..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Ýnsan - iþte tüm sýr burada. Bu sýr üzerinde çalýþýyorum, çünkü kendim de insan olmak istiyorum." -Dostoyevski
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Fantastik > Zümrüt Tanrýöven




30 Ocak 2007
Piyano Göz Yaþlarý  
Zümrüt Tanrýöven
“Sessizlik hakim garip bir þekilde bu aralar sarayýn avlusuna. Ne yeþilliði ve çeþit çeþit gülleriyle övündüðümüz bahçenin tadý, ne de derin derin ürpertisiyle suyunu bir havuza akýtan heykelin gizemi kalmýþtý artýk. Sessizliðin içine iþlediði bir saray avlusu...sessizliði sizin bedeninize takýlý kýlan bir umutsuzluk ve umursamazlýk. Sessizliði...siz yapan gerçeklik. Melankolik konuþmalardan bir türlü kurtulamadýðýnýz o anlar. Halbuki nasýl anlatabilirsiniz onlara aslýnda ölümün gerçeklik olmadýðýný, buna inanmamalarý gerektiðini? Nasýl açýklayabilirsiniz asýl onlarýn içinde çýkmaya tedirgin olan kelimelerin onu öldürdüðünü. Asýl o cümlelerin onu yenilmezlikten uzak tuttuðunu! Aynada oluþan her bir yansýmanýza kýzgýn olduðunuz oldu mu hiç? Ben yansýmalarýmla da kalmýyorum ve artýk suçlayacak þeyleri hep aynalara mahkum kýlýyorum. Onun bana en son verdiði gülü bile onun önünde yansýmasýna mahkum býrakýyorum artýk. Sanki onu benden o gül almýþçasýna nefret ediyorum ondan ve yok etmeyi bile düþünmüyorum...acý çekmeli ve þekilsiz bir kuruyuþun yapraklarýný dökeceði o ana kadar aynanýn ona sunduðu renksiz görüntüsünden acýyla karýþýk bir anlam almalý.”


:BAHD:
“Sessizlik hakim garip bir þekilde bu aralar sarayýn avlusuna. Ne yeþilliði ve çeþit çeþit gülleriyle övündüðümüz bahçenin tadý, ne de derin derin ürpertisiyle suyunu bir havuza akýtan heykelin gizemi kalmýþtý artýk. Sessizliðin içine iþlediði bir saray avlusu...sessizliði sizin bedeninize takýlý kýlan bir umutsuzluk ve umursamazlýk. Sessizliði...siz yapan gerçeklik. Melankolik konuþmalardan bir türlü kurtulamadýðýnýz o anlar. Halbuki nasýl anlatabilirsiniz onlara aslýnda ölümün gerçeklik olmadýðýný, buna inanmamalarý gerektiðini? Nasýl açýklayabilirsiniz asýl onlarýn içinde çýkmaya tedirgin olan kelimelerin onu öldürdüðünü. Asýl o cümlelerin onu yenilmezlikten uzak tuttuðunu!

Aynada oluþan her bir yansýmanýza kýzgýn olduðunuz oldu mu hiç? Ben yansýmalarýmla da kalmýyorum ve artýk suçlayacak þeyleri hep aynalara mahkum kýlýyorum. Onun bana en son verdiði gülü bile onun önünde yansýmasýna mahkum býrakýyorum artýk. Sanki onu benden o gül almýþçasýna nefret ediyorum ondan ve yok etmeyi bile düþünmüyorum...acý çekmeli ve þekilsiz bir kuruyuþun yapraklarýný dökeceði o ana kadar aynanýn ona sunduðu renksiz görüntüsünden acýyla karýþýk bir anlam almalý.”

Göz yaþlarýnýn yazdýðýný bu son þeyi mahvetmemesi için pencereye doðru gitti Lil. Ýçindeki acýyý kuþlara bile anlatamazdý artýk ki onlarýn her þeyi anlayabilecek olduðundan bu kadar emindi! Yüreðindeki garip kýlýcý, içini yararken nasýl da soðuk hissettiðini... nasýl da derinden hissettiðini o çeliði anlatamazdý. Kocasý gitmiþti ve þimdi en korktuðu haliyle...ondan uzak...yapayalnýz ve ona ait olan o muhteþem aþksýz...yüzünde yaþlýlýðý bile geride býrakacak hüzün kýrýþýklarýyla baþ baþa býrakmýþtý. Belki o hiç dokunamayacaðý piyano tuþlarýnýn derin yalnýzlýðýný da eklemek gerekti. O seslerin yankýsýnýn durduðu zamanlarýn geliþinin bir felaketi çaðrýþtýrýyor olduðu bir gerçekti. Lil, yavaþça yataða oturdu ve göz yaþlarýnýn artýk hissizleþen teninde iniþini aynada seyretti. Þimdi kendisine de bir ceza vermiþti...onu nasýl býrakabildiðini sordu kendine...nasýl ölmesine izin verdiðini! Ve aynanýn acýmasýzca yansýttýðý yüzünü seyretti. Bu bir cezaydý gözlerini yumamazdý...

Kendini kalkabilecek güçte bulduðunda yavaþça doðruldu ve odadan çýkýp, çok da uzun olmayan koridordan aþaðýya doðru inmeye baþladý. Þarap kýrmýzýsýný acýmasýz tonlamalarýyla boyalý kapýyý açtý ve tabuta ilerledi...üzerine hala bir þey örtülmemiþti ve yakýþýklý kocasýna doya doya baktý... kömür siyahý saçlarýnýn tatlý dalgalarý solgundu biraz... gözlerinin koyu mavi sýrrý, göz kapaklarýný bile delip geçiyor gibiydi. O eþsiz vücudu, bir tek ona yakýþtýrdýðý bordo zýrhýn içindeydi. Ellerin arasýnda bir parþömen tutuyordu ve yüzündeki beyazlýðý bile yakýþýklý duruþuyla hakkýný vererek taþýyordu adeta. Elindeki parþömense kim olduðunu ve nasýl öldüðünü anlatan bir parþömendi...bunlar tanrý ya da tanrýçasý önüne çýktýðýnda iþe yarardý. Derlerdi ki; öldüklerinde yaratýcýlarý artýk onlarýn ürettikleri dille deðil, kendi dilleriyle konuþurlarmýþ. Bunu anlamadýklarý içinde, hala bildikleri dille iletiþim kurabildikleri için yazarlarmýþ...ama konuþmazlarmýþ...bu onlarýn kadim dillerine bir saygýsýzlýk olurmuþ. Lil, parþömeni aldý ve açtý.

“Sentces SÝSKORUYUCU
Savaþýn amansýz düþmanlýðý karþýsýnda aniden yenik düþen bedeninin ardýndan ruhunu tanrýsý, savaþ efendisi MÝCES’e sunar...”

Lil parþömeni hemen yerine býraktý ve aðlamaya baþladý...þimdi gözlerindeki yaþlarý hissedebiliyordu...çünkü yakýyorlardý adeta ve kutsallýðýn yaný baþýnda içindeki aþký onun kollarýna dokunan parmaklarýyla dýþarý vuruyordu. Bu bir veda olmuþtu...bir daha göremeyeceði o yakýþýklý bedene baktý son defa ve donuk dudaklarýnýn hala lezzetli kokusu içinde bir öpücük kondurdu... aþk...acýr mýydý insanoðluna? Artýk buna kesinlikle inanmýyordu Lil!



***

Sahte atlarýn koþuþlarý, neredeyse kendi atý kadar ses çýkarabiliyordu. Dört nala atlarýn savaþlar içinde verdikleri cesaret ateþleyici etki kesinlikle anlatýla gelemezdi. Ýllüzyonlarýn baþarýsý düþman ordunun büyücülerinin ne derece baþarýlý ve güçlü olduklarýn kesin kanýtlarýydý. Onlarýn gözlerindeki kýrmýzý benekler, ölümcül büyü haznelerinin geniþliðinin bir yansýmasý olduðu anlamýna geliyor. Askerlerin geceleri sevmelerinin bir sebebi de onlarýn gözlerinde ki parýltýlarýn fark edilebilir hale gelmesi oluyordu. Bir diðer sebepte dinlenme zamanlarýn geldiði anlamýydý. Týpký þu an Sentces’in yaptýðý gibi hafif gülümseyen dudaklarýnýn eþliðinde mektup yazmalarýna da izin veriyordu. Tüy kaleminin tüyü tatlý esen rüzgarla uçuþurken çýkardýðý ses ninninin tatlý ve sözsüz nakaratlarýný hatýrlatýyordu. Karanlýðýn garip sýcaklýðý ise, o tatlý rüzgarý kapýyor ve savaþýn boðucu kokusunu hatýrlatýyordu. Bulunduklarý yer geniþ bir çöldü ve olmasý gerektiði gibi o derin soðuk çöllerden biri de deðildi ne yazýk ki. Arada sýrada gözlerini kýsmasýna neden olan ince kumlarýn serpiliþlerine olanak verecek kadar azdý soðuk rüzgar...sadece birkaç tadýmlýk an gibi.

Sentces arkasýna yaslandý ve karýsýnýn tadýna doyamadýðý o çikolata hissini taþýyan dudaklarýný düþünüp, muzurca gülümsedi. O tadýn ona verdiði hazzý hiçbir erkek anlayamazdý. Güzel karýsýnýn o baþtan çýkarýcý gülümsemesini...hiçbir erkek o gözlerin altýndaki deli dolu anlamlarý fark edemezdi. Hiçbir erkek bacaklarýna içten okþamasýný sunduðunda, karýsýnýn serbest býraktýðý nefesinin anlamýný kavrayamazdý. Hiçbir erkek onu düþlerken bu kadar kendinden de geçemezdi. Gözlerini kapadý ve bir an olsun onun dokunuþunu çok derin haliyle anýmsamak istedi. Baþarmasý o kadar zor da deðildi aslýnda. Önce dudaklarýna konan o çikolatalý tatlý dokunuþ, boynunda dolaþan saçlarýn ince dokusu ve göðsünde tutulu kalan o soðukla sýcak arsýnda ki his. O zarafeti eþsiz parmaklarýn piyano tuþlarýný sahipleniþi o kadar görülmeye deðerdi ki. Birinin aniden omzuna koyduðu eliyle irkildi Sentces ve gözlerini bir anda karýsýnýn hayalini unutan bir edayla açtý. Hatta gözlerini odakladýðý kiþiye de bu hayali bozduðu için kýzgýnca bakýyordu sanki. Kýzgýn ve derin yok edilemez bir öfkeyle.

“Sentces?”
“Sen miydin Rafle!”
“Uyumazsýn diye düþünmüþtüm ama...”
“Uyumuyordum da zaten...hayaller...bilirsin iþte.”
“Lil’i özledin deðil mi?”
“Of! anlata gelmez Rafle. Nasýl burnumda tütüyor bir bilsen....delireceðim daha sürerse bu böyle.”
“Bak çatýþmalarýn iki güne kadar bitmeleri bekleniyormuþ zaten. Az kaldý.”
“Of o kadar aydan sonra nasýl çok görünüyor bir gün bile gözüme.”
Rafle baþýný anladýðýný ifade eden bir halle salladý ve gözlerini ileriye çevirdi. Çölün görünmeyen kumlarýnýn üzerinde sonsuz karanlýðýný izleyebilmek burasý için muhteþemden daha güzel bir manzaraydý. Sentces garipsenecek bir ümitle doluydu bu aralar. Kesinlikle zaferle çýkacaðý bir savaþýn içinde olduðunu hissediyordu ve içinden bir ses gülümsemelerinin bu kadarla kalmayacaðýný söylüyordu. Ama aklýna nedense rüyalarýn en doðru anlamýyla kabuslarýn soktuklarý vardý...Lilyle ilgili kabuslar... kafasýný Rafle’e çevirdi. Sesi olabilecek cevaplarý duymak istemediðini anlatan bir güçsüzlükle çýkýyordu.
“Rafle?”
“Efendim?”
“Sence Lil...þey nasýl desem...Lil...beni aldatýyor mudur?”
Rafle öyle bir bakýþ attý ki zaten cevabýn duymak istediði gibi olduðunu anlamsýný saðlamýþtý.
“Sen deli misin? O kadýn sana tapýyor. Nereden çýktý bu?”
“Kabuslar...”
“Onlar kabuslar...Sentces.”
Sentces onayladý ve kafasýný manzaraya çevirdi. Karanlýk görünmeyen o derin ve yutan manzaraya. Çölün sessiz ama intikam kokulu kumlarýnýn simetrik bir resim çizdiði yere. Boyalý ve renksiz olan o cehenneme bakmak gibiydi aslýnda. Bilmeden biliyor gibi olmak. Ya da bildiðin halde görememek hangisi daha kötüydü kavrayamýyordu. Üzerinde fazla düþünmeden bir þeyi aklýndan geçirip gülümsüyordu. Lil ne demiþti? “Senin o koyu mavi gözlerinin güzelliði, o kurak çölle nasýl bir ironi yaratacak sevgilim...”


***

Lil eþsiz gülümsemesiyle içeri girdi. Ona onu anlatmak istemek o kadar alýþýldýktý ki ama kimse baþaramamýþtý. Hiçbir þair ya da ressam...bunu denemek bile gereksiz...ve sonucu olmayacak bir çabaydý. Yeþil gözlerinin kýsýlan güzelliðiyle bakýþlarýný izledi Sentces ve daralan bir sabýr tünelinde býraktý kendini. Elinde tuttuðu beyaz gülün veriliþ zamanýný bekliyordu muzurca þimdi. Lil kocasýnýn pencere önünde oturan bedenine yaklaþtý. Gülümseyiþi içten ve çocukçaydý ve kadýnca...her tattan...garipti iþte. Sentces elini uzattý ve Lil’i kucaðýna çekti. Onun tatlý kokusunu en yakýnýnda hissetmenin mutluluðu anlatýlamazdý. Dudaklarýna tadýmlýk bir çikolata tadý alacak kadar küçük bir öpücük kondurdu. Sentces tatlý ve derin bir ses tonuyla konuþtu.

“Caným karým yine ne iþler çeviriyor acaba?”
“Hiçbir þey Sevinly’i ziyaret ettim sadece aþkým. Sen uyuyordun ne yapayým!”
“Bak ya...ne demek ne yapayým? Ben uyurken seni yanýmda istiyorum belki...ki öyle.”
“Ama tatlým zaten benden geç uyuyorsun ve bu yüzden de benden geç uyanýyorsun. Çok geç uyanýyorsun!”
“ Ne yapabilirim beni çok yoruyorsun.”
“Eðer öyleyse benimle ayný anda uyursun.”
“Tamam Lil haklýsýn aþkým. Sustum.”

Lil gülümsedi ve kocasýnýn yanaðýna sýcak ve sevecen bir öpücük armaðan etti. Onun yanýnda ki varlýðý öylesine güven vericiydi ki. Mavi gözlerinin koyuluðuyla boðuþmak o kadar haz veriyordu ki ona. O gözlerin içine iþleyen mücadelesinde kaybolmak ve kaybetmek...ama yenilmek ancak bu kadar tatlý gelebilirdi. Onun ellerinin bedeninde ki sýcaklýðý.... kalýtýmsal olan bir hisse dönüþüyordu. Birden ellerinden kayýp giden bir eþi düþündü...ama gözlerini açýp kapayýncaya kadar aklýndan atmýþtý...onu kaybetmesi imkansýzdý...ona bu kadar baðlýyken...tanrýlar buna asla izin vermezdi. Gözlerinde bir an yer edinen hüznü saklayamadý ve kocasýnýn tatlý bakýþlarýna merak eklendi.

“Ne oldu bitanem?”
“Yok bir þey aþkým...”
“Yutmadým ama neyse...eee Sevinly nasýl?”
“Çok çok iyi...hamileymiþ.”
“Hadi be!”
“Çok ciddiyim. Mend yerinde duramýyormuþ.”
“Duramaz tabii.”
Bu cümleyi o kadar manalý söylemiþti ki, Lil gözlerini kýrptý ve utanmaya baþladýðýný hissetti. Bu utanç utanmazlýðýn altýnda yatan bir hanýmefendinin hisleri derdi hep Sentces. Haklýydý da. Sadece kýrmýzýlýðýn özlemine, sansürsüzlüðün içinde kayboluþunun yansýmasýydý bu ufak, tatlý utanýþlar. Manasý içinde kaybolduðu cümlenin farkýnda olduðunu o da manalý bir tonlamayla belirtti.
“Ne?”
“Yok bir þey...”
Lil ayaða kalktý ve ellerini beline koyup tatlý bir gülümsemeyle, yapmacýk sinirini gözlerinde ki muzur anlamla birleþtirdi. Gözlerini kýsýp, yeþil gözlerinin içinde kaybediþine bayýlýyordu Sentces. O da kayboluyordu çünkü o zaman o göz kapaklarýnýn arkasýnda.
“Ne var senin dudaklarýnýn arkasýnda?”
“Hiç...”
Cümlesini tamamlamadan ayaða kalktý ve Lil’in bedenini yataða yatýrdý. Gözlerinde ki parýltý ve doyumsuz aþk öylesine anlamlý ve derindi ki Lil sadece bakýyordu...ne gülebiliyordu...ne tebessüm edebiliyordu....onun ciddi aþkýnýn altýnda...o da ciddi oluyordu. Sentces hafif çarpýk bir tebessümle karýsýnýn boynunu öpmeye baþladý ve üzerinde ki elbiseyi çözen parmaklarý karþý koyuþu görmeyince gülümsemesini daha da derinleþtirdi. Ellerinde uzun zamandýr beklettiði beyaz gülü Lil’in baþýnýn tam yanýna býraktý. Lil gülümsedi. Bu armaðan çok sýk gelmezdi...beyaz gülün eþsiz büyüsüne inanýrlardý...tanýþtýklarýnda beyaz gül bahçesinde olmalarý da buna bir etkendi tabii.. Sentces eþinin ellerini aldý ve gömleðinin düðmelerini açmalarýna yardým etti. Öpüþü o kadar sýcaktý ki, Lil’in kalbini dört seneden sonra bile normalden hýzlý harekete zorluyordu.
“Çok pissin.”
“Sen misin bana çocuktan bahseden.”
“Ben çocuktan bahsetmedim sadece hamileymiþ dedim.”
“Ayný þey.”
“Deli...” Kocasýnýn öpücüklerinin derin hissiyatý altýnda kendini kaybetmenin ne demek olduðunu iyi biliyordu ve onun aitliðini her anýyla hissetmek ona inanýlmaz bir tat veriyordu. Dudaklarýnýn sýcak dokunuþlarýný hissederken...ellerinin tatlý okþayýþlarýnýn hedefi olmak...bu þehir kadýnlarý için hep arzu duyulanlardý. Ama o onundu iþte...her þeyiyle...

***

“Mend!”
Sentces birkaç adam uzaðýndaki dostuna baðýrdý. Etrafýný saran büyülerin ve aðýr zýrhlý askerlerin ortalarýndan kurtulamýyordu bir türlü. Üstelik Mend’in bileði sorgusuz sualsiz en iyilerinden biri olmasýný saðlamýþtý. Çevik bedenini de oldukça iyi kullanýyordu ama yine de kurtulamýyordu. Büyü tersleyen sözleri söylemesi bile imkansýzdý. Nidalarýn ortasýnda konsantre olmanýn tek yolu; iyi bir büyücü olmaktý. Onlarsa askerdi! Sadece sözleri ezbere bilirlerdi ve belli ortamlarda anacak yapabilirlerdi... Sentces, Mend’e yardým etmek için hýzla ilerledi ve ikinci sýrayý yere indirmeye baþladý bile. Ama Mend çok aðýr yaralar almýþtý ve ayakta uzun süre kalmasý artýk imkansýz gibi görünüyordu. Çünkü birileri diz arkasý liflerini kesmiþ gibiydi. Çok uzun sürmedi ki Mend yere düþtü. Düþüþ anýyla göðsüne giren bir kýlýç ayný anda gözlerinin önündeydi Sentces’in. Haykýrýþýný duymalarý bu nidalarýn ortasýnda bile yüksek bir ihtimaldi. Hemen anýnda savaþýn günlük ara borularý çalýndý ve herkes çadýrlarýna ilerlemeye baþladý. Garipti...savaþ...dur ve dinlen...savaþ...dur ve dinlen!

Sentces dostunun baþýný kucaðýna koydu ve elindeki kýlýcý yanýna býraktý. Mend’in dudaklarýnýn güzelliði kanýnýn rengiyle gölgelenmiþti. Göðsünde ki kýlýcýn geride býraktýðý delik, iç organlarýnýn neredeyse tamamýný parçalamýþ olduðunun kanýtýydý. Ölüm bu kadar yetenekli bir adamý nasýl bulabilirdi! Mend gözlerini kýstý ve koyu kahverengi gözlerinin ölüme geçiþ anlamýnýn altýnda Sentces’e baktý. Konuþmasý çok güçtü ve her kelimede bir kan kusuyordu adeta.
“Çocuðum...karým...bak onlara Sentces...lütfen!”

Sentces gözlerinden inen yaþlarý henüz fark etmiþti...beraber büyüdüðü dostunu dizlerinde ölüme teslim ediyordu ve ona çocuðunu bile görme fýrsatý vermeyen tanrýlara edilen dualarý lanetliyordu. Mend gözlerinin kahverengi asaletini son kez sundu ve gölgeyle örttü onlarý...þimdi...ölümün anlamsýz yolunda adým adým gidiyordu ve belki de dört nala terk ediyordu onu. 3 yaþýndan beri ayný yerde kalýp, ayný þekilde büyüyüp, ayný aðaçlardan düþüp...ayný hayallere daldýktan...ayný güçle kýlýçlarý öðrendikten ve ayný savaþta karþýlýklý cesaretlerini sýnarken nasýl olup da býrakmaya cesaret etmiþti! Sentces, Mend’e kýzmaya baþladýðýný hissetti...birbirlerini ayný anda býrakacaklarýna söz vermiþlerdi. Ayný anda öleceklerdi...kimse kimseye bir þey emanet etmeyecekti. Kimse kimseyi hüzünle esir, yan yana kýlmayacaktý. Söz vermiþlerdi....10 yaþýndayken....þimdi 29 yaþýndaydýlar ve ölümle sözü bozmuþtu Mend! En yakýný, kardeþi, dosttan öte yoldaþý onu terk etmiþti!

Kýsa bir zaman o sesi nasýl duyamadýðýný düþünecek zamaný bile olmadan, Sentces sarsýldý. Acý...sýrtýnda derin bir anda baþ gösteren acý vardý! Sýcak kanýn akþýný hissediyordu. Kendi kanýnýn kokusunu alýyordu. Bir kere daha sarsýldý...hareket edemiyordu. Mend’in kucaðýnda ki baþýndaydý gözleri...onun kapalý gözlerinde... gafil avlanmaktý iþte bu... sýrtýndan akan kanýn içinde yüzen ölümü hissetti...bedeni üþümeye baþlamýþtý. Kanýnýn ateþ misali sýcaklýðýna ironik...bedeni soðuyordu. Arkaya düþtü birden ve Mend’in baþýný hala bacaklarý üzerinde tutup, topraða serildi. Çölün göz rengiyle zýt anlamý içine gömüldü... sonra dudaklarý hafifçe gerildi...anlamsýz bir tebessümdü. Sözünü tutamadýðýný kim söylemiþti...
“ Ayný anda ölüyoruz Mend...týpký söz verdiðimiz gibi dostum.”

Sonra tatlý karýsýný düþündü...güzelliði eþsiz kraliçesini. Gülümsedi yeniden ama gözlerinden inen yaþlarýn kuma karýþýþýnýn da farkýndaydý. Garipti...ölüyor olmak...kurtuluþ gibi ama hüzünlü bir ayrýlýk...gözlerini kapadý ve koyu maviliðini sonsuza dek orada tutsak etti! Ölüm...anlaþma yapan dostlarý mahcup etmemeye yemin etmiþ gibiydi...sessizlik içinde, çölün kavurucu sýcaklýðýna nefesini býrakýp, iki ruhu düþünmeden aldý. Bedenlerini soðukla baþ baþa býrakýp!

