Ýnsandaki gerçek güzelliði ancak yaþlandýkça görebilirsiniz. -Anouk Aimee |
|
||||||||||
|
Hakan YOZCU NKL'den Sýnýf Arkadaþlarýmýzla Bir Araya Geldik Facenin gücü bir kez daha etkisini gösterdi bende. Dün hem çocukluk, hem sýnýf, hem de asker arkadaþým Ogün Kýlýç ile sohbet ediyoruz. "Yarýn akþam geliyor musun?" dedi. Nereye? dedim. "Yemeðe" dedi. Ne yemeði dedim. "Tüm sýnýf arkadaþlarý bir araya geliyoruz" dedi. Þaþýrmýþtým. Çünkü böyle bir þeyden hiç haberim yoktu. Daha önceden düþünülmüþ planýmýz da var. Önceden haberim olsaydý mutlaka giderdim. Bir hal çaresine bakmalýydým. Gitmeyi de o kadar çok istedim ki anlatmaya kelimeler yetmez. Ertesi gün, yine sýnýf arkadaþlarýmýzdan Hülya Tanyeli'ye facede rastladým. Uzun yýllar olmuþtu görüþmeyeli. Belki de beni hatýrlamaz bile diye düþünüyordum. Mesaj attým. "Hülya Haným merhaba " deyince ufak yollu sitemini hemen yolladý. "Haným mý? Biz arkadaþýz Hakan, sýnýf arkadaþýyýz. Haným da nereden çýktý?" iþte þimdi gerçekten mahcup olmuþtum. Çünkü temkinli davranmak istemiþtim. Ne de olsa uzun yýllar geçmiþti aradan. Býrakýn unutmayý, O hemen "Hakan" diye hitap etmiþti bana. "Bu akþam geliyorsun deðil mi" diye sorunca tam net bir cevap veremedim. "Haberim yoktu" dedim. "Ýþte þimdi var. Akþam mutlaka gel" dedi. Artýk bahane kabul etmezdi bu davet. Gitmek elzem olmuþtu. Biraz sonra da yine Facede Ferda'ya rastladým. Hemen mesaj attým. 'Sizlere rastlamak ne kadar güzel" O da cevap olarak "akþam yemekte görüþürüz" dedi. Artýk hiç kaçar yaný kalmamýþtý. Ne olursa olsun bu yemeðe gidecektim. Ve bütün planlarý iptal edecektim. Eþimi aradým hemen telefonla. "Býrak planý" dedi. "Hemen ertele. Otuz yýlda bir ilk oluyor. Kaçýracak mýsýn?" dedi. Gerçekten de otuz yýldan beri bir ilkti bu. Kaçýramazdým. Tekrar Ogün'ü aradým Geliyorum dedim. "Ýþte bu güzel. Sohbetin belini kýrarýz" dedi. "Ahmet Acaroðlu'nu ara. Organizeyi o yapýyor" dedi. Numarayý aldým. Hemen aradým. Telefonun öbür ucundaki ses, tam otuz yýl öncesi bir dosta aitti. NKL'de uzun yýllar ayný sýnýfý paylaþtýðýmýz, çalýþkanlýðý ve üretkenliði ile hep taktir ettiðim, ayný tiyatroda rolleri paylaþtýðýmýz Ahmet Acaroðlu idi bu. Ahmet "Aslýnda büyük bir þey düþünmemiþtik. Ama facede gören diðer arkadaþlar da gelmek isteyince iþ büyüdü." dedi. "Ýskele'de Osman Aða Kültür Evi Restaurant'ta olacaðýz. Bekliyoruz" Artýk sabýrsýzlýkla o aný beklemeye baþladým. O, bir kaç saat sanki asýrlar gibi gelmiþ, geçmek nedir bilmemiþti. Akþam üzeri saat 19.00'da yola koyuldum. Yaklaþýk yarým saat sonra Ýskele'ye vardým. Mekan Ýskele Polis Müdürlüðü'nün hemen arkasýndaydý. Buraya ilk defa geliyordum. Mekan olarak çok güzel bir yerdi. Buram buram Kýbrýs Havasý esiyordu. Dýþ kýsým tam Kýbrýs motifleri ile süslenmiþ ve otantik Kýbrýs havasý verilmiþti. Doðrusu muhteþem bir manzara ile karþýlaþtým. Kapýda da çok tanýdýk, çok sevecen, güleryüzlü içten bir dost karþýladý. Emine Sütçü'den baþkasý deðildi bu. Þaþýrmýþtým onu görünce. Hemen yanýma gelip içtenlikle karþýladý beni. "Hoþ geldin hocam" dedi. Meðer mekan, oðluna aitmiþ. Kendisi de oðluna yardýmcý oluyor. Yanlarýnda da sýnýf arkadaþým Öner Canbulat var. Öner, beni görünce her zamanki o güleç yüzüyle "Oooo Hakan, hoþ geldin" diye içten bir selamla karþýlýyor beni. Sarýlýp tokalaþýyoruz Öner ile. Ve hemen beraberce içeri geçiyoruz. Ýçerde özel masalar, ayrýlmýþ, sahiplerinin gelmesini bekliyorlar. Ýlk gelenler de sandalyelere oturmuþlar ve derin bir sohbete baþlamýþlardý. Bunlar, Ogün Kýlýç, Ahmet Acaroðlu, Turan Türkdoðan, Hülya Tanyeli,Hürkan Harutoðlu, soyadýný hatýrlayamadýðým ve fakat kendisini çok iyi tanýdýðým Hasan (Hakansoy)oturuyordu. Öner'le geçip teker teker bu arkadaþlarla tokalaþýyoruz. Baþlýyoruz sohbete. Hülya Tanyeli hala, o yýllardaki gibi, zarif, kibar ve güzel. Hiç unutamadýðým ve asla da unutmayacaðým bir sýnýf arkadaþým. "Hakan, ben Hülya Haným" diye taþýný atýyor. Sarýlýp tokalaþýyoruz. Sonrasý diðer arkadaþlar gelene kadar derin bir sohbet baþlýyor aramýzda. Ve diðer arkadaþlar da yavaþ yavaþ gelmeye baþlýyor. Fen ve Edebiyat sýnýflarýndan arkadaþlar var. Benim þansým, bu, her iki sýnýfta da okumuþ olmam. Ortaokuldan lise birinci sýnýfa kadar, fen grubunun sýnýfýnda, lise ikiden sonra da edebiyat grubunun sýnýfýnda okudum. Dolayýsýyla burada bulunan herkesle sýnýf arkadaþlýðýný paylaþýyorum. Hürkan Harutoðlu, Hülya Tanyeli, Ahmet Acaroðlu ve Tijen Derya sýnýfta en baþarýlý kiþiler arasýndaydý. Ben sýnav zamanlarý mutlaka bunlarýn yanýnda olur, tartýþmalarýný dinlerdim. "Þu soru çýkabilir. Cevabý böyle olacak" gibi kendi aralarýnda konuþurlardý. Ve, yüzde doksan bu sorular da çýkardý sýnavda. Ben de aklýmda kalanlarý cevap olarak yazar ve o dersten geçerdim. Biraz sonra, Emine Sezerel, Özcan Boztuna, Çimen Yücetan, Cemile Ersoy, Pembe Öztenay, soyadýný hatýrlayamadýðým Selen geliyor. Hepsi de çok þýk ve çok zarif girdiler içeri. Emine Sezer ile dostluðumuz lise yýllarýna dayanýr. Tam bir tiyatro sevdalýsý. Lise döneminde üç yýl ayný sahneyi paylaþtýk. Karpas'ýn Pamuklu Köyünden gelirdi çalýþmalara. Vefakar biri. Zorluklara katlanan, hiç bir þeyi yüksünmeyen bir arkadaþtý. Onunla lise döneminden sonra ilk öðretmenliðime atandýðýmda Mehmetçik Ortaokulu'nda da beraber çalýþtýk. O da tarih öðretmeniydi. Ama okulun hiç bir sosyal etkinliðinden geri kalmazdý. Beraber tiyatro alanýnda bir.ok baþarýlara imza attýk. Sonra rüzgarýn bizleri zamanla savurmasýyla ayrýldýk. Hemen arkalarýndan Tamer Saral ile Mustafa Öztürk giriyor salona. Tamer de sýnýfýn en sevilen simalarýndandý. Herkesle iyi arkadaþtý. Mustafa'nýn lakabý Býzdýk idi. Herkes onu böyle çaðýrýrdý. Onunla bir ara, ayný sýrayý paylaþmýþtýk. Uzun yýllar sonra ilk defa karþýlaþýyoruz. Girince tanýyamadým. Simasý çok yabancý geldi. Çünkü o zamanlar Mustafa çok küçük, zayýf, küçük bir kiþiydi. Þimdi ise tam tersi, koskocaman, bayaðý kilo almýþ bir kiþi olmuþ. Ama sesi hep ayný kalmýþ. Hiç deðiþmemiþ. Seslenir seslenmez onun Mustafa olduðunu anladým. Karþýma oturdu. Onu, ben Türkiye'ye gitti ve oraya yerleþti olarak biliyordum. Bildiðim doðruydu. Fakat daha sonra dayanamayýp kesin dönüþ yapmýþ. Karþýlýklý olarak geçmiþi büyük bir huþu içerisinde yad ettik. Hemen diðer arkadaþlarý konuþtuk. Þemsi Cenk Altuð'u yad ettik. Ve tabii ki kadim dostum, geçen sene kaybettiðimiz, kalbine yenik düþen, gülen yüzlü dostumuz Cem Kahyaoðlu'nu andýk. Onun hatýrasýný kalbimizde yer ederek yaptýklarýný anlattýk. Abide Baþman geldi. Ve Çimen Varol aldý sýrayý. Artýk gelenler arka arkaya doluyordu salona. Biraz sonra tüm masalar dolacaktý. Nafiye'yi görür görmez tanýdým. Edebiyat sýnýfýnýn unutulmaz simalarý arasýndaydý o. Bu arada benim gözüm uzun boylu birine gitti. Þöyle bir baktým. Tanýr gibiyim bu simayý dedim. Baktým, baktým, hayýr dedim tanýmýyorum. Geçti arka masaya oturdu. Dönüp baktým. O da bana baktý. Merhaba dedim. o da bana bakýp "Ooo Hakan merhaba" deyince ses hemen kendini ele verdi. Ertaç'tan baþkasý deðildi bu. Ertaç Cüneyt, ayný sýnýfta okuduðumuz, Molyer'in Cimri piyesinde veya Hastalýk Hastasý da olabilir, beraber oynadýðýmýz, hatta çalýþma günlerinde evlerinde kaldýðýmýz, ayný yemeði yediðimiz Ertaç'tan baþkasý deðildi bu. Ertaç yýllarca polislik görevini yapmýþ, terfiler almýþ ve sonunda emekliye ayrýlmýþtý. Saçlarý biraz daha beyazlaþmýþtý. Nasýl da tanýyamamýþtým onu. Oysa en iyi yakýn dostlarýmdan biriydi. Demek ki yýllar böyle acýmasýz oluyordu. O da Edebiyat sýnýfýnýn en renkli, en konuþkan, en þakacý arkadaþlarýndan biriydi. Sonra, Rana Erozan geldi. Arkasýndan da Vural Coþar ile eþi Tijen geldi. Ýkisi de sýnýfýmýzýn sevilen kiþilerindendi. Özellikle Vural, Çok þakacý, konuþkan ve müzisyen biriydi. Okulun bando ve orkestrasýnda yer alýrdý. O geceye de sesi ve þarkýlarýyla ayrý bir renk kattý. Ve Fikri Ataoðlu geldi. Fikri, Edebiyat sýnýfýnýn hareketli simasýydý. Þimdi ise meclisimizde bir vekil. Ve en son, en aðýr arkadaþýmýz salona geldi: Teberrüken Uluçay. Sýnýfýn en aktif kiþilerinden biriydi. Sevilen ve çok baþarýlý bir kiþilikti. Þimdi ise bir siyaset adamý. ve þu anda meclisimizde kabinede bir bakan. Daha ismini sayamadýðým bir çok arkadaþýmýz geceye katýldý. Her biri ayrý bir renk kattý geceye. Tabii ki gecenin anlam ve önemini belirten konuþmayý, organizeyi gerçekleþtiren arkadaþýmýz Avukat Ahmet Acaroðlu yaptý. Acaroðlu "Böyle bir geceyi gerçekleþtirmemizden dolayý çok mutluyum. Otuz yýlda bu ilk oldu. Bir çok kiþiye ulaþamadýk. Duyanlar da faceden öðrendi. Gelen bütün arkadaþlarýmýza teþekkür ederim. Bu gece burada bazý kaybettiðimiz hocalarýmýzý ve arkadaþlarýmýzý da yad etmek istiyorum. Þefkat Hocamýzý ve Þerife Hocamýzý özellikle saygýyla anmak istiyorum. Yine Levent arkadaþýmýzý saygýyla anmak istiyorum." dedi. Ardýndan Öner Canbulat konuþtu. Öner de mutluluðunu dile getirerek, özellikle Levent'in gemi kaptaný olduktan sonra böyle bir toplantýyý gerçekleþtirmeye çalýþtýðýný, tüm arkadaþlarý bir araya getirmek istediðini söyledi. Levent, uzun süre Fen sýnýfýnýn sýnýf kaptanlýðýný yapmýþtý. O, her seçimde banko baþkanlýða getirilirdi. Ama bunu yapamadan aramýzdan ayrýldýðýný dile getirince hemen hemen hepimizi bir hüzün kapladý. Ve sonra yemekler yendi. Yemeðin arkasýndan müziðin büyülü etkisiyle orada bulunanlar kendinden geçti. Özellikle Vural'ýn þarkýlarý ve daha sonra Rana ile Emine'nin seslendirdiði þarkýlar gecenin ayrý tadý oldu ve sonra danslar yapýldý, eðlenildi. Pist, hiç boþ kalmadý neredeyse. Gecenin ilerleyen saatlerine kadar bu büyülü hava sürdü. Vaktin nasýl geçtiðini hiç birimiz anlamadýk. Çünkü hepimiz sevginin, dostluðun, samimiyetin verdiði coþku ile sarhoþ olmuþ sevgi içinde kendimizden geçmiþtik. Ben kendi adýma bu geceden büyük keyif aldým. Son ana kadar mutluluðu teneffüs ettim. Arkadaþlarý görmek, eski günleri konuþmak, nostalji yaþamak ne kadar güzeldi. Böyle güzel bir geceyi yaþatan arkadaþlarýma, özellikle Ahmet Acaroðlu'na, Ogün Kýlýç'a ve bana gel diyerek cesaret veren Hülya Tanyeli'ne çok teþekkür ediyorum. Umarým bir sonraki toplantý daha geniþ ve daha organize bir þekilde hayat bulur.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |