"Ýçtenlik bütün dehanýn kaynaðýdýr." -Boerne |
|
||||||||||
|
KÜÇÜK BÝR LEBLEBÝNÝN BAÞIMA AÇTIÐI ÝÞ Yaz mevsiminde en çok sevdiðim anlar, akþam vaktidir. Kavurucu sýcak, bu saatte gücünü kaybeder, yerini tatlý, serin ve ýlýk bir havaya býrakýr. Günün bütün yorgunluðunu atarsýnýz bu vakitte. Demli bir çay, sade bir kahve dinlendirir sizi. Ben, genelde çayý tercih ederim. “Hararet alýr” derler. Gerçekten de iyi demlenmiþ, güzel bir çay tüm hararetinizi alýr ve sizi sakinleþtirir. Çayýn yanýnda küçük bir paket leblebi açýp yemek de benim için ayrý bir zevktir. Nedense çok severim leblebiyi. Yumuþak ve daha besleyici olduðundan daha ziyade sarý leblebiyi tercih ederim.. Bir avuç sarý leblebi açlýðýnýzý da bastýrýr. Midenizi rahatlatýr. Akþam, oturup bir paket leblebi açtým. Ama bu defa sarý deðil, beyaz leblebi gelmiþti önüme. Olsun. “Bir zararý olmaz” dedim. Afiyetle yemeðe baþladým leblebiyi. Çok nefis bir tadý vardý. Her aðzýmda çiðnediðimde bambaþka bir tat veriyordu damaðýma. “Ýþte mutluluðun sýrrý.” diyordum. Tabii yanýnda da dostluðunu benden esirgemeyen ince belli bir bardak çay vardý. Leblebiden bir iki aðzýma atýyor, ardýndan demli çayýmdan yudumluyordum. Leblebinin lezzetini daha iyi hissediyordum böylece… Çayým bitmek üzere idi. Tabaðýmda da üç-beþ tane kadar leblebi kalmýþtý. Ýki tanesini attým aðzýma. Çiðnemeye baþladým. Sen misin çiðneyen. Aðzýmýn içinde “Kütürt” diye bir ses. Sanki 7 þiddetinde deprem oluyordu. Leblebiyi çiðnemeye devam ettim. Çok sert gelmiþti bir tanesi. Taþ gibiydi adeta. Taþ çiðnesen aðzýnda ezilir, un ufak olurdu. Ama bu leblebi erimek nedir bilmiyordu. Kütür, kütür sesler çýkmaya devam ediyor aðzýmdan… Mesele, ilerleyen saatlerde anlaþýldý. Aðzýmda aðrýlar hissetmeye baþladým. Dilim ister istemez sað üstteki bir diþime gitmeye baþladý. Biliyordum ki en çok sevdiðim diþimdi bu… Biraz sonra elimi de götürdüm diþime. Sallanýyordu. Dolgusu vardý. “Yerinden oynamýþtýr” diye düþündüm. Hastaneyi aradým. Durumumu anlattým. “Doktor var mý þu anda?” diye sordum. “Maalesef, bu saatte diþ doktorumuz olmaz. Yarýn için randevu verelim.” dediler. Çaresiz ertesi gün için randevu aldým. Çile dolu saatlerim o andan itibaren baþladý. Diþ aðrýsý her, geçen saat, daha da ilerliyordu. Hava aldýkça durulmaz oluyordu. Aðrý kesiciler ile sýzýyý dindirmeye çalýþtým. Ama fayda etmiyordu. Aðrý arttýkça artýyordu. Neden hep gece yakalardý bu aðrý insaný? Neden hep imkânsýz saatlerde bulurdu insaný? Bunlarý düþünecek zamaným olmuyordu. Çünkü diþ aðrýsý düþünmeme izin vermiyordu. Yataða girip uyumaya çalýþtým. Uyu uyuyabiliyorsan. Saða sola döndükçe sanki daha da büyüyordu sýzý. Hareketten besleniyordu sanki… “Ah bir sabah olsa!” diye dua ediyordum. Saat baþý bir tane aðrý kesici alýyordum. Arada bir kocakarý ilaçlarýna da baþvurmuyor deðildim. Ama hiç birinin faydasý olmuyordu. Zaman geçmiyor, sabah olmak nedir bilmiyordu. Gecenin yarýsýný da geçmiþti. Sabaha yaklaþýyorduk. Çaresiz bir insan edasýyla yataktan kalkmýþ, salona inmiþtim. Aðrýlarýmý unutmak için televizyonun baþýna geçmiþ film izlemeye baþlamýþtým. Ama bu da çözüm olmadý. Aðr,ý gittikçe büyüyordu zira. Koskocaman bir dev oluyordu… Biraz daha vakit geçti. Sabah ezaný okunmaya baþladý. Gün ýþýmasýna saatler kalmýþtý. Ama gün ýþýmasý da yeterli deðildi. Randevum saat 10.00’da idi. Bu saate kadar nasýl bekleyecektim bilmiyorum. Koltukta biraz uyuya kalmýþým. Uyandýðýmda saat 06.00 idi. Sabah olmuþtu ve gün ýþýmýþtý. Aðrýlarým biraz olsun dinmiþti. Ama hala sýzý devam ediyordu. 2 aðrý kesici daha aldým. Sabaha kadar bu kaçýncý hap idi bilmiyorum. En azýndan sýzýyý biraz olsun dindiriyordu. Nihayet vakit gelmiþti. Hemen hastanenin yolunu tuttum. Özel bir hastane olduðu için zamanýnda vardým. Allah’tan tam vaktinde doktor beni odasýna aldý. O da ne? Doktor, haným hanýmcýk bir bayan. Oysa hep erkek görmeye alýþmýþým. Bir an için tereddüt ettim. Bayan bir diþ doktoruna nasýl güvenebilirdim? Ya diþi çekmek gerekirse nasýl çekebilecekti? Gücü yetecek miydi? Kalbimin nasýl çarptýðýný ancak ben biliyordum. Boncuk boncuk terler akýyordu alnýmdan ve yanaklarýmdan. Nefes almalarým dahi deðiþmiþti. Korkuyordum. Nabýzlarým çoðalmýþ, kalp atýþlarým iyice artmýþtý. “Kalp krizi mi geçiriyorum?” demekten alamadým kendimi… Durumumu anlattým. “Leblebi yemiþtim. Sanýrým dolgu kýrýldý” dedim. Devam ettim: “Çok korkuyorum” dedim. Gülerek “Korkmayýn” dedi. “Bana güvenin yeter” dedi. Beni, o korkunç, canavar gibi görünen adýný asla öðrenmediðim koltuðuna oturttu. Bu canavarý, doktor istediði gibi yönetebiliyordu. Yükseltiyor, alçaltýyor, ýþýðý yakýyor, yakýnlaþtýrýp uzaklaþtýrabiliyordu. Ellerinde bulunan aletler aðzýmýn içinde výzýldayan arýlar gibi ses çýkarýyordu: “Diþiniz kýrýlmýþ” dedi. “Dolgu deðil. Keþke dolgu düþseydi. Ýþimiz daha kolay olurdu” dedi. “Önce bir film çekelim. Görelim. Ona göre ne yapacaðýmýza karar veririz.” dedi. Beni aþaðýya filmciye gönderdi. Gittim. Filmi çektirdim. Elime bir CD verip tekrar gönderdiler. Ýþte tekrar doktorun yanýndaydým. Filmi bilgisayardan açýp inceledi. “Çok kýrýlmýþ. Köke kadar inmiþ. Kanal tedavisi falan olmaz. Köprü de yok. Çekmemiz lazým” dedi. Dedi demesine ama beni de o an bir korku sardý. Rengim attý. Sesim deðiþti. Konuþamaz oldum. Çok kýsýk bir sesle “Özür dilerim. Yanlýþ anlamayýn. Diþimi çekebilecek misiniz? Gücünüz yeter mi?” dedim. Güldü. “Benim iþim bu” dedi. “Merak etmeyin diþ çekmenin güç ile bir alakasý yok. Tamamen bir teknik iþi bu” dedi. “Ben de bu iþi çok iyi biliyorum. Branþým bu” dedi… Bana bir güven gelmiþti. Çünkü daha önce birçok diþ doktoru ile çalýþmýþtým ama hepsiyle de benden kaynaklý sorun yaþamýþtým. Nedense bana bir güven geldi. Kendimi doktorun ellerine býraktým. Gözlerimi kapattým. Aðzýmý açtým ve doktor ne dediyse onu yaptým. “ Aðrý hissetmemeniz için iðne yapacaðým. Burnunuzdan nefes almaya çalýþýn. Korkulacak bir durum yok. Rahat olun.” dedi. Ben, doktor ne söylediyse aynen uymaya çalýþtým. Ama yer yer nefes almakta zorlandým. Kullandýðý aletten aðzýma tuzlu su doluyordu. Bu da beni zorluyordu. Sadece burnumla nefes almak da zor oluyordu benim için. Arada bir doðrulmaya çalýþýyordum. Aðzýmý çalkalamak veya tükürmek istiyordum. Asistaný elindeki çekici bir hortumla sürekli aðzýmýn içini temizliyordu. Bu da nefes almamý güçlendiriyordu. Israrla burnumdan nefes almam istenmiþti. Ama zordu bu benim için. Burundan nefes almak olmuyordu. Aðzýmýn içi tuzlu su doluydu. Bazen de su yutuyor gibi oluyordum. Yani doktora zorluk çýkmasý için bütün þartlar beni yokluyordu. Doktor arada bir “Sabýr edin lütfen. Az kaldý. Bitiyor” diyordu… Ama bana göre de bitmek nedir bilmiyordu. Zaman durmuþtu ve geçmiyordu bir türlü… Þunu itiraf da etmek istiyorum ki bu yaþa kadar birçok diþ doktoruna gittim. En sabýrlýsý, en dayanýklýsý ve en rahat çalýþaný bu oldu diyebilirim. Hatta bana “Ne olur bana bir daha gelmeyin” diyerek sitem eden doktor dahi olmuþtu. “Sizinle çalýþmak imkânsýz. Çok zor bir hastasýnýz” diyen olmuþtu. Bu bayan, en azýndan sabýrlý ve beklemesini biliyor… Uzatmak istemiyorum… Bir saate yakýn bir süre nihayet doktor haným: “Geçmiþ olsun. Bitti.” dedi… Aman Tanrým! Dünyalar benim oldu. Bitmiþti. Diþ çekimi demiþti ama resmen ameliyat yaptý. Kýrýlan diþin çýkmasý kolay olmadý. Mecburen aletlerle kesip biçmiþ ve sabýrla iþini bitirmiþti. “Dikiþ atmam lazým” dedi. Görmemek için ben gözlerimi kapattým. Bir dakika sonra “Bu da bitti” dedi… Evet. Bu da bitmiþti. “Ben de bittim” dedim. “Ne oldu? Ýyi misiniz?” dedi. “Çok yoruldum” dedim. “Ýyisiniz iyisiniz” dedi. “Korktuðunuz gibi olmadý. Biraz dinlenin. Size ilaç vereceðim. Bunlarý alacaksýnýz. Birkaç saat bir þey yemeyip içmeyin. Gün boyunca ýlýk þeyler için.” dedi… Teþekkür ettim. Biraz sonra en çok sevdiðim diþimi orada býrakýp dýþarý çýktým. Arabaya binip evimin yolunu tutarken “Ah leblebi! Baþýma ne iþler açtýn” deyip durdum. 22.08.2019 - Gazimaðusa
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |