Düþmekten yükselme doðar. -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
Yazma hevesi eli kalem tutan, mürekkep yalamýþ hemen herkeste vardýr. Ancak Feridun Andaç’ýn dediði gibi, “Yazarlýk bir seçimdir. Kimse sunmaz size. Ne kadar erken yaþta bu yolu seçer, yorulmak bilmeyen bir çaba ile çalýþýrsanýz; ileride ‘ardýna sýðýnacaðýnýz’ yapýtlarý oluþturabilirsiniz ancak.” Andaç’ýn deðindiði þey, yazarlýðý bir meslek olarak seçenlerle ilgili bir saptama. Günümüzde ise internet aracýlýðýyla yaygýnlaþan yazarlarýnsa bu iþi Andaç gibi düþünüp de yola çýktýklarýný pek sanmýyorum. *** Peki, bu gazete köþe yazarlýðý ile yazarlýk iþinin aslý nedir? Gerek köþe yazarlýðý gerekse yazarlýk mesleði kolayca yapýlabilecek bir iþ midir? Köþe yazarlýðý ile yazarlýk mesleði arasýndaki ayrým nerede baþlayýp, nerede bitiyor? Öncelikle belirtelim ki, köþe yazarlýðý ile yazarlýk mesleði kesinlikle birbirine karýþtýrýlýyor. Köþe yazarlarýný yazar olarak lanse eden þu söze bakýn: “Mine Kýrýkkanat ve Perihan Maðden yazar. Sabah’ta da Çetin Altan ve Can Dündar. Bu insanlarýn dýþýnda Türk basýnýnda yazar yok. Herkes yazý yazýyor.” (Mehmet Y. Yýlmaz, Hürriyet, 30.7.2000) Eðer Mehmet Y. Yýlmaz, bu isimleri köþe yazarý olarak yansýtsaydý belki o kadar itiraz edilmez, kendi beðenisidir, der geçerdik. Bu kiþiler gazete köþe yazarlýðýný meslek edinmiþler yani profesyonel olarak çalýþmaktalar. Yazarlýk mesleði ise gazete köþe yazarlýðýndan çok farklý. Dünyada kitaplarý milyonlarca satan Paulo Coelho, Amin Maalouf, ülkemizden Yaþar Kemal, Orhan Pamuk yaþamlarý yazarlýkla sürdüren isimlere örnektir. Bu yazarlar anlaþmalý olduklarý yayýnevlerinden genellikle yeni bir kitabý yazmaya oturmadan ön ödeme alýrlar. Hatta yayýnevi yazarýnýn dünyanýn hangi köþesine giderse gitsin oradaki harcamalarýný karþýlar. Yazarlýk böyle bir þey olsa gerek! *** Köþe yazarý her þeyden önce günceli izlemek zorundadýr. Günlük geliþen olaylar hakkýnda yorum yapar, okurlarýný bilgilendirir, yetkilileri uyarýr, uyandýrýr. Yazar kiþinin böyle bir derdi yoktur, olamaz. O kendi gündemini, kendi dünyasýný, bir aydýn sorumluluðu ile kitabýna yansýtýr. Bunu da seçtiði edebi türde yapar; bu roman, öykü ya da deneme olabilir. Köþe yazarýnýn yazdýklarým edebi bir deðer taþýsýn diye bir derdi yoktur. Hem gazetenin editörü ne güne duruyor. O, çalakalem, hatta sokak aðzýyla bile yazsa editörü yazýsýný okunur kýlmak için orada deðil mi! Bir yazýnýn çok okunur olmasý o yazýnýn edebi olduðunu göstermez. Yapýlan þey, gündemdeki olaylar, sarf edilen sözler anlatýlmýþtýr. Bu türe olsa olsa köþe yazarlýðýndan çok dedikodu yazarlýðý denebilir ki, doðrusu günümüzde bir hayli ilgi görüyor. Türk basýn tarihinde köþe yazarý olarak yazdýklarýyla günümüze gelen fýkra, makale dalýnda Ahmet Rasim, Oktay Akbal, Haldun Taner, Çetin Altan, Aziz Nesin, Falih Rýfký Atay, Þevket Rado, Hasan Pulur; röportaj dalýnda Fikret Otyam ve Yaþar Kemal ilk aklýmýza gelen isimler. Bu yazarlar yazarken yazar mýyým, deðil miyim, kaygýsý yerine yaptýklarý iþin sorumluluðunu bilerek hareket ettikleri için halen okunabilmektedirler. Yazarlýk mesleðini seçen kiþi kimi zaman güncel olaylarýn içinde yer alýr, izler ancak bunu yapýtlarýna yansýtýrken bir zaman endiþesi yoktur. Onun yazarken kendi üslubunu ortaya koyma gibi bir zorunluluðu vardýr. Köþe yazarý gibi akþamki baskýya yazýsýný yetiþtirme derdi yoktur. Ama bakýn John Steinbeck bir romanýný tam yedi kez yazmýþ. Bu olaðanüstü disiplin, ancak iþini severek ve inanarak yapanlara ve geçimini salt yazdýklarýyla saðlayanlara özgü olsa gerek. Ýþte tam bu noktada Canetti’ye kulak verelim: “Gerçekte bugün yazar olma hakkýndan ciddi olarak kuþku duymayan kimse yazar sayýlmaz. Ýçinde yaþadýðýmýz dünyanýn durumunu göremeyenin, o dünya üzerine yazacak hemen hiçbir þeyi yoktur.” *** Bir yazýnýn altýnda ya da üstünde isminin görünmesi kimileri için dayanýlmaz bir cazibe kaynaðýdýr. Sýrf bu amaçla birçok hevesli insan gazete kapýlarýný hemen her gün çalar. Görüþme olanaðý bulabilirlerse karþýlarýndaki ister yazý iþleri müdürü ister genel yayýn yönetmeni olsun, eðer o kiþi, oturduðu makama hakkýyla gelen biriyse yazar adayý onun süzgecinden kolay kolay geçemez. Çünkü o yetkili, yaþadýðý ülkede yayýmlanan gazete ve kitap sayýsýný iyi bilir. Yine bilir ki, bu ülkede Aziz Nesin’in ironisiyle her üç kiþiden beþi þair olduðunu söyler. Hatta kimisi bunu öylesine ileri götürür, adýna bastýrdýðý kartvizite þair olduðunu yazma gafletinde bulunur. *** Yazma bir tutkudur, dedik. Bu tutkunun alev aldýðý yanýp tutuþtuðu yürekler günün birinde bir volkanýn ansýzýn patlamasýna benzer bir biçimde bir anda yazý dünyasýnda bulur kendini. Ancak benim gibi daha ortaokul sýralarýndan yazar olmayý kafaya koyanlar için Türkiye, hiç de kolay bir lokma deðildir. Bunun nedenleri arasýnda biraz önceki tespitimiz gazete ve kitap baský sayýlarý baþta olmak üzere eðitim kurumlarýnýn okumayý özendirmeyen bir yapýlanma içinde olmasý; öte yandan yazar çizerlerin faili meçhul cinayetlere kurban gitmesi, bu alandaki pek çok heveslinin caymasýna neden olduðu söylenebilir. Mevcut yayýnevlerinin bu olumsuz koþullar nedeniyle ve en baþta ticari kaygýlarla kendilerine önerilen pek çok yeni yazarýn kitap dosyasýna sýcak bakmayýp, isim yapmýþ kiþilerle iþ yapmak istemesi de iþin tuzu biberidir. Sözü internetten girdik. Ýnternetin öylesine kolaylýklarý var ki, say say bitmez. Örneðin kopyala yapýþtýr, Google gir, ne istediðini söyle karþýna sayýsýz seçenek bir anda düþüversin. Bu düþme elbette internet hýzýnýzla ilgili bir þey. Böylesine kolay bir ortamda kim yazar olmak istemez! Eski yazarlar gibi yüzlerce sayfalýk kitaplarý okuyacaksýn, ansiklopedi ve sözlüklerden sözcük araþtýracaksýn, oturup bunlarý bir de bilgisayara aktaracaksýn… Hiç de günümüz gençliðine yakýþan iþler mi bunlar! “Gazetecilik mesleði ile yazarlýk mesleði karýþtýrýlýyor gibime geliyor.”diyor, Feridun Andaç Çok da doðru söylüyor. Öyle ya, gazetelerde genel yayýn yönetmenliði yapmýþ anlý þanlý adamlar dahi gazete köþe yazarlýðý ile yazarlýk mesleðini karýþtýrýrken, sýradan bir kitap ya da gazete okuru neden karýþtýrmasýn, deðil mi? Alýntýlar: Feridun Andaç, Celile’de Kuþlar Ölüyor, 1. baský, Can Yayýnlarý, Eylül, 2003
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ömer Akþahan, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |