yapraklarını dökmüş bir ağacın kurumuş gövdesinde bir oyuk yüreğim
ardına attığın her “sonra” önünde kocaman bir engele takılmış gitmiyor
sırılsıklam ter kokuyor günahlarınla yıkanmış şehvetinin masumluğu
ilk yalanların kuyruğunda esip geçiyor yüzünden sisli bir anı gibi yüzsüzlük
nefretin hınzırlığına sığınmış vahşetin kızıllığına tutunan ihanetin rezaleti
sıska bir utanç uyuşukluğunda yorgunluğun yorgunluğu…vakit yok
erkenden çıkmak gerek/beklemez sabah/acelesi var
resimlerin natürmortunda saklı renkleri toplayıp bohçaya
kana batırıp fırçayı
aşkı boyamalı
farkındasın/nazlı renklerden mavi kırmızıya sevdalı
şeytan ayrıntıyı atlamış ortalıkta cirit atıyor
aşk korkudan saklanmış