(Belki de "Ýdiotik Vaziyetler II")


Bizler kifayetsiz muhterisleriz!..
Kalleþ, korkak, dedikoducularýz!..
Neden?
Çünkü senin gibi:
Sular seller gibi çaðlayan Türkçe'mizin yaný sýra; Arapça, Farsça, Ýngilizce, Fransýzca, Ýspanyolca, Rusça vs. bilemediðimizden...
Karþýnda ezikleri oynadýðýmýz onca meziyetin var.
Meselâ çaresizliðimiz:
“Lettre sur les Avaugles à L’usage de Ceux Qui Voient” i Denis Diderot deðil de sen yazýp, Aydýnlanma Çaðý’na katkýda bulunduðundan...
“Lettres Philosophiques” ve “Lettres Anglaisas”larý Voltaire deðil de sen yazarak Aydýnlama Çaðý’na ve demokrasiye þerh düþtüðünden...
Tolstoy kim oluyor, Dostoyevskiy de ne menem adamdýr?! “Prestuplenie i Nakazanie” ve “Voyna i Mir” de senin kaleminden çýktýðýndan...
Gülistan ve Bostan’ý sen yazarak Sâdî’nin bilgeliðini elinden aldýðýndan...
Hâfýz’ýn ferasetini, Hayyam’ýn zekâsýný ve nüktesini bire bir sen sergilediðinden...
Mevlânâ’nýn hoþgörüsünün, tasavvufî derinliðinin ve yüceliðinin günümüz temsilciðini sen kapýp, baþkalarýna zerrece fýrsat vermediðinden, Mesnevi’yi satýr satýr sen derc edip kemâle erdirdiðindendir...
***
Eh, ne yapalým?!
Kur’an müfessiri sen...
Altý bin altý yüz altmýþ altý âyet senin dilinde ezber...
Sâhih hadislerin tamamý senin hafýzanda...
Üstüne üstlük Emevîlerin uydurduðu hadislerin bülbüllüðü de senin müktesebatýnda…
Ayrýca...
Dörtlü Takrir de senin kaleminden çýktýðýndan...
Yassýada’da Menderes’in avukatlýðýný yaptýðýndan; zaman zaman askerden Tompson dipçiði yediðinden...
Menderes ve arkadaþlarý, Deniz Gezmiþ ve arkadaþlarý yaðlý kendire çekilirken; dünyayý ayaða kaldýran bir insan haklarý savunucusu olarak, yerküreye nâm salan gene sen...
Burada bir hâþiye açýp bunu da sormak benim hakkýmdýr:
“Bizler, yetmiþli yýllarda: Allah, Kur’an, ezan, vatan, millet, bayrak diyerek kýzýl kurþunlara göðüslerimizi gererken; sen, hangi kuytulara siniyor, kimlere el kaldýrýp teslim bayraðý çekiyordun?”
El hak;
12 Eylül mâhkemelerinde idamla yargýlanan, taþ binalarda iþkencelerden geçirilen yine sen...
***
Uzatmayalým...
Bu kadar ulu vasýflarýn sâhibi ve zor zamanlarýn muhatabý sen iken...
Bizler kifayetsiz kalýyoruz tabiî...
***
Eh, son tahlilde: Cahalýk gardaþ, n’idek?
Ayýbýmýz büyük, utanmadan bir de mütefekkir numarasý yapýyoruz.
Meselâ:
Yozgat’ýn Sarýkaya ilçesindeki bekçi Memed’i biliyoruz da…
Fransa’nýn köylüðünden Parisli Jean-Paul Sartr’ý bilmiyoruz…
Ali Þeriatî denildiðinde tüylerimiz diken diken oluyor. Zira adamcaðýzý bizzat “þeriat” zannediyoruz…
***
Baþka marifetlerimiz de var!
Entel dantel tayfasýndan anlamýný dahi bilmediðimiz birkaç marjinal kelime araklayýp, papaðan gibi sürekli onlarý tekrar yazýyor, ekranlardan onlarý halkýn gözüne sokuyoruz...
Zurnanýn zýrt deliði bir adam olduðumuzu unutup, demokrasi adýna canlarýný ortaya koyanlara ucuz kahramanlýk taslamaya kalkarak saldýrýyoruz...
Yalakalýðýmýzý, yardakçýlýðýmýzý, yandaþlýðýmýzý bayrak yapýp arþ-ý âlâya çekmeye çalýþtýðýmýzý yüzümüze vuranlara köpürüp, kudurup; aðzýmýzdan tükürükler saçýyoruz...
Korkak, kalleþ, dedikoducu nâmertleriz bizler!
***
Affýnýza sýðýnýrýz Haþmetmeap!
Siz hiç:
Ýroni, hiciv, alegori, teþbih, istiare, kinaye, teþhis, tecahül-i arif vs. nedir bilir misiniz?