"Yumuþak olma ezilirsin, sert olma kýrýlýrsýn." -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
Bu günün diðerlerinden farklý olan yaný neydi? Bunun cevabýný gün içinde bulabilecek miydi? Dün bu giysilerle yatmýþtý galiba .. Siyah boðazlý bir kazak ve siyah bir pantolon. Yüzünde bir haftalýk sakal ve sað elmacýk kemiðinde bir çizik. Neydi acaba bu çiziðin hikayesi diye düþündü ve yatakta doðruldu... Tam karþýsýnda bir ayna vardý ama o her zamanki gibi yine aynaya bak-a-madý. Yatak odasýndan çýktý, bu sýrada ayak baþ parmaðýna bir cam parçasý battý, umursamadý, sadece ayaðýna bakmakla yetindi.. Önce mutfakta çayýn altýný yaktý sonra banyoya yöneldi.. Týraþ olmalý mýyým diye düþündü, olmadý.. Banyodan çýktý, mutfaða giderken yarý yoldan geri döndü ve banyoda ellerini yýkadý.. Sonra tekrar mutfaða yöneldi kaseti teybe koydu...Kaset dönüyor ama bir þey duyulmuyordu.. Bunu fark etti ama umursamadý... Koltuða oturdu gözlerini kapattý... BÖLÜM 2 Onur Bey elinde býçak, portakal soyuyordu. Ýþyerindeydi. Steril bir büroda varoluþçu yabancýlaþmanýn tüm izleri vardý yüzünde. Önce boyuna ve yeterli derinlikte kesiler attý. Bu kesiler hem portakala zarar vermemeli hem de kabuðun kolay ayrýlmasýný saðlayacak kadar derin olmalýydý, buna özen gösteriyordu. Hele bir de kesiler eþit mesafede olursa tadýndan yenmezdi. Tabi önce portakalýn üst kýsmýný kesmek lazýmdý. Bunlar bittikten sonra elleriyle portakalýn kabuðunu ayýrdý. Eðer kesim kurallarýna uymuþsam bunu yaparken sorunla karþýlaþmamam lazým diye düþündü. Kabuklarý da soyduktan sonra portakalý kabuðundan ayýrmaya gelmiþti sýra. Arkasýna yaslandý. Bu sýrada gece bekçisi Murtaza Efendi odaya girdi. Onur Bey hafifçe masaya doðru eðildi. Memnundu birinin gelmesinden. BÖLÜM 3 Murtaza efendi: Onur bey unutmayýn: ‘Kendini dünyayý deðiþtirmeye adayanlar da yalnýzlýða mahkumdurlar. Çünkü insanoðlu doðasý gereði þartlara göre iyidir. Yani Spartakus köle olmasaydý ayaklanýr mýydý? Her ne kadar ayaklanmanýn lideri olduðu zamanlarda kendini çok iyi, maðrur ve kalabalýk hissettiðini zannetsek de eminim o da biliyordur yalnýzlýðýn kaçýnýlmaz olduðunu ve sanýrým bunu en çok kazýða asýldýðýnda anlamýþtýr. Ne farkýn var köle Spartakus’tan ve tekrar unutma: Yalnýzlýk idealistlerin saçmalýðý. Yalnýzlýk açlarýn ütopyasý. Yalnýzlýk materyalizmin sözlüðünde neden yok? Diyalektik ne der bu yalnýzlýk konusuna? Yalnýzlýk karný toklarýn açlarý görmeme hali. Yalnýzlýk yargýcý kafamýzdaki tilkilerin. Yalnýzlýk kurþuna dizilenlerin son aþký. Yalnýzlýk saçmalýk. Yalnýzlýk oyun.’ der ve odadan çýkar. Murtaza Efendi: Orta boylu, zayýf gözlerinden çaresizliðin yalnýzlýðý akan bir adam. BÖLÜM 4 Murtaza efendi odadan çýktýktan sonra Onur Bey yine arkasýna yaslanýr. Düþünür. Murtaza Efendi bekçilik yaparak evine ekmek götürmeye çalýþýrken, gece, soðukta, üç kuruþ maaþýný alýrken yalnýz olduðunu ne þiddette hisseder acaba? Ölümüne hissetmez mi? Ya da hissettiði yalnýzlýk deðil de çaresizlik mi? Yalnýzlýk çaresizliðin en kötüsü deðil midir? Kendini doðrular böylece belki. Hafif bir gülümseme belirir yüzünde. Telefonu kaldýrýr, muhasebeci Mehmet’i arar: - ‘Tanrý insanýn kendisidir ve tek baþýnalýk tanrý olmanýn ilk þartýdýr. Yalnýzlýk tanrýlaþmanýn en kestirme yoludur. Tanrýnýn zayýflýðý, zaaflarý olamayacaðýna göre herkesi yalnýzlýða davet ediyorum. Yalnýzca yalnýzlar hayata, ölüme, aþka, felsefeye ve kendilerine tanrýsal bakabilirler. Öyle olmasaydý tanrýmýz yalnýz olmazdý deðil mi?’ Der ve telefonu kapatýr. BÖLÜM 5 Mehmet: Tipik bir memurdur. Takým elbise, kravat. Onur Beyin þirketinde çalýþýr, ortalama bir maaþ ve hayat standardýna sahiptir. Düþünür; ‘Önce varsak yalnýzlýðýmýzla varýz. Öncesi de sonrasý da yalnýzlýk varlýðýmýzýn. Varlýðýmýzýn araþtýrmasý ise hayatýmýz. Bu araþtýrmayý ancak yalnýzlýkla saðlarýz. Kimse yardým edemez bize’ BÖLÜM 6 Onur iþyerinden çýkar, otoparktaki arabasýna biner ve arkadaþlarýyla her zaman gittiði bara gider. BÖLÜM 7 Bar çýkýþýdýr sarhoþtur ama onurludur Onur. Belli etmeden yürümeye çalýþýr. Sokakta kimse yoktur, gece olmasýna raðmen oldukça aydýnlýktýr. Önce anahtarlarýný arar bu sýrada arabasýný nereye býraktýðýný düþünür, duraksar. Yolunu sokak çocuklarý keser. Baþýndan savmak için hemen cebine uzanýr. Düþünür; yolunu kesen sokak çocuklarýna para vererek neyi doðrular? Kendisinin ne kadar iyi bir insan olduðunu ve çocuklar gibi yalnýz, çaresiz olmadýðý için de ne kadar þanslý olduðunu mu? Yoksa o para kendi yalnýzlýðýný yenme çabasý mýdýr? Yalnýzdýr çünkü o, her þeye raðmen. Bütün bu paraya, hayata ve baþarýya raðmen. Bunlarýn hiç biri ilaç olmamýþtýr yalnýzlýðýna. Vazgeçer parayý vermekten. Nie gibi düþünür, çocuklarý kendine düþman etmenin anlamý yoktur. Arkasýn döner ve yürümeye devam eder. BÖLÜM 8 Çocuklardan en büyüðü elinde býçakla Onur’un önünü keser. -Sökül paralarý -Niye -Ölürsün yoksa -Sanmam, nasýl yaþarsak öyle ölürüz çünkü -Sen öyle san -Tabutlar niye tek kiþiliktir? -Niye mi der çocuk ve býçaðý Onur’a saplamaya çalýþýrken haykýrýr ‘Ölüm yalnýzlýðýn kutsanmasýndan baþka bir þey deðildir. Hayat dediðimiz eziyet dolu yalnýzlýðý yenme çabasýnýn sonudur ölüm. Final yine yalnýzlýktýr. Kaçýnýlmaz son.’ -Býçak Onur’un göðsüne gelir, yere yýðýlýr. Çocuklar paralarýný alýr ve oradan uzaklaþýrlar. BÖLÜM 9 Onur yerde yatar vaziyette göðsünü tutmaktadýr. Bir gölge yaklaþýr, gelen Murtaza Efendidir. -Spartaküs olsaydým seni öldürürdüm -Belki de o yüzden Murtaza’sýn -O zaman yapmam gereken seni görmemek, umarým ölürsün Murtaza oradan ayrýlýr Mehmet yaklaþýr. Tanýr ama yoluna devam eder. Fakat Onur görmüþtür Mehmet’i -Mehmet, yardým etsene -Mehmet dedim sana -Çabuk gel buraya yoksa iþten atarým seni -Mehmet -Lütfen yalvarýyorum sana -Zam yaparým -Ýnsanlýk namýna, Mehmet Fakat Mehmet duymazlýktan gelir. Uzun bir süre öylece yatar ve kendinden geçer Onur. BÖLÜM 10 Sabah kalktýðýnda göðsünde yara izi vardýr. Nasýl eve geldiðini hatýrlamaz hatta yaranýn sebebini de hatýrlamaz. Üstünde siyah boðazlý kazak ve siyah bir pantolon vardýr. Onun cezasýdýr her gün bu kabusu yaþamak ve sonra da hatýrlamamak, deðiþen tek þey yara izlerinin yeridir. BÖLÜM 11 Onur gözlerini açar, yine sabahtýr, düþünür ve bir kaðýda þunlarý yazar: Zaman ve yalnýzlýk arasýnda nasýl bir iliþki olabilirdi. Birbirinin saðlamasý mýydý? Ne fark ederdi ki neyi isteyip neyi istemediði , zaman onun muydu... Sonra; rakamlarý olmayan saatine bakar.... Radyoda biri vardýr kendi gibi düþünen, kulak kabartýr þu pasaj duyulur... Zamansa tek sorun, aslýnda bu farklýlýðýmýz veya ortak paydasýdýr... Kim istemez insanlar arasý yolculuðu. Zaten her hareketimiz kendimizin saðlamasý deðil midir? Ne farkýmýz var diðer insanlardan, küçük bir andan baþka.. Onur koltuktan kalkar ve ölüme kanamak üzere evin dýþ kapýsýna yönelir. Her zamanki gibi, hepimiz gibi.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Necat Dilaver, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |