..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Umutlar, tersine çevrilmiþ anýlardýr. -Anonim
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > Tarihsel Roman > Tuna M. Yaþar




23 Mart 2020
Göbeklitepe 2  
Arkeoloji / Kurgu

Tuna M. Yaþar


Arkeot temiz kalpli biriydi. Onun temiz kalbi tapýndýðý gizli güce geçebilen bir ritimdeydi. O gün yine gizli gücünü düþünürken uzaklara gitmek istedi. Sanki biri ona fýsýldýyordu. “Ara yenterin ku. Uto ma soridu.” Yani “Gel buraya, sana diz temasý öðreteceðim.” Diyordu.


:AFFG:
Arkeot temiz kalpli biriydi. Onun temiz kalbi tapýndýðý gizli güce geçebilen bir ritimdeydi. O gün yine gizli gücünü düþünürken uzaklara gitmek istedi. Sanki biri ona fýsýldýyordu. “Ara yenterin ku. Uto ma soridu.” Yani “Gel buraya, sana diz temasý öðreteceðim.” Diyordu.
Arkeot iki büyük bulut uzaklýktaydý. Bu yolculuðu Orupta’da biliyordu. Biri içini dinlemek istediðinde gider, klandan uzaklaþýr, uðradýðý yerlerde yeni þeyler öðrenir, geri döndüðünde klanýna anlatacaklarý ile coþardý.
Ama Arkeot öyle esrarlý bir þeyin peþindeydi ki az sonra onunla karþýlaþtýðýný hissetti. Kemiðe dönmüþ bir geyik kalýntýsý. Arkeot eðildi bir süre, kemikleri kokladý, dilini deðdirdi. Tuz tadý vardý. Kemikleri insan þeklini andýrýr bir düzene koydu.
O an gizli güç tanrý Tamumbu’ya yalvardý. “Ne olursun bana bilmediðim bir þey söyle.”. Bir hayli süre seyretti durdu kemikleri. Ýnsan þeklini beðenmedi, kemiklerden ayrý ayrý þekiller oluþturdu. Sonra söylendi.
“Birinci þekil Orupta’ya ayrýlýrken söylediklerim. Ýkinci þekil daðlarý, tepeleri aþtýðýma iþaret. Üçüncü þekil ýrmaktan geçerken korku dolu anlarým. Dördüncü þekil gizli güç tanrý Tamumbu’ya iþaret. Evet bu gizli güç hiç görünmüyor ama bir þekli var. Aradýðým buydu. Ey gizli güç seni buldum. Seni V þekli kemiðe hapsettim. Artýk benimsin. Benim evladýmsýn. Benim eðittiðimsin.”
Bir sesle irkildi. Arkeot etrafýna baktý, bir þey göremedi. Saklanmak en iyisiydi. Bir aðacýn arkasýna geçti. Tehlike anýnda hemen aðaca týrmanacaktý. Saðýna baktý. Ellerinde deri tutmuþ iki yabani insan, geyik kemiklerinin yanýna kadar geldi. Biribirilerine “Ugo raram taumgu rulama.” Bu “Birileri kemiklerimizle oynamýþ.” Demekti.
Arkeot iki yabaniyi bir süre izledi. Kemiklerin baþýndan ayrýlmadýlar. Arkeot yerden sürünürcesine otlarýn arasýndan uzaklaþmaya çalýþtý. Kýpýrtýlar yabanileri harekete geçirdi.
Temkinliydiler, kýpýrtýlarýn ne olduðunu anlamaya çalýþtýlar. Bunun büyük bir av hayvaný olduðuna hükmettiler. Mýzraklarýný saldýrý pozisyonuna getirdiler. Arkeot’u gördüklerinde “Bir yere kaçamazsýn.seni pis surat.” Dediler.
Arkeot doðruldu.”Kemiklerinize zarar vermedim. Sadece onlara þekil verdim.” Dedi.
Yabanilerden biri “Seni tutsak alýp götüreceðiz. Bakalým gittiðin yerde de bu kadar eðlence çýkaracak mýsýn. Yürü.” Diye mýzraðý ile Arkeot’u itti. Tutsaktý artýk. Korkmuyordu. Yeni þeyler yaþayacaðýný biliyor ama kurtulmanýn da zor olduðunu da hissediyordu. Yabanilerle gidecek ve kalabalýk yeni yabanilerin maskarasý olacaktý. Kendisi de yabaniydi ama bir farkla. Arkeot gizli güce inanýyordu. O yüzden maskaralýðý en iyi þekilde atlatmak için düþünüyordu.
Çok fazla ilerlemediler. Kalabalýk yeni gelenlere zýlgýtlar ve baðrýþlarla karþýlýk verdiler. Lider kendini hemen belli etti. Yerinden kalkýp önüne getirdikleri Arkeot’un vücudunu yokladý. Omuzlarýna þaplak vurdu. Arkeot’un yüzüne yaklaþýp “Hu. Gu. Mu.” Dedi.
Anlamýþtý Arkeot, bu davranýþ misafir kabul edilenlere söylenirdi. Arkeot’u oturttular. Ona kýzarmýþ et verdiler. Arkeot hala düþünüyordu. Onlarýn ilgisini çekecek gizemli þeyler söylemeliydi.
Lider “Benim adým Hurbana. Biliyorsun, bizi ya eðlendirirsin ya da gizli güçlerle olmamýzý saðlarsýn. Saçma sapan þeyler söylersen tutsaklýðýn uzun sürer.”
O an yabaniler kalabalýðý Arkeot’un etrafýna dizildi. El parmaklarýnýn beþ katý sayýdaydýlar. O an gizli güç Arkeot’un kalbine girdi. “Kýsa bir þey söyleyeceðim. Bu sizi ömür boyu idare eder. Her biriniz liderinizi düþünün. Lideriniz Hurbana’nýn kalbinden kendi kalbinize kýzýl güneþ renginde kýrmýzý bir ýþýðýn aktýðýný düþünün. Bunu bir büyük bulut mesafesi alacak süre kadar düþünün. Ve siz o zaman gizli gücün esrarýna karýþýrsýnýz.” Dedi.
Hurbana “Çok ilginç söylediklerin. Bu senin klanýn bir tür inancý mý. Nerede büyük güçler. Bir akan ýþýðýn gücünü nasýl anlarýz?”
Arkeot “Bu düþünce klanýmda iki kuþaktýr var. Güce gelince bunu, sadece siz bildiðiniz için düþmanlarýnýza düþünce vermemiþ olduðunuzdan daha çok korku salarsýnýz. Bazen daha çok uðurlu olursunuz. Mesela baþýnýza fazla bela gelmez, rahatsýzlýk ve hastalýk yaþamazsýnýz. Bu gizli güce giden yegane düþüncedir. Ve gördüðüm kadarýyla bir yere gidemediðiniz kemiklere bile söz geçirebilirsiniz.”
Hurbana “Anlat çok güzel konuþuyorsun. Keþke söylediklerini hiç unutmasam.”
Arkeot “Evet kemik dedim, siz kemiklere tapýyorsunuz. Þöyle, kemiklerden kalbinize yine güneþ batarken kýzýllýðýnda kýrmýzý bir ýþýðýn aktýðýný düþüneceksiniz. Þimdi bunu deneyelim. Hepiniz gözlerinizi yumun ve kemiklerle ilgili söylediklerimi ben dur deyinceye kadar sürdürün.”
Yabaniler denildiði gibi sessizliðe gömüldü. Gözlerini kapalý þekilde bir süre düþündüler. Taki Arkeot tamam diyene kadar.
Hurbana “Sen gerçekten gizli bir þey biliyormuþsun. Düþüncenin böylesi hiç aklýma gelmemiþti. Þimdi seni uðurlama vakti. Ailene geri dönebilirsin. Seni alýkoymayalým. Yalnýz her kýþ bize uðrarsan sana misafirlik gösteririz.”
Arkeot yabanilere elini kaldýrdý, oradan uzaklaþtý.
Güneþ henüz yeni alçalýyordu. Koþarsa ancak klanýna varabilirdi. Deðilse tehlikeler altýnda gece vakti bir aðaca tünemesi gerekecekti.
Irmaðý geçmesi gerekiyordu.Saðýna soluna bakýndý durdu. Cesaret edemedi. Irmak kenarýnda en sýð yeri bulmak için ilerledi.O da ne, küçük bir sýðlýkta bir aðaç devrilmiþ ve karþý kýyýya köprü oluþturmuþtu. Bunu yabanilere açtýðý klanýnýn gizli düþüncesine yordu. Evet öyleydi. Gizli bir þey paylaþýldýkça hayat daha kolay oluyordu. Tehlikesizce ýrmaðý geçti. Sonra belli bir tempoda koþmaya baþladý.
Güneþ ufukta son kýzýllýðýný yitirdiðinde biraz tedirgin oldu. Akþam olsa da koþacaktý Arkeot. Öyle yaptý. Önünü görmediði ve ayaðýný sert yerlere basmasýna raðmen koþuþunu durdurmadý. Aklý hep gizli düþüncedeydi. Klanýnýn yaptýðý gibi Orupta’nýn kalbinden kalbine kýzýl ýþýðýn aktýðýný düþünmeye baþladý.
“Yardým et Orupta.” Diye söyleniyordu. Bir ara durdu. Yoksa yanlýþ yöne mi koþuyordu. Gökteki yýldýzlara baktý. Yönünü hesap edemedi. Çok yorulmuþtu. Tehlikeye raðmen yoluna devam edecekti. Bu karanlýða ve yürüyüþe raðmen.
Birden birinin seslendiðini duydu. Bu Merbuyu’nun sesiydi. Klanýnýn gece bekçilerinden. “Hele sesini duydum ya, az daha kayboluyordum.” Dedi Arkeot.
Merbuyu “Bende senin gibi buraya yeni geldim. Arkadaþlarýmla ava çýktýk. Avý taþýmak için avcý çaðýrmaya gidiyordum. Av yerimiz fazla uzak deðil. Hemen þu tepeyi aþtýk mý ileride.”
Arkeot “Kaç kiþiye ihtiyacýn var, bende yardým edebilirim.”
,Merbuyu “Ýki kiþi lazýmdý ama sen gelirsen zor da olsa taþýrýz.En iyisi sadece sen gel ve yardým et. Avýn kokusu daðýlmadan yerimize taþýyalým.”
Bir hayli ilerlediler. Irmaðýn kenarýna vardýklarýnda avcý grubun ateþ yakýp av etinden piþirdiklerini gördüler.
Merbuyu “Gücümüzü de tüketmiþtik. Kalabalýðýz artýk, yýrtýcýlar da olsa mücadele edebiliriz.”
Arkeot tok olsa bile ateþin baþýna çöküp kendine uzatýlan eti geri çevirmedi. Aklýna babasý Partur’un sözü geldi. “Aç açý çoðaltýr, çok çoðu çoðaltýr.” Diyordu babasý. Bu sözle ateþte kokan etlerin eþliðinde doymuþ, karnýný yeniden dolduruyordu.



Calkara ve Mucindi sevinçliydi. Ýlk defa yabancý avcýlarla birlikte olacak ve onlarýn konuþmalarýný dinleyeceklerdi. Orup’taya ne kadar ilgi gösterseler azdý. Kendileri ile beraber beþ kiþi daha vardý. Bir gece vakti çýkmýþlardý yola. Ellerinde uçlarý sivriltilmiþ mýzraklar vardý. Avda olmasalar da akþamýn tehlikelerle dolu olduðunu biliyorlardý. Sekiz kiþilik grup ilerlerken bir ses iþittiler.
Orupta “Sakýn durmayýn. Ne diye etrafýnýza bakmayýn. Hadi çabuk koþun benimle.”
Koþmaya baþladýlar. Çalýlýk ve dikenli alanda hýzla koþarlarken bir ikisi “Ah ayaðýma diken battý.” Dedi.
Bir anda durdular. Karanlýkta ayaða batan dikeni göremez ve çýkaramazlardý. Orupta “Hemen küçük bir ateþ yakacaðýz. Sen Meliktu, Buloktin ve Candeme hemen birkaç kuru ot yolun.”
Az sonra avcýlar kopardýklarý kuru otlarý yýðdýlar. Ateþ yakma çubuðu ile ateþi tutuþturdular. Calkara ve Ceþafa’yý ateþin önüne oturttular. Mucindi Calkara’nýn, Orupta ise Ceþafa’nýn ayaðýnýn ayaðýnýn tabanýný incelemeye baþladý. Ýki avcýnýn ayaðýna batan dikenler kýsa sürede çýktý.
