..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Yaþam baþlangýcý olmayan bir yolculuktur. -Victor Hugo
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Doða ve Dünya > Oðuz Düzgün




2 Aralýk 2007
Genlerdeki Virüsler, Maymun Ayumu ve Budistler  
Oðuz Düzgün
Genlerimizdeki Virüsler ne iþ yapar? Budistler Ateist midir? Maymun Ayumu'nun Hafýzasý'nýn Güçlü Olmasý ne anlama geliyor? Bu ve benzeri sorulara cevaplar..


:CECG:
Radikal Gazetesi yazarlarý Sayýn Ýsmet Berkan ve Türker Alkan’ýn 02/12/2007 tarihli yazýlarýný büyük bir ilgiyle okudum.

Ýki yazarýmýz da birbirinden deðerli gazetecilerdir ve gazetecilik mesleðinde ustadýrlar. Bu ustalýklarý yazýlarýndaki üslubun kývraklýðýndan, yazýlarýnda kendini gösteren içerik ve birikim zenginliðinden de belli oluyor. Kendilerinden gazetecilik mesleðine dair öðreneceðim çok þey olduðu açýkça görünüyor. Bu kýymetli yazarlarýn bazý fikirlerine katýlmama hakkým var ama onlara saygýda da kusur etmek istemiyorum. O usta yazarlara öncelikle hürmetlerimi sunuyorum. Bu arada Radikal Gazetesinin demokrasiye, özgürlüklere vurgu yapan yayýn anlayýþý da her türlü takdiri hak ediyor.

Okuduðum yazýlarda çok güzel tespitler yakaladým. Ancak basit bir inanlý olarak da asla kabul edemeyeceðim ifadeleri de müþahede ettim.

Sayýn Türker Alkan, Namýk Kemal ZEYBEK’in “Kimse Ateist Olamaz!” þeklindeki hükmünü eleþtirmiþ. Buraya kadar her þey normal. Ben de Namýk Kemal ZEYBEK bey'in bu hükmüne Alkan Bey gibi katýlmýyorum. Zira insanlar kendilerini nasýl kabul ediliyorlarsa öyle hükmolunmak zorundadýrlar. Kelam ilminde küfr-i mutlak (pozitif ateizm) olarak adlandýrýlan ýstýlah, Allah’ýn varlýðýný inkâr edenlerin inançlarýný/inançsýzlýklarýný ifade eden bir terimdir.

Eðer fikren “Allah’ýn varlýðý inkâr” edilemez olsaydý kalýn kalýn Kelam kitaplarýnýn bu konuya odaklanarak Allah’ýn varlýðýný ispat etmeye dönük, Hudus, Ýmkan, Silsile, Nizam, Ýntizam vb. delilleri ortaya koymalarý düþünülemezdi. Demek ki þüphelerinin ýstýraplarýna yenilen, ya da kiþisel yaþantýlarýndaki bazý olumsuz deneyimlerinden yola çýkan bazý kiþilerin Allah’ý inkâr etmesi mümkün. Bu inkarlarýn bilinen örnekleri ise on binlerle.. Hem zaten bu inkârlar olmasaydý ne mükâfattan ne de mücazattan, yâni dünyanýn elmas ve kömür ruhlarý ayrýþtýran sýnama evi olmasýndan da bahsedemezdik ki, bizim (Hýristiyan, Yahudi bütün imanlýlarýn) imanýmýzýn temeli bu imtihanýn varlýðýnda düðümlenmiþtir. Bu dünya imtihan meydaný olduðuna göre insanlar seçimlerinde serbesttir. Bir dâr-ý mükâfat ya da mücâzatta (ceza ve mükafat mekanýnda) bu seçimlerinin karþýlýðýný göreceklerdir. Bütün dinlerin temeldeki inanýþý bu doðrultudadýr. Ancak bütün insanlarýn bir inanma meyli ile yaratýldýklarý da bilinen bir gerçektir. Elbette Yunus yürekliler bu mükafatlardan hurilerden, cennetlerden öte sadece ve sadece Allah'ý arzularlar. "Bana seni gerek seni" derler. Bu da ayrý bir mevzu tabii ki. Yani Sayýn Alkan’ýn da bahsettiði “beyindeki inanç merkezleri” bir gerçeði ifade ediyor. Bir Yaratýcýya inanma insanlar için fýtri bir ihtiyaç. Bu ihtiyaç karþýlanmadýðýnda ortaya çýkan psikolojik bunalýmlar da apaçýk ortada.

Bu meseleyi böyle ortaya koyduktan sonra gelelim Türker Alkan’ýn yazýlarýndaki kabul edemeyeceðim noktalara. Bir kere sayýn Alkan, “Tanrý inancý olmayan Budistleri de katacak olursanýz dünyada milyarý aþan ateist var bildiðim kadarýyla” diyerek birkaç yanlýþ bilgisini ortaya koyuyor.

Budistlerin tamamý bildiðimiz manada ateist deðillerdir. Bütün Budistler mânevi deðerlere, cinlere, meleklere, hatta cennete, cehenneme (karma inancýyla açýklýyorlar) inanýrlar. Budistler Tanrý yok demezler. Threvada (Hinayana-Küçük Araba) Budistleri dýþýnda Tanrýnýn ya da Tanrýlarýn varlýðýndan bahsetmeyen baþka da Budist bir topluluk yoktur. Hatta bu Budizm kolunda da yaþantý düzleminde halk arasýnda Tanrýsal ve mistik inanýþlar yaygýndýr. Hatta onlarýn saklý inancýna göre Buda adeta bir Tanrýdýr. Þu Nirvana ya da Karma denilen inançlarýn ateistlikle ne alakasý vardýr? Öte dünyaya, meleklere, cinlere inanan Buda’ya ibadet edenler ateist olabilir mi? Aslýnda Budistlerin “Ateist” olduðu görüþü bazý insanlarýn kendilerini rahatlatmak için tutunduklarý gerçek hayatta karþýlýðý olmayan bir iddiadan ibarettir. Bir de Budistlerin “Tanrý Tanýmaz” olduklarý inanýþýný yayanlar arasýnda bazý Hýristiyan misyonerleri de var. Onlar bu yolla Budistleri kendi dinlerine çekme çabasý içindeler. Ýki kesim de Budistlerin Tanrý Tanýmaz olduklarýný yayarken kutsal metinlerindeki belirsiz ibarelerden istifade ederler. Ancak yaþantýdaki Budizm o teknik Budizm'den oldukça farklýdýr.

Ateist olduklarý iddia edilen þu Budistlerin uhrevi alemi hatýrlatan mabetlerinde kutsal metinlerini büyük bir vecd içinde okuduklarýný bilmeyen yok gibidir. Ya Buda’nýn heykeli önündeki ibadetlerine ne demeli? Eðiliyorlar, kalkýyorlar, adaklar sunuyorlar, Tanrýlarýnýn hem de tek Tanrýlarýnýn huzurunda ibadet ediyorlar. Onlar Buda’nýn Kutsal Sözlerini dinlediklerinde Cennete gideceklerine (Nirvana’ya ulaþacaklarýna) açýkça inanýyorlar. Üstelik Budistlere tek tip bir inanç biçmek hiç mümkün deðil. Mesela Japon Budizm’i, örneklerinden oldukça farklý bir Budizm inanýþý öngörüyor. Moðollarýn Budistliðiyle Uygurlarýn Budistliði bütün bunlar birbirinden oldukça farklý inanýþlara sahip Budizm örnekleri. Japonya’da Omoto Dini mensuplarýnýn kendilerine ait kutsal kitaplarý var. Bu Kutsal kitaplara baktýðýnýzda bir Tanrý’ya hem de Tek olan bir Tanrý’ya inandýklarý açýkça görülüyor. Yani Budistler de öyle ya da Kitap ehli sayýlýrlar. Yani Budistlerin ilk olarak Batý’da ortaya çýkan sistemleþmiþ Ateizm fikriyle hiçbir alakalarý yoktur. Wikipedia internet ansiklopedisinde Ateizm aþaðýdaki gibi tanýmlanýyor:

Ateizm veya Tanrýtanýmazlýk, Tanrýlarýn varolmadýðýný kabul eden ve dinsel öðretiyi kabul etmeyen felsefi görüþtür.

Yani pek çok dini öðretiye hem de Ateistlere göre hurafe kabul edilebilecek pek çok mânevi inanýþa sahip Budistlerin buradaki Ateist tanýmýna nasýl uydurulduðunu anlamak mümkün deðil. Daha önceki Dalay Lamalarýn ruhlarýnýn Kenzin Gyatso adlý bir beþere geçtiðine inanan Ateist olabilir mi? Budistlerin Dalai Lamasý olan Tenzin Gyatso’nun bir duasýna bakalým:

O protector Chenrezig, compassionately care for
Those who have undergone myriad hardships,
Completely sacrificing their most cherished lives,
bodies, and wealth,
For the sake of the teachings, practitioners,
people, and nation. (http://www.dalailama.com/page.21.htm)
Bakýn bu dualarý eden Dalai lama daha sonra ne söylüyor:
As far as the Muslims are concerned it is appropriate for them to have complete devotion to Allah while praying in the mosques. This is also the same with Buddhists who are completely devoted to the Buddha when they pray in Buddhist temples. (http://www.dalailama.com/page.122.htm)
Dalai Lama bu sözleriyle kýsaca
" Müslümanlarýn câmilerde Allah'a ibadet ve dua etmeleri gibi Budistler de Budist Tapýnaklarda Buda'ya ibadet ve dua ederler" diyor...
Bu durumda ya Dalai Lama yalan söylüyor ve bütün inançlarýyla çeliþiyor. Budizmi adeta çiðniyor. Ya da insanlar Budizm'i yanlýþ tanýyorlar. Birinci þýk bize göre imkansýz gibi gözüküyor. Ancak Budizm'in yanlýþ tanýndýðý ve tanýtýldýðý tespitine katýlmamak mümkün deðil. Bunu söylerken elbette Budizm'in mükemmel bir din filan olduðunu da iddia etmiyorum. Bize göre en mükemmel din Ýslam'dýr. Tabii ki teknik bakýmdan Budizm'de tanrý inancýna çok da fazla deðinilmemiþtir. Ancak bu durum Buda'nýn Allah'ýn varlýðýný kabul etmediði anlamýna gelmez. O belki de zaten bilinen bir gerçeði çokça tekrarlamaktan ziyade ahlak öðretilerine önem verdi. O zamanda ihtiyaç buydu. Hindistan'ýn kast sistemi ve o dönemde içine düþtüðü ahlaki bunalýmlar da bunu açýkça gösteriyor. Bir de kadim Hint kültüründeki tanrýlar enflasyonunua baþkaldýran birisi de olabilir Buda. Bu yönüyle o Tanrý kavramýný reddetmekten öte Tanrýlarýn çoðulluðunu ortadan kaldýrmak istemiþ olabilir. Sanýyorum ki yakýnda Budizm'deki Tanrý inancýndaki boþluklar teknik bakýmdan da Ýslam'ýn Allah inancýyla doldurulacak. Dalai Lama gibi Budist liderler bu imana çok yakýn görünüyor. Ancak fiiliyatta Tanrý ya da Tanrýlar inancýnýn Budistler arasýnda sarsýlmaz bir iman esasý gibi yaygýn olduðunu bir daha söylemeye gerek yok sanýrým.

Dalai Lama, yukarýdaki duasýnda Koruyucu Chenrezig’e yani Merhametli olan Tanrý’ya yakarýyor . Chenrezig bütün Budistlerin kabul ettiði bir Tanrý ya da Tanrýça.. Bu Tanrý’ya Kuan Yin, Bodhisattva Avalokitesvara, Merhamet Bodhisattvasý gibi isimlerle yakarýlýyor tüm Uzak Doðu’da ve dünyada. Elbette Tanrý mantýðý her dinini farklý olabilir. Ancak bu farklý anlayýþlardan yola çýkarak bu din Tanrý Tanýmaz bir dindir demek demogojiden baþka bir þey deðil. Eðer bu din Tanrýsýz bir dinse, bu dine inananlarýn yaptýklarý bütün ibadetler, ettikleri bütün dualar boþu boþuna mý ediliyordu? Yani bu inananlar bir ya da birkaç Tanrý’ya yakardýklarý halde Budizmle alakasý olmayanlarýn bu dini Tanrý Tanýmazlýkla itham etmesi doðru bir yaklaþým deðildir. Hiçbir Budist kesinlikle ve kesinlikle Ateist deðildir. Her bir Budist bir Müslüman kadar dinine ve de adý neyse Tanrýsýna, Tanrýlarýna baðlýdýr. Samimi bir Budist olmadan, Budistlerin içinde yaþamadan bu gerçeði anlamak imkansýzdýr. Bize sadece bir ahlak öðretisi olarak tanýtýlan yapma Budizm aslýnda Seküler dünyanýn insanlýða sunduðu Tanrýsýz bir din teklifi. Yoksa bu aslýndan uzaklaþtýrýlmýþ Budizme dayalý çeþitli felsefelerin gerçek Budizmle hiçbir alakasý yok. Yaþanan gerçek Budizm radikal bir Budizmdir. Hayatýn her yönüne müdahele eder.Tabii ki her inanç içinde çýkabileceði gibi bu insanlardan Ateist olanlar çýkmýþ olabilir. Bu insanlarýn görüþüne de saygý duymak gerekir elbette.

Hani þu Omotocu’ lardan bahsetmiþtim. Budizm ve Þintoizm karýþýmý bir din görünümünde olan Omotoculukta Tanrý inancý kesinlikle vardýr. Deguchi Onisabura’ya nazil olduðuna inanýlan þu “Tanrýsal Ýþaretler” adlý Kutsal Metinlere bir bakalým:

Bölüm 1/ 4. ve 5. ayetlere Ayetlere bakalým:

4- Gerçekte bu yazýlanlarý yazan Onisaburo deðildir. (Bu Kutsal kitabý) Asýl yazan Onisabura’nýn elini kullanan Tanrý’dýr.

5- Onisaburo’nun söylediði ve yazdýðý bütün sözler ebedidir. Çünkü bu sözlerin tamamý Tanrý’dan gelmektedir.
(Kaynak Metin: http://www.oomoto.jp/enSignpost/)

Görüldüðü gibi bizlere ezberletilen her bilgi doðru olmayabilir. Buna göre dünyadaki Ateist sayýsý biraz azaldý demektir. Peki Budistlerin Tanrý’ya ibadet ettiklerini nerden bileceðiz diye sorulabilir. Youtube denilen bir video paylaþým sitesi var bildiðiniz gibi. Bu sitede Budist tapýnaklarýn ve içinde ibadet eden inananlarýn görüntülerini çoklukla bulabilirsiniz. Bunlardan birisinin linkini hemen verelim aþaðýda:

http://youtube.com/watch?v=lX-1J7OzDF4&feature=related

Þimdi bu linkteki rüku, kýyam, secde görüntülerini görüp bu insanlarýn dua etmekte olduklarýný anlamamak mümkün deðildir. Býrakýn bu görüntüleri Dalai Lama’nýn yardýmcýsýnýn bizzat bana gönderdiði bir e-mektupta edilen dualar Ateist bir insanýn edeceði türden dualar deðil. Yani artýk kimse Budistlerin Ateist olduðu kandýrmacasýna alet olmamalý. Kutsal metinlerinde Tanrý adý yok filan gibi savunmalara da kimse girmemeli. Çünkü din yaþantýdýr. Kutsal kabul edilen metinlerin raðmýna da olsa insanlar bir deðeri inanç olarak benimsemiþlerse bu artýk dini bir inançtýr. Onlarýn bu inançlarýný terk etmesi dinlerini terk etmeleri kadar zordur onlar için. Bugün hakiki Ýslam’ý yaþadýklarýný savunan bütün farklý mezhep mensuplarý da kendilerine göre doðrudurlar. Mesela Baþörtü’nün Kuran’da emredildiðine inanan için bu inancý uygulamak bir kesinliktir. Buna inanmayan bu tespitinde gerçekten samimiyse elbette kendi tercihini yaþamakta özgürdür. Ancak ne inananýn ne de inanmayanýn muhalifini “din dýþý” ya da “yanlýþ” görme gibi bir hakký yoktur.

Kafamýzdaki Budizm inanýþýný da yaþantýdaki Budizm inanýþý yerine koymaya kimsenin hakký yoktur, olmamalýdýr da. Dinler onlara inananlarýn yaþantýlarýndan öðrenilir. Yanlýþ da olsa, mantýksýz da olsa inanýlan dini inanç inananý için o dinin bir parçasýdýr.

Yine kafalarda var olan bir Budizm yanýlgýsý da Budistlerin devlet iþlerine karýþmadýðý þeklinde ileri sürülen savdýr. Halbuki Budistler hayatlarý pahasýna da olsa devletin Budizm geleneklerine saygýlý olmasýný, bu dinin inançlarýna göre yönetilmesini isterler. Sanýrým Myanmar örneði bu durumu belgelemiþtir. Tibetli Budist Lider Dalai Lama’nýn ülkesinin baðýmsýzlýðý uðruna Çin’e karþý yürüttüðü pasif direniþi de kimse görmezden gelmemeli. Demek ki Budistlerin en önemli Din Adam’ý devlet kurma, siyaset, hukuk ve benzeri pek çok dünyevi konuyla ilgileniyor. Bu devlet kurma davasý uðruna, gitmediði, gezmediði yer kalmýyor. Neyse bu konu bahsimizden hariçtir. Biz asýl meselemize dönelim isterseniz.

Enel’Hak (Ben Hakkým) diyen Hallac-ý Mansur ilahi cezbe halinde bu sözü söylediði için mazurdur. O kendisince elbette haklýdýr. O bir gerçeði Hakke-l Yakin yaþamýþtýr. Onu cezalandýranlarsa zahire, kanunlara göre hareket eden kurumsallaþmýþ otoritenin temsilcileridir yani devlet görevlileridir. Bu tür haklýlýðý tartýþýlabilecek cezalandýrmalar her devirde çeþitli þekillerde de olsa görülebilir. Kanunlara dayalý bu cezalandýrmayý belli inanç mensuplarýna mal etmek yanlýþtýr. Çünkü Hallac-ý Mansur’un görüþleri tasavvuf yoluyla bütün inanç þubelerine bir þekilde yayýlmýþtýr. Bugün Müslümanlar arasýndaki yaygýn kanaat Hallac-ý Mansur’un samimi bir Müslüman olduðu, bir cezbe anýnda bu sözleri söylediði için suçsuz olduðu þeklindedir.

Ancak bu meselenin Ateistlikle hiçbir alakasý yok. Hallac-ý Mansur “Heme Ost” diyor yâni Her þey Allah’dýr, önermesinde bulunuyor. Bu inancýn neresinde Ateizm var anlamak mümkün deðil. Vahdet-i Vücud inancý maddeyi de ortadan kaldýran, sadece Allah’ýn varlýðýnýn sabit olduðunu savunan tasavvufi bir inanç. Umarým sayýn Alkan bu inancý savunanlarýn da Ateist olduðunu düþünmüyordur. Çünkü bu durumda paradoks uçurumundan yuvarlanmaya baþlarýz. “Ene-l Hak” diyen Hallac-ý Mansur’un bu sözü sadece ve sadece Allah’ýn varlýðýnýn açýk bir delili olabilir. Çünkü Hallac-ý Mansur Allah’ýn varlýðýný gördüðünü hatta hâli olarak yaþadýðýný ifade etmiþtir. Herhangi bir Ateist’in böyle bir inancý savunamayacaðý apaçýktýr. Hallac-ý Mansur’un bu inanýþý sadece ve sadece inananlarýn imanýný kuvvetlendirir.

Sayýn Alkan yazýsýnýn sonunda Allah’la bir empati yapmayý da ihmal etmemiþ. Bir kere þunu hatýrlayalým. Ýnsan “sonludur” Allah ise “Sonsuzdur”. O halde sonlunun “Sonsuzu” tam olarak bilmesine imkan yoktur. Kesin olarak bilmediðimiz konularda ise önlem almak en akýllýca olanýdýr. Biz “Sonsuz Olaný” ancak onun bize kendini tanýttýðý kadar tanýyabiliriz. O “Sonsuz Varlýk” Kutsal kitaplarýyla, elçileriyle bize kendini tanýtmýþtýr. Ne demiþ sayýn Alkan:
“Haa, Tanrý'nýn 'Neden bana inanmadýnýz' diye ateistleri cehennemde kaynar kazana atýp haþlama yapacaðýný da hiç sanmýyorum doðrusu.”
Ancak sayýn Alkan, Allah’ýn eylemlerinin bizim sanýlarýmýzýn çok ötesinde olduðunu düþünmeli. Kâinattaki her þeyi Yaratan, idare eden Allah’sa, insanlara, canlýlara hastalýk veren, onlarý öldüren ve çeþitli sýkýntýlarla imtihan eden de Allah’týr. Bu gibi olaylar bize göre kötüdür. Ancak Ýlahi bakýþ açýsýna göre bu olaylarýn bir hikmeti ve muhakkak iyi birer yönü olduðuna inanýrýz. Çünkü Allah kullarýna zulmetmez. Pek çok Kuran ayetiyle sabit olan Cehennem’in varlýðý da melekut cihetinde asla zulüm deðildir. Suçlunun hapse atýlmasý nasýl adaletse, Allah’ýn öte dünyada bazýlarýný cezalandýrmasý da bundan daha büyük bir adalettir. Allah sadece sonsuz Merhametli deðildir. O sonsuz Âdildir. Yine O’nun diðer bir ismi “Müntakim” yani “Ýntikam Alan”dýr. Bu sýfat da onun diðer sýfatlarý gibi mutlaktýr. Adalet sýfatý mazlumun hakkýný zalimden almayý gerektirir. Yine Adalet sýfatýndandýr ki uçak kazasýnda, depremlerde ölen insanlar, bu kýsa süreli acýlarýna mukabil sonsuz mükafatlar göreceklerdir. Bütün bu gerçekler Kutsal kitaplarda ya da din adamlarýnca açýklanmýþtýr.

Bu gerçeklerin harici görüþler ise bir tahminden, temenniden öteye geçemez. Çünkü ölüm gerçektir ve asla dönüþü olmayan bir yolculuktur. Bu durumda onu hafife almamak, sonrasýnda görülebilecek her türlü zararý önleyebilmek için tedbir almak gerekir. Ateistlerin inandýðý gibi sonrasý yokluk ise kaybedecek hiçbir þeyimiz yok. Ancak bu yokluk düþüncesi bir ömür ýstýrap içinde yaþamýmýzý saðlar o kadar. Belki eðlenceler, alkol ya da izmler bizi belli bir yaþa kadar uyuþturur. Ancak bir an gelir ki dönüþü olmayan gerçeði iliklerimize kadar hissederiz. Hayat uçaðý her an ölüme doðru düþüþtedir. Bundan daha büyük bir gerçek ise yoktur. Peki bu durumda en akýllýca olan davranýþ, muhtemel tehlikeyi savmak adýna önlem almak deðil midir? Sonrasýný düþünmeden yaþamak yerine bütün kâinatla irtibatýmýzý koparacak olan ölüm anýnýn sonrasý için de hazýrlansak olmaz mý? Orasý için de bir þeyler biriktirsek, tedbirlerimiz alsak doðrusunu yapmýþ olmaz mýyýz?

Allah’ýn kendini yok sayanlarý, oluþturduðu bütün sanatlarýný, yarattýðý bütün güzellikleri görmezden gelenleri, hatta kendi zatýna ve kendisini sevenlere hakaretler yaðdýracak, onlara zulümler yapacak kadar ileri gidenleri bu iddialarýndan ve eylemlerinden ötürü cezalandýrýp cezalandýrmayacaðýný düþünmek yerine, onun sýfatlarýnýn sonsuzluðunu düþünüp Merhameti gibi, Ceza Vericiliðinin de mutlak olduðunu anlasak ona inanmasak da “ya varsa” ihtimalini de göz ardý etmesek daha iyi olmaz mý? Sonuçta o Sonsuz Varlýða gerçekte hiçbir zarar verecek güce sahip deðiliz. Bu mutlak bir gerçek. Ona olan küskünlüklerimiz, kýrgýnlýklarýmýz ya kendi sonsuzluðumuzu mahvediyorsa ne olacak? Cehennem azabý hakkýnda da böyle düþünmeliyiz. Dönüþü olmayan bir yolculuða gidiyorsak sonsuzluðumuzu neden tehlikeye atýyoruz ki? Tedbirimizi alsak ve can-ý gönülden Allah var desek ne kaybederiz ki? Sonsuz bir azap çekme ihtimalinin yanýnda “Allah var” demenin sonsuz ölçekte rahatlatýcýlýðýnýn yerini hangi felsefe ya da izm tutabilir?

Ama þu da bir gerçektir ki herkes inanýp inanmama özgürlüðüne sahiptir dünya düzleminde. Ateist de olsa, Deist de olsa, baþörtülü de olsa ya da baþörtüsüz de olsa herkes özgürce yaþadýðý, özgürce tartýþtýðý ve özgürce inandýðý zaman dünyamýz bir cennet numunesi olacaktýr. Bu durumda en azýndan dünya saadetini elde etmiþ olacaðýz. Bu gerçek inanan ya da inanmayan herkesi kapsayan mutlak bir gerçektir.

Gelelim Sayýn Ýsmet Berkan’ýn alýntýladýðý görüþlere.

Yýllar önce, insan beyninin kendi evriminin bütün izlerini içinde taptaze taþýdýðýna dair bir araþtýrma okumuþtum. Buna göre, mesela fare korkusu, yýlan korkusu, sürüngen korkusu, karanlýk korkusu gibi kimi temel korkularýmýz aslýnda bize uzak atalarýmýzdan, belki insan bile olmayan atalarýmýzdan kalmýþlardý.
Uzak atamýz, sürüngenler tarafýndan avlanan bir hayvandýysa, biz bugün sürüngenden korkuyorduk vs.

Anladýðým kadarýyla yukarýdaki görüþler Ýsmet Berkan’ýn çeþitli araþtýrmalardan yola çýkarak serdettiði görüþler. Benim Sayýn Ýsmet Berkan’a deðil ama bu araþtýrmalarý yapanlara birkaç sözüm olacak. Sonuçta bu görüþler Sayýn Berkan’ýn deðil bazý araþtýrmacýlarýn görüþleri. Bu görüþleri ortaya atan araþtýrmacýlar söylemleriyle kendi görüþlerini çürüttüklerinin farkýnda deðiller.

Ýnsanlýðýn insan bile olmayan uzak atalarý bazý hayvanlardan korktuðu için biz bu hayvanlardan korkuyormuþuz. Peki o uzak atalarýmýz ilk ortaya çýktýklarýnda hiç bir hayvandan korkmuyorlar mýydý? Onlar korku nedir bilmeyen yaratýklarsa hayatiyetlerini nasýl devam ettirdiler de evrim bugüne kadar geldi? Korku yaþamý devam ettirmeye yarayan bir araçtýr aslýnda. O uzak atalarýmýzýn yaþamý devam ettiyse onlar da düþmanlarýndan korktular, kaçtýlar ve yaþamlarýný böyle devam ettirdiler demektir. Bu durumda ilgili iddia kendini nakz eder. Ya da onlar da bu hayvanlardan korkuyordularsa onlara kimden miras kalmýþtý bu korkular? Peki bu kendilerinden korkulan yaratýklar hiç evrim geçirmediler mi? Fareler, yýlanlar, sürüngenler hep ayný korkulan yaratýklarsa onlar evrimleþmemiþ demektir. Onlar evrimleþmediðine göre evrim iddiasý tamamen çuvallar. Bizim uzak atalarýmýz dönemine kadar gidiyorsa farelerin, yýlanlarýn ve de sürüngenlerin varlýðý bizim ya da diðer canlýlarýn onlardan türediði de iddia edilemez. Çünkü ayný dönemde birlikte yaþamýþlar demektir bu canlýlarla. Üstelik bu canlýlar hiç deðiþmeden halen bugün de yaþamaktadýrlar. Milyonlarca yýldýr ayný kalmýþtýr o zaman bu fareler, yýlanlar ve sürüngenler.

Üstelik bu inanýþ yerine Bezm-i Elestteki (Ruhlar Alemi) Kalu Bela inanýþý kabul edilse daha tutarlý olmaz mý? Yani bu da bir inanç o da bir inanç sonuçta. Biri milyonlarca yýl öncesindeki bilinmesi imkansýz sanal gerçekliklerle temellendiriyor düþüncelerini ve sonuçta sonsuzluðu elde etmek gibi bir kazanýmý da yok. Diðeri en azýndan Kalu Bela kavramýna inandýðýnda sonsuzlaþacaðýný düþünüyor. Bu da onu mutlu ediyor. Ayný mantýkla içimizdeki “Sonsuz Yaþam” isteðine ya da diðer ulvi duygulara baksak “Sonsuzluktan” geldiðimizi anlamayacak mýyýz?

Ýnsanlar diþlerini gösteren ve baðýran bir maymundan korkarlar. Onun kendilerini ýsýrabileceðini düþünürler doðal olarak. Ýnsanoðlunun uzak atalarýndan birinden korkmasý ne üzücü. Halbuki evrim inanýþýna göre belki de o korktuðu maymunlar arasýnda yaþamýþtý atalarý. Ýnsanlar yok edici robotlardan da korkarlar. Ne sorunu vardý robotlarýn uzak atalarýmýzla anlamak mümkün deðil.

Beynin evrimleþmesi meselesi ise bir iddiadan ibaret. Hiçbir bilimselliði yok bu iddianýn. Beyin gibi yüzde doksaný sývý olan bir yumuþak et parçasýnýn tamamen tesadüfi sebeplerle nasýl böyle þuurlu çalýþabildiðini kim açýklayabilir? Üstelik bir kafatasý ile de koruma altýna alýnmýþ o yumuþak ama önemli bir parça. Peki beynin öneminin farkýnda olan kimdir de onu bir kafatasý ile kuþatmýþtýr? Ya da onu ayaklarýn altýna deðil de yukarý koyan kimdir? Bu akýllýca seçimleri kim yapmýþtýr? Þuur, evrim halkalarýnýn son duraklarýndan biriyse öncekiler þuursuz demektir. O halde þuursuz olan varlýklarýn, atomlarýn, hücrelerin þuuru böyle akýllýca nasýl oluþturduklarýný kim açýlayabilir? Görme kabiliyetinin “g”sine sahip olmayan atomlarýn hiç iþi yok muydu da gözlerimizi tam görecek þekilde dizayn ettiler? Bu canlý ya da cansýz varlýklar gözü böyle düzenlice yapma ilmini nasýl biliyorlardý? Tesadüfen oluþtuysa bu þuur, duyma ya da görme eylemleri o halde bu tesadüf þimdi neden susmuþtur? Þimdi neden olasýlýk hesaplarý hep farklý sonuçlar verir? Þimdi neden tesadüfen bir uçak, kamera ya da araba oluþmaz? Tesadüf adý üstünde þuursuzdur, sel ya da patlama gibidir. Onun düzeni, üstelik de en mükemmeli doðurmasý mümkün deðildir. Tesadüfün sonuçlarý her zaman için olumsuzdur, tahriptir ya da yokluktur. Milyarda bir ihtimal tutsa bile diðer ihtimallerin oluþturtacaklarý düzensizlikler ve kaoslar o düzenli sonucu ortadan kaldýrýr. Üstelik bu tesadüfün her an devam etmesi mümkün müdür? Öyle bir tesadüf ki her saniye doðurduðu düzenlerle, intizamlarla devam ediyor. Tesadüfte bir tek aksi hareket bütün düzeni yok eder ortadan kaldýrýr.

Bir düzen milyarlarca yýldýr her saniye devam ediyorsa orada bir seçimden, bir þuurdan bahsetmek gerekir. Akýllý bir Varlýk bilinçli seçimler yapmaktadýr. Bu varlýk ýþýk gibi, elektrik her an her yerde olabilir. Bu nedenle onun milyarlarca farklý iþi bir arada yapmasý bir tek iþi yapmasý kadar kolaydýr. O ayný anda milyarlarca farklý varlýðý görür, onlarla konuþur. Bir web sitesine mesela Facebook’a milyonlarca insanýn ayný anda girmesi ve bir þeyler yazmasý gibi, O Sonsuz Þuur Sahibi de trilyarlarca farklý varlýk katagorilerine ayný anda yetiþir. O web sitesi ayný anda milyonlarca kiþiyle konuþur, onlarýn görüþlerini kabul eder. Ayný görüntüler milyonlarca farklý ekranda görülür. Bunun gibi de her an her yerde hazýr ve nazýr olan bir Sonsuz Varlýðýn kainatta böyle hükmeder. Bu akla en yakýn ihtimaldir.

Bir de araþtýrmacýlar uzak atalarýmýzýn yendiði bazý virüslerden bahsetmiþ. Bu virüsler genlerimizde dondurulmuþ bir þekilde duruyorlarmýþ. Biz de bu virüsleri bir koleksiyon olarak taþýyormuþuz. Peki gerçekten bu virüsler uzak atalarýmýzdan kalýntýysa aþýnýn, ilacýn olmadýðý bir dönemde o virüslerle nasýl mücadele edebilmiþiz? Bildiðimiz kadarýyla HIV virüsü maymunlardan insanlara geçmiþ bir virüstü. Eðer maymun uzak atalarýmýzdan birisiyse bizim daha önce yendiðimiz bu HIV virüsünden hiç etkilenmemiz gerekiyordu. O halde bu virüsle mücadele etmek yerine uzak atalarýmýzýn seçtiði yolu seçelim ve bu HIV virüsünü genlerimizde depolayalým. Peki bu durumda biz kimin uzak atasý olarak kalacaðýz yok olduktan sonra? Ýlacýn aþýnýn olmadýðý o dönemlerde de atalarýmýz tamamen yok olmadan bu bulaþýcý virüslerle nasýl mücadele etmiþler? O virüsleri etkisiz hale getirecek merhamet sahibi bir þifa verici gerekli deðil mi? Merhametten yoksun tesadüf ya da sebepler zinciri hayatýn devam etmesine neden yardým etsin ki? Bu gibi cansýz, akýlsýz tesadüfi unsurlarýn hayatýn, kainatýn böyle düzenlice devam etmesinden ne beklentileri olabilir?

Bir önemli nokta daha var… Genlerimizin yüzde 8’inin virüslerden oluþtuðu iddiasý doðru olabilir. Ancak buna dayalý söylenenler yani bu durumun evrime yeni kanýt olduðu ifadesi bir yorumdan ibarettir. Bu yorum asla bilim deðildir. Zira vücudumuzda o virüslerden daha çok su var, elementler ve çeþitli madenler var. O halde uzak-yakýn atalarýmýzdan daha azýnlýkta olmasý gereken uzak-uzak-uzak atalarýmýzýn, taþýn, topraðýn ya da suyun kalýntýlarý neden bu kadar fazla vücudumuzda? Bu durumda “Biz insaný sudan ve topraktan yarattýk” diyen Sonsuz Varlýk daha inanýlasý deðil mi? Genlerin yüzde 8’ini oluþturan o pasif virüslere dikkat çekip genlerdeki sonsuz ilmi ve tasarýmý görmemek doðru mudur? Yüzde 2’si protein yüzde 8’i ise adeta cansýzlaþtýrýlmýþ virüslerden oluþuyorsa bu genlerin bu durumda þunu da düþünmeli deðil miyiz? Bu akýlsýz proteinler ya da iþ yapamaz durumdaki virüsler böyle akýllýca tasarlanmýþ Adenin, Guanin, Sitozin ve Tinin gibi dört harften oluþan þu ilim yüklü DNA kütüphanelerini nasýl oluyor da oluþturabiliyorlar? Üstelik oluþturmakla kalmýyorlar kromozomlarý da adeta sayýyorlar. Hangi cansýz virüs ya da hangi protein sayý saymayý bilebilir? Yani insanýn kromozom sayýsýnýn 46 olmasý gerektiðini bilen ve sonra da bu kromozomlarý sayýsýna uygun yerli yerince yerleþtiren proteinler midir yoksa o pasifleþtirilmiþ virüsler midir?

Tabii ki herkes görüþünü, düþüncesini ve de inancýný özgürce beyan edecek. Ancak bir okur olarak ben de, beni tatmin etmeyen görüþlerin bana göre tutarsýz olduðunu ya da bu görüþleri inandýrýcý bulmadýðýmý söyleme hakkýna sahibim. Ancak bu görüþlerimi elbette kimseye zorla kabul ettiremem. Þunun bilinmesi gerekir ki, artýk öyle her bilimsel jargonla ifade edilmiþ bilgiyi bilim olarak kabul etmemeliyiz. Onlarý sorgulamalýyýz. Ýnançlarý, düþünceleri ve de her þeyi sorgulayan insanoðlu çaðýn kendisine dayattýðý bu gibi fikirleri de bir iman esasý gibi kabul etmek yerine özgürce sorgulayabilmelidir. O araþtýrmacýlar da bence artýk bu gibi inançlarýný sorgulamalýlar.

Bu iddialarý ortaya atan Michael Specter da olsa, Richard Dawnkins de olsa, bu gibi görüþlerin sahipleri hangi unvana sahip olurlarsa olsunlar söyledikleri deneysellikten öte, olabilirlerle devam eden yorumlar, görüþler olduðuna göre ben de ilgili konular hakkýnda kendi yorumlarýmý yapma hakkýna sahibim diye düþünüyorum. Bu konuda hiç kimseyle tartýþacak deðilim. Ancak gerekirse bu konuda kendini en yeterli hisseden bir Profesörle adil bir tartýþma ortamý ayarlanabilirse, kendi görüþlerimin doðruluðunu haykýrmaktan kaçýnmam. Çünkü bu alan bilimsel bir alan deðildir. Sadece yorumlarýn, inançlarýn ya da görüþlerin öne sürüldüðü mantýk önermeleriyle yol alýnan bir alandýr gördüðüm kadarýyla. Araþtýrmacýlarýn iddialarý bunu açýkça ortaya koyuyor. Kimse kimseyi hipnotize etmeye çalýþmasýn!

AYUMU'NUN BELLEK UYUMU:

Ayumu adlý bir maymun insan hafýzasýný sollamýþ. Bazý hayvanlarýn elbette insandan daha geliþmiþ özellikleri vardýr. Bir insan Baykuþ ya da Kartal kadar iyi göremez. Yine Yarasalar radar benzeri duyuþ sistemleriyle insanlardan daha üstündürler. Papaðanlarýn kelimeleri taklit etme yeteneði binlerce yýldýr bilinen bir gerçektir. Köpekler sadakatte pek çok insandan daha öndedir. Hatta Karga gibi bazý hayvanlar çok zekidirler. Ýnsanlar bedensel özellikleri itibariyle kuþlar gibi gökyüzünde uçamazlar. Gergedan ya da Goril kuvvetçe insanýn kat kat fevkindedir. Bazý Hayvanlar insandan daha uzun ömre sahip.

Evet insanýn bazý özelliklerinin çokça üstünde özelliklere sahip yaratýklar vardýr yer yüzünde. Demek ki Maymunlar da hafýza yönünden üstün bazý özelliklere sahip. Belki bu özellik onlarda olmasý gereken, yaþamlarýný sürdürmeleri için gerekli bir özellik. Ya da insanlýk ileride Maymunlarýn bu özelliðinden çeþitli þekillerde istifade edecek. Ancak þu da bir gerçek ki Ayumu'nun hafýzasýnýn gücünü ortaya koyan deney insanlar tarafýndan gerçekleþtiriliyor. Sayýlarý seçenler, bilgisayar düzeneklerini hazýrlayanlar ve sonuçlarý dünyaya açýklayarak þaþkýnlýklarýný gizlemeyenler yine insanlar. Maymunlar daha önce hiç böyle bir iddiada bulunmalýdýlar. Binlerce yýldýr bilhassa Hindistan gibi yerlerde insanlarla içli dýþlý yaþayan Maymunlar hiç bir zaman evler yapalým, insanlar gibi tapýnaklar inþa edelim ya da teknolojiyi geliþtirelim demediler. Ýnsanlarýn medeniyetlerini taklit ederek onlarý geride býrakmayý hiç bir zaman düþünemediler. Çünkü onlar Hayvan mahiyetine sahipler. Ýnsanlar ise bütün canlýlardan ve de hayvanlardan ap ayrý bir tür olduklarýný geçmiþte ve bugün geldikleri her ileri noktada gösteriyorlar. Ýnsanlar düþünüyorlar, yazýyorlar, inanýyorlar, teknolojiyi oluþturuyorlar. Herhalde insaný insan yapan en büyük özellik ne hafýzasý ne de baþka özellikleri..Onun akýllý bir varlýk olmasý, konuþabilmesi ve duygularýný özgürce ifade edebilmesi onu diðer bütün canlýlardan farklý kýlan bir özellik.

Elbette bize göre bütün canlýlarýn bir yaratýlýþ gayesi var. Bu bakýmdan Maymunlar, Yýlanlar, Domuzlar, bitkiler ve bütün canlýlar saygýyý, sevgiyi hak ediyorlar. Bize göre bütün hayvanlarýn da kendilerine has cevherleri yani ruhlarý var. Ýslam inancýna göre bütün hayvanlar, canlýlar hatat cansýzlar lisan-ý halleriyle ibadetlerini yapýyorlar. Bu inanýþa göre bir karýncayý dahi haksýz yere öldürmek onun ibadetini engellemek olacaktýr. Çiçeklerin dahi koparýlmasýný hoþ görmeyen bir kültüre sahipiz. Onlarýn öldürülmesiyle ibadetlerinin son bulacaðýna inanýrýz. Belki de Yunus'un, Hacý Bektaþi Veli'nin ve diðer erenlerin binlerce kez dillendirdiði bu gerçeklerden oldukça uzaklaþtýk. Bu nedenle yollarda gördüðümüz ezilmiþ kedi ve köpek görüntülerini artýk kanýksadýk. Hiç birimiz bu katliamlarý nasýl önleriz diye düþünmüyoruz. Karayollarýnda nasýl bir proje yapalým da kedi, köpek ve diðer canlýlarýn ölümünü en aza indirgeyelim diyen yok. Ya da ekolojik dengeyi zir ü zeber eden böcek ve arý katliamlarýmýza ne demeli? Bu katliamýn izleri uzun bir yolculuk sonrasý arabalarýn camlarý ve farlarý silinerek yok ediliyor. Ancak kimse de böceklerin yaklaþmayacaðý far sistemleri geliþtirelim demiyor. Osmanlý'nýn Câmilere inþa ettiði kuþ evlerini unuttuk. Aç sokak köpeklerini beslemek için ciðer daðýtýmýný baþlatan bir medeniyetin çocuklarý olduðumuzu unuttuk.

Ýnsanýn ruhu ise bütün canlýlardan daha üstün. Ýnsaný hayvanlardan ayýran en büyük özellikse onun aklýnýn, ruhunun ve bütün özelliklerinin farkýnda olmasý. Bu farkýndalýk onun kâinat hakkýnda düþünmesini ve bütün canlýlarýn vazifelerini anlamasýný saðlýyor. Bu anlayýþ insaný daha da büyütüyor. Ya da hiç bir canlýnýn düþünemeyeceði yanlýþlarý yaparak insan daha da küçülüyor. Esfel-i sâfilinden ahsen-i takvime kadar çok farklý makamlar arasýnda gidip gelebilen tek canlý, insan. Bu durum da insanýn seçilmiþliðini, ayrýcalýðýný ve farklý vazifeleri olduðunu açýkça ortaya koyuyor.

Ýnsanýn yüz milyonlarca yýl önce ne olup olmadýðýyla uðraþmak yerine onun þimdi ne olduðuyla ilgilensek daha iyi olmaz mý? Milyonlarca yýl önce ne idiysek idik. Þimdi ise çok farklý bir varlýðýz.

Belki de uzak atalarýmýzdan birinin hayvan olduðunu kabul ettiðimizde yaptýðýmýz bütün yanlýþlarýmýzýn mazur olacaðýný düþünüyoruz. Çünkü sonuçta bir hayvanýz. Hayvan ise ne yaparsa mubahtýr. Yaptýklarýmýz tamamen içgüdüsel olacak. Öldürme, fuhuþ, savaþlar, zulümler böylelikle hayvansý doðamýzýn bir gereði olarak görülecek. Bu kabul de insanlýðýn çöküþünü doðuracak.
Bizim en büyük kaybýmýzsa ruhumuzdaki, bedenimizdeki bütün güzel özellikleri tesadüfen kazandýðýmýzý varsaymamýz olacaktýr. Bu durumda inançlarýn, dinlerin insana yüklediði o büyük misyon, o yüce nitelik birden bire boþu boþunalýða, hiçliðe yuvarlanacak. O maymunun hücrelerindeki, gözündeki kýlcal damarlardaki, beynindeki sinirlerdeki o müthiþ düzen, arýnýn küçücük bedenindeki, kanatlarýndaki ve minnacýk beynindeki o devasa düzen ve bütün cosmosu kapsayan o müthiþ düzen bizce idam edilmemeli. Bütün bu düzenleri oluþturan Düzenleyici'nin o Sonsuz Varlýðý görülmeli. O görüldükten ve anlaþýldýktan sonra insanýn yüz milyonlarca yýl önce nasýl bir varlýk olduðu sorusunun çok da büyük bir önemi yok. Çünkü o zaman bütün bu kâinatýn ne için yaratýlmýþ olduðu anlaþýlmýþ olacak. Bütün bu hücrelerdeki, atomlardaki muhteþem düzenin sýrrý çözülecek. Öldükten sonra ne olacaðýmýzý, nereye gideceðimizi anlayacaðýz. Belki de en çok bu düþüncelere ihtiyacýmýz var.

Belki de insaný insan yapan yapan bu düþünme yetisi. Ýnsan kâinattaki bütün bu düzeni düþünc yoluyla okuyabilecek bir þahit olarak gönderildi. Bu kâinatýn düzenleyicisi bütün sanatlarýný onun önünde teþhir ediyor. O hem kendi güzelliklerini kendisi seyrediyor hem de insana bu güzellikleri seyrettiriyor. Ayumu örneðiyle "Ayumu'nun hafýzasýný bir bilgisayarýn RAM'i gibi belki de ondan daha mükemmel oluþturan Programcý ne Akýllý!" dememizi istiyor olamaz mý?
Hem insandaki özellikler pek çok hayvandan daha aþaðýysa kendi fikrimizin ürünü yollara neden bu kadar güvenelim? Bizden daha akýllý olan, bizim ve kâinatlarýmýzýn bütün özelliklerini çok düzenli; güzel bir þekilde her an oluþturan o Sonsuz Akýl Sahibinin aklýna neden güvenmeyelim? Bir Maymun bile bizim hafýzamýzý solluyorsa O Sonsuz Aklý yok sayan bazý düþüncelerimizin doðruluðundan neden þüphe etmeyelim?




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn doða ve dünya kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Noel Baba Türk Mü?
Evrim Kuramý Hakkýnda Düþünceler - 1
Hayatýn Anlamý
Bir Fantastik Kurgudur Kâinat
Süper Amcalarý Arý Soktu!
Dünyaya Sesleniþ
Atamýz Ýda mý?
Yaðmur Ýstiyoruz!
Yüreksel Cehennemleþme
Almanya'da Olmayan Türk Liseleri

Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Fâtih Ýstanbul'u Kaç Yaþýnda Fethetti?
Mevlid Kardeþliði
Kâfiyelerin Birliði
Kemençe Kimin?
Baklava'nýn Kökeni
Kurân'ýn Kökeni Sümerde mi?
Þiir Düþünceleri
Amerika Osmanlý Tarafýndan Keþfedilseydi?
Medeniyet Bestemizin Notalarý
Evliya Menkýbelerinden Türk Fantastik Edebiyatýna

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Sen Var Ya Sen! [Þiir]
Çakkýdý Çakkýdý [Þiir]
Bâlibilen Dilinde Þiir [Þiir]
Üç Boyutlu Þiir [Þiir]
Miraciye [Þiir]
Saðanak Sen Yaðýyor [Þiir]
Bülbüller Þehri Ýstanbul [Þiir]
Türkçe Hamile Beyanlara [Þiir]
Burasý Sessiz Biraz [Þiir]
New Orleans'lý Siyahi Kirpiklerin [Þiir]


Oðuz Düzgün kimdir?

Yazar edebiyatýn her alanýnda çalýþmalar yapýyor.

Etkilendiði Yazarlar:
Bütün yazarlardan az çok etkilendi. Zaten insanoðlunun özelliði deðil midir iletiþimde bulunduðu varlýklardan etkilenmek?


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Oðuz Düzgün, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.