saat sıfır bir:
dışarıda korkutan zifir,
odamda neon lambası;
ışığından gözlerin gelir...
“korkma” der titreyen bedenime
hücrelerimde gezinir...
saat sıfır iki:
dışarıda üşüyen rüzgar,
ruhumda özlemin saltanatı...
sıcacık göğsünü düşündükçe,
bir türlü uyuyamadı..
saat sıfır üç:
dışarıda bülbül sesi,
odamda inilti...
ne söyler acaba duvarlara?
sesin gibi!..
saat sıfır dört:
dışarıda çiy yağmuru,
odamda çöl kuraklığı..
yeşerecek savan bekledi de
cismim yandı...
saat sıfır beş:
dışarıda kızıl şafak, soyunan toprak,
odamda kapanan kapı, giyinen yatak;
kurgusu bozulan bir hayalin son damlası...
çaresi yok
güneşe karışmalıyım artık, yalınayak..
saat sıfır altı:
dışarıda kuzu sürüye katıldı,
odamda seninle başlayan kalabalık dağıldı!..
komşuya gitmeliyim hemen, kahve içmeye (en acı)
fala baktırmalıyım,
ne derse desin geleceği bilmeliyim;
seninle miyim?
yoksa
kapımı mı çalacak bir başkası!..
saat sıfır yedi, sekiz, dokuz...
on olunca rakamlar ikilendi.
yenilenen rakamlar gibi yenilenmeli bu sevda;
ben yenilenmeliyim,
sen yenilenmelisin,
bir değil iki kez sevmeliyiz birbirimizi...
ister gün ortası,
ister gece yarısı,
isterse ölüm anında olsun;
bitmemeli içtiğimiz suyun son damlası!...
Resim
N.Can
......