yardýma çaðýrýr. BAÞLADI Bazý eþe dosta haber yazarken, Elim kolum tutulmaya baþladý Yalancýya, sahtekara kýzarken, Doðru sözüm batýlmaya baþlandý. Yemin içti, geri bozdu dönekler, Arýya benzedi, kara sinekler, Siyaset yerinde, bazý inekler, Saðda solda, sayýlmaya baþladý. Maymun dama çýktý, köpek hýrladý, Ayýlar oynadý, eþek zýrladý, Yavru aslan, yataðýnda zorladý, Kaþý gözü, çatýlmaya baþladý. Meydaný boþ sandý, sinsi kediler, Daha önce yavrularý, yediler, “Bize niçin þiir yazdýn?” dediler. Üzerime, atýlmaya baþladý. MERDANOÐLU, konuþ yerli yerince, Saklamaz her sözü, aklý erince, Bazýlarý bu þiiri görünce, Güle güle katýlmaya baþladý… GÝBÝ Çýkarcýlar birbirine girdiler, Saldýranlar, hayvan sürüsü gibi, Yüzlerine kara leke sürdüler, Tarihte þerefsiz birisi gibi. Milletin hakkýný yedi, yuttular, Fakir fukaraya, kazýk attýlar, Yedi içti, yan gelerek yattýlar, Daðdaki, domuzun irisi gibi. Aylardýr, yýllardýr kavga bitmedi, Bu nasýl iþ ise, aklým yetmedi? Hiç kimse, suçunu kabul etmedi, Dövüþtüler, sokak karýsý gibi. Alýþmýþlar, meydanlara çýkmaya, Nefret ettim yüzlerine bakmaya, Seni bana, beni sana takmaya, Daðýlýrlar, eþek arýsý gibi. MERDANOÐLU, çoktur bana kýzanlar, Onlara benzedi, bazý ozanlar, Hani nerde, deyiþ, türkü yazanlar? Bozuldular, þeytan perisi gibi… Tabii bu þiirden sonra, Âþýk Musa MERDANOÐLU da sürülür. Sonunda emekliliði dolmuþtur. Devlete ve millete, alný açýk yüzü ak bir þekilde, þanla ve þerefle hizmet etmenin gönül huzuru içerisinde görevinden emekli olur. Þiir yazmaya ise devam eder. Baþkentte ÝLESAM’ýn (Ýlim ve Edebiyat Eserleri Meslek Birliði) müdaimlerinden olan Âþýk Musa MERDANOÐLU, ÝLESAM’ýn her hafta sonu Cumartesi saat 15.00’da yapýlan etkinliklerinde yeni yazdýðý ve zamanýn durumlarýný yansýtan, halkýný uyarýp, aydýnlatan þiirlerini dinleyenlere sunmaktan büyük mutluluk duymaktadýr. Edebî Þahsiyeti: Þiirlerindeki konularýn çeþitliliðine bakýldýðýnda þairi çok yönlü, sosyal bir kiþilik olarak belirtmek yerinde olur: Baðýmsýzlýk, Adalet, Vatan, Pahalýlýk, Devrin Bozuk Düzeni, Siyaset, Öðretmenlik, Gerçek Önderler, Cumhuriyet, Türk Kurtuluþ Savaþý, Erzurum ve Sivas Kongreleri, Samsun’a Çýkýþ, 30 Aðustos, 23 Nisan, 29 EKÝM, Dostluk, Barýþ, Halka Kurþun Sýkanlar, Birlik Beraberlik, Köylü, Þehirli Halk, Bayramlar, Meclisin Durumu, Vekiller, Haksýzlar ve Çýkarcýlar, Halkýnýn Çileli Hayatý, Köy Hayatý, Deprem Acýsý, Mertlik, Dürüstlük, Gençlere Öðüt, Okuma, Tahsil Etme, Temiz Toplum, Ýkilikler, Ana Baba, Vefa, Dostluk, Hoþgörü, Gönül, Sevda, Müslümanlýk, Türklük, Atatürk, Nasrettin Hoca, Aþýk Veysel, Seyranî, Hüdaî, Kul Kemal, Âþýk Kul Muhibbî, Âþýk Müslüm, Seyranî, Özverî, Yazýcýoðlu, Didârî, Þahinî, Hülya YILDIRIM, Fevzi Þahin(Dermanî), Mustafa Kamýþlý(Gündemî), Hüseyin Çýrakman, Âþýk REYHANÎ, Mahmut ERDAL, Eminî, Halil Kaymak, Düzgün Haným(Teberik), Ali Ýhsan TUNCALI, Sakine IÞIK(Sakinî), Murat ÇOBANOÐLU, Ahmet Kartalkanat(Kul Ahmet), Ozan Hüseyin GÜRSOY, Ali Þýh DEDE, Ayten ÇINAR(GÜLÇINAR), Âþýk Hasan YÜZBAÞIOÐLU, Servet YILDIRIM(Emanetî), Sefil Selimî, Âþýk Halil ÇÝMEN(Boranî), Servet YILDIRIM, Hikmet KARACA, Yüksel KILIÇ, Âþýk Musa, Âþýk Ali Demirpençe, Mazlum Berrakî, Âþýk Kemal Derviþ Özcan, Satýlmýþ GÜMÜÞBOÐA, Murtaza AKBAÞ, Þarkýþla, Hz.Muhammet Mustafa, Hz.Ali, Hz.Hasan, Hz.Hüseyin, ve Diðer Ýmamlar, Hacý Bektaþî Veli, Pir Sultan Abdâl, Alevîlik, Sunnîlik gibi konular ve edebiyat þahsiyetleri þiirlerinin konularýndan sadece bir kaçýdýr. Þiirlerinin tamamýnda, parmak hesabý da denen millî ölçümüz, hece ölçüsü kullanýlmýþtýr. Þiirlerinde yedili, sekizli ve on birli hece ölçüsünü kullanan þair þirlerinin mýsra kuruluþlarýný baþarý ile iþlemiþtir. Halk Aþýk edebiyetýnýn mükemmelci özelliðini MMERDANOÐLU’nde görmek mümkündür. Halk þairi olmasý ve þiirlerini sazla ve irticalen hemen orada söylemesi, þiir kabiliyetinin yüksekliðini ortaya koymaktadýr. Þiirlerinde genellikle hece veznini on birli kalýplarýný kullanmýþtýr. Kafiye bakýmýndan saðlamdýr. Þair kafiye bulmakta zorlanmaz. Aþýk edebiyatýnýn bir özelliði olan yarým kafiye esas tutulmuþtur. Redifler þiirlerini bütünleþtiren en önemli özelliklerdir. Þiirleri söz sanatlarýyla yüklü tumturaklý, anlaþýlmasý zor þiirlerden deðildir. Anlaþýlýr, sade halk dili, arý, saf Türkçe ile yazýlmýþtýr. Halk dil ve söyleyiþinin kullanýlmasý þiirlerini okuyanlarýn, âþýðý anlamasýný kolaylaþtýrmaktadýr. Aðdalý olmayan ve sanat yapma amacý taþýmayan Musa MERDANOÐLU, þiirlerini duyup düþündüðü, gördüðü, yaþadýðý, gözlemlediði, hissettiði ve zamanýn ve olaylarýn þairi etkilediði konulardan almýþtýr. Þiirlerinde, ÂÞIK Musa, ÂÞIK Musa MERDANOÐLU, MERDANOÐLU, Musa MERDANOÐLU mahlsalarýný kullanmaktadýr. Þair haksýzlýklara, yolsuzluklara, adaletsizliklere, yalana, dolana, soyguna, iftiraya, dalkavukluða karþý olup, bu musibetlere meydan okumuþtur. Yiðitçe, mertçe, korkusuzca karþý çýktýðý ve çoðunun çekinerek dahi yapamayacaðý hareketleri, ve iðneli kýlýçtan keskin, balyozdan aðýr sözleri bürokratlarýn yüzüne karþý hem de devletin bir memuru ola ola korkmadan, haykýrmýþtýr. Âþýðýn Aldýðý Ödüller: On yedi altýn, yedi gümüþ, yirmi beþ pilâket(plaket), sayýsýz belge ile on iki birincilik, on iki ikincilik, iki üçüncülük ödülüne layýk görüldü. Kültür Bakanlýðý ile bir çok Valilikten aldýðý ödüllerin yanýnda araþtýrmacý yazar ve þairler tarafýndan yayýnlanan yirmi üç (23) kitapta þiirlerine yer verilmiþ, hakkýnda görüþ belirtilmiþtir. Þairden Kitabýný Ýstemek Ýçin Adres: Vedat Dalokay Caddesi, Numara 84/5 Küçükesat/Ankara, Tel. 0312 436 91 27, Cep: 0536 337 61 22 numaralý telefonlardan haberleþerek temin edebilirler. Þiirlerinden Örnekler: ATATÜRK’E ÞÝKÂYET Çoðaldý derdimiz, azdý yaramýz, Saran yoktur, nerde kaldýn Atatürk? Cumhuriyet düþmanlarý çoðaldý, Gören yoktur, nerde kaldýn Atatürk? Gel de gör, bu halkýn ahu zarýný, Seçmenler yitirmiþ mebuslarýný, Sorumsuz kafanýn boynuzlarýný, Kýran yoktur, nerde kaldýn Atatürk? Hýrsýzlar çoðaldý, zalim çoðaldý, Saldýran çoðaldý, zulüm çoðaldý, Anarþi çoðaldý, ölüm çoðaldý, Duran yoktur, nerde kaldýn Atatürk? Fakir halkým, yað bulamaz aþýna, Bakan yoktur, gözümüzün yaþýna, Sömürücü stokçunun baþýna, Vuran yoktur, nerde kaldýn Atatürk? MERDANOÐLU, düþünürüm milleti, Baþýmýzdan atamadýk illeti, Doðru söyleyene deðer kýymeti, Veren yoktur, nerde kaldýn Atatürk? BARIÞ NE GÜZEL Bütün insanlara sesleniyorum, Cihanda sulh, yurtta barýþ ne güzel, Herkes birbirine saygý duymalý, Bu sevgi, bu saygý, görüþ ne güzel. Hep bütün gönüller sevgiyle dolsa, Adaletli sistem, eþit hak olsa, Kavganýn yerini hoþgörü alsa, Böyle bir karara varýþ ne güzel. Cehalet yerine ilim aþlansa, Adaletsiz iþ yapanlar taþlansa, Her taraftan kalkýnmaya baþlansa, Böylesi hareket, yarýþ ne güzel Vurup birbirini öldürmeseler, Haksýzlar, haklýya saldýrmasalar, Dünyayý nefretle doldurmasalar, Ýnsanca yaþamak, duruþ ne güzel. Gelecek nesile örnek olunsa, Ölüp gidenlerden ibret alýnsa, Bir çok zorluklara çözüm bulunsa, O zaman, olmaz mý her iþ ne güzel? MERDANOÐLU, herkes tutsa sözünü, Anlaþa anlaþa bulsak çözümü, Gülüp oynayarak çalsam sazýmý, Ýnsanlýða hizmet veriþ ne güzel. HALKIMIZA ÇAÐRI Hepimiz vatanýn öz evlâdýyýz, Nedir, bu ayrýlýk, görüþ kardeþim? Aydýn insan kabul etmez bu iþi, Olmaz silah, býçak, vuruþ kardeþim. Bu güzel yurdumda insanca yaþa, Düþmanýn sözüne kanmayýn boþa, Sonunda kafaný vurursun taþa, Yapma böyle, kötü yarýþ kardeþim. Her gün kan aðlýyor gözüm gençlere, Söylesem geçmiyor, sözüm gençlere, Kim zehir veriyor bizim gençlere, Düþmanýndan oluyor her iþ kardeþim. MERDANOÐLU, ne söylüyor duyunuz, Ayný millet, ayný kökten soyunuz, Atamýzýn sözlerine uyunuz, Cihanda sulh, yurtta barýþ kardeþim. DUYDUN MU? Vatandaþ size haber yazayým, Vazifede yatanlarý duydun mu? Sað sol diye vatandaþý böldüler, Bir birine katanlarý duydun mu? Kalemi yazmýyor yazanlarýn da, Yok mudur bu vatan nazarlarýnda? Ankara’nýn Meclis pazarlarýnda, Mebus alýp satanlarý duydun mu? Hani fabrikalar, hani planlar? Suya düþtü aslý çýkmaz yalanlar, Görünüþte has Müslüman olanlar, Diken gibi batanlarý duydun mu? Aðlayanlar gülecekti hani ya? Yolu, suyu gelecekti hani ya? Pahalýlýk ölecekti hani ya? Palavrayý atanlarý duydun mu? Derdim çoktur, ah çekerim derinden! Güvencem yok, bugünümden yarýndan, Tükürdüðü tükrükleri yerinden, Yalayýp da yutanlarý duydun mu? Giden çoktur Ata’mýzýn yoluna, Acýyan yok, bu milletin haline, Atatürkçü Musa MERDANOÐLU’na, Kýzanlar var, çatanlarý duydun mu? ÂÞIK HÜSEYÝN SALMAN(HANÇERÎ) 12.12.1960 yýlýnda Elazýð'da doðdum.Evli 3 çocuk babasýyým.ilk-orta ve liseyi Elazýð'da okudum.1979 yýlýnda Üniversiteyi kazandýðým halde o günkü þartlarda okulumu yarýda býrakarak askere gittim.1981 yýlýnda Emniyet Teþkilatýna Polis memuru olarak baþladým.1987-1988 yýlýnda Üniversiteyi bitirdim.1993 yýlýnda bazý nedenlerden dolayý çok sevdiðim teþkilattan ayrýlýp baþka bir kuruma atandým. halen bu kuruluþta idareci olarak görev yapmaktayým. Þiire merakým 14 yaþlarýnda baþladý.mesleki faaliyetlerimin yanýsýra sporun her türlüsüne ilgi duymakta fýrsat buldukça da þiir yazmaktayým.sekizyüz þiirim olmasýna raðmen,imkansýzlýklar nedeniyle bir kitap bastýrýp yayýnlayamadým.ancak; 'Tutkuma Ecel ol Kader desinler' ve 'Suskunluk Dudaðýnda Kördüðüm Olmasýn' baþlýklý þiir kitabý çýkartmak için çalýþmalarým devam etmektedir.Þiiristan yürüðen merdiven, Ýlesam ve son olarak antoloji.com da þiirlerim yayýnlanmaktadýr.Þu bir gerçek ki; mazimin izlerini taþýmayan hiç bir sevda þiirim yok gibidir. Hayatý olduðu gibi kabul eden, duygusal, duygusal olduðu kadar haksýzlýða boyun eðmeden, hakkýn ve haklýnýn yanýnda yer alan, açýk sözlü bir kiþiliðe sahibimdir diyor, satýrlarýmý þu þiirimle noktalýyorum. MERHABA Muhabbetini özlediðim tatlý dillere, Gönül dostu dediðim yüce gönüllere, Bizleri okuyup, bizleri dinleyenlere, Caný gönülden Merhaba... Þiiri sevip, ben þairim diyenlere, Ýnsanlýk için acý þerbeti içenlere, Bir eser, bir hatýra býrakýp gidenlere, Caný gönülden Merhaba... Bizimle aðlayýp, bizimle gülenlere, Kardeþim deyip bir selam verenlere, Ruhunda birikmiþ nefret lekesini silenlere, Caný gönülden Merhaba... Gönüllere dostluk bayraðýný çekenlere, Tatlý dilleriyle kötülük ateþini söndürenlere, Ruhunda esen düþmanlýk fitnesini söndürenlere, Caný gönülden Merhaba... - Kimler geldi neler neler istediler, Hepsi de bu dünyayý býrakýp gittiler, Sen ölmeyeceðini mi zannediyorsun? Ýþte o Gidenlerde senin gibiydiler...(Anonim) saygýlarýmla.Hüseyin SALMAN AÞK HANÇERÝ Can vardý kan vardý bedende, Alev alev yanýyordum gidende, Yüreðime saplandý aþk hançeri… Yazardým, þair oldum sayende. Kalem düþmez oldu elimden, Her nefeste sen çýkarsýn dilimden, Yüreðime saplandý aþk hançeri… Boðuluyorum kurtar beni bu ipten. Huyum deðiþti her þeye kýzýyorum, Dalýp dalýp öfkeyle sýzýyorum, Yüreðime saplandý aþk hançeri… Gölgemden bile hep kaçýyorum. Sen böyle deðildin, ne oldu diyorlar, Sükut ediyorum, onlarda susuyorlar, Yüreðime saplandý aþk hançeri… Hiddetimi! Gözlerim de buluyorlar. Üzülüyorum bazen, kendi kendime, Akbabalar uçuyor konmak için leþime, Yüreðime saplandý aþk hançeri… Bir bilsen kimler düþmedi ki peþime. Saatlerce, günlerce düþünüyorum, Divane olmuþum kendimle konuþuyorum, Yüreðime saplandý aþk hançeri… Topraðýn bol olsun caným ruhunla dolaþýyorum. Hasretini hapsettim merhaba ile elveda arasýna, Her gün olmasa da bakýyorum ölüm aynasýna, Adýn bende saklý, yüreðimdeki aþk hançeri... Dualarýmdadýr ümitlerim, fatihalar avuçlarýmda. AÐLADIK Geçip gidiyor ömür, eðrisiyle, doðrusuyla Uçup gitti seneler, biz nelere aðladýk... 45 yýlýn hikayesi bir tek satýrsa Yürekten gelen sesi,dile söyletemeden aðladýk. Bir gölge gibi yürüdü hüzün arkamýzda Ýzbeli yollara düþtük de aðladýk.. Hesap kitap yoktur atýlan adýmlarýmýzda, Vuslat kimedir bilmem ki; biz aðladýðýmýza aðladýk. Her gün yutkunuyoruz, bakýp bakýp aynalara Gerçekler ortada iken, biz hayellerimize aðladýk.. Kim kondurdu ki aklarý; simsiyah bu saçlara Biz baharý yaþayamadan, kýþlara aðladýk.. AHDE VEFAN BU MU? Sevgimde zaaf aradýn, Bakýþlarýnla hep sýnadýn, Sana dostum demiþtim. Ahde vefan bu mu? Herkes gibi ben de sevdim, Derdini ben derdim bildim, Niçin sevgimi yetim koydun. Ahde vefan bu mu? Tutunca ellerini yüzün gülerdi, Söyleyemediðini gözlerin söylerdi, Þimdi bir taþ olmuþ yüreðim... Ahde vefan bu mu? Seni kalbime þah yaparken bile, Umurumda deðildi düþsem de dile. Seher vakti sordum seni bülbüle. Ahde vefan bu mu? Yazarken bile ateþ yüreðimde. Bir masumiyet vardý sevgimde, Þu saðýr gecenin bu sessizliðinde, Ahde vefan bu mu? Ýþte tufan sonrasý suskun bir gece, Kahýr dolu sözlerimde aðlýyor hece, Aþk dediðin çözülmeyen bilmece. Ahde vefan bu mu? Çýð düþürdün tel tel olmuþ saçlarýma, Gelirsin diye sakladým seni uykularýma, Þafaðýn tekmeleri inerken duygularýma. Ahde vefan bu mu? O büyülü gülüþün kâbusum olmuþ, Gözlerinin tapusunu alsam ne olurmuþ. Zamana direnmek hayalmiþ, boþmuþ Ahde vefan bu mu? Çaresiz derdin çaresi yok nafile. Sensiz bir an duramazsam bile, Kul olmalý kul, sadece Allah'a köle. Ahde vefan bu mu? ANA Beni Dokuz ay bedeninde taþýyan, Tertemiz sütüyle beni doyuran, Gecesini gündüzünü yavrusuna adayan, Hakkýn ödenmez. ödenmez ana Ne yazsam ne söylesem az sana.. Bugün analar günü, yoksam yanýnda, Biliyorum sevgimi taþýyorsun canýnda, Sanma unuttum! dolaþýyorsun kanýmda, Hakkýn ödenmez, ödenmez ana Ne yazsam, ne söylesem az sana.. Kol kanat gerdin, büyüttün asker ettin, Zamanýmýydý ana, zamansýz gittin, Taþ basýyorum taþ, bu yüreðimi erittin, Hakkýn ödenmez, ödenmez ana Ne yazsam, ne söylesem az sana.. Askerler sýraya girmiþ,telefonu gelen seviniyor, Bir bilsen bu yavrun yokluðuna nasýl direniyor, Kolum kanadým kýrýlmýþ,içim...içim eziliyor, Hakkýn ödenmez, ödenmez ana Ne yazsam, ne söylesem az sana.. BEN BUYUM Saklanýr acýlar gömülür maziye, Çileleri yazsam sýðmaz bu dizeye, Benden baþka kim bilir neler çektiðimi, Ne yýldýzlar kadar olabildim parlak, Ne de onlar kadar olamadým uzak... Gözümde akar, akar da hicran damlasý, Her zaman içimdesin sen, kalbimin ince yarasý, Bu dünya çaresizlikten solanlarýn dünyasý, Ne çiçekler kadar güzel olabildim, Ne de solmadan sana gelebildim... Solmayan tek þey, tapteze ruhum, Aç kalbinin kapýsýný! Kabul etsen de, etmesen de ben buyum... BAÞKA Tarumar olmuþ saçlarým, Akmýyor ki hiç göz yaþlarým, Barikatlýdýr yollarým, Neyledim ben, Neyledim? Bir güzeli sevmekten baþka… Yaralýdýr þu yüreðim, Hançer taþýr küreðim, Bu kahýrla nasýl güleyim. Neyledim ben. Neyledim? Sevdamý sevmekten baþka… Ellerim titrek, gözlerim yorgun, Bu genç yaþta yüzüm solgun, Ölümden yoktur benim korkum. Neyledim ben, Neyledim? Hep sevgime yanmaktan baþka… Acý çektim, hep ýzdýrap gördüm, Zaten umutlarýmý topraða gömdüm, Ne geçmiþime, ne geleceðime sövdüm. Neyledim, þükürden baþka Neyledim? Bu yüce aþka bedel ödemekten baþka… Alýn yazýmdýr dedim, razý oldum, Sevdamý aradým, sevdamla yoruldum, Kah güldüm, kah sessizce soldum. Neyledim kader, ben neyledim? Bu tertemiz maziye aðlamaktan baþka… Gündüz yandým, gece yandým, Güller içerisinde dikenli daldým, Bu hayatý kendime zulüm sandým. Neyledim felek, neyledim? Giden gençliðime yanmaktan baþka… Sevgi ispat ister, bedel ister, O can yüreðimdeydi onun için titrer, Bu satýrlarým birer ispat,birer hüner. Neyledim kader, ben neyledim? Her geçen gün ölümü beklemekten baþka… Kara talihim, þansýz mýydý bahtým, Sevdaya bedel ödedim, yoktur tahtým, Ölünceye kadar tek aþkýmsýn, budur ahtým. Neyledim ben, neyledim? Bu yazgýsýz kadere sabretmekten baþka... Yazgý çekilir, hayat deðiþmez, Çaresizliðim ecel olmuþ vakti bilinmez, Ölümden ötesi yok ki! hiç farketmez. Neyledim Allah'ým ben neyledim? Aðaran saçlarýma bir yenisini eklemekten baþka... Bir garip insandým kýymet bildiler, Belki de bilmeden günahýmýza girdiler, Bu kalpte güya izlerini sildiler. Neyledim felek, ben kime neyledim? Yüzümdeki kýrýþýklýklara eyvah demekten baþka AÞIK DÝDARî 1854-1939. Þavþat’ýn Karavat (þimdiki adý Saylýca) köyünde doðdu. Asýl adý Abdullah’týr. Artvinli halk þairlerine iliþkin yapýlan araþtýrmalarda doðum yeri (yerleri) ve tarihleri hakkýnda farklý veriler aktarýlmaktadýr. Ancak bugüne dek yapýlan araþtýrmalarýn bir toparlamasý ve en ayrýntýlýsý olan Seyfettin Ermiþoðlu’nun bu konudaki çalýþmasý daha derli toplu bilgiler sunmaktadýr. Þimdiye kadarki araþtýrmalarýn tümünde Þavþatlý iki ayrý aþýk olarak aktarýlan Didari ve Firaki, aslýnda bu iki mahlasý kullanmýþ ayný kiþidir. Bunlarden Firaki olarak aktarýlan aþýðýn yaþamýna iliþkin bilgiler gerçeðe daha yakýn görünmektedir. Ahaldaba’da (þimdiki adý Tepeköy) medrese eðitimi gördü. Ayný dönemlerde aþýklýk geleneðini öðrenmeye baþladý. Yörede Cennetoðlu Abdi ya da Abdullah Hoca olarak bilinir. 1. Dünya Savaþý (1914-1918) sýrasýnda Alaca’nýn Beþiktepe köyüne göçtü. 1927 yýlýna dek orada yaþadýktan sonra yeniden Tepeköy’e döndü. Aþýk Didari Alaca’dan döndükten sonra yaklaþýk 12 yýl daha yaþadýðý Tepeköy’de öldü. Falankesin Açýlmýþ hüsnün baðýnda gülleri falankesin Þekerden hasýl olmadýr dilleri falankesin Ýptida kalemden damla yüzünün noktalarý Herbiri bir hazne deðer halleri falankesin Ayvansaray odalarda Selanikler döþenir Cevahir kemer baðlamýþ Kirman þalý kuþanýr Beþ bin deve katar etmiþ Hint kumaþý taþýnýr Baðlamýþtýr bezirganý yollarý falankesin Der Didari mail oldum güzeller övmesine Bu bir Selanik parçasý benzemez deðmesine Sarraflar kýymet veremez göðsünün düðmesine El pençe dursa gerektir kullarý falankesin FAYDA NE Maþrýktan doðunce ol þems-i enver Vilayet maðripte ele fayda ne Bülbülki kafeste feryat eylese Bað içinde gonca güle fayda ne Hakký talep kýlan bulur hidayet Ona burhan olur gonca-ý hikmet Açýlýr haznesi ilm-i hakikat Yoldan taþra kalan kula fayda ne Kelamým söylerim ehl-i irfana Sýðýnmýþým her dem gani süphana Firaki gark olup dalsa ummana Dalgasý olmayan göle fayda ne AÞIK DEVRANÎ1928 yýlýnda Þarkýþla’nýn Hüyük köyünde doðdu. Asýl adý Hasan Tutal’dýr. Aþýklýk geleneðini ve baðlama çalmayý küçük yaþlarda öðrenmeye baþladý. Çocukluðu çobanlýk, çiftçilik gibi köy iþleriyle geçti. Okuma yazmayý askerde öðrendi.Aþýk Devrani, kendisinin doðduðu yýl ölen köylüsü Aþýk Kul Sabri’nin þiirlerinden etkilendi. Aþýk Veysel, Aþýk Ali Ýzzet gibi yöresinin aþýklarýyla olan birlikteliði aracýlýðýyla geleneðe iliþkin bilgisini pekiþtirdi.Uzun süre Türkiye’nin çeþitli bölgelerini dolaþtý. Avrupa ve Ortadoðu’nun deðiþik yerlerinde konserler verdi.Birçok araþtýrmada yeralan þiirlerinin bir bölümünü, »Dergaha Varýþ« (1963), »Uyanalým« (1968), »Gerçek Ozan Susmaz« (1974) ve »Yýrtýk Aba« (1990) adlý kitaplarda topladý.BÝLEMEZ Hele bakýn þu mahlukun haline Ýlm-i hakikati yolu bilemez Þaþýrmýþ kendini farkýna varmaz Yanar nar içinde nuru bilemez Gece gündüz durmaz hileler dizer Allahýn emrine eylemez nazar Mürþit meydanýnda etmemiþ Pazar Ne alýr ne satar karý bilemez Nasihat eylersen sözünden almaz Hayýr söyler isen kanmaz inanmaz Çaðýrsan ileri meydana gelmez Mansur’un çektiði darý bilemez Devrani sözünü laden anlamaz Aþkýn badesini içenler kanmaz Çaðýrsan ileri meydana gelmez Ýnsanýn varlýðý turu bilemez VARDIR Aþýklar diyarý Emlek köyleri Agahi Kemteri Veli’si vardýr Mühür Gözlü’süyle ün yapan ozan Ýzzet’i Özkan’ý Ali’si vardýr Veysel’in sesinden tabiat coþar Sular dalgalanýr bendinden taþar Kara toprak ile ebedi yaþar Aþýklar Serdar’ý ulusu vardýr Sabri sazý ile yurtlarý gezmiþ Bilim deryasýnda çýrpýnýp yüzmüþ Hüseyin’le Kamber gör neler yazmýþ Aþkýn badesinden dolusu vardýr Halkýn dertlerini dile getiren Gözünün yaþýný sele getiren Mecnun gibi Leyla’sýný yitiren Aþýk Devran gibi delisi vardýr OZAN DÝDARÎ 1961 yýlýnda Sorgun’un Bahadýn kasabasýnda doðdu. Asýl adý Pakize Altan’dýr. Ýlk ve ortaokulu Bahadýn’da, liseyi Ankara’da okudu.Þiire küçük yaþlarda ilgi duymaya baþladý. Yöresindeki aþýklardan etkilendi. Okuduðu kitaplar ve görüþtüðü baþka þairler aracýlýðýyla bilgisini pekiþtirdi.Þiirleri birçok dergi, gazete ve araþtýrmada aktarýldý. Ayrýca bazý þiirleri çeþitli sanatçýlar tarafýndan bestelendi.Þiirlerinin bir bölümü »Yüreðiminin Penrceresinden«, (2004) adýyla yayýmlandý.Ayrýca asýl adý Abdullah olan, 1854-1939 yýllarý arasýnda yaþamýþ Þavþatlý bir Aþýk Didari daha bulunmaktadýr.GÜLÜMSeni bana unutturmak isteyenYýllarýnan aram açýldý gülümZaman ilaç unutursun dedilerKullarýnan aram açýldý gülümKaç mevsim eskittim kaç mevsim saydýmResmini baþýmýn ucuna koydumSen benden gideli karalar giydimAllarýnan aram açýldý gülümÝntizar etmeye dilim varmýyorDerbeder halimi kimse görmüyorSazým sualime cevap vermiyorTellerinen aram açýldý gülümDidari’yim yine feleðe çattýmKaç kez yüreðimle pazarlýk ettimGeleceksen tez gel tükendim bittimYollarýnan aram açýldý gülümYALAN SÖYLEMEZDostum sevdayla bakýlanGözler yalan söylemezGönülden dile dökülenSözler yalan söylemezNe vakti var ne zamanýZordur sevdanýn amanýArþa çýkarken dumanýKözler yalan söylemezAþk gýdayý yardan alýrÝki gönül bahar olurVurgun yese izi kalýrÝzler yalan söylemezSevgi her engeli aþarDidari þahlanýr coþarDuygular mýzraba düþerSazlar yalan söylemez ÞEVKÝ DÝNÇAL© 1952 yýlýnda Þarkýþla’da doðdu. Ýlköðrenimi Þarkýþla’da Polis Akademisini Ankara’da tamamladý. Þiirle küçük yaþlarda ilgilenmeye baþladý. Yöresindeki birçok aþýk dýþýnda Halil Soyuer, Cemal Safi gibi birçok þairden etkilendi. Türkiye’nin çeþitli yerlerinde ve Türkiye dýþýnda Emniyet görevlisi olarak deðiþik kadrolarda görev yaptý. Þiirlerini »Sýr Defteri«, »Sýr Deðil Artýk«, »Damladan Deryaya«, »Rubailer« ve »Ertelenmiþ Düþler« adlý kitaplarda topladý. Korkarým Gidersen ne olur dönme geriye Bu sevdanýn bitmesinden korkarým Bir ayrýlýk duygusunun yeniden Beni benden etmesinden korkarým Býrak böyle kalsýn tüm hatýralar Tekrar tekrar açýlmasýn yaralar Teselli bulmuþken tam þu sýralar Aklýn baþtan gitmesinden korkarým Ben gönlümü yoksun diye avuttum Hasretini vuslatýmla bir tuttum Ýçimdeki közü külde unuttum Yine yanýp tütmesinden korkarým Yalancý Seni Gittim ya ardýmdan zevk ü sefaya Dalmadým demiþsin yalancý seni Gönül kapýsýndan baþka birini Almadým demiþsin yalancý seni Sen açtýn içimde aþk yarasýný Sen bozdun gönülle göz arasýný Tertemiz sevgime yüzkarasýný Çalmadým demiþsin yalancý seni Az mý savaþ verdim gururun ile Kim yaþattý bana bu kadar çile Kalbini ikiye ben bile bile Bölmedim demiþsin yalancý seni Dönerken sýlaya gurbet kuþlarý Kim yaþattý bana gönül kýþlarý Kaybolmuþ gözünde hüzün yaþlarý Gülmedim demiþsin yalancý seni Bundan sonra þeytan görsün yüzünü Yalan sarmýþ yüreðini özünü Ben aðlarken düþmanýmýn gözünü Silmedim demiþsin yalancý seni KAYNAKLAR : 1. Mimar Nihat KIYAT, Edebî Âbideler: Altýncý Kýsým, II.Baský, Ýstanbul-1937. 2. Mehmet Behçet YAZAR, Edebiyatçýlarýmýz ve Türk Edebiyatý, Ýstanbul- 1938 3. Mehmet KAPLAN, Cumhuriyet Devri Türk Þiiri, Baþbakanlýk Kültür Müsteþ. Yay.7, Ýstanbul-1973, s.5-8 4. Ýlhan GEÇER, Cumhuriyet Döneminde Türk Þiiri, Kültür ve Turzm Bak. Yay. 785, Ankara-1987, s. 140-143 5. Mehmet KAPLAN, Tevfik Fikret ve Þiiri, Türkiye Yayýnevi, Ýstanbul-1946, s.149 6. Abdullah Çaðrý ELGÜN, "Türk Dili”, (Geniþletilmiþ Ýkinci Baský) Laçin Yayýn Daðýtým, Kayseri 2001; 7 (Edebiyat Üzerine Düþünceler (Çev. Sevim Kantarcýoðlu), Kültür ve Trzm Bak. Yay. Ankara-1983, s.145) 8. (KAFÝYE, Edebiyâta Dâir, Yahya Kemal Enstitüsü Yayýnlarý, Ýstanbul-1971, s.135) 9. Abdullah Çaðrý ELGÜN, "Edebî Sanatlar”, (Laçin Yayýn Daðýtým, Kayseri 2000); 10. Murat DUMAN, AÞKIN DÜÐÜMÜ, 1. Baský, Kültür Ajans Yayýnlarý Yay. Nu.37,Ankara,2008 11Abdullah SATOÐLU,“Edebiyat Dünyamýzdan Hoþ Sedalar”, Akçað Yay. Nu. 897,1.Baský Ankara, 2008, 12. Þakir SUSUZ, “Leylaklarýn Gölgesinde”, Kültür Ajans, BRC Ofset, Ankara, 2008 13. Mediha UZAR, “Uzak Kýyýlar”, Gündüz Yayýnevi, Birinci Baský, Ankara, 2008 14. Musa MERDANOÐLU, “Ozanýn Feryadý”,geniþletilmiþ 3. Baský. Hürbilek Ofset, Ankara. 2005 15.Ozan SÝNEMÎ, 2007, AN-DER ÞÝÝR ANTOLOJÝ, Kalan Kültür Basým Yayýnlarý 2007, Ankara, 16.Âþýk Hüseyin SALMAN,.http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp?sair=60029&siir=883117&order=oto
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Abdullah Çaðrý ELGÜN, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |