Bir ana hasta çocuðu için sosyal medya da yardým istiyor, merhametli ve samimi arkadaþlar da bu ananýn yardýmýna koþmalarý için yardýmseverleri uyararak önayak oluyorlar. Gerçekten çok güzel bir davranýþ. Duygulanmamak elde deðil.

Gel gör ki, ben her zamanki gibi, kendi vatandaþýný dilenciliðe mecbur býraktýðý için konuyu devlete ve devleti yönetenlere baðladým. Bu durum devleti kutsal gören ve eleþtirilmesinden rahatsýzlýk duyan arkadaþýma devleti savunma gerekçesi doðurdu doðal olarak. Ben de buna mukabil kendi tezimi üretmek ve ispatlamak durumu doðurdu.

Arkadaþým "Devlet de bir yere kadar. Biraz da yardýmseverler yardým etmeli herkes elliþer lira verse kimse yoksullaþmaz" dedi mealen. Ben þuna dikkat çekmek istiyorum; devlet bir yere kadar deðil, devlet her yere kadar... Hz. Ömer'in aç kalmýþ bir þehit ailesine sýrtýyla yiyecek götürüp, "Ömer'i affet, o bu durumu bilseydi sizi çaresiz býrakmazdý" dediðini biliyoruz.

Devlet aldýðý vergileri doðru yerlerde kullanmýþ olsa, bu insanlar sosyal medya dilenciliðine düþmeyecek. Vergiler yetersiz geliyorsa artýrsýnlar. Elinde avucunda bir parça zar zor parasý olup iþini çevirmeye çabalayandan haciz yoluyla vergi alan devlet, koskoca bir holdingin birikmiþ vergisini almýyor, adýna vergi affý diyor.

Üretime yönelik yatýrým yapsýn devleti yönetenler. Aksine yýllardýr bu ülkede üretme deðil, tüketim yönelik giriþimler geliþtirildi ve elde avuçta ne varsa, imar denilen betona gömüldü. Tek bir yatýrým yok. Hükümet her sýkýþtýðýnda ya yerli uçak, yerli otomobil üretti ya da Karadeniz'de doðalgaz rezervleri buldu. Her nedense hiçbirine henüz ulaþmak nasip olmadý.

Ülkede özelleþtirme (Özallaþtýrma) diyebileceðimiz bir çalýþma baþlatýldý, ama Özal'ýn ömrü yetmediði için, onun baþlattýðý bu sektörü 1995'te Çiller kullanmaya baþladý. O günden sonra satýlmadýk bir þey kalmadý.

KÝT denilen "Kamu Ýktisadi Teþebbüsleri" liyakatsiz kiþiler özellikle kurum yöneticisi yapýlarak zarar ettirilip, satýldý. Oysa liyakat sahibi insanlar kurumlarýn baþýna getirmiþ olsalardý bütün bunlar yaþanmayacak, bu sektörler zarar etmeyecek devlet de ciddi oranda Kâr saðlayýp elde ettiði bu gelirlerle yeni teþebbüsler oluþturabilecekti. Nitekim yapýlmadýðý gibi yok pahasýna yandaþlara pazarlandý.

Bu ülke hýrsýz ve arsýz beslemeye adeta mahkûm. Bu garip varlýklarý doyurabilmek için kurulmuþ bir ülke, halk da bu garip varlýklarýn marabalarý...

Tansu Çiller baþbakan ve baþbakan yardýmcýlýðý yaptýðý yýllarda dünya kadar araziyi kapatýp kendisine þato yaptýrmýþtý. Çiller'in askerliði sona eren Oðlunun teskeresini vermek için dönemin ordu mensuplarý Ýzmir barlarýný arýyorlardý. Bu þöhretli þatonun kapý kollarý, lavabo ve klozet musluklarýnýn da altýn kaplama olduðu söyleniyordu.

Mesut Yýlmaz desen keza kardeþini ülkenin baþýna bela edip hiçbir gerekçe göstermeden zorla elektrik sayaçlarýný deðiþtirmiþlerdi. Bu sömürü tayfasý somurtarak devletin iflasýný utanmadan ilan edeceklerini medya önünde açýklamýþlardý. Daha da garibi týpký bugünkü gibi o gün de Devlet Bahçeli denilen tuhaf varlýk bu hýrsýz ve arsýzlara ayný þekilde destek veriyordu. Bu devlet ne zaman bok çukuruna düþürülecek duruma gelse, devlet bahçeli denilen tuhaf varlýk devleti tutuyormuþ gibi yapýp arkadan bok çukuruna itiyordu. Ve hâlâ ayný... Eskiler derler ya "Huylu huyundan vazgeçmez" aynen öyle...

Bu hükümet yerli üretimin karþýsýna kendi komisyoncularý sayesinde yurda soktuðu ithal ürünleri pazarlayarak ülkede yetiþen yerli ürünlerin dibine darý ekti. Þimdi ülkede ne hayvancýlýk kaldý, ne tarým kaldý, ne de bunlar için politika üretecek beyin. Cabasý Kumu iktisadi teþebbüslerinin tamamý satýldý AKP hükümetince. Yanlýþ hatýrlamýyorsam 2005 veya 2006'da Dönemin maliye bakaný Unakýtan (siz Kanakýtan da diyebilirsiniz), küstah bir tavýr içinde neyi bulurlarsa satacaklarýný baðýra baðýra söylemiþti. Ayný yýllarda köy tavuklarý kuþ gribi bahanesiyle toplatýlýp yok edilmiþ, Unakýtan'ýn oðlu yurt dýþýndan getirdiði pastörize yumurtalarý piyasaya sürmüþtü. Arkasýndan mýsýr üretimine bir darbe vurulmuþ, yine pastörize haþlanmýþ mýsýr yine Unakýtan'ýn oðlu tarafýndan piyasaya sürülmüþtü. Bu olay medya da kendisine sorulduðu zaman "Ne olmuþ yani, çocuklar birkaç yumurta ve bir miktar mýsýr satmýþlarsa..." diye piþkin bir cevap vermiþti. Eskiler derler ya "Biz balýk hafýzalýyýz" hepsini unuttuk.

Yaylalar ve diðer turistik alanlar Araplara pazarlandý. Suriyelilerin yurda doldurulmasý ve önemli bir bölümüne alabilecekleri bir ev karþýlýðýnda vatandaþlýk verilmesi de çok ayrý bir olay.

Þimdi devlet de nereye kadarý savunuyoruz. Devlet kendi üstüne düþeni hakkýyla yapacak olursa, ben on yýl hiçbir karþýlýk beklemeden karýn tokluðuna çalýþmazsam namerdim. Kendi vatandaþýmýzýn derdine ortak olacak devlet bulamadýðýmýzdan, farklý bir dilencilik sektörüne sevk ettiriyoruz ihtiyaç sahiplerini; sosyal medya dilenciliði. Sosyal medya dilenciliði hem devlet, hem millet için son derece onur kýrýcý bir davranýþ. Elbette yardým güzel, ama yardýmýn isteyerek deðil, istenmeden yapýlaný güzel. Hastaneler, ilaçlar, ameliyatlar ve daha türlü tedaviler tamamen ücretsiz olmalý ki, bu halk ekran karþýsýnda aðlamak zorunda kalmasýn.

"Ýtibardan tasarruf edilmez" savurganlýk ve israfý meþru göstermek kibrin en önemli göstergesidir ki, kibri en yüksek olan ve malýyla övünen kiþi Karun'dur, akýbeti de ortadadýr. Peygamber Efendimiz efendinin kim olduðu sorusuna "Efendi hizmet edendir" diyor, hizmet edilen deðil. Karakteri ýslah olmamýþ kiþiler asla yönetici olmamalý, yönetici liyakat sahibi olmalýdýr.

Bizim oralarda derler ki, "Çoh türki bülirem de sesim getürmir." Allah bunlarý ýslah etsin. Devleti de, milleti de, devlet ve milleti yönetenleri de ýslah etsin.

26 Ocak 22
Gölcük