..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Hemen yüzüne gül suyu seperek Leyla'yý ayýlttýlar." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Halk Öyküleri > Abdullah Çaðrý ELGÜN




13 Ocak 2023
Ýlyas Ali Daþtan, Hayata Can Suyu (Abdullah Çaðrý Elgün  
Abdullah Çaðrý ELGÜN

Abdullah Çaðrý ELGÜN


ÝLYAS ALÝ DAÞTAN ‘IN “HAYATA CAN SUYU” ADLI KÝTABI ÜZERÝNE Abdullah Çaðrý ELGÜN KÝTAP HAKKINDA BÝRKAÇ SÖZ: Editörlüðünü Faruk DEMÝREL’in yaptýðý Kitap: “Ubuntu Yayýnlarý: 64” tarafýndan numaralý eser olarak yayýnlanýyor. Basýmý: Bizim Büro, Matbaa, Ankara; Sertifika Numarasý: 49059, olan kitap Birinci Basýmý: Eylül, 2021, tarihi olarak veriliyor. 13.5x21 Ebatýnda, Karton kapak içinde, birinci hamur saman kâðýda basýlýyor. Kitabýn geliri, SMS Hastalarýna “Can Suyu” olmasý “1Kitap 1Nefes” baþlýðý ile okuyucusuna sunuluyor. Teþekkür sayfasýnda ise kitabýn birinci basýmýna destek çýkan: Akdeniz Huzurevi Yaþlý Bakým Merkezi ile Akdeniz Medyasýna teþekkür ediliyor. Kitap toplam: 160 sayfa olup, içinde zevkle okunabilecek yirmi (20) hikâye barýndýrýyor: Sekizinci sayfada yer alan: “Neden Hayata Can Suyu?” sorusuna cevap veriliyor. SMS (Sipinal Müsküler Atrofi) adý verilen hastalýða yakalanmýþ çocuk, genç ve yaþlýlarýn SGK (Sosyal Güvenlik Kurumu)nun karþýlamadýðý bu ilacý alamamalarýndan doðan can kayýplarý ve onlara yardým amaçlý çýkan, bu kitabýn, bir nebze olsun bunlara “Can Suyu” olabilmesini umut eden, bir sayfalýk temenni söylemleri yer alýyor. KÝTAPTAKÝ HÝKÂYELER: Kitap “Annemin Sýradan Bir Günü” adlý hikâyesi ile baþlayýp, “Tuzlayalým da Kokmasýn” hikâyesi ile son buluyor: “Annemin Sýradan Bir Günü”, “Arkadaþým Paron Salih”, “Büyükþehir Yaþam Koçu”, “Darwin’in, Yanýlgýsý”, “Eski Numara”, “Gazoz Kapaðý”, “Ýçimdeki Çocuk”, “Ýlk Aþk”, “Kambur Ruhlar”, “Kanseri Ýlk Defa Yenen Kadýn: Maviþ”, “Kara Kedi Kâbusu”, “Kuþ Yuvasý”, “Küçük Pembe Kanat”, “Mayýs Potkalý”, “Orada Bir Köy Var Uzakta”, “Senli Kiþiler ve Yerler”, “Son Ebe”, “Tayin Meselesi”, “Tuzlayalým da Kokmasýn” “HAYATA CAN SUYU”, KÝTABINDAKÝ HÝKÂYELERÝN KONU ve TEKNÝK YAPISI: HÝKÂYE: Yaþanmýþ veya yaþanabilir bir olayý, belli kurallara baðlý olarak anlatan kýsa yazýlara hikâye (hikâye) denir. Hikâyede kiþiler, hayatlarýnýn sadece bir yönüyle ele alýnýrlar. Olay; veya kiþilere ait ayrýntýlara girilmez. Hikâyede kiþi ve olay sayýsý azdýr. Kimi zaman olaya gerek duyulmaz. Hayatýn bir kesiti alýnarak hikâyeleþtirilir. Bir “an” ýn hikâyesi oluþturulur, “insan gerçeði” bir iki yanýyla ele alýnýr. Ýlyas Ali DAÞTAN’ýn: “Tayin Meselesi”, “Orada Bir Köy Var Uzakta” adlý eserinde bu durumu görmek mümkün olmakla birlikte, kiþi ve olayýn ayrýntýlarýna kaçýnýlmýþtýr. Örnek: “…köyümüz kartal tepesini andýran bir mevkide, kuþ bakýþý ovada, olup bitenleri görecek yükseklikte konuþlanmýþ bir Türkmen köyüydü. “Ýlyas Ali DAÞTAN, “Hayata Can Suyu: Annemin Sýradan Bir Günü”, s.9” …Annem, tek can ile alternatif bir hayat biçimi düþünmeden çalýþýrdý. Köydeki bütün analar gibiydi. Kendi anasýndan gördüklerini öðrendiklerini bir nesil daha sürdürme misyonu vardý. “Ýlyas Ali DAÞTAN, “Hayata Can Suyu: Annemin Sýradan Bir Günü, s.9” “Gecenin en karanlýk yaný, þafaðýn sökmek üzere olduðu andýr. Tan vakti, birazdan gürül gürül bir yaþamýn Sürrealist bir muþtusunu taþýmaktadýr. Bunu keyif için deðil, her gün sorumluluk diye bilen anneme romantizm dilinde anlatamam.” Ýlyas Ali DAÞTAN, “Hayata Can Suyu: Annemin Sýradan Bir Günü, s.10” Ortaçaðda özellikle Hindistan’da “Bin bir Gece Masallarý”yla saðlam bir hikâye geleneðinin varlýðý bilinmektedir. Bu gelenek Arapçadan yapýlan çevrilerle Avrupa’ya yayýlmýþtýr; ancak bu çað Avrupa’sýnda yaygýn olan hikâyeleri, masal, efsane, rivayet anlatýmlarýndan ayýramýyoruz. Bizde, 1839 Tanzimat’ýn ilanýný takiben dönemde, Batý’nýn etkisiyle edebiyatýmýza giren modern hikâyeden önce Türk Edebiyatýnda yüzyýllar süren saðlam bir hikâye geleneði vardý. Günümüzde de yaþayan halk hikâyeleri, meddah hikâyeleri, köy odalarýnda sazlý sözlü anlatýlan hikâyeler, tandýr baþý hikâyeleri, kýraathanelerde anlatýlan hikâyeler, halk masallarý, bu geleneðin birer belgesi olarak karþýmýza çýkarlar. VIII. IX yy. ortaya çýkan; fakat XIII. ve XIV. yüzyýllarda yazýya geçirildiði sanýlan Oðuznâmeler, Dede Korkut Hikâyeleri, çaðdaþ hikâye tekniðine uygun yapýsý ve kurulumu ile Türk Edebiyatýný kuranlarýn Batý’dan çok önce hikâyeyi keþfetmiþ olduðunu göstermektedir. Hikâye hayatýn bütünü içinde; fakat bir bölümü üzerine konulmuþ derinliði olan bir gözlüktür. Bu gözlüðün arkasýnda kimi zaman olay, geliþim evreleriyle; kiþi, zaman, çevre baðlantýsý içinde, hikâye boyunca incelenir. Burada yazar, bir plana baðlý kalýr. Klasik vak’a hikâyeleri dediðimiz bu hikâyelere Ýlyas Ali DAÞTAN’ýn “Hayata Can Suyu” adlý kitabýndaki hikâyeleri ile de benzerlik gösteriyor. Bu teknik yapý, Fransýz yazar Guy de Maupassant tarafýndan yaygýnlaþtýrýldýðý için; klasik vak’a hikâyelerine: “Maupassant Tarzý Hikâye” de denir. Bu tarzýn bizdeki en önemli temsilcileri Ömer SEYFETTÝN, Refik Halit KARAY, Hüseyin Rahmi GÜRPINAR gibi yazarlardýr. “Hayata Can Suyu” hikâye kitabý ile Ýlyas Ali DAÞTAN, bu yolda ilerlemek istemektedir. Hikâyede, kimi zaman gözlüðün arkasýndan incelenen olay deðil, hayatýn küçük bir kesiti, insan gerçeðinin kendisidir. Bu tarz hikâyenin dünya edebiyatýndaki temsilcisi ise Anton ÇEHOV’dur. ÇEHOV tarzý hikâyede baþarýlý yazarlarýmýz arasýnda Sait Faik ABASIYANIK, Memduh Þevket ESENDAL vardýr. Ýlyas Ali DAÞTAN ise bu yolun baþýna ulaþmýþ, kendisinden ileri yürümesi beklenen, gelecek vadeden hikâyecilerden sayabiliriz. Hikâyede Olay, Plan ve Konu: Vak’a hikâyelerinde durum, faaliyet önem arz etmektedir. Hikâye boyunca olay çeþitli yönleriyle irdelenir. Ayrýca olayýn baþlamasý, geliþmesi ve belirli bir sonuca ulaþmasý gerekir. Sonuç, okuyucuyu þaþýrtmaz; olayýn geliþim aþamasýnda yer yer, meraklandýrma öðeleri görülür; düðümler oluþur; arkasýndan çözümler gelir. Ýlyas Ali DAÞTAN’ýn “Hayata Can Suyu” kitabýndaki hikâyelerinde “Plan, Konu ve Olay”ý görmek mümkün oluyor. Hikâyede Olay Üzerinde söz söylenen, fikir yürütülen olay; veya durumdur. Hikâyelerde yaþanmýþ; veya yaþanabilir olaylar ele alýnýr. Ýlyas Ali DAÞTAN “Hayata Can Suyu” hikâye kitabýnda bunu gerçekleþtirmiþtir. Hikâyede Plan Hikâyede plan hikâye çeþidine göre deðiþmektedir. Bu tür bir olay hikâyesinde, serim(giriþ), düðüm(geliþme), çözüm(sonuç) bölümü vardýr. Serim: Bölümünde olay, kiþi ve kiþiler genel anlamda tanýtýlýr. Zamana ve mekâna baðlý özellikler, olay; ve kiþilere baðlý olarak verilir. Düðüm: Yazar, hikâyede, olayýn akýþý içinde kiþiler, zaman, yer öðelerine yönelik bilinmezler düðümünü oluþturur. Hikâyelerin hacim olarak geniþ ve kapsamlý olmamasý, düðüm sayýsýnýn da sýnýrlý olmasýný saðlar. Merak öðesi olayý sürükler. Çözüm: Olay Hikâyelerinde merak öðeleri, ana düðüm, genellikle beklenmedik biçimde çözülür. Hikâyedeki ana olay okuyucuyu etkileyecek bir sonuca ulaþýr. Klasik olay hikâyelerinde ulaþýlan bu sonuç sürpriz olmaz. Çözüm bölümü, hikâyede her þeyin bittiði anlamýnda deðildir. Birçok hikâyede, hikâyenin baþlangýcý; ve sonucu, okuyucu tarafýndan tamamlanýr. Belli bir olay üzerine kurulmayan, anlatýmýn ön planda olduðu, hayatýn bir kesitinin anlatýldýðý hikâyelere Durum Hikâyesi denir. Kurucusu Anton ÇEHOV’ dur. Yazarýn bir plan yapma zorunluluðu yoktur. Durum Hikâyelerinde serim, düðüm, çözüm düzeni, olay hikâyelerinden farklýdýr. Olay Hikâyelerinde önemli ve öncelikli olan merak öðesi, Durum Hikâyelerinde kiþisel ve sosyal yorumlardan, duygu ve hayâllerden sonra gelir. Durum Hikâyelerinde belli bir düþünce güdülmez. Yazar kendi kiþiliðini saklar. Durum Hikâyelerinde hikâye kahramanlarý tam olarak tanýtýlmaz. Kiþilerin hayat tarzlarý, zaman ve mekâna baðlý olarak, doðal anlatým içinde okuyucuya sezdirilir. Çevre ve insana ait ayrýntýlar dikkatle ve tüm canlýlýðýyla verildiði halde; düðümlerin çözümü belli bir sonuca ulaþmaz. Olaylarýn ve durumlarýn akýþý, okuyucunun hayâl gücüne býrakýlýr. Durum Hikâyelerinde çoðu zaman olay hikâyenin bittiði yerde baþlar. Hikâyede Zaman Zaman, hikâyenin temel öðelerinden biridir. Klasik Olay Hikâyelerinde anlatýlan olay veya olaylar, zamana baðlanýr. Olay belli bir zaman dilimi içinde baþlar, geliþir ve biter. Ýlyas Ali DAÞTAN “Hayata Can Suyu”’ kitabýndaki hikâyelerinde zamana baðlanmýþ. Belli bir zaman diliminde baþlayýp, bazan bir günde bazan da günlere yayýlarak bitiyor. Hikâyenin konusuna ve yapýsýna göre zaman uzar veya kýsalýr; ancak hikâyede yýllarý alan bir zaman, söz konusu deðildir. Ýlyas Ali DAÞTAN “Hayata Can Suyu”’ kitabýndaki “Tayin Meselesi” adlý hiykâyede bu durum istisnadýr. Durum Hikâyelerinde, akan zamana yer verilmez. Belli zaman içinde geliþen olay ve olaylar zinciri olmadýðý gibi, olaya baðlý deðiþen bir zaman da yoktur! Ýlyas Ali DAÞTAN’ýn “Hayata Can Suyu: Tayin Meselesi” hikâyesinde olaylar yýllarca sürmüþtür. Mekân Klasik Olay Hikâyelerinde olayýn geçtiði yere mekân denir. Yazar olayýn geliþimi içinde, fazla detaya inmeden, olayýn geçtiði mekâný da anlatýr. Durum Hikâyelerinde mekân anlatýlmaz, sezdirilir. Mekâna iliþkin verilen ayrýntýlar, hikâye konusuyla baðlantýlýdýr. Ýlyas Ali DAÞTAN’ýn “Hayata Can Suyu” adlý kitabýndaki hikâyelerinde mekân çok renkli, çeþitli ve zengindir. Örneðin: “Arkadaþým Paron Salih, Büyükþehir Yaþam Koçu, Darwin’in Yanýlgýsý, Gazoz Kapaðý, Ýçimdeki Çocuk, Ýlk Aþk, Kambur Ruhlar, Kanseri Ýlk Defa Yenen Kadýn: Maviþ, Kara Kedi Kâbusu, Kuþ Yuvasý, Küçük Pembe Kanat, Mayýs Potkalý, Orada Bir Köy Var Uzakta, Senli Kiþiler ve Yerler, Son Ebe, Tayin Meselesi, Tuzlayalým da Kokmasýn” en güzel örneklerdir. Hikâyede Kiþi, Kiþiler Hikâyede: Birinci, ikinci ve üçüncü kiþi gibi sýnýflandýrma yapýlýr. Birinci kiþi baþ kahramandýr, diðerleri ise yardýmcý elemanlardýr. Ýlyas Ali DAÞTAN’ýn “Hayata Can Suyu” adlý kitabýndaki hikâyelerinde kiþiler: “Anne, baba, çocuk, komþular, arkadaþlar, kambur ruhlar, oyunlar, hastalýklar, köy, kasaba, þehir”, olarak görülmektedir. Olay Hikâyelerinde: Hikâye kiþileri az da olsa fizikî ve ruhî özellikleriyle tasvir edildikleri halde; Durum Hikâyelerinde, kiþiler tanýtýlmaz, olayla ilgili yönleri öne çýkarýlýr. Hikâyede Yazým Dili ve Ýfade Çeþitleri Hikâye kiþileri, günlük konuþma dilinin tüm canlýlýðý ile karþýlýklý konuþmaktadýrlar. Hikâye dilinde cümleler genellikle kýsadýr. Anlatým, günlük söyleyiþte görülen deyim ve sözcüklerle zenginleþtirilmiþtir. Ýlyas Ali DAÞTAN’ýn “Hayata Can Suyu” adlý kitabýndaki hikâyelerinde ifade çeþitleri: “Salih’in bir baþka huyu da sürekli olarak baþýný soluna çevirip arkasýnda birinin olup olmadýðýný kollamaktý. Tedirgin bir yüz haliyle sanki sol yanýndan bir hamle gelecek gibi yaþýyordu!..” Ýlyas Ali DAÞTAN’ýn “Hayata Can Suyu: Arkadaþým Paron Salih, s.15” Salih’in kafasýna sopalarla vurmuþlar. Hastaneye götürülüp baþýna dikiþ atýlmýþ. Sonraki günlerde kafasýndaki yara iyileþti; ancak aldýðý darbelerden dolayý sýk sýk baþýnýn aðrýdýðýný söylüyordu… Ýlyas Ali DAÞTAN’ýn “Hayata Can Suyu: Arkadaþým Paron Salih, s.18” Ýfade Çeþitleri Olay ve Durum Hikâyelerinde anlatýlanlar ya yazar tarafýndan ya da hikâye kiþisi tarafýndan dile getirilir. Hangi durumda olursa olsun, hikâyeye, anlatýcýnýn bakýþý hakimdir. Olay ve durum, anlatýcý tarafýndan yönlendirilir. Anlatýcý, hikâye kahramaný; veya kahramanlarý adýna düþünür. Hareketleri ve durumlarý anlatýcý yorumlar. Görüldüðü gibi hikâyede iki türlü anlatým biçimi vardýr. Hikâye kahramaný tarafýndan anlatýlanlar hikâyelerde “birinci kiþili” anlatým; yazarýn aðzýndan anlatýlanlar ise hikâyelerde "üçüncü kiþili" anlatýmdýr. Bazý hikâyelerde bu iki anlatým biçimi, birlikte kullanýlýr. “Ýlyas Ali DAÞTAN’ýn “Hayata Can Suyu” adlý kitabýndaki hikâyelerinde ifade biçimleri kendi aðzýndan nakledilmektedir. Bu anlatým tarzý, “birinci kiþili”, "üçüncü kiþili" ve “Ben Anlatýcýlý” ifadelerdir. Hikâye dilinin zenginliði, yazarýn dile hakimiyetiyle ilgilidir. Hikâye dili, yazardan yazara, ayrýca hikâye türüne ve konusuna göre deðiþir. Durum Hikâyelerinde ise günlük dil kullanýlýr. Örnek: “Þimdiki halimle yaþlý bir sümenim. Rengim yer yer bordoyu hatýrlatýr. Köþelerim delinmiþ, içimdeki mukavvalar görünmektedir. Üçgen biçiminde ortaya çýkan bu mukavva parçalarý tükenmez kalem ile boyanmaktan bir hal almýþtýr.” “Ýlyas Ali DAÞTAN’ýn “Hayata Can Suyu: Bir Sümenin Hikâyesi, s.20” “Memuriyet hayatý biz sümenler için de etme bulma dünyasýdýr!.. “Etme sümeni yerinden, yeni sümen de seni eder köþkünden.” Diye sümen atalarýmýzýn bir sözü vardýr! Zaten bu denli sýk yönetici deðiþtiren bir ülkede sürekli sümen deðiþmesi de normaldir!.. Ýlyas Ali DAÞTAN’ýn “Hayata Can Suyu: Bir Sümenin Hikâyesi, s.21”” MODERN HÝKÂYE Yazarýn, insanlarýn her gün gördükleri; fakat düþünmedikleri bazý durumlarýn gerisindeki gerçekleri hayâl ve birtakým olaðanüstülüklerle anlattýðý hikâye biçimine Modern Hikâye denir. Hikâyede bir tür olarak 1920’li yýllarda ilk defa Batý’da görülen bu anlayýþýn en önemli temsilcisi Franz KAFKA’dýr. Bu türün bizdeki temsilcisi Haldun TANER, hikâyelerinde, genellikle büyük þehirlerimizdeki yozlaþmýþ tipleri, sosyal ve toplumsal bozukluklarý, felsefi bir yaklaþýmla ele alýr. Yazar sade anlatýmýna ince bir yergi ve yer yer, alay katarak, olay ve kiþilerin gerçek yönlerini göz önüne serer. Ýlyas Ali DAÞTAN’ýn “Hayata Can Suyu” adlý kitabýndaki hikâyelerinde durum farklýdýr. Köy hayatýný, köydeki bir ailenin yaþayýþ biçimi, Dibek, Soku, Cem Evi, Yufka Arasý Somun Dürümeci, Kara Lastik ve Çedik, Çerçi, Eþek Þakasý, Kýnalý Keklikler ve Çekirgeler, Bað Bozumu, Peri Bacalarý ve Yedi Kýzlar, Harman Yeri, Buruk Dursun ve Deli Hava, Karabaþ, Gazel ve Yangýn, Okul, Kara Kavak, Çeþme/Pýnar, Yunak, En Baþý; Paron Salih, Sümen …vb. bir yýðýnla konular ve bunlarýn etrafýnda geliþmiþ anlatýmlar yer almaktadýr. NOTLAR Türk Edebiyatýnda ilk hikâyeler, Samipaþazâde Sezai’nin yazdýðý küçük eserlerdir. Batýlý anlamda hikâyenin Türk Edebiyatýndaki ilk temsilcisi Ömer Seyfettin’dir. Avrupaî tarzýn ilk HÝKÂYE ve ROMANCILARI Ahmet Mithat Efendi, Emin Nihat Bey, Þemseddin Sami Bey’dir. Ahmet Mithat Efendi neþirlerinde 1870 yýlýnda KISSADAN HÝSSE, LETAÝF i RÝVÂYET’in ilk beþ bölümü ile baþlar. 1873’te baþlayýp, 1875’te biten Emin Nihat Bey’in MÜSAMERETNAME’si ikinci teþebbüstür. 1875’te ÞEMSETTÝN SAMÝ’nin TAAÞÞUK i TALAT ü FÝTNAT’ýdýr. Modern Hikâyenin Türk Edebiyatýndaki temsilcisi ise Halit Ziya UÞAKLIGÝL ve Haldun TANER’dir. Türk hikâyeciliði, ilk olarak Ýlk Çað, Türkistan, Binbuda Kütüpanesi’nde bulunan Uygurca, Samoyetçe, Sankritçe, Sogutça hikâyeleridir. (Kaynanam Kara Papam Kara, Ýkiz Kardeþ Hikâyeleri) Bunlar Anadolu’da masala ve tarihî eserlere girmiþtir. Bunlar da: Oðuznâmelerimiz, Dedekorkut Hikâyelerimizdir. Sonraki yüzyýllarda ise bunu: Leylâ ile Mecnûn, Ferhat ile Þirin, Yusuf ile Züleyha, Arzu ile Kamber, Zaloðlu Rüstem Köroðlu…vb. hikâyelerdir. Hoþa giden, eðlendirici anlatýmlar olarak geliþen hikâyeye, bu anlamýyla Homeros destanlarýnýn ve Heredot Tarihi’nin anlatýmlarýnda da rastlanýr. Ortaçaðda özellikle Hindistan’da “Binbir Gece Masallarý” ile saðlam bir hikâye geleneðinin varlýðý bilinmektedir. Bu gelenek Arapçadan yapýlan çevirilerle Avrupa’ya yayýlmýþtýr; ancak bu çað Avrupa’sýnda yaygýn olan hikâyeleri, masal, efsane, rivayet anlatýmlarýndan ayýramýyoruz. Ýlyas Ali DAÞTAN’ýn “Hayata Can Suyu” adlý kitabýndaki hikâyelerinde geçen olay gerçek hayatýn içi ve ta kendisidir. Hikâye türünün ilk büyük baþarýsýný XIII. Yüzyýlda Ýtalyan Edebiyatýnda görüyoruz. Bu yüzyýlda yazýlan hikâyelerin büyük çoðunluðu nüktelidir; ancak macera hikâyeleri de az deðildir. Hikâyeye bugünkü anlamda ilk edebî kimliði kazandýran Ýtalyan Yazar Boccacio’dur. Sanatçý, Rönesans hikâyecilerini de etkilemiþtir. Rönesans’tan sonra hýzla geliþen hikâye XIX. Yüzyýlda edebiyatýn en yaygýn türlerinden biri olmuþtur. Ayný yüzyýlda, Tanzimat’ýn ilanýný takiben Batý’nýn etkisiyle edebiyatýmýza giren modern hikâyeden önce Türk Edebiyatýnýn yüzyýllar süren saðlam bir hikâye geleneðine ulaþmasýný saðlamýþtýr. Bir kýsmý günümüzde de yaþayan halk hikâyeleri, meddah hikâyeleri, halk masallarý bu geleneðin tanýklarýdýr. XIV. ve XV. yüzyýllarda yazýya geçirildiði sanýlan Dede Korkut Hikâyeleri, Oðuznâmeler, çaðdaþ hikâye tekniðine yakýn kurgusu ve planýyla Türk Edebiyatýnýn bir kýsým anlatýmlarda Batý’dan ileride olduðunu gösteren eserlerdir. Hikâye kelimesi ilk olarak Tanzimat’ta “Roman” karþýlýðýnda kullanýldý. Bugünkü anlamda hikâyelere ise “küçük hikâye” denildi. Haldun TANER: “Hikâyeyi romanýn kýsasý, romaný hikâyenin uzunu sanmak bence yanlýþtýr; hem “hikâye”nin hem de “roman”ýn ayrý özellikleri vardýr. Tekniði baþka iþleyiþi baþka üslubu baþka iklimi baþka….” diyor. MODERN HÝKÂYE Yazarýn insanlarýn her gün gördükleri; fakat düþünmedikleri bazý durumlarýn gerisindeki gerçekleri hayâl ve birtakým olaðanüstülüklerle anlattýðý hikâye biçimine Modern Hikâye denir. Hikâyede bir tür olarak 1920’li yýllarda ilk defa Batýda görülen bu anlayýþýn en önemli temsilcisi Franz Kafka’dýr. Bu türün bizdeki temsilcisi Haldun Taner hikâyelerinde genellikle büyük þehirlerimizdeki yozlaþmýþ tipleri sosyal ve toplumsal bozukluklarý, felsefî bir yaklaþýmla irdeler. Yazar, sade anlatýmýna ince bir yergi ve yer yer alay katarak olay ve kiþilerin gerçek yönlerini göz önüne serer. NOTLAR: Türk Edebiyatýnda ilk hikâyeler: Sami Paþazâde Sezai’nin yazdýðý küçük eserlerdir. Batýlý anlamda hikâyenin Türk Edebiyatýndaki ilk temsilcisi Ömer Seyfettin’dir. Modern hikâyenin Türk Edebiyatýndaki temsilcisi ise Haldun Taner’dir. Roman ve hikâye arasýndaki farklarý Dikkatten kaçýrmamak gerekir. Roman nedir? Hikâye nedir? Roman ile hikâye arasýndaki fark ne? Bu sorulara cevap aramak, bir mecburiyet olmuþtur. Edebiyat dünyasýnda, biliniyor gibi görünen birçok kavram, aslýnda tam olarak nedir bilinmemektedir. Hikâyeyi bu görüþle açmak ve tanýmlamak yerinde olacaktýr: Kelime olarak, Ýtalyancadan, ‘Novella’ kelimesinden gelmiþtir. Türkçe anlamý ile de: ‘Yeni’ mânâsýna gelmektedir. Hikâyenin tanýmý; az insanlardan oluþan, sýnýrlý bir periyodikte geçen, sýnýrlý bir çevrede cereyan eden, kýsa bir kurgusal edebiyat anlatýmýdýr. Hikâyelerin, genellikle, “sürpriz”; ama “mantýklý” bir sonuçlarý vardýr. Hikâyelerin konusu, tipik olarak, tek yönlüdür. Kronolojik zaman dilimi, hýzlý bir þekilde ilerler ve çok kýsadýr. Hem kiþi sayýsý hem de “çevre”, sýnýrlýdýr. Romanda halk dili olmalýdýr. Roman, geniþ hacimli, en azýndan bir; ama genellikle birden fazla kiþiyi ihtiva eden, uzun zaman dilimini gerektiren, bir uzun kurgusal edebiyat metnidir. Kiþisel geliþim üzerinedir. Romandaki kiþiler, genellikle ayný ve dar bir çevreden deðil; deðiþik çevredendir. Roman, temel bir merkez; ama birçok eylem çeþitliliðini barýndýrýyor. ANLATICILAR TÝPÝ (TÝPOLOJÝSÝ, KARAKTERÝ) 1.Anlatýcý Tipi (Karakteri) Bir anlatý metni ile ilk karþýlaþýldýðýnda ilk tanýþýlan eleman hikâyeyi nakledendir. Burada söylenilen hususun sadece kurgulu metinleri kapsamadýðý açýktýr. Kurgu metinlerin sistemli incelenmesi yapýldýðýnda da anlatýcý ya da anlatý vasýtasý olarak adlandýrýlan lengüistik figürün büyük bir önem ihtiva ettiðini söylemek mümkündür. Roman sanatýnýn temeli bakýþ açýsýna göre, onun problemi üzerinde yükselir. Bunu görmemezlikten gelen yazar, üzerinde durduðu temâyý ve anlamý aktarmada yeterince baþarýlý olamaz. Anlatýmýn seviyesinin tespitinde karþýlaþtýðýmýz yapýlarýn içerisinde, kurgu anlatýlarýn en temel unsuru olan anlatýcý, anlatýcýlarý hem dýþ anlatýcý hem de iç anlatýcý olarak görebiliriz. Bunlarýn her ikisi de anlattýklarý metin içerisinde, pozisyonlara göre iki baþlýk altýnda toplanýrlar: Þayet bir anlatýcý anlattýðý hikâyenin katýlýmcýlarýndan biri ise, “benzer anlatýcý” dýr. Anlatýcý anlattýðý hikâyenin dýþýnda kalan, katýlýmcýlarýndan biri olmadýðý bir konumda ise, o taktirde benzer olmayan anlatýcý olarak isimlendirilir. Micke Bal’in adlandýrmasýyla: A: Dýþ Anlatýcý B: Karakter Anlatýcý (Sýnýrlý). Diðer bir benzer ayrýmla da: “Ben Anlatýcý(lar) ve “Üçüncü Kiþi Anlatýcý(lar) olarak tespit etmem mümkündür. Bu bilgiler ýþýðýnda hikâyeye yaklaþtýðýmýzda anlatýcý, bu kurgu dünyasýnýn varlýklarýndan biridir. I. Tekil þahýs konumundaki anlatýcý hikâye kahramanlarýndan biridir. Olaylarý yaþayan ve anlatan ayný kiþidir. Örnek: “Malûm ülkemizde, özellikle de Kamu Kurumlarýnda referans olmadan, Tavsiye Kartý götürmeden bir bürokrata iþ yaptýrmak, kolay deðil!.. Bizde her iþ buna bakar. Tavsiye Kartý veya söz geçer bir referans olmayan ve taþrada çalýþan bir memur belki yýllarca ilk atandýðý yerde kalýr…. Hatta orada unutulur. Emekli olunca memleketine dönüp ailesine öyle kavuþur!.. Ýlyas Ali DAÞTAN’ýn “Hayata Can Suyu: Tayin Meselesi, s.147” Altý ay geçtikten sonra eþ durumundan tayin için dilekçe verdik. … Karþýlýklý dilekçe ve matbu “Red Yazýsý” atýþmalarý beþ yýl sürdü… …Umut dünyasý iþte. Ýnsan baþýna gelmeyince bilmiyor. Kim ne derse ona yöneliyorum. …Memlekete döndükten sonra hanýmý çalýþtýðý ile mecbur ediyorum. Terminalde ikimizin de gözlerinden yalar boþanýyor!.. Hanýmý teselli ediyorum. Ýlyas Ali DAÞTAN’ýn “Hayata Can Suyu: Tayin Meselesi, s.149” …Ellerim önümde baðlý Müdürüm Tarýk Beyin ellerine atýldým.Müdür deðil sanki baba… “Bu iþi olmuþ bil!” dedi. Allah sizi inandýrsýn. Ýçim nasýl huzur doldu. Adamýn ellini tutup zorla öptüm… Ben bu iyiliði arkadaþlarýma anlatýp Müdürü överken, Çaycý Ýzzet geldi. Anlattýklarýna kulak misafiri olmuþ: “Býrak Bey! O düzenbaz adamdan sana hayýr yok!” demesin mi? Bütün hevesim kursaðýmda kaldý… Ýlyas Ali DAÞTAN’ýn “Hayata Can Suyu: Tayin Meselesi, s.150” Metin aktarýmýnda tekil I.þahýs’ýn (m) kullanýlmasý anlatýcý tipinin tesbiti için önemli bir ipucudur. Bu hikâyede anlatýcý, “ben anlatýcý”dýr. Hikâyede anlatýcý tipini ele veren önemli ipuçlarýndan biri de, anlatýcýnýn hikâye kahramaný ile ayný ortamda (hapishane) olduðunu belirtmesi ve onun hal ve hareketlerini gözlemleyebilmesi ve onlarý aktarabilmesidir. Ýlyas Ali DAÞTAN’ýn “Hayata Can Suyu: “Arkadaþým Paron Salih, Kambur Ruhlar, Kanseri Ýlk Defa Yenen Kadýn: Maviþ, Kuþ Yuvasý, Küçük Pembe Kanat, Mayýs Potkalý, Orada Bir Köy Var Uzakta, Senli Kiþiler ve Yerler, Son Ebe, Tayin Meselesi, Tuzlayalým da Kokmasýn” Kiþiye dayalý anlatýmlarda anlatýcý, karakterin fizyolojik özelliklerini, genç yaþlý dýþ görünüþ ile ilgili giyim ve kuþamýna önem vermesi, eðilimleri, duruþu, bakýþý, insan üzerinde býraktýðý izlenimler ve ismi verilmelidir. Bunlar anlatýcýya aktarýlan önemli unsurlardýr. Örnek: “… Beþ yýlda bizim hanýmýn bütün saçlarý aðarmýþ… Benim kafam da sýrmalý ayna gibi olmuþ. Ben hanýma bakýyorum, o bana bakýyor. Neredeyse birbirimizi tanýyamayacaðýz. Beþ yýl önce evlenen o genç insanlardan eser kalmamýþ… Görüntü olarak, yaþlanmýþ ve çökmüþ gibi dursak da daha yaþýmýz genç… Ýlyas Ali DAÞTAN’ýn “Hayata Can Suyu: Tayin Meselesi, s.154” Yazar, Yani Anlatýcý Hikâye Katýlýmcýlarýndan Biri Olarak: a) Karakteri fizyolojik bakýmýndan tanýtmasý, b) Kahramanýn ismi ve ailesi hakkýnda az çok bilgi vermesi, c) Aktörün, öðrenmeye yani bilgi edinmeye açýk olmasýný söylemesi gibi unsurlar anlatýcýnýn tipini veren önemli ipuçlarýdýr. Anlatýcý hikâye kahramanýnýn içsel duygularýný anlatmak için onun iç dünyasýna inmemiþ, gizli duygu ve düþünceleri anlatma yoluna gitmemiþtir. Bu açýdan anlatýcý; 1- Doðrudan (baðýmsýz, dolaysýz) konuþma aktarýmýný, 2-Olay örgüsünde, karakter, tasvir vb. hususlarda, “otoriter bir anlatý söylemi”ni seçmemesi vb. durumlarda anlatýcý tipi “ben hikâye si anlatýcý”dýr. Birinci (Ben hikâyesi) Kiþi Anlatýmcýsý: 1. Anlatým Seviyesi Hikâye, anlatým seviyesi bakýmýndan deðiþik bir konumlamadadýr. Bu konumlama; anlatýcýnýn kurgu metnin bir katýlýmcýsý olmasý, dolaysýz konuþma tekniðinin ön planda olmasý ve müdahale sýnýrýnýn sýfýr düzeyinde olmasý gibi unsurlarýn niteliklerinden anlamak mümkündür. Hikâye: A) Temel metin B) Alt anlatýlar (metinler) Temel metin / çerçeve metin, anlatýcýnýn metnidir. Anlatýcý, hikâye kahramaný olmakla birlikte, olay örgüsünü, kurgu metni nakleden kiþidir. Bu durum, anlatýcýnýn konum ve bakýþ açýsýný mekân, zaman, ritmik oluþumlarýn yapýsýnda deðiþmelere, yapýsal nitelikler kazanmasýna, zengin kurgusal yapýnýn ya da tersi durumun ortaya çýkmasýna ve bunlarýn belirginleþmesine neden olmaktadýr. Olayýn bir kahramaný olan anlatýcý, aktörün yaþamý, fiziksel yapýsý, duygu dünyasý (aþk dünyasý), gelecek tasarýmýný kurgusal ve ritmik yaklaþýmlarla anlatmýþtýr. Temel metnin anlatýcýsý olan anlatýcý, zamanlarda yer yer sýçramalar yapmýþ, yer (mekân) tasvirlerinde ise baþarýlý deðildir. Olayýn geçtiði yer (hapishane), anlatýcýnýn projektörüne hiç yansýmamýþtýr. Tasvirler genellikle aktör üzerinde yoðunlaþmýþtýr. “Baðýmsýz dolaysýz konuþma aktarýmý “Free Direct Speech) ile anlatýcý direk aradan çekilerek aktör ile alýcý aktarýcýnýn varlýðýna hiç ihtiyaç duymadan iletiþim kurarlar. Diyaloglarda anlatýcý, muhatap konumundadýr ancak müdahil veya dolaylý bir aktarýcý konumunda deðildir. Diyaloglarda belirginleþen en önemli noktalardan biri de anlatýcýnýn “anlatýcý” konumundan çýkarak “birey”selleþmesidir: Örnek: “…Bu arada hanýmla telefonda konuþuyoruz. Aslýnda konuþmuyoruz. Telefonun bir uçunda o aðlýyor, diðer ucunda ben aðlýyorum!.. Artýk dayanacak gücümüz kalmamýþ. Baktýk bu iþin sonu yok! Boþanmaya karar verdik. Böyle birbirimizin hayatýný mahvedeceðimize herkes kendi yoluna gitsin diyoruz…Dað daða kavuþuyor, insan insana kavuþmuyor...” Ýlyas Ali DAÞTAN’ýn “Hayata Can Suyu: Tayin Meselesi, s.150” Bu kurgusal yapýyý sembolize etmek gerekirse; Alt anlatý metninin anlatý sistemi Anlatý seviyesi kurgusal bir zenginlik taþýdýðýný söylemek mümkündür. Ana metin dýþýnda, ancak yapý ve kurgu bakýmýndan yine ana metine baðlý olan bir alt metin ortaya çýkmýþtýr. Bu metinde de bir anlatýcý ve bir dinleyici (muhatap) söz konusudur. Gönderici ve alýcý dýþýnda bir alýcý daha vardýr ki, bu alýcý metin dýþý muhatap olmakla birlikte temel metnin ve alt metnin temel anlatýcýsý üst anlatýcý (ben)dir. DÜZYAZI TÜRLERÝ Düzyazýlar iþlenen konu ve konunun iþlenme tekniðine göre iki ana grupta incelenir: A. Hikâyeleme yazýlarý B. Düþünce yazýlarý HÝKÂYELEME YAZILARI ROMAN : Yaþanmýþ veya yaþanmasý muhtemel, gerçek veya gerçeðe yakýn olaylarýn belli bir düzen içerisinde anlatýldýðý, yer, zaman ve þahýslarýn belli olduðu uzun yazýlardýr. Konularýna Göre Þöyle Adlandýrýlýr: Psikolojik Roman, Töre Romaný, Macera Romaný, Tezli Roman, Köy Romaný, Tarihi Roman, Egzotik Roman, Mektuplu Roman, Bilim-Kurgu Romaný, Biyografik Roman... Etkilendikleri Edebî Akýmlara Göre: Klasik Roman, Romantik Roman, Realist Roman, “Naturalist Roman" gibi adlar alýrlar. 2. Hikâye (Hikâye) : Yaþanmýþ ya da yaþanmasý muhtemel, gerçek veya gerçeðe yakýn olaylarýn, belli bir düzen içerisinde anlatýldýðý orta uzunluktaki yazýlardýr. Dünya Edebiyatý'nda hikâye türünün ilk örneði Ýtalyan yazar Boccacio'nun Decameron (Dekameron) adlý eseridir. Hikâye türü, Türk Edebiyatý'nda Tanzimat Dönemi'nde ortaya çýkmýþtýr. Dünya Edebiyatý'nda Realizm (gerçekçilik) akýmýnýn etkisinde hikâyeler ikiye ayrýlýr: a) Olay Hikâyesi: Fransýz yazar Guy de Maupassant tarafýndan geliþtirilmiþtir. Bu nedenle Maupassant tarzý hikâye olarak da adlandýrýlýr. Hikâye, belli bir olayýn etrafýnda geliþir. Türk Edebiyatýnda Olay Hikâyeciliðinin en önemli temsilcisi Ömer Seyfettin'dir. b) Durum (Kesit) Hikâyesi: Sovyet yazar Antony Çehov tarafýndan geliþtirilmiþtir. Bu nedenle Çehov tarzý hikâye olarak da adlandýrýlýr. Bu tür hikâyelerde belirli bir olay yoktur. Hayattan bir kesit sunulur. Durum hikâyeciliðinin Türk Edebiyatýndaki en önemli temsilcisi Sait Faik Abasýyanýk ve Memduh Þevket Esendal'dýr. HÝKÂYE ile ROMAN ARASINDAKÝ BENZERLÝKLER a) Her ikisinin de yazarý bellidir. b) Her ikisinde de giriþ, geliþme ve sonuç bölümleri vardýr. c) Her ikisinde de gerçek veya gerçeðe yakýn olaylar anlatýlýr. d) Her ikisinde de olaðanüstü özelliklere sahip olmayan, normal yapýda kahramanlar (kiþiler) vardýr. e) Her ikisinde de olaylarýn geçtiði zaman ve mekân bellidir. HÝKÂYE ile ROMAN ARASINDAKÝ FARKLAR 1) Hikâye kýsa ve orta uzunlukta bir yazý türüdür. Roman ise uzundur. 2) Hikâyede kiþi sayýsý romana göre daha azdýr. 3) Hikâyede genellikle bir tek olay anlatýlýrken, romanda birbirine baðlý olaylar anlatýlýr. 4) Hikâyede olaylar kýsa bir zamaný kapsar, romanda ise genellikle uzun bir zaman söz konusudur. 5) Romanlarda olayýn geçtiði dönemin siyasî, sosyal, tarih durumu hakkýnda bilgi edinilir. Bu durum hikâyelerde pek yoktur. 6) Hikâyelerde sýnýrlý bir mekân söz konusudur. Romanlarda ise olaylar daha geniþ bir coðrafyada meydana gelir. KÝTABA ELEÞTÝRÝ: “Hayata Can Suyu” adlý kitapta yirmi hikâye yer almaktadýr. Kitap kapaðýnda, yazarýn çocukluðunun özlemi olan, bir bisiklet edinme hevesinin hayâli, resmedilmiþ. Arka kapaða ise bu hikâyeden bir bölüm aktarýlarak okuyucunun ilgisi çekilmek isteniyor. Kitap Kapaðýn ön tarafýnda bir kitap ve üzerinde þiþmiþ bir balon, aðaçlar ve altýnda avuçlarýn arasýnda bir kalp bulunmaktadýr. Arka kapakta sadece: “Kitapta kendine dair bilgiler bulduðunda þaþma! Seninle öykülerimiz bir deðilse de ortak yaþanmýþlýklara ayna tuttuðu kesindir. Anlatýlanlar yaþamýn suretidir!” diyerek bitirilmektedir. Kitabýn sýrt kýsmýnda ise sadece, yazarýn adý ve kitabýn ismi yazýlmýþ. Çoðu oldu bittiye getirilen bu tür kitaplarýn baskýlarýnda, mutlaka bir eksiklik bulunmaktadýr. Bu kitapta da öyle olduðu gözüküyor. Matbaacýlar, yayýncýlar, eseri tashih edenler ve yazar, kitabýn baskýsý yapýlýp kapak takýlmasý iþinde dahi gözlemci olmalý; ve kitabýn kaliteli bir baský içinde, yeniden bir tashihe gerek kalmayacak kadar doðru çýktýðýndan emin olmalýlar. Matbaa ile koordineyi kesmemelidir. Bu konuda yazarlarýn da iþi takip etmesi gerekir. Bizde her ne sebep ise kitap yazýlýp bitirildikten sonra, yazar da iþi matbaacýya ve dizgiciye havale edip basýlýncaya kadar matbaaya uðramýyor; halbuki bu davranýþ, yazarýn kendi iþini ehil olmayanlara havale etmiþ olmasýndan baþka bir þey deðildir. Kitap, matbaada baskýya girip kitap kapaklarýnýn takýmýna kadar yazarýn da yeni bir çocuðun doðumunu beklercesine meraklý olarak, matbaa ile yakýndan temasta bulunmasý gerekmektedir. Baþkalarýna havale edilen her iþ gibi bu türde yapýlan baskýlarda da büyük hatalar meydana geliyor. Kitabýn arka kapaðýnda olmasý gerektiði halde, yanlýþ algýlanarak, tercihe baðlý olduðu zannedilen, kitabýn konusuyla ilgili bilgi eksikliðidir. Kitabýn arka kapaðýnda olmasý zarurî olan; ancak verilmeyen bu bilgiler verilerek kitabýn kýsa tanýtýmý mutlaka yapýlmalýdýr. Bu kitabýn konusu nedir, neden bahsetmektedir? Ne maksatla yazýlmýþtýr? Kýsa, bir tanýtým okuyucu için çok önemlidir. Böylelikle okuyucu, bu kitabýn tamamý hakkýndaki bilgiyi, kitabýn tamamýný okumadan anlamasý ve bu konuya ilgi duyuyor ise kitabý almasý bakýmýndan bilgilendirilmiþ olacaktýr. Eðer, bu bilgi ilgisini çekerse ve konu kendisini ilgilendiriyor, merak uyandýrmýþ ise kitap, okuyucuya: “Al beni!.” diyecektir. Aksi durum ise, kitap konu ve olaylar açýsýndan okuyucunun ilgisini çekmediði halde, okuyucuyu kitabý almaya zorlanmýþ; ve onu kandýrmýþ olacaktýr. Bu ise, ne yayýncýya ne de yazara yakýþan bir durum deðildir. Ýlyas Ali DAÞTAN’ýn “Hayata Can Suyu” adlý kitabýnda, kitabýn içinde geçen hikâyelerden birinden, bir aktarma yaparak, dikkat çekilmeye ve kitabýn diðer hikâyeleri de iþte böyle, denmeye getirmesi yerinde olmuþ; fakat hikâyeden bir kesit sunmamýþtýr. Kitabýn sýrtýna yazýlmasý gerek: Kitabýn, nerede basýldýðý, hangi il, hangi yýl olarak kapak sýrtýnda belirtilmesi yararlý olurdu. SANATÇININ HAYATI Yozgat / Çekerek / Kamýþlý Köyünde 08.01.1977 yýlýnda dünyaya geldi. Eþi de bir Kamu Kurumunda çalýþan Ýlyas Ali DAÞTAN evli ve iki kýz çocuðu babasýdýr. Ankara Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Eðitimi okuyan Ýlyas Ali DAÞTAN, bu eðitimin gereði olarak: Kadýn, erkek, çocuk, gençlik ile ilgili Sosyal Yardýmlar; yaþlýlýk, engellilik alanlarýnda Proje Geliþtirici, Uygulayýcý ve Ýdareci olarak çalýþtý. Halen Muratpaþa Belediyesinde Sosyal Hizmetler Uzmaný olarak çalýþmaktadýr. AKEV Üniversitesi Sosyal Hizmetler Bölümünde 2018-2020 yýllarý arasýnda, yarý zamanlý dersler verdi. SOSYAL HAYATI: Türkiye Okçuluk Federasyonunda Millî Hakem, Sosyal Hizmet Uzmanlarý Derneðinde Üye, Toplumsal Cinsiyet Eþitliði Derneði Üye, Uluslararasý Af Örgütü Üye, Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikasýnda da üyelik yapmýþtýr. SANATÇININ ESERLERÝ: 1) Kuþ Yuvasý 2) Kadýna Yönelik Þiddetin Kýsýr Döngüsü (Ses Öykü Özendirme Ödülü) 3) Ben Profeministim (Elephant Yayýnlarý 2. Baský) 4) Hayata Can Suyu


:GIG:
ÝLYAS ALÝ DAÞTAN ‘IN “HAYATA CAN SUYU” ADLI KÝTABI ÜZERÝNE
Abdullah Çaðrý ELGÜN
KÝTAP HAKKINDA BÝRKAÇ SÖZ:
Editörlüðünü Faruk DEMÝREL’in yaptýðý Kitap: “Ubuntu Yayýnlarý: 64” tarafýndan numaralý eser olarak yayýnlanýyor. Basýmý: Bizim Büro, Matbaa, Ankara; Sertifika Numarasý: 49059, olan kitap Birinci Basýmý: Eylül, 2021, tarihi olarak veriliyor.
13.5x21 Ebatýnda, Karton kapak içinde, birinci hamur saman kâðýda basýlýyor. Kitabýn geliri, SMS Hastalarýna “Can Suyu” olmasý “1Kitap 1Nefes” baþlýðý ile okuyucusuna sunuluyor.
Teþekkür sayfasýnda ise kitabýn birinci basýmýna destek çýkan: Akdeniz Huzurevi Yaþlý Bakým Merkezi ile Akdeniz Medyasýna teþekkür ediliyor.
Kitap toplam: 160 sayfa olup, içinde zevkle okunabilecek yirmi (20) hikâye barýndýrýyor:
Sekizinci sayfada yer alan: “Neden Hayata Can Suyu?” sorusuna cevap veriliyor.
SMS (Sipinal Müsküler Atrofi) adý verilen hastalýða yakalanmýþ çocuk, genç ve yaþlýlarýn SGK (Sosyal Güvenlik Kurumu)nun karþýlamadýðý bu ilacý alamamalarýndan doðan can kayýplarý ve onlara yardým amaçlý çýkan, bu kitabýn, bir nebze olsun bunlara “Can Suyu” olabilmesini umut eden, bir sayfalýk temenni söylemleri yer alýyor.

KÝTAPTAKÝ HÝKÂYELER:
Kitap “Annemin Sýradan Bir Günü” adlý hikâyesi ile baþlayýp, “Tuzlayalým da Kokmasýn” hikâyesi ile son buluyor:
“Annemin Sýradan Bir Günü”, “Arkadaþým Paron Salih”, “Büyükþehir Yaþam Koçu”, “Darwin’in, Yanýlgýsý”, “Eski Numara”, “Gazoz Kapaðý”, “Ýçimdeki Çocuk”, “Ýlk Aþk”, “Kambur Ruhlar”, “Kanseri Ýlk Defa Yenen Kadýn: Maviþ”, “Kara Kedi Kâbusu”, “Kuþ Yuvasý”, “Küçük Pembe Kanat”, “Mayýs Potkalý”, “Orada Bir Köy Var Uzakta”, “Senli Kiþiler ve Yerler”, “Son Ebe”, “Tayin Meselesi”, “Tuzlayalým da Kokmasýn”

“HAYATA CAN SUYU”,
KÝTABINDAKÝ HÝKÂYELERÝN KONU ve TEKNÝK YAPISI:

HÝKÂYE:
Yaþanmýþ veya yaþanabilir bir olayý, belli kurallara baðlý olarak anlatan kýsa yazýlara hikâye (hikâye) denir.
Hikâyede kiþiler, hayatlarýnýn sadece bir yönüyle ele alýnýrlar. Olay; veya kiþilere ait ayrýntýlara girilmez.
Hikâyede kiþi ve olay sayýsý azdýr. Kimi zaman olaya gerek duyulmaz. Hayatýn bir kesiti alýnarak hikâyeleþtirilir. Bir “an” ýn hikâyesi oluþturulur, “insan gerçeði” bir iki yanýyla ele alýnýr. Ýlyas Ali DAÞTAN’ýn: “Tayin Meselesi”, “Orada Bir Köy Var Uzakta” adlý eserinde bu durumu görmek mümkün olmakla birlikte, kiþi ve olayýn ayrýntýlarýna kaçýnýlmýþtýr. Örnek:

“…köyümüz kartal tepesini andýran bir mevkide, kuþ bakýþý ovada, olup bitenleri görecek yükseklikte konuþlanmýþ bir Türkmen köyüydü. “Ýlyas Ali DAÞTAN, “Hayata Can Suyu: Annemin Sýradan Bir Günü”, s.9”
…Annem, tek can ile alternatif bir hayat biçimi düþünmeden çalýþýrdý. Köydeki bütün analar gibiydi. Kendi anasýndan gördüklerini öðrendiklerini bir nesil daha sürdürme misyonu vardý. “Ýlyas Ali DAÞTAN, “Hayata Can Suyu: Annemin Sýradan Bir Günü, s.9”

“Gecenin en karanlýk yaný, þafaðýn sökmek üzere olduðu andýr. Tan vakti, birazdan gürül gürül bir yaþamýn Sürrealist bir muþtusunu taþýmaktadýr. Bunu keyif için deðil, her gün sorumluluk diye bilen anneme romantizm dilinde anlatamam.” Ýlyas Ali DAÞTAN, “Hayata Can Suyu: Annemin Sýradan Bir Günü, s.10”

Ortaçaðda özellikle Hindistan’da “Bin bir Gece Masallarý”yla saðlam bir hikâye geleneðinin varlýðý bilinmektedir. Bu gelenek Arapçadan yapýlan çevrilerle Avrupa’ya yayýlmýþtýr; ancak bu çað Avrupa’sýnda yaygýn olan hikâyeleri, masal, efsane, rivayet anlatýmlarýndan ayýramýyoruz.

Bizde, 1839 Tanzimat’ýn ilanýný takiben dönemde, Batý’nýn etkisiyle edebiyatýmýza giren modern hikâyeden önce Türk Edebiyatýnda yüzyýllar süren saðlam bir hikâye geleneði vardý.
Günümüzde de yaþayan halk hikâyeleri, meddah hikâyeleri, köy odalarýnda sazlý sözlü anlatýlan hikâyeler, tandýr baþý hikâyeleri, kýraathanelerde anlatýlan hikâyeler, halk masallarý, bu geleneðin birer belgesi olarak karþýmýza çýkarlar.
VIII. IX yy. ortaya çýkan; fakat XIII. ve XIV. yüzyýllarda yazýya geçirildiði sanýlan Oðuznâmeler, Dede Korkut Hikâyeleri, çaðdaþ hikâye tekniðine uygun yapýsý ve kurulumu ile Türk Edebiyatýný kuranlarýn Batý’dan çok önce hikâyeyi keþfetmiþ olduðunu göstermektedir.

Hikâye hayatýn bütünü içinde; fakat bir bölümü üzerine konulmuþ derinliði olan bir gözlüktür. Bu gözlüðün arkasýnda kimi zaman olay, geliþim evreleriyle; kiþi, zaman, çevre baðlantýsý içinde, hikâye boyunca incelenir. Burada yazar, bir plana baðlý kalýr. Klasik vak’a hikâyeleri dediðimiz bu hikâyelere Ýlyas Ali DAÞTAN’ýn “Hayata Can Suyu” adlý kitabýndaki hikâyeleri ile de benzerlik gösteriyor. Bu teknik yapý, Fransýz yazar Guy de Maupassant tarafýndan yaygýnlaþtýrýldýðý için; klasik vak’a hikâyelerine:
“Maupassant Tarzý Hikâye” de denir. Bu tarzýn bizdeki en önemli temsilcileri Ömer SEYFETTÝN, Refik Halit KARAY, Hüseyin Rahmi GÜRPINAR gibi yazarlardýr. “Hayata Can Suyu” hikâye kitabý ile Ýlyas Ali DAÞTAN, bu yolda ilerlemek istemektedir.
Hikâyede, kimi zaman gözlüðün arkasýndan incelenen olay deðil, hayatýn küçük bir kesiti, insan gerçeðinin kendisidir. Bu tarz hikâyenin dünya edebiyatýndaki temsilcisi ise Anton ÇEHOV’dur. ÇEHOV tarzý hikâyede baþarýlý yazarlarýmýz arasýnda Sait Faik ABASIYANIK, Memduh Þevket ESENDAL vardýr. Ýlyas Ali DAÞTAN ise bu yolun baþýna ulaþmýþ, kendisinden ileri yürümesi beklenen, gelecek vadeden hikâyecilerden sayabiliriz.

Hikâyede Olay, Plan ve Konu:
Vak’a hikâyelerinde durum, faaliyet önem arz etmektedir. Hikâye boyunca olay çeþitli yönleriyle irdelenir. Ayrýca olayýn baþlamasý, geliþmesi ve belirli bir sonuca ulaþmasý gerekir. Sonuç, okuyucuyu þaþýrtmaz; olayýn geliþim aþamasýnda yer yer, meraklandýrma öðeleri görülür; düðümler oluþur; arkasýndan çözümler gelir. Ýlyas Ali DAÞTAN’ýn “Hayata Can Suyu” kitabýndaki hikâyelerinde “Plan, Konu ve Olay”ý görmek mümkün oluyor.

Hikâyede Olay
Üzerinde söz söylenen, fikir yürütülen olay; veya durumdur. Hikâyelerde yaþanmýþ; veya yaþanabilir olaylar ele alýnýr. Ýlyas Ali DAÞTAN “Hayata Can Suyu” hikâye kitabýnda bunu gerçekleþtirmiþtir.

Hikâyede Plan
Hikâyede plan hikâye çeþidine göre deðiþmektedir. Bu tür bir olay hikâyesinde, serim(giriþ), düðüm(geliþme), çözüm(sonuç) bölümü vardýr.

Serim: Bölümünde olay, kiþi ve kiþiler genel anlamda tanýtýlýr. Zamana ve mekâna baðlý özellikler, olay; ve kiþilere baðlý olarak verilir.

Düðüm: Yazar, hikâyede, olayýn akýþý içinde kiþiler, zaman, yer öðelerine yönelik bilinmezler düðümünü oluþturur. Hikâyelerin hacim olarak geniþ ve kapsamlý olmamasý, düðüm sayýsýnýn da sýnýrlý olmasýný saðlar. Merak öðesi olayý sürükler.

Çözüm: Olay Hikâyelerinde merak öðeleri, ana düðüm, genellikle beklenmedik biçimde çözülür. Hikâyedeki ana olay okuyucuyu etkileyecek bir sonuca ulaþýr. Klasik olay hikâyelerinde ulaþýlan bu sonuç sürpriz olmaz.
Çözüm bölümü, hikâyede her þeyin bittiði anlamýnda deðildir. Birçok hikâyede, hikâyenin baþlangýcý; ve sonucu, okuyucu tarafýndan tamamlanýr.

Belli bir olay üzerine kurulmayan, anlatýmýn ön planda olduðu, hayatýn bir kesitinin anlatýldýðý hikâyelere Durum Hikâyesi denir. Kurucusu Anton ÇEHOV’ dur. Yazarýn bir plan yapma zorunluluðu yoktur. Durum Hikâyelerinde serim, düðüm, çözüm düzeni, olay hikâyelerinden farklýdýr. Olay Hikâyelerinde önemli ve öncelikli olan merak öðesi, Durum Hikâyelerinde kiþisel ve sosyal yorumlardan, duygu ve hayâllerden sonra gelir.
Durum Hikâyelerinde belli bir düþünce güdülmez. Yazar kendi kiþiliðini saklar. Durum Hikâyelerinde hikâye kahramanlarý tam olarak tanýtýlmaz. Kiþilerin hayat tarzlarý, zaman ve mekâna baðlý olarak, doðal anlatým içinde okuyucuya sezdirilir.
Çevre ve insana ait ayrýntýlar dikkatle ve tüm canlýlýðýyla verildiði halde; düðümlerin çözümü belli bir sonuca ulaþmaz. Olaylarýn ve durumlarýn akýþý, okuyucunun hayâl gücüne býrakýlýr. Durum Hikâyelerinde çoðu zaman olay hikâyenin bittiði yerde baþlar.

Hikâyede Zaman
Zaman, hikâyenin temel öðelerinden biridir. Klasik Olay Hikâyelerinde anlatýlan olay veya olaylar, zamana baðlanýr. Olay belli bir zaman dilimi içinde baþlar, geliþir ve biter. Ýlyas Ali DAÞTAN “Hayata Can Suyu”’ kitabýndaki hikâyelerinde zamana baðlanmýþ. Belli bir zaman diliminde baþlayýp, bazan bir günde bazan da günlere yayýlarak bitiyor.

Hikâyenin konusuna ve yapýsýna göre zaman uzar veya kýsalýr; ancak hikâyede yýllarý alan bir zaman, söz konusu deðildir. Ýlyas Ali DAÞTAN “Hayata Can Suyu”’ kitabýndaki “Tayin Meselesi” adlý hiykâyede bu durum istisnadýr.
Durum Hikâyelerinde, akan zamana yer verilmez. Belli zaman içinde geliþen olay ve olaylar zinciri olmadýðý gibi, olaya baðlý deðiþen bir zaman da yoktur! Ýlyas Ali DAÞTAN’ýn “Hayata Can Suyu: Tayin Meselesi” hikâyesinde olaylar yýllarca sürmüþtür.

Mekân
Klasik Olay Hikâyelerinde olayýn geçtiði yere mekân denir. Yazar olayýn geliþimi içinde, fazla detaya inmeden, olayýn geçtiði mekâný da anlatýr.
Durum Hikâyelerinde mekân anlatýlmaz, sezdirilir. Mekâna iliþkin verilen ayrýntýlar, hikâye konusuyla baðlantýlýdýr. Ýlyas Ali DAÞTAN’ýn “Hayata Can Suyu” adlý kitabýndaki hikâyelerinde mekân çok renkli, çeþitli ve zengindir. Örneðin:
“Arkadaþým Paron Salih, Büyükþehir Yaþam Koçu, Darwin’in Yanýlgýsý, Gazoz Kapaðý, Ýçimdeki Çocuk, Ýlk Aþk, Kambur Ruhlar, Kanseri Ýlk Defa Yenen Kadýn: Maviþ, Kara Kedi Kâbusu, Kuþ Yuvasý, Küçük Pembe Kanat, Mayýs Potkalý, Orada Bir Köy Var Uzakta, Senli Kiþiler ve Yerler, Son Ebe, Tayin Meselesi, Tuzlayalým da Kokmasýn” en güzel örneklerdir.

Hikâyede Kiþi, Kiþiler
Hikâyede: Birinci, ikinci ve üçüncü kiþi gibi sýnýflandýrma yapýlýr. Birinci kiþi baþ kahramandýr, diðerleri ise yardýmcý elemanlardýr. Ýlyas Ali DAÞTAN’ýn “Hayata Can Suyu” adlý kitabýndaki hikâyelerinde kiþiler: “Anne, baba, çocuk, komþular, arkadaþlar, kambur ruhlar, oyunlar, hastalýklar, köy, kasaba, þehir”, olarak görülmektedir.
Olay Hikâyelerinde: Hikâye kiþileri az da olsa fizikî ve ruhî özellikleriyle tasvir edildikleri halde; Durum Hikâyelerinde, kiþiler tanýtýlmaz, olayla ilgili yönleri öne çýkarýlýr.

Hikâyede Yazým Dili ve Ýfade Çeþitleri
Hikâye kiþileri, günlük konuþma dilinin tüm canlýlýðý ile karþýlýklý konuþmaktadýrlar. Hikâye dilinde cümleler genellikle kýsadýr. Anlatým, günlük söyleyiþte görülen deyim ve sözcüklerle zenginleþtirilmiþtir.
Ýlyas Ali DAÞTAN’ýn “Hayata Can Suyu” adlý kitabýndaki hikâyelerinde ifade çeþitleri:
“Salih’in bir baþka huyu da sürekli olarak baþýný soluna çevirip arkasýnda birinin olup olmadýðýný kollamaktý. Tedirgin bir yüz haliyle sanki sol yanýndan bir hamle gelecek gibi yaþýyordu!..” Ýlyas Ali DAÞTAN’ýn “Hayata Can Suyu: Arkadaþým Paron Salih, s.15”

Salih’in kafasýna sopalarla vurmuþlar. Hastaneye götürülüp baþýna dikiþ atýlmýþ. Sonraki günlerde kafasýndaki yara iyileþti; ancak aldýðý darbelerden dolayý sýk sýk baþýnýn aðrýdýðýný söylüyordu… Ýlyas Ali DAÞTAN’ýn “Hayata Can Suyu: Arkadaþým Paron Salih, s.18”

Ýfade Çeþitleri
Olay ve Durum Hikâyelerinde anlatýlanlar ya yazar tarafýndan ya da hikâye kiþisi tarafýndan dile getirilir. Hangi durumda olursa olsun, hikâyeye, anlatýcýnýn bakýþý hakimdir. Olay ve durum, anlatýcý tarafýndan yönlendirilir. Anlatýcý, hikâye kahramaný; veya kahramanlarý adýna düþünür. Hareketleri ve durumlarý anlatýcý yorumlar.
Görüldüðü gibi hikâyede iki türlü anlatým biçimi vardýr. Hikâye kahramaný tarafýndan anlatýlanlar hikâyelerde “birinci kiþili” anlatým; yazarýn aðzýndan anlatýlanlar ise hikâyelerde "üçüncü kiþili" anlatýmdýr. Bazý hikâyelerde bu iki anlatým biçimi, birlikte kullanýlýr.
“Ýlyas Ali DAÞTAN’ýn “Hayata Can Suyu” adlý kitabýndaki hikâyelerinde ifade biçimleri kendi aðzýndan nakledilmektedir. Bu anlatým tarzý, “birinci kiþili”, "üçüncü kiþili" ve “Ben Anlatýcýlý” ifadelerdir.
Hikâye dilinin zenginliði, yazarýn dile hakimiyetiyle ilgilidir. Hikâye dili, yazardan yazara, ayrýca hikâye türüne ve konusuna göre deðiþir.
Durum Hikâyelerinde ise günlük dil kullanýlýr. Örnek:
“Þimdiki halimle yaþlý bir sümenim. Rengim yer yer bordoyu hatýrlatýr. Köþelerim delinmiþ, içimdeki mukavvalar görünmektedir. Üçgen biçiminde ortaya çýkan bu mukavva parçalarý tükenmez kalem ile boyanmaktan bir hal almýþtýr.” “Ýlyas Ali DAÞTAN’ýn “Hayata Can Suyu: Bir Sümenin Hikâyesi, s.20”

“Memuriyet hayatý biz sümenler için de etme bulma dünyasýdýr!.. “Etme sümeni yerinden, yeni sümen de seni eder köþkünden.” Diye sümen atalarýmýzýn bir sözü vardýr! Zaten bu denli sýk yönetici deðiþtiren bir ülkede sürekli sümen deðiþmesi de normaldir!.. Ýlyas Ali DAÞTAN’ýn “Hayata Can Suyu: Bir Sümenin Hikâyesi, s.21””

MODERN HÝKÂYE
Yazarýn, insanlarýn her gün gördükleri; fakat düþünmedikleri bazý durumlarýn gerisindeki gerçekleri hayâl ve birtakým olaðanüstülüklerle anlattýðý hikâye biçimine Modern Hikâye denir.
Hikâyede bir tür olarak 1920’li yýllarda ilk defa Batý’da görülen bu anlayýþýn en önemli temsilcisi Franz KAFKA’dýr. Bu türün bizdeki temsilcisi Haldun TANER, hikâyelerinde, genellikle büyük þehirlerimizdeki yozlaþmýþ tipleri, sosyal ve toplumsal bozukluklarý, felsefi bir yaklaþýmla ele alýr. Yazar sade anlatýmýna ince bir yergi ve yer yer, alay katarak, olay ve kiþilerin gerçek yönlerini göz önüne serer.
Ýlyas Ali DAÞTAN’ýn “Hayata Can Suyu” adlý kitabýndaki hikâyelerinde durum farklýdýr. Köy hayatýný, köydeki bir ailenin yaþayýþ biçimi, Dibek, Soku, Cem Evi, Yufka Arasý Somun Dürümeci, Kara Lastik ve Çedik, Çerçi, Eþek Þakasý, Kýnalý Keklikler ve Çekirgeler, Bað Bozumu, Peri Bacalarý ve Yedi Kýzlar, Harman Yeri, Buruk Dursun ve Deli Hava, Karabaþ, Gazel ve Yangýn, Okul, Kara Kavak, Çeþme/Pýnar, Yunak, En Baþý; Paron Salih, Sümen …vb. bir yýðýnla konular ve bunlarýn etrafýnda geliþmiþ anlatýmlar yer almaktadýr.

NOTLAR
Türk Edebiyatýnda ilk hikâyeler, Samipaþazâde Sezai’nin yazdýðý küçük eserlerdir.
Batýlý anlamda hikâyenin Türk Edebiyatýndaki ilk temsilcisi Ömer Seyfettin’dir.
Avrupaî tarzýn ilk HÝKÂYE ve ROMANCILARI Ahmet Mithat Efendi, Emin Nihat Bey, Þemseddin Sami Bey’dir.
Ahmet Mithat Efendi neþirlerinde 1870 yýlýnda KISSADAN HÝSSE, LETAÝF i RÝVÂYET’in ilk beþ bölümü ile baþlar.
1873’te baþlayýp, 1875’te biten Emin Nihat Bey’in MÜSAMERETNAME’si ikinci teþebbüstür. 1875’te ÞEMSETTÝN SAMÝ’nin TAAÞÞUK i TALAT ü FÝTNAT’ýdýr.
Modern Hikâyenin Türk Edebiyatýndaki temsilcisi ise Halit Ziya UÞAKLIGÝL ve Haldun TANER’dir.
Türk hikâyeciliði, ilk olarak Ýlk Çað, Türkistan, Binbuda Kütüpanesi’nde bulunan Uygurca, Samoyetçe, Sankritçe, Sogutça hikâyeleridir. (Kaynanam Kara Papam Kara, Ýkiz Kardeþ Hikâyeleri) Bunlar Anadolu’da masala ve tarihî eserlere girmiþtir. Bunlar da:
Oðuznâmelerimiz,
Dedekorkut Hikâyelerimizdir.
Sonraki yüzyýllarda ise bunu:
Leylâ ile Mecnûn,
Ferhat ile Þirin,
Yusuf ile Züleyha,
Arzu ile Kamber,
Zaloðlu Rüstem
Köroðlu…vb. hikâyelerdir.
Hoþa giden, eðlendirici anlatýmlar olarak geliþen hikâyeye, bu anlamýyla Homeros destanlarýnýn ve Heredot Tarihi’nin anlatýmlarýnda da rastlanýr.
Ortaçaðda özellikle Hindistan’da “Binbir Gece Masallarý” ile saðlam bir hikâye geleneðinin varlýðý bilinmektedir. Bu gelenek Arapçadan yapýlan çevirilerle Avrupa’ya yayýlmýþtýr; ancak bu çað Avrupa’sýnda yaygýn olan hikâyeleri, masal, efsane, rivayet anlatýmlarýndan ayýramýyoruz.
Ýlyas Ali DAÞTAN’ýn “Hayata Can Suyu” adlý kitabýndaki hikâyelerinde geçen olay gerçek hayatýn içi ve ta kendisidir.

Hikâye türünün ilk büyük baþarýsýný XIII. Yüzyýlda Ýtalyan Edebiyatýnda görüyoruz. Bu yüzyýlda yazýlan hikâyelerin büyük çoðunluðu nüktelidir; ancak macera hikâyeleri de az deðildir.
Hikâyeye bugünkü anlamda ilk edebî kimliði kazandýran Ýtalyan Yazar Boccacio’dur. Sanatçý, Rönesans hikâyecilerini de etkilemiþtir. Rönesans’tan sonra hýzla geliþen hikâye XIX. Yüzyýlda edebiyatýn en yaygýn türlerinden biri olmuþtur. Ayný yüzyýlda, Tanzimat’ýn ilanýný takiben Batý’nýn etkisiyle edebiyatýmýza giren modern hikâyeden önce Türk Edebiyatýnýn yüzyýllar süren saðlam bir hikâye geleneðine ulaþmasýný saðlamýþtýr.
Bir kýsmý günümüzde de yaþayan halk hikâyeleri, meddah hikâyeleri, halk masallarý bu geleneðin tanýklarýdýr. XIV. ve XV. yüzyýllarda yazýya geçirildiði sanýlan Dede Korkut Hikâyeleri, Oðuznâmeler, çaðdaþ hikâye tekniðine yakýn kurgusu ve planýyla Türk Edebiyatýnýn bir kýsým anlatýmlarda Batý’dan ileride olduðunu gösteren eserlerdir. Hikâye kelimesi ilk olarak Tanzimat’ta “Roman” karþýlýðýnda kullanýldý. Bugünkü anlamda hikâyelere ise “küçük hikâye” denildi.
Haldun TANER: “Hikâyeyi romanýn kýsasý, romaný hikâyenin uzunu sanmak bence yanlýþtýr; hem “hikâye”nin hem de “roman”ýn ayrý özellikleri vardýr. Tekniði baþka iþleyiþi baþka üslubu baþka iklimi baþka….” diyor.

MODERN HÝKÂYE Yazarýn insanlarýn her gün gördükleri; fakat düþünmedikleri bazý durumlarýn gerisindeki gerçekleri hayâl ve birtakým olaðanüstülüklerle anlattýðý hikâye biçimine Modern Hikâye denir.
Hikâyede bir tür olarak 1920’li yýllarda ilk defa Batýda görülen bu anlayýþýn en önemli temsilcisi Franz Kafka’dýr. Bu türün bizdeki temsilcisi Haldun Taner hikâyelerinde genellikle büyük þehirlerimizdeki yozlaþmýþ tipleri sosyal ve toplumsal bozukluklarý, felsefî bir yaklaþýmla irdeler. Yazar, sade anlatýmýna ince bir yergi ve yer yer alay katarak olay ve kiþilerin gerçek yönlerini göz önüne serer.

NOTLAR:
Türk Edebiyatýnda ilk hikâyeler: Sami Paþazâde Sezai’nin yazdýðý küçük eserlerdir.
Batýlý anlamda hikâyenin Türk Edebiyatýndaki ilk temsilcisi Ömer Seyfettin’dir.
Modern hikâyenin Türk Edebiyatýndaki temsilcisi ise Haldun Taner’dir.
Roman ve hikâye arasýndaki farklarý Dikkatten kaçýrmamak gerekir. Roman nedir? Hikâye nedir? Roman ile hikâye arasýndaki fark ne? Bu sorulara cevap aramak, bir mecburiyet olmuþtur. Edebiyat dünyasýnda, biliniyor gibi görünen birçok kavram, aslýnda tam olarak nedir bilinmemektedir.
Hikâyeyi bu görüþle açmak ve tanýmlamak yerinde olacaktýr: Kelime olarak, Ýtalyancadan, ‘Novella’ kelimesinden gelmiþtir. Türkçe anlamý ile de: ‘Yeni’ mânâsýna gelmektedir.
Hikâyenin tanýmý; az insanlardan oluþan, sýnýrlý bir periyodikte geçen, sýnýrlý bir çevrede cereyan eden, kýsa bir kurgusal edebiyat anlatýmýdýr. Hikâyelerin, genellikle, “sürpriz”; ama “mantýklý” bir sonuçlarý vardýr.
Hikâyelerin konusu, tipik olarak, tek yönlüdür. Kronolojik zaman dilimi, hýzlý bir þekilde ilerler ve çok kýsadýr. Hem kiþi sayýsý hem de “çevre”, sýnýrlýdýr. Romanda halk dili olmalýdýr.
Roman, geniþ hacimli, en azýndan bir; ama genellikle birden fazla kiþiyi ihtiva eden, uzun zaman dilimini gerektiren, bir uzun kurgusal edebiyat metnidir. Kiþisel geliþim üzerinedir.
Romandaki kiþiler, genellikle ayný ve dar bir çevreden deðil; deðiþik çevredendir. Roman, temel bir merkez; ama birçok eylem çeþitliliðini barýndýrýyor.

ANLATICILAR TÝPÝ (TÝPOLOJÝSÝ, KARAKTERÝ)
1.Anlatýcý Tipi (Karakteri)
Bir anlatý metni ile ilk karþýlaþýldýðýnda ilk tanýþýlan eleman hikâyeyi nakledendir. Burada söylenilen hususun sadece kurgulu metinleri kapsamadýðý açýktýr. Kurgu metinlerin sistemli incelenmesi yapýldýðýnda da anlatýcý ya da anlatý vasýtasý olarak adlandýrýlan lengüistik figürün büyük bir önem ihtiva ettiðini söylemek mümkündür. Roman sanatýnýn temeli bakýþ açýsýna göre, onun problemi üzerinde yükselir. Bunu görmemezlikten gelen yazar, üzerinde durduðu temâyý ve anlamý aktarmada yeterince baþarýlý olamaz.

Anlatýmýn seviyesinin tespitinde karþýlaþtýðýmýz yapýlarýn içerisinde, kurgu anlatýlarýn en temel unsuru olan anlatýcý, anlatýcýlarý hem dýþ anlatýcý hem de iç anlatýcý olarak görebiliriz. Bunlarýn her ikisi de anlattýklarý metin içerisinde, pozisyonlara göre iki baþlýk altýnda toplanýrlar:
Þayet bir anlatýcý anlattýðý hikâyenin katýlýmcýlarýndan biri ise, “benzer anlatýcý” dýr. Anlatýcý anlattýðý hikâyenin dýþýnda kalan, katýlýmcýlarýndan biri olmadýðý bir konumda ise, o taktirde benzer olmayan anlatýcý olarak isimlendirilir.
Micke Bal’in adlandýrmasýyla:
A: Dýþ Anlatýcý
B: Karakter Anlatýcý (Sýnýrlý).
Diðer bir benzer ayrýmla da: “Ben Anlatýcý(lar) ve “Üçüncü Kiþi Anlatýcý(lar) olarak tespit etmem mümkündür.
Bu bilgiler ýþýðýnda hikâyeye yaklaþtýðýmýzda anlatýcý, bu kurgu dünyasýnýn varlýklarýndan biridir. I. Tekil þahýs konumundaki anlatýcý hikâye kahramanlarýndan biridir. Olaylarý yaþayan ve anlatan ayný kiþidir. Örnek:
“Malûm ülkemizde, özellikle de Kamu Kurumlarýnda referans olmadan, Tavsiye Kartý götürmeden bir bürokrata iþ yaptýrmak, kolay deðil!.. Bizde her iþ buna bakar. Tavsiye Kartý veya söz geçer bir referans olmayan ve taþrada çalýþan bir memur belki yýllarca ilk atandýðý yerde kalýr…. Hatta orada unutulur. Emekli olunca memleketine dönüp ailesine öyle kavuþur!.. Ýlyas Ali DAÞTAN’ýn “Hayata Can Suyu: Tayin Meselesi, s.147”
Altý ay geçtikten sonra eþ durumundan tayin için dilekçe verdik. … Karþýlýklý dilekçe ve matbu “Red Yazýsý” atýþmalarý beþ yýl sürdü…
…Umut dünyasý iþte. Ýnsan baþýna gelmeyince bilmiyor. Kim ne derse ona yöneliyorum.
…Memlekete döndükten sonra hanýmý çalýþtýðý ile mecbur ediyorum. Terminalde ikimizin de gözlerinden yalar boþanýyor!.. Hanýmý teselli ediyorum. Ýlyas Ali DAÞTAN’ýn “Hayata Can Suyu: Tayin Meselesi, s.149”
…Ellerim önümde baðlý Müdürüm Tarýk Beyin ellerine atýldým.Müdür deðil sanki baba…
“Bu iþi olmuþ bil!” dedi.
Allah sizi inandýrsýn. Ýçim nasýl huzur doldu. Adamýn ellini tutup zorla öptüm… Ben bu iyiliði arkadaþlarýma anlatýp Müdürü överken, Çaycý Ýzzet geldi. Anlattýklarýna kulak misafiri olmuþ:
“Býrak Bey! O düzenbaz adamdan sana hayýr yok!” demesin mi? Bütün hevesim kursaðýmda kaldý… Ýlyas Ali DAÞTAN’ýn “Hayata Can Suyu: Tayin Meselesi, s.150”

Metin aktarýmýnda tekil I.þahýs’ýn (m) kullanýlmasý anlatýcý tipinin tesbiti için önemli bir ipucudur. Bu hikâyede anlatýcý, “ben anlatýcý”dýr. Hikâyede anlatýcý tipini ele veren önemli ipuçlarýndan biri de, anlatýcýnýn hikâye kahramaný ile ayný ortamda (hapishane) olduðunu belirtmesi ve onun hal ve hareketlerini gözlemleyebilmesi ve onlarý aktarabilmesidir.

Ýlyas Ali DAÞTAN’ýn “Hayata Can Suyu: “Arkadaþým Paron Salih, Kambur Ruhlar, Kanseri Ýlk Defa Yenen Kadýn: Maviþ, Kuþ Yuvasý, Küçük Pembe Kanat, Mayýs Potkalý, Orada Bir Köy Var Uzakta, Senli Kiþiler ve Yerler, Son Ebe, Tayin Meselesi, Tuzlayalým da Kokmasýn”
Kiþiye dayalý anlatýmlarda anlatýcý, karakterin fizyolojik özelliklerini, genç yaþlý dýþ görünüþ ile ilgili giyim ve kuþamýna önem vermesi, eðilimleri, duruþu, bakýþý, insan üzerinde býraktýðý izlenimler ve ismi verilmelidir. Bunlar anlatýcýya aktarýlan önemli unsurlardýr. Örnek:

“… Beþ yýlda bizim hanýmýn bütün saçlarý aðarmýþ… Benim kafam da sýrmalý ayna gibi olmuþ. Ben hanýma bakýyorum, o bana bakýyor. Neredeyse birbirimizi tanýyamayacaðýz. Beþ yýl önce evlenen o genç insanlardan eser kalmamýþ…
Görüntü olarak, yaþlanmýþ ve çökmüþ gibi dursak da daha yaþýmýz genç… Ýlyas Ali DAÞTAN’ýn “Hayata Can Suyu: Tayin Meselesi, s.154”

Yazar, Yani Anlatýcý Hikâye Katýlýmcýlarýndan Biri Olarak:
a) Karakteri fizyolojik bakýmýndan tanýtmasý,
b) Kahramanýn ismi ve ailesi hakkýnda az çok bilgi vermesi,
c) Aktörün, öðrenmeye yani bilgi edinmeye açýk olmasýný söylemesi gibi unsurlar anlatýcýnýn tipini veren önemli ipuçlarýdýr.

Anlatýcý hikâye kahramanýnýn içsel duygularýný anlatmak için onun iç dünyasýna inmemiþ, gizli duygu ve düþünceleri anlatma yoluna gitmemiþtir. Bu açýdan anlatýcý;
1- Doðrudan (baðýmsýz, dolaysýz) konuþma aktarýmýný,
2-Olay örgüsünde, karakter, tasvir vb. hususlarda, “otoriter bir anlatý söylemi”ni seçmemesi vb. durumlarda anlatýcý tipi “ben hikâye si anlatýcý”dýr.

Birinci (Ben hikâyesi) Kiþi Anlatýmcýsý:
1. Anlatým Seviyesi
Hikâye, anlatým seviyesi bakýmýndan deðiþik bir konumlamadadýr. Bu konumlama; anlatýcýnýn kurgu metnin bir katýlýmcýsý olmasý, dolaysýz konuþma tekniðinin ön planda olmasý ve müdahale sýnýrýnýn sýfýr düzeyinde olmasý gibi unsurlarýn niteliklerinden anlamak mümkündür.
Hikâye:
A) Temel metin
B) Alt anlatýlar (metinler)
Temel metin / çerçeve metin, anlatýcýnýn metnidir. Anlatýcý, hikâye kahramaný olmakla birlikte, olay örgüsünü, kurgu metni nakleden kiþidir. Bu durum, anlatýcýnýn konum ve bakýþ açýsýný mekân, zaman, ritmik oluþumlarýn yapýsýnda deðiþmelere, yapýsal nitelikler kazanmasýna, zengin kurgusal yapýnýn ya da tersi durumun ortaya çýkmasýna ve bunlarýn belirginleþmesine neden olmaktadýr.
Olayýn bir kahramaný olan anlatýcý, aktörün yaþamý, fiziksel yapýsý, duygu dünyasý (aþk dünyasý), gelecek tasarýmýný kurgusal ve ritmik yaklaþýmlarla anlatmýþtýr. Temel metnin anlatýcýsý olan anlatýcý, zamanlarda yer yer sýçramalar yapmýþ, yer (mekân) tasvirlerinde ise baþarýlý deðildir. Olayýn geçtiði yer (hapishane), anlatýcýnýn projektörüne hiç yansýmamýþtýr. Tasvirler genellikle aktör üzerinde yoðunlaþmýþtýr.
“Baðýmsýz dolaysýz konuþma aktarýmý “Free Direct Speech) ile anlatýcý direk aradan çekilerek aktör ile alýcý aktarýcýnýn varlýðýna hiç ihtiyaç duymadan iletiþim kurarlar. Diyaloglarda anlatýcý, muhatap konumundadýr ancak müdahil veya dolaylý bir aktarýcý konumunda deðildir. Diyaloglarda belirginleþen en önemli noktalardan biri de anlatýcýnýn “anlatýcý” konumundan çýkarak “birey”selleþmesidir:
Örnek:
“…Bu arada hanýmla telefonda konuþuyoruz. Aslýnda konuþmuyoruz. Telefonun bir uçunda o aðlýyor, diðer ucunda ben aðlýyorum!.. Artýk dayanacak gücümüz kalmamýþ. Baktýk bu iþin sonu yok! Boþanmaya karar verdik. Böyle birbirimizin hayatýný mahvedeceðimize herkes kendi yoluna gitsin diyoruz…Dað daða kavuþuyor, insan insana kavuþmuyor...” Ýlyas Ali DAÞTAN’ýn “Hayata Can Suyu: Tayin Meselesi, s.150”

Bu kurgusal yapýyý sembolize etmek gerekirse;
Alt anlatý metninin anlatý sistemi
Anlatý seviyesi kurgusal bir zenginlik taþýdýðýný söylemek mümkündür. Ana metin dýþýnda, ancak yapý ve kurgu bakýmýndan yine ana metine baðlý olan bir alt metin ortaya çýkmýþtýr. Bu metinde de bir anlatýcý ve bir dinleyici (muhatap) söz konusudur. Gönderici ve alýcý dýþýnda bir alýcý daha vardýr ki, bu alýcý metin dýþý muhatap olmakla birlikte temel metnin ve alt metnin temel anlatýcýsý üst anlatýcý (ben)dir.

DÜZYAZI TÜRLERÝ
Düzyazýlar iþlenen konu ve konunun iþlenme tekniðine göre iki ana grupta incelenir:
A. Hikâyeleme yazýlarý
B. Düþünce yazýlarý
HÝKÂYELEME YAZILARI
ROMAN : Yaþanmýþ veya yaþanmasý muhtemel, gerçek veya gerçeðe yakýn olaylarýn belli bir düzen içerisinde anlatýldýðý, yer, zaman ve þahýslarýn belli olduðu uzun yazýlardýr.
Konularýna Göre Þöyle Adlandýrýlýr:
Psikolojik Roman,
Töre Romaný,
Macera Romaný,
Tezli Roman,
Köy Romaný,
Tarihi Roman,
Egzotik Roman,
Mektuplu Roman,
Bilim-Kurgu Romaný,
Biyografik Roman...

Etkilendikleri Edebî Akýmlara Göre:
Klasik Roman,
Romantik Roman,
Realist Roman,
“Naturalist Roman" gibi adlar alýrlar.
2. Hikâye (Hikâye) : Yaþanmýþ ya da yaþanmasý muhtemel, gerçek veya gerçeðe yakýn olaylarýn, belli bir düzen içerisinde anlatýldýðý orta uzunluktaki yazýlardýr. Dünya Edebiyatý'nda hikâye türünün ilk örneði Ýtalyan yazar Boccacio'nun Decameron (Dekameron) adlý eseridir. Hikâye türü, Türk Edebiyatý'nda Tanzimat Dönemi'nde ortaya çýkmýþtýr.

Dünya Edebiyatý'nda Realizm (gerçekçilik) akýmýnýn etkisinde hikâyeler ikiye ayrýlýr:
a) Olay Hikâyesi:
Fransýz yazar Guy de Maupassant tarafýndan geliþtirilmiþtir. Bu nedenle Maupassant tarzý hikâye olarak da adlandýrýlýr. Hikâye, belli bir olayýn etrafýnda geliþir. Türk Edebiyatýnda Olay Hikâyeciliðinin en önemli temsilcisi Ömer Seyfettin'dir.
b) Durum (Kesit) Hikâyesi:
Sovyet yazar Antony Çehov tarafýndan geliþtirilmiþtir. Bu nedenle Çehov tarzý hikâye olarak da adlandýrýlýr. Bu tür hikâyelerde belirli bir olay yoktur. Hayattan bir kesit sunulur. Durum hikâyeciliðinin Türk Edebiyatýndaki en önemli temsilcisi Sait Faik Abasýyanýk ve Memduh Þevket Esendal'dýr.

HÝKÂYE ile ROMAN ARASINDAKÝ BENZERLÝKLER
a) Her ikisinin de yazarý bellidir.
b) Her ikisinde de giriþ, geliþme ve sonuç bölümleri vardýr.
c) Her ikisinde de gerçek veya gerçeðe yakýn olaylar anlatýlýr.
d) Her ikisinde de olaðanüstü özelliklere sahip olmayan, normal yapýda kahramanlar (kiþiler) vardýr.
e) Her ikisinde de olaylarýn geçtiði zaman ve mekân bellidir.

HÝKÂYE ile ROMAN ARASINDAKÝ FARKLAR
1)     Hikâye kýsa ve orta uzunlukta bir yazý türüdür. Roman ise uzundur.
2)     Hikâyede kiþi sayýsý romana göre daha azdýr.
3)     Hikâyede genellikle bir tek olay anlatýlýrken, romanda birbirine baðlý
olaylar anlatýlýr.
4)     Hikâyede olaylar kýsa bir zamaný kapsar, romanda ise genellikle uzun
bir zaman söz konusudur.
5)     Romanlarda olayýn geçtiði dönemin siyasî, sosyal, tarih durumu
hakkýnda bilgi edinilir. Bu durum hikâyelerde pek yoktur.
6)     Hikâyelerde sýnýrlý bir mekân söz konusudur. Romanlarda ise olaylar
daha geniþ bir coðrafyada meydana gelir.

KÝTABA ELEÞTÝRÝ:
“Hayata Can Suyu” adlý kitapta yirmi hikâye yer almaktadýr.
Kitap kapaðýnda, yazarýn çocukluðunun özlemi olan, bir bisiklet edinme hevesinin hayâli, resmedilmiþ. Arka kapaða ise bu hikâyeden bir bölüm aktarýlarak okuyucunun ilgisi çekilmek isteniyor.
Kitap Kapaðýn ön tarafýnda bir kitap ve üzerinde þiþmiþ bir balon, aðaçlar ve altýnda avuçlarýn arasýnda bir kalp bulunmaktadýr. Arka kapakta sadece:
“Kitapta kendine dair bilgiler bulduðunda þaþma! Seninle öykülerimiz bir deðilse de ortak yaþanmýþlýklara ayna tuttuðu kesindir. Anlatýlanlar yaþamýn suretidir!” diyerek bitirilmektedir.

Kitabýn sýrt kýsmýnda ise sadece, yazarýn adý ve kitabýn ismi yazýlmýþ. Çoðu oldu bittiye getirilen bu tür kitaplarýn baskýlarýnda, mutlaka bir eksiklik bulunmaktadýr. Bu kitapta da öyle olduðu gözüküyor.
Matbaacýlar, yayýncýlar, eseri tashih edenler ve yazar, kitabýn baskýsý yapýlýp kapak takýlmasý iþinde dahi gözlemci olmalý; ve kitabýn kaliteli bir baský içinde, yeniden bir tashihe gerek kalmayacak kadar doðru çýktýðýndan emin olmalýlar.
Matbaa ile koordineyi kesmemelidir. Bu konuda yazarlarýn da iþi takip etmesi gerekir. Bizde her ne sebep ise kitap yazýlýp bitirildikten sonra, yazar da iþi matbaacýya ve dizgiciye havale edip basýlýncaya kadar matbaaya uðramýyor; halbuki bu davranýþ, yazarýn kendi iþini ehil olmayanlara havale etmiþ olmasýndan baþka bir þey deðildir.
Kitap, matbaada baskýya girip kitap kapaklarýnýn takýmýna kadar yazarýn da yeni bir çocuðun doðumunu beklercesine meraklý olarak, matbaa ile yakýndan temasta bulunmasý gerekmektedir. Baþkalarýna havale edilen her iþ gibi bu türde yapýlan baskýlarda da büyük hatalar meydana geliyor.

Kitabýn arka kapaðýnda olmasý gerektiði halde, yanlýþ algýlanarak, tercihe baðlý olduðu zannedilen, kitabýn konusuyla ilgili bilgi eksikliðidir. Kitabýn arka kapaðýnda olmasý zarurî olan; ancak verilmeyen bu bilgiler verilerek kitabýn kýsa tanýtýmý mutlaka yapýlmalýdýr.
Bu kitabýn konusu nedir, neden bahsetmektedir? Ne maksatla yazýlmýþtýr? Kýsa, bir tanýtým okuyucu için çok önemlidir. Böylelikle okuyucu, bu kitabýn tamamý hakkýndaki bilgiyi, kitabýn tamamýný okumadan anlamasý ve bu konuya ilgi duyuyor ise kitabý almasý bakýmýndan bilgilendirilmiþ olacaktýr. Eðer, bu bilgi ilgisini çekerse ve konu kendisini ilgilendiriyor, merak uyandýrmýþ ise kitap, okuyucuya: “Al beni!.” diyecektir. Aksi durum ise, kitap konu ve olaylar açýsýndan okuyucunun ilgisini çekmediði halde, okuyucuyu kitabý almaya zorlanmýþ; ve onu kandýrmýþ olacaktýr. Bu ise, ne yayýncýya ne de yazara yakýþan bir durum deðildir.

Ýlyas Ali DAÞTAN’ýn “Hayata Can Suyu” adlý kitabýnda, kitabýn içinde geçen hikâyelerden birinden, bir aktarma yaparak, dikkat çekilmeye ve kitabýn diðer hikâyeleri de iþte böyle, denmeye getirmesi yerinde olmuþ; fakat hikâyeden bir kesit sunmamýþtýr.
Kitabýn sýrtýna yazýlmasý gerek: Kitabýn, nerede basýldýðý, hangi il, hangi yýl olarak kapak sýrtýnda belirtilmesi yararlý olurdu.

SANATÇININ HAYATI
Yozgat / Çekerek / Kamýþlý Köyünde 08.01.1977 yýlýnda dünyaya geldi. Eþi de bir Kamu Kurumunda çalýþan Ýlyas Ali DAÞTAN evli ve iki kýz çocuðu babasýdýr.
Ankara Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Eðitimi okuyan Ýlyas Ali DAÞTAN, bu eðitimin gereði olarak:
Kadýn, erkek, çocuk, gençlik ile ilgili Sosyal Yardýmlar; yaþlýlýk, engellilik alanlarýnda Proje Geliþtirici, Uygulayýcý ve Ýdareci olarak çalýþtý.
Halen Muratpaþa Belediyesinde Sosyal Hizmetler Uzmaný olarak çalýþmaktadýr.
AKEV Üniversitesi Sosyal Hizmetler Bölümünde 2018-2020 yýllarý arasýnda, yarý zamanlý dersler verdi.
SOSYAL HAYATI:
Türkiye Okçuluk Federasyonunda Millî Hakem, Sosyal Hizmet Uzmanlarý Derneðinde Üye, Toplumsal Cinsiyet Eþitliði Derneði Üye, Uluslararasý Af Örgütü Üye, Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikasýnda da üyelik yapmýþtýr.
SANATÇININ ESERLERÝ:
1)     Kuþ Yuvasý
2)     Kadýna Yönelik Þiddetin Kýsýr Döngüsü (Ses Öykü Özendirme Ödülü)
3)     Ben Profeministim (Elephant Yayýnlarý 2. Baský)
4)     Hayata Can Suyu



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
An - Der 2007 Þiir Antoloji Kitabý Hakkýnda [Þiir]
Ali Rýza Navruz, Öksüz Uykular Býraktým Yataðýma [Þiir]
Ankara Sevdam [Þiir]
Duran Tamer'in Hayatý ve Þiirleri [Þiir]
Ulviye Savtur'un Hayatý ve Eserleri [Þiir]
Abdullah Satoðlu'nun Kitabý [Þiir]
Afet Kýrat'ýn Þiirleri Hakkýnda [Þiir]
Lütfü Develi (Lutuf Veli) 'Nin Eserleri Üzerine [Þiir]
Vatan Aþký [Þiir]
Âþýk Sezinî Ali Baþ'ýn Þiir Kitabý [Þiir]


Abdullah Çaðrý ELGÜN kimdir?

Abdullah (Çaðrý) ELGÜN HAYATI HAKKINDA BÝLGÝLER Kayseri’de dünyaya geldi. Kayseri Atatürk Ýlkokulu, Fevziçakmak Ortaokulu, Kayseri Lisesini bitirdi. Ankara Gazi Eðitim Fakültesi'nde LÝSANS, Erciyes Üniversitesi ve Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitülerinde Türk Dili ve Türk Dilleri üzerine MASTER yaptý. Ýlk Yaz Dergisi, Gevher Nesibe Dergisi ve Gevher Nesibe Dergisi Haber Bülteni ile Türk Ocaðý Dergisinin Kurucularýndan ve Gevher Nesibe Dergisi Haber Bülteni ile Gevher Nesibe Dergisi ve Türk Ocaðý Dergilerinin Genel Yayýn Yönetmenliðini yaptý. Erciyes, Gülpýnar, Hakses, Doðuþ Edebiyat, Küçük Dergi, Çýnar, Töre, Kayseri Ýl Yýllýðý, Kayseri’de Saðlýk, Yeþilay, Laçin, Geçit, Çemen, Yeniden Diriliþ, Kayseri Kültür Ocaðý, Türk Ocaðý, Aydýnlar Ocaðý, Türk Yurdu, Türk Edebiyatý, Türk Dünyasý Tarih, Artý Eðitim, Anasam, Orkun, Kurultay, Gökkubbe, Ýlesam Haber, gibi çeþitli gazete ve dergilerde eserleri ve hakkýnda yazýlar yayýnlandý. Kayseri Hakimiyet, Kayseri Haber, Kayseri Anadolu Haber Gazetelerinde uzun yýllar köþe yazarlýðý yaptý. Kayseri Özvatan Haber Bülteni, Saðlýk Sen Haber Bülteni, Kayseri Devlet Hastanesi Haber Bülteni, Hoca Ahmet Yesevî Üniversitesi Haber Bülteni, gazete, dergi ve haber bültenlerinde yazýlar yazdý. Kayseri Halk Aþýklarý Gününü organize etti. Elif Televizyonunda Salý ve Perþembe günleri, Baþak Televizyonunda Salý ve Pazar Akþamlarý dört yýl boyunca þiir, edebiyat ve aktüel konularda, Erciyes Televizyonunda Üniversitenin akademik personeli ve konusunda uzman olarak tanýnmýþ kiþilerle kültür üzerine sohbet programlarýný yaptý ve yönetti. DENEYÝMLERÝ ve GÖREV YAPTIÐI YERLER: GAZÝ ÜNÝVERSÝTESÝ ve ERCÝYES ÜNÝVERSÝTESÝ SOSYAL BÝLÝMLER ENSTÝTÜLERÝNDE ayný anda MASTER YAPTI; Bildiði Yabancý Diller : ÝNGÝLÝZCE, RUSÇA, TÜRK ÞÝVELERÝ (Kazakça, Kýrgýzca, Özbekçe, Azerice) bilen ELGÜN; Ankara, Saðlýk Bakanlýðý, Saðlýk Eðitimi Genel Müdürlüðünde ÖÐRENCÝ ÝÞLERÝ ile DEÐERLENDÝRME ÞUBESÝ MEMURLUÐU, Ankara, Keçiören Çevre Saðlýk Meslek Lisesi'nde Türk Dili ve Edebiyatý Öðretmenliði, Kayseri, Ýl Saðlýk Müdürlüðü, Tayin ve Atamalarý DEÐERLENDÝRME MEMURLUÐU, Kayseri, Ýl Saðlýk Müdürlüðü, Genel Ýdare Þefliði, Kayseri, Saðlýk Meslek Lisesi'nde Türk Dili ve Edebiyatý Öðretmenliði, Kayseri, Saðlýk Meslek Lisesi'nde Müdür Yardýmcýlýðý, Kayseri, Saðlýk Meslek Lisesi'nde Müdür Vekilliði, Kazakistan, Abay Devlet Üniversitesi'nde DOÐU DÝLLERÝ DOÇENTLÝÐÝ, Kayseri, Erciyes Üniversitesi Türk Dili Dersleri Hocalýðý, KAYSERÝ, SAÐLIK EÐÝTÝM ENSTÝTÜSÜ'nde TÜRK DÝLÝ DERSLERÝ HOCALIÐI, Kayseri, Saðlýk Eðitim Enstitüsü MÜDÜR YARDIMCILIÐI Kayseri, Saðlýk Eðitim Enstitüsü MÜDÜRLÜÐÜ Kayseri, Kocasinan Grup Baþkanlýðý Ayniyat Saymanlýðý, yaptý. Halen Ankara’da Saðlýk Bakanlýðýnýn, EÐÝTÝM UZMANI olarak görevini sürdürmektedir. SOSYAL HAYATI: Kayseri’de Elif TV. Baþak TV. Erciyes TV’lerinde Tarihten Günümüze Türk Þiiri, Genel Kültür, Sohbet Programlarý Yaptý Öðretim Üyeleri ve Aydýn Kesim ve konunun uzmanlarý ile GRUP SOHBETLERÝ ile AÇIK OTURUMLARI yönetti. ERCÝYES TV’de 26 BÖLÜMLÜK “ATA YURDUNDA GEZÝNTÝ” belgeseli yayýnlandý. SHOW TV’DE EÞEKLÝ KÜTÜPHANE FÝLMÝ yayýnlandý. Bir çok programlarý yöneten ve sunuculuðunu gerçekleþtiren ELGÜN, Cumhurbaþkaný Süleyman DEMÝREL, Baþbakan Mesut YILMAZ ve hanýmlarýnýn açýlýþ konuþmalarýnda da sunuculuk yaptý. Kayseri Hakimiyet Gazetesinde “ Gesi Belgeseli ” ve “Belgelerle Ermeni Günlüðü” adý ile fotoðraflý belgesel yayýnladý. Ayný gazetede “Ufuklarýn Ötesi” adý ile köþe yazarlýðý yaptý. Kazakistan, Kýrgýzistan, Özbekistan, Yakutistan Türk Cumhuriyetleri ile ilgili yirmi altý (26) bölümlük “Ata Yurdunda Gezinti” adlý Televizyon Filmi yayýnladý. Erciyes Üniversitesi Sabancý Kültür Sitesi’nde “Fotoðraflarla Türk Dünyasýndan Görüntüler” adý ile bir Fotoðraf Sergisi düzenledi. Kazakistan Almatý Televizyonunda “Türkiye’deki Cirit Oyunlarý” konulu bir konuþma yaptý. Kazakistan’ýn Taldýkargon þehrinde, Kazak Türkçesi ve Türkiye Türkçesi ile “20. yy Klasik Türk Edebiyatçýlarý” konulu yirmi sayfalýk bir Teblið sundu. (Abay Devlet Üniversitesi Tarafýndan Rusça olarak yayýnlandý. ) 1 Nisan Dünya Þiir Günü Koordinatörlüðü, Erciyes Üniversitesi Nisan Kültür ve Sanat Haftasý Þiir Koordinatörlüðü yaptý. FAALÝYETTE BULUNDUÐU DERNEK ve KURULUÞLAR: 1) Kayseri Ju Do Spor Kulübü(Yönetim Kurulu; 2) Kayseri Hilâl Ay Kung Fu Spor Kulübü(Yönetim Kurulu Üyesi), 3) Kayseri Teak Wan-Do Bölge Ajanlýðý, 4) Kayseri Kültür ve Turizm Derneði(KTKD), 5) Kayseri, Akkýþla ve Yöresi Türkmenler Derneði, 6) Ankara, Gazi Eðitimliler Vakfý (GEMVAK), 7) Yörük Türkmenleri Vakfý (YÖRTÜRK), 8) Ankara Türkiye Gönüllü Eðitimciler Derneði Genel Merkezi, 9) Türkiye Makedon Dostluk Derneði Genel Merkezi, 10) Aydýnlar Ocaðý(Baþkan Yardýmcýsý), 11) Türk Ocaklarý(Yönetim Kurulu Üyesi, Baþkan Adayý), 12) Ankara Mekadonya Türk Dostluk Derneði(Üyesi) 13) Ankara Türkiye Yazarlar Birliði Genel Merkezi(Yönetim Kurulu),(TYB), 14) Ankara, Saðlýk Sen Genel Merkezi (Üye) 15)Ankara Ýlim ve Edebiyat Eserleri Meslek Birliði Genel Merkezi(ÝLESAM) … vb dernek kuruluþ ve vakýflarda yöneticilik ve üyelik görevlerinde bulundu. ÝLGÝ ALANLARI: Kazakistan Abay Devlet Üniversitesi'nde görev yaptýðý sýrada hazýrladýðý yirmi altý bölümlük "ATAYURDUNDA GEZÝNTÝ" adlý Televizyon Dizisi ERCÝYES TV’de beþ ay süreyle yayýnlandý. Uzun yýllardýr, KUNG-FU(SÝYAH KUÞUK I. GIP), JUDO(SÝYAH KUÞUK) ve TEAK WAN DO (II. GIP) Uzakdoðu sporlarý yaptý. 1982 yýlýndan 1986 yýlýna kadar KAYSERÝ Beden Terbiyesi Bölge Müdürlüðü Teak Wan-Do Bölge Ajanlýðý görevi sýrasýnda, Bölge Ajanlýðý Bütçesini düzenledi. SPOR OKULLARINI ve SPOR müsabakalarýný KOORDÝNE ETTÝ. KAYSERÝ’deki TÜM UZAKDOÐU SPOR OKULARINDAKÝ öðrencilerin baþarý belgeleri ve diplomalarýný düzenleyip imza attý. Kayseri/Develi’de, bütün Develi halkýnýn katýldýðý, ERMENÝLER ve TEHCÝR OLAYI konulu bir konferans tertipledi. Develi’de, “Göcekler Göðerince” “Bir Ölüm Trafik”, “Çanakkale Geçilmez” adlý piyesleri, Kayseri’den ordu komutanlarýnýn da katýldýðý büyük bir davette sergiledi. Kayseri Valiliði ve Ýl Saðlýk Müdürlüðünün iþbirliði ile düzenlenen 21 Mart 2000 Nevruz Kutlamalarýný yönetti ve sunuculuðunu yaptý. . ALDIÐI ÖDÜLLER: 1) 1982 Yýlý Saðlýk ve Sosyal Yardým Bakanlýðý Saðlýk Eðitimi Genel Müdürlüðünün Düzenlediði “ EÐÝTÝM METODOLOJÝSÝ ve TEKNOLOJÝSÝ” BAÞARI BELGESÝ; 2) 1984 Yýlý Saðlýk ve Sosyal Yardým Bakanlýðý Saðlýk Eðitimi Genel Müdürlüðünün Düzenlediði “ REHBERLÝK ve DANIÞMANLIK” BAÞARI BELGESÝ; 3) 1984 Yýlý TC. Gençlik ve Spor Bakanlýðý Beden Terbiyesi Genel Müdürlüðü Kayseri Bölge Baþkanlýðý Cumhuriyetimizin 60. Yýlý münasebetiyle ÜSTÜN HÝZMET ve ÞÜKRAN BELGESÝ; 4) 1991 Yýlý Saðlýk ve Sosyal Yardým Bakanlýðý Saðlýk Eðitimi Genel Müdürlüðünün Düzenlediði “ TÜRK DÝLÝ ve EDEBÝYATI HÝZMET ÝÇÝ EÐÝTÝMÝ ” BAÞARI BELGESÝ; 5) 1994 Yýlý Erciyes Aylýk Fikir ve Sanat Dergisinin 200. sayýya ulaþmasýnýn anýsýna TEÞEKKÜR BELGESÝ; 6) 1995-1997 Yýllarýnda Kazakistan Cumhuriyeti Eðitim Bakanlýðý Almatý Abay Devlet Üniversitesi REKTÖRLÜÐÜ DOÐU DÝLLERÝ BÖLÜMÜ, TEÞEKKÜR BELGESÝ; 7) 1995-1997 Yýllarýnda Kazakistan Cumhuriyeti Eðitim Bakanlýðý Almatý Abay Devlet Üniversitesi TARÝH FAKÜLTESÝ DEKANLIÐI, TEÞEKKÜR BELGESÝ; 8) 1995 Yýlý Bizim Gençlik Aylýk Kültür ve Sanat Dergisinin düzenlediði “ÞAÝRLER ANTOLOJÝSÝ” TEÞEKKÜR BELGESÝ; 9) 1999-2000 Öðretim Yýlýnda“CUMHURÝYETÝN 75. YILI” Çerçevesinde düzenlenen Öðretmenler arasýnda yapýlan Makale Yarýþmasýnda “ATATÜRK ÇAÐDAÞ EÐÝTÝM ve ÖÐRETMEN” konulu makâlesiyle ÝL BÝRÝNCÝLÝÐÝ; 10) 2000 Anadolu Ýlim ve Edebiyat Eserleri Meslek Birliði (ANASAM) “KAYSERÝ ÞAÝRLER GÜNÜ”, TAKDÝR BELGESÝ; 11) 2000 Yýlý, Kayseri Kültür ve Turizm Derneðinin düzenlediði “1. DÜNYA ÞÝÝR GÜNÜ” dolayýsý ile TEÞEKKÜR BELGESÝ; 12) 2000-2001 Yýllarýnda “OSMANLI DEVLETÝNÝN KURULUÞU’NUN 700. YILI” çerçevesinde düzenlenen makâle yarýþmasýnda “OSMANLI ve VELÝAHT TÜRKÝYE” konulu makâlesiyle ÝL BÝRÝNCÝLÝÐÝ ve Türkiye Genelinde MANSÝYON ve PARA ÖDÜLLERÝ; 13) 2001 Yýlý, Kayseri Kültür ve Turizm Derneðinin düzenlediði “2. DÜNYA ÞÝÝR GÜNÜ” dolayýsý ile TEÞEKKÜR BELGESÝ; 14) 2001 Yýlý, Erciyes Üniversitesi’nin düzenlediði “ 2. KAYSERÝ ÞAÝRLER GÜNÜ” dolayýsý ile TEÞEKKÜR BELGESÝ; 15) 2002 Yýlý, Kayseri Turizm ve Kültür Derneði’nin düzenlediði “9. DÜNYA ÞÝÝR GÜNÜ” dolayýsý ile TEÞEKKÜR BELGESÝ; 16) 2002 Yýlý “ERCÝYES AYLIK FÝKÝR VE SANAT DERGÝSÝNÝN 300. SAYIYA ULAÞMASINI SAÐLAYAN YAZARLARINA” TEÞEKKÜR BELGESÝ; 17) 2005 Yýlý “Kayseri Turizm ve Kültür Derneði”, “Erciyes Aylýk Fikir ve Sanat Dergisi”, “Çemen Þiir Dergisi”, “Yeniden Diriliþ Kültür Dergisi” Yönetim Kurulu Baþkanlýðýnýn “AHMET’ÝN AKKIÞLASI” kitabýnýn çýkýþýna TEÞEKKÜR BELGESÝ; 18) 2007 Yýlý Mustafa Kemal Ýlköðretim Okulu’nun düzenlediði ÞÝÝR DÝNLETÝSÝ’ne katkýlarý için TEÞEKKÜR BELGESÝ; 19) 2007 Yýlý, Türkiye Yazarlar Birliði Kayseri Þubesinin düzenlediði Kültür Sanat Ödülleri çerçevesinde “2007 YILI KAYSERÝ KÜLTÜRÜNE HÝZMET ÖDÜLÜ” ; 20) 2008 Yýlý, Kayseri Turizm ve Kültür Derneði’nin düzenlediði “3. Dünya Þiir Günü” dolayýsý ile TEÞEKKÜR BELGESÝ; 21) 2008 Nisan 28 “TÜRKÝYE BÜYÜK MÝLLET MECLÝSÝ BAÞKANLIÐI”,’nýn katkýlarýyla yapýlan “Bizim Çocuklarýmýz Hikâye ve Þiir Yarýþmasý” dolayýsý ile “Ýl Sosyal Hizmetler Müdürlüðü ve Türkiye Gönüllü Eðitimciler Derneði” desteðinde Meclis Toplantý Salonunda, Meclis Baþkaný Köksal TOPTAN tarafýndan verilen TEÞEKKÜR BELGESÝ; 22) 2009 Mart 14, “Sakarya Büyükþehir Belediye Baþkanlýðý ile Türkiye Gönüllü Eðitimciler Derneði ve Sakarya Gönüllü Eðitimciler Derneði ” tarafýndan düzenlenen “SAKARYA ÞAÝRLER BULUÞMASI” na katkýlarý dolayýsý ile verilen TEÞEKKÜR BELGESÝ; 23) 2009 Nisan 27 “TÜRKÝYE BÜYÜK MÝLLET MECLÝSÝ BAÞKANLIÐI”,’nýn katkýlarýyla yapýlan “II. Bizim Çocuklarýmýz Hikâye ve Þiir Yarýþmasý” dolayýsý ile “Ýl Sosyal Hizmetler Müdürlüðü ve Türkiye Gönüllü Eðitimciler Derneði desteðinde Meclis Toplantý Salonunda, Meclis Baþkaný Köksal TOPTAN tarafýndan verilen TEÞEKKÜR BELGESÝ; 24) 2009 Temmuz 13, “TÜRKÝYE BÜYÜK MÝLLET MECLÝSÝ”,’nýn “ÜSTÜN HÝZMET ÖDÜLÜ” nü, (TYB) Türkye Yazarlar Birliði Yönetim Kurulu Üyeleri olarak Meclis Toplantý Salonunda, Meclis Baþkaný sn. Köksal TOPTAN’ýn elinden ; plaket ve ödülleri almýþtýr. ÇEKTÝÐÝ DÝZÝ FÝLÝMLER: 1) Ata Yurdunda Gezinti (Yirmi Altý Bölüm) Erciyes TV. de Yayýnlandý. 2) Eþekli Kütüphane (Dokuz Bölüm) Show TV. Gösterimi Yapýldý. YAYINLANMIÞ ESERLERÝ: 1)ELGÜN, Abdullah Çaðrý, "Düþten Öteye”, (Þiir, Aslýmlar Matbaasý, Ankara 1983); 2) ELGÜN, Abdullah Çaðrý,"Türk Edebiyatýnda Söz Sanatlarý, Ýmlâ ve Noktalama”(Servet Yayýn Daðýtým, Ýstanbul 1988); 3) ELGÜN, Abdullah Çaðrý,"Kültür Ýstilâsý”, (Kültür Basýn Yayýn Birliði, Ýstanbul 1990); 4) ELGÜN, Abdullah Çaðrý, "Ýlk Kýble”, (Kültür Basýn Yayýn Birliði, Ýstanbul 1991); 5) ELGÜN, Abdullah Çaðrý, "Þiirlerle Hemþire”, (Bizim Ofset, Kültür Basýn Yayýn Birliði Yayýnlarý, Ankara 1991); 6) ELGÜN, Abdullah Çaðrý, “Mehmet Âkif”, (Kültür Basýn Yayýn Birliði, Ýstanbul 1992); 7))ELGÜN, Abdullah Çaðrý,"Türk Dili” (Geçit Yayýnlarý, Kayseri 1999); 8) ELGÜN, Abdullah Çaðrý,"Edebî Sanatlar”, (Laçin Yayýn Daðýtým, Kayseri 2000); 9) ELGÜN, Abdullah Çaðrý, “Duran Karakuþ’un Þiirleri”, (Laçin Yayýn Daðýtým, Kayseri 2001); 10) ELGÜN, Abdullah Çaðrý, "Türk Dili”,( (Geniþletilmiþ Ýkinci Baský) Laçin Yayýn Daðýtým, Kayseri 2001); 11) ELGÜN, Abdullah Çaðrý, “Gesi Belgeseli”, (Akýn Günlük, Kayseri 2001); 12) ELGÜN, Abdullah Çaðrý, “Çanakkale (Piyes)”, (Laçin Yayýn Daðýtým, Kayseri 2001); 13) ELGÜN, Abdullah Çaðrý, “Belgelerle Ermeni Günlüðü”, (Araþtýrma), (Laçin Yayýn Daðýtým, Kayseri 2001); 14) ELGÜN, Abdullah Çaðrý, "Kazak Þairleri Antolojisi”, (Laçin Yayýn Daðýtým, Kayseri 2002); 15) ELGÜN, Abdullah Çaðrý, “Özel Öðretim Metodlarý I”, (Laçin Yayýn Daðýtým, Kayseri 2002); 16) ELGÜN, Abdullah Çaðrý, “Özel Öðretim Metodlarý II”, (Laçin Yayýn Daðýtým, Kayseri 2002); 17) ELGÜN, Abdullah Çaðrý, “Türk Dilini Öðrenmenin Metodlarý”, (Laçin Yayýn Daðýtým, Kayseri 2003); 18) ELGÜN, Abdullah Çaðrý, "Akkýþla Yöresi ve Aðýzlarý”,(Büyükþehir Belediyesi Kültür Müdürlüðü, Kayseri 2005); 19) ELGÜN, Abdullah Çaðrý, “Eþekli Kütüphane” (Bizim Gençlik Yayýnlarý, Kayseri 2005); 20) ELGÜN, Abdullah Çaðrý, “Ahmet’in Akkýþla’sý”(Bizim Gençlik Yayýnlarý, Kayseri 2005) adlý eserleri bulunmaktadýr. ESERLERÝNÝ YAYIMLANDIÐI ve ÜYESÝ OLDUÐU ÝNTERNET SÝTELERÝ: 1)http://kitap. antoloji. com/kisi. asp?CAS=116889 2)http://www. eren. com. tr/goster/kitap/kisi. asp?CAS=116889&SID=820626336162 3)http://www. eren. com. tr/goster/kitap/kisi. asp?P=2&SER=&CAT=&CAS=116889&PUB=&liste=&SID=517183642810&ara=&yer= 4)http://www. antoloji. com/siir/sair/sair. asp?sair=56366 5)http://www. ideefixe. com/kitap/urun_liste. asp?kid=11707 6)http://bozok. org/modules. php?name=News&file=article&sid=3884 7)http://www. tumkitaplar. com/kitap/index. pl?yazar2=31546 8)http://www. hikayeler. net/arama-sonuclari. asp?cx=partner-pub-9067201929723412%3Agu73my-qrwo&cof=FORID%3A10&ie=ISO88599&q=Abdullah+%C7a%F0r%FD+ELG%DCN&sa=Ara#902 9) http://www. asilkan. org/ (On iki dilde yayýnlanan bir site) 10) Zemge Yayýnlarý 5 24. 07. 2008 Aktif 11) Yüreðimizden damlayanlar. . . 42 24. 07. 2008 Aktif 12) Yýldýzlar Salonu 186 31. 07. 2008 Aktif 13) Yetkili Þairler 4563 26. 05. 2008 Aktif 14) -TÜRK SANAT MÜZÝÐÝ Tutkunlarý- 256 24. 07. 2008 Aktif 15) Türk Edebiyatý 67 03. 06. 2008 Aktif 16) TÜRK DÝLÝ ve EDEBÝYATI SEVGÝSÝ 2 01. 06. 2008 Aktif 17) 'Trabzon Þiir Grubu' 29 24. 07. 2008 Aktif 18) Þiirleri Ayarlama Enstitüsü 15 24. 07. 2008 Aktif 19) Þiiri Sevenler 12 24. 07. 2008 Aktif 20) Þiir Gurubu 211 24. 07. 2008 Aktif 21) Þair Sofrasý 173 24. 07. 2008 Aktif 22) Sakaryanýn Genç Kalemleri 11 24. 07. 2008 Aktif 23) Medcezir 4 24. 07. 2008 Aktif 24) Maviye Aþýklar 28 05. 06. 2008 25) Mavibulvar Boydanboya 478 24. 07. 2008 Aktif 26) Mavi Güller 16 24. 07. 2008 Aktif 27) KAYSERÝLÝ ÞAÝR ve YAZARLAR 3 03. 06. 2008 Aktif 28) Ýzmir Þairleri 185 24. 07. 2008 Aktif 29) iSTANBUL SEVDALILARI 4 24. 07. 2008 Aktif 30) HARMAN Þiir ve Edebiyat Dergisi 21 24. 07. 2008 Aktif 31) HAK ve HAKÝKAT'E GÖNÜL VERENLER. . 7 24. 07. 2008 Aktif 32) Güneþ Topla Benim için 146 24. 07. 2008 Aktif 33) Gülümsemek Bir Sihirdir 205 30. 07. 2008 Aktif 34) Felsefe ve Düsünce Tarihi 25 24. 07. 2008 Aktif 35) Es Radyo Siir Gurubu 15 24. 07. 2008 Aktif 36) Elazýða Ses Ol 129 24. 07. 2008 Aktif 37) EKÝN. Doðan Deniz 39 24. 07. 2008 Aktif 38) Ege de Þiir Molasý 124 24. 07. 2008 Aktif 39) Edep Dairesi Ýçinde Ýnsana Dair Herþey 174 24. 07. 2008 Aktif 40) Divan Edebiyatý 29 24. 07. 2008 Aktif 41) Dipsiz Kumbara 23 24. 07. 2008 Aktif 42) DiKeNSiZ GüLLeR 364 24. 07. 2008 Aktif 43) Bursa 123 03. 06. 2008 Aktif 44) Baþkent Genç Sanat Edebiyat 45) Bal ve Gül Edebiyat Sofrasý 22 24. 07. 2008 Aktif 46) Aziz Türkçemiz 16 24. 07. 2008 Aktif 47) Azerbaycan Türklerinin Edebiyyatý 62 24. 07. 2008 Aktif 48) Aydýnlý Þairler ve Þiir Dostlarý 58 24. 07. 2008 Aktif 49) Ay Karanlýk Þiir Grubu 546 24. 07. 2008 Aktif 50) Aþka Sevdalýlar 380 31. 07. 2008 Aktif 51) Ankaralý Þairler ve Edebiyatçýlar 245 03. 06. 2008 Aktif 52) ANKARA RÜZGARI YÖNETÝM GRuBU 53) Ankara RÜZGARI 248 24. 07. 2008 Aktif 54) Ankara Dusler Sokagý SakýnlerÝ 2 24. 07. 2008 Aktif 55) ankarA alT kültüR - tutunamayanlaR 3 24. 07. 2008 Aktif 56) Anka Kültür ve Edebiyat Grubu 4 24. 07. 2008 Aktif 57) Anilarda Yasarken 43 24. 07. 2008 Aktif 58) 'Anahtarcýyým,Çilingirim 2 24. 07. 2008 Aktif 59) Anadolu Aþýklarý 78 24. 07. 2008 Aktif 60) Amatör Yazarlar Kulübü 5 24. 07. 2008 Aktif 61) 'Altýncý Þehir' 4 24. 07. 2008 Aktif 62) Alperen Ocaklarý 13 24. 07. 2008 Aktif 63) Almanya Þiirdostlarý Grubu 7 24. 07. 2008 Aktif 64) Almanya da Yaþayan Þairler 8 24. 07. 2008 Aktif 65) Ali Akça - Ýlham Perileri Þiir Grubu 61 24. 07. 2008 Aktif 67) _PaPÝLLoN_ 5 03. 06. 2008 Aktif 68) ALACA KARANLIK ve AÞÝKLARIN MEKANI AYRILIK 4 03. 06. 2008 Aktif 69) ' NE Olursan OL GEL' 108 03. 06. 2008 Aktif 70) -' Mahzendeki Þaraplarý Kahve Diye Deviren Sarhoþ Kediler' 48 24. 07. 2008 Aktif 80) ' Balkan Türkleri, Batý Trakyalýlar ve göçmenler 44 03. 06. 2008 Aktif 81) ' 6630 - Nokia ' Program, oyun, tema, klip, vs, vs. . . 7 03. 06. 2008 Aktif 82) ' ¯`°²¤ Aþk Þiirleri Antolojisi ¤²°`¯ ' 68 24. 07. 2008 Aktif 83) ' ¯`¤ Birikinti. . . Kenar Köþede Kalanlar ¤`¯ ' 13 24. 07. 2008 Aktif 84) ' ___Gizli Kalmýþ Gerçekler ___' 113 24. 07. 2008 Aktif 85) ' '-' Ulaþýlmaza Uzanmak ' '-' 200 24. 07. 2008 Aktif 86) ' ' 'Sinema ve Sinema Kitapsýz da Olmaz Haberleþme Telefonu: 00 90 532 233 14 13 Emeil: cagrielgun@hotmail. com

Etkilendiði Yazarlar:
Yazar, Araþtýrmacý, Þair


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Abdullah Çaðrý ELGÜN, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.