Yaşlı dünyamız,kurulduğu günden beri binlerce çirkin savaşa sahne olmuştur.Barut kokusu hiç eksik olmamıştır yeryüzünden…Hz.Adem’in oğulları arasındaki kanlı kavga bu işin temelini oluşturmuştur.İnsanlık tarihine Kabil-Habil kavgası olarak geçen bu hadisede Kabil,öz kardeşi olan Habil’i öldürmüştür.Kur’an-ı Kerim’in Maide Suresi’nde bu olay anlatılmaktadır:
“Onlara Adem’in iki oğlunu,gerçek(bir kıssa olarak)oku:Hani her biri birer kurban sunmuşlardı,(kurban) birinden kabul edilmiş,ötekinden edilmemişti.(Kurbanı kabul edilmeyen,Kabil,kabul edilene,Habil’e):Seni öldüreceğim,demişti.(O da);Allah,sadece(azabından) korunanlardan kabul eder,dedi.
Andolsun,eğer sen beni öldürmek için bana elini uzatırsan,ben seni öldürmek için sana elimi uzatmam.Çünkü ben âlemlerin Rabbinden korkarım!
Ben isterim ki sen,benim günahımı da yüklenip,seninkini de yüklenip ateş halkından olasın!Zalimlerin cezası budur.
Nefsi,onu, kardeşini öldürmeye çağırdı.(O da nefsine uyarak) onu öldürdü,ziyana uğrayanlardan oldu.”(Maide S.27-32.Ayetler)
Gerçi Kabil,yaptığından dolayı pişman olmuştur ama savaşın ,fitnenin ilk tohumlarını serpmiştir dünyaya.O günden beri kan oluk oluk akmada dünyamızda.Üstelik günümüzdeki savaşlar çok daha kanlı olmaktadır.Artık kılıç ve gülle ile savaş devri kapandı.Çok daha uzun menzilli ve etkili silahlar yapıldı.Dünya devletleri,paralarının önemli kısmını savunma yatırımlarına harcamaktadırlar.Rusya gibi ülkeler yarı aç,yarı tok bir vaziyette yaşamalarına rağmen,bütçelerinden savaş sektörüne çok büyük paylar ayırmaktadırlar.Silah sanayiî çığ gibi büyüyor.Bu silahlar sinekleri öldürmek için yapılmıyor!İnsanoğlu kendi kendisini imha etmek için gece gündüz çalışıyor.Bunun ne vahim bir şey olduğunu düşünebiliyor musunuz?
Amerika,Rusya ve Avrupa ülkeleri ürettikleri silahları pazarlamak için üçüncü dünya ülkelerini birbirine düşürüyor.Daha sonra da elindeki silahları yüksek meblağlar karşılığında onlara pazarlıyorlar.Danışıklı dövüşten başka bir şey değil bu.Zavallı geri kalmış ülkeler bu desiseye kolayca kanıyor.Müslümanı müslümana kırdırıyorlar.İran ile Irak arasında yıllarca bu oyun denendi.Oysa her iki devlet de müslüman…Müslüman müslümanın kardeşidir.Demek ki bu zalimler kardeşi kardeşe kırdırmaktan zevk alıyorlar.Bu oyun Türkiye üzerinde de denendi.Fakat çok şükür ki başarılı olamadılar.Ülkemizi bu çirkin tuzağa düşüremediler.Yüce Rabbimiz cana kıymayı belli şartlar dışında şiddetle yasaklıyor:
“…Kim,bir cana kıymamış,ya da yeryüzünde bozgunculuk yapmamış olan bir canı öldürürse,sanki bütün insanları öldürmüş gibidir.Kim de onun(hayatını kurtarmak suretiyle) yaşatırsa,bütün insanları yaşatmış gibi olur….”(Maide S.32.Ayet)
Eşref-i mahlûkat olan insan,nasıl da esfel-i safilin mertebesine düşüyor.Osmanlı Devleti altı yüz yıl boyunca Allah’ın dinini ifşa etmek için fetih peşinde koştu.Asla istilâ etme uğraşı içinde olmadı.Üzerlerine düşen tebliğ vazifesinden öteye gitmediler.Bunu reddedenlerle de savaştılar.İslâmın cihat ruhu bunu gerektiriyordu.Çünkü Allah öyle emrediyordu.
İslâmiyet daima zulme uğrayanların yanında yer almıştır.Dinimize göre savaş ancak İ’lâ-yı Kelimetullah için yapılır.Kimse inancından dolayı tahkir edilmez.Dileyen dilediğine inanır.Dinde zorlama yoktur.Bunlar da gösteriyor ki yüce İslâm dini,barışçı bir dindir.Kur’an en güzel “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi” dir.Zira kulu ancak Rabbi hakkıyla tanır ve ihtiyaçlarını giderir.Gerisi lâf-ı güzaftan ibarettir.
e-mektup: mnihatmalkoc@hotmail.com