Orupta “Bu iyiye iþaret. Katýlacaðýmýz toplantý zavkli geçecek. Bizler acele ediyoruz ama bizleri yavaþlatan tanrý Tamumbu bizlere bir þeyler söylemek istiyor. Tanrýnýn gözündeki ýþýðý görebiliyorum. Birkaç haftadýr bu ýþýðý görüyordum. Bizden bir þeyler istiyor ama bunu söylemekte çekiniyor. Komþu avcýlarla buluþacaðýmýz için gözlerdeki bu ýþýðý daha çok görüyorum.”
Ceþafa “Bizler tanrýnýn çok utangaç olduðunu ama istediðini yaptýrmada her þeyi denediðini biliyoruz. Belki bize görünmesi için taþlardan þekil yapmamýz gerekir.”
Orupta “Bu harika bir fikir. Daha önce hiç aklýma gelmemiþti. Aðaçtan bir þekil yaptýk ama bu bir ilk olacak.”
Ayaðýna diken batanlar yerinden kalkýp doðruldular. Sonra ateþi söndürdüler. Hýzlý adýmlarla oradan uzaklaþtýlar.
Þenliðin sesi baðýrýp çaðýrmalar, görüntüsü yakýlan devasa ateþti. Uzakta olsa Orupta onlara görünmek istemiyordu. Önce ne kadar vahþi olduklarýna tanýk olmak sonra tavýrlarýnýn güvenilir olduðuna inanmak istiyordu. Avcýlarýna çömelmelerini söyledi.Hepsi denileni yaptý. Uzakta iþittikleri çýðlýklar, naralar cezbediciydi. Evet erkek avcýlar kendini kaybetmeyi çok severdi. Cezbe ve trans halinde içlerindeki vahþiliðin kutsallýðýný görenler erkeklerdi. Keyif içinde þenliði izlediler.
Burunlarýna iþtah açýcý kokular gelince Orupta “Ýþte beklediðimiz an. Bize zararlarý dokunmaz artýk. Haydi ilerleyelim.” Dedi. Hýzlý adýmlarla yabancý bölgeye girdiler.
Lider Oluþep davetli avcýlarý görünce ayaða kalktý. “Ýþte karþýnýzda avcýlar avcýsý tanrýnýn kendisine fýsýldadýðý dostum Orupta geliyor.” Deyince bütün avcýlarýn gözü Orupta ve avcýlarýna çevrildi.
Orupta “Vahþilerin söz dinlediði karanlýkta zekasý parlayan Oluþep.” Dedi. Ýki lider birbirine sarýldý. Oturdular. Hemen misafirlere ateþte kýzartýlan etlerden kopartýlýp önlerinde ki derilerin üzerine koydular.
Oluþep “Söyle bana Orupta. Bu gece vakti gelirken hiç korktun mu. Çünkü yediðimiz þu geyik bile gece ürkütücü olur.”
Orupta “Bilmez miyim. Gecenin ürkütücü olduðunu bizzat yaþadým. Gelirken iki avcýmýn ayaðýna diken battý. O ne batýþ ki yýrtýcýlarla karþýlaþacaðýz diye akla karayý seçtik.”
Oluþep “Evet ben de bunu diyorum. Geyikten korkulmaz ama karanlýkta bir geyiðin birden çok avcýsý olur. Biri siz diðeri yýrtýcýlar.”
Misafirler acýkmýþtý. Yumularak yedikleri et damarlarýna iþliyor ve vücutlarýna can katýyordu. Hele içtikleri þarap ve arpa birasý için söyleyecek söz bulamýyorlardý.
Oluþep uzun süre misafirlerine soru sormadý. Onlarýn doymalarýný bekledi. Diðer taraftan kendi de kýzarmýþ et yiyordu. Uzun süre konuþmayan Oluþep etrafýna “Þimdi misafirlerimizle yeni çadýrýmýza girecek olanlar gelsin benimle. Kimse çadýrdakileri dinlemek için gelmesin. Bunu sizlere yasak ediyorum.” Dedi.
Misafirlerle Oluþep ve seçili avcýlar yeni çadýra doðru yürüdüler. Ýçine girdiler. Gördüklerine hayran kaldý Orupta. Çadýr geniþti. Üstü hayvan derileriyle kaplýydý. Çadýrýn tavanýndan sarkan küçük tilki, pars, sincap kuyruklarýna hayran hayran baktý.
Oluþep “Bakýyorum süslerime alýþýk deðilsin. Yoksa senin çadýrýnda bunlardan yok mu?”
Orupta “Bende de var böyle süsler ama tilki kuyruklarýný ne zaman görsem hep hayranlýkla izlerim. Biliyorsun önümüzü ve arkamýzý örten bu tilki derileri.”
Ýçeriye arpa biralarý getirildi. Biralar deri tulumun içindeydi. Oluþep “Seni buraya neden çaðýrdýðýmý biliyorsun. Sen ve ben küçükken arkadaþtýk. Büyüyünce ayný liderin avcýlarý olduk. Ve seninle klanýmýzý terk edip kaçtýðýmýzda güç hep bizden yana oldu. O günler hiç acýkmadýk. Ve karþýlaþtýðýmýz avcýlara verdiðimiz yiyeceklerle onlarý kendimize baðladýk. Ve sende benim gibi klanýný kalabalýk ve güçlü yapmýþsýn.”
Orupta “Biliyorum demek istediklerini. Avcýlarýmýzýn gözünü ne doyurur ve onlarý bize ne çeker, benden yeni fikirlerle duymak istiyorsun. Bence baþý boþ dolaþan avcý tehlikelidir. Onlar klan olmadýkça vahþiliði býrakmazlar. Þöyle bir þey düþünüyorum. Bunu kendi klanýmda yaptýðýmda o kadar çok avcý bize katýldý ki þaþtým kaldým. Aðaçtan biz gibi bir avcýya benzeyen bir þey yonttum. Onu gören avcýlar uzun süre yanýndan ayrýlamadýlar. Ve benim yanýmda kalmak için yalvardýlar. Ben de onlarý klanýma kabul ettim. Birbirimizden yeni þeyler öðrendik. En önemlisi ise bölgemizde hiç yiyecek sýkýntýsý çekilmedi. Bunlardan baþka bitki tohumlarýný ekmede zorluk çekmedik. Ve depoladýðýmýz tohumlardan yiyecek yapýp yedik.”
Oluþep “Sen neler diyorsun. Bunlar sahiden böyle mi. Dedi þaþkýnlýkla ekledi. O zaman seninle birlikte olmamýza sevineceksin demektir. Klanýmý alýp seninle yaþamamýza izin verir misi?”
Orupta “Seve seve kabul ederim bunu.Bir sorum olacak. Siz bitki tohumlarýndan yiyecek yapýlacaðýný bilmiyor musunuz?”
Oluþep “Bitkilerin tohumunu nadiren yeriz. Ama sizin gibi yemek yapmayý bilmiyoruz. Biz sadece sebzelerle yiyecek yapabiliyoruz. Sebzeler yumuþak. Tohumlar ise sert zor yenir.”
Orupta “Biz güzel bir yöntem geliþtirdik. Taþtan bir kap yaptýk. Taþlarla kýrdýðýmýz sert tohumlarý ve bazý baharatlarla bu kabýn içine koyup içine su döktük. Ve ateþte onlarý piþirdik.”
Oluþep “Bak bu güzel fikir. Tam tanrýmýz Tamumbu’nun yiyeceði türden. Biz yiyecekleri ateþte kýzdýrýyoruz. Siz ise yiyecekleri ateþte su ile haþlýyorsunuz. Dedi ekledi. Madem ben ve klanýmý kabul ettin þimdi sana katýlma vakti. Dýþarýya çýkýp bu sevindirici haberi klanýma yani senin yeni avcýlarýna bildirelim.”
Oluþep alýnan yeni kararý klanýna söyleyince avcýlar sevinçle coþtu, çýðlýklar attý. Bu sevinç gösterisi tadacaklarý yeni yemekler ve bir daha aç kalmayacaklarý içindi. Oluþep avcýlarýna öyle cazip þekilde anlatmýþtý ki “Bir daha hiç aç kalmayacaðýz.” Demesine kendi bile sevinmiþ bunu onlar gibi çýðlýk atarak belli etmiþti.
Avcýlar yanýna kurulu çadýrlarýn derilerini ve mýzraklarýný alarak gitmeye hazýr hale geldiler. Orupta yeni klanýna “Biz ve siz yok artýk. Artýk hepimiz biriz. Yeni lideriniz benim. Oluþep ise benim yardýmcýmdýr.” Orupta bunlarý söylerken ne büyük bir ganimetin üstüne oturduðunun farkýna vararak daha ciddi olmaya çalýþtý. Çünkü bir lider olan Oluþep liderliðini býrakýyordu. Orupta’nýn sesi biraz titrer oldu. Öksürüp aksýrdý, sesini düzeltti. Konuþmaya yeniden baþladý. “Hiç kimse aç kalmak istemez. Bizler birleþtiðimizde artýk açlýðý unutacaksýnýz. Klanýn bir lidere ihtiyacý vardý. Ben tanrý Tamumbu’ya inanan biriyim. Ve ona inandýðým için yaþama kolaylýðý içindeyim. Ve bu kolaylýðýn güçlü bir avcýsý oldum. O yüzden liderliðim sizin için vazgeçilmez olacak. Þimdi yürüyelim ve yeniler ile eskiler birbirine kavuþsun.”
Kalabalýk avcý grubu yürüyüþe geçti. Gece gök yüzünde dolunayýn ýþýðý ile rahatça ilerlediler. Çalýlýk ve dikenli bölgeye geldiler. Orupta’nýn iki avcýsýnýn ayaðýna diken battýðý yerdi burasý.
Orupta “Þimdi tek sýra halinde birbirimizin peþinden gideceðiz. Daðýnýk þekilde yürürsek daha çoðumuzun ayaðýna diken batacak.” Ve tek sýra halinde dikenli bölgeyi adýmlarýný dikkatli atarak geçtiler.
Kalabalýðý uzaktan gören Orupta’nýn klaný korktu. Kalanýn kadýnlarý gelenlerden baþý bozukluk ve avcý çýðlýðý duymayýnca biraz rahatladý. Gelenler içinde Orupta’yý gördüklerinde sevindiler. Orupta’nýn gözleri Calkara ve Mucindi’yi arýyordu. Oysa onlar yeni bir macera yaþamak için çoktan kalabalýktan sývýþmýþlardý. Orupta kendisini bekleyen iki klanýn karþýlaþmasýna odaklandý.



Calkara arkadaþý Mucindi ile bir çalýlýðýn arkasýnda yaklaþan geyik sürülerini bekliyordu. Geyikler otladýðý için avcýlar ile yakýnlaþmasý uzuyordu. Calkara “Biliyor musun Mucindi, þu mýzraðýmýz olmasa biz ne geyik avlarýz ne de yýrtýcý hayvanlarý uzaklaþtýrabiliriz. Görüyor musun mýzraðýn gücünü. Hiç aklýma gelmezdi. Bir gün buraya geleceðiz ve içimize akan mýzraðýn gücünü hissedeceðiz. Biliyorum çok açsýn. Açlýða az sonra avlayacaðýmýz geyikler ile son vereceðiz. Mýzraðýmýz olmasa bu açlýða daha fazla dayanamazdým. Kendimizi ancak böyle kandýrabiliriz. Ýþte kutsallara inancýn zaferi. Bizi teselli ediyor ve açlýðýmýzý bastýrýyor.” Dedi.
Mucindi “Ne güzel konuþtun.Ama mýzraða gücü veren elimiz. En çok kutsallýðý elimiz hak ediyor. Düþün bir kere, elimiz beþ parmak. Daðý bile devirecek güçte. Yeter ki nasýl kullanacaðýmýzý bilelim.”
Calkara “Ben daðlarý devirmek deðil gökteki yýldýzlarý yere indirmek istiyorum.”
Mucindi “Yýldýzlarý yere indirip ne yapacaksýn?”
Calkara “Neler yapmam ki. Önce gökyüzünden kopardýðým yýldýzý ýsýrarak tadýna bakarým. Tadý acý ise yere atarým. Sonra bir diðerinin tadýna bakarým.”
Mucindi “Ben öyle yapmam. Yýldýz yumþaksa ona bir þekil veririm. Onu barýnaðýma götürür onunla her gün konuþurum. Ta ki yýldýz gece güneþ gibi parlayana kadar. Ben yýldýzlarla konuþurken onlarýn deðiþtiðini benimle konuþmak istediklerini hissediyorum.Çünkü yýldýzlar gücünü biz avcýlardan alýyor. Nasýl oluyor dersen çünkü onlar güçsüz. Güneþ gibi deðil.Onlar bizim gibi güçlü avcýlara ihtiyaç duyarlar. Neden güneþe bakamýyoruz. Ve bu yüzden gücümüzü güneþe ispat edemiyoruz. Ama yýldýzlar öyle mi.Onlara istediðimiz gibi bakar onlara, düþlerimizde istediðimiz gibi evirir çevirir hatta, onlar bize yardým etmek için yol göstermede aracý olurlar dedi.Ekledi ekledi. Dur þimdi aklýma yýldýzý daha deðiþik bir þekle sokmak aklýma geldi.” Dedi eðildi.
Mucindi yerden bir çöp aldý. Önce biraz düþündü. Topraða çizer gibi oldu. Vaz geçti. Karýþýk bir þekil olmamalýydý. Aðaç þekli olmazdý. Çevresinde bir sürü aðaç vardý. Þeklini hatýrlamayý biraz karýþtýrabilirdi. Derede yüzen bir balýkta olamazdý. Balýklar da birbirine benziyordu. Ya kurt, kuþ. O da olmazdý. Onlar ise toprak üstünde kendileri gibi canlýydý. Canlýlar birbirine benzerdi. Ya sýradan bir þekil. Yere beþ köþeli bir þekil çizdi.
Calkara “Neden beþ köþeli þekil çizdin?”
“Sus dedi Mucindi. Düþünüyorum.” Þekli içe doðru birbirine çizgi çekerek baðladý. “Neden beþ köþeli þekil çünkü beþ kutsaldýr. Ellerimiz beþ parmaklý. O kutsal olduðu için beþ köþeli yýldýzýmýz da kutsaldýr.”
Calkara geyiklere doðru baktý. Geyikler otlaya otlaya iyice yaklaþmýþtý. “Þuraya bak Mucindi dedi Calkara endiþeyle. Avýmýzýn düzeninin bir aslan sürüsü bozuyor. Geyikler ah geyikler. Koþmasanýz ne güzel olurdu. Bitti artýk. Avýmýz elimizde uçup gitti. Gidelim artýk. Aslanlar kalabalýk. Tehlikeli olabilir.”
Calkara ve arkadaþý geriye doðru av alanýndan uzaklaþtý. Az ileride aðaçlar vardý. Meyve aðacýdýr diye iki avcý o yöne ilerledi. Talihleri yaver gitmedi. Gördükleri akasya aðacýydý. Ve diðerleri de ya çam aðacý veya akasya gibi meyvesiz aðaçlardý.
Calkara “Yiyecek bir þey olsa hemen saldýracaðým. Açlýktan elim ayaðým titriyor. Yiyecek bir þey olsaydý keþke.”
Mucindi yere eðildi.Yerde ki bitkiden yuvarlak bir meyve kopardý. “Bu nedir böyle. Zehirli mi acaba. Tadýna bakmak ister misin?”
Calkara “Meyve bitkiye zarar vermiyorsa zehirli deðildir. “
Mucindi “Gerçekten senin düþüncen çok zayýflamýþ. Zehirli meyveler bitkilerin silahýdýr. Bunu ne vakit unuttun. Hiç sen yabancý bir avcýya güvenir misin. Onunla savaþýrsýn ancak. Bitkiler de öyle. Zehirli bitkiler ancak diðer bitkilere zarar vermez. Ama zehir denen þey ise onlarý zekasýdýr.”
Mucindi konuþurken Calkara çoktan zehirli sandýklarý bitkinin meyvesinden birkaç tane yemiþti. Tadý çok güzeldi. Eðilip yerden bir salkým daha kopardý. Mucindi þaþa kaldý. Calkara “Zehirli meyve tadýndan belli olur. Bize bu zarar vermeyecek. Yedim de titremem geçti.”Çok tatlý bir þey bu. Al sen dee. Acý olsaydý yemezdim.”
Mucindi arkadaþýna güvendi. O da yerden bu bitkiden koparýp yemeye baþladý. Mucindi “Senin titremeni biliyorum. Senin titremen açlýktan deðil. Kanýna karýþan bu þey sana güç veriyor. Bu karnýnýn doyuramaz bir meyve. Ýçi su dolu. Senin titremen içindeki tatsýzlýkta. Eminim ki bu tatlý þeyi ne kadar yersen o kadar güzün olur. Ama bir yere kadar. Ben içi su dolu meyvelerle doyamam. Bana et gerekli, bana ekmek gerekli, bana yiyecek gerekli. Þimdi ise benim titremem baþladý.”
Calkara “Bölgemize varmaya az kaldý. Orada ki yiyecekleri düþün. Açlýðýný bastýr.”
Mucindi “Oraya kadar dayanýr mýyým bilmiyorum.”
Ýki avcý seri adýmlarla ilerlemeye baþladý. Önlerine ýrmak çýkmýþtý. Suya girmeleri Mucindi’yi kendine getirmiþti. Açlýðýný unuttu bir müddet. Yine seri adýmlarla yürümeye baþladýlar.
Mucindi “Artýk fazla dayanamayacaðým. Bölgemiz uzakta deðil. Ben burada bekleyeyim. Sen hýzla git bana yiyecek getir.”
Calkara “Olmaz böyle bir þey. Seni savunmasýz býrakamam. Ben geri dönesiye kadar sana aç bakan tilkilerle sýrtlanlar seni yer bitirir. Bir daha ne koþabilir, ne bakabilir, ne uyanabilirsin. Seni topraða gömdüðümüz gibi gideriz.”
Mucindi “Ýyi öyleyse. Bana yardýmcý ol da beraber yürüyelim. Ýnan ki takatim kalmadý.” Mucindi yürürken sað elinde ki mýzraktan destek alýyor diðerini ise Calkara omuzluyordu.
Ýleriden dumanlar göründü. Bir av þöleni üstüne denk gelmiþ olmalýydýlar. Az sonra dumanýn iþtah açýcý kokusunu aldýlar. Ve iki avcý bölgelerine vardýklarýnda Mucindi yere yýðýlýverdi.
Calkara yemek hazýrlayanlara baðýrdý. Sesini ancak beþinci kez baðýrýnca duyurabildi. Klan çocuklarý onlara doðru koþtu geldi. Calkara “Çabuk bize yiyecek getirin. Amcanýz açlýktan ölmek üzere.” Çocuklar koþarak uzaklaþtý.
Az sonra Orupta ve iki avcý ellerinde kýzarmýþ etlerle geldiler. Mucindi et yedikten sonra bile uzunca bir süre halsiz kaldý. Onu bölgelerine sýrtlarýnda taþýmýþlardý. Bütün klan Mucindi’nin etrafýna birikmiþti. Klan moral olsun diye türküler þarkýlar söyledi. Bu iþi kadýnlar yapýyordu. Biliyorlardý ki kadýnlarýn sesi her zaman zayýf bünyeleri tetikler ve onllarý deðiþtirirdi. Mucindi ikinci bir þarkýya geçildiðinde yavaþ yavaþ kendine gelmeye baþladý.
Orupta “Ben size izin vermediðim halde ava çýktýnýz. Ben her zaman yiyeceklerimiz yeni iken ava çýkýlmaz demiþimdir. Buðdaylarý arpalarý depo yapabiliriz. Ama yiyemeyeceðimiz et ise çürüyüp gider. Olan onca yorulmanýza olur. Þimdi size bir ceza vermem gerekiyor. Düþündüðüm bir þey var. Ona sizi katmayacaðým. Düþündüðüm hem öyle büyük ki. Ama sizi buna ortak etmeyeceðim.” Dedi Söz dinlemez Calkara’dan ve Mucindi’den uzaklaþtý. Barýnaðýna diþisinin yanýna gitti.

Tuna M. Yaþar



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn tarihsel roman kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Göbeklitepe 5
Göbeklitepe 4
Göbeklitepe 3
Göbeklitepe 1
Çok Eskiden 9
Çok Eskiden 4
Çok Eskiden 8
Çok Eskiden 6
Çok Eskiden 5
Çok Eskiden 3

Yazarýn roman ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Dünya Taþýnýyor 3
Dünya Taþýnýyor 8
Dünya Taþýnýyor 7
Dünya Taþýnýyor 6
Dünya Taþýnýyor 1
Dünya Taþýnýyor 2
Dünya Taþýnýyor 5
Dünya Taþýnýyor 9
Dünya Taþýnýyor 4

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Masa [Þiir]
Reptilian 1 [Öykü]
Reptilian 2 [Öykü]
Reptilian 3 [Öykü]
Reptilian 4 [Öykü]
Reptilian 5 [Öykü]
Savaþ Trafiði 2 [Öykü]
Savaþ Trafiði 1 [Öykü]
Savaþ Trafiði 3 [Öykü]
Aðaçlara Fýsýldayan Adam [Öykü]


Tuna M. Yaþar kimdir?

Voltaire


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Tuna M. Yaþar, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.