Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karþýsýnda zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. -Atatürk |
|
||||||||||
|
Avuçlarýnda, gelincik tarlalarý saklayan sabahlar gibiydiniz siz. Gündoðumu serinliði gibi... Kulaklarýma demirleyen sözleriniz gibi... “Sabah kalktýðýmýzda ikimiz de ayný güneþe bakýyor olacaðýz. Benim gözlerimdeki ýþýk senin odaný, senin gözlerindeki de benim odamý aydýnlatýyor olacak; kim demiþ birbirimizi göremediðimizi.” Gelincik tarlasýnýn ortasýnda, gözlerinde gökyüzü taþýyan bir çocuk gibiydiniz. Kâh mavi, kâh bulutlu... “Sen hiç büyümeyeceksin”, deyiþlerime gülümserdiniz. Gülümserdiniz; gözleriniz yaðmur yüklüyken de, göçmen kuþlarý aðýrlarken de... “Ve gözlerin gelir geçer içimden Su içerken, Sen sokulurken akþam kýzýllýðýna, Ekmeði bölerken...” (Ý. Sadri) Hiçbir zaman bilemedim, ben o göçmen kuþlarýndan mýydým gözlerinizin, tek mevsimlik bakýþlarýnda. Yoksa? ... Sizi izlerken içimden hep bir þarký mýrýldanýyorum, bilmezsiniz. Gözlerimin önünden bir porte geçiyor ve notalar... Gözleriniz portedeki ‘es’ler. Bir vuruþluk duraksama gerekiyor. Eski kýrk beþlikler vardý satýrlarýmda, sizi izlerken. Öyle ya; fonda bir müzik gerek madem... Olacaksa Yeþilçam’dan olsun, deðil mi ya! Benim, heyecandan terleyen parmaklarýmý saklayacak yer aradýðýmdý; þarkýlar. Dilimin söylemeye varamadýklarýydý... Siz gökyüzü gibi baktýðýnýz zamanlarda, kaçacak yer aramalarýmdý, utancýmdan. Yýldýz kaydýðýnda, tuttuðum dileði size söyleyemediðimdi o þarkýlar. Benim bahçemin tüm açýk hava sinemalarý kapanýr gün gelir de... Kapanýr perde, eðer bir gün Türkan Sultan’ýn gözleri yaþlarla kapanýrsa ve Cüneyt Abi unutmuþsa artýk o ezgiyi; “Ne emelim, ne arzum, kalmasa tek umudum Erisem yudum yudum, yine seni seveceðim...” Süheyl Denizci orkestrasý sus pus olduðunda... Ve siz hiçbir zaman bilemediniz; yokluklarýnýzda, göz kapaklarýma iðneler batýrýlmýþ gibi aðladýðýmý. Gözyaþýmýn tuzunda, adýný sanýný bilmediðim bakýþýnýzýn tadýný sakladýðýmý... Yalan deðil, aradým sizi... Cebeci’nin arka mahallelerinde, sýcak ekmek kokan bir sokak aradým. Sordum; bilen duyan yok mu, diye. Bakýp suratýma; bir varmýþ- bir yokmuþ, dediler. Ýnanmadým onlara. Samanpazarý’nda iðne oyalarý aradým... Yaz-malardan geriye, yalnýz oyala-malar kaldý, dediler. Onlara da inanmadým. Ýþte böyle zordur iki lafý bir araya getiremeyen bir kýzý anlamaya çalýþmak, diyordum. Vishnu Juggernaut’un yazdýklarýný okudum sonra... “Baðýra, baðýra türkü söyledim. Makarnalarý ‘Y’ olacak þekilde dizdim raflara. Kimse bilmedi, kimseye söylemedim senden baþka...” Vishnu Juggernaut’un dediklerine inandým ben de. Fonda Metin Bukey orkestrasýnýn çaldýðý þarkýya inandým biraz da; “Sen kalbimin mehtabýsýn güneþisin Sen ömrümün vazgeçilmez bir eþisin...” ...ve perde! “- Nejat, burada, odamda ne iþin var - ... - Burada ne arýyorsun Nejat? - Burada ne aradýðýmý bilmiyorum, yalnýz mahvolduðumun ve manen öldüðümün farkýndayým... Seni seviyorum, Zülal”. Siz benim karþýma çýkan en devrik cümleydiniz belki de... Peþiniz sýra aklýmýn tüm cümle âlemini devirip geçtiniz. Ýþte böyle kolaydýr, kelimelere ihtiyaç duymadýðýný bilen bir kýzý anlamak, diyordunuz. Mülteci mýsralarýnýz geldi bana kadar: “Yarýn, anýlarým olduðunda, aklýnda senden de parçalar olsun benim hayatýmda.” Bundandýr bana anlatmanýz; kola kapaðýyla minyatür kale maç yaptýðýnýzý... Ýlkokuldan kalma tüm hünerlerinizle duvarlara papatya çizdiðinizi. “elimden tut yoksa düþeceðim yoksa bir bir yýldýzlar düþecek eðer þairsem beni tanýrsan yaðmurdan korktuðumu bilirsen gözlerim aklýna gelirse...” (A. Ýlhan) Fotoðraflarda güldüðünüz pek az olsa bile, gülmeye hep bir adým yakýndýr sesiniz; gülünce yabancý durmasýn kulaklarda diye. Ne yazýyordu fotoðrafýn arkasýnda? “Ben sadece þehirlerin deðil, insanlarýn da renginin olduðuna inanýyorum. Mesela ‘sen’ deyince; önce beyaz geliyor aklýma, sonra yeþil, pembe ve mavi. Sonra, bu renklerin hepsi karýþýp kahverengi oluyor, gözlerinden ‘sen’ oluyorsun. Sonra gülüyorsun... Ellerim hafifliyor, kendimi bile unutuyorum” Olacak iþ deðildi! Bizden olsa olsa iki þair eskizi olurdu. “... Yaðmur, belki gözlerimden aldýn ýslaklýðýný... Belki de düþlerimden çaldýn rengini... Býrak göðsüne yaslanýp uyuyakalayým...” Hiç büyümeyeceksin sen, dediðime bakmayýnýz. Siz, Barýþ Abi'nin "adam olacak çocuk"larýndansýnýz. Nerde olursanýz olun sabah kalkýnca, ayný güneþe bakýyor olacaðýz... Ve ben sizi avucunda gelincik tarlalarý saklayan sabahlar gibi hatýrlayacaðým her zaman. “Akþamsa eylül'se ýslanmýþsam beni görsen belki anlayamazsýn içlenir gizli gizli aðlarsýn eðer ben yalnýzsam yanýlmýþsam elimden tut yoksa düþeceðim” (A. Ýlhan) SON Ve film burada kopar. Ama fonda hala bir þeyler vardýr; Suavi’den yalý çapkýný... ...Cam kýrýðý gibi doldun içime Cam kýrýðý gibi doldun içime Cam kýrýðý gibi doldun içime... (Eylül, 2005, Ankara)
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Yasemin Cankaya, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |