"Yarının ne getireceği belli olmaz, ama dün de bugün gibi bitmişti ve kimse şaşırmadı." - Douglas Adams"

yazı resimYZ

]

İçerde bir zil çaldığını duydum; kalktım, evden çıktım.
Teneffüs ederken hayatin oyunlarla dolu yansımalarını
Bir dilenci yanaşıverdi pis pis sırıtan
Cay parası toplayıp güneşin batisini seyredeceğini söyledi.
Ses etmedim.

Orhan Veli gibi olsam dedim
Vesveseler yetişti dibinde düşüncelerimin
Huzuru ararken huzursuzluğun kapanına sıkışıp
Bağıramayan her diğer şehirli insan gibi
Kendi balonumda haykırdığın şarkıları dinledim.

Güneş bu sefer yavaş batmaktaydı
Üşümüş yeryüzü annenin sırtına son bir şal attığını gördüm
Avucumdan kayan boş çay bardağını son bir hamleyle yakalayıp
Kaç kere kaybolduğumu güneşin içinde hatırlamadan
Ayağa kalktım
Kendime doğru sendeleyip
Topladım bıraktığım düş/ünce tohumlarımı.

Gün karışınca gecenin kanına
Unuturlar insanlar dedin
Ufacık bir çocuk gibi dizlerinin kabuklarını soyup
Sırtını dönmek istemediğini söyledin
Git dedim, içindeki yola yaklaştın
Ben uzaklaştıkça kayboldun kendi kıyılarında
Yıldız yıldız parladın

29/04/11

Ozge Simsek

KİTAP İZLERİ

Nasipse Adayız

Ercan Kesal

Ercan Kesal’ın Trajikomik İktidar Oyunu: "Nasipse Adayız" Her siyasi kampanya bir absürtlükler tiyatrosudur, ancak Ercan Kesal, "Nasipse Adayız" ile bu dramanın Türkiye'ye özgü sahnesinin perdesini
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön