seninle
el-ninoyum;
devinen bulut,
çakan şimşek,
korktuğum gök gürültüsü,
yağan yağmurum...
yatağına sığmayan nehir,
busbulanık suyum...
bir denizim işte!.. kabaran...
sen adasın
sayısını unuttuğum...
dalgalarım altında kalan
kaçan samurum!...
la-ninoyum yokluğunda,
tekdüzeyim yani:
her gece
yıldızlara bakıyorum, uyuyorum...
düşse,
aynı düş;
‘sevdalinka’ okuyorum...
her sabah
uyandığımda,
güneş doğmuş oluyor üstüme,
sen sanıyorum...
oysa
çayım aynı demde,
kahvem aynı kokuda,
yaktığım sigaranın dumanında
bir açılıp bir kapanan yüzüne dalıyorum...
ve
gazetede aynı haberler(!)
nedense?
son sayfasını önce açıyorum...
bir kuş var yaramaz;
tüyleri gri parlak, salkım saçak!...
konup konup kaçıyor pencereme,
gülüyorum...
her öğle vakti,
bir dilenci çocuğun ayakları uğruyor kapıma,
bana bıraktığın sevgiden veriyorum...
doldur diye yerini,
senden gelecek sevgiler bekliyorum...
aç şemsiyesini yüreğinin!..
gölgelerini özledim...yanıyorum!...
ne garip!
seninle,
ne zaman
el-ninoya yakalansam,
la-nino yanın diriliyor içimde;
çatlıyorum!...