Bilindiði gibi güzel Türkçemizde :“ Nerde çokluk; orda yokluk” gibi bir deyim vardýr. Özellikle toplumu ilgilendiren bir mesele ortaya çýkmýþsa, o meselenin çözümünde, þayet o çözümü yöneten bir dirayetli disiplin, bir otoriter güç yoksa, sözüm ona “demokratik hak” addedilerek, her kafadan çýkacak deðiþik çözüm formüllerinin, býrakýn o meseleyi kýsa vâdede çözmesini, aksine, iyiden iyiye bir soyut tartýþma formatýna dönüþtürmesi kaçýnýlmaz bir durumdur.
Tartýþmanýn da ötesinde, hatta çözülemez duruma getirmesi, yani kangren etmesi, kaçýnýlmaz bir son olmasý, geçmiþte yaþadýðýmýz günlerden, birer ibret niþânesi olarak, hepimizin zihinlerine nakþedilmiþtir.
Bu durumun küçük bir topluluðun ötesinde ; Devlet düzeyinde meydana geldiðini düþündüðümüzde, kaotik durumun , o nisbette bir karmaþýklýk kazananacaðý da ayrý bir gerçektir.
Doðrusu-yanlýþý ve günahý ve sevaplarýyla, 1923-1950 arasý Türkiye’ sinde, fiili bir baþkanlýk sistemi içinde bütün kararlar, sürüncemeye mahal verilmeksizin, alýnýp, uygulatýlmýþtý.
Ne zaman ki; demokrasiye geçildi,Tanzimat’ tan o güne kadar, iyice palazlanan askerî, hukukî ve sivil bürokrasi,devlet yönetiminde, tâbir caizse, seçimlerle siyâsî iktidar’ ýn boynuna asýlan davulun tokmalarýný hep ellerinde tutmuþlar, diledikleri ritim ve tempoda vurmuþlar ya da çoðu kez dokunmamýþlardý bile.
Bunun sonucunda; 1960 ilâ 1997 arasýndaki yaklaþýk 40 senelik zaman içinde, millet iradesine raðmen, defalarca devlet yönetimine el koymuþlar, bu þekilde, deforme hale getirilmiþ olan yetkilerini, yeniden þekillendirerek, hükümranlýklarýný revize etmiþlerdi.
Bu arada, 1980’ den beri, ülkenin en büyük sorunu olan, PKK ile daha sonra ortaya çýkacak olan FETÖ’nün, giderek, bir bekâ sorununa dönüþmelerinde, en büyük yardýmý, devlet bürokrasisinden, özellikle hukuk ve emniyet camiasýndan aldýklarý gizlenemeyecek bir gerçektir.
Ne zaman ki ; 9 Temmuz 2018 günü , Türkiye’ de resmen “ Cumhurbaþkanlýðý hükümet Sistemi “ hayata geçti, iþte o tarih, bürokratik, askerî ve sivil oligarklarýn karizmalarýnýn kýrýlmasýnýn milâdý oldu ve o tarihten sonra, ülkenin bütün meseleleri artýk , þeften genel müdüre kadar masalar arasý havale trafiðinden kurtuldu . Bu tarihten sonra iþler, Baþkan ile ilgili bakan arasýndaki teþrik-i mesai ile, ne zaman, nasýl, kimler eliyle yapýlacaðýnýn kararlaþtýrýlmasý ve bunun ilgil birimlere tebliði ile, hiç bir erteleme ve sümen altý olmaksýzýn þýp diye yapýlmaya baþladý.
Ýki sene içinde, PKK ile FETÖ’ nün tasallutlarýnýn asgari seviye indirilmesi, ülke içinde ve dýþýndaki meselelerin mümkün mertebe çözümleri, hatta ülke güvenliðinin, ABD, Rusya ve Avrupa Topluluðunun rahatsýz olmalarýna raðmen, yeni alanlarýn fiili sýnýrlarýmýza katýlmasýyla daha sýký bir korumaya alýnmasý hep bu sistem marifetiyle olmuþtur.
Son olarak, dünya genelinde yaþanan CORONA VÝRÜS salgýnýn, asgari kayýplarla atlatýlmasýnda en büyük faktör, 18 senedir iyileþtirilen saðlýk sistemimiz yanýnda, bir de, o dakik kararlarýn titizlikle takibi takibi sonucunda meydana geldiði, diðer ülkelerde ödenen aðýr bedelleri gördüðümüzde daha iyi anlýyoruz.
ÝnþaAllah; mevcut hükümetin, 2023’ de yeniden Millet’ in güven oyunu aldýktan sonra, yeni ufuklara doðru daha hýzlý adýmlarla yol alacaðýna inanýyoruz…

Salih Zeki Çavdaroðlu
07 Haziran 2020

https://ferahnak.wordpress.com/2020/06/07/baskanlik-sistemine-gecmeseydik-ne-pkk-ne-feto-ne-de-corona-virus-ile-bas-edebilirdik/