..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bana arkadaþýný söyle, sana kim olduðunu söyleyeyim. -Cervantes
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Yazarlar ve Þairler > Osman AKTAÞ




4 Nisan 2017
Sabahattin Ali  
Osman AKTAÞ
Barýþ Abi ara ara çalýp söylediði, birçok kez de Ayten yengemin eþlik ettiði müzik adeta kafama derin bir iz býraktý ve bir daha da silinmedi. Bunlardan biri de o zamanlar Edip Akbayram’dan, sonralarý da Ahmet Kaya’dan dinlediðim Aldýrma gönül türküsü. Sabahattin Ali ile ilk tanýþmamýz bu vesileyle oldu.


:BHGG:
Ben Erzurum Cumhuriyet Lisesi 6 Edebiyat A Sýnýfý öðrencisiyim. Kapý komþumuz 50. Yýl Ortaokulu Beden Eðitimi Öðretmeni Barýþ Kaya. Müzik zevkimi ondan edindim desem yalan olmaz. Anamýn üzerimizdeki deyiþ sevdasýna Barýþ Abi ara ara çalýp söylediði, birçok kez de Ayten yengemin eþlik ettiði müzik adeta kafama derin bir iz býraktý ve bir daha da silinmedi. Bunlardan biri de o zamanlar Edip Akbayram’dan, sonralarý da Ahmet Kaya’dan dinlediðim Aldýrma gönül türküsü. Sabahattin Ali ile ilk tanýþmamýz bu vesileyle oldu. Üniversiteye baþlayýnca Sabahattin Ali þiirleri okumak adeta bende hobi haline gelmiþti. Heceyi ve sesi bir o zan bu kadar mý güzel kullanýrdý. Her hangi bir þiirinde de insan keþke þu dize de þöyle olsaymýþ demez mi hiç. Demez be kardeþim. Diyemez çünkü yok. Ne bir fazla kelime, ne bir eksik kelime yok þiirinde. Herkesin bilip, diline doladýðý aldýrma gönül þiirindeki güzellik ancak bu þiirin kendi kelimeleriyle kendini ifade edebilir. Baþka kelimeler Orhan Veli tabiriyle “kifayetsiz” kalýyor.

“…
Dýþarda mevsim baharmýþ
Gezip dolaþanlar varmýþ
Günler su gibi akarmýþ
Geçmiyor günler geçmiyor

Ýçerde yatan yabancý
Her söz zehir gibi acý
Bütün dertlerin en gücü
Geçmiyor günler geçmiyor

Dýþarda deli dalgalar
Gelir duvarlarý yalar
Seni bu sesler oyalar
Geçmiyor günler geçmiyor”

Bir romancý, bir öykücü, bir þair kalemini hangi alanda kullanýyorsa o alanda bir devrim yaratýyor Sabahattin Ali. Ben “Hasanboðuldu” öyküsünü ne zaman okusam Hasan’la beraber bir daðlý yörük kýzýna âþýk olup, tuz çuvalýyla daðlara týrmanýyorum. Hasan’la beraber ayaðým kayýp, o berrak þýrýl þýrýl beyaz köpükler yayarak akan gür dereye yuvarlanýp, kayboluyorum sevgilimin adýmý söyleyen sesini bir ninni gibi dinleye dinleye. Kendime geldiðimde ise Hasan’ýn acý hikâyesini kaymakamla beraber gözlerimden yuvarlanan birkaç damla yaþla kutsallaþtýrmaya devam ediyorum.

“…
Ekmeðim bahtýmdan katý,
Bahtým düþmanýmdan kötü;
Böyle kepaze hayatý
Sürüklemekten yoruldum.
…”

Evet, Kuyucaklý Yusufl’a baþkaldýrýyorum düzene. Ýçimdeki korkuyu býçak darbeleriyle indiriyorum. Bir ülkede kirli, hýrlý ve hýrsýz karýþmýþsa, insanlar yanardöner olmuþsa dürüst insanlar artýk ya vatan haini ilan edilirler ya da uydurulmuþ bir terör örgütüne üye. Kuyucaklý da bu yüzden suçlu ilan ediliyor ya. Yeri gelmiþken, Deniz Gezmiþler yargýlanýp, cezalarý kesildiðinde Deniz Gezmiþ hâkimlere bakýp gülümser. Hâkim niye güldüðünü sorunca deniz de “Arkanýzdaki duvarda adalet yazýyor ona güldüm” der.

Kuyucaklý Yusuflar, Deniz Gezmiþler gibi, kendi okuduklarýný bile anlamayan / anlamazlýktan gelen kiþiler hep var olacaklar. Bizler yalnýzca hangi grupta yer alacaðýmýza karar vereceðiz. Kendimizi Ýsmet Özel’in dediði gibi insanlarýn hizasýna mý yazdýracaðýz, yoksa insanlarý düþünmeden kiþisel çýkarlarý uðrunda harcamaktan çekinmeyenlerin hizasýna mý?

“Göklerde kartal gibiydim.
Kanatlarýmdan vuruldum;
Mor çiçekli dal gibiydim,
Bahar vaktinde kýrýldým.

Yar olmadý bana devir,
Her günüm bir baþka zehir;
Hapishanelerde demir
Parmaklýklara sarýldým.
…”

Onursuz insanýn özgürlüðü olmaz. Ýsteneni yaptýðý için kendisine sunulan bir avlu sefasý vardýr ancak. Oysa özgürlük insanlarýn insanca yaþadýðý bir dünya yaratmaktýr. Eðer bu yoksa tutsaklýk da, ölmek de onursuz yaþamaktan iyidir. Zaten Sabahattin Ali de, Kuyucaklý Yusuf’a ayný mantýk ve sorumluluðu yüklemiyor mu?

“Baþýn öne eðilmesin
Aldýrma gönül aldýrma
Aðladýðýn duyulmasýn
Aldýrma gönül, aldýrma
…”

Sahi, kim bu Sabahattin Ali? Niye bunca uðraþ vermiþ ve bu uðraþlar sonucu kiminin gönlünü, kiminin kinini kazanmýþ.

25 Þubat 1907'de Gümülcine sancaðýna baðlý olan Eðridere'de dünyaya gelen Sabahattin Ali, asker kökenli bir ailenin çocuðudur. Babasý piyade yüzbaþýsý Salahattin Bey, annesi ise yine bir asker çocuðu olan Hüsniye Haným'dýr. Salahattin Bey'in askerlikten istifa etmesi sebebiyle aile Edremit'e yerleþir. Böylelikle bir ömrü meskensiz geçiren bir adam için ilk yolculuk yapýlmýþ olur. 1914 yýlýnda I. Dünya Savaþý nedeni ile Salahattin Bey askere alýnýnca, aile Çanakkale'ye geçer. 1918 senesine kadar savaþ bölgesinde kalmak, Sabahattin Ali'yi oldukça etkiler.

Çocukluðunun genelinde annesinin rahatsýzlýðý, babasýnýn iþlerinin bozulmasý ve ailenin ekonomik durumu nedeniyle Sabahattin Ali erken yaþlarda hayat mücadelesinin içinde yer alýr.

Eðitimine Ýstanbul Üsküdar Doðancýlar’daki Füyûzat-ý Osmaniye Mektebi'nde baþlayan Sabahattin Ali, ailesinin Çanakkale'ye gitmesi ile Çanakkale Ýbtidaî Mektebi'ne girer. Okul savaþ nedeniyle öðretmensiz kalýp kapansa da, babasý ve diðer subaylarýn yardýmý ile tekrar açýlýr ve Türkçe derslerini Salâhattin Bey verir. Aile 1918'de Salahattin Bey'in askerlikten istifasý üzerine Ýzmir'e yerleþir. Ýzmir'in Yunan iþgaline uðramasý sonucu Edremit'e, annesinin ailesinin yanýna gitmek zorunda kalýrlar. Bu süreçte Sabahattin Ali, Edremit Ýdadisi'ne devam eder. 1921 senesinde eðitimine devam etmek için Ýstanbul'a, dayýsýnýn yanýna gelir, ancak bir yere giremeyince bir yýl sonra Balýkesir Dârülmuallimîn'e girer. Sabahattin Ali aslýnda baba mesleðine devam etmek, orduya katýlmak istemiþse de, o yýl askerî okula öðrenci alýnmayýnca bu isteðini hayata geçiremez.

Ýlk öyküsü “Horoz Mehmet”i bu yýllarda kaleme almýþ ve þiir yazmaya baþlamýþtýr. Okumayý ve okulunu seven Sabahattin Ali için ilk þikâyet (ya da ilk ihbar) o yýllarda olur ve intihara giden bu yolda, çabuk döndürülse de, okul gözünde soður. Öðretmenlerinin desteði ile Ýstanbul Öðretmen Okulu'na geçiþ yapar. Son sýnýfý burada tamamlayan Sabahattin Ali, 1927 senesinde okulu bitirip Yozgat Cumhuriyet Mektebi'ne atanýr. Bir yýl ilkokul öðretmenliði yaptýðý Yozgat'ta çok bunalan ve Ýstanbul özlemi çeken Sabahattin alinin bu yýllarý “Bir Siyah Fanila Ýçin” adlý hikâyesinin temelini teþkil eder.

1928 senesinin yazýnda Ýstanbul'a gelen Sabahattin Ali, Maarif Vekâleti'nin yabancý dil öðretmeni yetiþtirmek için Avrupa'ya öðrenci göndereceði haberi üzerine sýnava girer ve sýnavda baþarýlý olarak Almanya'ya gider.

Sabahattin Ali, Almanya'da önce bir bayanýn evinde pansiyoner olarak kalmaya baþlar, 15 gün Berlin'de, 1 yýl kadar da Postdam'da kalýr. Almancasýný ilerletmek için özel kurslara devam eder. Bu arada okumalarýný yoðunlaþtýran, özellikle Ivan Turgenyev, Maksim Gorki, Knut Hamsun gibi isimleri okuyan Sabahattin Ali, “Terkib-i Bend”i tamamlar. Bir taraftan þiir yazýmýna devam ederken, Berlin'de daha çok aristokrat ve subaylarýn çocuklarýnýn gittiði bir okula baþlar. Bu ortama alýþmasý pek mümkün gözükmüyordur ve neticede yaþanan tatsýz bir olay ile okuldan ayrýlýr. Bu ayrýlýþ ayný zamanda Türkiye'ye dönüþle sonuçlanýr. 1930 senesinde ülkeye döner ve Bursa'da ilkokul öðretmenliðine atanýr. Bu arada Gazi Enstitüsü'nde açýlan yabancý dil sýnavlarýna katýlýr ve aldýðý yeterlilik belgesiyle 1930-1931 ders yýlý baþýnda Aydýn Orta Mektebi'nde Almanca öðretmenliðine verilir.

1930'lu yýllar ilk toplumsal gerçekçi denemelerinin yayýmlandýðý ve Nazým Hikmet ile tanýþtýðý bir dönemdir. Yazý süreci hýzla devam etmektedir; ancak ikinci bir ihbar, bu sefer onun tutuklanmasýna yol açacaktýr. Aydýn Erkek Sanat Mektebi'nde bulunan Türkiye Komünist Partisi'nin Kýzýl Ýstanbul adlý gazetesi, onun öðrenciler üzerinde yýkýcý etkisi olduðu ihbarý ile tutuklanmasýna neden olur. Söz konusu parti ile iliþkisi olmadýðýndan dava beraatla sonuçlansa da, 3 ay süren tutukluluðu, onun eserlerindeki karakterlerin oluþmasýnda önemli bir yer edinir.

1931 senesinde Konya'ya atanýr. Burada annesi ve kýz kardeþi ile birlikte yaþayan Sabahattin Ali, hem Almanca öðretmenliðine devam eder, hem de kalemini iþletir. Yazdýklarýný bir taraftan da dergi ve gazetelere gönderir. Kuyucaklý Yusuf bu dönemde Yeni Anadolu gazetesinde 15 sayý kadar tefrika edilir, ancak ücreti ödenmeyince tefrika yarým kalýr. Sabahattin Ali burada, bir arkadaþ meclisinde okuduðu Memleketten Haber isimli þiiri Atatürk'e hakaret içerdiði gerekçesi ile ihbarda bulunulur ve hakkýnda dava açýlýr.

26 Aralýk 1932 senesinde tutuklanan Sabahattin Ali’nin Konya’dan Sinop’a uzanan tutukluluðu, 29 Ekim 1933'te cezasý baðýþlanmasýyla son bulur. Sabahattin Ali hapishane düþüncelerini “Duvar” hikâyesinde çok güzel ifade etmektedir.

"Bir mahpusu dünya ile hiç alakasý olmayan bir zindana kapamak, ona en büyük iyiliði yapmaktýr. Onu en çok yere vuran þey, hürriyetin elle tutulacak kadar yakýnýnda bulunmak, ayný zamanda ondan ne kadar uzak olduðunu bilmektir."
Sinop Cezaevi, Nazým Hikmet, Kerim Korcan, Sabahattin Ali gibi birçok yazarýn uðrak yeri olarak tarihe mal olmuþtur. Sabahattin Ali Göklerde Kartal Gibiydim ve Aldýrma Gönül adlý bu güzel hapishane þiirlerini burada yazmýþtýr. Yüreðindeki yar yarasýna merhem olmasý umuduyla.

“…
Kimseye soramadýðým,
Doyunca saramadýðým,
Görmesem duramadýðým
Nazlý yârimden ayrýldým.”

Cumhuriyet'in onuncu yýl dönümünde çýkarýlan Af Kanunu ile hapishaneden kurtulan Sabahattin Ali, önce Ýstanbul'a sonra da Ankara'ya gider. Niyeti iþine bir an önce geri dönmektir.

Memurluktan kaydý silinen Sabahattin Ali, yeniden memur olabilmek için bir dilekçe verir. 7 aylýk bir inceleme sonucunda kendisinden kanaatlerini deðiþtirdiðine dair bir kanýt istenir. “Benim Aþkým” adlý bir þiir yazarak Atatürk'e sevgisini belirttikten sonra dilekçesine "Muvafýktýr" yazýlýr. Önce Neþriyat Müdürlüðü'nde büro þefliðine atanýr, daha sonra 1934 senesinde Talim ve Terbiye Dairesi'nde ikinci sýnýf mümeyyizliðine verilir.

Düzenli bir hayat ve belki de bir yuva sýcaklýðý, yerleþik bir hayat özlemi ile evlenmeye karar verir. 1935 senesinde Aliye Haným ile evlenir ve bu evlilikten kýzý Filiz dünyaya gelir. Sabahattin Ali için bu mutlu günler Ankara'da devam etmektedir. Mümeyyizlik kadrosu kaldýrýlýnca Neþriyat Dairesi'nde ikinci sýnýf Kalembaþýlýðý’na getirilir. Ayrýca bu dönemde Ankara ikinci Ortaokulu'nda Almanca öðretmenliði yapar. 1936 senesinde 'Ali' soyadýný alýr.

1937 senesinin baþýnda askere çaðrýlan Sabahattin Ali, ailesi ile Ýstanbul'a gelir. 2 ay er, 6 ay öðrenci olarak eðitim aldýðý Harbiye'den sonra 1938 baþlarýnda yedek subay olarak Eskiþehir'e gönderilir. Terhisinden sonra Ankara'ya gelir.

II. Dünya Savaþý nedeni ile önce Sarýkýþla, ardýndan da Ýstanbul'da yeniden görev yapmaya baþlar. Ýstanbul'da iken “Kürk Mantolu Madonna”yý yazýlmaya baþlamýþtýr.

1938 senesinde, Ankara Musiki Öðretmen Okulu Türkçe öðretmenliðine atanan Sabahattin Ali, daha sonra bu okulun yerini alan Devlet Konservatuarýnda, önce Karl Ebert'in asistanlýðýna daha sonra da dramturgluk görevine getirilir.

Sabahattin Ali yýllar içerisinde hep gözlenen ve þüphe ile bakýlan biri olmuþtur. 1941 senesinde bir akrabasýnýn düðünü için gittiði Edremit'te, bir sabah gezintisi sýrasýnda tuttuðu notlar, onun casus olarak suçlanmasýna sebep olmuþtur. 1935-1945 yýllan arasý en verimli dönemi olurken, 1944 senesinde Nihal Atsýz tarafýndan “Ýçimizdeki Þeytan” adlý romanýndan ötürü baþbakana yazýlan mektup ve ardýndan Ali'nin açtýðý dava onun düzenini bozar. Mahkeme, sonuçta Atsýz'ý mahkûm etse de bunu izleyen günlerde Sabahattin Ali þahsýna yapýlan saldýrýlardan yakasýný kurtaramaz. Hayatýný yazarlýk yaparak kazanmaya karar verir ve Konservatuardan ayrýlýr.

Konservatuar'dan ayrýldýktan sonra Ýstanbul'a gelen Sabahattin Ali; Gün dergisinde hikâyeler, LA Turquie ve Yeni Dünya gazetelerinde siyasal fýkralar yazar. Muhalif seslerin susturulduðu 1945 senesinde gerçekleþen olaylar neticesinde Sabahattin Ali tekrar iþsiz kalýr. Bu olaydan sonra önce Gerçek gazetesinde, daha sonra Aziz Nesin ve Rýfat Ýlgaz ile Marko Paþa, Malûm Paþa, Merhum Paþa, Mazlum Paþa gibi gazetelerde çalýþýr.

Buralarda yazdýðý yazýlardan ötürü hakkýnda 'neþren hakaret' davalarý açýlýr. “Topunuzun Köküne Kibrit Suyu” adlý yazý Aziz Nesin'e ait olmasýna raðmen sorumluluðu üzerine alýr. Davalardan biri kesinleþince 3 aya mahkûm olur. Ýstanbul ve Üsküdar'da günlerini doldururken, 1947 Eylülünde hapisten çýkar, ancak “Adalet Koridorlarýnda” yazýsýndan dolayý hakkýnda tekrar dava açýlýr. 19 Aralýk tarihinde tutuklanýp, Sultanahmet'te 12 gün hapis yatar.

"Çalmadan, çýrpmadan, bize ekmeðimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz býrakmadan yaþamak istemek bu kadar güç, bu kadar mihnetli; hatta bu kadar tehlikeli mi olmalý idi?" diye sorar kendine; artýk gücü kalmamýþtýr. Hapishaneden sonra Zincirli Hürriyetteki yazýsýnýn ardýndan kovuþturmaya uðramak artýk son nokta olur ve bir kamyon alýp nakliyeciliðe baþlar. Sürekli gözlem halinde olmak, onda pek çok deðiþikliðe sebep olur; sokaklarda tebdili kýyafet dolaþmaya baþlar. Çareyi yurtdýþýna çýkýp hayata yeniden baþlamakta gören Sabahattin Ali, Fransa'ya gitmek için pasaport ister, fakat kendisine pasaport verilmez. Bunun üzerine kaçma planlarýna baþlayan Ali, Amerika'dan getirtilen baský makinesini satarak borçlarýný öder ve kalan parayý da Ankara'ya ailesine bir mektupla gönderir.

“…
Baþým dað, saçlarým kardýr,
Deli rüzgarlarým vardýr,
Ovalar bana çok dardýr,
Benim meskenim daðlardýr.

Þehirler bana bir tuzak;
Ýnsan sohbetleri yasak;
Uzak olun benden, uzak,
Benim meskenim daðlardýr.
…”

Hapisteyken tanýþtýðý Hasan Tural isimli biri, onu Ali Ertekin ile tanýþtýrýr. Yapýlan plan sonucu; Edirne'ye peynir götürmek için yine cezaevinden tanýdýðý þoför Salim, Ali Ertekin ve Sabahattin Ali yola çýkarlar. 31 Mart'ta Kýrklareli'ne hareket edilip Kýzýlcadere köyüne gelindiðinde Sabahattin Ali ve Ali Ertekin yola kendileri devam ederken, kamyon Salim ile geri gönderilir. Bu tarihten sonra Sabahattin Ali'den bir daha haber alýnamaz. Pek çok kiþi onun yurtdýþýna çýktýðýný düþünürken, 16 Haziran 1948 tarihinde bir çobanýn bulduðu cesedin Sabahattin Ali'ye ait olduðu tespit edilir. Bulunan cesedin daðýlmýþ olmasý kimlik tespitine izin vermediðinden geride pek çok soru iþareti kalýr.

6 ay süresince devam eden incelmelerde, Bulgaristan'a adam kaçýran bir þebekenin izlenmesi sýrasýnda, Ali Ertekin bu iþle ilgisi olduðu gerekçesi ile tutuklanýr ve ifadesinde, "Söylediði sözler bende nefret uyandýrmaya baþlamýþtý" diyerek millî duygular içerisinde Sabahattin Ali'yi öldürdüðünü itiraf eder. 4 yýla mahkûm olan Ali Ertekin Af Kanunu ile hapisten çýkarken, geride pek çok söylenti kalmýþ, bu iþin arkasýnda kimlerin olduðu ve Sabahattin Ali'nin gerçekten kaçarken mi öldürüldüðü, bugün bile üzerinde tartýþýlan bir konu olarak kalmýþtýr.

“…
Yarimi ellere verin;
Sevdamý yellere verin;
Yelleri bana gönderin;
Benim meskenim daðlardýr.

Bir gün kadrim bilinirse,
Ýsmim aðza alýnýrsa,
Yerim soran bulunursa:
Benim meskenim daðlardýr”

Sabahattin Ali'nin hikâyeciliðinde ön planda olan gerçekçilikte, babasýnýn etkisi þüphesiz önemlidir. Ýlk yazdýðý kompozisyonda babasý ile çýktýklarý avý anlatýr. Ancak bu anlatýmda, "Sabah güneþin ilk ýþýklarý penceremize vururken... " þeklindeki baþlangýç, babasýnýn tepkisine neden olur: "Ulan, der, biz ava çýktýðýmýz zaman daha güneþ doðmamýþtý. Sen nasýl olur da, güneþin ýþýnlarýndan söz edersin! Bu bir aldatmacadýr. Yalancýsýn sen! Kimi aldatýyorsun! Yazacaksan doðru dürüst yaz. Yalan dolan istemez!" Bu aldýðý ilk derstir ve özellikle Anadolu'ya yöneldikten sonra yerini bulur. Kendi ile sürekli bir hesaplaþma halindeki Sabahattin Ali, kendini aldatma çabasýný dahi yazýlarýnda itiraf eder. Kendini ortaya koymaktan çekinmezken de kahramanlarý genellikle kendisidir. "Benim kanaatimce sanat, insana insaný ve hayatý ve bunlarýn manasýný öðretmekle muvazzaftýr." sözleri onun sanat anlayýþýný özetler mahiyettedir.

“Döndüm daldan kopan kuru yapraða
Seher yeli daðýt beni, kýr beni
Götür tozlarýmý burdan uzaða
Yarin çýplak ayaðýna sür beni

Ayýn þavký vurur sazým üstüne
Söz söyleyen yoktur sözüm üstüne
Gel ey hilal kaþlým dizim üstüne
Ay bir yandan sen bir yandan sar beni
…”

Kaleme aldýðý eserlerine bakýldýðýnda; ilk yazdýklarýnda aþk temasý öne çýkarken, sonralarý toplumsal sorunlara yönelik olarak köy ve köylüler, doktorlar ve hastaneler, cezaevi ve tutuklular ile aydýnlar ve yöneticiler eserlerinde sýklýkla iþlenmeye baþlanýr. Konuþma diline yakýn, yalýn bir dil kullanmasýnda, halka yakýn olma ve onun anlayamayacaðý kelimeleri kullanmama etkilidir. Öykülerini bir olaya dayandýran ve olayý da bir durum gibi algýlayan Sabahattin Ali'nin olaylarý toplumsal aðýrlýklýdýr.

“…
Her sabah ilk ýþýklar gözlerimi oyardý,
Uyanan taþ duvarlar iniltimi duyardý.
…”

Çalkantýlý bir hayatýn içerisinde yaþadýklarý ve uðradýðý ihanetler onu yalnýzlaþtýrmýþ, tabiata daha fazla sýðýnmasýna sebep olmuþtur. Bütün eserlerinde yer alan anlaþýlmama, bir köþeye çekilme, ya da olaylarý kabullenme þeklinde ortaya çýkan küskünlük diyebileceðimiz soyutlanma hali, ömrüne yayýlan bir yaþanmýþlýktýr. Bulamadýðý cevaplar ile çaresiz kalýrken, yaþanan ve benimsenen hayatýn teferruatlarla çevrili oluþu, onun istediði doðal hayata ve özgürlüðe engel olmasý nedeniyle çaresizliðini artýran bir etkendir. Bu doðal olma halini karþýlýklý iliþkilerde de arayan Sabahattin Ali için, tüm yazdýklarýnda samimiyet kendini belli eder.

“…
Ruhum bir heykel gibi düþüp parçalanýrdý.
Bu sesleri duyanlar gülüyorum sanýrdý.
…”

Mustafa Kutlu'nun, "Gözleri sulh içinde yaþanýlan, mazlumlarýn seslerinin iþitilmediði bir dünyaya açýlsaydý; herhalde lirik, pastoral, coþkun þiirler yazardý. " sözleri Sabahattin Ali'nin þairliði de göz önüne alýndýðýnda, onun coþkulu, duygulu ve hassas kiþiliðini öne çýkarýyor. Eserlerinde aþký da masalýmsý bir yorumla ifade ederken, bazý tiplemelerindeki dengesizlik, yalnýzlýk ve biraz da irade noksanlýðýnýn göstergesi olarak ifade bulur.

“…
Bazen kendi kendimin elinden kurtulurdum,
Kalbimi bir çamurda çýrpýnýrken bulurdum.
…”

Yazýya erken yaþlarda baþlayan Sabahattin Ali'nin yayýmlanan ilk öyküsü, 1928 senesinde Irmak dergisinde çýkan “O Arkadaþým” adlý öyküdür. Daha sora Çaðlayan dergisinde þiirleri ve öyküleri yer alýr. Kitaplarýna giren öykü ve þiirleri ise Yedi Meþale dergisinde yayýmlananlar arasýndandýr. Ýlk toplumsal gerçekçi öyküleri Resimli Ay'da, yayýmlanýr, ilk kitabý “Deðirmen” 1935 yýlýnda çýkar. Bunu 1936'da “Kaðný” izler. Ölümünden önce 5 kitapta toplanan öykülerinin diðerleri ise; Ses, Yeni Dünya ve Sýrça Köþktür. Ýyi bir gözlemci olarak, kullandýðý halka yakýn dil ile pek çok eser verirken, romanlarý arasýnda bir seri olarak düþünülmüþ ama devamý gelmemiþ olan “Kuyucaklý Yusuf”, önemli bir yer tutar. “Kürk Mantolu Madonna” ve “Ýçimizdeki Þeytan” ise sevi ve aydýnlar arasý iç çatýþmalarý yansýtmasý açýsýndan etkileyici diðer romanlarýdýr.

Irmak, Servet-i Fünun, Hayat, Meþale ve Güneþ dergilerinde de þiirleri yayýmlanan Sabahattin Ali'nin bu þiirleri “Kurbaðanýn Seranadý”na girmiþtir. Ýlk yayýmlanan þiir kitabý ise “Daðlar ve Rüzgâr”dýr. Bu ilk þiir kitabýndaki hâkim hava halk edebiyatý tarzý olup þiirlerin çoðunluðu koþma biçimi ile yazýlmýþtýr. Özellikle hapishane günlerinde kaleme aldýðý özgürlüðe özlemini dile getiren þiirleri ilgi uyandýrmýþ, bu þiirler daha sonraki yýllarda bestelenmiþtir. En çok dillendirilmiþ þiiri, 1977 yýlýnda Kerem Güney tarafýndan bestelenen “Hapishane Þarkýsý V (Aldýrma Gönül)” olurken; “Leylim Ley, Daðlar Daðlar, Ben Yine Sana Vurgunum, Hapishane Þarkýsý I (Göklerde Kartal Gibiydim)” diðer bilinen bestelenmiþ eserleridir.

Sabahattin Ali, okuma meraký ve öðrenme arzusu içinde ilerlettiði Almancasý ile pek çok çeviri de yapmýþtýr. Antigone, Fontamara, Üç Romantik Hikâye, Minna Von Barnhelm çevirileri arasýnda yer alýr. Sabahattin Ali'nin bunlarýn dýþýnda bazý derlemeleri de bulunmaktadýr. Markopaþa Yazýlarý ve Ötekiler, Ýki Gözüm Ayþe ve Mahkemelerde bunlardandýr.

Birçok besteli bestesiz þiir, birçok öykü, birçok roman ve çeviri eserler býrakan Sabahattin Ali’yi ölüm yýl dönümünde özlem ve takdirle anýyoruz. Ruhu þad, mekâný cennet olsun. Bir vatan haini daha bu dünyadan göçmüþ oldu. Vatanseverlere müjdeler olsun. Þairin Son Mektup þiiriyle bitirelim:

“Ey yâr, bu mektubu aldýðýn demde
Kara topraklara verdim kendimi
Her þey bana engel oldu âlemde
Bir coþkun nehirdim, yýktým bendimi

Benim gönlüm doðuþundan deliydi
Baþka dünyalarýn þaþkýn seliydi
Bunun böyle olacaðý belliydi
Her þey biter sel yerine döndü mü

Yýldýz olur sana ýþýk tutarým
Bülbül olur pencerende öterim
Yer altýnda belki rahat yatarým
Yer üstünde çektiklerim dindi mi

Þimdi yaþamayý tatlý bulursun
Koþarsýn, gülersin, tez yorulursun
Bir gün olur yine bana gelirsin
Deli gönlün yaþamaya kandý mý”

3 Nisan 17
Gölcük
Osman Aktaþ



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn yazarlar ve þairler kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Devrimci Bir Derviþ: Mehmet Akif
"Kadýn Þairler Aþktan Bahsettikleri Zaman" Üzerine Birkaç Söz
Göðüs Kafesinde Kuþ Yetiþtiren Þair: Þükrü Çanku
Yazar ve Þairlerin Deðiþen Anatomisi ve Sosyal Statüsü
"Bir Fincan Kahve Olsa"
"" - Miþ…"li Gelmiþ Zaman
"Göçer Bir Þehir"
Alýn Yazýlarý - Mekân Düþüncesi
Edebiyat Hayat Memat Üzerine I
Yazlýk Sinemadan Kýþlýk Düþlere

Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Millet Olmak Ýçin Toplumsal Deðerler
Çaðýn Ütopyasý
Her Yusuf Düþüne Bir Kenan Ülkesi
Sosyal Medyada ve Tanýtým Panolarýnda Dilencilik
Ýki Katilin Dayanýþmasý
Eðitim Bakanýyla Sanal Bakýþma
Fýsýltý Ormanýnda Kýble Tespiti
Politik Arenada Kör Dövüþü
Sosyal Medyada Uzay Sempozyumu
Bu Vatan

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Bir Veda Partisinde Veda Hutbesi [Þiir]
Düþ Geçiti [Þiir]
Saat Gökyüzüne Yaklaþýyor [Öykü]
Efsun [Öykü]
Sevgi Ya da Aþk Algýsý [Deneme]
Doðanýn Çýlgýn Yaratýðý ve Aþk [Deneme]
Aþkýn Tarifi [Deneme]
"Korkma Sönmez... "" Þairi [Deneme]
Bugün 23 Nisan [Deneme]
Eros'a Rekabet [Deneme]


Osman AKTAÞ kimdir?

1965 Erzurum doðdu. Gazi üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, TDE bölümünden mezun oldu. Sýrasýyla Van, Bartýn, Antalya,Bursa, Ankara, Bodrum'da öðretmen olarak görev yaptý. Halen Kocaeli'bde görev yapmakta. yaklaþýk 40 yýldýr þiir,öykü ve eleþtiri yazýlarý yazmakta. Eserleri: 1. ayArsýz; Uludað Yayýnlarý 2007 (Þiirler) 2. bermudayý tek geçmek; Cinius Yayýnlarý 2016 (Þiirler) 3. AsiMilat(ör); Cinius Yayýnlarý 2017 (Politik Denemeler) 4. (D)OKU(N)MUÞTUK; Cinius Yayýnlarý (Kitap Eleþtirileri) 5. cennet cazgýrlarý; Cinius Yayýnlarý 2017(Þiirler) 6. çorak düþler ülkesi; Cinius Yayýnlarý 2018 (Þiirler) 7. Yaðmur Yankýlarý; Artus Yayýnlarý 2018 (Öyküler) 8. Sessiz Çýðlýk; Cinius Yayýnlarý 2018(Kitap Eleþtirileri) 9. dar vakitte aþk; Cinius Yayýnlarý 2018 (Þiirler) 10. Âþýk Hüseyin Fizâhî; Cinius Yayýnlarý 2018 (Þiirler) 11. Þuaraya Elhan Olmak; Cinius Yayýnlarý 2019 (Þairler Üzerine Denemeler) 12. ναυάγιο αγάπης (enkaz-ý aþk): Cinius Yayýnlarý 2019 (Þiirler)


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Osman AKTAÞ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.