Sevda sofrasında,geçinip gidiyorduk kıt kanaat.
Heyhat!
At yorgun kırık kanat,
Eski hâlinden yok şimdi eser,
O şen şakrak hâllerin yerinde yeller eser.
Hani o yelesi rüzgârla yarışan sevda atları,
Neden kırık turnaların kanatları?!
Dökmüşsün yüzünü bir akşam üstü,
Sular kararmış…
Erguvanların rengi solmuş, sis dalgalanmış.
Sararmış aşk sayfaları,
Anılar acı çay kıvamında;
An hastalanmış,
Heyhat! ki ne ne hayhat,
Daha akşam olmadan zaman daralmış.
Almış başını gitmiş sevda atları.
Bir uğursuz el çalmış damağımızdan eski tatları.
Hasret yüreğimizi kanatmış.
Anladım seni sevmek,
Gül kurusu demlerde şebneme susamakmış,
Zor sanatmış…
Ankara,18.04.2010