***

Nasýlsa o kayboluþlarla içine alýnan kayýplar...kayýp edenlere duyulan öfkeler ve o “kayýp” kavramýnýn içimizde hükme geçirdiði cümlelerle acýlar...gelip geçici dediðimiz hiçbir þeyin aslýnda gerektiði kadar bile bizimle kalamadýðýný gözlemlemiþ olmak yeterince can sýkýcý zaten. Ama ne iþte bu...insanýn yarattýðý o dinlerle uyum sürecini dindirmek ya da dinlerle cidden uyumluymuþ gibi yapýp dualarla ruhlarý dinlendirmek... iþe yarayabileceklerin listesi bu kadarla sýnýrlý ne yazýk ki. Ýçinizdeki o siyahla karýþýk gündüzü, beyaza bulanmýþ geceyi baþýnýzdan savurup atmanýn yegane yolu. Ýnsanoðlu için elinde olan tek yeniden toparlanabilme þansý.

Þimdi benim yaþlý gözlerim, son birkaç gündür benden daha yaþlý görünen kýzýma takýlý ve bu sorguladýklarýmýn cevaplarýný bulmamam, cevabýný verdiklerimi yeniden sorgulamama sebep oluyor. Bir baba için o “daha kötüsü olamaz” diyebileceði þey bu olsa gerek...Kýzýný yaþarken ölü seyretmek! Üstelik öylesine deli dolu bir kýzý...içindeki tüm varlýðýný deðer yüklediklerine adayan o tatlý þeyi. Lil! Zamanýný öylesine hýzlý geçirdi ki þimdi , bu hýzlý yaþamýnda hayata duyduðu derin saygý düþünülürse...bu kadar çabuk öldürülmeyi hak etmemiþti. Þimdi bahçenin o artýk onun için bir tabu halini alan heykelinin önünde otururken görüyorum ve onu daha hala canlý tutan bir þeyin olduðuna þükrediyorum. Adýný muhtemelen Sentces koyacaðý o þeye...büyük minnettarlýðýmý annesini ayakta tutuþ olmasýnýn önemini anlatýþýmla anlayacaktýr. O hala hamileliðini dile getirmese ve aklýna tam adýyla yazmasa da, bir can daha var içinde biliyor. Atan küçük kalbinin sesini duymamasý imkansýz...o karýmýn karnýndayken ben bile duyabilirdim onun kalbini...þimdi ayný þeyi o da hissediyor olmalý. Kocasýna bu çok istediði haber verememekte onu bunu itiraftan çeken þey aslýnda. Bu gerçek ve anlaþýlýr bir durum olsa da...eninde sonunda kabulu zorunlu olan bir hal.

Onu ölümle yüzleþtirmek gerçekten zor ama ben bile kabul edebildiðim eþimin ölümüyle yaþarken...onun hislerinin benim ki kadar dayanýklý olduðunu umuyorum. Ben onun için her þeye devam etmek zorunda kalmýþtým...þimdi ayný þeyi onun karnýnda ki güzellik için yapmasýný arzuluyorum. Annelerin o hep yaptýklarýný...ona hiç hissettirmeden hüznü unutmaya çabalayýp ona yaþamayý öðretmeye çabalamasýný istiyorum. Ýçin de geride býrakmak zorunda olduðu o adamýn...soðuk terk ediþiyle kalmak zorunda olsa da!

***

Bir rüzgarýn gücünün küçük bir böcek kadar olduðuna inanan ahmaklar vardýr þehirlerde. Çöllerde asla buna inan olmazdý çünkü bilirlerdi aslýnda kumlar ve rüzgarlar birlikte çalýþýr ve kimsenin zamaný gelmediðinde öðrenemeyeceði o sýrlarý bir yerden, bir yere taþýrlardý. Þimdi kum tanelerinden tadýmlýk serpiliþlerle, küçük bir rüzgarýn Lil’in önüne düþürdüðü mektupta böylesine bir þeydi. Savaþýn kanayan sesini, ölen kocasýnýn tenin deydiði o tatlý kumlarýn tadýný ve muhtemelen koyu mavi gözlerini sürekli kýrmak zorunda kaldýðý o rüzgarýn kokusuyla kaplý bir parça kaðýt...Onun ellerini uzatýp, zarifçe açmaya çabaladýðý mektup...kocasýnýn tatlý elfçe kývamýnda ki yazýsý ve solaklýðýnýn belirtisi ayýrma iþaretlerinin tersten çizimi... sayfada onun resmi vardý adeta...Sentces den verilmemiþ ama saklanmýþ ve saygý duyduðu adamýn kaðýdýný kumlarca göndermiþti çöl! Aþk ve tatlý anýlar dolu bir kaðýt parçasý...

“Lil’im!
Burayý izleme þansýnýn olmasýný dilerdim...kumlarýn saygýlý duruþlarýný ve tadýnda sýcaklýðýný hissedebilmeni isterdim bir anlýðýna bile olsa. Gerçi her þey sona erdiðinde buraya gelmeni saðlarým ama olsun...yine de þu haliyle görmeni arzulardým.
Seni nasýl özledim meleðim, aþkýnýn tadý var dudaklarýmda ve çikolata hissiyatý. Teninin parlak duruþuyla benim zevkle seni seyreden gözlerime karþýlýk, gözlerini kýsýþýn var karþýmda. Tenini özledim sevgilim. Geldiðim zamana kadar ki bu birkaç gün sonra muhtemelen.... bence o bir haftayý boþ tut...çünkü seni odanýn tatlý havasýndan ve yataðýn sýcak karþýlayýþýndan uzak kalmayacak hale getireceðim ve özlemlerimle, sana deli aþkýmýn en dolu sadeliðini dudaklarýna konduracaðým. Tabii bir de...neyse ben çok özele girdim susayým. Mektubun yanlýþ ellere geçme durumuna karþýlýk fazlaca kendimizi rezil etmeden sana tatlý benliðine duyduðum aþký anlatýp ve özlediðimi söyleyip bitireyim.

Seni seviyorum bitanem.... hatta tapýyorum!

Kocan; Sentces (SÝSKORUYUCU) ”


Piyanonun aklýnda kalan son notalarýyla ona yaptýðý bestenin kulaklarýn da çýnlayýþý, parmaklarý tuþlarý hissetti birden ve rüzgarýn ona hediyesi mektubu avuçlarýnda kibarca tutarak göz yaþlarýný býraktý. En son çaldýðý parçanýn içine içine iþleyen melodisiyle...sadece bir an kocasýnýn adýný þarkýya nota yaptý.





ZÜMRÜT TANRIÖVEN
Sessizliðin hüzne boðduðu bizlere verilenlerin
Hediye mi yoksa,ceza mý olduðunu anlayabilmeniz dileðimle...



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn fantastik kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Gecelere Dair Ýncelikler - 1
Düþen Taht
Ateþten Vazgeçiþin Bedeli


Zümrüt Tanrýöven kimdir?

Hayallerin içinde gerçeði bulmak zordur, kalemlere yansýtmak cesaret ister bence. Cesaretli olduðumdan mý bunlar, deðil. . . aksine; korktuðumdan bu öyküler. O zaman dýþarý vurduðum kelimelerimin içimden çekip aldðý korkunun, içine çektiði yaþamýn mükemmelliklerini anlatmak zor. . . Zümrüt Tanrýöven olmak deðil sadece, baþka onlarca karakteri yaþamak, onlar aðladýðýnda aðlamak ve güldüklerinde gülmek. . . yazdýðýný yaþamak. . . tam anlamýyla bu olsa demek.

Etkilendiði Yazarlar:
J.R.R Tolkien, Edgar Allen Poe, Robert Jordan, Remond Feist, Robin Hobb, Tolstoy, Turgenyev en önemlisi sevgili babam Erdoðan Tanrýöven...


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Zümrüt Tanrýöven, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.