..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Özgürlük sevdasý insanýn baþkalarýna duyduðu sevgidir; güç sevdasý insanýn kendine duyduðu sevgidir. -Hazlitt
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Eleþtiri > Yazarlar ve Yapýtlar > Hakan Yozcu




21 Mart 2020
sabahattin Ali’nin Ýçimizdeki Þeytan Üzerine  
Hakan Yozcu
Biz, bu yazýmýzda Sabahattin Ali’nin 1940 yýlýnda yayýmladýðý “Ýçimizdeki Þeytan” adlý romaný üzerinde duracaðýz. Ýçimizdeki Þeytan, Sabahattin Ali'nin biraz toplumu, biraz da insanýn kendisini sorguladýðý eseridir. Ýnsan, genelde yanlýþa düþer. Ýçinden bazen farklý yapýlmasý, farklý düþünülmesi gerektiði hissi doðar. Yani içimizden bir ses bizi yönlendirmeye çalýþýr. Ve o ses bizi kimi zaman yanlýþa düþürür. Ýþte romanda yazar o sese þeytan diyor. Bizi yanlýþa götüren, bize kötülükler yaptýran o hissi yazar içimizdeki þeytan olarak adlandýrýyor. Ve esere de belki bu nedenle “Ýçimizdeki Þeytan” adý verilmiþ.


:AJCC:
Osmanlý Ýmparatorluðu’nun son dönemleri ve Cumhuriyet Yýllarýnýn ilk dönem yazar ve þairlerinden biri olan Sabahattin Ali 1907 yýlýnda Gümülcine Eðridere’de dünyaya geldi.
     Þair, yazar, tercüman ve öðretmen olan Sabahattin Ali Türk Edebiyatýna unutulmaz eserler verdi. “Kuyucaklý Yusuf”, “Ýçimizdeki Þeytan”, “Kürk Mantolu Madonna” ve unutulmaz þiiri “Dýþarda Mevsim Baharmýþ” bunlardan bazýlarýdýr.
     Yazar, Almanya’ya gönderildi. Orada 2 yýl kadar eðitim alýp Almanca öðrenci. Dönüþünde Almanca dersleri vermeye baþladý.
     Aslýnda öykü alanýnda birçok eser veren yazar, romanlarýyla kendini gösterdi. Eserlerinde toplumcu düþüncelere yer verdi. Romanlarýnda toplumsal konularla birlikte aþka yer verdi. Zaman zaman siyasi tartýþmalara göndermeler yaptý. Zaman zaman toplumun aksak yönlerini dile getirmeye çalýþtý.
     Ýstanbul’daki Edebiyat Öðretmeni olan Ali Canip Yöntem’in desteði ile þiirleri bazý dergilerde yayýnlanmaya baþladý.
     Fakat yazdýðý yazýlarda çeþitli propagandalar yapýyor iddiasý ve Türk Devlet Yöneticilerini eleþtirdiði iddiasýyla tutuklandý. Memurluktan atýldý. Ancak daha sonra Atatürk hakkýnda yazdýðý bir þiirden dolayý yeniden görev aldý.
     Hayatýnýn son döneminde Nihal Atsýz ile siyasi tartýþmalar yaþadý. Bu dönemde Aziz Nesin'le beraber çýkardýðý “Marko Paþa Dergisi”nde siyasileri eleþtirmesi yüzünden çeþitli davalarla uðraþmak zorunda kaldý. Hakkýndaki davalarýn aleyhinde seyrettiði bir dönemde Türkiye'den ayrýlmak istedi ve Bulgaristan sýnýrýný geçmek isterken kendisine kaçma giriþiminde rehberlik eden Ali Ertekin tarafýndan milliyetçi gerekçelerle öldürüldü.
     Biz, bu yazýmýzda Sabahattin Ali’nin 1940 yýlýnda yayýmladýðý “Ýçimizdeki Þeytan” adlý romaný üzerinde duracaðýz. Ýçimizdeki Þeytan, Sabahattin Ali'nin biraz toplumu, biraz da insanýn kendisini sorguladýðý eseridir.
     Ýnsan, genelde yanlýþa düþer. Ýçinden bazen farklý yapýlmasý, farklý düþünülmesi gerektiði hissi doðar. Yani içimizden bir ses bizi yönlendirmeye çalýþýr. Ve o ses bizi kimi zaman yanlýþa düþürür. Ýþte romanda yazar o sese þeytan diyor. Bizi yanlýþa götüren, bize kötülükler yaptýran o hissi yazar içimizdeki þeytan olarak adlandýrýyor. Ve esere de belki bu nedenle “Ýçimizdeki Þeytan” adý verilmiþ.
     “Halbuki ne þeytaný azizim, ne þeytaný? Bu bizim gururumuzun, salaklýðýmýzýn uydurmasý... Ýçimizdeki þeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu... Ýçimizde þeytan yok... Ýçimizde acizlik var... Tembellik var... Ýradesizlik, bilgisizlik ve bunlarýn hepsinden daha korkunç bir þey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadý var... Hiçbir þey üzerinde düþünmeye, hatta bir parçacýk durmaya alýþmayan gevþek beyinlerimizle kullanmaya lüzum görmeyerek nihayet zamanla kaybettiðimiz irademizle hayatta dümensiz bir sandal gibi dört tarafa savruluyor ve devrildiðimiz zaman kabahati meçhul kuvvetlerde, insan iradesinin üstündeki tesirlerde arýyoruz. " (Sayfa 250)
     Romanda sosyal baskýnýn insanlar üzerindeki etkisi anlatýlýyor. Tabi ki aþk vazgeçilmez bir özellik olarak karþýmýza çýkýyor.
     Roman kahramanlarý Macide adýnda henüz hayata yeni atýlmaya baþlayan, hayalleri, umutlarý olan, kendisine bir gelecek kurmak isteyen, bir konservatuvar öðrencisi genç bir kýz ile hayata farklý bir göz ile bakan, hayatý pek de ciddiye almayan, günübirlik yaþamayý kendine ilke edinmiþ, bir tanýdýðý aracýlýðý ile bir postanede iþ bulabilmiþ ve fakat bu iþini de savsaklayan, caný isterse iþe giden, istemediðinde gitmeyen, genelde kahvelerde, meyhanelerde arkadaþlarýyla vakit geçirmeye çalýþan Ömer’dir. Bir de bunlarýn yanýnda idealist, doðru, dürüst ve yardýmsever olarak verilen Bedri adýnda genç bir öðretmen bulunuyor.
     Olay örgüsü aslýnda bu üç insan arasýnda geçiyor. Tabii bunlarýn yaný sýra Ömer’in arkadaþý Nihat, Macide’nin Teyzesi, eniþtesi, Profesör Hikmet, Muhasebeci Hafýz Efendi, Muharrir, Bedri’nin hasta ablasý gibi geri planda olan kahramanlar da yer alýyor.
     Roman, ilginç bir rastlantý ile baþlýyor. Ýki genç, Kadýköy Vapuru iskelesinde otururken Ömer gördüðü genç bir kýza dikkat kesilir ve o andan itibaren ona karþý bambaþka duygular besler. Nihat’a:
     “Þu anda ömrümün en ehemmiyetli dakikalarýný yaþýyorum. Hislerim beni þimdiye kadar asla aldatmamýþtýr. Müthiþ bir þey oldu veya olacak. Þurada gördüðüm genç kýz, bana, daha dünyaya gelmeden, daha dünyanýn, daha kainatýn teþekkül ettiði sýralarda tanýdýðým birisi gibi geldi. Sana nasýl anlatabilirim. “Ýlk görüþte deli gibi aþýk oldum. Yanýyorum, tutuþuyorum.” Gibi laflar mý söyleyeyim. Fakat iþin tuhaf yaný bunlardan baþka da söyleyecek sözüm yok. Hatta burada seninle nasýl durup çene çaldýðýma hayret ediyorum. Bundan sonra ömrümün bir dakikasýnýn bile uzakta geçmesi benim için ölüm demektir. Demin pek göklere çýkardýðým ölüme þimdi müthiþ bir þey gibi bakmama da hayret etme, ne diye mi hayret etmeyeceksin? Ne bileyim ben? Sana izahat verecek deðilim ya. Ne lüzumu var. yalnýz ukalalýk etmeden bana bir akýl öðret! Ne yapayým? Korkunç bir vaziyet karþýsýndayým. Onu bir kere gözden kaybedersem ölünceye kadar ömrüm yalnýz aramakla geçer. Ve herhalde bu müddet pek kýsa olur. Of be saçmalýyorum. Fakat fevkalade doðru söylüyorum. Onu bir daha hiç görmemek ihtimali en feci ve maalesef en akla yakýn olaný…” (sayfa 18) diyerek kýza karþý duyduðu hisleri anlatýr. Yerinde durmaz ve kýzýn yanýna gider.
     Kýzýn yanýndaki kadýn, Ömer’e seslenir. Kadýn, Ömer’in uzaktan bir akrabasý çýkar. Kadýn Ömer’i eve davet eder. Bu, Ömer için kaçýrýlmaz bir fýrsattýr. Ýlk fýrsatta bu davete icabet eder.
     Kýzýn, babasýnýn öldüðünü, ama bunu kýza söyleyemediklerini öðrenir. Ömer o günden itibaren Macide ile ilgilenir. Onu okula götürüp getirmeye baþlar. Uzun uzun konuþur. Macide’ye amacýný söylemek ister. Fakat daha yeni tanýþtýðý bu kýza aniden aþkýný nasýl dile getirecektir?
     Romanda, yazar kahramanlara ilginç, bir o kadar da özlü diyebileceðimiz sözler söyletir. Hayat karþýsýndaki düþüncelerini bu kahramanlarýna söylettirir:
“Nihat: "Ne istediðini bilsen canýn sýkýlmaz!" dedi.
Ömer, yalvarýr gibi cevap verdi: "Bana istenecek bir þey söyle, uðruna can verilecek bir þey söyle, hemen dört elle sarýlayým..."
Nihat güldü: "Gördün mü? Derhal sapýtýyorsun. Hayatta hiçbir þey, uðrunda ölmek için istenmez. Her þey yaþamamýz için olmalýdýr..”
Yazar, konservatuvar öðrencisi olan Macide’yi tanýtýrken geri dönüþ tekniði ile lise yýllarýndaki baþýndan geçen olayý anlatýr.
Lisede sesinin güzelliði müzik öðretmenlerinin dikkatini çeker. Özel olarak eðitilmeye baþlanýr. Müzik öðretmeni deðiþir. Bedri adýnda yeni, genç bir öðretmen gelir. Derslere o devam eder. Macide ile aralarýnda kendilerinin de kabul etmek istemedikleri duygusal bir iliþki baþlar. Bu iliþki okul müdürünün dikkatini çeker. Ve bazý tedbirler almasýna neden olur. Öðretmen müdüre kýzar. Onunla tartýþýr. Ama müdür kendine göre haklýdýr. Ve aslýnda Bedri’yi halkýn diline düþmekten kurtarmýþtýr. Kendisinin düþüncesi öyledir.
Tek baþýna kurslarý kaldýran müdür, diðer kursiyer öðrencilerle birlikte kurs almalarýný ister. Bedri öðretmen de çaresiz buna uyar. Ama Bedri öðretmen ara ara elinde olmadan Macide’ye bakmaktan kendini alamaz.
Okul biter. Bedri öðretmen yaz tatili için Ýstanbul’a gider. Ve geri gelmez. Seneye onun yerine baþka biri atanýr. Bedri öðretmen burada adeta romandan çýkar. Tabi biz öyle sanýyoruz.
Yazar, Bedri Öðretmeni ileriki bölümlerde tekrar karþýmýza çýkaracaktýr. Hem de Ömer’in samimi bir arkadaþý olarak geri getirecektir.
Macide, Ömer ile artýk iyice arkadaþ olur. Onun konuþmalarýndan, kibar ve nazik davranmasýndan etkilenir. Akþamlarý genelde Ömer alýp eve götürmektedir. Tabi bazen saða sola gezmeye gittikleri için veya bazý yerlere takýldýklarý için kaldýðý evde de huzursuzluk çýkar. Bir gün eve çok geç gelir. Teyzesi Macide’ye kýzar:
“Kýzým, bana baksana!” dedi. “Bu vakitte nereden geliyorsun? Vakit gece yarýsýný geçti.”
“Kaç zamandýr sesimi çýkarmýyorum. Bir sonu gelecek her halde diyorum. Ama maþallah, bizim uslu, cici kýzýmýz gün günden beter oldu. Sanki evimizde piþen yemekler kendine layýk deðilmiþ gibi dýþarlarda karýn doyurmalar, gece yarýsý kimselere görünmeden gelip sabahleyin kimselere görünmeden sývýþmalar. Komþular gelip gelip seni anlatmaya baþladýlar. Kimisi Beyoðlu’nda bir delikanlý ile gördüðünü, kimisi yaþlý bir beyle saza gittiðini söylüyor. Ne yalan söyleyeyim, evvela inanasým gelmedi. Soyun sopun malum. Ailemizden elhamdülillah þimdiye kadar dile gelmiþ kimse yoktur. Velakin bütün Müslümanlar yalancý deðil ya” (Sayfa 98)
Galip Amca ise olaya farklý boyutlardan bakýyordu. Macide’ye:
“Ýnsan, Ýstanbul’da hava ile yaþamaz ki… Valide hanýmýn bunlardan bahsettiði yok. Ýki aydýr…”
Emine teyze keskin bir göz atarak kocasýný susturdu ve kendisi söze devam etti:
“Mesele burada deðil. Böyle þeylerin lafý mý olur? Evimizde iki lokma yemeðimiz var Allah’a þükür. Sen bize yük olacak deðilsin ya, Allah göstermesin, aklýna sakýn böyle bir þey gelmesin.” ( Sayfa 100)
Burada asýl söz konusu olan iki konu var. Birincisi toplum baskýsý. Millet ne söyler düþüncesi. Ýkincisi maddi sýkýntý. Yani geçim derdi…
Yazar, burada toplum baskýsýný ön plana çýkararak, Emine Teyze’ye Macide’nin okul çýkýþý bir erkekle gezmesini doðru bulmadýðýný, çevrenin bunu yanlýþ algýlayacaðýný ve bu nedenle dedikodu yapýlacaðýný söyletiyor. Burada ise çevre baskýsýný, toplumun insanlar üzerinde ne kadar baskýn olduðunu gözler önüne seriyor.
Galip Amca’nýn da Macide’nin ailesinden her ay düzenli olarak gelen 40 liranýn gelmediðini bu nedenle sýkýntýya düþüldüðünü anlatarak geçim sýkýntýsýný veriyor okuyucuya. Böylece Galip Amca’nýn asýl derdinin geçimlerine katký saðlayan bu 40 liranýn gelmeyiþi olduðu veriliyor. Geçim sýkýntýsý insanlarý olmadýk yollara sürüklüyor çünkü.
Tartýþma hayli ileri gittiðinden Macide bunlarý hakaret olarak kabul ediyor ve odasýna çekilip o anda karar vererek evden ayrýlýyor.
Okuyucu eþyalarýný alýp gece evden çýkan ve üzerinde çok fazla parasý olmayan Macide’nin ne yapacaðýný, nereye gideceðini merak ediyor.
Macide de nereye gideceðini bilmeden evden çýkýyor. Vakit de gece olduðu için merak burada daha da artýyor. Macide evden çýkýp biraz ilerledikten sonra karþýsýnda Ömer’i görüyor.
Ömer hisleri doðrultusunda hareket ettiðini, böyle bir olayýn yaþanacaðýný tahmin ettiði için gece boyunca buradan ayrýlmadýðýný ve Macide’yi beklediðini söylüyor.
Macide, ya inandýðý için; ya da mecbur olduðundan inanmak zorunda kalýyor ve Ömer’in valizi almasýyla beraber, onunla birlikte gidiyor.
Burada da okuyucu ister istemez Macide’yi sorguluyor. Þu ana kadar tertemiz, idealist olarak verilen Macide nasýl oluyor da çok tanýmadýðý bir insanýn peþinden bu kadar masumane bir þekilde týpýþ týpýþ gidiyor? Yazarýn bu olayý, o kadar normal bir biçimde vermesi Macide’yi masum göstermesi okuyucuyu biraz düþündürüyor doðrusu.
Macide burada daha baþka bir karar alamaz mýydý? Sabahý bekleyip, sabah çýkýp okuldan bir arkadaþýna geçici olarak sýðýnamaz mýydý? En azýndan annesine haber verene kadar bunu yapabilirdi. Veya annesinden bir haber alana kadar burada kalmaya devam edebilirdi…
Lise yýllarýnda da Müzik öðretmeni olan Bedri’ye karþý da kayýtsýz kalmamýþtý. Aslýnda ona karþý da kalbinde bir þeyler duymuþtu. Ama yazar onlarý daha sonra karþýlaþtýrmayý uygun bulmuþtu.
Macide, o geceden itibaren Ömer ile yaþamaya baþladý. Daha ilk geceden karý koca hayatý biçiminde yaþadýlar. Yani konservatuvarda okuyan bir genç kýzýn, aydýn birinin bu kadar çabuk pes etmesi ne kadar doðru idi? Hani cahil, okumamýþ biri için belki düþünüle bilinir ama üniversitede okuyan biri için bunu düþünmek bana biraz yanlýþ geldi. Günümüzde hangi öðrenci bunu yapar demekten kendimi alamadým.
Ömer, günlük yaþayan, yarýný pek düþünmeyen, eðlenceyi seven, olaylar karþýsýnda pek kararlý olamayan, durmadan fikir deðiþtirebilen, inançsýz bir tip olarak veriliyor romanda. Yaþam ona göre boþtur. Gün geçsin para gelsin anlayýþýndadýr. Aslýnda zeki olmasýna raðmen zekasýný kullanmayan biridir. Sorumsuzca, bilinçsizce yaþayan biridir.
Küçük bir maaþý olan Ömer, zaten kendi kendine yetmemektedir. Macide ile hayatýný birleþtirince hemen sýkýntý çekmeye baþlar. Saðdan soldan borç para alarak günü kurtarmaya çalýþýr. Bu arada eski arkadaþlarýndan ve eski alýþkanlýklardan da vaz geçememiþtir.
Romanda geri planda olmasýna raðmen dikkat çeken biri de Muhasebeci Hafýz’dýr. Hafýz, kendi halinde, hiçbir þeye karýþmayan, iþini doðru ve dürüstlükle yapan, pek kimse ile konuþmayan, sadece ara sýra iþ çýkýþýnda Ömer ile bir meyhanede iki tek atýp dertleþen biridir.
Onun da baþýndan geçenler, romanda dikkatimizi çekiyor ve böyle insanlarýn dahi hayat þartlarý karþýsýnda nasýl yoldan çýkabileceðine þahit oluyoruz:
Derin bir nefes aldýktan sonra:
“Ne var ne yok Hafýz Bey?”dedi.
“Sorma evladým…”
“Ne o? Sizde mi dünyaya aldýrýþ etmeye baþladýnýz?”
“Bu sefer þakaya gelir tarafý yok. Bir biçimsiz iþe takýldýk ki sonunu Allah hayýr eyleye…” dedi, tekrar uzun bir sükûta daldý.” (Sayfa 75)
Ýleriki bölümlerde Hafýz Efendi, yine bir iþ çýkýþýnda dertleþmek anlamýnda sýkýntýsýný Ömer’e anlatýr. Üçkâðýtçý olan kayýnbiraderi polis tarafýndan tutuklanýr. 200 liralýk bir ödenme yapmasý lazýmdýr. Aksi halde kayýný hapse girecektir. Bu 200 lirayý hemen ödemek þartýyla Hafýz Efendi’den ister. Hafýz Efendi usulsüz bir biçimde çalýþtýðý yerin muhasebesi üzerinde oynama yaparak 200 lirayý buradan alýr. Aybaþýnda ödenecektir düþüncesiyle bunu yapmaktan çekinmez. Ama kayýný dýþarý çýkar çýkmaz ortalýktan kaybolur ve parayý ödemez. Hafýz Efendi için 200 lira çok büyük pradýr ve bunu ödeyecek durumu yoktur. Er veya geç durumu fark edilecektir.
Ömer’e bu durumu anlatýr. Akýl danýþýr. Ömer de üzülür. Elinden gelen bir þey yoktur. Çünkü o da parasýzdýr. Durumu arkadaþlarýna anlatýr.
Aradan biraz zaman geçer. Nihat, Ömer’den Hafýz Efendiye þantaj yapmasýný ve kendilerine muhasebeden para ayarlamasýný ister. Ömer bunu kabul etmez. Fakat ileride kendi paraya sýkýþýr. Rahatlamak için kendi adýna bunu yapar. Hafýz’ýn odasýna giderek 150 ister. Eðer bunu vermezse þikayet edeceðini söyler.
Hafýz, korkacaðýna yüreklenir. Ömer’i öper. Ona teþekkür eder. Parayý verir. Ama kendisi de Ömer’in bu isteðinden cesaret alarak, kasadaki tüm paraya el koyarak ortalýktan kaybolur.
Ömer, yaptýðýndan piþmanlýk duyar. Biraz da korkar. Parayý gidip Nihat’ýn kapýsýndan içeri atar.
Bundan sonra yine bildik yaþamýna devam eder. Ama romanda Nihat’ýn parayý alýnca ne yaptýðý belirtilmemiþtir. Nedense yazar Nihat’ýn parayý bulunca ne yaptýðýný vermemiþ sadece bir bölümde Ömer’e sinsi sinsi “Paraya ihtiyacýn varsa harçlýk verebilirim” dedirtmiþtir.
Nihat, Prof ve Muharrir ile görüþmeye devam eder. Prof arada bir Ömer’e sýkýþmasýn diye harçlýklar vermektedir. Ama iþin perde gerisinde Macide’ye karþý sinsi bir düþüncesi vardýr. Ona rahatsýz edici gözlerle ara ara bakmaktadýr. Macide bunun farkýnda olsa da Ömer’e bir þey dememektedir.
Bir gün Ömer bir genç arkadaþýný çaðýrýr. Bu lise yýllarýndaki Müzik öðretmeni Bedri’den baþkasý deðildir. Bedri Ömer’in geçmiþten yakýn arkadaþýdýr. Hasta bir ablasý vardýr. Ona bakmak zorunda olduðu için öðretmenliði býrakmýþtýr.
Macide’yi görünce heyecanlanmýþtýr. Ama Ömer’le evlendiðini öðrenince geri plana çekilmiþ ve Ömer ile evlenmesi þaþkýnlýkla karþýlamýþtýr. Durumlarýný bildiði için durmadan Ömer’e para vermektedir. Borç adý altýnda olsa da aslýnda bu Macide için yapýlan bir yardýmdýr. Çünkü Macide’ye karþý hala içinde bir sevgi beslemektedir.
Burada Türk Edebiyatýndaki aþk üçgeni bir kez daha karþýmýza çýkýyor. Genç bir kýz, ona aþýk biri ve bir de ikisi arasýnda bulunan rakip aþýk. Tabi okuyucu ister istemez burada merak ediyor. Bedri ile Macide arasýndaki geçmiþte üstün körü geçen aþk ne olacak? Burada evli olan Macide ile Bedri arasýnda nasýl bir geliþme olacak? Aralarýndaki aþk tekrar nüksedecek mi? Bedri bu konuda herhangi bir adým atacak mý? Sonunda Macide hangisini tercih edecek?
Diyebiliriz ki romanda Ömer, yaþam biçimi ve düþünceleri ile yazarýn kendisini temsil ediyor. Yazar, adeta kendi yaþam biçimi düþüncesini Ömer ile okuyucuya vermeye çalýþmýþ.
Bedri ise iyiliðin, güzelliðin, temizliðin, saflýðýn sembolü olarak karþýmýza çýkýyor. Burada yazar aslýnda olmak isteyip de olamadýðý tipi vermeye çalýþmýþ. Yani diyebiliriz ki yazar bu romanýnda Ömer gibi yarýnlarý düþünmeyen yaný ile Bedri gibi idealist olma yönünü ayný romanda karþý karþýya getirmiþ. Aradaki farký da okuyucuya býrakmýþ.
Bedri, sýk sýk Ömer’in evine gelmeye baþlamýþtýr. Bir gün eve erken gelir. Macide onu içeriye buyur eder. Ömer’in neredeyse gelmek üzere olduðunu söyler. Biraz sonra Ömer gelir. Ama onlarý evde baþ baþa görünce rahatsýz olur. Kýskanýr. Ve biraz sonra Bedri’yi evden kovar. Macide, bu yaptýðýna bir anlam veremez. Bunu nasýl yaptýðýný sorar ve derhal gidip özür dilemesini ister. Yaptýðý yanlýþý anlayan Ömer, Macide’ye hak vererek Bedri’den özür dilemeye gider.
Biraz sonra kapý çalar. Gelen zayýf, hastalýklý olduðu anlaþýlan bir kadýndýr. Bedri’nin ablasýndan baþkasý deðildir. Macide’ye olmadýk sözler söyler. Bedri’nin elindeki parayý alarak onu soyduklarýný ve bundan vaz geçmelerini söyler. Çünkü Ömer, Macide’den habersiz birçok kez Bedri’den para almýþtýr. Bunlarý duyan Macide bayýlýr. Baþýný vurur.
Ömer, bir gün bir okulun müsameresi için davet alýr. Macide gitmek istemese de Ömer’in ýsrarý üzerine gitmek zorunda kalýr. Geceye giderler. Ama Macide için çok sýkýcýdýr. Geceden sonra yemeðe giderler. Ýçki içerler. Ömer, bu arada Macide’yi yalnýz býrakarak bir kadýnla ilgilenir. Macide çok rahatsýz olmasýna raðmen bir þey demez olaylarý akýþýna býrakýr.
Ömer’in arkadaþlarýnýn bakýþlarýndan rahatsýz olur. Hatta bir yerde bunu Ömer de görür. Macide Ömer’e neden bir þey yapmýyorsun anlamýnda bakmasý üzerine Ömer “Adama borcum var. Ne diyebilirim” cevabýný alýnca þok olur. Tuvalete gider. Muharrir arkasýndan gelir. Sözde tesadüf imiþ gibi davranýr. Aslýnda amacý Macide’ye yaklaþmak ve ondan faydalanmaktýr. Çeþitli kelime oyunlarýyla iyice yaklaþýr ve nihayet Macide duvara sýkýþýnca ona yaklaþýr. Fakat Macide buna izin vermez ve Muharriri eliyle iter. Yerine oturmaya gider.
Biraz sonra Ömer ile çýkýp giderler.
Ertesi gün Macide artýk Ömer ile aralarýndaki her þeyin bitmiþ olduðuna hüküm vererek Ömer’e uzun bir mektup yazar. Onu býrakýp gideceðini ve her þeyin bitmiþ olduðunu anladýðýný yazar. Tam mektubu býrakýp gideceði yerde birinin ayak sesini duyar ve mektubu saklar.
Gelen Bedri’dir. Geliþen olaylar çok farklýdýr. Aslýnda romanda geliþmeler sürekli olarak deðiþiklik gösterir. Olaylar hep hýzlý bir þekilde geliþir. Öyle ki bazen bu hýza yetiþemeyiz. Macide artýk mecburiyetten gidemez. Ömer’in peþine düþer.
Romanýn son bölümü farklý diyebileceðimiz bir þekilde geliþir. Ve okuyucunun þaþýrabileceði bir þekilde son bulur.
Son bölümde Ömer Bedri’ye "Ýyilik demek kimseye kötülüðü dokunmamak deðil, kötülük yapacak cevheri içinde taþýmamak demektir." der. (Sayfa 249)
Ömer, “Belki de yeni bir baþlangýç yapmanýn vaktidir. Yeni bir baþlangýç için her þeyi yýkmanýn vakti.” diyerek yeni bir hayata baþlamak istediðini belirtir. Ama bu hayat nasýl olacaktýr? Kiminle olacaktýr? Ýþte orasýný okuyucunun romaný okuyarak anlamasýna býrakýyoruz…
Macide Ömer ve bedri arasýnda mý kalacaktýr? Ömer ile sonsuza dek mi yaþayacaktýr? Yoksa yazdýðý mektubu Ömer’e vererek onu terk mi edecektir?
Hayat o kadar sürprizlerle doludur ki, yarýnýn ne getireceðini kimse bilemez…
"Etrafýmýz o kadar çirkefle dolu ki, temiz kalmak için bir tek çare kendi dünyamýza çekilmek ve muhitle, hiç olmazsa manen, alakamýzý kesmektir."
" Herkes ne diyecek? Fakat bu ana kadar herkesten ne gördüm ki... Bana en yakýn olanlar dahil olmak üzere, bu herkes dedikleri þey beni üzmekten, hayatýmý manasýz bir hale sokmaktan baþka ne yaptý? " Sayfa 104
“Ýnsanlarýn en zayýf taraflarý, sormadan, araþtýrmadan, düþünmeden, kafalarýný patlatmadan inanmak konusundaki hayret verici temayülleridir. Sayfa 232”
Romaný okurken kesinlikle siyasi yönüne, düþüncelerine hiç bakmadým. Fikirlere kapýlmadým. Sadece tarafsýz ve demokratik bir gözle eleþtirel bir gözle incelemeye çalýþtým.
Diyebilirim ki yer yer dil bakýmýnda günümüz okuyucularý için aðýr gelebilecek bu roman tat ve güzellik bakýmýndan oldukça kaliteli geldi bana. Yer yer bazý kelimelerin anlamlarý alt kýsýmda verilmiþse de yine de oldukça aðýr diyebileceðimiz süslü cümleler ve Arapça Farsça kökenli kelimelerle dolu. Keþke günümüz dili ile sadeleþtirilerek yeniden kaleme alýnsaydý. Daha anlamlý ve daha anlaþýlýr olurdu diye düþünüyorum.
Çok rahatlýkla okunmasý için tavsiye edebileceðim bir kitap. Zevk veriyor ve sizi alýp baþka yerlere sürüklüyor…











Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn yazarlar ve yapýtlar kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Cevahir Caþgir’den "100süz Þiirlerim"
Orhan Pamk'un "Kar" Romaný
"Bitemeyen Proje" Üzerine
"Kýrmýzý Pazartesi" Romanýnýn Düþündürdükleri
"Beyaz Gemi" Aytmatov
Masumiyet Müzesi ve Orhan Pamuk
"Kadirli Bohçasý" Üzerine
Kadirlili Þair Mehmet Yozcu’nun Þiirleri
Dýþardakiler
Talip Güvel Anýsýna Þiirler

Yazarýn eleþtiri ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
ve Ýlk Bölüm Yayýnlandý
ve Ýlk Bölüm Yayýnlandý
Boyacý’ya Büyük Ýlgi
Beþik Gibi Sallandýk
Nkl Sanat Gecesi Büyük Ýlgi Gördü
Ýlk Yerli Operamýz: Arap Ali Destaný
Olcay Kýraç Ýle Kýbrýs Sorunu
Adanalýyýk Allah’ýn Adamýyýk
Erdinç Akgür Ýle Devlet Tiyatrolarý’ný Konuþtuk
Nkl’de Edebiyat Sokaðý

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Yüreðimde Ýhtilal Var [Þiir]
Hayat Seni Çözemedim [Þiir]
Helallik Ýstiyorum [Þiir]
Yörük Kýzý [Þiir]
Nasihat 2 [Þiir]
Seninle Olayým [Þiir]
Geliyoruz [Þiir]
Nasihat [Þiir]
Aþk Var mý? [Þiir]
Minik Bir Þaire Rastladým [Þiir]


Hakan Yozcu kimdir?

1964 doðumluyum. Kuzey Kýbrýs'ta yaþýyorum. 1988 Erzurum Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatý Bölümünden mezun oldum. 20 yýl çeþitli okullarda edebiyat öðretmenliði yaptým. Uzun yýllar Yenivolkan ve Güneþ Gazetelerinde köþe yazarlýðý yaptým. Þu an Habearkýbrýslý ve Güncelmersin Gazetelerinde yazýyorum. Birçok internet gazete ve sitelerinde yazýlarým yayýnlanýyor. Þiir, öykü ve tiyatro oyunlarý yazýyorum. Bu alanlarda çeþitli ödüllerim var. Kendime ait basýlmýþ "Güzel Bir Dünya" ve "Mesela Baþka" isimli iki adet öykü kitabým var. 7 tane tiyatro oyunum var. 6 yýl Kýbrýs Türk Devlet Tiyatrolarý Genel Müdürlüðü görevinde bulundum. Halen Baþbakan Yardýmcýlýðý Ekonomi, Turizm, Kültür Ve Spor Bakanlýðý'na baðlý Müþavirim.

Etkilendiði Yazarlar:
...


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.