Yaþamýn her aný hakkýný ister. -Goethe |
![]() |
|
||||||||||
|
![]() Türkiye’de son yýllarda yaþanan geliþmeler genellikle “istikrar” adý altýnda genelleþtirilerek deðerlendirilir oldu. Bu “istikrar” atfýnýn sebebi, tabii ki geçmiþ dönemlerdeki koalisyon hükümetlerinin ülkeyi yönetemediði þeklindeki genel geçer deðerlendirmelerin sonucuydu. Böyle bir sonuca ulaþmak için ülkenin yakýn tarihine bakýldýðýnda yeterince “istikrarsýz” dönemler olduðu görülür, bu bir gerçektir. Bununla birlikte siyasi çalkantýlarýn olmadýðý, ekonomik krizlerin yaþanmadýðý ülke gidiþatýnýn müspet bir biçimde cereyan ettiði iddia edilen ülkede hiç “istikrarsýzlýk” olamaz mý? Aksi iddialara raðmen, Demokrasi denilen soyut mevhumun “istikrar” dönemlerine somutlaþamamasý sorun deðil midir? Ekonomik göstergelerin her þeyin yolunda olduðuna iþaret etmesine raðmen, neden gelir daðýlýmýndaki adaletsizlik gittikçe derinleþmektedir? Neden liyakate deðil de yandaþlýða prim verilir? Siyasi iktidar ve yandaþlarý hiç mi hata yapmaz, hata yapýyorlar ise neden gündeme gelmez? Ülkede siyasi iktidarýn dezenformasyona baþvurarak var olan önemli sorunlarý yokmuþ gibi göstermesi neden görmezden gelinir? Muhalif yayýn yapan medyanýn sindirilmesi karþýsýnda neden kimsenin sesi çýkmaz... Yukarýda sorduðumuz sorulara mantýklý, doyurucu yanýt alamamamýzýn ve eleþtirel bakýþýn yok oluþunun sebebi kamuoyu üzerinde kurulan hegemonyadýr. Hegemonya terimi siyasi literatürde Ýtalyan Marxist Gramsci tarafýndan sivil toplumun analizi için kullanýlmýþtýr.Gramsci hegemonyayý “üstyapýnýn özel,yani devlete ait olmayan düzeylerinin rolü içine yerleþtirir ve bu toplumsal hegemonyayý,kapitalist toplumlarda toplumsal düzeni korumanýn baþlýca aracý olarak zora baþvurmaktan ayrý bir yere koyar.Kýsacasý hegemonya ,rýzanýn imal edilmesi demektir.Genelde bu manipülasyonun baþlýca boyutu sayýlan kültürel hegemonya ise,düþünme ve bakma biçimlerinin üretimi ile alternatif bakýþlar ve söylemlerin dýþlanmasýný kapsamaktadýr”(Gordon Marshall,Sosyoloji Sözlüðü,Çev.,Osman Akýnhay,Derya Kömürcü.,Bilim ve Sanat Yay.,Ankara 1999,s.299,300.)Hegemonya, günümüz kapitalist toplumlarýnda,mevcut rejimin zora baþvurmadan tahkiminin ve idamesinin saðlanmasýnýn adýdýr.Kapitalist toplumlarda hegemonyanýn baþlýca aracý sivil toplumdur.Sivil toplum üzerinde kurulacak olan hegemonya,iktidara karþý gösterilen her türlü hoþnutsuzluðun bertaraf edilmesini saðlamasý yanýnda,hoþnutsuzluk yaratan koþullarýn içselleþtirilerek kanýksanmasý amacýný da taþýmaktadýr.Dolayýsýyla hoþnutsuzluðu tespit ederek kamuoyunu bilinçlendirme çabasý içinde olan sivil toplum bileþenleri dýþlanacaktýr.Günümüzde itibarsýzlaþtýrma çabalarý dediðimiz eylemler tam olarak bu kategoride deðerlendirilebilir. Türkiye’de, mevcut muhafazakâr iktidarýn, kamuoyu ve sivil toplum üzerinde kurduðu hegemonya, alternatif düþünme ve bakma biçimlerini tümüyle etkisiz hale getirmeye çalýþmaktadýr. Basýn yoluyla iktidarýn demokratik denetimi handiyse imkânsýz hale gelmiþtir. Yayýnlanmamýþ bir kitabýn bulunup imha edilmesi, Orwell’in “Bin Dokuz Yüz Seksen Dört” romanýndaki “düþünce polisi” ni akla getirmektedir. Muhalif insanlarýn, gazetecilerin suçlarýnýn ne olduðunu dahi bilmeden “içeri” atýlmalarý ve bir türlü yargýlanamamalarý Kafka’nýn “Dava” sýný andýrmaktadýr. Baþta basýn olmak üzere sivil toplum tamamen bertaraf edilmeye çalýþýlmaktadýr. Muhalif insanlar “siber iftira” yoluyla gözaltýna alýnmakta ve suçlarýný dahi öðrenemeden aylarca hapislerde tutulmaktadýr. Muhalefet etme durumunu kendilerine yönelmiþ bir düþmanca hamle olarak deðerlendirmektedirler. Sivil toplum bileþenlerine baský yaparak yýldýrma, itibarsýzlaþtýrma, ekonomik yaptýrým yoluyla sindirme, tehditle iþten attýrma gibi eylemler sýradan bir hale gelmiþtir.Yargý gibi,görevi demokratik denetim mekanizmasý olan ve adaleti tecelli ettirme gibi çok önemli iþlevlere sahip bir kurum” zapt edilmesi gereken bir kale” olarak görülmüþ ve “ele geçirilmiþ” tir. Gerçek anlamda demokrasi, mevcut iktidar tarafýndan özlenen ve istenen bir “deðerler manzumesi” nin önemli bir bileþeni olma özelliðini çoktan yitirmiþtir. Tabii eðer böyle bir maksat var idiyse. Mevcut iktidar sivil toplum üzerindeki hegemonyayý üretmekte ve yeniden üretmektedir. Basýn yayýn kuruluþlarýný ve yaygýn söyleyiþle medyayý da yandaþlarý vasýtasýyla ele geçirerek amaçlarý doðrultusunda, gerekirse dezenformasyona baþvurarak kullanmaktadýrlar. Sivil toplum kuruluþlarýný baský altýna alarak demokratik iþlevlerini yapamaz hale getirmektedirler. Kamuda görevli imamlarýn baþka kurumlara geçiþine izin vererek, teþvik ederek, yönetici kadrolarýn dini eðitim almýþ insanlardan oluþmasýna özen göstermektedirler. Kamu ihalelerini yandaþ oluþumlarýn almalarýný saðlayarak, iktidarlarýný destekleyecek yeni bir sermaye grubu ya da muhafazakâr burjuva sýnýfý oluþturmaya çalýþmaktadýrlar. Hülasa, Türkiye toplumu topyekûn bir kuþatma ile karþý karþýyadýr. Parlamentodaki sandalye sayýsýnýn çokluðuna dayanarak, devleti, toplumu, siyasal alaný fütursuzca biçimlendirme arzusu, siyasetin bir tahakküm aracý olarak telakki edildiði sonucunu doðurmaktadýr. Siyasetin nihai amacý, bütün insanlarýn refahý ve mutluluðu yolunda gereken çabanýn harcanmasý olduðu halde, mevcut iktidar insanlar arasýnda ayrým yaparak, siyaseti, belirli bir kesimin çýkarý için kullanýlmasý gereken bir enstrüman olarak görmektedir. Böyle bir zihniyet toplumsal kutuplaþmayý artýracaðý gibi, ülkenin geleceðini de ipotek altýna alacaktýr. Demokrasi, belirli bir düzeyde siyasi olgunluða eriþmiþ olma önkoþulunu taþýyan bir zihinsellik gerektirir. Bu bilinç düzeyinin temel þartlarýndan birisi, hiçbir önyargý taþýmadan, geçmiþte yaþanan kutuplaþmalarý aþarak belirli ortak noktalarda buluþma olanaðýna zemin hazýrlamaktýr. Kabul edilebilir, asgari müþtereklerin dahi olmadýðý politik atmosferler, ülkenin sorunlarýna makul çözümlerin üretilmesinin önüne geçer. Politik iradenin böyle bir açmaza zemin hazýrlamasý sonucunda, çözüm için yargý gibi asýl iþlevi denetim olan mekanizmalar devreye sokulur ki, bunun durumun sakýncalarý saymakla bitmez. Bu itibarla politik iradenin demokratik sistemin kanallarýný açmasý, geçmiþin muhasebesini bugünkü politik temsilcilerden sormaya kalkmamasý çözüm için gerekli adýmlarý samimiyetle atmasý elzemdir. Bunun aksinin düþünülmesi ve pratiðe aktarýlmasý Türkiye’nin yararýna deðil zararýna olacaktýr. Aðustos 2011
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
![]() | Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2023 | © Akakiy Akakiyeviç, 2023
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |