RAMAZAN BEREKETÝ

                          M.NÝHAT MALKOÇ
     

     Ramazan rahmet ve bereket ayýdýr. Bu ayda zenginler fakirleri daha iyi anlama imkâný bulur. Çünkü ramazanda belli süreler içerisinde aç kalan insan, açlýðýn ne demek olduðunu daha iyi kavrar. Zenginler maddî durumu kýsýtlý olan kiþilerin, ömürleri boyunca bu güçlüklere nasýl katlandýðýný sezerler. Onlara karþý merhamet duygularý geliþir. Elindeki imkânlarýn bir kýsmýný onlarýn istifadesine sunarlar. Böylece zenginle fakir arasýnda örnek bir sevgi ve dayanýþma yaþanýr. Ne fakir zengini kýskanýr, ne de zengin fakiri hor görür. Böylece sosyal hayatta huzurlu bir yaþamýn formülünü bulmuþ oluruz. Hayat zindan olmaktan çýkar huzur sýðýnaðý haline dönüþür. Her iki dünyamýz da mamur olur.

     Ramazanla birlikte þefkat ve merhamet duygularýmýz inkiþaf eder. Unuttuðumuz sosyal dayanýþma ve yardýmlaþma, tekrar amacýna uygun olarak hayatýmýza girer. Açlar doyurulur, mazlumlar kayýrýlýr. Abdullah b. Abbas(ra)'tan rivayet edildiðine göre Peygamber Efendimiz(sav) þöyle buyurmuþtur: "Yaný baþýndaki komþusu açken tok olarak geceleyen kiþi (olgun) mümin deðildir." Böyle bir hadisin varlýðýndan haberdar olup da yanýnda ve yakýnýnda açlýk çeken fakat bunu bir türlü ifade edemeyen, söylemeye çekinen müminleri nasýl olur da görmezden geliriz? Bu vicdana sýðar bir davranýþ mýdýr? Ýnsanlýk bu kadar ayaða düþer mi?

     Ramazanýn maddî bereketlerinin yanýnda manevî bereketleri de büyüktür. Bu ayda dinî duygularýmýz diðer aylara göre daha da ön plana çýkar. Hayata hayat veren Kur'anî hakikatler yaþamýmýzýn her tarafýna siner. Manevî atmosfer bizi dünyaya geliþ sebebimizi sorgulamaya yöneltir. Ýmtihan sýrrýna vakýf oluruz. Varlýðýmýzýn sýrrý üzerine kafa yorarýz.

     Orucun insana verdiði huzur hiçbir þeyle kýyaslanmaz. Orucu þuurla tutan kiþi iç huzuru yakalamýþ olur. Eðer orucu tutma sýrrýna vakýf olamazsak perhizden baþka bir þey yapmýþ olmayýz. Belki orucumuz kabul olur ama ondan beklenen bereketi ve hazzý elde edemeyiz. Allah'a kulluk þuuru içerisinde tutulan oruç kula gönül huzuru verir. Þayet böyle olmasaydý zayýflamak için yemekten uzak durmayla, orucun bir farký olmazdý.

     Oruç bize nimetlerin önemini hatýrlatýr. Diðer zamanlarda pek karþýlaþmadýðýmýz açlýk ve susuzluk gündemimize oturur. Fakat oruç sadece yemeden içmeden kesilme deðildir. Kiþinin sadece midesine oruç tutturmasý yeterli deðildir; diðer azalarýmýza da oruç tutturup onlarý da kontrol altýna almalýyýz. Diðer azalarýn orucu da nasýl olur demeyin. Gözlerinizi harama bakmaktan sakýndýrýrsanýz gözlerinize, dilinizi kötü sözlerden arýndýrýrsanýz dilinize, kötü sözleri dinlemekten sakýnýrsanýz kulaklarýnýza, haram mal elde edip evinize getirmekten sakýnýrsanýz ellerinize, kötü yerlere ve þer odaklarýna gitmekten sakýnýrsanýz ayaklarýnýza oruç tutturmuþ olursunuz. Kâmil bir müslümanýn orucu da böyle olur. Yoksa belli zaman dilimleri içerisinde yemeden içmeden kesilmek kusursuz bir oruç için yeterli deðildir.

Hz. Peygamber(sav): "Oruçla Kur'ân, kýyamet gününde kula þefaat edecektir. Oruç, sabrýn yarýsýdýr." buyurmuþlardýr. Orucun ecri Cenâb-ý Hakk katýnda mahfuzdur. Hâdis-i kudsîde buyurulur: "Âdemoðlunun her amel ve hareketi kendisine aittir. Oruç ise böyle deðil! Çünkü o, benim içindir. (Çünkü ben yemem, içmem ve bütün beþerî sýfatlardan münezzehim.) Dolayýsýyla ben, onun mükâfatýný (hususî bir þekilde) bol bol vereceðim." Bu hâdis-i kudsînin ardýndan Rasûlullâh(sav), þöyle buyurdular: "Oruçlunun sevineceði iki ferahlýk vardýr:1. Ýftar ettiði zaman (Cenâb-ý Hakk'ýn nimetlerine kavuþtuðu için) sevinir.2. Rabbine kavuþtuðunda da orucu bereketiyle nail olduðu yüksek derece için sevinir." (Buhârî)

'Veren el, alan elden üstündür' demiþ atalarýmýz… Þu kesin olarak bilinmelidir ki hiç kimse Allah rýzasý için vermekle fakir olmaz. Aksine elindeki mal ve para daha da bereketlenir. Hayatýmýzda bu bereketin yansýmalarýna hemen hepimiz þahit olmuþuz. Madden geniþ zamanlarýmýzda rýza-i ilahi için tasadduk ettiðimiz için en sýkýþýk zamanlarýmýzda sanki Hýzýr yardýmýmýza koþmuþ, bizi darda kalmaktan kurtarmýþtýr. Mübarek bir rahmet eli bize uzanmýþtýr. Allah'a gönülden inanan ve güvenen kul hiçbir zaman darda kalmaz.

Vermek fedakârlýðýn ve cömertliðin iþaretidir. Bu hasletler herkese nasip olmaz. Bunlar aslýnda üstün ruh meziyetleridir. Ýnancýmýzda zengin insanlarýn konu komþularýný aç býrakmasý haramdýr. Onlarý açlýklarýný giderecek kadar yedirmek, çýplak iseler giydirmek vaciptir. Senelik zekâtýný verenler bile öyle kolay kolay sorumluluktan kurtulamazlar. Onlarýn bile duruma göre baþka birçok vazifeleri daha mevcuttur. Zekât fakirin zengin üzerindeki hakkýdýr. Ýyi düþünülürse fakirlerin varlýðý da zenginler için bir nimettir.

Zenginler zekâtýný hakkýyla ve gönül rýzasýyla verse kimse aç ve biilaç kalmaz. Kiþi bu hakký sahibine ulaþtýrýrsa aralarýnda sevgi ve hoþgörü husule gelir. Hele ramazan içerisinde bol miktarda hayýr hasenat yaparsak sevap defterimizi inci güherlerle doldurmuþ oluruz. Bu ayýn bereketini yaþamak ve yaþatmak bahtiyarlýðýný elde edenlere ne mutlu!... Onlar gerçek saadeti yakalayan þahsiyet abideleridir. Allah sayýlarýný artýrsýn; hayatýmýz onlarla güzelleþsin.