Benim yaradýlýþýmda fevkalade olan birþey varsa, Türk olarak dünyaya gelmemdir. - Atatürk |
|
||||||||||
|
Devlet Tiyatrolarý Antik Tiyatro’da ilk defa bir antik oyun sergiledi. Maðusa seyircisi de ilk defa Kýbrýs Türk Devlet Tiyatrolarýný antik bir oyunla Salamis Harabelerinde izledi. Burada bir ilki de ben yaþadým. Kýbrýs Türk Devlet Tiyatrolarý’ndan ayrýldýðým bu güne kadar ilk defa bir oyuna resmi olarak davet edildim. Kýbrýs Türk Devlet Tiyatrolarý’na 6 yýl hizmet vermiþ bir müdürü unutmayýp hatýrlayarak beni oyuna davet eden Kýbrýs Türk Devlet Tiyatrolarý Müdürü Sayýn Ýlknur Iþýl Türkmen’e de buradan ayrýca teþekkür etmek istiyorum. Unutulmamak gerçekten güzel bir þeymiþ. “Ahde vefa” dedikleri bu olsa gerek… Gelelim oyuna. Oyunu Türkiye’den özel olarak gelen yönetmen Murat Çýdamlý sahneye koydu. Eþi Sayýn Özge Kýrýkoðlu Çýdamlý da yönetmen yardýmcýlýðýný üstlendi. Besteci Kerem Memiþoðlu, Koreografi Ýçim Aðlamaz, Kostüm Dekor Tasarým Fatma Bender, Masklar, Fatma Bender, Cansev Günsoy, Dekor Uygulamasý Mehmet Isýrgan, Yalçýn Arýcý, Hayali Okuyucu, Ferhat Onur, Kostüm Uygulama: Gülsen Dünki, ýþýk Uygulama: Mustafa Kral, Kondüvit: Fatih Çiçekli –Hulusi Buðra Özoðul, Grafik Tasarým da ise Naz Atun görev aldýlar. Oyuncu olarak Cevahir Caþgir, Ruhsan Ankay, Diren Özdoðal, Özlem Özkaram, Kurtuluþ Altaylý, Ulaþ Öðüç, Hüseyin Merthan Çakýrlý, Deniz Aslým, Mehmet Samer, Ali Þaþkara, Zehra Evliya Parýldak gibi oyuncular yer aldýlar… Antigone oyunu, demokrasiye inanmýþ, kiþisel özgürlüðü savunan Antigone isimli bir kahramanýn devlet yönetiminin yanlýþlarýna ve baskýlarýna karþý çýkmasýný ele alýyor. Bu yönüyle tarihte devlet otoritesine karþý ilk baþkaldýrý oyunu olarak biliniyor. Dünya edebiyatýnýn ilk “direniþ” örneði kabul edilir. Türkçe’ye Sabahattin Ali tarafýndan çevrildi. Oyun, Salamis Harabelerinin büyülü ortamýnda loþ ýþýklar altýnda bir savaþ sahnesi ile baþladý. Burada iki kardeþ karþý saflarda savaþýp Thebai için dövüþür. Ýkisi de ölür. Kral, ülkeye saldýrdýklarý için gömülmelerine izin vermez. Çünkü düþman, ne olursa olsun düþmandýr. Antigone, Kralýn bu emrine karþý gelir. Ona göre bir ölünün saygý gereði gömülmesi gerekir. Kral “Demek bana karþý geldin. Yasalarýma karþý çýktýn.” diyerek Antigone’a kýzýyor. Antigone “Ben, bu dünyaya kin deðil, sevgi paylaþmaya geldim” diye cevap veriyor. Adeta burada Yunus Emre’nin “Ben gelmedim dava için, benim iþim sevi için / Dost’un evi gönüllerdir, gönüller yapmaða geldim” felsefesini daha yüzyýllar öncesinden dile getiriyor. Antigone, ayný zamanda Kral’ýn oðlunun niþanlýsýdýr. Buna raðmen Kral bildiðinden þaþmaz. Kral, astýðý astýk, kestiði kestik bir diktatör edasýnda. Kimseyi dinlemiyor ve cezayý veriyor. Antigone diri diri bir maðaraya hapsedilecek ve ölüme terk edilecektir. Kral oðluna: “Kadýnýn verdiði geçici zevklere aldanýp Akýl yolundan þaþma, oðlum.” Diye öðütleyerek kendisine karþý gelmemesini ister. Adeta kadýný hor görüp küçümseyerek “Öyleyse kurulu düzeni destekleyelim ve hiçbir zaman kadýna yenilmeyelim.” der… Kralýn kadýna bakýþ açýsý maalesef bu… Bu tavrýyla Kreon bir diktatör olarak gösteriliyor. Günümüz yöneticilerine “Böyle olmayýn, yoksa zarar görürsünüz” mesajýný veriyor. Kýsaca günümüz yöneticilerine, “Demokrasiden þaþmayýn. Adaletten ayrýlmayýn. Hak ve hukuktan sapmayýn” diyor… Oyun, gerek dans ve müzikleriyle; gerekse kurgusuyla çok iyi hazýrlanmýþ. Ama ne yalan söyleyeyim olumsuz yönde eleþtirmekten de kendimi alamadým. 3 saatten fazla süren oyun, oturduðumuz yerden su çýkmasýna neden oldu. Yani dayanacak gücümüz kalmadý taþ sýralarýn üzerinde oturmaktan. “Bir oyun, bu kadar uzun olur mu?” demekten kendimi alamadým. Aslýnda oyunun metni bu kadar uzun deðil. Ama danslar ve þarkýlar, koreografiler o kadar çok yapýlmýþ ki, oyun uzadýkça uzadý ve bizlere gýna geldi. Öyle ki bazý seyirciler oyun ortalarýnda gitmeye bile baþladý. Üstelik oyunun orijinali tek perdelik olmasýna raðmen bu uzunluktan dolayý iki perdeye çýkarýlmýþ. Danslarý ve müzikleri bu kadar uzun tutmaya hiç gerek yoktu. Tadýnda ve kývamýnda býrakýlsaydý, oyun bir buçuk saat, hadi en fazla iki saat olsaydý emin olun ki çok daha fazla beðenilecekti seyirci tarafýndan. Oyunda birkaç yerde tekrarlara da kaçýlmýþ. Mesela Kral Oidipus’un kendi gözlerini oymasý dört ayrý sahnede tekrar edildi. Ýzleyicinin beynine iyice nakþedildi. Buna da gerek yoktu. Oyunun baþlarýnda zaten verildi. Bundan sonraki tekrarlara hiç gerek yoktu. Yine bazý bölümlerde eksikler hissettim. Gerçi gözden kaçan ufak tefek þeylerdi bunlar ama Murat Çýdamlý gibi ünlü bir yönetmenin bunlarý göz ardý etmesi beni biraz düþündürdü. Örnek verecek olursam: Kral, Antigone ve kýz kardeþine kýzýyor. “Askerler! Götürün þunlarý. Hapse atýn” diye baðýrýyor. Seyirci burada birkaç askerin sahneye hýzla gelip, adeta onlarý sürükleyerek götürmesini bekliyor. Ama hiç öyle bir aksiyon olmuyor. Býrakýn askerlerin gelmesini iki kýz kardeþ kendi kendilerine yürüyerek sessizce sahneyi terk ediyor. Yani küçük bir detay ama düþünülmesi gereken bir ayrýntý. Neticede izleyicinin gözünden kaçmýyor. Bir de oyunda yönetmen bir harmanlama yapmýþ. Çeþitli oyunlardan küçük bölümler alarak oyunu farklý bir konuma getirmiþ. Tabii bu da yönetmenin kendi tarzý. Oyunu dilediði gibi biçimlendirip hazýrlayabilir. Takdir artýk izleyiciye kalmýþtýr. Kendime de þunu sormadan edemedim: “Günümüzde yönetmenler, neden oyun metnine pek sadýk kalmazlar? Kendi kafalarýndaki kurgularý hayata geçirirler?” Bir bakarsýnýz tek oyun elli kiþilik olmuþ, elli kiþilik oyun tek kiþilik olmuþ. Bir bakarsýnýz uzun tiradlar ortadan kaldýrýlmýþ, kýsa bölümler uzadýkça uzatýlmýþ. Tabii bunlar hep yönetmenin kendi üslubudur. Dilediði gibi þekil verir, dilediði gibi can ve ruh verir oyuna. Oyun, binlerce yýl öncesinde yazýlmasýna raðmen güncelliðini hala koruyor. Kadýna olan bakýþ açýsý, erkek üstünlüðü, toplumu hor görme, insanlarýn güce göre hareket etmesi, gücün yanýnda olmasý, yöneticilerden korkmalarý, yöneticilerin “Ben yaparsam olur” anlayýþý ile hareket edip despotluk ve daha ileri giderek diktatörlük yapmasý günümüzde de görülen olaylar… Ýþte, bir kadýnýn, yanlýþ, baskýcý, dikta otoriteye karþý çýkmasý, doðru olaný yapmasý ve onurlu bir þekilde yaptýðýnýn arkasýnda olmasý, parmaðýnýn arkasýna ölüm pahasýna da olsa saklanmamasý takdirlere þayan oluyor… Oyunun kostümleri çok harika idi. Bu anlamda tasarýmlarý hazýrlayan Fatma Bender’i kutluyorum. Kostüm uygulamasý ise Gülsen Dünki tarafýndan müthiþ bir güzellikte yapýlmýþ. Gerçekten bu ikili harika kostümler yaratmýþ. Diyebilirim ki oyunu baþtan sona kadar izlettiren kostümler oldu. Oyunculara gelince ben en çok Hüseyin Çakýr’ý beðendim. Gerçekten çok baþarýlý idi. Rolünün hakkýný fazlasýyla verdi. Gür sesi ve tipi ile bu role müthiþ uydu. Hele þarký sözleri, oyun bitiminde dudaklarýmýza pelesenk oldu. Beðendiðim diðer oyuncu Deniz Aslým idi. Görevine baðlý bir asker rolünde çok iyi idi. Heyecaný, coþkusu, ses tonu ile rolüne çok iyi adapte oldu. Beðeni ile izledim onu. Antigone rolündeki Cevahir Caþgir de rolünü en iyi sergileyenler arasýndaydý. Onun oyun gücünü çok iyi bildiðim için daha büyük bir performans bekliyordum. Biraz sönük kaldý gibi geldi bana. Daha atýlgan, daha çýlgýn ve daha mücadeleci bir ruh sergileyebilirdi… Kreon rolündeki Diren Özdoðal’ýn sesi kýsýk gibi geldi bana. Ya rahatsýz idi; ya da sesini kontrol edememiþti. Sesi gür çýkmýyordu. Ama oyun gücü çok iyi idi. Beðendiðim oyunculardan biri oldu. Benim þaþýrdýðým bir nokta ise Kýbrýs Türk Devlet Tiyatrolarý’nda Özlem Özkaram gibi bir oyuncunun böyle iddialý bir oyunda geri planda býrakýlmasý oldu. Yani ben yönetmen olsaydým Antigone rolünü doðrudan bu oyuncuya verirdim. Yönetmen, nedense Özlem Özkaram’ý masklar arkasýnda saklamýþ ve izleyicinin karþýsýna oyunun son kýsmanda çok az bir süre ile kraliçe olarak çýkarmýþ. Oysa Özlem Özkaram’ýn sadece ses tonu bile seyirciyi büyüsü altýna alacaðýný biliyorum. Tabii bu da yönetmenin takdiri… Son söz olarak Yalçýn Arýcý’ya birkaç kelam atmak istiyorum. Dekor deðiþtirmek için o dönemin kostümüne bürünüp oyunun bir parçasýymýþ gibi hareket etmesi ve dekoru seyircilerin önünde doðal bir þekilde deðiþtirmesi gerçekten güzeldi. Seyirciler, onu da oyuncu zannederek o aný oyun içinde bir sahne olarak düþündü. Neticede Kýbrýs Türk Devlet Tiyatrolarýný kutluyorum. Ortaya zor; fakat çok keyifli bir oyun çýkardýlar. Danslarýyla, müziði ile görsel bir þölen ortaya koydular. Bu tür oyunlarý özlüyoruz. Oyuna emeði geçen herkesi kutluyorum…
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |