..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bilmek kadar kuþku duymaktan da zevk alýyorum. -Dante
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Sanat ve Sanatçýlar > Seval Deniz Karahaliloðlu




2 Aralýk 2007
Su Gibi Akan Bir Opera: Saraydan Kýz Kaçýrma Operasý  
Drama, heyecan, hiç düþmeyen bir tempo, güzel sesler, olaðanüstü bir orkestra yönetimi, çok renklilik, muhteþem bir dekor, zengin bir kostüm ve harika bir müzik.

Seval Deniz Karahaliloðlu


Eserin sonunda Selim Paþa’yý oynayan Suhan Arslan “Ýyilikle kazanamadýðýn insanlarý kendinden uzak tut” der. Ve her nedense barbar Türkler olarak bilinen kuralý bir Osmanlý Paþasý bozar. Bir zamanlar esir düþtüðünde çektiði acýlarý þimdi esir aldýðý düþmanýn oðluna yaþatmak istemez. Yüce gönüllülükle onu salýverirken uygar batý dünyasýna da bir insanlýk dersi verir. “Konstanze’ni de al ve vatanýna doðru yelken aç. Elime düþtüðünü ve sana özgürlüðünü baðýþladýðýmý babana söyle. Bunu da yapýlan bir haksýzlýða, iyilikle karþýlýk vermenin, kötülüðü kötülükle ödemekten çok daha zevk verici bir þey olduðunu göstermek için yaptýðýmý söyle. Vatanýna dön ve babandan daha insancýl ol!”. Nokta.


:BEFA:
Su Gibi Akan Bir Opera: Saraydan Kýz Kaçýrma Operasý

Seval Deniz Karahaliloðlu

Drama, heyecan, hiç düþmeyen bir tempo, güzel sesler, olaðanüstü bir orkestra yönetimi, çok renklilik, muhteþem bir dekor, zengin bir kostüm ve harika bir müzik. “Saraydan Kýz Kaçýrma Operasý” deyince, bunlar aklýma gelen ilk kelimeler oluyor. Ýzmir Devlet Opera ve Balesi’nin tüm olumsuz koþullara ve imkansýzlýklara raðmen inadýna ortaya koyduðu harika eserlerden biri daha izleyiciyle buluþuyor. Yeni sezona çok baþarýlý bir giriþ yapan Ýzmir Devlet Opera ve Balesi çalýþanlarýný bir kez daha kutlamak gerekiyor. Yaþanan ufak tefek aksilikler dýþýnda, “Saraydan Kýz Kaçýrma Operasý” kesinlikle görülmesi gereken bir eser.

Wolfgang Amadeus Mozart’ýn “Saraydan Kýz Kaçýrma Operasý” tablo gibi görüntüleri ile anýmsanacak bir yapýt. Recep Ayyýlmaz’ýn sahneye koyduðu, Ýzmir Devlet Opera ve Balesi Orkestrasýný Selman Ada’nýn yönettiði ve Koro Þefliðini Ali Hoca’nýn yaptýðý opera, son yýllarda yapýlan en iyi çalýþmalardan biri olarak karþýmýza çýkýyor.

Nedense operalarda orkestralar hep es geçilir ama Selman Ada yönetimindeki Ýzmir Devlet Opera ve Balesi Orkestrasýný es geçmek pek mümkün deðil. Yýllarýn deneyimini ve engin bilgi birikimini konuþturan Selma Ada, “Saraydan Kýz Kaçýrma Operasýnda” Mozart’ýn hakkýný veriyor. Her zor eserin altýndan baþarýyla kalkan Ýzmir Devlet Opera ve Balesi Orkestrasý, yakaladýðý kaliteyle varlýðýný her zaman hissettiriyor. Yabancý ülkelerin orkestralarýný her seferinde pek de çýkartamadýðýmýz bir özlemle yad edenlerin Ýzmir Devlet Opera ve Balesi Orkestrasýný bir kez dinlemelerini salýk veriyoruz. Falstaff gibi dünyanýn seslendirilmesi ve oynanmasý en zor operalarýndan biri olarak kabul edilen eserlerin altýndan alnýn akýyla kalkan orkestra, ayný baþarýyý bir kez daha yineliyor ve “Saraydan Kýz Kaçýrma Operasýnda” seyircilere bir Mozart ziyafeti çekiyor.

Eserin Türkçe sahneleniþi, hem eserin içeriðinin anlaþýlmasý bakýmýndan hem de Türk Dilinin müzikalitesini de sahnede izleyebilmenin getirdiði zevki tatmak bakýmýndan çok önemli. Türkçeye baþarýyla uyarlanmýþ olan opera “demek ki istendiðinde gayet iyi olabiliyormuþ” dedirtiyor. Ali Hoca yönetimindeki koro bölümünü atlamamak lazým. Koro Þefi Ali Hoca’nýn çalýþtýrdýðý Ýzmir Devlet Opera ve Balesi Korosu çok iyi bir çalýþma ile göz dolduruyor.

Operanýn tablo gibi görüntülerle izleyiciyi büyülediði bir gerçek ama maalesef bu tablolarýn yarattýðý büyülü etki devam ettirilemiyor. Perde açýldýðýnda, sahne sisten bir tülle kaplýdýr ve sis daðýlýrken Selim Paþa’nýn Sarayýnýn ön cephesini, arka fonda denizi ve deniz kenarýnda oturan iki yeniçeri resmini görürüz. Birden müziðin ritmiyle canlanan yeniçeriler, “aa tablo deðilmiþ, canlýymýþlar” dedirten bir baþarýyla sahnede yerlerini alýyorlar. Ne yazýk ki, bu tablonun büyüsü fazla uzun sürmüyor. Canlanan yeniçeriler dans etmeye baþlayýnca sahneye dalga dalga yayýlan isteksizlik duygusu seyircide hayal kýrýklýðý yaratýyor. Sanki dans edeceklerini son dakikada öðrenmiþler gibi zoraki dönen, dolaþan, hoplayan zýplayan ikili bizi Osmanlý döneminin masalsý büyüsünden koparýp alýyor.

Ýzmir Devlet Opera ve Balesi dansçýlarýndan unutulmaz baleler izlemiþ biri olarak sahnede gördüklerimi anlamakta güçlük çekiyorum. Balerinler ezberledikleri hareketleri eksiksiz yapmaya çalýþýyorlar ama hareketlerde akýcýlýk yok. Samimi bir çaba var ama bu yeterli olmuyor. Bu durumu, ellerindeki tek dans stüdyolarý olan tütün deposunun Aralýk ayýnda ellerinden alýnmasýna baðlýyorum. Ýmkansýzlýklar, yýllardýr damý akan harap bir binada çalýþmanýn getirdiði güçlükler derken þimdi de ellerinde kalan tek dans stüdyosunu da kaybetmenin verdiði belirsizlik duygusu sahneye olumsuz olarak yansýyor. Mükemmel eserlerde izlemeye alýþtýðýmýz dansçýlarýn biraz daha çalýþarak üzerlerindeki bu tutukluðu atacaklarýna ve akýcýlýðý elde edeceklerine hiç kuþku yok. Ýzmir Devlet Opera ve Balesi dansçýlarýnýn geçmiþteki ve halen devam eden baþarýlý çalýþmalarý göz önüne alýndýðýnda bu aksaklýðý kýsa sürede telafi edeceklerini düþünüyoruz.

Eseri çekici kýlan unsurlardan biri de solist sanatçýlarýn doðallýðý. Mesela birinci perde de sahnenin aydýnlanmasýyla birlikte Osman’ýn üzerinden sularý þýpýrdatarak denizden çýktýðýný görüyoruz. Arka planda dalgalý bir denizi tasvir eden bir Ýstanbul manzarasý ve Kýz Kulesi görülüyor. Bu manzaranýn önünde peþtamalýyla silinen, hayatýndan memnun þarký söyleyen Osman deniz banyosunun tadýný çýkartýyor. Kendi odasýndaymýþçasýna bir güzel kurulandýktan sanki hiç kimse yokmuþ gibi büyük bir rahatlýkla giyinmeye baþlýyor. Bir yandan da neþeli bir þarký tutturmuþ gidiyor. Doðal tavýrlarý ve inandýrýcýlýðýyla bahçývan Osman operaya teyatral bir tat katýyor. Osman karakterine hayat veren Kenan Daðaþan, sesinin güzelliði, sahne hakimiyeti, rolünü son derece akýcý biçimde oynamasý ve ortaya çýkan baþarýlý Osman portresiyle eseri zenginleþtiriyor.

Baþroldeki Birgül Su Ariç mükemmel bir oyunculuk çýkartýyor. Olaðanüstü bir ses ve yorumla ortaya unutulmaz bir Konstanze portresi çýkýyor. Sanatçý bütün notlarýn üzerinde su berraklýðýnda dolaþýp yüreðimize akýyor. Konstanze olmanýn hakkýný sadece sesiyle deðil oyun yeteneðiyle bir kez daha gösteren Birgül Su Ariç rolünün hakkýný veriyor. Ýngiliz gülü sarýþýn Blondie’nin sesi çok güzel. Sevimli, þirret Blondie’yi küçük cadýlýklarýna raðmen sevmekten kendimizi alamýyoruz. Osman’a dünyayý dar eden sevimli þirreti Funda Uyanýk Özer oynuyor. Arada söylediði Ýngilizce þarkýlar ve “oh very good” gibi Ýngilizce sözcükler Blonde’nin þirin tavrýndan olsa gerek kulaða kötü gelmiyor. Aþýk Belmonte rolünde Erdem Erdoðan baþarýlý bir oyun çýkarýyor. Ýyi bir sese sahip olan sanatçý gelecek vaat ediyor. Ayný çizgide devam ettiði takdirde Erdoðan’ý çok iyi eserlerde göreceðimizi umut ediyoruz. Pedrillo rolünde Ziya Elmacý samimiyetle elinden geleni yapýyor ama zaman zaman zayýf kaldýðý yerler de oluyor ama belki de bu gala gecesinin heyecanýna verilebilir. Selim Paþa rolünü Suhan Arslan oynuyor. Eserde Selim Paþa’ya birkaç konuþma dýþýnda çok aðýrlýk verilmemesi sanatçý için doðru bir izlenim edinmemize engel oluyor ama genel olarak sanatçýnýn iyi bir Selim Paþa portresi çizdiðini söyleyebiliriz. Özellikle son perdede, kaçaklarýn azat edildiði sahnenin etkileyici olduðunu belirtelim. Sonuçta, solist sanatçýlar sahnede baþarýlý bir ekip çalýþmasý yansýtýyorlar. Özellikle dörtlü “Hiçbir þeyi kýskançlýðýn ateþi yakmasýn” partisinde yakaladýklarý uyumla eseri bülbüllerin þakýdýðý bir partisyona dönüþtürüyorlar.

“Saraydan Kýz Kaçýrma Operasý”na serpiþtirilen konuþmalar, esere teyatral bir özellik de katýyor. Solist sanatçýlar sadece partisyonlarýný söylemekten öte üzerlerine giydikleri oyun kiþisini de baþarýyla canlandýrabilmek için sarf ettikleri çabayla iyi bir oyun çýkartýyorlar. Operada konuþmaya alýþýk olamayan izleyiciler için bu hoþ bir sürpriz oluyor.

Dekorlara gelince, Kaan Güreþçi neredeyse oyun kiþisi olacak kadar baþarýlý bir dekor tasarýmý yapmýþ. Daracýk bir sahneye, sarayýn iki büyük cephesini, gerçek bir iskele babasý, bir kayýk, içinden su akan bir çeþme, iki sandalye, bir masa ve salýncak sýðdýrmak ve hala oyunculara nefes alacaklarý makul bir yer býrakabilmek her yiðidin harcý olmasa gerek. Selim Paþa’nýn Sarayýnýn iki katlý dýþ cephesi, tahta oymacýlýðýnýn göz kamaþtýran örneklerini yansýtýyor. Cumbalý küçük balkonlar, yüksek pencere ve panjur özellikleri ve dantel inceliðiyle dekora yansýtýlan saray maketi için dekor tasarýmýný kutlamak gerekiyor. Devlet Opera ve Balesi dekor bölümü iyi çalýþmýþ. Ýnanmasý güç ama sarayýn önünde bir kayýk bile var. Sahnede çeþmeden su akmasý ve Osman’ýn bu suyla yýkanmasý da esere renk katan küçük ama çok önemli ayrýntýlar olarak gözden kaçmýyor. Suyun akmasý, su sesinin özellikle duyuluþu ve izleyicilerin suyu görmesi oyundaki doðallýðý ve inandýrýcýlýðý vurgulayan etkenlerin baþýnda geliyor. Bir diðer ayrýntý siyaha boyanan köleler, hizmetkarlar, yeþil yapraklarla bezeli sandalyeler, masalar, sahnenin ortasýna kurulan salýncak hoþ detaylar olarak karþýmýza çýkýyor. Canlý, neþeli zaman zaman göz alýcý dönem kostümlerinde ise Gülay Korkut’un imzasý var. Solist sanatçýlarýn yaný sýra, dansçýlar ve koro da hesaba katýldýðýnda ne kadar geniþ bir gardýrop hazýrlandýðý anlaþýlabiliyor.

Elhamra Sahnesi’nin küçüklüðü göz önüne alýndýðýnda sanatçýlarýn çektikleri sýkýntýlarý anlamak mümkün. Üstelik içerik ve görsellik bakýmýndan zengin yapýt ortaya konduðunda iþ iki misli zorlaþýyor. Buna raðmen, koreograf Murat Ersoylu çok sayýda sanatçýyý bu dar alana sýðdýrmaya çalýþarak elinden gelenin en iyisini yapmaya çalýþmýþ.

Ses efektleri eseri zenginleþtiren diðer bir unsur. Çeþmeden akan su sesi, gün ýþýðýnda denizin dalgalarýnýn duyulmasý, gece planýnda gökyüzünde yýldýzlarýn ortaya çýkmasýyla birlikte ötmeye baþlayan cýr cýr böcekleri, Osman’ýn horlamasý, gece yýldýzlara eþlik eden denizin sesi, gece yarýsý saatin 12’yi vurmasý, kaçarken yakalanan kaçaklarýmýz Konstanze, Belmonte, Blonde ve Pedrillo’nun hayatlarýnýn baðýþlanmasý istenirken arka planda duyulan ezan sesi esere espri katan çok zeki buluþlar olarak dikkat çekiyor.

Operada ýþýk çok güzel kullanýlmýþ, gündüz ýþýðý ile gece ýþýðý arasýndaki farklar küçük ayrýntýlarla çok hoþ esprilere dönüþmüþ. Gece yarýsý arka planda Kýz Kulesinde ýþýðýn yanmasýyla birlikte gökyüzünde yýldýzlarýn çýkmasý hoþ bir atmosfer yaratýyor. Hatta dikkatli bakanlar Büyük Ayý ve Küçük Ayý Takým Yýldýzlarýný görebilirler. Gece yarýsý uzayan gölgeler, tam da kaçmaya müsait karanlýk bir atmosfer, sonra sabah ezaný okunurken tan yerinin yavaþ yavaþ aðarmasý için çok uðraþýlmýþ ama kötü zamanlama bunca emeðin güme gitmesine neden olabiliyor. Iþýk tasarýmýnda Müfit Özbek, Elhamra’nýn kýsýtlý imkanlarý göz önüne alýndýðýnda çok iyi bir iþ çýkarmýþ.

Öte yandan, kötü zamanlama nedeniyle yaþanan aksaklýklar eserin inandýrýcýlýðýný kaybetmesine neden olabiliyor. Gece yarýsý kaçma sahnesinde, eserin en heyecanlý anlarýndan birinde Blonde’nin merdivenden geç inmesi nedeniyle, nöbetçilerin Blonde’nin inmesini beklemesi ve “merdiveni kaldýrýn” emrini sonra vermeleri tam bir felaket. Hareket ve sözler arasýndaki eþ zamanlýlýk bozuluyor ve ortaya çýkan komik durum maalesef eserin akýcýlýðýný zedeliyor ve izleyiciyi merak duygusundan kopararak birden esere yabancýlaþtýrýyor.

Recep Ayyýlmaz’ýn sahneye koyduðu “Saraydan Kýz Kaçýrma Operasý”, birkaç yer hariç düþmeyen temposu, iniþli çýkýþlý ritmiyle izleyiciyi bir an olsun býrakmýyor. Çok renkli detaylý zengin iþlenmiþ kostümleri, ustalýkla dar alanda geniþ bir mekan hissi uyandýran ve Selim Paþa’nýn Sarayýný Elhamra Sahnesine taþýyan dekoruyla baþarýlý bir yapým olma özelliðini taþýyor. Teatral yapýsý, dramatik kurgusu, küçük zeki esprileri, akýllýca buluþlarýyla izleyiciyi þaþýrtýyor ve uyanýk tutuyor. Harika sesleriyle solist sanatçýlar, ýþýk, dansçýlar, koro, ses efektleri, dekor, kostüm, baþarýlý orkestrayla tam bir bütünlük içinde baþarýlý bir yapým sergiliyor.

Baþarýlý bir Türkçe uyarlamayla sahnelenen operanýn verdiði mesaj da çok önemli. Eserin sonunda Selim Paþa’yý oynayan Suhan Arslan “Ýyilikle kazanamadýðýn insanlarý kendinden uzak tut” der. Ve her nedense barbar Türkler olarak bilinen kuralý bir Osmanlý Paþasý bozar. Bir zamanlar esir düþtüðünde çektiði acýlarý þimdi esir aldýðý düþmanýn oðluna yaþatmak istemez. Yüce gönüllülükle onu salýverirken uygar batý dünyasýna da bir insanlýk dersi verir. “Konstanze’ni de al ve vatanýna doðru yelken aç. Elime düþtüðünü ve sana özgürlüðünü baðýþladýðýmý babana söyle. Bunu da yapýlan bir haksýzlýða, iyilikle karþýlýk vermenin, kötülüðü kötülükle ödemekten çok daha zevk verici bir þey olduðunu göstermek için yaptýðýmý söyle. Vatanýna dön ve babandan daha insancýl ol!”. Nokta.

Mesajý almasý gereken uygar dünya(!) mesajý gerçekten alabildi mi bilemeyiz ama Ýzmir Devlet Opera ve Balesi tarafýndan baþarýyla sahnelenen “Saraydan Kýz Kaçýrma Operasý” sadece yakaladýðý sanatsal baþarýyla deðil ayný zamanda eserin içeriðinde var olan felsefi göndermeleriyle de hafýzalara kazýnýyor.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn sanat ve sanatçýlar kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
'Kafkas Tebeþir Dairesi'nin Sebeb-i Hikmeti... ''
Uluslarararasý Ýzmir Festivali 20. Yaþýný Kutluyor.
Anton Çehov'dan Arthur Miller'a, Modern Zamanlarda Düþlerin
Ahmet Adnan Saygun"un Mirasýný Taþýyan Onurlu Bir Sanatçý : Rengim Gökmen
Ýlhan Berk"in Þiirleri ve Sait Faik"in Öykülerini Gravürde Eriten Adam: Fatih Mika
Commedia Dell"arte Ýþliði : Michele Guaraldo, Simone Campa ve Korsanlar
Cemal Süreya"dan "Üstü Kalsýn" : Hakan Gerçek
Aðýr Abla Cecilia"nýn Müridinden Faydalý Hayat Dersleri : Ayhan Sicimoðlu
Romanya Ulusal Tiyatrosundan Bir Baþ Yapýt : Fýrtýna
Shakepeare"den Verdi"ye : Falstaff Operasý

Yazarýn Ýnceleme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bir Varmýþ Hiç Yokmuþ
"Beni Ben mi Delirttim?" : Ferhan Þensoy
Ermiþler Ya da Günahkarlar, Ýyilik Ya da Kötülüðün Dayanýlmaz Lezzeti…
Sineklidað"ýn Efsanesi : Keþanlý Ali"nin Ýbretlik Öyküsü
Sahibinden Az Kullanýlmýþ "Ýkinci El" Stratejiler
Tek Kiþilik Oyunlarýn Efsane Ýsmi : Müþfik Kenter
Yaðmur Yaðýyor, Seller Akýyor, Kral Übü Camdan Bakýyor
Efes'li Herostratus ve 'Hukukun Üstünlüðü Ýlkesi'
Tanrýlarýn Takýlarý
Ruhi Su"nun Ýzinde : Köy Enstitüleri

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Ýbneler ve Çocuk Cesetleri [Þiir]
Komþu Çocuðu [Þiir]
Bir Bardak Soðuk Suyun Hatýrýna… [Þiir]
Ýhtiyaçtan [Þiir]
Deli mi Ne? [Þiir]
Sakýz Reçeli Seven Yare Mektuplar [Þiir]
Bir Nefes Alýp Verme Uzunluðunda… [Þiir]
Lord'umun Suskunluðunun Sebeb-i Hikmeti... [Þiir]
Pimpirikli Hanýmýn, Pimpiriklenmesinin Nedeni… [Þiir]
Yere Göðe Sýðamýyorum… [Þiir]


Seval Deniz Karahaliloðlu kimdir?

Bazý insanlar için yazmak, yemek yemek, su içmek kadar doðal bir ihtiyaçtýr. Yani benimki ihtiyaçtan. Bir vakit, hayatýmla, ne yapmak istiyorum diye sordum kendime? Cevap : Yazmak. Ýþte bu kadar basit.

Etkilendiði Yazarlar:
Etkilenmek ne derecede doðru bilemem ama beyinsel olarak beslendiðim isimler, Roland Barthes, Jorge Luis Borges, Braudel, Anais Nin, Oscar Wilde, Bernard Shaw, Umberto Eco, Atilla Ýlhan, Ýlber Ortaylý, Ünsal Oskay, Murathan Mungan,..


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Seval Deniz Karahaliloðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.