Yalnýzca sevgiyi öðret, çünkü sen osun. -Anonim |
|
||||||||||
|
“…Gençlik,Türklüðün dayangacý(teminatý) ve geleceðin biricik umududur.Onun inanýný(imaný)doldurmak,vicdanýný doldurmak ister. Bu sebepledir ki, onun Kemalizm dininin hiç þaþmayan, þaþýrmayan orunçlu (?) ve coþkun tapkaný (ibadet eden)yapmak, onu bu kutsal, ulusal ve kurtarýcý dini olanca derinliði ve inceliðiyle oydamlamak (?)ister.Ta ki, Kemalizm dinine inaný artsýn. Ýþte disiplin altýnda gençlik böyle olacaktýr….” þeklindeki tamamen gerçek dýþý ve dönemin idarecilerine yaltaklanmak için kaleme alýnmýþ satýrlar, Türklerin 14 asýrdýr yaþadýklarý Ýslamiyeti uzun ve korkulu rüya olarak tanýmlar, bunun sonucunda da Türk milletinin maddi dünya ve onun gerçeklerinden koptuðuna dair hezeyan dolu tesbitlerde bulunur. Bu iftira kokan satýrlar ,doðru idiyse, 1000 senelik Selçuklu ve Osmanlý Ýmparatorluklarýnýn bir baþka kýtadamý hüküm sürdükleri sorusunu akla getirir. Bu zihniyetin sonucu olarak; Türk Dil Kurumu (TDK) l944 senesinde yayýmladýðý Türkçe Sözlüðün “din” maddesinde açýlým olarak “Kemalizm Türk’ ün dinidir.” örneðini vererek büyük bir dogmaya imza atar. Türkiye’nin statükoya mecbur kalmasýndaki en önemli faktör kuþkusuz tarifi bir türlü yapýlamayan ve onlarca versiyonu bulunan “Kemalizm”dir. Türkiye’ de akla, mantýða, yasaya, geleneðe aykýrý olup da söylenemeyecek ne kadar þey varsa, onunla parantez açýlýp, rahatça söylenip yazýlabilmektedir. Bunun aksini iddia edenler için Atatürk ve Cumhuriyet düþmanlýðý yaftasý yapýþtýrýlmaya hazýr bir þekilde dizayn edilmiþtir. Nitekim : “…Cumhuriyet’ in resmî ideolojisi Kemalizm, modernleþmeci olmaktan çok, modernleþmeyi engelleyen bir ideoloji olmuþ…” tur. 1 Her ne kadar Profesör Toktamýþ Ateþ : “Kemalist Devrim’ in özü, felsefe olarak Tanrý egemenliðine dayanan monarþiden, halk egemenliðine dayanan bir cumhuriyete geçilmesi; iç siyaset amacý olarak monarþik iktidarýn ‘kaderci kullarý’ yerine, çaðdaþ bir Cumhuriyet’ in ‘onurlu’ vatandaþlarýný’ oluþturmak; dýþ siyaset amacý olarak da ‘tam baðýmsýzlýktan kesinlikle ödün vermeden’ karþýlýklý çýkar temeline dayanan eþitlikçi iliþkiler kurmaktý. Tüm Kemalist devrimler aslýnda bu amaçlara yöneliktir.” 2 Ancak Ýnönü kurtuluþ savaþýndan Atatürk’ün ölümüne kadarki dönemde hep “ikinci adam” olarak kalmanýn verdiði ezikliði, kendince gidermenin yollarýný arar. Türk parasýndan ve devlet dairelerinden Atatürk portresini kaldýrýp, yerine kendi resimlerini koymasý gibi fiilleri de hep bu kompleksin dýþa vurumlarýdýr. Faþizmin Avrupa’ da kol gezdiði yýllarda Ýtalyan Diktatör Mussolini’nin “Duçe” olan sýfatýndan yola çýkarak kendisine kondurduðu “Millî Þef “sýfatý ile bir kült oluþturma sürecine girerse de, konjonktürel durum, çok partili hayata geçiþi gerektirdiðinden, hevesi kursaðýnda kalýr. Atatürk’ ün ölümünün üzerinden henüz bir hafta geçmiþtir. 2000’ li yýllarda, Dolmabahçe Sarayý arþivinde bulunan bir belgeye göre, 18 Kasým 1938 günü Atatürk’ ün, Saray’ da bulunan bir heykeli 25 lira 80 kuruþluk bir harcama karþýlýðýnda söktürülerek, bilinmeyen bir yere götürülmüþtür. Buna karþýlýk, Ýnönü yerli yersiz bir çok yere kendi heykellerini diktirir. Hatta Atatürk’ ün henüz cesedi soðumadan Ýnönü’ nün, Kâzým Özalp vasýtasýyla Baþbakan Celal Bayar’a , “Artýk Atatürk’ten bahsetmek yok!” mealinde bir ültimatom gönderdiðini, Bayar’ ýn kýzý Nilüfer Gürsoy bir vesile ile anlatýr. Bu konu, DP’ nin iktidarý döneminde, Meclis’te gündeme getirilir.”Bu gün Kemalizm adýna konuþurken, Cumhurbaþkanlýðýn döneminde paralardan, duvarlardan, meydanlardan Atatürk’ ün resim ve heykellerini indirip, yerine kendine ait olanlarý diktin?” suçlamasý ve eleþtirisine karþý, Ýsmet Paþa þunlarý söyleyecektir: “..Atatürk gibi eþþiz bir kahraman, istihlaf etmiþtim. (yani ona halef olmuþtum diyor) Benim için en büyük tehlike onun gölgesi altýnda erimek ve ezilmek idi. Devlet icraatýnýn bütün sorumluluðu bana ait olmalý idi. Parada, pulda yapýlanlarýn baþka türlü mânâlandýrýlmasý bir istismardýr. Ve vebali yapanlara aittir. Bizim ona vefâ ve sadakatimiz tarihe geçmiþtir…” derken tam anlamýyla demagoji yapmaktadýr. Bu fiiller, tamamen Atatürk tarafýndan istiskal edilmesinin intikamýndan baþka bir þey deðildir. Onun Atatürk’ ün hâtýrasýna karþý lakaytlýðýný býrakýn, eylem olarak, düþünce bazýnda yapýlmasý bile zinde kuvvetleri harekete geçirmek için yeterli sebep olurdu. 1960’ da gerçekleþtirilen ihtilâl ,belki de 50’li yýllarýn ortasýnda yapýlabilirdi. Burada bir tesbite bakmakta yarar vardýr. O da, Tanzimat’ ýn arefesinden, 1950’lere kadarki dönem içerisinde,Türkiye’nin liderlerinin belli bir siyaset, kültür ve ekonomik görüþü birbirinden alarak, diðerlerine nöbet deðiþtirir gibi aktarmalarýdýr ki o da : “….II. Mahmud’ dan (1784-1839), Ýsmet Ýnönü’ye (1884-1973) kadar bütün Osmanlý Türk liderlerinin hemen hemen hepsinin ortak özelliði olan ‘antiliberalizm’, Türk modernleþmesinin önde gelen tarihçilerini rahatsýz etmez…” 3 Gerçekten de Modernleþmenin baþladýðý dönemden , tek partili rejimin son günlerine kadar, devlet, toplumun alt kesiminin tercihlerine hiç aldýrmadan, onun beklentilerine cevap verip vermeyeceðini hiç önemsemediði projelerini tavizsiz þekilde uygulamaktan çekinmemiþti. Artýk DP’ nin vadettiði rahatlamalarýn olup olmayacaðýný zaman gösterecekti. Bu konuda Atatürk Hayraný bir yazarýn, “Kemalizm” tarifleri oldukça dikkat çekicidir: “…Ýnönü uydurma bir Atatürkçülük icad etmiþtir…” 4 “…Ýnönü diktasýndan baþlayarak,Türkiye’de uydurma bir Atatürkçülük icad edilmiþ,bu diktanýn geçici özellikleri T.C.’ nin temel ilkeleri gibi savunulmaya baþlanmýþtýr…” 5 Ayný yazar bir baþka kitabýnda “Millî Þef” devrinin sosyo kültürel yapýsýný þöyle resmeder: “…..40’ lý yýllar Türkiyesi’ nde ATATÜRKÇÜLÜK demek, ne demekti: Eðitim seferberliði, yani Köy Enstitüleri ve Halkevleri aracýlýðýyla halka batýlý kültürü götürmek. Batýlý kültür, köken olarak, Yunan/Lâtin kültürünü içeriyor. Klâsiklerin çevirisi buna dayandýrýldýðý gibi, Devlet Konservatuvarý’ na, Devlet Tiyatro, Bale ve Operasý’na verilmiþ abartýlmýþ önem, bundan kaynaklanýyordu.1943 yýlýnýn yoksul ve periþan BAHÇE Kasabasý’nda, sabah ANKARA RADYOSU’nu açar, pencereden sýðýrýn kýra daðýlýþýný seyrederken, sabah müziði diye Fransýz MUSETTE havalarý, ya da ÇARDAÞ FÜRSTÝN Opereti’ nden DÜETTO’ lar dinlerdim. HARUNÝYE KÖY ENSTÝTÜSÜ’ nün kýz öðrencileri mandolinle bir iki MÝNUETTO çaldýlarmý, Türkiye çaðdaþlaþmýþ oluyordu…” 6 Bu bir paragraflýk tasvir, bir dönemin kültür anlayýþýnýn, mübalaðasýz ve ironik panoromasýdýr. Gerek Atatürk ve gerekse Ýnönü dönemlerine aðýr eleþtiriler getiren bir diðer yazar ise: “…Kimilerine göre Kemalist uygulamanýn,Kemalist ideolojinin biçimlenmesinde Ýnönü birinci derecede etkili olmuþ bir kiþidir…Kimilerine göre ise, Ýsmet Paþa bu süreci yozlaþtýrmýþ ve Kemalist çizgiyi dejenere etmiþtir…” 7 Benim edindiðim izlenim ise birinci þýkta belirtilen görüþe daha yakýndýr. Çünkü Atatürk döneminde en radikal “inkýlap”lar uygulanmýþsa, bunun proje safhasýnda olmasa bile, hayata geçirilmesinde en önemli hizmeti, Ýsmet Paþa yürütmüþtür. Zaten iþin pratiðinde o vardýr ki; Atatürk’ ten aldýðý genel talimatlarýn detaylarýný da büyük ölçüde kendisi belirlemiþtir. Atatürk’ ten sonra “birinci “adamlýða geldikten sonra zaten iþin proje safhasý bitmiþ ve öngörülen hedeflerin tutturulmasý için tavizsiz bir icraat içinde olmuþtur. “….Rejim, 1920’ lerden itibaren ROBESPÝERRE ve SOREL’i, fena halde ‘hatýrlatan’, ’totaliterlik’ modasýna uyar, öyle ki, Ýnönü Cumhuriyeti’ nde, kesin ve mutlak bürokrasi diktasý halini alýr, asker ve sivil bürokratlar, aydýnlarý da aralarýna alýp, nüfuzlu bir oligarþi oluþturmuþ, halkýn adý sadece iktidardaki ‘tek’ partinin adýnda bir kelime olarak kalmýþtýr…” 8 Ýnönü döneminde özellikle izlenen kültür politikalarý ile, tek tip, itaatkâr, tepkisiz standart tipte bir “vatandaþ” oluþturulmasý gayreti dikkati çeker. Karþýsýna çýkacak engelleri de, oluþturduðu “Kemalist” ideoloji görüntülü muhalefetsavar silahla yok etmeye yönelmiþtir. Yaklaþýk olarak seksen küsur yýl içinde uygulanan ve savunulan “Kemalizm” bir anlamda Kemalist çevrelerin itiraz ve eleþtirilere karþý büründükleri bir zýrhtýr. Özellikle dünyada kabul görmüþ objektif “lâisizm”i, bir ucube “lâikçilik”haline getirerek, bütün ülkeyi kendileri gibi inanan ve düþünen insanlar haline getirmek isteyenlerin elindeki tek argüman budur. Oysa : ”…Kemalist ideoloji, bilindiði gibi, Tükiye’ yi modernleþtime projesidir. Ama yine de, bir ideoloji olarak bütünsellik göstermez. Bütün’ ün parçalandýðý, segmanter tanýmlarla yüklenmiþtir Türk Modernizmi…Modernleþme, lâisizmle özdeþleþtirilmiþ. Ne kentleþmeden, ne de liberal deðerlerden söz eden bir liberalizm…” 9 12 yýllýk Millî Þefliði ve 15 yýla yakýn muhalefet liderliðinde “Atatürkçülük” zýrhý içinde yaptýðý politikadan istediði sonucu alamayýnca: “…Ýsmet Paþa,demokratik rejimde 1930’larýn devam ettirilemeyeceðini bildiði için 1974’ de ‘ALTI OK’u Anayasa’dan çýkardý.Sonra da CHP Tüzüðü’nden ‘Kemalizm’i çýkardý.’Atatürk yolu’diye,doktrin çaðrýþýmý yapmayan bir terimi koydu.. 10 Zaten Ýsmet Paþa askerlik döneminden bu yana Türk insanýný hep güvenilemeyecek bir kitle olarak görmüþtür.Bunu isbatlayan bir anekdota göre: “…Ýsmet Paþa,’Ýnönü Savaþlarý’ sýrasýnda Bursa’ dan geriye dönen bir kafileyi durdurarak,subaylarý bir kenara çekmiþ, onlara þöyle demiþti: -Ýçinde bulunduðumuz vaziyeti bilesiniz.Padiþah düþmanýnýzdýr.Yedi düvel düþmanýnýzdýr. Bana bakýn,kimse iþitmesin millet düþmanýnýzdýr…” 11 Gerçekten de o günden bu yana hangi kesim siyaseten yada baþka bir hususta iþine gelmeyen bir sorunla karþýlaþtýðýnda her hangi bir argüman da geliþtirememiþse, iþin kolayýný zahmetsiz ve emin adýmlarla kendisini o soyut “Kemalizm” in kucaðýna býrakývermekte bulmaktadýr. Ancak þu bir gerçek ki; ülkede son yýllarda yaþanan ve saðlýk, teknoloji, ulaþým, siyasi ve bürokratik yapýdaki aksaklýklarýn, çaðýn ihtiyaçlarýna göre yeniden düzenlenmesi, Ayasofya’ nýn yeniden cami olarak ibadete açýlmasý gibi, devrim niteliði taþýyan uygulamalar göstermektedir ki, artýk kemalizm’ in bir “ dogma” olarak varlýðýný uzun süre devam ettiremeyeceði anlaþýlmaktadýr. Salih Zeki Çavdaroðlu 25 Temmuz 2002 DÝP NOTLAR : 1 Ali BAYRAMOÐLU, ”Kemalizm…”, Yeni Þafak Gazetesi, 5 Temmuz 2003 2 Toktamýþ ATEÞ, ”Türk Devrim Tarihi”, Ýstanbul Bilgi Üniversitesi Yayýnlarý , 2.Baský, s. 191 3 Reþat KASABA,”Eski ile Yeni Arasýnda Kemalizm ve Modernizm”, Türkiyede Modernleþme ve Ulusal Kimlik, Türk Tarih Vakfý Yurt Yayýnlarý, Ýstanbul, 1998, s.24 4 Attila ÝLHAN, ”Hangi Atatürk?” S.17 5 Attila ÝLHAN,“a.g.e”, s.66 6 Attila ÝLHAN,”Aydýnlar Savaþý”, T.Ýþ Bankasý Kültür Yayýnlarý, Ýstanbul, 2004, (1.Baský), s.24 7 Abdurrahman DÝLÝPAK,”Ýnönü Dönemi”, Beyan Yayýnlarý, Ýstanbul,1989, s.7 8 Attila ÝLHAN, “a.g.e”, s.87 9 Hilmi YAVUZ, “Modernleþme:Parça mý, Bütün mü? Batýlýlaþma:Simge mi,Kavram mý?”, Modernleþme ve Batýcýlýk, Ýletiþim Yayýnlarý, Ýstanbul, 2002, c.3, s.216 10 Taha AKYOL,”Kemalizm’den Anayasa’ya”,Milliyet Gazetesi, 10 Aðustos 2007 11 Taner TÝMUR, ”Türk Devrimi ve Sonrasý”, Ýmge Kitabevi, Ankara, 1994, s.48 https://ferahnak.wordpress.com/2020/07/25/kemalizm-aslinda-bir-ismet-inonu-devleti-ideolojisidir/
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Salih Zeki Çavdaroðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |