Ýngiltere'de yarým asýrdýr ateistliðin en ateþli savunucusu olan Prof. Antony Flew, "Tanrý olabilir" diyerek 81 yaþýnda, geç de olsa gerçeði fark etmeye baþladý.

Ýngiltere'nin Reading Üniversitesi'nde görev yapan felsefe profesörü Antony Flew (81), "Bilim Tanrý'yý Keþfetti mi?" adlý video kasetinde, bilimsel kanýtlarýn, evrenin var oluþunun arkasýnda bir çeþit ‘zekâ’nýn olduðunu gösterdiðini söyledi. "Tanrý var olabilir" diyen Flew, yaþamýn baþlangýcýný açýklamanýn tek yolunun da bu olduðunu ekledi.

Flew, artýk inandýðý Tanrý'nýn Hýristiyanlýk ya da Ýslamdaki yaratýcý kavramýndan çok uzak olduðunu da söyledi. Flew, “Tanrý”nýn "Sýnýrsýz gücü olan Doðulu despotlar, kozmik Saddam Hüseyin'ler" gibi tasvir edildiðini savundu. Flew'un dine dönüþü, ateist çevrelerde alarma yol açtý. Bu arada en sivri çýkýþý da Flew’un dine yanaþmasýný bir türlü içine sindiremeyen Profesör Lewis Wolpert’tan geldi: "Yalnýzca bir filozof bu kadar aptal olur." (!)


'KUSURA BAKMAYIN TANRI VARMIÞ'


Ýngiltere’nin en ünlü ateisti 81 yaþýndaki felsefe profesörü Antony Flew, Tanrý’nýn var olabileceðini kabul etti. Dünyanýn dört bir yanýndaki akademisyenlere ateizm konusunda yýllarca fikir babalýðý ettikten sonra, þimdi fikir deðiþtirdiðini ve tanrýnýn var olduðunu söyleyen Flew, etkisi altýnda kalanlara verdiði zarardan dolayý da özür diledi.

Elli yýlý aþkýn meslek hayatýnda, bilimsel bulgularla ateizm teorisini desteklemek için çalýþan felsefe profesörü Antony Flew’in görüþleri dünyaca kabul edilmiþti. Reading Üniversitesi’nde halen fahri profesörlük yapan Flew, bilimsel bulgularýn sadece kainatýn nasýl oluþtuðuna dair teorileri desteklediðini ve bu bilgilerin hayatýn kökenini açýkladýðýný belirtti.

BENÝM ‘TANRI’M BAÞKA

''Hayatýn var olmasý için gereken ve içinde inanýlmaz bir karmaþýk düzen barýndýran DNA araþtýrmalarý, hayatýn var olmasýnýn ardýnda zeki bir varlýðýn bulunduðunu gösteriyor'' dedi.

Þimdilik, Hýristiyanlýk ve Müslümanlýðý reddeden Flew, ‘Benim düþündüðüm ‘Tanrý’, Hýristiyanlarýn tanrýsýndan çok farklý, Ýslamýn tanrý anlayýþýndan ise çok uzakta. Çünkü bu iki din de Irak diktatörü Saddam Hüseyin gibi sýnýrsýz gücü olan despot bir tanrýyý tasvir ediyor’ dedi.

Babasý rahip olmasýna raðmen 15 yaþýndan beri kendini ateist olarak tanýmlayan Antony Flew, ''Ýnsanlarýn benim önceki fikirlerimden etkilendiðini düþünecek olursak, sebep olduðum bu büyük zararý telafi etmeye çalýþacaðým'' diyerek özür diledi.

Dünya çapýnda yanký uyandýran açýklamasýnda Flew, yeni bilimsel keþiflerin, evrenin yaratýlýþýnýn arkasýnda ilahi bir varlýðýn bulunabileceðini gösterdiðini söylerken, Darvin'in Evrim Teorisi'nin kendisini tatmin etmediðini de belirtti.

Ateistlerin duayeni Flew’un 81 yaþýnda yaptýðý bu inanca dönüþ, ateist çevreleri alarma geçirdi. Londra College Üniversitesi Biyoloji Profesörü Lewis Wolpert, ‘Bilimsel olarak tanrýnýn varlýðý konusunda hiçbir kanýt yok. Filozoflar bu açýklamalar karþýsýnda çok þaþkýnlýða uðradý’ diye konuþtu.

Ulusal Laik Birliði’nden Terry Sanderson ise, ‘Flew’in hayatýn kökenine iliþkin tahminleri iyi ya da kötü olabilir ama bunu kimse bilmiyor’ diye konuþtu.

Geçen hafta ‘Tanrý ve Felsefe’ isimli kitabýnýn yeni versiyonunu tamamlayan Flew, ‘Hayatým Platon ve Sokrates’in ilkelerinin kýlavuzluðunda kanýtlarý aramakla geçti’ yorumunda bulunuyor.

Ýlk canlýnýn cansýz bir maddeden türemiþ olabileceðine inanmadýðýný ifade eden profesör, bununla birlikte, bir Hýristiyan olmadýðýný, ayrýca Hýristiyanlýk'la Ýslamiyet'teki tanrý inancýna katýlmadýðýný savundu. Tanrý'nýn varlýðýnýn ispatýnýn ya da yalanlanmasýnýn imkansýz olduðuna inandýðý için kendini 'olumsuz (negatif) ateist' olarak tanýmlayan Profesör, halen 23 kitabýndan biri olan 'Tanrý ve Felsefe' adlý çalýþmasýnýn giriþ bölümünü, yeni edindiði fikirlere göre deðiþtirmekle uðraþýyor.

Flew’in ‘Teoloji ve Sahtekarlýk’ isimli 1950 sayfadan oluþan kitabý, 40 defa yeniden basýlmýþ ve birçok dile çevrilmiþti. ‘Tanrý’ hakkýnda þimdiye kadar 23 kitap yazan Flew, Oxford, Aberdeen, Keele ve Reading üniversitelerinde ders vermiþti.

(YORUM)
ÝBRET KÝ NE ÝBRET!
Profesör Flew’un inanca yönelmesi aslýnda bir ilk deðil. Benzer bir dönüþümden Alman filozof Goethe ve Immanuel Kant için de bahsedilmektedir. Yine, Fransýz Sosyalist-filozof Prof. Roger Garoudy açýk bir þekilde Ýslam’ý seçip tam bir imanla Allah’a yönelmiþtir.

Hasýlý, gizli yada açýk imana yönelen veya Ýslam’ý bizzat yaþayan bilim adamý ve filozoflarýn varlýðý bir gerçektir. Aslýnda bunda pek de þaþýlacak bir yön de yoktur. Zira, Allah (cc) imaný talep edene nasip etmektedir. Ancak bu olayda ibretle bakýlmasý gereken bir çok husus vardýr:

1-     Yapýlan bilimsel araþtýrmalar ne yönde giderse gitsin, iman edenlerin imaný, bilimsel bulgulara deðil ‘gabya imana’ dayandýðý için olsa olsa bu geliþmeler, imanlarýnýn artmasýna sebep olur. Týpký inanmayanýn (kafirin) küfrünü artýrdýðý gibi.

2-     Bu yeni bilimsel keþifler, elbette gerçeði arayanlar için önemli ip uçlarý taþýmaktadýr ve Prof. Flew da buradan yola çýkmýþtýr.


3-     Bu güne kadar baþ tacý ettikleri bir ateist, imana yöneldiði zaman hemen diðerleri onu akýlsýzlýkla suçlamaktadýrlar. Ne garip! Düne kadar en akýllý gördükleri kiþi, þimdi inanmaya baþlayýnca birden aklýný mý kaybetti!

4-     Kendini ‘negatif ateist’ olarak tanýmlayan Flew, öyle anlaþýlýyor ki þu sýralar ‘iki arada bir derede’ bir inanca sahip. ‘Yaratýcý’nýn varlýðýný kabul ediyor ama bunu semavi dinlerin anlattýðý ‘ilah’ anlayýþlarýndan hiçbiriyle de baðdaþtýramýyor.


5-     Diðer yandan; biz Müslümanlar olarak dinimizi doðru bilmeyip doðru anlatamadýðýmýz ve orijinaline uygun temsil edemediðimiz için Ýslam’ýn temsilinin önünde büyük bir engel teþkil etmekteyiz. Zira, biz anlatamadýðýmýz için Prof.Flew gibi araþtýrmacýlar Ýslam’ýn anlattýðý Allah (cc) inancýný benimsemekte zorlanmaktadýr. Hep korkulan bir yaratýcý anlatýldýðý için insanlarýn gerçeði görmesi engellenir olmaktadýr. Oysa, Allah-u Zülcelal’in ‘Rahmeti gazabýný geçmiþtir’ o inanan ve inanmayanlarýn ‘Rahman’ý olarak, bütün mahlukata rýzýk vermekte, rahmetini kimseden esirgememektedir.

6-     Bütün Müslümanlar, özellikle tasavvuf erbabý; Ýslam’ýn insan tabiatýna bakan tarafýný, güzel ahlaký ve samimi, içten olmayý ön plana çýkararak, bütün insanlýðýn ihtiyacý olan þefkat ve merhameti onlara gösterebilmelidir. Ýslam’ýn tebliði bu ince noktanýn yerine getirilmesiyle mümkün görünmektedir.


7-     Prof. Flew, bir noktada çok haklýdýr; hiçbir bilimsel ve akli delil Allah’ýn varlýðýný birebir ispat da edemez, (ama) yalanlayamaz da. Çünkü Ýslam alimlerine göre, Allah’a iman, aklýn deðil kalbin bir fonksiyonudur, akýl ise ancak doðruyu bulmakta kalbe yardýmcý olabilir. Ýmam-ý Gazali Hz., Ýmam-ý Rabbani Hz. ve Bediüzzaman Hz. gibi alimler, aklýn tek baþýna imana götürmekte yeterli olmayacaðýný, imanýn kalbin Hakký tasdik etmesi ile gerçekleþtiðini belirtmiþlerdir.

Gülistan Dergisi, Sayý; 50, (Þubat, 2005)