"Yazarın özgürlüğü, yazdıklarının okurun aklını karıştırma özgürlüğüdür. Yoksa niye yazsın ki?" – Terry Pratchett"

Cam Kenarında Boynu Bükük Bir Papatya

yazı resim

Açık bir pencere kenarına oturmuşluğum
Kolumda senden kalan o bileklik
Saçlarımı rüzgar okşamakta senin yerine
Seneyse henüz iki bin altı
Hani çokta geç sayılmaz
Sokakta ip atlayan ufak kızlarla
Top oynayan erkek çocuklar
Eskici diye bağıran bir adam
Senden sonra eskimişliğini hatırlatır yüzümün
Gözlerimin siyahlığında yüzen bulutlar
Bir çocukluğumu görürüm o sokakta
Bir eskiyen yüzümü boyayan rüzgardan ellerini
Hatırladın mı peki boynumdaki kolyeyi
Sen takmıştın hani ellerin titreyerek
Hala senin ellerin kokar nefesimde
Hala senin bıraktığın o sözler
Bakma öyle güzel tebessüm ettiğime
Onunda bir nedeni var elbet
Biraz önce köşeyi dönen elele bir çift
Delikanlının önüne gelen topa vuruşu
Kızınsa ip atlayanların başını okşamışlığı
Bir park önünde bizim yaptığımız gibi
Seneyse henüz çok geç değil
Topu topu iki sene önce
İki bin altıdan garip bir bahar
Kuşların cıvıl cıvıl ötmüşlüğü tepemizde
Elele yürüdüğümüz köşedeki o cadde
Anladın mı şimdi yüzümdeki tebessümü
Ankara'yı bilirsin yar kuru bir ayaz
Ama o sıcak rüzgarın eser yüzümü okşayarak..

KİTAP İZLERİ

Nohut Oda

Melisa Kesmez

Melisa Kesmez’in ‘Nohut Oda’sı: Eşyaların Hafızası ve Kalanların Kırılgan Yuvası Melisa Kesmez, üçüncü öykü kitabı "Nohut Oda"nın başında, Gaston Bachelard'dan çarpıcı bir alıntıya yer veriyor:
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön