..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Küle deðil, ateþe üflemelidir." -Divanü Lügat-it Türk, Savlar
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > Karakterler Üzerine > Oðuz Tepe




25 Þubat 2015
Þans ve Dans (Sekizinci Bölüm)  
Oðuz Tepe
Yazdýðým ilk romandýr.


:AHDF:
Sekizinci Bölüm



I



Kýyýya vuran dalgalarýn, kýyýya býraktýðý beyaz köpükler, çýplak ayaklarýyla el ele tutuþup, kumsalda yürüyen evli çiftin, mutluluklarý þerefine patlatýlan þampanyanýn köpüklerine benziyordu. Selim Bey ile Münevver Haným, birbirleriyle konuþmadan yürümeye devam ediyorlardý. Otelin yerleþim konumuna göre, bulunduklarý yerden koyun sað tarafýna doðru yürümeyi tercih etmiþlerdi. Gelip geçmekte olan zaman dilimi, her ikisinin de umurunda deðildi. Burada geçirecekleri iki haftalýk tatilin, daha ilk haftasýnýn ortalarýndaydýlar. Denizden esen meltem rüzgârý, Münevver Hanýmýn siyah saçlarýný hafiften dalgalandýrýyordu. Münevver Haným, kocasýyla birlikte üç yýldýr yaþadýklarý, sahil kasabasýnda da güzel günler geçirdiðini anýmsadý. Kocasýnýn emekli olmasý ve iki çocuklarýný da büyütmüþ olmalarýndan ötürü de, Ýstanbul’da yapacaklarý fazla bir þey kalmadýðýna karar veren karý koca, kocasýnýn yýllardýr çalýþmýþ olduðu iþ yerindeki en iyi arkadaþý Galip’in, memleketi olan sahil kasabasýna taþýnmýþlardý.

Taþýndýklarý iki yýl boyunca, her ilkbahar mevsiminde Ýstanbul’dan gelen Galip, eylül ayýna kadar sahil kasabasýnda kalýyor, yaz bitiminde de, Ýstanbul’a geri dönüyordu. Bir yýl önce, kocasý bir akþam eve geldiðin de Galip’in, çok hasta olduðunu ve hastanede yattýðýný, öðrendiðini söylemiþti. Haberi almalarýnýn üzerinden 24 saat geçmeden yanlarýna günlük eþyalarýný alarak, Galip’i hastanede ziyaret etmek üzere, Ýstanbul’a gitmiþlerdi. Anýmsadýðý kadarýyla, mart ayýnýn ortalarýydý. Galip’i, son kez görüyor olduklarýný da bilmiyorlardý. Münevver Haným, anýlarýndan sýyrýlarak ve elini tuttuðu kocasýna dönerek:

--- Bey, biraz dinlenelim mi? Dedi.

--- Haným, ne oldu sana? Seni, formunu kaybetmiþ olarak gördüm.

--- Bey, ben senide düþündüðüm için böyle dedim. Baksana ter içinde kaldýn.

--- Tamam, Haným. Haklýsýn. Þu kayanýn olduðu yerde oturup, biraz soluklanalým. Dedikten sonra dalgalarýn kayalara her çarpýþýnda, çýkardýklarý sesi duyabilecekleri, kayalardan birinin üzerine oturdular.

--- Bey, görüyor musun? Dalgalar burada daha çok coþuyorlar.

--- Görüyorum, Haným. Diyen Selim Bey, kayalýklara vuran dalgalarý seyretmeye baþladý. Geçmiþindeki bazý anlarýn, dalgalarýn kayalara vurarak, geriye döndükleri gelgitlere benzediðini aklýndan geçirdi. Selim Bey, bunlarý aklýndan geçirmeye devam ederken, yanýnda oturmuþ olan Hanýmýnýn, bulunduklarý yere yaklaþmakta olan, adama doðru çevrilmiþ olan gözlerini, sonradan fark etti.

--- Bey, buraya doðru birisi yaklaþýyor.

--- Farkýndayým Haným. Galiba o da, bizim gibi yürüyüþ yapmasýný seven birisi.

--- Haklýsýn Bey’de, sanki bize bir þey soracakmýþ gibi bir hali var sanki!

--- Telaþlanma Haným, adres soracak hali yok.

--- Telaþlanmýyorum Bey. Telaþlandýðýmý da nereden çýkartýyorsun? Dedikten sonra her ikisi de kendilerine doðru iyice yaklaþan adama, gözleriyle dikkat kesilmeye baþladýlar.

--- Merhaba!

--- Merhaba!

--- Merhaba!

--- Kusura bakmayýn sizi bu öðlen sýcaðýnda rahatsýz ediyorum.

--- Beyefendi. Kusura bakýlacak bir durum söz konusu deðil. Buyurun ne istemiþtiniz. Diyen Selim Bey’in, yanýnda oturan Münevver Haným, yanlarýna gelen adamýn, sohbete baþlamasýyla birlikte kocasýnýn koluna daha sýký sarýlmaya baþladý. Adam gayet normal bir ses tonu ile:

--- Teþekkür ederim. Ben her sabah buraya kadar yürüyüþ yapar ve buradan da geriye dönerim. Sizin de buraya kadar yürümüþ olduðunuzu, fark ettim. Sizin yürüdüðünüz yerde, bu sabahki yürüyüþüm sýrasýnda, kolumdaki saatimi düþürmüþüm. Sizler, saatimi gördünüz mü acaba? Diye sormak istemiþtim. Dedikten sonra, karþýsýnda duran adam ile kadýnýn ayný anda birbirlerine bakýp, hayýr anlamýnda kafalarýný sallamalarýnýn ardýndan:

--- Ben farkýnda deðilim. Yani dikkatlice yere bakmadým. Haným sen hiç dikkat ettin mi? Diyen Selim Bey, yüzünü Münevver Hanýma çevirdi.

--- Yok, ben de görmedim.

--- Gerçi bende sizin yürümüþ olduðunuz yoldan geliyorum. Bugün saatin kolumdan düþtüðünü, geç fark ettim. Sizden önce de bir iki kere bu güzergâhta yürüdüm. Bugün kafam karýþýk olduðu için, dikkatli olamayacaðýmý düþünerek size bir sorayým dedim.

--- Beyefendi, yerde saat bulmuþ olsak emin olun ki sizin bu açýklamalarýnýzdan sonra çýkarýp verirdik. Gerek Hanýmýmýn gerekse benim size söylemiþ olduðumuz gibi, ne yazýk ki biz saatinizi görmedik, çok üzgünüz.

--- Anlýyorum Beyefendi. Yeniden kusuruma bakmayýn. Bu arada adým Nuri. Tanýþtýðýmýza memnun oldum.

--- Benim adým da Selim, hanýmýmýn adý da Münevver.

--- Öyle mi! Çok memnun oldum Selim Bey ve Münevver Haným. Ben sizi baþ baþa býrakayým. Ýlginize yeniden teþekkür ederim. Ýyi günler dilerim. Diyerek, üzgün ve dalgýn bir ifade ile geldiði yöne doðru dönmekte olan adamýn arkasýndan:

--- Ýyi günler Nuri Bey. Size de iyi günler dileriz. Diye seslenen Selim Bey, eþi Münevvere doðru dönerek, aðzýnda ki alt dudaðýný üst dudaðýndan daha ileriye doðru çýkartýrken, bir yandan da iki elini omuz hizasýna kaldýrarak:

--- Vallahi Haným. Anlamadým! Umarým dedikleri doðrudur. Derken, bir yandan da, ellerini yavaþça bel hizasýna doðru indirdi.

--- Bey, Koskoca adam, neden yalan söyleme ihtiyacýnda olsun ki? Saati kendisi için çok deðerliydi herhalde ki, bu yüzden de bulabilme umudunu içinde taþýyarak, gelip bize de sorarak þansýný bir kere daha denemiþ oldu. Üzüldüm doðrusu.

--- Haným, yüzünü yine astýn. Haydi, kalk ta, biz de otele dönelim. Terimiz fazla kurumasýn.

--- Ne yapayým Bey, zil takýp oynayacak halim yok. Sende bazen çok tuhaf oluyorsun. Tamam, haydi kalk, geri dönelim. Dedikten sonra kocasýndan önce, oturduðu kayalardan kalkarak, kalkmaya çalýþan kocasýnýn elinden tutup kalkmasýna da yardým etti.

--- Sað olasýn Haným. Benden beþ yaþ genç olmanýn avantajýný kullanýyorsun. Ah senin gibi genç olmak vardý! Diyerek ve gülmeye baþlayarak, kendisini kaldýrýrken uzatmýþ olduðu ve tuttuðu eli býrakmayarak, uzaklaþmýþ olan adamýn gittiði yerden otele doðru yürümeye baþladýlar.

--- Bey, adamcaðýz kafasýnýn dalgýn olduðunu söyledi. Biz gene ne olur ne olmaz, giderken kumsala dikkatli bakalým. Belki adamcaðýzýn saatini buluruz.

--- Peki Haným. Senin bu halini, seni tanýdýðýmdan beri seviyorum. Bunu da bil. Diyen Selim Bey, eþinin sözlerinden sonra, eþi gibi bir yandan yürürken, diðer yandan da gözleriyle kumsala dikkatli bir þekilde bakmaya baþladý.

Hayatýn içerisinde, kaybolan eþyalar gibi, bir takým deðerlerin de yavaþ, yavaþ kaybolmaya yüz tutmaya baþladýðý zamanlar, daha yeni, yeni yaþanmaya baþlamýþtý. Kaybolan eþyalarýn yerine mutlaka yenisi alýnabilirdi. Ama kaybolan deðerlerin yerine yenisi alýnamazdý.



II



Deniz kenarýnda uzandýðý þezlongda, vücuduna güneþ yaðý sürmesine raðmen, güneþin omuzlarýný ve sýrtýný yakmasýna engel olamadýðýný, havanýn kararmýþ olmasýna raðmen, tatlý tatlý kaþýnmaya baþlamasýyla anlamýþtý. Fakat buðday tenli olmasýna karþýlýk nasýl da üç dört gün içinde bu kadar yanmýþ olduðuna Sibel anlam veremiyordu. Her iki eliyle sýrtýný, uzun olan týrnaklarýnýn ucuyla kaþýdýktan sonra, kendisine iki günden beri, dans türleri hakkýnda bilgiler veren Nuri Bey’le, otelde akþam yemeðinin verildiði yerde buluþacaklardý. Lise öðrenimini bitirene kadarki okul dönemlerinde, eðitimini almýþ olduðu müzik derslerinin, ne kadar da yüzeysel olduðunu, Nuri Bey’i tanýdýktan sonra, daha iyi anlamaya baþlamýþtý.

Nuri Bey’le birlikte geçirmekte olduðu iki gün boyunca, Hully Gully[1]isimli dans ile Langaus[2]dansý hakkýnda bilgiler edinmiþti. Otele geldikleri gece, kumsalda Nuri Bey’in yanýna gidip, ertesi gün de kendisiyle buluþacaklarý yere gitmekle ve kendisini yakýndan tanýma fýrsatýný yakalamakla ne kadar doðru bir karar vermiþ olduðuna, içten içe seviniyordu. Nuri Bey’de, keþfetmiþ olduðu ilk þey; Ýlk defa tanýþtýðý halde, sanki daha önceden tanýyormuþ da, belli bir süre görüþemedikten sonra, yeniden karþýlaþan, tanýdýk eski yüzler gibi, sýcacýk bir duyguya kapýldýðý idi. Bundan da adý gibi emin olmasýnýn, nedeni de Nuri Bey’in ruh güzelliðinden kaynaklandýðýný bilmesi idi.

--- Merhaba Sibel. Umarým çok bekletmemiþimdir. Diyerek arkasýndan kendisine doðru gelen, Nuri Bey’in sesini duymasýyla birlikte, geriye dönerek, üzerine þýk bir yazlýk elbise giymiþ olan ve yine beyaz renklere bürünmüþ haliyle karþýsýna çýkan Nuri Bey’e gülümseyerek:

--- Merhaba. Yok, Nuri Bey çok fazla bekletmediniz, bende yeni geldim sayýlýr. Diyerek, akþam yemeðine gitmeden önce, buluþma yeri olarak kararlaþtýrdýklarý yer olan ve ýþýklarý yanan havuzun kenarýnda, karþýlýklý olarak ayakta durdular.

--- Öyleyse güzel. Bu yaþýma kadar randevularýma sadýk kalmýþýmdýr. Bu akþamda bu alýþkanlýðýmý kaybetmemiþ olduðuma sevindim. O zaman, yürümeye baþlayalým. Bir yandan da sohbetimize devam ederiz.

--- Tamam.

--- Aklýma gelmiþken sormak istiyorum, iki gündür az çok tanýþýyoruz. Ben, senden yaþça bayaðý büyük birisiyim. Gel seninle anlaþma yapalým. Bundan sonra bana bey diye hitap etmeni istemiyorum. Amca ve dede dýþýnda, bana aðabey diyebilirsin. Dedikten sonra neþeli olan yüzüne daha çok neþe katarcasýna kahkaha atmaya baþladý.

--- Peki, dediðiniz gibi olsun, Nuri aðabey.

--- Hah! Ýþte böyle Sibel, neþelendikçe daha da çok güzelleþiyorsun. Bu da aðabeyinden sana, iltifat olarak gelsin. Diye sözlerini bitirmiþ olan, Nuri aðabeyinin iltifatý karþýsýnda, yüzünün kýzardýðýný anlayan Sibel:

--- Aðabey, çok teþekkür ederim. Ayrýca da çok naziksin. Sað ol. Diyerek yanaklarýnda hissettiði kýzarýklýðýn azalmasý için ne gerekiyorsa bir an önce olmasý için, dua ediyordu.

Sohbet ederek, akþam yemeði için geldikleri yerden, ay ýþýðý altýnda, uykuya yatmaya hazýrlanan koy da, harika görünüyordu. Otelin kuzey yönünde ki yamacýn üzerinde kurulu olan, diðer otelin dýþ ve iç aydýnlatma lambalarýndan yayýlan beyaz ve sarý ýþýklar, yamacýn boynuna takýlmýþ olan, beyaz bir inci kolye gibi görüntü oluþturuyordu. Denizdeki yatlardan etrafa yayýlan solgun ýþýklar da, deniz üzerine, tabak içinde býrakýlmýþ, mumlarýn ýþýklarýný andýrýyordu.

Nuri Bey ile Sibel gözlerine kestirip oturmak istedikleri masa konusunda anlaþtýktan sonra, açýk büfeden, akþam yemekleri için, yemek çeþitlerinden kendi tabaklarýna azar, azar aktararak, kararlaþtýrdýklarý masaya doðru giderek, masaya karþýlýklý olarak yerleþtikten sonra, yanlarýna gelen olan garsonlardan birine de, içecek olarak kendilerine raký getirmelerini istediler. Bir süre sonra gelen garson, raký þiþesini açarak, boþ olan iki kadehi de doldurup, yanlarýndan uzaklaþtý. Garsona, her ikisi de teþekkür ederek, karþýlýk verdiler.

--- Nuri aðabey, bugün, bir ara ne düþündüm, biliyor musun?

--- Düþündüðün þey neymiþ, söyle bakalým.

--- Keþke Nuri Bey’le, daha önce tanýþmýþ olsaydým diye, kendi kendime sordum. Örneðin, bundan beþ yýl önce ya da bilemedin dört yýl önce, seni tanýmýþ olsaydým, O zaman hayatým daha farklý olabilirdi.

--- Sibel, ben de derim ki, güzel olurdu. Ancak, aðabeyin olarak keþkeler dünyasýný ben hiç sevmedim, senin de keþkelerle fazla yaþamamaný öneririm.

--- Neden?

--- Çünkü keþkeler dünyasýnda fazla durduðun zaman, yaþadýðýn anýn kýymetini anlayamaz ve piþmanlýk duygularý altýnda ezilir gidersin.

--- Anladým ama yaþadýðýn anlar, kimi zaman çok sýkýcý oluyorsa, o zaman ne önerir siniz?

--- Yaþadýðýn o anlara, alternatif olarak sana tavsiyem olamaz. Aksine o anlara daha çok sýký sarýlmayý öðrenmeni isterim ve o yönde temennilerim olabilir. Bunlarý keþkelerle karýþtýrmamak gerekir. Keþke dediðimiz olaylarda piþmanlýk veya acý bir özlem varken, bahsettiðimiz olaylarda, acýsýyla tatlýsýyla o anýlarý yaþamak ve haz almak vardýr.

--- Haklýsýnýz galiba, temennileriniz için de, teþekkür ederim aðabey.

--- Bak, bugün ben de ne düþündüm! Sibel’e, tatili bitip ayrýlacaðýmýz ana kadar, daha kaç tane dansý öðretmeye çalýþabilirim, diye bütün gün kendime sorup durdum.

--- Aðabey, tatilim bitene kadar dans türlerini öðrenmek konusunda iyi bir öðrencin olacaðýmdan þüphen olmasýn.

--- Bundan þüphem yok, Sibel.

--- Yemekler de çok nefismiþ deðil mi? Sahi, dün konuþtuðumuz da, birçok ülkeyi gezdiðinizi söylediniz. Peki, yemek konusunda hiç sýkýntý yaþamadýnýz mý?

--- Evet, yemekler nefis. Diðer soruna gelince, þunu iyi bilmeni isterim ki, insanoðlu aç olduðu zaman, yemek ayýrýmý yapmaz. Ben onca ülke dolaþtým, birçok tatlarla karþýlaþtým ve sonuçta bunun bir kez daha doðru olduðuna tanýk oldum.

--- Haklýsýnýz aðabey, Annem de her zaman; ’’ Allah, insaný hiçbir zaman açlýkla terbiye etmesin.’’ Derdi.

--- Annen doðru söylemiþ. Akýllý kadýnmýþ. Dedikten sonra, akþam yemeði için gelen ve boþ masa arayan, Münevver Haným ve Selim Bey’le göz temasý saðlayarak:

--- Buyurun, istiyorsanýz bize katýlabilirsiniz. Diyerek onlarý masalarýna davet etti. Karþýlýklý olarak oturan, Nuri Bey ile Sibel’in yanlarýnda bulunan iki sandalyenin de, boþ olduðunu gören Selim Bey, eþi Münevver Hanýmýn gözlerine bakýp onunla anlaþtýktan sonra:

--- Teþekkür ederiz, ama Sizi rahatsýz etmiþ olmayalým. Derken, Nuri Bey, ayaða kalkarak:

--- Ne rahatsýzlýðý efendim! Allah aþkýnýza, buyurun lütfen, bu akþam burasý kalabalýk oldu. Gelin, gelin herhangi bir rahatsýzlýk vermeniz söz konusu bile deðil. Sibel söyle bakalým haksýz mýyým? Deyip Sibel’e baktý. Nuri Bey, bunlarý söylerken Sibel’de ayaða kalkmýþtý.

--- Haklýsýnýz aðabey, ne rahatsýzlýðý olacak ki. Aksine bende memnun olurum. Dedikten sonra Selim Bey ile Münevver Hanýma bakarak:

--- Buyurun efendim. Dedi.

Selim Bey ile Münevver Haným Sibel’in açýklamalarýndan ve davetinden sonra iyice rahatlamýþlardý. Ýkisi de yanlarýnda bulunan boþ sandalyeleri çekerek, Münevver Haným Sibel’in yanýna, Selim Bey’de Nuri Bey’in yanýna oturarak, onlara eþlik etmeye baþladýlar.

--- Hoþ geldiniz. Sibel bak, tanýþtýrayým. Yanýmda oturan beyefendinin ismi Selim. Senin yanýnda oturan hanýmefendinin ismi de Münevver Haným. Doðru hatýrlýyorum unutmamýþým deðil mi?

--- Memnun oldum. Benim adýmda Sibel. Hoþ geldiniz.

--- Sizin adýnýz da Nuri Bey’di yanýlmýyorsam. Maþallahýnýz var. Ýsimlerimizi unutmamýþsýnýz. Haným görüyorsun deðil mi? Beyefendinin hafýzasý da müthiþ!

--- Görüyorum Bey, bizde tanýþtýðýmýza memnun olduk Sibel Haným. Ayrýca ben de beyefendiyi, güçlü hafýzasýndan ötürü tebrik ederim.

--- Evet, Nuri efendim. Ýsmim konusunda sizinde maþallahýnýz var. Sizde unutmamýþsýnýz.

--- Kumsalda kaybolan saatinizi buldunuz mu? Sizin ardýnýzdan Hanýmla beraber gelirken, bizde çok dikkat ettiðimiz halde saatinizi bulamadýk.

--- Sahi, Nuri Bey bulabildiniz mi? Kocama sizin kadar üzülmüþ olduðumu belirttim.

--- Nuri aðabey, konu nedir? Saatinizi mi kaybettiniz?

--- Evet Sibel. Sana söylemeyi unuttum. Bu sabah kumsalda yürüyüþ yaparken kolumda ki saatimi düþürmüþüm. Onu aradým bulamadým. Öðleden sonra da, Hanýmefendiyle Beyefendinin de, saatimi düþürdüðümü, düþündüðüm kumsalda kayalýklara doðru yürürken gördüm. Dinlenmek için oturduklarýnda, hem ben de bir daha ortalýðý kolaçan edeyim, hem de kendilerine bir sorayým diye yanlarýna gitmiþtim. O zaman kendileriyle tanýþma fýrsatým oldu. Sað olsunlar. Ýlgi gösterdiler.

--- Nuri aðabey, canýnýz sað olsun, üzülmeyin.

--- Yok, çok üzülmüyorum ama çok sevdiðim bir dostumun hediyesiydi. O yüzden biraz üzgünüm.

--- Hanýmýmýn da az önce belirttiði gibi kendisi de, sizi öyle görünce ve siz konuyu anlatýnca size üzülmüþ olduðunu, siz ayrýldýktan sonra bana söyledi. Saðlýk olsun diyelim Nuri Bey.

--- Sað olun Hanýmefendi. Ne yapalým saðlýk olsun.

--- Ben beyefendi ve hanýmefendiyi uçakta görmüþtüm. Uçak indikten sonra, bizi buraya getiren minibüse bindiðimiz de kendilerinin, þoförün arkasýndaki koltukta oturduklarýný fark ettiðimde,‘ne hoþ rastlantý diye içimden geçirmiþtim.

--- Evet, Sibel Haným. Bizde sizi, minibüse bindiðinizde görünce, açýkçasý biraz þaþýrmýþtýk.

--- Bazen hoþ rastlantýlar güzeldir. Ýnsanlarýn birbirleriyle bu þekilde tanýþýyor olmasý da o hoþ rastlantýlarýn eseridir. Gerçi ben sizlerin geldiði uçakla gelen, birisi deðilim ama þu anda hep beraber ayný masayý paylaþan birisiyim.

--- Evet, Nuri Bey Siz bizim uçakta deðildiniz. Bugün kumsalda, siz bize yaklaþtýðýnýzda, doðrusunu söylemek gerekirse sanki sizi daha önceden tanýyormuþum gibi bir hisse kapýldým. Ancak, þu andan itibaren söyleyebilirim ki, sizi daha önceden hiç görmedim. Sende benim gibi düþünüyorsun deðil mi Haným?

--- Haklýsýn bey, bunu yemeðe çýkmadan önce odamýzda dillendirmiþtik, hatýrlýyorsan.

--- Sizler benden daha çok yaþayacaksýnýz. Bugün Nuri aðabey’i tanýyalý üçüncü günüm oluyor. Siz gelmeden kendisine anlatmýþtým. Benim içimde olan düþüncemi net þekilde siz ortaya koydunuz. Hakikaten beyefendinin dediði gibi, ben de o hisse kapýlmýþtým. Sanýrým Nuri aðabey’in özelliklerinden bir tanesi de bu olsa gerek.

--- Þahsým hakkýndaki düþüncelerinizden ötürü, hepinize çok teþekkür ederim. Bildiðiniz üzere ‘’insanlar çift yaratýlmýþtýr’’ derler. Kimi zaman buna inanýrdým, kimi zamanda inanmazdým. Sibel az çok bilir. O kadar ülke dolaþtým. Dolaþtýðým ülkelerde dillerini konuþmasýný bilmediðim, birçok insana rastladým. Ancak, içlerinde bazý insanlarý gördüðüm de, sizin de az önce ifade ettiðiniz þekilde ki ayný hislere kapýldým. Kim bilir, belki de dedikleri gibi hepimiz çift yaratýlmýþýzdýr. Dedikten sonra diðer masalarýnda dolu olmasýndan dolayý koþuþturma içinde olan garsonlardan bir tanesine el iþareti yaparak, yanlarýna doðru geliþini seyrettiði anda:

--- Kusura bakmayýn, sohbete daldýk. Sizlere içecek konusunda hiçbir þey soramadým. Ne içerdiniz? Derken, yanýna gelmiþ olan garsona yine eliyle biraz beklemesini, iþaret etti.

--- Önemli deðil Nuri Bey, Haným içki kullanmýyor. Ben raký içmesini severim.

--- Ben de meyve suyu alýrým.

--- Tamam. Diyen Nuri Bey, yanýnda beklemekte olan garsona sipariþleri verdikten sonra:

--- Selim Bey, demek ki sizde Sibel’le benim gibi raký içenlerdensiniz.

--- Aðabey, ben tatildeyim diye içiyorum. Yoksa her zaman içmem. Dedikten sonra sipariþleri getiren garsonun, masaya doðru yanaþarak, Münevver Hanýmýn önüne meyve suyunu, Selim Bey’in önüne de raký dolu bir kadeh, býrakýp masadan uzaklaþmasýný seyre daldý.

Gökyüzünde bulunan yýldýzlar, ay ýþýðýyla birlikte parlayýp duruyorlardý. Denize vuran ay ýþýðý, kýyýdan ufka doðru denizin üstünde patika’yý andýran bir yol çiziyordu. Ay ýþýðýnýn çizdiði patikayý andýran yolun üzerinde, balýkçý motorunun arkasýnda oturan balýkçýnýn da, güzelliðine güzellik katan, koyun açýklarýna doðru sakin inançlý þekilde yol alýþý da, herkese harika anlar yaþatýyordu.



III



Baðdaþ kurarak oturduðu kumlarýn üzerinde, avuçlarýnýn arasýna aldýðý kum taneciklerinin, parmaklarýný araladýðý anda, parmaklarýnýn arasýndan kumsala dökülüþünü izlerken, az ötesindeki denizin dalgalarý da, sakin bir þekilde kýyýya vuruyordu. Kumsalýn biraz ilerisinde, gecenin sessizliði içinde, denizi seyredip, ayný zamanda birbirlerine sýkýca sarýlmýþ olan çiftlerin, bu hallerini görünce, içinde Hakan’a karþý olan öfkesinin, daha da çoðaldýðýný hissediyor ve ‘Allah’ým, ne olursun, aklýma sahip ol!’ Diye kendi kendine söylenirken de, bir yandan da; ‘Hakan’ý nasýl affedebilirim. Haydi, ben affettim diyelim. Allah affedecek mi.’ Diye aklýndan geçen cümleleri sýralamaya devam ediyordu.

Kýzýný çok özlediði aklýna geldi; ‘Yavrum benim, kim bilir neler düþünüyordur. Gerçi ona iþ gezisine çýkacaðým söylemiþtim. Yalan söyledim ama bütün bu olumsuzluklar geçene kadar, olaný biteni bu þekilde algýlamasý gerekiyor.’ Diyerek, annesini akþamüstü aradýðýn da, kýzýnýn sesini de duyarak moralinin biraz yerine geldiðini düþündü. Türkan kendi iç dünyasýnda kopan fýrtýnadan en az hasarla nasýl çýkabileceðini düþünüyordu. Bir an önce kafasýný toplamasý gerekirken, bunu hala becerememiþ olmasýnýn ezikliðini de içinde yaþýyordu. Bu düþünceler içerisindeyken, bulunduðu ortamda ki sessizliði bozan sesin geldiði yere baþýný çevirdi.

--- Çocukken gökyüzünde bulunan yýldýzlarýn yalnýz olduklarýný düþünürdüm. Büyümeye baþlayýp, koca adam olduðum zamana kadar, gökyüzündeki yýldýzlar dýþýnda, insanlarýn da yalnýzlýklarýna çok tanýklýk ettim. Ýnsanlarýn yalnýzlýklarýna tanýklýk ederken, o yalnýzlýðý kendi içimde de yaþadým. Diyen adam:

--- Yanýnýza oturmam da sizce bir sakýnca var mý? Diyerek sözlerini tamamladý. Bu sözleri söyleyen, adamýn yüzüne biraz daha yakýndan bakýnca, bugün meyve suyu içmek için gittiði yerde gördüðü adam, olduðunu anladý. Adam son sözlerini ilk baþta söyleseydi, kesinlikle yanýna oturmasýna izin vermeyeceðinden emindi. Ancak, sözlerine gökyüzündeki yýldýzlarla baþladýðý için, Türkan, adamýn oturmasý için:

--- Tabi ki buyurun. Oturabilirsiniz. Dedi. Türkan’dan oturmasý için gelen izin üzerine, Nuri Bey’de baðdaþ kurarak Türkan’ýn yanýna oturdu.

--- Nasýlsýnýz?

--- Teþekkür ederim, Beyefendi. Ya siz?

--- Ben de teþekkür ederim. Ýyiyim, ayrýca oturmama izin vermiþ olduðunuz için de, sað olun.

--- Rica ederim. Sizde sað olun. Gökyüzünde ki yýldýzlar hakkýnda sözler söylemeseydiniz, þu anda yanýmda oturmuyor olacaðýnýzý da bilmenizi isterim.

--- Tek baþýna olan insanlar, hele ki yaz mevsiminde gökyüzünde ki yýldýzlarla mutlaka konuþurlar. Bu konuþma kimi zaman sesli kimi zamanda sessiz olur. Adým Nuri. Sizin adýnýzý öðrenmemde sakýnca yoksa adýnýzý öðrenmek isterim.

--- Yok, tabi ki benim adýmda Türkan.

--- Memnun oldum.

--- Bende.

--- Burasýný çok seviyorum. Çok yer gezdim ama buranýn doðal güzelliði ve sessizliðine, çok gezmiþ olduðum yerlerde pek fazla rastlayamadým.

--- Haklýsýnýz, ben de buraya ilk defa geldim. Burasýný daha önceden keþfetmiþ olsaydým, eþim ve kýzýmla birlikte sürekli gelirdim. Dedikten sonra içinin burkulduðunu hissederek aðlamaklý bir ruh haline büründü.

--- Umarým, sizi üzecek yanlýþ bir þeyler söylemedim. Ýyimi siniz?

--- Ýyiyim Nuri Bey iyiyim. Merak etmeyin.

--- Güzel, sevindim.

--- Çok yerler gezmiþ olduðunuza göre, herhalde ticaretle uðraþýyorsunuz sanýrým.

--- Öyle de sayýlabilir, ama eskisi gibi gezmiyor ve ticaretle de eskiden olduðu kadar, ilgilenmiyorum. Gördüðünüz gibi, birçok yýlý devirerek geride býrakmýþ biriyim. Artýk bu hayatý, kendim için yaþamaya karar vermiþ olanlardaným.

--- Hým… O zaman bende sizin adýnýza sevindim.

--- Bir gün kendi kendime ; ‘‘Çalýþ, çalýþ nereye kadar!’ dedim. O günden itibaren, iþ hayatýnýn yükünü omuzlarýmdan azalttým. O gün bugündür, inanýr mýsýnýz? Kafam çok rahatladý.

--- Size hak veriyorum. Ýnsanýn kafasýnýn içinin rahat olmasý, gerektiði zamanlarý da yaþamasý gerektiðine inanýyorum. Belki zorunluluktan belki de hayatýn zorluklarýndan, çoðu zaman istediðimiz þeyleri gerçekleþtiremiyoruz. Ben olaya bu açýdan da bakýyorum.

--- Yaþadýðýmýz hayatta, isteklerimiz çok ancak, yerine getirebildiðimiz istekler de, ne yazýk ki az oluyor. Bu nedenle isteklerimizin, olabilecek istekler olmasýndan yana olanlardaným. Yani Kuzey Kutbunda yaþýyorsam, hava sýcaklýðýnýn otuz beþ derece olmasýný isteyemem.

--- Çok haklýsýnýz. Bazý zamanlar üzülüyorsak, esas nedeninin de, söylemiþ olduklarýnýzý unutuyor olmamýzdandýr. Gelin görün ki, insanýz ve bazý anlarda, yerine getirilmesi olanaksýz olduðunu bildiðimiz halde isteklerimize gem vuramýyoruz.

--- Gem vuramadýðýmýz zaman da, üzülen kendimiz oluyoruz. Bakýn: Çok sevdiðim birisi, çok üzgün olduðum bir zamanýmda yanýma gelip, bunun farkýna varmýþtý. O zaman beni karþýsýna çekerek, ‘’Bak Nuri, bu hayatta hiçbir þey için çok fazla üzülmeyeceksin. Sen ne kadar çok üzülürsen üzül, üzülmüþ olduðun þey her ne ise, senin üzülmenle asla düzelmeyecek, bunu çok iyi bil.’’ Dedi. Bu nedenle, bu söylediklerimi bir düþünün ve tartýn. Bir gün iþinize yarayacaðýný göreceksiniz.

--- Size kim demiþse, çok doðru söylemiþ Nuri Bey, ayrýca sizin bana söylediðiniz bu sözleri de unutmayacaðým.

--- Öyle iþte. Bu arada ben sizden izin isteyeceðim. Birkaç gündür burada çok güzel insanlarla tanýþma fýrsatým oldu. Hatta bugün üçüyle birlikte akþam yemeðimizi yedikten sonra, yarýn akþamüzeri, hamaklarýn kurulmuþ olduðu aðaçlýk alanda buluþacaðýz. Burada olduðunuz süre içinde sizinle görüþmek isterim. Hatta yarýn ki buluþma için çok özel bir nedeniniz yoksa sizi de aramýzda görmekten en baþta ben mutlu olacaðým. Diðer tanýþmýþ olduðum dostlarýmýn da memnun olacaklarýndan da eminim.

--- Ýzin sizin Nuri Bey, ayrýca yarýn buluþma yerinize davet ettiðiniz için teþekkür ederim. Orada olacaðýmdan emin olabilirsiniz. Benim açýmdan herhangi bir sakýnca yok. Diðer tanýþmýþ olduðunuz dostlarýnýzýn da sizin gibi güzel insanlar olduklarýný tahmin edebiliyorum.

--- Güzel. O zaman size iyi geceler dilerim.

--- Bende iyi geceler diliyorum.


[1] Hully Gully: Ýng. Twist’ten kaynaklanan, ancak daha hýzlý tempoda çiftlerin birlikte dans etmedikleri, 1960’lar da moda olan dans.

[2] Langaus: Alm. 1800’lerde uzun adýmlarla, pek az dönerek oynanan, hýzlý tempoda ve yine Vals’in ön formlarýndan biri olduðu belirtilen bir Deutscher Tanz ( Alman Dansý) türü.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn karakterler üzerine kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Þans ve Dans (Altýncý Bölüm)
Þans ve Dans (Onbirinci Bölüm)
Þans ve Dans (Ýkinci Bölüm)
Þans ve Dans (Dokuzuncu Bölüm)
Þans ve Dans
Þans ve Dans (Üçüncü Bölüm)
Þans ve Dans (Yedinci Bölüm)
Þans ve Dans (Onuncu Bölüm)
Þans ve Dans (Beþinci Bölüm)
Þans ve Dans (Dördüncü Bölüm)

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Umudun Adý Var. [Öykü]
Yaþam Parký [Öykü]
Dikmek [Deneme]
Telaþe Memurluðu Sýnavý [Deneme]
Yaþým Tuttu. [Deneme]
Takýlmak… [Deneme]
Boyumun Ölçüsünü Aldým. [Deneme]
Yazdým. [Deneme]
Oyunbozanýz. [Deneme]
Bir Sen Kaldýn. [Deneme]


Oðuz Tepe kimdir?

. . . . .


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Oðuz Tepe, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.