Çocuklarýn eðitimi, zaman kazanmak için nasýl zaman yitireceðimizi bilmemiz gereken bir meslektir. -Rousseau |
|
||||||||||
|
Bayramlar ilk önce çocuklara gelirdi. Heyecanýyla, saflýðýyla, güzelliðiyle tüm merakýyla. Onlardan anlardýnýz bayramýn önemini, tadýný, ruhunu. Küçükler ve annelerinin gözünde bir türlü büyümeyen küçükler de dâhil. Bayram deyince ilk akla gelen harçlýklar, yeni ayakkabýlar, elbiseler ve komþulardan toplanacak þekerlerdi. Benim ilgilendiðim tek konu, kýyafetlerdi. Babaannem dikiþten anladýðý için, ona bayramýn her gününe ayrý bir kýyafet diktirirdim. Sonra da bir manken edasýyla süzülürdüm. Bayram günü = Defile günü. Bayram harçlýðý toplamak bana göre hiç deðildi. Karþýda büyük bahçesi olan üç katlý villada oturan zengin bir ciciannemiz vardý. Mahallemizin ciciannesi namýdiðer süslüsü. Bayaðý görmüþ geçirmiþ, elit ve güzel bir kadýn. Yaþýna göre bakýmlý, gri uzun saçlarýný güzel tokalarla topuz yapan, mahallede naif, þýk bir bastonla arzýendam eden bir hanýmefendi. Kocaman evi, bizlerin gözünde büyülü bir þato gibiydi. Bayramlarda 7-8 arkadaþ toplanýr, bahçesinden evin kapýsýna giden yola kadar korkarak giderdik. Filmlerdeki esrarengiz þatolardan bir hayli etkilenmiþiz. Kapýyý “sen çal, o çalsýn”dan sonra kapý çalýnýr ve tüm heybetiyle, tatlý ses tonuyla cicianne karþýmýzda durunca bir garip utançla baþýmýzý kimimiz yere, kimimiz saða-sola çevirirdik. Hepimizin umudu, zengin olduðundan, en büyük harçlýðý ondan almak. Bunun için biz, üstümüze düþen þartlarý yerine getirmiþiz, güzel bayramlýklarýmýzý giymiþiz, mahallede gýcýk olduðumuz arkadaþlarýmýzýn ruhu duymadan erkenden örgütlenip ilk sýraya yerleþmiþiz. Eee daha ne olsun, þimdi sýra ciciannede ve onun pamuk ellerinde. Ýçeri giriyoruz, boncuk gibi diziliyoruz. Biraz mahalle dedikodularý eþliðinde biraz nasihat veee þimdi esas konu: Alacaðýmýz bayram harçlýðý. Bankadan bayram için rica edilerek alýnmýþ yeni ve hiç katlanmamýþ kâðýt paralar var ciciannenin elinde. Ama o zamanýn en düþük bayram harçlýðý. Birbirimize atýlan þaþkýn bakýþlar ve gözlerde ayrý ayrý hüzünler. Ciciannenin, kulaðýmýzdaki sesi: “Çocuklar, bunlar da sizin uður paranýz.” Eee, cicianne de biliyor iþi, tüm mahallenin çocuklarýna nasýl para yetiþtirsin? Laf aramýzda, sonralarý idrak ettik ki biraz da cimriymiþ. Büyüklerle beraber yapýlan bayram ziyaretleri de ayrý eðlenceli, güzel ve sevgi doluydu. Ev sahibinin hazýrladýðý sarmalar, dolmalar, limonatalar, daha neleeer neleeer güzelce mideye indirilirdi. Bir evden diðer eve giderken akrabalarla, komþularla karþýlaþýp gülüþmeler, ayný eve tekrar ikinci kez beraber gitmeler, hepsi birer neþe kaynaðý. Kapý komþumuzdan haberimizin olmadýðý þu günlerde, kapýsý çalýnmadýk komþunun býrakýlmamasý, o zamana özel bir bayram geleneði olarak kaldý maalesef. Toplumumuzda bir Avrupa özentisidir ki yýllardýr alýp baþýný gidiyor. Yurt dýþýnda yaþayan gurbetçilerimiz, tüm yýl boyunca canýný diþine takýp çalýþýrlardý. Elde ettikleri kazançlarýný, biz akrabalarýný ziyaret etmek ve özlenen Türkiye’mizin güzel sahil þeritlerinde tatil yapmak için harcarlardý. Bu tatil anlayýþý, bir anlamda, bayram gibi özel günler de dâhil, tüm tatil anlayýþýmýzý da deðiþtirmekte bir etken oldu diye düþünüyorum. Çoðu insan, bayram tatillerini deðiþik tatil beldelerine giderek geçirmeye baþladýlar. Tatile gidenler sanki gizli bir kinayede bulunurlardý gidemeyenlere. “Aaaa siz gitmeyecek misiniz bu bayram tatile?” gibi. Bazen “biz de kapatalým kapýlarýmýzý bizi de tatilde sansýnlar” diyerek kardeþimle þakalaþtýðýmýz da olmuþtur. Ama hep bu; bu akýmýn suçu iþte, yoksa biz ne diye evde misafir aðýrlamaktan kaçalým, deðil mi? Ýþte tam da bu zamanda akrabalýk baðlarý, komþuluk baðlarý zayýflamaya baþladý maalesef. Örf ve âdetlerimiz, yerini Avrupa kültürüne býrakmaya baþlýyordu. Oysa yurt dýþýnda yaþayan akrabalarýmýz, her defasýnda oralarda her þeyin çok güzel olduðunu ama insanlýk, güler yüz, samimiyet ve misafirperverlik olarak Türklerin yerini hiçbir milletin tutamayacaðýný söylerlerdi. Biz bu deðerleri yavaþ yavaþ kaybetmeye baþladýðýmýzýn farkýna yýllar sonra varacaktýk ve artýk çok geç olacaktý. Ve öyle de oldu. Reklamlarda bile; “bayramlarda büyüklerimizin ellerini öpelim, heyecanýmýzý onlarla paylaþalým” tarzýnda sosyal mesajlar verilmeye baþlandý. Bir babaanne, oðlunun, gelininin, torunlarýnýn yolunu gözlüyor, gelen olmayýnca da üzüntüsünden boynunu büküyordu. Bu tür yapýlan gizli, açýk tüm uyarýlarýn ve göze batýrmalarýn bile pek bir faydasý olmayacaktý maalesef. Baþýndan kültürümüzün, örf ve âdetlerimizin, insanlýðýmýzýn kýymetini bilmemiz gerekiyordu.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © MÝHRAP ALTINTAÞ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |