Merhaba;

Size bu mektubu Ýstanbul'dan yazýyorum. Daha doðrusu ben miyavlýyorum, Ezgi yazýyor. Bugünlerde kafayý bana fena halde takmýþ durumda, güya miyavlamalarýmdan veya kuyruk sallamamdan vücut dilimle ne istediðimi anlayacakmýþ.Neyse,kendi haline býraktým ben de, öyle sansýn zavallýcýk teyzem benim.

Bir ay öncesine kadar ben sokaklarda özgür dolaþan bir kediydim. Bizim sokakta öyle çoktuk ki, arasýra birilerinin verdiði yemekleri paylaþmak için hep savaþýrdýk. Yýrtýk ve sinirli olmayý öðretti bana sokak, acýmasýz olmayý, gerektiðinde kýrýcýlýðý. Bir akþam,sokaðýn baþýndan böyle elinde siyah çanta ve bir takým poþetler olan bir adam gördüm. Hýzlý hýzlý yürüyordu, yattýðým yerden kalkýp, yanýna yetiþtim, bacaklarýna süründüm. Poþetin içine bakmak istedim ama izin vermedi. Patisini -ay pardon, bu insanlarýn eli oluyordu,patisi deðil- neyse elini soktu torbaya, bir parça ekmek kopardý. ''Pýhh!'' dedim ben de. Sokakta bile daha iyisini yiyoruz biz. Elini uzatýp, beni kucaðýna aldý, baþýmý okþadý, ben de onu yaladým-amaan, anlayýn caným, öptüm yani.-. Bana kendi dilinde birþeyler söyledi kibar kibar, sonra yere býraktý. Ben de evine giderken baþýna birþey gelmesin diye takip ettim. Böyle kat kat pencereleri olan bir yere geldik, apartman mý ne diyorlar, iþte ona. Beni son bir kez aldý kucaðýna, pencereden birilerine gösterdi, kýzýmýymýþ, neymiþ. Baktým, bu aþaðý iniyor. Elinde de bir kutu süt. Kaçýrýr mýyým, hemen bacaklarýna süründüm, hadi ver sütümü dedim. Kabý yere koydu, bir bakýþ attým, hadi git de yemeði yiyeyim anlamýnda. Biraz uzaklaþýnca hemen yumuldum süte. Hemen o tekir de koþturup, geldi bir yerlerden, iyi günümdeydim, býraktým o da yesin diye. Neyse biz yemeðimizi yerken siyah çantalý adam ve kýzý da büyük kapýdan girip, evlerine gitti. Ama bir baktým, pencereden beni gözetleyip, duruyorlar! Tam yemeðimi yemiþtim, yalanýyordum ki, kýz koþarak yanýma geldi ve kulaðýma: ''Sýcak bir evin olsun ister misin?'' dedi. Ben de ''Miyavvv'' dedim. Hemen aldý beni, merdivenlerden çýktýk, bir eve geldik. Sonra kýz, koþarak merdivenleri tekrar indi ve bir yerlere doðru koþarak uzaklaþtý. O siyah çantalý adamýn yanýndaki teyze beni kucaðýna aldý ve ''Sen çok yakýþýklý bir sarmansýn'' dedi. Ne demekse o. Aradan biraz zaman geçti, bir ses duydum, sanki kanarya ötüþü gibi. Sesin geldiði yere baktým, meðer kapýymýþ öten. Bu insanoðlu da ne aptal. Hem hayvanlara zarar verirler, hem de kapýlarýna kanarya sesi takarlar. Ýçeriye Ezgi ve yanýnda tanýmadýðým bir kýz daha girdi. Hemen kokladým, kedi-köpek kokuyordu, sevdim. ''Çok tatlýsýn sen!'' dedi bana. Sonra tepeden týrnaða kontroletti, ýhhh, popoma bile baktý. Tertemizmiþim, sokakta nasýl kalmýþým bu kadar bakýmlý, hayret ettiler.

Sonra kutuya koydular beni, dýrdýrrrr diye sesler çýkaran birþeyin içine bindik. Bana mama almaya gideceðimizi söyledi Ezgi ve kulaðýma eðilip, ''Bak bu Linda. Seni yeni evine götüreceðiz þimdi'' diye de ekledi. Bir yerde durduk, veterinermiymiþ, neymiþ – sonradan öðrendim ya ne olduðunu- Linda indi, bana mama alýp, geldi tekrar. Sonra baþka bir sokaða gittik. Bir eve geldik, sýcacýk. Beni kutudan çýkarýp, yere koydular, hemen sýnýf, sýnýf diye ortalýðý koklamaya baþladým. Sonra Ezgi bana döndü ve ''Ben þimdi gidiyorum. Emin ellerdesin aþkým.'' dedi. Eskiþehir mi ne,oraya gidecekmiþ tren denilen birþeyle. Ben de Linda ile baþbaþa kaldým. Oynadýk, birlikte uyuduk, yemek yedirdi bana. Ertesi gün, okul diye bir yere gitti, yalnýz kaldým. Ben de tuttum, kendime oyuncak bulup, onunla oynadým. Sarýþýn bir domuz kuklasýyla. Sonra Linda eve geldi, beni çantasýnýn içine koyup, gene o veterinere götürdü. Hiç sesimi çýkarmadým, doktor bana ''Aferin, adýn ne senin bakalým?'' dedi. ''Adýný daha belirlemedik ama Kedi olacak büyük ihtimalle'' dedi Linda. Sanki ben bilmiyorum, üþendi ad bulmaya, Kedi dedi,çýktý iþin içinden. Zaten her seferinde aklýna nasýl eserse o adla çaðýrýyor beni. Bana soran yok.
Ýki hafta geçti aradan, Linda, Ezgi'yi aradý, bayramda Ankara'ya gidecekmiþ, off ne karýþýk bunlarýn oturduðu yerler, habire bir yerlere gidip,duruyorlar.Neyse, Kedi sizde kalabilir mi? Diye sordu. Gene bana soran yok. O da tamam demiþ herhalde ki 2 gün sonra gene çantaya konuldum ve eski mahalleme götürüldüm. Evden içeri girdim, her yeri kokladým, sevdim evi. Baþladým koþturmaya. Linda beni öptü ve o Ankara denilen yere gitti. Ben de misafirim ya, bir þýmardým ki sormayýn. Ama onlarýn suçu, her dediðimi yaptýlar, gak dedim su, guk dedim mama.
''Sýrtýmý kaþý'' diye miyavladým, kaþýdýlar, Ýnci teyzemin boynunda uyudum. Sonra çiçekler vardý odanýn bir köþesinde, kötü bir niyetim yoktu aslýnda ama toprakla oynarken yere düþüp, kýrýldý saksý. Kýzan olmadý. Mutfak tezgahýnýn üzerinde dolandým, iþte o zaman Ýnci Teyze biraz kýzdý bana. Ama hemen gönlümü aldý. Ýki gün sonra Ezgi Eskiþehir denilen yerden geldi evine, oynadýk beraber, uyuduk,hehe üzerime yorgan bile örttü. Ben de onun koluna çenemi dayayýp, uyudum. Bana ''Kötü Kedi Þerafettin'in Oðlu'' dedi. Hiperaktifmiþim ben, ya bu insan dili ne kadar zor, bilmediðim bir sürü kelime var.Ama hiç açýk pencereye yaklaþtýrmadý beni, eskiden bir kedisi varmýþ Benekli diye, pencereden düþüp, ölmüþ. Ezgi de korkuyor ondan dolayý. Kaloriferin üzerinde uyumayý çok sevdim, onlarda üzerine yastýk koydular. Arada camdan eski arkadaþlarýma baktým.
Þimdi tekrar evimdeyim. Linda ile oyun oynuyoruz, hemen yoruluyor. Arada eve Ahmet abim geliyor, o zaman iki erkek oluyoruz, Linda çýldýrýyor. Müzik dinleyip, film seyrediyoruz, geçen gün canavarlý bir film seyrettik, çok komikti. Laf aramýzda Ezgi o filmde ki Mike Wasovski denen yeþil topa aþýkmýþ. Öff, ne zevksiz hatun. Ben daha yakýþýklýyým ondan.

Hadi size iyi miyavlar -aman günler-!



Kedi, 6 Aralýk 2003, Ýstanbul