Mutlu insanlar tatlý þeylerden söz ederler. -Goethe |
|
||||||||||
|
Geçmiþe özlem hep vardý, bundan sonra da hep olacaktýr. Çünkü geleceðe yürüdükçe geçmiþte bir þeylerimizi býrakýyoruz. O býraktýklarýmýz, özellikle doyumsuz hatýralarýmýz, bizleri bir mýknatýs misali maziye çekiyor. Anlata anlata bitiremediðimiz çocukluðumuzdaki ramazanlar hayallerimizi süslüyor. Peki, o ramazanlarda bugünkülerden farklý olarak ne vardý? Bizleri derinden etkileyen, zihinlerimize kazýnan bu ramazanlarýn týlsýmý neydi? Eski ramazanlar bugünkülerden daha görkemli bir asalet ve ruh taþýyordu. Birlik, beraberlik ve dayanýþma vardý. Ýnsan ve insanlýk merkezinde yaþanýyordu her þey… Herkesin sofrasýnda aile dýþýndan insanlar da bulunurdu çoðu zaman… Fakirle zengin arasýnda uçurumlar yoktu. Maddiyat kýstas deðildi. Ortak paydamýz sevgi, saygý ve hoþgörüydü. Çocukluðumun ramazanlarýna aylar öncesinden hazýrlanýrdý annelerimiz. Ýftar ve sahurdaki iþleri kolaylaþtýrmak için yufkalar açýlýrdý. Zamanýmýzda marketlerde hazýr yufkalar satýlýyor. Kimse bu zahmete girmiyor. Oysa köy kadýnlarýnýn bir araya gelip büyük bir dayanýþma ve yardýmlaþma örneði gösterdikleri o hazýrlýk sürecinde pek çok þey paylaþýlýrdý. Sohbetlerin demi koyulaþýrdý. Ýnsanlar dertlerini ve sevinçlerini ortaya dökerdi. Ramazanda iftar yemekleri yendikten sonra akþam namazlarý kýlýnýrdý. Ardýndan iþbölümü yapýlarak biriken bulaþýklar yýkanýrdý. Þimdiki gibi bulaþýk makinelerimiz de yoktu. Mutfaktaki iþler biter bitmez kadýn erkek, kýz kýzan, çocuk ayrýmý yapmadan ailece teravihe gidilirdi. Camiye giderken komþulara da haber verilirdi. Onlar da bu hayra ortak edilirdi. Camilerimiz insanlarla dolup taþardý. Salâvatlar, dualar, âminler göklere yükselirdi. Minarelerin ýþýklarý önümüzü ve gönlümüzü aydýnlatýrdý. Saflar dolup taþardý insanlarla. Günümüzdeki insanlar apartmanlara týkanmýþ, adeta mahkûm hayatý yaþýyor. Kimsenin kimseden haberi yok. Ýnsanlar her geçen gün birbirlerine yabancýlaþýyor. Mabetlerle olan iman baðýmýz kopmuþ. Çocuklar da artýk teravihlere gitmiyor. Çünkü kýzýn dizisi, erkeðin bilgisayarda strateji oyunu var. Baba kahvede arkadaþlarýyla piþti oynayacak. Anne ya evlenme programlarýna takýlýp kalacak ya da MSN denen illette dedikodu yapacak. Camiler mi, onlar çoktan unutulmuþ; saçý sakalý beyazlayanlar ilk safý doldursa kâfi görülüyor. Bugün içi boþaltýlmýþ, maneviyattan uzak düþmüþ, sýrf kuru bir gelenek olarak yaþatýlan ramazanlarý görüp de ‘ah o eski ramazanlar’ diye geçmiþe özlem duyanlara hak veriyorum. Çünkü çaðýmýz, insaný maddî bir varlýk olarak kabul etmiþ, onun ruh tarafýný nedense hesaba katmamýþtýr. Bu mevcut durum, bolluk içinde yaþamamýza raðmen huzurumuzu temin edememiþ, hatta var olan keyfimizi de kaçýrmýþtýr. Ýnsanýn fýtratýný hiçe sayýnca ortaya çýkacak manzara bundan daha farklý olamazdý. Ýnsaný merkez kabul etmeyen anlayýþlar yýkýlmaya ve yok olmaya mahkûmdur. Böyle sistemler insana aradýðý huzuru saðlayamaz, mevcut huzurunu da kaçýrýr. Huzursuzluðumuzun yegâne sebebi de budur. Millet olarak yaptýðýmýz en büyük hata, dini dünyevileþtirmektir. Gittiðimiz bu yol fevkalade yanlýþtýr. Bugün acýlar, sefaletler, afetler, felâketler, zilletler ve manevî iþgaller içerisinde yaþýyor olmamýz geçmiþte yaptýðýmýz hatalarýn tezahürüdür. Dünyevî hayatý uhrevî hayata tercih etmek, içimizdeki boþluðun çapýný her geçen gün daha da büyütüyor. Ýçimizde büyüttüðümüz ümit tomurcuklarýnýn eþkinleri, dayanýksýz olduðu için, hafif rüzgârda bile kýrýlýyor. Oysa bu eþkinler bir zamanlar çelikten daha dayanýklýydý. Demek ki bunlarý uzun süre susuz býraktýk, kurudu, pörsüdü, boyun büktüler, diriliklerini kaybettiler. Bunlarý tekrar yeþertmek bizim azim ve kararlýlýðýmýzla mümkün olabilir. Onlarý sulama vakti gelmedi mi? Milletçe dünden haz ve hýz alýp yarýnlara koþma azmini ve kararlýlýðýný içimizde bulabilirsek nostaljiler hakikat aynasýnda boy göstermeye, boynu bükük güllerimiz istikbal vazosunda yeþermeye baþlayacaktýr. Siz yeter ki uygun toprak, uygun vazo ve yeterli su bulun ve onlara gözünüz gibi bakýn. Her þey bugüne nazaran daha da güzelleþecek ve hayat anlamýný bulacaktýr. Bu arzuyu yaþayacak ve yaþatacak gönüllere bugün ne çok ihtiyacýmýz vardýr.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © M.NÝHAT MALKOÇ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |