Özgür insan, denizi daima seveceksin. -Baudelaire |
|
||||||||||
|
Bu eþya, iki yumruðunu sýkýp üst üste koyduðunda kaplayacaðý alan kadar bir alaný kaplýyordu. Porselen bir saksý… Kýrýlmamýþ olmasý senin için hayli iyiydi. Yoksa parça parça etine saplanmasý iþten bile deðildi. Daha bir inceledin saksýyý. Ýçerisindeki topraktan bir nebze olsun saçýlmamýþtý etrafa, çiçeðini arandýn. Yoktu. Belki de henüz baþ vermemiþ bir tohumdu, bekliyordu. Kafaný salladýn. Çizgi film kahramanlarý eðer bir yere düþse ve dalýp gitse, ayýlmak için böyle yapardý. Týpký senin gibi… Yýldýzlar ve arp çalarak uçuþan küçük, mavi elbiseli melekler kayboldu baþýnýn etrafýndan. Çiçeði arandýn tekrar. Belki de hiç yoktu çiçeði, porselen saksýnýn. Bir saksý varsa ve içerisi toprak doluysa çiçek olmak zorunda mýydý bu karýþýmýn içerisinde? Düþüncelerinle oynaþmak için sabýrsýzlanýyordun fakat acýyý hissettin. Düþmüþtün, þu hemen kenarýnda sapasaðlam duran porselen saksýnýn üzerine. Sinirli bir bakýþ attýn ve saksýdan özür dilemesini bekler gibi söylendin. Epey bir sertti, üstelik içerisinde çiçeði dahi yoktu! Kalçandaki aðrýyla, kafandaki düþünceler arbede halindeydi. Nitekim acý önüne geçti bu karmaþanýn. Bir ah çektin. Nitekim demeyi de ne çok severdin. Acýdýn. Bir ah daha… Bayýlmýþsýn, merdiven boþluðunda, beþ numaranýn önünde. Canýný sýkan, sürekli gidip gelen elektrik, bu seferde canýný yakmana neden oldu. Düþtün. Beþ numaradaki her kimse ve her ne hikmetse, saksýyý balkona deðil de; üzerinde hoþ geldiniz yazan, çok kirli ve açýk kahverengi bir köpeðin tüyünün þeklini ve rengini andýran halýnýn hemen yan tarafýna koymuþ. Birileri sana bu çiçeðin içeri çiçeði olduðunu, balkona koyulamayacaðýný söylüyor. Az önce kendi kendine söylendiðini düþündüðün sözcüklerini, boðazýndaki ses tellerine çarptýrarak düþünmüþ olmalýsýn ki seni duymuþ olmalýlar. Cevap veriyorlar. Üstelik sinirli de bir halin var. Seni yatýþtýrmak istedikleri besbelli… Canýn hala yanýyor. -Fakat ne çiçeði?- diyebildin. Sakinleþmiþ görünüyorsun, karþýndakilerin telaþý da bir nebze yumuþadý. -Ah iþte oradaki çiçek caným! Bunu söyleyen, içlerinden en genç olaný. On dört, on beþ yaþlarýnda, cinsiyetini anlayamadýðýn bir çocuk. Çocukluðun cinsiyeti mi olur dedin kendine. Ýçinde hala bu hayata dair ahlaklý ve üstün damarlar var. Hastaneye gitmek istememende haklý buldun kendini ve gitmedin. On bir numaralý dairene geldin. Daha da toparlandýn sanýyorsun. Bu bayýlmak da neyin nesiydi böyle. Ne kadar baygýn kaldýðýný sormuþtun, hatýrlýyorsun fakat cevap uçup gitmiþ zihninden. Sanki bir tam yüzyýl, iki de kýsa on yýllýk... Yaptýðýn benzetmen para üstlerine ve hayata dair. Benzetmeler sana göre deðil. Çiçek ya çiçek? Evet, çiçek! Hatýrlýyorsun. Aðlayan çiçekti senin göremediðin. Nasýl görememiþim diyorsun koca çiçeði? Nasýl göresin. Çünkü sen porselen saksýnýn üzerine düþerken, aðlayan çiçek -kaçmak istermiþ gibi- kendini ta merdiven boþluðunun öbür ucuna fýrlatmýþtý. Kalçan hala acýyor. Uyuma isteðin bir hayli fazla. Tekrardan bayýlmak ister gibisin. Televizyonda rastgele bir belgesel kanalý açtýn. Korkunç derecede iyi sesli bir adam, kendisini bir kaplanýn yerine koymuþ, avýyla ilgili ingilizvari nükteler yapýyor. Saksý bir tek toprak parçasý çýkarmadan nasýl fýrlatýp çýkardý çiçeði içinden? Uyuyakalýyorsun. Rüyanda zilyon tane porselen saksý, düþtüðünde baþýnýn etrafýnda þarkýlar söyleyip arp çalan küçük mavi melekler gibi. Yerçekimi halt yesin, uçuþuyorlar. Yüksek bir daðýn en tepe noktasýnda düz bir alan var. Bu alana birileri bir öðrenci sýrasý ve masasý koymuþ. Garipsiyorsun. Saksýlardan bir tanesi hâlihazýrda dönerken seni de alýyor içine. Yükseliyorsunuz. Okul sýrasýnýn karþýsýna geldiðinde, iki tane aðlayan çiçek görüyorsun. Ýkisi de porselen saksýlarýn içinde. Ýkisi de önlüklü. Sýrada oturuyorlar. Yakalýklarýndaki A-B-C’yi seçebiliyorsun. Sýrasýndan heyecanla kalkýyor çiçeklerden biri, güzelce bir þiir okuyor. Uyanýyorsun. Rüya öyle tesir etmiþ ki gerçek hayatta mýyým diye yoklanýyorsun. Gerçek hayattasýn. Bazen böyle bir rüya gördüðünde diðer insanlarda dönmek istemez hayata. Rüyalarý ne kadar anlamsýz olsa dahi. Ýnsaný anlamýyorsun. Kalçandaki aðrý kendisini tekrardan hatýrlatýyor. Çizgi filmlerdeki ahmak karakterler gibi, altýnda bir eþofman -tek bacaðý yukarýda, diðeri düzgün- , saçýn baþýn daðýnýk bir halde, kalçandaki acýyý def etmek için tatlý tatlý kalçaný ufalýyorsun. Artýk rüya ile gerçeðin arasýndaki duvarý yýkabilirsin. Ýnsan oluyorsun. Tekrardan uyanýyorsun.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ekrem Naif Tek, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |