..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Ýþimden büyük tat aldýðýmý söylemeliyim." -John Steinbeck
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Deneysel > Arif Zincirli




13 Haziran 2006
Zift Karanlýðýnda Motor Sesleri  
Bir Juanjuan & Hoverkraft Ortak Yapýmý

Arif Zincirli


muebbetmuhabbet.com adlý sitenin üyesi olan iki kafadar, site forumlarýnýn dar kalýplarýný yýrtarcasýna, doðaçlama bir hikaye yazmaya karar verirler. Yazarlardan "hoverkraft" olanýn askere gitmek zorunda kalmasý ile yazýnýn bitirilmesi bana, juanjuan'a kalmýþtýr.


:CJAH:
juanjuan-01.03.2003: Aptal Güneþ gökyüzünde parýl parýl parýldýyor, her yaný aydýnlatýyordu... Bu manzara bir televizyon ekranýndan izlenseydi eðer, insanlarýn üzerlerindeki kalýn giysilere bir mânâ verilemeyebilirdi. Oysa Güneþ, sadece göz boyuyordu. Zirâ keskin bir soðuk hissediliyordu. Asfalt ise yanýyordu. Evet, yine yol çalýþmasý vardý. Asfalt üzerine asfalt, kaldýrým üzerine kaldýrým yapýlýyor, yaþlý Dünyamýz'ýn yer kabuðu yükseldikçe yükseliyordu. Zaman zaman doða acýmasýz tokadýný aþkedip ortalýðý karman çorman etmese þimdiye kadar yollarda oksijen tüpleri ile gezmeye baþlamýþtýk. Atmosferi zorlayan yerkabugunda nefes almamýz zorlaþacaktý.
Onun için bütün bunlarýn hiç önemi yoktu. Kafasý öyle bostu ki varoluþun özden önce gelip gelmediði bile kendisini ilgilendirmiyordu. Þimdi, týkanan yolda durmuþ, kesik kesik soluyor, kayýtsýzca bekliyordu. Saðlýðý pek iyi deðildi, son zamanlarda çok fazla yað yakýyordu. Evet, hayatýndan bezmiþ, rölantisi yüksek olduðu halde zar zor nefes alan, acý çeken bir kamyondu. Acý çekiyordu çünkü yorgun motoru mazotu yakýp þaftý döndürmekte zorlanýyordu. Bir zamanlar canavar gibi isleyen Dodge diferansiyeli artýk kalkýþ anýnda küt diye bir ses çýkarmadan tekerleri iþletemez hale gelmiþ yaþlý bir Bedford`tu... Yolun yeni yada bozuk olmasý, mýcýr dökülmüþ olmasý, hiçbir þey fark etmiyordu. Kabak lastikleri yola tutunmaktan vazgeçmiþ, yük taþýmayý çoktan unutmuþ, yorgun bir Bedford...
Yine de ayaðý yerden kesiyordu. El freninin acýmasýzca çekildiðini hissetti. "Garç gurç garç gurç garç gurç!" "Trackh!" diye kapýsý kapandý. En az Bedford kadar yorgun bir ses duyuldu:
- Noolmus? Kaza mý var?
hoverkraft - 01.03.2003: Hemen yan tarafýnda duran kendinden emin, bayan sürücü cevap verdi:
- Sanýrým kaybolduk. Baksanýza yolu daha yeni yapýyorlar. Demek ki daha önce kimsenin tekerlek deydirmediði topraklardayýz."
Bedford`un þoförü "Ya sabýr!" çekip radyonun sesini açmaya çalýþtý. Çalýþtý diyoruz zira düðme düðmelikten çýkmýþ ve yýllar evvel kaybolmuþtu. Bu yüzden parmaðýn iyice içeri girip devreyi tamamlamasý gerekiyordu.
juanjuan - 01.03.2003: Devreyi tamamlayýp ya sabýr çektikten sonra gevreðini (Ýzmirlilerin simite verdiði isim) yemeðe baþladý. Kahramanýmýz Ýzmirliydi. Yýllardýr memleketini görmemiþti ama alýþkanlýklarýný koruyordu. Bunu bir takýntý haline getirmiþti. Belki de gurbet ellerde ekmek peþinde koþmanýn getirdiði savrulmuþluk duygusunun yerine koyduðu bir aidiyet hissiyatý, kim bilir...Ýýslam Ansiklopedisi'ni ve Ýbn-i Haldun Külliyatý'ný okumuþtu gençliðinde ama bunun memleketiyle alakasý yoktu. Gerçi memleketinde okumuþtu, olsundu, Allah kahretmesindi...
hoverkraft - 01.03.2003: Aslýnda hep kütüphaneci olmak istemiþti. Ama kütüpannede kamyonet kullanamazdý. Oysa en büyük tutkusu buydu. Gözleri dikiz aynasýndaki geçmiþe daldý. Kamyonetini aldýðý günü hatýrladý. Ne sevinçliydi. Gýcýr gýcýr bir kamyonetti. Bedford da o günlerin aranan marka- sýydý. Kýz arkadaþýný gezdirdiði günü hatýrladý. Sonra onu yanlýþlýkla ezdiði aný... Halbuki tek istediði þey þaka yapmaktý. Sonra kamyonetin, kýz arkadaþýný kýskandýðýný düþündü. Bu olay kamyonetle þoförünün tuhaf tutkusunun baþlangýcý olmuþtu.
juanjuan - 01.03.2003: YAZARIN NOTU: Gitmeliydi... Yazar yani... Arkadaþlarý bekliyordu ve nasýl olsa diðer yazar bir þeyler karalardý. Hikaye artýk onundu da... Ve diðer yazar sunu bilmeliydi: Juanjuan pek internet býzýklayamýyordu bu aralar. Vakti de yetmiyordu, gereksiz iþlerle uðraþmak zorundaydý. Nice eþ, dost gözleri yollarda mail beklerken. Hayýr! Olamazdý! Eaywolleh idi... The eaywolleh...
hoverkraft - 01.03.2003: YAZARIN NOTU: Diðer yazar, omuzuna yüklenen bu büyük sorumluluk yüzünden bel fýtýðý olmak üzereydi. Onun da Candy iþleri vardý. Ama kararlýydý. Bu öyküye devam edecekti. Ýsteyenler Bu mesajý okurdu.Yeni mesaj açmayacaktý. Tüm hikaye burada olacaktý. ilgilenenlereydi.
hoverkraft - 02.03.2003: Ne zamandýr paragraf baþý yapmayan yazar, tekrar klavyenin düðmelerine basmaya baþ baþladý...
Yol tek þeride inmiþti. Tek þeritten geçme sýrasý bizim Bedford`taydý. Bedford ve þoförü, trafiði týkayan iþçilere hafif acýyan ve hafif de trafik týkanmasýnýn verdiði sinirle kýzgýnca baktý. Ýþçiler bu yüz ifadesini görünce gülmeye baþladýlar. Zira oldukça tuhaftý. Þoför yavaþça gaza yüklendi. Açýk pencereden vuran rüzgar, adamýn yüz hatlarýnýn daha da keskinleþmesine neden oldu. Bedford ise halinden memnundu. Trafik sýkýþýklýklarýný sevmezdi. Sýkýldýðý için deðil. Utandýðý için... Artýk eskisi kadar yeni deðildi. Etrafýndaki araçlarýn ve sahiplerinin aþaðýlayýcý bakýþlarýný karasöründe hissediyordu.
Þimdi dar sokaklardaydýlar. Eve dönüyorlardý. Þoför için dinlenme vakti gelmiþti. Ama kamyonet için hoþ vakitler baþlýyordu. Mahallenin çocuklarý, onun oyun arkadaþlarýydý. Kah futbol kalesi oluyordu, kah saklambaç oyununun deðiþmez mekaný... Çocuklarýn o yumuþak dokunuþlarý adeta masaj gibi geliyordu. Sesleri ise ninni gibi...
hoverkraft - 03.03.2003: Bu masum oyun, çocuklardan birinin motora saklanmasýyla bir ölüm kalým mücadelesine dönüþtü. Maalesef kimse týfýlý fark etmemiþti. Küçük çocuk motora sýkýþýnca feryadý basmýþtý ama kimse çýðlýðýný duymadý. Bedfordun da yapabileceði bir þey yoktu."Sabah olunca hallederim." diye düþündü. Ama yýllarýn yorgunluðu onu öylesine sarmýþtý ki çok geç olana dek uyanamadý. Uyandýðýnda ise þoför marþa basmýþtý. Bedford durdurmaya çalýþtýysa da artýk benzini içine almýþtý.
Zavallý çocuk önce pistonlarýn uyguladýðý tonlarca basýnca maruz kaldý. Ardýndan yanma odasýnda kavruldu. Sonunda da atmosfere egzosttan savruldu. Þoför motorun çok çabuk çalýþmasýna þaþýrmýþtý Üstelik her zaman çýkan gürültü yerine hafif bir çýðlýk duymuþtu. "Herhalde aldýðým yaðdan." diye düþündü. Az sonra kalabalýk Bedfordun etrafýný sardý. Egzostan çýkan kan herkesi oraya çekmiþti. Geçen gece çocuklarý kaybolan aile de sanki hissetmiþçesine oradaydý. Motordan en son çocuðun kulaðý çýktý. Çýkar çýkmaz da çocuðun annesi çýðlýðý bastý: "Hayýýýýýr! Bu onun kulaðý..."
Bir kaç dakika sonra polis gelince herkes þaþýrdý. Normalde bu kadar hýzlý gelmezlerdi. Kýsa bir soruþturmadan sonra olay anlaþýldý. Hakim, þoförün "Tedbirsizlik ve dikkatsizlikten dolayý ölüme sebebiyet" suçundan beraatine karar verdi. Ama bir hafta sonra þoförün evine bir tebligat geldi. Çocuðun ailesi tazminat davasý açmýþtý. Ondan alabilecekleri en deðerli þeyi, kamyoneti istiyorlardý tazminat olaraktan.
Büyük bir hukuk savaþý baþladý. Þoför, çok ünlü bir avukat tutmuþtu: Ally Mc Beal... Ama çocuðun ailesi de bos durmayýp Robot Redford'u tuttu. Vee büyük duruþma hakim Rubber Döniyo'nun salona girmesiyle baþladý... (Birazda sen yaz tembel Juan)
juanjuan - 03.03.2003: Robot Redford bunun bir kaza deðil kasýt olduðunu iddia etti. Aylar önce çocuðun babasý sarhoþ bir halde Bedford'un tekerine iþemiþti ve bu planlý bir cinayetti. Ama o da ne. Yoksa Ally Mc Beal yine aþýk mý oluyordu. O tuhaf duygu benliðini sarýyordu yine... Ýliklerine kadar hissediyordu bunu... Acaba aþký yine karþýlýksýz mýydý? Bilemiyor ve anlatamýyordu.
hoverkraft - 03.03.2003: Ýdaa makamýnýn avukatýnýn gözlerine her baktýðýnda kalbinde küçük kramplar oluþuyor, midesi aðrýyor ve bulanýyor buna çare bulamýyordu. Ýddia makamý sanýk sandalyesine þoförü çaðýrdý. Ally, Robot Redford'un sorularýna nasýl itiraz edebileceðini düþündü. Ama çýkar yol bulamýyordu. Bu dava onun en zor davasýydý...
juanjuan - 04.03.2003:
15 YIL SONRA...
Bedford artýk çalýþmýyordu. Yýllardýr çalýþtýrýlmadýðý için marþ motoru kendini emekli olduðuna inandýrmýþ ve bu durumu kanýksamýþtý. Ally her sabah kahvaltýsýný edip bir kova, su ve fýrça ile onu temizliyordu. Fakat motordan anlamazdý. Yýllar Ally'i çok deðiþtirmiþti. Artýk aþk çok uzaktý. Robot Redford ile olan evliliði iyi gitmiyordu, aralarýndaki uzaklýk artýk ikisini de birbirilerine katlanamaz hale getirmiþti. Ally'nin hayatinin anlamý artýk bu kamyondu. Bir gün onu tekrar çalýþtýrabileceði günün umuduyla yaþýyordu. Kader ona yine sillesini vurmuþtu, bir kamyona aþýktý. Üstelik evliyken...
hoverkraft - 05.03.2003: Mahkeme sýrasýnda Bedford'un þoförü, ölen çocuk yüzünden duyduðu vicdan azabýna dayanamayýp kendini karaya vurarak intihar etmiþti. Ama biraz daha sabretseydi davayý kazandýðýný görecekti. Maalesef olmadý. Savunma avukatý Ally, duyduðu vicdani sorumlulukla kamyonu evlat edinmiþ ve saldýrý avukatý Robert Redford ile evlenmiþti. Juanjuan isimli yazarýn da belirttiði gibi evlilikleri kireçlenmiþti. Bu yüzden sürekli çatýrdýyor ve kütürdüyordu. Tüm bunlar Ally`i yordu.Teselliyi evlatlýk kamyonetinde aradý. Bu yasak ve yasak olduðu kadar iðrenç iliþki acaba ne kadar sürecekti.
juanjuan - 10.03.2003: Rüzgâr eski bir hüznü geri getirircesine ortalýðý toz duman ediyor, Ally`nin uzaktan gelen bir çift âþýk gözü kestirebilmesini güçleþtiriyordu. Yüz haritasýnda, kýrýþýklýklarýn derinleþip bir çukur oluþturarak birleþtirdiði yere tekabül eden gözaltý torbalarýnýn hemen üzerinde yerleþmiþ gözleri bir bilgi vermiyordu. Yma yüreði sýmsýcaktý...
Toz taneciklerinin kayýtsýzca savrulup gizemli bir sis oluþturmasý, bir yenilik habercisiydi. Karanlýðýn ve karmaþanýn bir çocuðu oluverirdi: Yeni! Hayat sürprizlere ve mucizelere açýktý. Týpký bir sümüklüböceðin kafasýna düsen Hindistan menþeili ceviz gibi... Bazen de cevizler kýrýlýrdý çünkü... Önemsiz görünen ayrýntýlarýn çok büyük sonuçlar doðurabileceði kaotik bir Dünya'daydýk... O bilinmez karanlýk;" zaman" yaþlý hakim Rubber Döniyo'nun yüzüne de acýmasýz tokatlar aþketmiþti. Tokatlana tokatlana adam olan Döniyo sonunda gözünü açmýþ, kurulu düzenini býrakýp emekli maaþýyla yollara düþmüþtü. Ýçinde sönmeye yüz tutmuþ koru harlatmalýydý, ne olursa olsundu... Mahkeme sýrasýnda aþýkolduðu ve hep sevdiði ama bir türlü açýlamadýðý Ally'i bulacaktý, 4 sene deli danalar gibi dolandýktan sonra izini bulmuþtu.
Konvansiyonel hava hareketleri amansýz bir yaðmura yol açtý. Saðanak altýnda göz göze geldiler. Döniyo diyecek bir þey bulamýyordu. Yýllarca bekleyip fýrsatlarý kaçýrdýktan sonra yollara düþmüþ bir insanin eline tekrar fýrsat geçmesi bir mucizeydi. Fakat Döniyo hala susuyordu, kendini eþþek gibi hissediyordu. Ally'nin yüreði eski bir dostu görmenin heyecaný ile pýt pýt atmaya baþladý. Bu duygunun aþka dönmesi bir an bile sürmedi. Sarýldýlar...
Bedford'un kasasýnda unutulmaz bir gece daha sona erdi. Günlerdir kasadan dýþarý çýkmamýþlar ve kendilerine kucak açan kamyonu da evleri gibi hissetmeye baþlamýþlardý. Birden bire kasanýn marlon brandasý açýldý. Güneþ, Ally ve Döniyo'nun yüzüne vurup gözlerini kamaþtýrýyordu. Uyku mahmurluðuyla ne olduðunu anlayamadýlar. Robot Redford brandayý kapatýp Bedford'tan uzaklaþtý.
Ally ve Döniyo hemen o gün Bedford'u tamire baþladýlar. Bujiteriden aldýklarý bujiler ve piston kollarý, subaplar ve daha bir sürü þeyden oluþmuþ bir yedek parça daðýnda Döniyo çýlgýnca çalýþýyor ve Ally'de ona ara kablo çekerek, kaynak camý tutarak yardým ediyordu karanlýða kadar... Güzel günlerin umuduyla huzur içinde ve tatlý bir yorgunlukla uyuyorlardý.
hoverkraft - 11.03.2003: Çiçek Abbas filmi gerçek olmuþtu. Her ne kadar Ýlyas Salman`a benzemese de Hakim Rubber heyecanla marþa bastý. Bedford uykudan uyanan bir volkan gibi kükreyerek can buldu. Ve ne yazýk ki volkan gibi ateþ püskürmeye baþladý.
Maalesef yakýt borusu, çakmak yuvasýna baðlanmýþtý. Bedford ayný Ýngiliz Hasta filmindeki hasta Ýngiliz gibi yandý. Bu faciayaya tanýk olmanýn þaþkýnlýðý ile donup kalan Ally ve Rubber aðlayan gözlerle Bedford'dan geriye kalanlara baktýlar.
Bedford artýk ölmek istiyordu. Acýsý her geçen an artýyordu. Onu, kendisi gibi mahvolmuþ araçlarýn olduðu bir otoparka çekmiþlerdi. Ally ve Hakim Rubber`in evinde de matem havasý vardý. Birden kapý çaldý. Þaþýrdýlar. Çünkü kapý genelde birden çalmazdý. Ally çiroz bacaklarý ile küçük kalçasýný kanepeden kaldýrýp kapýya yöneldi. Gelen eskimiþ eþi Robot Redford`du. Ýçeri girdi. Kanepeye oturup konuþmaya baþladý.
- Duyduðum kadarýyla Bedford'un baþýna bir felaket gelmiþ. Buraya, bir anlaþma önermeye geldim. Bedford’u tamir ettirebilirim.
Ally araya girdi:
- Nasýl?
- Ford fabrikasýnda tanýdýklarým var. Ama tek bir þartým olacak.
- Nedir?
- Tamir ettikten sonra O, benim olacak.
Bu teklifi iyice düþünen Ally ve Hakim Rubber bunun en iyisi olacaðýna karar verip kabul ettiler. Ally bunu neden yaptýðýný sordu Redford`a... Redford cevapladý:
- Henry Ford benim akrabamdýr. Bu modeli ürettikten sonra ismini benim vermemi istemiþti. Yani ben Bedford`un babasýyým. Ýsim babasý...
juanjuan - 17.03.2003: Mezarlýklara özgü ölüm sessizliði ve kasvet, hurdalýða da hakimdi. Henüz bulutlarýn arasýndan sýyrýlamamýþ kýtýrpýyoz bahar güneþi, ilk yazýn cývýllýðýný müjdeleyemese de, cânim sabah esintisi uyku mahmurluðuna çok iyi geliyor, insaný adeta silkeleyerek yorucu bir güne daha hazýr hale getiriyordu. Devran, eski Mevlevî ayinlerine has bir kayýtsýzlýkla dönüyordu. Ve fakat Kalenderîler artýk yoktu...
Ýnsanlarsa, týpký üç günlük ömrü olan sineklerin bala yapýþmak yerine bok çukuruna üþüþmesi gibi, fýr dönüyorlardý... Güneþli günlerin yaklaþtýðýna iliþkin bir ümitle kýþlýk montlarýný naftalinleyip dolaba kaldýrmýþ hurdacýlar, alýþkýn hareketlerle ve sabah ayazýndan þikayet etmeden çalýþýyorlardý. Paslanmýþ metal kokusu Sefaköy'den Halkalý'ya kadar yayýlýyordu. Ezilip jilet yapýlmak üzere satýlacak binlerce araba vardý.
Sefaköy hurdalýðýna gelenler artýk amerikan otolarý için yedek parça kovalayan gönül insanlarý deðil, yüksek model darbeli otomobilleri ucuza kapatmaya çalýþan giriþimcilerdi. Redford'da eski bir laneti uyandýrmak istercesine Bedford'un peþinden buralara kadar gelmiþti. Hep böyledir, lanet bekler. Siz ona koþarsýnýz. Redford da kaþýnýyordu. Ally ve Döniyo'yu kandýrýp Bedford'un velayetini almýþtý. Asýl amacý Dünya'yý ele geçirmekti!
Henry Ford'dan dinlediði o eski hikayedeki lanetli Bedford'un izini o köhne mahkeme koridorlarýnda bulalý çok olmuþtu, sabýrlýydý. Onun "Seçilmiþ" Bedford olduðuna emindi. Ally'i delirtip hiç þüphe çekmeden Bedford’un velayetini alma planý nihayete ermek üzereyken bu Döniyo bütün iþleri berbat etmiþti. Ally kamyonun velayetini aldýðýnda deposuna þeker döküp yatak sarmasýna sebep olan da Redford'tu! Tabii Bedford'un cayýr cayýr yanmasýnda da parmaðý vardý.
Artýk istediðine kavuþmuþtu. Yorgun ve yýpranmýþ Bedford ise huzura ermek için iþlemlerinin tamamlanýp resmi olarak hurdaya çýkmayý ve jilet yapýlmayý bekliyordu. Bunu gerçekten istiyordu. Karoserine çöken lanetten kurtulmanýn ve huzurlu bir uykuya dalmanýn tek yolu buydu, ölüm! O karanlýk denize dalmalýydý artýk...
Hunhar Redford'un limuzini hurdalýða girdiðinde içi 'cýzz' etti. Hayat ona bir oyun daha oynamýþtý. Motorundan iki damla yanýk yað damladý... Redford’un ise bilmediði bir þey vardý: Lanetli Bedford kötü niyetli kiþilerin ellerine geçtiðinde çok tehlikeli olabilirdi ve hiçbir lanet kendisini derin uykusundan uyandýraný affetmezdi.
hoverkraft - 18.03.2003: Robot Redford limuzininden inmekte tereddüt etti. Kalbinde hem bir laneti uyandýrmanýn verdiði, korku ve heyecan karýþýmý duygu hem de yerlerin çamurlu olmasýndan dolayý paçalarý hakkýnda hissettiði kaygý vardý. Tereddütü kýsa sürdü. Onu buralara kadar sürükleyen hýrsý bir hamle daha yapýp onun arabadan inmesini saðladý. Bedford'u hemen farketti. Zira hurdalýktaki en çirkin þeydi. Hýzlý adýmlarla hurdalýðýn ortasýndaki kulübeye doðru yürüdü. Bu sýrada Kamyonet ile bakýþmaya devam ediyordu.
Hurdalýktaki, bekçi kulübesi kýlýklý þeyin kapýsý olduðunu tahmin ettiði yere birkaç kez vurdu... Kapý açýldýðýnda, yýllarýn yükü ile ezilmiþ, yorgun, bezgin bir kafa, dýþardaki ayazdan korkarmýþçasýna aralýktan belirdi.
-Ne istiyon hemþerim...
Karþýsýndaki yaratýða insan gözü ile bakmayan Robot Redford hemen konuya girdi.
- Þu külüstür kamyonet için ne istiyorsun!
Hurdacýnýn gözleri parladý. Köylü kurnazlýðý ile "Bu kamyonette böyle birinin isteyebileceði ne olabilir?" diye düþünüp devam etti...
- Bu külüstür için buraya geldiðine göre çok deðer veriyon dimek. Valla sen bir fiyat ver bakem.
- 1 milyar veririm.
Hurdacý þaþkýnlýðýný yüzündeki kýrýþýklýklarla gizlemek zorunda kalmýþtý. "Keþke kamyonete baksaydým!" diye düþündü. Belki içinde deðerli biþey vardý. Kamyonetin deðerinin bizzat kendinden kaynaklandýðýný bilemezdi. Bilmediði bir þey daha vardý. Redford iþin sarpa sardýðýný anlamýþtý. Bu adam iþi zora koþacaktý. Ama hazýrlýklý gelmiþti. Sinek výzýldamasýna benzeyen birkaç sesten sonra hurdalýkta nefes alan iki kiþi kalmýþtý: Robot Redford ve onun bu tür hareketlerine artýk alýþmýþ olan þoförü....
juanjuan - 22.03.2003: Aslýnda gereksiz bir cinayetti. Zira Redford'un evraklarý tamamdý. Otopark parasýný sökülüp kamyonu alacaktý. Hurdacýnýn burnuna bir kaþýk bal ile evraklarý yapýþtýrmasý yetecekti. Fakat artýk sabrý kalmamýþtý. daha fazla vakit kaybetmek istemiyordu. Gerekirse Roma'yý bile yakardý. Kan kokusunu duyunca içinde þimdiye kadar hissetmediði bir kýpýrdanma duydu. Kaný damarlarýnda sevinçle hýzlanýyordu. Kendisini yöneten bilinmez bir güce karsý koyamadýðýný hissediyordu. Benliðini saran ateþ, kendisini uzak tarlalardaki nanemolla ürünlerin yanlarýnda biten gürbüz dikenler kadar saðlýklý hissetmesine yol açýyordu. Ve bir o kadar zararlý...
Belki lanetin gücüydü bu, kim bilir... Zararlý dikenleri kökünden koparan bir çiftçi bile onun tekrar ortaya çýkmasýna engel olamayabiliyordu. Belki de o gün gelmiþti, kutsal kitaplarda bahsedildiði gibi, devedikenleri ve bilcümle asalaklar ve süne zararlýlarý tarlalarý ele geçirecek ve tarýmýn sonu gelecekti. Tabii ki tarlayý ele geçireceðini sanan zavallý embel dikeninde...
zýrvalamalar sürebilirdi. Fakat o anda gözlerinde þimþekler çakan Redford'a yaklaþan sadýk þoförü oldukça týrsmýþtý. Sahibinin gereksiz cinayetler iþlediðini daha önce de görmüþtü. Fakat gözlerindeki bu parýltý, gerçekten korkutucuydu.
- Patron, patron... Patroon! Haþmetmahap beni korkutuyorsunuz. Hadi gidelim buradan, lütfen... Patroon!..
Paçasýna yapýþmýþ sülüðü bir tekme darbesiyle fýrlattý Redford... Þoför daha yere düþmeden, silahýný çekip birkaç kursun saydýrdý. Yaþarken havalanan þoför, düþtüðünde ölüydü. Gerçekten estetik bir hareketti. Redford kaný kokladý. Cesetleri kaldýrýp yandaki hurdalýktan iki iþçi getirdi ve Bedford'u bir çekiciye baðlattý.
- Çabuk olun! Çabuk!
- Naapçan aðbi bu külüstürü?
- Sana ne laf!
- Ne kýzýyon aðbi...
- Sus! Seni þimdi gebertirdim ama diðer yazara öldürecek karakter kalmayacak, yazýktýr o da insan...
- Ha?
- Doðru A Takýmý Tamirhanesi'ne, sallanmayýn... Sizi izliyor olucam, yanlýþ bi þey yapmayýn yoksa...
- nerde aðbi orasý?
- Tamam embel herifler, beni takip edin, ama yanlýþ bi þey yapmayýn, yoksa...
Redford limuzinine bindi. Bedford çekiciyle yükleyen iþçilerde onu takip etmeye baþladýlar.
- Deli lan bu!
- S*iktir et ibn*yi, biz paramýza bakalým.
- Kaç para isteyelim lan bundan? Bok gibi para var herifte baksana can sýkýntýsýndan nelerle uðraþýyor...
- Sen bana býrak..
hoverkraft - 23.03.2003: Ara sokaklarýn rutubet kokan karanlýðýnda süzülen iki araç, bir garaj kapýsýnýn önünde durduðunda, para iþlerinden anladýðýný sanan iþçi Redford`a yaklaþtý. Bir kölenin efendisine duyduðu korku, saygý karýþýmý hislerle "Bayým borcun 50`ser milyon!" dedi.
- Peki. Arkadaþýný da çaðýr.Z ira tüm parayý sana verirsem onun payýný da iç edersin sen...
- Hasan gel!
- Geliyom...
Ýki zavallý, gözleriyle, cüzdan çýkaracaðýný sandýklarý eli takip ettiler. Ama bu iþten ellerine geçen sadece o elin, cebinden çýkardýðý silahýn kurþunlarý olmuþtu. Cesetler az ileriki kanalizasyona atýldý. Tamirhanede oluþturulan ekip, en az Redford kadar karanlýk kiþilerden oluþmuþtu.
EDÝ: Mekanik ustasýydý. Ayrýca karanlýk çaðlardan kalan tüm büyüleri biliyordu.
UUR: Düzeltemeyeceði kaporta yoktu. Ayrýca her türlü týlsýmdan anlýyordu.
Zoltar: Ýnsan azmaný ve dövüþ uzmanýydý.
Ekibini þöyle bir süzen Redford ilk emrini verdi:
- Evet. Onu onaralým. Sonra ayini yapacaðýz. Edi sen Zoltar`la birlikte ayin malzemelerini topla...

Uur ve Redford ne olup bittiðini anlamayan diðer iþçilerle beraber iþe koyuldu. Zoltar ve Edi gerekli malzemeleri bulmak için Mýsýr Çarsýsýna doðru yola çýktýlar.
juanjuan - 27.03.2003: Edi arabayý kullanan Zoltar'a çýkýþtý:
- Nereye gidiyon lan salak?
- Olum bak doðru konuþ! Mýsýr Çarsýsý'na gidiyoz iþte ,malzeme alcaz!
- Aptal herif mesir macunu mu yapcaz, ne iþi var Mýsýr Çarsýsý'nda Bedford parçasýnýn?
- Bak doðru konuþ vallahi kýrýcam kemiklerini!
- Sus, salak! Sap þuradan Kasýmpaþa'ya da Dolapdere'ye çýkalým, öküz seni!

Zoltar el frenini çektiði gibi sert bir dönüþle Kasýmpaþa’ya saptý. Sote bir ara sokaða girip durdu.
- Ne duruyon lan burada? Parçacýlar yukarda
- Bak sana son kez söylüyorum. Benimle düzgün konuþ delerim kafaný!
- Sktr lan!
Zoltar'ýn levyeyi kapmasýyla Edi'nin kafasýna indirmesi bir oldu. Edi’nin kafasýnýn mantarý oracýkta fýrlayýverdi. Zoltar, Edi'nin cesedini niyeyse Eyüp Stadýna býraktý.
Ertesi gün gazeteler Eyüp Stadýnda kimliði belirlenemeyen birinin kafa üstü merdivenden düþerek öldüðünü yazacaktý. Zoltar elindeki listeyle parçacýlarý dolaþtý. Kafasý pek çalýþmadýðýndan ve bu bir bakýþta fark edilebildiginden parçacýlar Zoltar'ý bir güzel kazýkladýlar. Alýþveriþi bitiren Zoltar garaja döndü. Bir taraftan da Edi'nin ölümünü nasýl açýklayacaðýný düþündü. Garaja girdiðinde herkes onu bekliyordu. Onu; Savaþayý, Feys, Biey, Mc Gravyer karþýladý. Hep bir aðýzdan çýkýþtýlar:
- Nerdesin lan salak! Edi nerde?

hoverkraft - 28.03.2003: Zoltar nefes nefese kalmýþtý:
- Patron yedek parçalarý nereye koyuyim?
- Salak herif. Sizi yedek parça almaya göndermedim. Az evvel söylediklerimi iyi dinleseydiniz (Okusaydýnýz!) yapacaðýmýz ayin için gereken malzemeleri almanýz gerektiðini anlardýn. Mýsýr Çarsýsý'ndan büyü malzemeleri alacaktýnýz. Salak herif!Burasý zaten tamirhane! Her türlü parça var.
Bu çýkýþ "Kýzým sana söylüyorum gelinim sen anla." tarzý bir çýkýþtý. Ve umarýzdý ki bir daha böyle hata olmasýndý. Allah kahretmesindi.
juanjuan - 31.03.2003: Týpký bir cebir probleminde gözden kaçýveren virgül yada sýfýr gibi; fark edilememiþ küçük bir çýkýntýnýn da aslýnda ne kadar önemli olduðunu tökezleyip kavaklanýnca anlardý insan... Týpký kýza atýlmýþ görünen bir taþýn gelinin kafasýný yardýðýnda akan kan gibi, kavaklanan kiþinin dizindeki sýyrýktan akan kan da bir þeyleri fark ettirirdi: Artýk þapkayý masanýn üzerine koyup düþünme vaktidir. Redford da öyle yaptý. Malzemeleri kendi almaya ve ayini de tek baþýna yapmaya karar verdi. Hele þu Bedford'un tamir iþi bitsindi. Zaten bu ekibe ihtiyacý kalmamýþtý artýk. "Ýþ bitince hepsini gebertirim." diye düþündü. Zaten bütün insanlýk ölmek, ya da onun tebaasý olmak arasýnda bir seçim yapmak zorunda kalacaktý ayinden sonra... O büyük gün yaklaþýyordu.
Atölyenin içinde sýkýntýlý sýkýntýlý dolaþmaya baþladý. Bedford'un kasa aksamý toparlanmýþ, boyasý yapýlmýþtý. Þimdi motorunda ufak tefek çalýþmalar yapýlýyordu. Bir taraftan da çýtalarý çekiliyor, jant kapaklarý ve beyaz yanaklý lastikleri takýlýyordu. Daha iþler bitmemiþ olmasýna raðmen Bedford etkileyici ve korkutucu bir görünüme sahip olmuþtu. Simsiyah boyasý ve ön tamponundan arkaya doðru uzanan kýzýl alevler, adeta oluþabilecek vahþetin büyüklüðünü simgeliyordu... Redford, içinde bir korku duydu. Fakat ihtirasý öyle büyüktü ki onu boðmak üzereydi. Bu yüzden içindeki o cýlýz ses hayli kýsýk kalmýþ ve algý eþiðini geçememiþti. Belki de algýlamamazlýktan gelinmiþti. Zira devamlý algýlamak ve salgýlamak insaný sýkardý bazen...
hoverkraft - 31.03.2003:YAZARIN NOTU: Askere gitmek üzere olan yazar, muhtemelen son sözlerini yazmanýn heyecanýyla baþladý iþe...
- Bay Redford uyanýn!
- Ne! Hý!
- Çabuk uyanýn baþýmýz dertte...
- Ne oluyor?
- Bedford`u çalmýþlar.
- NEEEEEEE!
- Bedford yok.
- NEEE!
- Efendim kulaðýnýzdaki týkaçlarý çýkarýrsanýz...
- Pardon. Biliyosun tamirhane çok gürültülü oluyor. Neyse ne dedin demin?
- Þey Bedford`u çalmýþlar.
- NE! Çalmýþ mýlar?
- Evet.
Redford hýzlý adýmlarla Bedford'un olduðu yere gitti. Hafif bir rüzgar vardý. Yani Bedford'un yerinde yeller esiyordu. Hala hayatta olan adamlarýný topladý. Bu bir kamyonet veinsan avýydý.
- Kimi arýyoruz efendim?
- Ally ve Hakim Rubber`i. Bunu onlardan baþkasý yapmýþ olamaz.
Bedford neler olduðunu anlamamýþtý. Maskeli iki kiþi onu kaçýrmýþtý ve þimdi toprak bir yolda hýzla ilerliyorlardý. Ally her þeyi açýkladý:
- Redford`un seninle ilgilenmesi tuhafýma gitmiþti. Ford fabrikalarý ile ilgili bazý belge ve kitaplarý karýþtýrýnca efsaneyi öðrendik. Seni onun elinde býrakamazdýk.
Bedford'un yýllardýr çalýþmayan silecek suyu birden fýþkýrdý. Bu iki insanýn onun için yaptýklarý çok duygulandýrmýþtý zira kendisini... Yüzyýllardýr iktidar meraklýsý insanlarýn elinde oyuncak olduktan sonra onu O olduðu için seven insanlarla birlikteydi.
Yazar, birden, genel bir toparlama yapma ihtiyacý hissetti. Her þey düþen bir göktaþýyla baþlamýþtý. Bu taþýn içinde BIGBANG`i baþlatan yani evreni oluþturan patlamanýn ilk anýnda oluþan gizemli güçlerle kuþatýlmýþ mineral vardý. (Hem de bol bol) Yýllar sonra Mýsýr piramitleri için taþ çýkartýlan bir taþ ocaðýnda bulunduðunda, lanet de baþladý. Bu taþ, Güneþ Tanrýsý RA`ya ve Osiris`e hizmet etti. Ayný þekilde onu kaybedene dek Hitler'e... Ama savaþtan sonra ortadan yok oldu. Aslýnda olabileceði en son yerdeydi. Bir hurdalýkta. Taa ki bir gün bu hurdalar Ford Otomobil fabrikalarýnda ham madde olarak kullanýlýncaya dek. Ýþte Bedford bu mineralden, Evrenin Özü`nden yapýlmýþtý...
Juanjuan - 01.04.2003: Redford ve on beþ sýký adamý iki jipe binip Bedford'un peþine düþtüler. Araçlar biraz týkýþ týkýþ olmuþtu ama þikayet eden olmadý. Redford; "Fazla uzaða gitmiþ olamazlar, Altuuniizaðde sapaðýnda trafik týkalý." dedi. Gerçekten de Bedford Baðlarbaþý tarafýnda trafiðe yakalanmýþtý. Arabayý tabii ki Döniyo kullanýyordu ve usta bir þofördü.
Ansýzýn ateþ açýldý. Döniyo, aynadan Redford ve adamlarýný görünce hemen kaldýrýma çýkýp Nakkaþtepe tarafýna saptý. Normal bir Bedford'tan beklenemeyecek bir hýzla yol alýyorlardý. Redford ve adamlarý ise sürekli ateþ açýyorlardý. Beylerbey'ne doðru salýndýklarýnda Döniyo artýk Bedford’u kontrol edemediðini anladý. Bedford inanýlmaz bir hýzla kaçýyor ve korkunç motor sesi kendisine fiyakalý bir hava veriyordu. Ally Mc beal ise bunlarýn farkýnda deðildi. Ýkide bir Döniyo'ya dönüp: "Yavaþ git Robert, lütfen, çok korkuyorum, ayay aay!!!" þeklinde zýrvalýyor ve hakikaten kafa ütülüyordu.
- Yaa zýrvalaycaana camdan sarkýp þu arkadakilere ateþ etsene!
- Ay karþýdan araba geliyo! Dur sollama! Yavaþ! Aay!!
- Allahýn belasý salak kadýn!
Döniyo'nun içinde bi þeyler ölmüþtü. Ýçindeki burukluktan beslenen öfke, Bedford'un lanetiyle birleþince ortaya Maykýl Nayt'la Kara Þimþek'ten çok daha sýký bir ikili çýkmýþtý. Geçtikleri yollarda asfalt ezilip deforme oluyordu. Ally mc beal ise hala zýrvalýyordu. "Bana bir gün bile buralarý gezdirmedin Rubber, bari þuraya çekte çýnar altýnda sýcak bi þeyler içelim. Ay yavaþ! aa!"
Döniyo daha fazla dayanamayýp belindeki altý patlarý çekti ve altý patlardan bi tanesini Ally'nin beyninde patlattý. Sonra sað kapýyý açýp bir tekmede Ally'nin cansýz bedenini aþaðý fýrlattý. Bu Döniyyo'nun ilk vukuatý deðildi, daha önce de Çeki Brawn filminde baþýnýn etini yiyen bir hatunu daha fazla dayanamayýp vurmuþtu. Döniyo ayný o filimdeki gibi, öksürdü ve þöyle dedi: "Ciðerleri bok ettik! "
Amansýz kovalamaca devam ediyordu. Robot Redford "Zor durumdalar, gereksiz aðýrlýklarý atmaya baþladýlar, ha gayret çocuklar!" dedi. Arkadaki arabada Mc Gravyer ise bir çýðlýk attý:"Vurdum! Vurdum kaltaðý!" diyerek elindeki petþiþeden yapýlmýþ düzeneði sevinçle havaya kaldýrdý. Bedford'un yeni motoru açýlmýþ ve kan kokusu her yanýna sinmiþti. Egzosundan kývýlcýmlar saçarak ilerliyor, önüne çýkan her þeyi ezip geçiyordu. Kan ve barut kokusu bütün boðazý sarmýþtý...
hoverkraft - 06.04.2003: 12 Nisan`da birliðine teslim olacak olan yazar silkindi ve son bir hamle ile...
Bedford ve direksiyondaki Döniyo sanki tek vücut olmuþlardý. Ýstanbul otobaný daha önce
böylesine bir mücadeleye tanýk olmamýþtý. Birkaç dakika sonra Boðaziçi köprüsüne ulaþtýlar.Ama trafik týkanmýþtý. Hem de Bedford'un geçemeyeceði kadar... Redford ve adamlarý hýzla ve hýrsla yaklaþýyorlardý.
Döniyo dile geldi:
- Bedford! Tek þansýmýz deniz gibi görünüyo. Sen atla ben onlarý oyalarým.
- Olmaz seni býrakamam. Sende benimle beraber denize çakýlmalýsýn. Eee anca beraber kanca beraber.
- Yok ya! Olum zaten senin için elimizden geleni yaptýk. Ally kendini feda etti.
- Saçmalama sen öldürdün onu hatýrlasana...
- Neyse caným... Hem ben yüksekten korkarým. Yüzme de bilmem.
- Ne? Dörtte üçü su olan bir gezegende yüzme bilmeden mi yaþýyorsun? Aptal þey.
Bu sýrada Redford ve adamlarý onlara yetiþti. Kaçýþ çabalarý boþa çýkmýþtý. Ally boþuna ölmüþtü. Bir kaç saat sonra tekrar tamirhanedeydiler. Ayin gece 00:00 da yapýlacaktý. Ama bir þeyi unutmuþlardý...

[Not: Juan bey saatlerin ileri alýnmasýný kastediyorum tamam mý!]

juanjuan-18.06.2003: O Bedford ki, kapýlardan sýðmazdý. Daðlara týrmanan atlar gibi yaðýzdýr ve týrýs gider, þairlerin imgeleminde açýlmýþ yaralarýn iltihaplanmasýna sebep olurdu. Ne olmuþtu, nasýl yakalanmýþtý? Ýstanbul trafiði karþýsýnda onun klasik fizik anlayýþýný takmayan varlýðý, nasýl boyun eðerdi? Aman yaðrebbiydi!.. Redford ve adamlarý dört kadar koldan yaklaþýyorlardý.
- Döniyo, al þunu!
- Bu ne be!

Bedford, Döniyo'nun avucuna küçük bir Ýsviçre Çakýsý sýkýþtýrmýþtý. Etraflarý sarýldý, teslim oldular. Bedford'u garaja çekip takoz üstüne aldýlar ki bir aksilik olmasýn. Redford bu sefer iþi saðlam tutuyordu, kaynak makinesini taþýrken yanlýþlýkla Bedford'un boyasýný çizen Savaþanayý'yý çenesinden tavana astýrmýþtý. Her þey hazýrdý: Türlü baharatlar, patlýcan kurusu, 16lýk inþaat çivileri, ters diþ somun, 4lük cývata, Skoda tekerleði, 6mm matkap ucu, kavun, peynir, turþu, 1969 Chevrolet jant kapaðý, 1962 Chevrolet stop lambalarý, faks-modem, petþiþe, bakire, egzoz baþlýðý, altýn suyuna batýrýlmýþ küpe, starter, þeytan týrnaðý, keçi ayaðý çöreði, Boþnak böreði, kuru et, raký, klima suyu, akü suyu, yanýk yað, kedi ciðeri, köpek kuyruðu, A4 dosya kaðýdý, tel zýmba, öküz ve keçi boynuzlarý, keklik, bombal arýsý, bone ve kül tablasý... Robot Redford bi sigara yaktý ve sandalyeye çöktü, Mc Gravyere seslendi:
- Yavrum þuradan küllüðü uzat, adamlara da söyle þu patlýcan kurularýndan güzel bi þeyler piþirsinler, daha ayine çok var, midem kaznýyo, rakýyý açýp mezeleri hazýrlayýn, þimdilik þu çörek ve börekleri de getir bana...

Etrafýndaki hummalý çalýþmayý artýk ateþ rengine bürünmüþ gözleriyle izleyip rakýsýný yudumluyordu.

juanjuan-19.06.2003: Döniyo'nun ellerini baðlayýp depo gibi bi yere kapatmýþlardý. Sofra kurulmuþtu ve kötü adamlar içiyorlardý. Bi ara kavga çýktý ama Redford ortalýðý yatýþtýrdý. Muhabbetleri gayet iyi gidiyordu. Genelde Redford anlatýyordu.
- Yine bi gün... Sene 1967 mi artýk 1968 mi... O zaman yine böle karanlýk iþler çeviriyorum. Ajannar geldiler aðbi dediler Seattle da vukuat var öðrenciler filan, naabalým aðbi dediler... "hýck!" dedim siz bana býrakýn... Aldým benim ekibi tepeye mevzilendirdim. Baktým laftan anlamýyolar, verdim ateþ emrini! Bayaasýný temizledik iþte..
- Aðbi sen Vietnam'da bulundun mu?
- Vietnam'da, Þili'de, Kore'de, her yerde vardý parmaam o zamannar... Sona býraktým, kendi iþimi kurdum. Devletle iþ yapmýycan oðlum...

Dumanlý kafalarda muhabbet bu minvalde akýyordu. Redford bardaðýný doldururken sordu:
- Saat kaç oldu be çocuklar?
- 9 buçuða geliyo aðbi
- Breee... Bayaa da olmuþ ha... Erkende baþlamýþýz, bulduk kafayý...Ayin alaný hazýr mý?
- Hazýr aðbi, malzemeleri de yýðdýk. Tam on iki de mi baþlýcaz aðbi?
- Ýþte on bir buçuk gibi orda oluruz da tam on iki de ateþi yakýyoruz, sona iþte tütsü mütsü büyülü sözler filan, bir buçuk gibi biter... Akünün kutupbaþlarný çýkarmýþtýnýz di mi? Valla çalýþýp kaçýverir, korkulur bu kamyondan...
- Çýkardýk aðbi..
- Aðbi on ikiden sonaya sarkçak o zaman ayin, eee saatlerin ileri alýnmasý durumu var, radyo söyledi aðbi, bi karýþýklýk olmasýn yannýþ saatte filan yapýp ta geri teptirmeyelim aðbi ayini..
- Hadi yaa! Ulan niye sölemediniz! Eee þimdi nasý olcak biz ayine baþlayýnca sona saat alýnýp, tekrar baþa, haydaa...
- Eee aðbi farkediyo mu öle saati filan, on ikide baþlasak gerisi önemli mi?
- Oðlum hepsini saate göre yapçaz, mesela inþaat çivilesi ters diþ somununun içinden tam biri beþ geçe geçmesi lazým ve bu arada toplam ayin süresi de sabit olmalý...
-Ysni þimdi bir olunca... Eski saate göre... Ama sona bir olunca on iki mi oluyordu...
- Yok be aðbi iþte iki olur o zaman...
- Hayýr öle olmuyo iþte..
- Olum iþte bi saat böle ileri doðru gitmiyo m? Ýþte eski saate göre kaçsa iþte ona bi saat ekliyon?!...
- Yannýþýn var aðbi senin!
- E peki birde mi alýyolar ileri yoksa on iki de mi?!
- On ikide...
- Birde...
- On ikide!
- Birde!
- ON ýKýDE!
- BýRDE!
...

Redford ve adamlarý bu minvalde tartýþýrken, Döniyo, Bedford'un verdiði çakýyla iplerini parçalamýþtý. Kapýnýn kilidini kurcalýyor fakat bir türlü açamýyordu. Zaman geçiyordu. Redford saat tartýþmasýna son noktayý koydu:
- AYÝNÝ YEREL SAATE GÖRE YAPICAZ!
Hemen çalýþmalara baþlandý. Ýçkileri masanýn üzerinden kaldýrýp küçük dünyamýzýn büyükçene bi haritasýný açtýlar.
- Bakýn! Biz þimdi burdayýz. Burasý Grinwiç!

Coðrafya uzmanlarý eskiden tütün deposu olan mekanýn tam koordinatlarýný belirlerken matematikçilerde hassas hesaplar için formulasyonlar yapýyorlardý. Yazýlýmcýlarsa hemen bi program yazýverdiler.
- Aðbi þindi burdan koordinatlarý giriyosun, bööle salisesine kadar hesaplýyo, istersen cep telefonuna mesaj bile atýyo aðbi...
- Hmm.. güvenilir mi bari?
- Bi kaç bin kez test etmemiz lazým aðbi...
- Hayýr, vaktimiz sýnýrlý, bu projeyi rafa kaldýrýyorum.

Bu hummalý çalýþmalar sürerken Redford da adamlarýyla tek tek ilgileniyor, bolca moral verip gaza getirerek maksimum verimi almaya çalýþýyordu. Optimal bir kesiþim söz konusu deðildi, zaman azdý ve bu iþ mutlak yapýlmalýydý.
- Nasý gidiyo gözüm?
- Beynim durdu aðbi!
- Tmam sen git yat biraz, ben yaparým.

Bu eski tütün deposundan çok uzaklarda bir kýþlada, tanýdýk bir çift göze günlerdir uyku girmek bilmiyordu. içindeki huzursuzluk onu kemiriyordu. Üstelik üfleyerek kemiriyor, farkettirmeden yeyip bitiriyordu, kulaðýnýn biri þimdiden bitmiþti. Aklý yarým býraktýðý romandaydý. "Bedford kötü emellere hizmet etmemeli, Dünya yok olmamalý,ahh..." diye düþünüyor, doluya koyuyor almýyor, boþa koyuyor dolmuyordu.
Bedford'un ve dünyanýn kaderini hunhar yazar Juanjuan'a býrakmayý hiç istememiþti. Ama naaparsýn, vatan borcuydu. Gitmeden önce çevirdiði saat ileri alým dolabýnýn iyi sonuç vereceðini düþünüyordu ilk zamanlar... Fakat ayin vakti yaklaþtýkça endiþeleri artýyor, içini anlayamadýðý sýkýntýlar kaplýyordu. Evart, revire çýkmýþtý... Doktor komutaný, "Yok lan senin bi þeyin!" diyerek, revirin içinde evire çevire pataklamýþtý Hoverkraft'ý...
Havada, karada, denizde ve en karanlýk dehlizlerde gidebilme yeteneðine sahipti. Gel gelelim bu caným meziyetler atýl kalýp köreliyordu. Bütün gün mýntýka temizliði, patates soyumu gibi iþlerle uðraþýyordu. Bir an dalýverdiði tavþan uykusundan sýçrayarak uyandý:

-YEREL SAAT! YEREL SAAT! BUNU NASIL DÜÞÜNEMEDÝM!

Aslýnda bu sýçrayýþ baðýrýþ ve çýðýrýþtan ("Ele hueeeeeyyyh" diye bi aðýt tutturmuþtu) sonra rahatlýkla hava deðiþimi alabilir, belki çürüðe bile çýkarýlýrdý. Fakat vakit daralýyordu. "Çýkmalýyým buradan..." diye düþündü ve düþündüðünü yaptý. Usulca pencereden çýkýp nöbetçilere görünmeden kanalizasyona girdi. Oradan da þebeke suyunda yolculuk edip uzaklarda bir mazgaldan çýktýktan sonra üniformasýný çýkarýp yollara düþtü, her þeyi göze almýþtý. Eðer yakalýnýrsa hali dumandý. Yaptýðý þey, düpedüz firardý! Bunlar aklýna bile gelmedi. Tek düþündüðü Dünya'nýn ve Dünyalýlar'ýn daha fazla acý çekmesine engel olmaktý.
Tütün deposundaki Döniyo bi köþeye sinmiþ, uygun zamaný bekliyordu. Hesaplar tamamlanmýþtý. Yerel ve çalar saat 00.00'ý vurduðunda Skoda lastiðini ateþe verdiler. Bir sürü ayin zývýrtýlarý çeþitli zýmbýrtýlar kullanýlarak özenle gerçekleþtiriliyordu. (Yazar ayrýntýlý tasvirlere giriþmeye üþeniyordu. Bu ne bitmez romandý, Allah kahretmesindi!) Döniyo dehþet içerisindeydi, bu ne korkunç bir ayindi!..
Kim bilir ne korkunç bir ayindi... Dönüyo,"Ya þimdi, ya hiç bir zaman! "dedi. Bu sözü bi kitapta okumuþtu. Fýrladý ve direksiyonda büyülü sözler ývýldanan Robot Redford'u yakasýndan tuttuðu gibi aþaðý aldý. Yapýþtýrdýðý kafa darbesi Redford'un burnunu kýrmýþtý. Döniyo'nun da alýn kemiði sýzlýyordu.
Bedford'un þoför mahalline atlayýp marþa bastý. Aman yaðrebbi! Marþ basmýyordu. Döniyo kutup baþlarýnýn henüz takýlmadýðýný bilmiyordu. Ýçini bir hüsran duygusu kapladý, her þey bitmiþti, buraya kadardý. Redford; "Bittin oðlum sen! Mahvedicem oðlum seni!" diye baðýrýrken adamlarý da Döniyo'nun kilitlediði kapýyý açabilmek için yedek anahtarý arýyorlardý. Döniyo umutsuz bi bekleyiþ içindeydi.
"Belki biraz daha direnirsem, ayin prosedürüne aykýrý bir durum oluþturabilirim." diye düþünüyordu. Tam yedek anahtarý kilide taktýklarý anda büyük bilir gürültü koptu!
Bu... Bu... Hoverkraft'tý! Kötülerin düþmaný, iyilerin piþmaný, Hoverkraft! Diline dolanmýþ kahramanlýk marþýný davudii sesiyle çýðýrarak çatýdan içeri dalmýþtý! Terbiyesizin kapý diye bir þeyden haberi yoktu. Havada zarif bir daire çizip romana gerekli estetik unsuru saðladýktan sonra Bedford'un üzerine kenetlendi. Kenetlenmesiyle birlikte müthiþ bir mavilik tütün deposunu öyle aydýnlattý ki fareler ve tahta kurularýnýn dahi ödleri inceldiði yerden kopuverdi.
Hover ile Bedford'un bu kenetlenmesi Döniyo'nun sevinç göz yaþlarýnýn boþanývermesine sebep oldu. Koca adam hüngür hüngür aðlýyordu. Hover, roketlerini çalýþtýrýp geldiði yerden dýþarý fýrladý. Fazla oyalanmadan tüm aðýr silahlarýný tütün deposunun üzerine boþalttý. Silahlarýn aðýrlýðýna dayanamayan depo, içindekilerle birlikte yýkýldý ve unufuck oldu. Hover, Bedford ve Döniyo uzayýn derinliklerine doðru uzaklaþarak gözden kayboldular.

Bazý bulutsuz gecelerde, tanýmlanamayan bir gök cisminin bazý garip ýþýklar saçtýðý söylenir. Ve efsaneye göre; Bedford, Hoverkraft ve Döniyo, Dünya'yý göktaþlarýndan ve kuyruklu yýldýzlardan korur, insanlýðý sessizce takip ederek adam olmalarýný beklerler. Daha iyi bir dünya için... Ve tekrar yeryüzüne inebilmek için... Açýkçasý... Çok beklerler!

-BÝTTÝ-

-YAZARLAR-
ÐUANJUAN
HOVERKRAFT

(Yazar isimleri alfabetik sýralanmýþtýr.)


GELECEK PROGRAM (KISMETSE) : HAVADA BARUT KOKUSU VARDI (MÜEBBET MUHABBET'ÇÝ SERÝ KATÝLÝN NEFES KESEN MACERALARI)


.Eleþtiriler & Yorumlar

:: Hüops!
Gönderen: ömer kýrat / Ýstanbul/Honduras
18 Haziran 2006
Edebiyat aþkýmýzýn meyvesini copy-paste yapmaya hiç mi çekinmediniz? Yoksa çekingenliðinizi atmak için biþeyler mi çektiniz, burnunuza? Yoksa "varoluþ" denen þey aslýnda yokoluþun gölgesi midir?




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Mistik Nehir [Eleþtiri]
Ýskelet Anahtar [Ýnceleme]


Arif Zincirli kimdir?

Beni izedebiyat sayfalarýnda görmek demek, bizzat kahrýmý çekmek demek deðildir.

Etkilendiði Yazarlar:
E.M. Cioran, Kafka, L.F. Celine, J. Kosinski, Charles Bukowski, Can Yücel, J.Fante, F.Dostoyevski, Oðuz Atay, Bedirhan Toprak, Neyzen Tevfik, Rýfat Ilgaz.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Arif Zincirli, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.