53 / 46 f

Emek ve emek gücünüz kolektif bir alan içine de bir deðerdir. Emek ve emek gücünüz kolektif alanda komu kaynaklarý ile giriþmekle verimli ve baðýl enerjilidir. Rýzk diye daðýtýlanlar kolektif kaynaklar ya da kamu kaynaklarýydý.

Kamu kaynaklarýnýn üretim ve tüketim gücü giriþmesinden yoksun býrakýlan kesimler, emek güçlerinin karþýlýðýnda (çalýþmalarý karþýlýðýnda) mülk sahibine teslim olurlar. Dini söylemle mülk sahibine sýðýnmýþ olanlar “ben teslim olanlarýn ilkiyim” diyerek iman ve inanç deklarasyonunu açýk açýk ilan ederler.

Rýzk verme daðýtýmý yapabilmek için kolektif emek güçleri üzerine Deli Dumrul vergileri konur. Böylece toplanan vergilerle kamu mal varlýðý olan hazine oluþur. Hazinenin bir kýsmý mecburen sistemin kendi enerji tüketimine harcanýr. Amortisman diye harcanýr. Yol su elektrik diye kamu yararý olarak harcanýr.

Geri kalan kamu kaynaklarý olan kamunun kolektif gücü; ihalelerle, finansman saðlamalarla vs. iç edilir. Böylece adýna vatan denen o “kolektif üretim birliði içindeki yönetimin gücü, kendi yetki alaný içinde mülk sahibi olarak davranýr. Zorunlu olan emekle, emek gücünü rýzk, nasip, þans diye saçar.

Rýzka gark olan zenginlikler beþ parmaðýn beþi de bir olmadýðý nedenle zengin olanlar deðildi. Aksine ister yeterliliði olsunlar, isterse yeterliði olmasýnalardý. Ýster çalýþkan olunsundu, isterse en sünepe kiþi olunsundu; kolektif bir alanda erk gücü seçilmiþ olan kiþilere “emek gücünü rýzk diye daðýtýyordu.

Kolektif tabanlý köleci sistemin baþýndan beri olup biten rýzk daðýtma aldatma ve gizlemesi buydu. Kolektif bir alan da kolektif bir emek gücü yoksa, rýzk daðýtma iþi de yoktu. Kolektif emek gücü yaþlýyý çocuðu, hastayý vs. gözeten emek gücüydü. Çalýþkaný, tembeli ayýran ona göre olan güç deðildi.

Kamunun kapasite gücünden yoksun býrakýlan inandýrýlmýþlar; “Ey mülkün sahibi olan, sana sýðýndým. Sen aðasýn, sen beysin, sen paþasýn” demekle teslim olunan güç kolektif kapasiteli kolektif kaynaklardý. Deðilse mülkün sahibi “mülküm olandan dilediðime dilediðim kadar veririm” demesi veya “dilediðime de vermem” derken; tarla, bað, bahçe, koyun, inek, araç gereç, bilgi vs. bir yerlerden gelip, gökten inip seçilmiþ kiþilere verilmiyordu. Kamunun olan kamusal yararlar rýzk diye birilerine peþkeþ çekiliyordu.

46 G

Mülk olarak verilen yerler ne Himalaya daðlarýnýn baþýydý ne Taklamakan çölüydü. Rýzk diye mülk olup verilenler doðrudan doðruya “kamu malý, kamu zenginlikleri olan kolektif kapasite yeteneði ile kolektif yapabilirliklerdi”.

Mülk yoksunu sefaletiler pardon güzide halk, kamusal kaynaklarýn üretim gücünden yoksun olmalarý nedeniyle, kurtarýcý diye sürecin müsebbipleri olan kamu yöneticisi siyasetlere doðru eðilim ederler.

Ýlk inþa mülk sahiplerinin mutlak iradesi olan monarþin yönetimlerdi. Mülk sahipliðinin göze batar olmasýný gizlemek, düþmanlýðý körüklememek için kolektif kaynaklar güya seçilmiþ siyasi yönetimlere býrakýlýr. Bunlar mülkün sahibi adýna mülkü yönetirler.

Ýlk mülk sahibi olma iradesini taþýmakla giydirilmiþ hayali kiþiliklerden olan Ýbrahim kolektif gücü, mülk sahibi Allah’ýn gölgesi yani “zýllullahlar olarak” yönetirdi. Oligarþiyle yönetimin gücü mülk sahipleri arasýnda paylaþýldý.

Siyasi oluþum ve siyaset; sýrf mülkün yönetimi olmaktan çýkarýlýp (zenginin, zenginliklerin yönetimi olmaktan çýkarýlýp, yoksulluðun da yönetimi olmakla, kendisini güncellemiþti. Oligarþinin göze batan durumlarý nedenle gizleyici mantýk içinde siyasiler de mülk sahibi adýna mülkü yönetirler.

Kolektif kapasite kamu gücünü doðurur (kolektif gücü doðurur). Kamu gücü çevrimi de kolektif kapasiteyi sürdürülebilir kýlar. Kolektif kapasite içinde, sistemin çevrimine harcanacak enerjiden daha fazlasý olan bir enerji; her gün yeniden ve yeniden yenilenebilir olan kolektif emek gücüyle vardýr.

Sistemin kendisi için tükettiði çevrimsel enerji ile sisteme harcanacak çevrim enerjisinin daha fazlasý olan kolektif emek gücü enerjisi, kiþisi olmayan kolektif sahipliklerdi. Kolektif sahiplikler þimdi %1 gibi kimi kiþilerin sahipliðiydiler. Bu iki kuvvet birbirlerini desteklemekle birbiri üzerine geri etkileþmelerdir.