"Gelecek, şimdiki zamana giydirilmiş bir kostümlüdür; ve genelde ütüsüzdür. Tıpkı bu sabahki gibi." - Douglas Adams"

yazı resim

Bizden geçtiniz mi ey günler,
Kendinize bizsiz sevgililer mi bulacaksınız.
Çayır yırtığı avuçların nasırlarında oyuklar boğuldu,
Desenleri silik ellerin dokunuşlarında hayat yoruldu,
Aşk çizgisi çatallaştı.

Çatık kaşların gölgesine süzülemeyen ey günler;
Paydos sireni çalan akşamlara döktük gözyaşlarımızı.
Ağladık sanılmasın,
Ne zaman, ne için ağlanır, biz ağlamak niyedir bilmeyenlerdeniz.

Makinelerin sessizliğine alışmalıyız,
Sussun tezgahlar, sussun homurtular,
Ne ter buharı, ne de amelenin nefreti ;
Çürüyedursun,
Açılmaz olsun kapılar,
Tanrının sele boğduğu kaldırımlarda ayak sürteceğiz.
Bizde hüznü yetersiz gördü.
Kendi ağlıyor hüngür hüngür.
Şu umarsızlığa bak.

Şu sele, şu suya bak,
Şu parlamaya, şu gürlemeye,
Şu acıya bak.
Tanrı ağlıyor hüngür hüngür.
Bize ağlamak yasaklanalı bir sevda geldi-geçti,
Bir sevda
Geldi-geçti ey günler,
Bir sevda öldü,
Bize ağlamak düştü.
Oysa ağlamak yasaktı.

Biz çürüyen parmaklıklarda pas,
Küflenmiş doğramalarda mantar olanlardanız.
Biz kapalı kapılar ardında ölümüne nöbet tutanlardanız.
Biz
Atomlarından molekül, moleküllerinden herkül olanlardanız.
Kardelen olur karı deleriz,
Sümbül olur buyun bükeriz,
Biz
Ölüp-ölüp dirilmesini bilenlerdeniz.

i.durmuş
Dereköy, 07.03.2009

KİTAP İZLERİ

En Uzun Gece

Ahmet Altan

Aşkın Karanlık Coğrafyası: Ahmet Altan'ın "En Uzun Gece"si Töre cinayetlerinin gölgesinde akan bir tutkunun trajik öyküsü Ahmet Altan'ın "En Uzun Gece"si, aşkın ve acının iç
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön