Her þey ancak sevgiyle satýn alýnabilmelidir. -Andre Gide |
|
||||||||||
|
“Demek o maddeler kimin mülkü ise, bütün ondan yapýlan þeyler de onundur; tarla kimin ise, mahsulat da onundur; deniz kimin ise, içindekiler de onundur.”(Yirmi Ýkinci Söz) “Sizin okuduðunuz fenlerden her bir fen, kendi lisân-ý mahsusuyla, mütemâdiyen Allah'tan bahsedip, Hâlýký tanýttýrýyorlar. Muallimleri deðil, onlarý dinleyiniz.” (On Üçüncü Söz) “Ýþte bu fenlere kýyasen, yüzer fünûndan herbir fen, geniþ mikyâsýyla ve hususi aynasýyla ve dürbünlü gözüyle ve ibretli nazarýyla, bu kâinatýn Hâlýk-ý Zülcelâlini esmâsýyla bildirir; sýfâtýný, kemâlâtýný tanýttýrýr.” (On Üçüncü Söz) Bir mü’min ve Müslüman olarak kâinatý bu bakýþ açýsýnýn dýþýnda anlamlandýrmamýz imkansýzdýr. En basit ifadeyle “ bir kitap katipsiz olmadýðý gibi bu kâinat kitabý da Yaratýcýsýz olmaz” þeklinde dillendirebileceðimiz mantýki önerme, aslýnda kâinatýn var oluþ sýrrýný da açýklayan anlamlý bir cevap olmaktadýr. Asrýmýzýn büyük mütefekkirlerinden olan Bediüzzaman’ýn bilim anlayýþý bu þekildedir. Ona göre “bütün ilimlerin üss-ül esasý iman-ý billahtýr” ki, bu inanýþ aslýnda bütün Kutsal Kitaplarýn vaz ettiði hakikatin tam da kendisidir. Bediüzzaman ve Kuantum Fiziði Bilim bayraðýný, Kur’an’ýn ruhundan uzaklaþan Müslümanlarýn elinden alan Batý dünyasý, çeþitli beþeri ideolojilerin de etkisiyle Kâinatýn anlamsýz, hikmetsiz maddeler yýðýný olduðunu iddia ediyordu. Bu görüþe göre, her þey tesadüfen oluþuyordu. Kâinatýn bir Yaratýcýsý olduðunu savunmak Comte’un geliþtirdiði bilim dinine oldukça tersti. Güya böyle bir iddia bilimden, bilimsellikten uzaklaþmak olacaktý. Batý inanç açýsýndan bu denli sükutta olmasýna raðmen, gerçekleþtirilen bilimsel araþtýrmalar oldukça yoðundu. Bu yoðun araþtýrmalar 20. yy’da meyvelerini vermeye baþladý. Ýlk olarak 1900 yýlýnda Alman Fizikçi Max Planck Kuantum Mekaniðini keþfetti. Bu teoriye göre bütün maddelerin kendilerine has bir titreþimleri vardý. Kuantlar düzeyindeki en küçük maddelerde yani zerrelerde bile bu hareketler görülüyordu. Her bir maddenin kendine özgü bir frekansý ve bu frekansa uygun bir radyasyon salýnýmý gerçekleþiyordu. Kuantum Fiziði alanýndaki çalýþmalar günümüze gelene kadar geliþerek, zenginleþerek devam etti. Schrödinger adlý bilginin geliþtirdiði “Kedi” modeli bu teoriyi açýklamak için oldukça anlamlýydý. Bilginin 1935’li yýllarda ortaya koyduðu bu tefekküri deney, kýsaca þöyle ifade edilebilir “Saðlýklý bir kedi hava alan bir kutu içine konur. Kutuya özel bir mekanizmasý olan zehirli bir gaz þiþesi yerleþtirilir. Bu gazýn þiþeden kutuya yayýlmasýný saðlayacak mekanizma radyoaktif bir mikroskobik zerre (kuant) ile kontrol edilir. Bu gözle görülmeyen zerre kuantum fiziði yasalarýna tabiidir ve ayný anda farklý yerlerde, görevlerde olabilmektedir. Kedinin yaþamý da bu zerrenin içinde bulunacaðý çeþitli ihtimal seçeneklerine baðlanmýþtýr. Buna göre 1 saat sonra kedinin canlý ve ölü olma olasýlýklarý eþit olarak kabul edilmektedir.”(2) Bu deneyden anlamamýz gereken þudur. Bir madde ayný anda baþka yerlerde, baþka zamanlarda, baþka durumlarda olabilir. Bütün olasýlýklar eþittir. Her þey hem vardýr, hem de yoktur. Kuantum Fiziðinden yola çýkarak en dikkat çekici teoriyi geliþtiren kiþi Stephan Hawking’tir. Hawking, “Her Þeyin Teorisi” olarak adlandýrýlan teoriyi geliþtirmek için çeþitli bilimsel görüþler ortaya atmýþtýr. Onun bazý görüþlerinin Risale-i Nur’da ifade edilen pek çok hakikatle paralellik göstermesi gerçekten þaþýrtýcýdýr. Bu durum Bediuzzaman'ýn dehasýný göstermekle birlikte, bir Kur’an Tefsiri olan Risale-i Nur’un, Kur’an-ý Kerim ayetlerindeki bu asra bakan mucizeleri nasýl yansýttýðýný da ortaya koymaktadýr. Risale-i Nur’da sýklýkla kullanýlan mümkinat, imkan ýstýlahlarý ilk bakýþta sadece Kelam ilminin alnýna giren Hudus ve Ýmkan delillerini ifade ediyor olarak düþünülebilir. Ancak söz, baðlamýna uygun yani mukteza-yý hale mutabýk bir þekilde anlaþýlmaya çalýþýlmalýdýr. Bu durumda Bediüzzaman, “mümkinat” kavramýyla kâinatta gerçekleþmiþ ya da gerçekleþmemiþ bütün olasýlýklarý da kastetmektedir. Bu durumda Bediüzzaman’ýn görüþleriyle Kuantum Fiziði arasýnda bir paralellik göze çarpmaktadýr. “O Kadîr, bütün istikbâlin, bütün mümkinâtýn icâdýna, bütün acâibinin izhârýna muktedirdir.” (Onuncu Söz) “Mümkinâtýn (bütün imkanlarýn) vücud ve ademinin (varlýk ve yokluðunun) müsâvâtýndan (eþitliðinden) ibâret olan imkânýndaki muvâzenesi (dengesi) sýrrýyla, az çok, büyük küçük Ona müsâvi olduðu gibi, bütün insanlarý birtek insan gibi bir sayha ile haþre getirebilir” (Onuncu Söz) Focus dergisinde geçen, Bediüzzaman’ýn yukarýdaki ifadelerini andýran þu görüþlere bir dikkat edelim: “Hawking, "hiçlik" ile "varlýk" arasýndaki geçiþ anýnýn aydýnlatýlmasýnýn, "Tanrý'nýn planý"ný ortaya çýkarmak anlamýna geldiðini düþünüyor.” Yine Schrödinger’in Kedi deneyinde ortaya konulan, “bir þeyin hem var hem de yok oluþunun” eþit imkânda olduðu gerçeði Bediüzzaman’ýn: “Mümkinâtýn (bütün imkanlarýn) vücud ve ademinin (varlýk ve yokluðunun) müsâvâtýndan (eþitliðinden) ibâret olan imkânýndaki muvâzenesi” ifadelerinde açýkça kendini gösteriyor. Yani Bediüzzaman’ýn bu gibi pek çok ifadelerinin Kuantum fiziðinin kâinat hakkýndaki görüþleri bilinmeden anlaþýlmasýnýn çok da mümkün olmayacaðý sanýrým anlaþýlmýþtýr. Ancak Kuantum Fiziðinin Ýslam alimlerinin görüþlerinden etkilenilerek geliþtirilmiþ olma olasýlýðýný da göz ardý edemeyiz. Eskiden beri Ýslam Bilginleri “imkan” delilini kullanýyorlardý. “Leyse fi’l imkanu ebda’u mimma Kâne” (Bütün olanlarýn olduklarýndan daha güzel bir þekilde olmalarýnýn imkâný yoktur) özlü sözü, bu Ýslam Bilginlerinin “imkan” hakkýndaki yoðun tefekkürleri sonucunda söylenilmiþ bir sözdür. Atomun “bölünebilir bir cüz” olduðunu söyleyenler de, diðer bazý bilimsel keþifleri ilk olarak yapanlar da ayný bilginler deðiller midir? Hawking aslýnda bütün kainatýn üç boyutlu bir parçacýk olduðunu savunuyordu. Kâinatýmýz hareket halindeki pek çok kâinatla birlikte hareket etmektedir. Ayrýca ona göre bütün kâinat Hologram benzeri bir yansýmadan oluþmuþtur: “Büyük Patlama'nýn ardýndan, zaman boyutu ile üç tane uzaysal (uzunluk, geniþlik, yükseklik) boyut açýlarak kozmik büyüklüðe dönüþtü. Kalan yedi boyut, konumlarýný deðiþtirmeden, yani sicim kadar bir alaný kaplayacak büyüklükte, bir gonca gibi sarýlý olarak kaldýlar. Bilim adamýna göre, böyle yedi boyutlu bir yumak, evrenin her noktasýnda mevcut.” “Hawking, bu noktada kendi kendine þu soruyu sormuþ: "Üstünde yaþadýðýmýz Dünya nasýl yorumlanmalý?" Yanýtýný ise þöyle vermiþ: "Bizim gözlemleyebildiðimiz evren, belki de hiper uzayda süzülen üç boyutlu bir bran'dan öte bir þey deðil. Ve evrenimiz bu uzayýn içinde yalnýz deðil. Çünkü, sürekli yeni evrenler, yeni bran'lar doðuyor.” “Hologramlarda, doðru açýdan bakýldýðýnda, iki boyutlu bir yüzeyde, üç boyutlu bir nesnenin görüntüsü fark ediliyor. Baþka bir deyiþle, daha yüksek boyuttaki bilgiler, daha düþük boyuttaki bir oluþumun içine kodlanýyor. Öyleyse, üç boyutlu dünyamýzda gerçekleþen her þey, aslýnda daha yüksek boyutlu bir dünya tarafýndan üretilmiþ olabilir mi? Ya da bir paralel dünyanýn sadece yansýmasý olabilir miyiz? Hawking'e göre bu sorularýn yanýtý evet!” Bediüzzaman’ýn aþaðýdaki ifadeleri yukarýdaki görüþlerle bir arada bir kere daha okunduðunda, onun bazý çevrelerce kasýtlý olarak örtülmeye çalýþýlan ilmi dehasý bir kere daha anlaþýlacaktýr: “Mesela þu menzilin dört duvarýnda dört tane endam aynasý bulunsa, her ne kadar o menzil öteki üç aynayla beraber irtisam ediyor; fakat herbir ayna kendinin heyetine ve rengine göre eþyayý kendi içinde ihtiva eyler, kendine mahsus misalî bir menzil hükmündedir. Ýþte, þimdi iki adam o menzile girse, birisi bir tek aynaya bakar, der ki: "Her þey bunun içindedir." Baþka aynalarý ve aynalarýn içlerindeki suretleri iþittiði vakit, mesmuâtýný o tek aynadaki, iki derece gölge olmuþ, hakikati küçülmüþ, tagayyür etmiþ o aynanýn küçük bir köþesinde tatbik eder. Hem der: "Ben öyle görüyorum, öyleyse hakikat böyledir." Diðer adam ona der ki: "Evet, sen görüyorsun, gördüðün haktýr. Fakat vakide ve nefsü'l emirde hakikatin hakikî sureti öyle deðil. Senin dikkat ettiðin ayna gibi daha baþka her bir ayna içinde aynalar var; gördüðün kadar küçücük, gölgenin gölgesi deðiller” (On Sekizinci Mektup) Bediüzzaman’ýn dört endam aynasýyla ile içinde bulunduðumuz (yükseklik, geniþlik, derinlik, zaman) boyutlara iþaret ettiðini düþünebiliriz. Bu örnekle içi içe geçmiþ aynalardaki sýnýrsýz görüntüler gibi, kainatta iç içe geçmiþ boyutlarýn da varlýðý ortaya konmaktadýr. “Mümkinâtta zýdlar birbirine girebilmiþ; mertebeler tevellüd ederek, ihtilâfât ile tegayyürât-ý âlem neþ'et etmiþtir. Mâdem ki kudret-i ezeliyede merâtib olamaz; öyle ise, makdûrât dahi, bizzarûre kudrete nisbeti bir olur; en büyük en küçüðe müsâvi ve zerreler yýldýzlara emsâl olur.” (Yirmi Dokuzuncu Söz) “Evet, herkesin bu âlemde birer âlemi var, birer kâinatý var. Âdetâ zîþuurlar adedince birbiri içinde hadsiz kâinatlar, âlemler var. Herkesin hususî âleminin ve kâinatýnýn ve dünyasýnýn direði kendi hayatýdýr. Nasýl herkesin elinde bir aynasý bulunsa ve bir büyük saraya mukabil tutsa, herkes bir nevi saraya, aynasý içinde sahip olur. Öyle de, herkesin hususî bir dünyasý var.” “Tahavvülât-ý zerrât………kelimât-ý kudreti yazmak ve çizmekten gelen harekâttýr ve mânidar ihtizâzâttýr.” (Otuzuncu Söz) Bilhassa bu son ifadelerdeki “tahavvülat, harekat ve izhtizazat” terimleri ise bize çok þey söylemektedir. Bediüzzaman burada açýkça Sicim Teorisinde ifade edilen “parçacýklarýn dalgalanmalarýndan, titreþimlerinden” bahsetmektedir. Bilhassa “ihtizazat” kelimesi “hafif titremeler, deprenmeler, harekete geçmeler, sallanmalar” anlamýna gelmektedir ki Bediüzzaman, Kuantum Fiziðinin “maddelerin titreþim halindeki zerrelerden” oluþtuðu görüþüne benzer bir ifade ortaya koymuþtur. Üstelik Sicim Teorisinin 1960’lardan sonra geliþtirildiði düþünülürse, Bediüzzaman’ýn parçacýklar hakkýnda bu denli tutarlý görüþler ortaya koymasý onun bilimsel düþünme gücünü de açýkça ortaya koymaktadýr. Böyle bir dehanýn kendi öz vatanýnda, resmi çevreler tarafýndan, sanki hiç yaþamamýþ gibi görmezden gelinmesi, oldukça acýdýr. Þu da bir gerçektir ki, Batý, daha önce Müslümanlarýn geliþtirdiði ilmi mahsulatý halen kendine mal etmektedir. Bunda bizim tembelliðimizin ve vurdum duymazlýðýmýzýn büyük payýnýn olduðu aþikardýr. Daha derin bir araþtýrma yapýldýðýnda görülecektir ki, Kuantum Fiziði, Ýslam bilginlerinin görüþlerinden, Tasavvuf’tan beslenmektedir. Bilhassa Hawking’in bilimsel çalýþmalarýnda bu açýkça görülmektedir: “Öyleyse, üç boyutlu dünyamýzda gerçekleþen her þey, aslýnda daha yüksek boyutlu bir dünya tarafýndan üretilmiþ olabilir mi? Ya da bir paralel dünyanýn sadece yansýmasý olabilir miyiz? Hawking'e göre bu sorularýn yanýtý evet.” Hawking’in bu sözlerinde, açýkça Ýslam dininin “tecelliyat-ý esma-yý ilahiye” inanýþýnýn yansýmalarýný görmek mümkündür. Risale-i Nur’un adeta bayraklaþtýrdýðý ve bütün dünyaya tanýttýðý bu hakikat, bütün kâinatýn Allah’ýn isimlerinin yansýmalarýndan ibaret olduðunu ortaya koyar. Kâinatta görünen her þey Allah’ýn isimlerinin ve sýfatlarýnýn yansýmalarýnýn basit birer gölgesidir. Risale-i Nur bu konuya geniþ yer ayýrýr. Biz Onuncu söz’den bir örnekle konuya açýklýk getirmeye çalýþalým: “Evet, þu hafîziyetin (muhafaza ediciliðin) bu sûrette tecellîsinden (yansýmasýndan) anlaþýlýyor ki, þu mevcudâtýn (varlýklarýn) Mâliki, mülkünde cereyan eden her þeyin inzibâtýna büyük bir ihtimâmý var (ehemmiyet veriyor) Hem, hâkimiyet vazifesinde nihayet derecede dikkat eder. O derece ki, en küçük bir hâdiseyi, en ufak bir hizmeti yazar, yazdýrýr. Mülkünde cereyan eden her þeyin sûretini müteaddit (çeþitli) þeylerde hýfzeder (kaydeder)” (Onuncu Söz) Bu durumda, Hawking’in aþaðýdaki ifadeleri, Risale-i Nur’un ve Ýslam Alimlerinin ortaya koyduðu “tecelli-yi esma” hakikatinin bilim diliyle ifade edilmesinden baþka bir þey deðildir. “Öyleyse, üç boyutlu dünyamýzda gerçekleþen her þey, aslýnda daha yüksek boyutlu bir dünya tarafýndan üretilmiþ olabilir mi? Ya da bir paralel dünyanýn sadece yansýmasý olabilir miyiz? Hawking'e göre bu sorularýn yanýtý evet.” Elbette bu konuyla ilgili söylenebilecek ciltler dolusu söz var. Biz bu çalýþmamýzla bazý hakikatlere dikkat çekmeye çalýþtýk. Ýþin geri kalanýný bilim adamlarýmýza býrakýyoruz. Kendi baðrýmýzda yetiþen hazinelerin farkýna varmamýzýn zamaný geldi de geçiyor. Yapýlacak her türlü bilimsel araþtýrma için Risale-i Nur gibi Kur’an tefsirleri ilham kaynaðý olabilir. Bu asýrda bilhassa Fizik alanýnda yapýlan keþiflerin büyük bir çoðunluðunun Kutsal Kitaplardan ilham alýnarak gerçekleþtirildiði düþünülürse, ne demek istediðimiz daha iyi anlaþýlacaktýr. Kutsal Kitabýmýz Kur’an-ý Kerim’in esaslý bir tefsiri olan Risale-i Nur ise bu konuda eþsiz bir hazinedir. Ýçinde daha keþfedilmeyi bekleyen yüzlerce ilmi hakikat vardýr. Çünkü onun tefsir ettiði Kur’an-ý Kerim, Allah’ýn kelamýdýr. Gaflet uykusunda uyumaya devam eder, bilimsel çalýþmalar yapmazsak elbette batýlýlar elimizdeki bu hazinenin de farkýna varacaklardýr. Ancak yapacaðýmýz çalýþmalarda seküler dünyadan farklý olarak Allah’ýn isim ve sýfatlarýný tanýmayý gaye edinmemiz gerekiyor. Bu sayede Allah’ýn isim ve sýfatlarýnýn güzelliklerini keþfederken, dünyayý da imar etmenin keyfini yaþayacaðýz. Asýl mükafatýmýz ise, Yüce Allah’ýn biz günahkar kullarýndan Razý olmasý olacaktýr. Ahmed Nuri Eren Kaynaklar: (1) http://www.fizikdosyasi.com/fiziknedir.htm (2) Saçlýoðlu, Cihan;Bilim ve Teknik, 325. sayý s: 16 ) (3) http://www.focusdergisi.com.tr/bilim/00151/ (4) Risale-i Nur Külliyatý
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ahmed Nuri, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |