Bir sanatçý baþarýsýz olamaz; sanatçý olabilmek bir baþarýdýr. -Charles Horton Cooley |
|
||||||||||
|
Þaþkýn ve heyecanlý oyalandý biraz düþtüðü noktada.Yaðmur gözleriyle süzdü düþtüðü cama açýlan odayý. Odada bir kadýn vardý bir de yalnýzlýk.Zaman kaybetmek istemedi. Sýkýldý. Keþfetmeliydi bu yeni dünyayý.Umarsýzca süzüldü bilmediði bir yolda.Korkmadý.Rotasýný çizmemiþ bir salyangoz gibi saða, sola yalpalayarak þaþkýnca ilerledi. Kýrýlgan bir titremeyle aktý, aktý, aktý.Ve kimbilir kaç yaðmur damlasýnýn bu ilk ve son yolculuðuna þahitlik eden camýn kýrýk dökük tahta pervazýnda son buldu yaþamý. Ölürken hiç aðlamadý.Peþi sýra takip etti onu baþka küçük, aceleci yaðmur damlalarý. Ve küçük yaðmur damlasýnýn çizdiði ince çizgiyi takip ederek öldüler birbiri ardýna. Ýstanbul' da her sokakta her cam pervazýnda. Ölüm sonatlarý söyledi her bir damla çýðlýk çýðlýk camda yankýlanan aryalar eþliðinde. Ölü yaðmur damlalarý birikti arnavut kaldýrýmlý sokakta, ölü yaðmur damlalarýndan nehirler aktý apartma oluklarýndan, ölü yaðmur damlalarýnýn gözyaþý izleri kaldý camda. Kadýn usulca sokuldu cama. Týpký bir yapraðýn üzerindeki çið tanesi aktý akacak. Taze, kýrýlgan, naif.Bir dokunsan daðýlýp binbir damlaya daðýldý daðýlacak. Bir gölge gibi sessiz. Bir orman kadar ýssýz. Ürpererek seyretti sokaðý. Bedeni bir mermer kadar soðuk. Sýmsýký sarýldý kendine. Her yaðmur da olduðu gibi. Usulca o adamýn dizleriymiþcesine dayadý baþýný pencerenin kenarýna. Uzaklarda ama cok uzaklarda bir yeri düþledi. Birini belkide. Siyah tüllerle örtülü yeþil iki býçak vardý gözçukurlarýnda. Kana bulanmýþ iki yeþil hançer yanyana. Yasla bilemiþ gözleri hüzün sarýsýndan solgun papatya teninde, çifte su verilmiþ çelikten keskin iki kýlýç gözleri kýnýnda. Düþündü. Þehri, þehri yýkayan yaðmur ölülerini düþündü. Ýlk ölümünü düþündü. Bugünü, yarýný birazda dünü. Kaç gün, kaç hafta, kaç ay yada kaç yýl geçmiþti bu þehirde. Kaç yýl olmuþtu öleli. Ne kadar uzundu bu þehrin sokaklarýyla tanýþýklýðý. Ve daracýk arnavut kaldýrýmlý bu sokak.Birbirine yaslanarak güç almaya çalýþan yaþlý cifler gibi birbirine yaslanmýþ yorgun evleriyle sýralý bu sokak. Karanlýk gecelerinin tek ýþýðý, kah yanan kah yanmayan sokak lambasýna dayanmýþ o adamýn hayalini saklayan sokak. Geçip giden zamana karþý direnen eski badem aðacýnýn zamansýz çiçeklerine kucak açan sokak.Ve her akþam sarabý þiþesini kaybetmiþ ayyaþlý sokak. Düþündü.Kaç sokak vardý yaþadýðý. Ve yaþayan kaç sokak. Bu sokaða ilk geldiði günü hatýrladý. Üþüdü. Daha sýký sarýldý kendine.Akþam inmek üzereydi. Üþüdü. Aðýr aðýr cýkmýþtý yokuþu arkasýnda Kýzkulesiyle, Üsküdar. Bitkindi cok bitkin. Bacaklarýmý onu yoksa o mu bacaklarýný tasýyor du bilemedi ? "Ne zor þeymiþ ölmek dedi " içinden. Ne zor.Yokusun basýnda karsýlamýstý onu carpýk, curpuk sýra, sýra, kara kuru ahþap evler. Zamansýz açmýþ bir badem aðacý ve hafif kaykýk bir sokak lambasý. Kursuni bir gri giymiþti gökyüzü. Denizin o sinsi uðultusu. Gökyüzüne asýlmýs martý çýðlýklarý sýra sýra.Dalga çýrpýntýsýna karýsan kalp çýrpýntýsý. Ýlk aþk gibi. Ýlk ölüm gibi. Ýlk öldürdüðü aþk yada kalbine ilk gömdüðü adam gibi. Uzaktan bir ezan sesiyle irkildi. Ardýndan bir zangocun caldýðý eski kilisenin çaný. Sýyrýldý bir anda tüm o anlardan, o adamý düþlediðinde nasýl sýyrýlýyorsa tüm kabuklarýndan. Nasýl caresiz , korumasýz kalýyorsa öylece kala kaldý. Daha hýzlý carpýyordu damlacýklar cama. Daha hýzlý ölüyorlardý peþpeþe, sýra sýra.Uzaklaþtý pencereden.Saate baktý. Aslýnda kaçý kaç geçtiðinin ne önemi vardý ki. Zaman akýp geçiyordu iþte.3 yada 5 .O saatini aþka 5 kala durdurmustu.Yakamozlarla yýkandýðý bir gece. Boþverdi. Usulca oturdu cam önündeki eski kanepeye.Kaç kanepe gözyaþýyla yýkanmýþtý ki?.Gözü afrika menekselerine takýldý. Nasýlda yabani, nasýlda güzellerdi.Gölgede açan yaban çiçekleri. Bir zamanlar onun da oldugu gibi.Onun peþine takýlmasaydým diye geçirdi bir an aklýndan. Bu þehrin arka sokaklarýnda kaybolmasaydým bir zamanlar..... Üþüyordu.Vazgeçti düþünmekten.Üþüyordu. Ama üþüyen neydi. Bedenimi, yüreðimi yoksa ruhumu bilemedi.Bir kaç odun attý sobaya. Ateþ böcekleri misali daðýldý kývýlcýmlar.Uçustu, daðýlýverdiler odanýn dört bir yanýna.O adamýn gözlerindeki gibi. Nihavent makamý bir þarký tutturdu sobanýn üstünde çaydanlýk.Yüreði hüzzam, gözleri buselik. Ölülerin ellerine ihtiyacý varmýdýr? diye düþündü.Sonra cevabýný veremiyeceði sorulardan vazgecti. Tekrar baþladý düþünceler geçidi. - Al kýzým demiþti ihtiyar madam eEleni.Kendi yaptýðý o viþne likörünü uzatýrken billur bardaklarda. Bana dost lazýmýdir.Yoldaþ, arkadas para deðil. Konusmuþlardý saatlerce. Elleri paltosunun kollarýna saklý basý önünde konusmuþlardý saatlerce. O sokaklarý anlatmýstý Eleniye.O adamý. Perde perde çýlgýnlýðý.Deliliði. Ýstanbul'un o karanlýk sokaklarýný anlatmýstý günlerce. Eskiden karaladýðý bir þiiri bile okumuþtu Eleni ye.Günün geceye aðýdýný okumuþtu.Yaldýzlarý dökülmüþ istanbul'u okumuþtu. " Zil zurna sarhoþ, adsýz çýkmazýnda iþedi “burýya iþyen ibnedir !*?… “ yazýlý apartmanýn duvarýna. Eceli gelen köpek, Cihangir'de bir cami duvarýna eceli geldiðinden olsa? Her þeyden bi haber uyurken, kýrýk dökük yataðýnda çingene gözlü çocuk. Kulaðýný hem üfledi, hem diþledi fare. Sýrf o çocuðun kulaklarý kendininkinden daha kepçe diye. Gece konmuþ kondunun- tahta tuvaletini mesken tutmuþ iki salyangoz- en sehvetli seviþmelerinde yeni bir gece yarýsý, salya sümük içinde. Boya sarýsý saçlý fahiþe, diþler kankýrmýzý rujlu dudaklarýný, demir karyolanýn gýcýrtý senfonisi ve üstündeki adamýn çoktan saymayý býraktýðý geliþ gidiþleri eþliðinde. Bir tinerci arnavut kaldýrýmlý sokak arasýnda ölürken, bir bebek rüyasýnda meleklerin çizdiði mutluluðun en güzel resmini görür. Yeni bir gün doðumunun sancýsýný çekerken Ýstanbul Taze mezarýnda bir adam aðlar kendi ölümüne. Dayanamýþ sormuþtu eleni o adamý..Bilmem demiþti. Öyle bir adam hiç oldumu.Ellerini paltosunun kollarýna saklayarak. ve düþünmüþtü.Ölülerin ellerine ihtiyacý olurmu diye.... Uzaktan vapur düdükleri geldi. Saat gene kaçý bilmem kaç geçiyordu. Zifiri bir karanlýk cökmüþtü sokaða.Sonuna kadar actý perdeleri. Cýlýz ýsýðýyla sokak lambasý hergeceki ýssýzlýðýyla üþüyordu. Aþaðýda ayýn savký vurmuþ bir deniz. Balýkcý sandallarýnýn uzak fenerlerinin ýþýklarý.Çinekop gözleri.. Balýk kanatlarýna yüklü balýkcý hayallari. Masal gibi biten son bulan yasamlar, öyküler gibi .
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © ZEYNEP DÝDEM, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |