..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Ýnsan - iþte tüm sýr burada. Bu sýr üzerinde çalýþýyorum, çünkü kendim de insan olmak istiyorum." -Dostoyevski
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Fantastik > Levent Ölçer




2 Aðustos 2012
Althar'ýn Akýncýlarý: Altýngöl ve Ejderha (9. Bölüm - Son - )  
Bedeller

Levent Ölçer


"O halde gazabýmý alacaksýnýz!" diyerek cevabý hemen yapýþtýrdý Auruz Vektashi. Sesi soðuk ve ürkütücüydü. Pek çok savaþçý bu ses yüzünden bile arkasýna bakmadan kaçmaya baþlayabilirdi. Sesindeki efsunlar þimdi çok daha karanlýk ve yýkýcýydý. Ama bazýlarýný hiç mi hiç etkilemiyordu bu dehþetli efsunlar... "Sen daha önce benim ünlü ve muhteþem deðneðimi alacaksýn, hem de köküne kadar!" diye araya giren, kemerinin önününde asýlý sallanan koca büyülü deðneðini eliyle saða sola anlamlý anlamlý sallayan bembeyaz ve gümüþlü, ýþýltýlý cüppeli rahip Theoros idi. Liç bu ahlaksýz göndermeyi almýþtý ve cevaben kükredi.


:BIII:
*****

Törpü yolu çok iyi biliyordu ve Albay Duumkla da bu yolun üzerinde herhangi bir devriye ya da karakol noktasý ile karþýlaþmamalarý için gerekli ayarlamalarý yapmýþtý. Korvenler yedi aþiretten oluþuyordu ve þu andaki fetih ittifaký sadece Rorklutch'ýn aþiretinin ordu gücüne, rahip Leþkesen'e Kemirgen Baba Schpidemos'un dokunduðu söylentilerine dayanarak ayakta kalýyordu.
Lakin o durum bile liçlerin varlýðý ve yaþanan bozgunlar ile zora girmiþ bir durumdu. Þu anda bir korven ve Altýngöl ittifakýnýn ortaya çýkmasý demek bütün herþeyi yerle bir eder ve Rorklutch'ýn seneler boyunca inþa etmek için uðraþtýðý çok þeyi yýkar yok ederdi. Rorklutch bozgun sonrasý daðýlmayý bir þekilde kurtarabileceðine inanýyordu ama bu ittifak ortaya çýkarsa herkesin gözünde hain olacaktý. Bütün korvenler onu hain bilecekti. Onlar gerçeði -bütün aþiretleri kurtarmak için bu ittifaký kurduðunu- bilmeyecekti.

Ýþte bu çetrefilli durumun göbeðindeki akýncý gurup tam hýz ilerlerken diðer tarafta Rorklutch da içinden küfürler yaðdýrarak ordularýna saldýrý emrini veriyordu. Son ve Altýngöl þehirleri düþene kadar durmayacak büyük saldýrý baþlýyordu. Althar koca fare bineðin sýrtýnda süratle karanlýk tünellerde ve havzalarda ilerlerken içine doðan ilahi hisle bunu biliyor ve görüyordu. Tanrýsý Durathar'ýn ona gönderdiði görüþ ile saldýrýnýn baþladýðýný biliyordu. Cüce paladin diþini sýktý ve derin, sýkýntýlý bir nefesle kaþlarýný çattý. Yüzü öfkeyle buruþtu ve karardý.
"Daha hýzlý seni pis kokulu iðrenç kýl yýðýný! Daha hýzlý!" diye baðýrdý Althar.
Hemen Althar'ýn önünde giden Törpü, Althar'ýn neden hýz istediðini bilmiyordu belki ama ses tonundaki acele týnýsýný çok iyi biliyordu. Törpü sadece lider binek olan kendi bineðinin eyerindeki hýz týlsýmlarýný etkinleþtirerek cevap verdi. Törpü'nün bineðine týlsýmlý baðlarla baðlý diðer eyerler de hemen ayný þekilde hýzlandý ve bir an sonra fareler yeraltýnda eskisinden çok daha hýzlý ilerliyordu.

Yollarý pek çok karanlýk ya da ýþýklý bölgeden geçti. Fosforlu dev mantarlarla kaplý korularýn yanýndan ve içinden geçtiler. Koca bir rengarenk asit gölcükleri bölgesinin içinden yýldýrýmlý bir hýzda geçip karanlýk bir tüneller labirentinde ilerlediler. Bir noktada suyun altýna indiler ve uzun dakikalar boyunca eyerlerinin onlarý korumak için baþlarýnýn çevresinde yarattýðý hava baloncuðundan bir korumayla yolculuk ettiler. Bataklýk benzeri sýcak ve boðucu havzalardan ilerleyip her yandan þelale ve boþalan derelerle dolmuþ koca bir göleti yüzdüler, þelale basamaklarýný týrmanýp karannlýk ve ýslak, rüzgarlý tünellerde ilerlediler. Devfareler ilerlerken zamanýn ucunu kaybettiler. Süratle ve durmadan, büyülü bir dayanýklýlýkla ilerlediler.

Uzun saatler sonra hatta belki de bir gün sonra aniden durduklarýnda hedeflerine ulaþmýþtýlar. Devasa bir sýcak su göller bölgesi olan büyük Nauzor Rashnil havzasýnýn karanlýk ve çorak, kayalýk bir kenarýndaydýlar. Havzanýn neredeyse tamamýna hakim bu tepecikten önlerindeki koca piramidi bütün azametiyle görebiliyordular.
"Nauzor Rushnill," diyerek konuþtu Törpü. Pek konuþmamýþtý yol boyunca. Althar'ýn birkaç kez sorduðu sorulara kýsaca cevaplar vermiþti ve bunlar da sadece baþ sallama, el kol hareketleriyle iþaret etmeler ya da onaylayan nidalar olmaktan öteye girmemiþti. Ama þimdi konuþuyordu ve bu seste yoðun duygular vardý. "Kan Tabyasý. Kemmlerin yükseliþte olduðu zamanlarda yapýlmýþ bir kale, bir sunak. Ýçeride tutsak bir mavi Ejderha Umlobb Uykusunda uyuyor ve Liç ondan emdiði ejder özüyle ordularýný güçlendiriyor. Kendisi de Ejderha'ya baðlý. Gogan'ýn Þamanlarýnýn elinden bu sayede kaçabildi. Ejderin özüyle olan baðý onu yokoluþtan kurtarýp kudretli bir liçe dönüþtürdü."
Althar onaylayarak baþýný salladý.
"Anlýyorum. Ürkütücü," diyerek bir kez daha uzun uzun havzaya baktý paladin.

Yaklaþýk bin metre taban uzunluðuna ve sekiz yüz metre yüksekliðe sahip devasa bir þehir piramidi idi bu. Bu piramidin kuzey duvarýna sýrtýný verdiði havzanýn ölçüleri, kuzeyden güneye yedi fersaha yakýndý. Doðudan batýya uzunluðu da neredeyse bir bu kadar vardý. Bütün bu havza sucak su vahalarý ve sýcak su nehirleri, fosforlu mantar korularý, kristal kolonileriyle doluydu. Yer yer bataklýk ve yer yer soðuk su dereleri nedeniyle sisli boðucu bölgeler de vardý. Piramidin üzerinde oturduðu kayalýk zeminin çevresi doðal hendekler ve içinde namevt ordularýn gezindiði sýk yeraltý ormanlarý ile çevriliydi. Havada koca rüzgar tünellerinden akan yer yer yumuþak, yer yer vahþi rüzgarlar vardý. Piramidin kendisi uðursuz ve boðucu bir hava yaratmada geri kalmýyordu. Üzerindeki devasa büyülü ateþ çanaklarý ve kýzýl siyah rün yazýtlar ýþýldýyordu. Gölgeler ve ürkütücü yeþil alevlerin ýþýklarý piramidin üzerinde dans ediyordu. Althar derin bir nefes çekti. Burayý hiç mi hiç sevmemiþti. Burasý burnunun direðini kýracak kadar kara büyü ve kadim efsun kokuyordu.

Fareler Törpü'nün önderliðinde sessiz ama fýrtýnalý bir süratle ilerlediler. Dev binekler öncünün çok iyi bildiði kenarda köþede kalmýþ yeraltý su tünellerini, zemindeki yarýklarý, maðara aðlarýný kullanarak ilerlediler. Týrmandýlar, yüzdüler, sýçradýlar, süründüler ama hiç durmadýlar, yorulmadýlar. En sonunda derin nefesler çekerek uzun bir dalýþ ile sularýn altýnda kayboldular.
Basit haberleþme büyülerinin küçük aðýnda Törpü beklenen sözlerini fýsýldarken son hazýrlýklar yapýldý, kemerler sýkýlaþtýrýldý, silahlarýn emniyet baðlarý hazýr konuma getirildi, savunma ve güçlendirme büyüleri hazýrlandý.
"Neredeyse geldik. Hazýr olun. Laðýmlardan týrmanacaðýz ve ana boþaltma tünellerine ulaþana kadar yukarý doðru yüzeceðiz."
"Laðýmlar mý?" diye inleyen ses Theoros'un sesiydi ve ses Althar'a dönüktü. Althar sessizce pis pis sýrýttý. "Harika, gerçekten çok harika. Kiþi köklerinden asla kurtulamýyor deðil mi..." diye gözlerini devirerek ve memnuniyetsizce konuþtu savaþ rahibi.
Theoros titiz, þýk, temiz ve bakýmlý bir rahip idi. Bir de çocukluðunda Althar onu oradan çekip alana kadar pis bir laðým çocuðu, bir yankesici idi. Eski günlerin hatýralarýndan ve onlarý hatýrlatan þeylerden pek hoþlanmýyordu. Ýlk gençlik yýllarýnda bu onun için çok acýlý ve ciddi bir sorun olmuþtu ama yýllar geçtikçe bununla baþa çýkmayý öðrenmiþti. Artýk bu konu Althar ile aralarýndaki bir þaka, bir atýþma konusuydu.

Karanlýk sular soðuk ve sýcak akýntýlarla harmanlanan rengarenk bir palet gibiydi. Daha ileri gittikçe suyun sýcaklýðý kararlý bir ýlýkta sabitlendi ve düzgün duvarlar Törpü'nün yaktýðý büyülü fenerinden yayýlan ýþýkla aydýnlandý. Piramidin tünellerinin baðlandýðý yeraltý maðara tünellerinden çýkmýþ ve el yapýmý kanallara ulaþmýþtýlar.

Ýlerlerken önlerine birkaç maðara timsahý çýkma hatasýný yaptý ve Törpü bu hatalarý arbaletinden çýkan oklarla hemen cezalandýrdý. Ölü vücutlarý akýntýda dalgalanýrken akýncýlar timsahlara ikinci kez bakmadýlar. Baksaydýlar diðer timsahlarýn yavaþça bu cesetlere doðru hamle ettiðini görecektiler.

Tünellerin içinde yaklaþýk yarým saat kadar ine çýka, döne týrmana ilerlediler. Rota zorlu deðildi ama temkinli ve yavaþ ilerlediler. Sonunda baþlarýný suyun altýndan hava olan bir salona çýkardýklarýnda akýncýlarýn hepsi biraz daha rahat hissediyordu. Bu bineklerle yaptýklarý huzursuz ve rahatsýz yolculuktan azad olma düþüncesi hoþlarýna gidiyordu. Bu yola çýkýþ öncesi yaptýklarý görev toplantýsýnda binekleri býrakacaklarý yer olarak ifade edilen rezervuar salonuydu.
Yarýya kadar suyla dolu olan derin salonun zemininden, yüksekteki yürüyüþ yollarýna ve balkonlara önce gececiler ve avcýlar çýktý. Hemen çevrede güvenlik aldýlar. Fenerlerini yaktýlar. Öte yandan ýþýklara ek olarak karanlýk görüþ iksirleri içildi ya da karanlýkta görmeyi saðlayan nesneler çalýþtýrýldý. Diðerleri de yavaþ yavaþ derin sulardan çýkarken Törpü bineklere döndü ve aðzýnda sessiz bir kavalý çalarak onlarla konuþtu. Binekler koca salonun yer yer yýkýlýp çökmüþ bölümlerine doðru ayak altýndan çekildiler ve üzerlerindeki eyerlerin büyüsü ile görünmezliðe büründüler.

En önde Törpü ve Kuup ile bir Ýldar efsanesi olan gececi raskan Jakk Bestius Perfekto Triksturm vardý. Arkayý kollayanlar ise þöhretli Hunthar ve cengaver Shokunami idi. Öncüler ve ardçýlar bu kadar saðlam kahramanlarken gurubun bir tuzaða yürümesi gibi bir ihtimal çok düþüktü. Nitekim etraflarý iskelet kemm bölükleriyle sarýldýðýnda bunun geldiðini çok önceden görmüþ ve hazýrlanmýþtýlar.
Onlarý uygun bir dörtyol aðzýndaki koca bir meydanlýkta sarmak isteyen iskelet yüzbaþýlarýn ve büyücülerin aldýklarý karþýlýk beklediklerinden çok sert idi. Elbette iskeletler de buna sert karþýlýk verecekti ama akýncý gurubu dehþetli sayýdaki düþmana raðmen çok saðlam duruyordu ve disiplinli çarpýþýyordu.

Saldýranlar iskelet kemmler idi. Bunlar celp büyüleriyle çaðrýlmýþ iskeletler deðildi. Bunlar bir zamanlar yaþamýþ olan kemmlerin uyandýrýlmýþ iskeletleriydi ve üzerlerindeki silah ve zýrhlar kendi seçkin statülerini hemen gösterecek kadar gösteriþliydi. Sadece gösteriþli olmanýn ötesinde bütün donanýmlarý ayný zamanda efsunlarla yüklüydü. Boylarý üç buçuk metreye varan kocaman zýrh ve kalkanlar taþýyan kocaman baltalarýný savuran iskelet kemm savaþçýlar dehþetliydi. Koca yaylarýndan yeþil zehir ýþýmasýyla yüklü koca oklar atan kemmlerin yanýnda havada süzülüp hasar büyülerini saçan iskelet büyücüler de vardý. Kanatlardan vurmak için süratle gelenler ise iki ayaklý kocaman kertenkele bineklere binen -kýzýl küçük alevlerle tüten- kemm süvarileri idi.

Düþman iyice yayýlýp ortaya çýkana kadar Althar'ýn ana gurubu daha az saldýrgan ve daha çok savunmacý bir yaklaþýmla aðýr adýmlarla savaþarak ilerledi. Durum süratle netleþip saldýrýnýn rengi belli olunca Althar daha saldýrgan biçimde emirlerini verdi.

"Ezin! Ýleri! Durmak yok! Ezin! Daðýtýn! Parçalayýn! Derindere için! Altýngöl için! Þehitlerimiz için! Vurun!!! Vurun!!! Komayýn!!! Hücuuuum!!! Onod Durathar!!!

Althar'ýn aðzýndan gümbürdeyen bir gök gibi çýkan bu sözler ile Akýncýlar ileriye kutsal bir þevk ateþiyle tutuþmuþ gibi atýldýlar. Büyülerin gücü ve deliciliði arttý, savrulan kýlýçlar daha hýzlý ve güçlü vurdu, þifa ve koruma büyüleri daha da güçlendi. Savaþ alanýna sanki meleklerin ordusu yardýma inmiþ gibi bir anda Althar'ýn saflarýndan koca bir ýþýk dalgasý yükseldi ve iskeletlerin saflarý her yönde bu savrulan güçlü kýlýçlarýn, büyülerin önünde daðýlmaya baþladý.

Althar'ýn gurubu ilerlerken oklar üzerlerine fýrtýna gibi uçuþtu. Ýskelet süvariler yanan saldýrýlarý ile saflarýna bindirdi. Büyücü iskeletlerin ayazmýzraklarý ve zehir oku saçýlým büyüleri uçuþtu, kýzýl þimþek zincirleri saflarýn üzerinde dans etti. Bunlarýn hiçbiri Althar'ýn Akýncýlarý'ný durdurmak bir yana yavaþlatamadý. Kayadan bir sel gibi aktý ve önüne kattýðý iskeletleri ezip geçerek ilerledi Akýncýlar.

Auruz Vektashi bu kavgayý yakýndan izlemiþti ve ordularý saldýrýrken bir yandan böyle sinsi bir karþý saldýrýya maruz kalmasý kahkahalarla gülmesine neden olmuþtu. Üç fareadamý bu akýncý gurubun içinde görünce hem öfkelenmiþ hem de neþelenmiþti. Beyinsiz Rorklutch ona karþý çýkma cüretini göstermiþti. Bir yandan bu davranýþý için ona saygý duymuþ öte yandan da ondan öldüresiye nefret etmiþti. Ama þimdi öldürmeyecekti, hayýr þimdi deðil. Savaþýn ya da duruma göre en azýndan sýradaki hamlenin sonucunu bekleyecekti.
Liç büyülü bir aynaya doðru süzüldü ve o aynadaki görüntüde yarattýðý melez devi gördü. Ýlerliyordu. Kir Jarad. Ejder Özlü.
Bir ejderha vekili ve bir devin özlerinin arasýna baþka unsurlar da katarak oluþturduðu bu melez yaratýðý gerçek savaþýn göbeðinde bir kez daha deneyecekti. Orklarýn üzerindeki etkisi beklediðinin çok üzerinde yýkýcý olmuþtu. Bakalým burada bu sefil yüzey pisliklerine neler yapacaktý. Neþeli ve sabýrsýz kýkýrtýlarla, için için bir neþeyle hasta kahkahalar attý Auruz Vektashi. Zevkle izlemeye koyuldu.

********

Devasaydý bu tünellerin ve koridorlarýn ölçüleri. Bu piramit bir adak, bir sunak olarak inþa edilmiþti ve dev bir ýrkýn devasa ölçülerdeki ordularýnýn içinde hareket edebileceði, ejderhalarýn ve koca savaþ kertenkelelerinin koridorlarýnda gezebileceði, uçabileceði büyük ölçülerde inþa edilmiþti. Bu büyüklük ve ezici enginlik ayný zamanda kara tanrýlarýnýn ezici ve sýnýrsýz gücüne de bir gönderme ve methiye idi.

Devasa þehir piramidin içi yer yer gece gece gibi karanlýk ve yer yer de çeþitli büyüklüklerdeki sönmeyen büyülü ateþ çanaklarýnýn varlýðýyla gün gibi aydýnlýktý. Deðiþmeyen tek þey koridorlarýn ve salonlarýn duvarlarýndaki oluklardan ya da çatlaklardan akan sulardý. Zemin kimi yerlerde bileðe, kimi yerde dize kadar suyun içindeydi ve bazý koridorlarýn iki yanýndaki su kanallarýndan sürekli su akýyordu. Büyük salonlarda duvarlardan fýþkýran su oluklarýnýn ve yýkýlmýþ üst katlardan þelale misali akan derelerin þýrýltýlarý, çaðlamalarý kulaklarýndan eksik olmayan seslerdi.
Bu piramit sanki su altýndaymýþ gibi her yanýndan su sýzdýrýyordu ve bu doðal kabul edilebilirdi. Çünkü havzanýn kuzey duvarýndan akan koca derelerin büyük bölümü kanallar yoluyla piramidin içinden havzaya akacak þekilde düzenlenmiþti. Uzun yýllardýr bakým ve tamirat yüzü görmediðinden bu koca yapýnýn içindeki çürüme ve yýkýlmalar bir yere kadar çok anlaþýlabilir idi.

Akýncýlar durmadan ve çarpýþma yoðunluðu kimi zaman hiçe kimi zaman da zirveye ulaþarak ilerlediler. Süratli ve acýmasýzdýlar. Büyük salonlarý, uzun tünelleri, koca merdiven þaftlarýný aþtýlar ve sonunda piramidin laðým seviyesinden yeraltýndaki daha üst katlara onlarý ulaþtýracak kavþak þaftýna ulaþtýlar. Althar onlarý burada sýký bir karþýlamanýn beklediðini öncü gececilerinden duymaya ihtiyaç duymadan biliyordu. Burada sýký bir karþýlaþma olacaðýndan adý gibi emindi ve nitekim burada kýyamet gibi bir çarpýþma olacaktý.


Yuvarlak þekilli kavþak bölgesinin çapý iki yüz metreye yakýndý. Bu silindir þekilli kuyu bölgenin su yüzeyinden tavana yüksekliði ise iki yüz yetmiþ metreydi. Su yüzeyindenyüz kýrk metre yukarý yükselen silindir þekilli platformun çapý da yüz yirmi metreydi ve akýncýlar þu anda bu terasýn üzerindeydi. Dört ana ve dört ara yöne mükemmel bir mühendislikle konumlandýrýlmýþ sekiz giriþten bu terasa uzayan sekiz adet kocaman köprü vardý. Ve bu köprülerin hepsinin -az önce akýncýlarýn geldiði köprü de dahil- üzerinde birer bölük kanlý canlý, seçkin kemm savaþçýsý vardý. Bu bölüklere komuta eden birer kertenkeleadam büyücüsü vardý ki bunlarýn çevresindeki güç halesi uðursuz þarkýlarla uðulduyordu. Ve, tam karþýlarýnda ise hakkýnda pek az gerçek bilgiye sahip olduklarý ama yine de kýsýtlý istihbarat toplayabildikleri melez dikiliyordu. Kir Jarad. Auruz Vektashi'nin seçkin savaþçýsý. Ejder Özlü.

Ejder Özlü, iki ayakta dik duran muazzam kaslý gövdesiyle karþýlarýnda dikiliyordu. Sýrtýnda koca ejderha kanatlarý vardý. Boyu sekiz metreyi bulan dev kertenkele melezinin üzerinde zýrh levhalarý vardý ve derisinin çýplak yanlarý da mavi kertenkele pullarýyla kaplýyýdý. Mavi teni meydanlýðýn kýzýl sarý ýþýyan ateþ çanaklarýndan gelen ýþýklarla parlýyordu. Elindeki kocaman, uzun saplý, iki aðýzlý savaþ baltasýnýn üzerinde elementlerin yozlaþtýrýlmýþ kara güçleri haykýrarak parýldýyordu. Ama en çok gözleri parlýyordu. Kara gözleri kuvvetli kýzýl bir ýþýltýyla yanýyordu. Duruþu hiddet ve yýkým açlýðýyla etrafýndaki havayý titreþtiriyordu. Bedeninden büyü ezgileri tütüyordu.

Althar etrafýna kýsaca bakýndý. Bu salondan sað çýkmak istiyorlarsa son derece disiplinli ve çabuk hareket etmeleri gerektiðini biliyordu. Bir kiþinin hatasý hepsini öldürebilirdi burada. Herkesin üzerine düþeni dört dörtlük yapmasýnýn gerektiði o kader kavgalarýndan biriydi buradaki, bunu kemiklerinde hissediyordu paladin. Cüce bu konularda hiç yanýlmazdý.

"Gececi öncüler, büyücüleri paylaþýn. Elinizdeki herþeyi kullanýp onlarý tutabildiðiniz kadar tutun. Ana gurubun hedefi bu büyücüleri tek tek indirmek olacak. Savaþçý ve süvarileri beþ gurup ile karþýlayýp büyücü ve þifacýlardan uzak tutarak mümkün olduðunca toparlayacaðýz. Topla ve Boð taktiði hanýmlar ve beyler. Süratle iþlerini bitirmeye bakýn, Bolthar ve Brom benimle birlikte Dev'e dalacaklar. Bu kocaoðlan için yardýmýmýza mümkün olduðunca çabuk gelin," diye hýzlý hýzlý her zamanki saha komutaný aðzýyla konuþtu Althar.
Buna benzer taktik açýklamalarýný ilk kez yapmýyordu cüce ve buna çok benzeyen kavgalarý daha önce de yaþamýþ gurubuna daha fazla ayrýntýlý açýklama yapmasýna da gerek yoktu. Hem zaten savaþýn doðasýnda karmaþa vardý, az sonra belki de bütün bu taktikler havaya uçacak ve her þey deðiþecekti. Kim bilebilirdi?

Bunlar konuþulurken Kir Jarad aðýr ama koca adýmlarla öne çýkmaya ve Althar'a doðru koca baltasýný savurmaya baþlýyordu! Kavga baþlýyordu! Ýþte geliyordu!

Kir Jarad koca bir kükreme ile öne atýldý ve yürüyüþü saldýrý koþusuna dönüþürken ayný þekilde karþýlýk gördü. Althar, Bolthar ve Brom koþarak öne atýldýlar. Althar'ýn dudaklarýnda güçlendirme ve koruma dualarý bütün akýncýlarý için fýsýldanýrken Bolthar yýrtýcý bir savaþ narasý ile cüce tanrýsý Durathar'ýn adýný haykýrdý. Brom içindeki kan mirasý gücünü; ateþ devinin gücünü çaðýrdý. Cüssesi o koþarken büyümeye, derisi kalýnlaþmaya, ateþi har yanmaya baþladý. Koca zýrhýnda iþli dev demirciliði efsunlarýnýn yardýmýyla zýrhý da bu deðiþime süratle ve kuvvetle uyum saðlýyor, deðiþiyor, yeni bir cüsseye ve güçlere bürünüyordu. Brom birkaç kýsa an içinde altý metre boyunda bir deve dönüþmüþtü. Kýzýl derisi altýn ve kýzýl ýþýltýlý rünlerle desenlemiþ yarýdevin siyah zýrhý da ateþ gibi yanan rünlerle parýldýyor ve etrafýna bir ateþ çemberi yayýyordu. Elindeki devasa kara kalkaný ve ateþ gibi yanan kocaman enli kýlýcýyla ilk vuran Brom idi. Ve saðlam vurdu.

Üzerine savrulan baltayý baþýný eðerek ve ileri iki koca adýmla sýçrayarak karþýladý Brom. Yandan güçlü bir yarma vuruþuyla kýlýcýný þiddetle savurup ilk kaný akýttý. Ejder Özlü ilk kana uludu ve cezalandýran darbelerle Brom'un kalkanýna defalarca çöktü. Brom iyice savunmaya çekilip karþýladý bu darbeleri ve býraktý cüce kardeþler bu sinirli anýnda düþmanlarýna vurabildikleri kadar vursunlar. Cüceler bu fýrsatý kaçýrmadý zaten ve balta ile çekiç dinmeyen bir þiddetle, bu öfkeden göz dönmüþ ve darbeleri henüz hissetmeyen, ejderdeve indi durdu.

Kavganýn ilk anýnda bütün büyücüler, ulaþým büyüleriyle kendilerini yer seviyesinden yukarýya taþýmýþlardý. Köprülerin arasýnda kalan bölümlerde bulunan koca su oluklarýndan þelale gibi sular çaðlýyordu. Bu þelalerin gürleyip püskürdüðü oluklarýn üzerinde küçük teraslar gibi üzerinde dikilebilecekleri uygun alanlar vardý. Bu alanlar kavgaya güvenli bir mesafeden yýkým ve ölüm yaðdýrmalarý için biçilmiþ kaftandý. Bu teraslar ayný zamanda yanlarýna bütün maharetlerini kullanarak sinsice týrmanan gececiler ve silahþörlerin savaþ evcilleri için de biçilmiþ kaftandý.

Sinsice geri çekilip gözden ustaca kaybolmuþ gececilerin ve silahþörlerin büyücülerin üzerine çökmesi hiç de uzun zaman almamýþtý. Sýçrayýp týrmanarak, süzülüp uçarak kýsa sürede aradaki mesafeyi ve yüksekliði, ulaþýlmazlýðý aþmýþtý Akýncýlar. Büyücülerin ilk anlarda gurubun üzerine bolca akýttýðý büyüler az sonra tekliyordu ve büyücüler üzerlerine çöken bu güçlendirilmiþ kýyamet kýlýçlarýyla yüzleþiyordu. Koruma ve güçlendirme büyüleri sayesinde, normalde tek baþlarýna karþý duramayacaklarý rakiplerine karþý güçlü bir avantaj yakalamýþ akýncýlar, acýmasýzca saldýrýyorlardý.

Ana gurup ilk anlarda sadece sýký bir savunma ile üzerine çöken büyüye karþý durmaktan baþka bir þey yapamadý. Üzerlerine gölge sütunlarý yaðarken, yozlaþtýrma ýþýnlarý tek tek onlarý yoklarken, zehir voleleri saflara dalgalar halinde bindirirken, ateþtoplarý ortalýðý cehenneme çevirirken... Sadece direndiler ve ayakta kaldýrlar. Büyücüler ve ruhbanlar olanca güçleriyle korumalarý ayakta tutup þifa büyülerini dost saflarýn üzerinden eksik etmediler. Cezalandýrmaya karþý yapabilecekleri çok fazla bir þey yoktu çünkü açýk alanda ve dört yanlarý çevrilmiþ biçimde çok güçlü bir büyücü çemberinin içine düþmüþtüler. Ama gececiler ve silahþörler büyücüleri oyalama iþini alýr almaz, çember kýrýldý ve felaket diþlerini çýkardý. Sahaya bu andan sonra Akýncýlarýn yýkýcý gücü aðýrlýðýný koydu.

Jakk sinsiliðinin pelerinine sýðýnarak süratle saflarýn arkasýndan dolanmýþ ve diðer gececilerle, silahþörlerle her zamanki yöntemlerle paylaþtýklarý hedefine dönmüþtü. Jakk kendini sütun terastan aþaðýya savururken hala Gececi Tanrýçasý Xilli'nin ihsaný olan görünmezliði üzerindeydi. Raskan cengaver bir müddet düþtü ve sonra bilekliðindeki halatkamçý düzeneðini iradesi ile çalýþtýrdý. Büyülü halatkamçýdan örümcek aðý gibi, sarmaþýk gibi bir kol ileri ok gibi atýldý. Yukarýdaki su oluðunun baþýný süsleyen koca ejderha baþý süslemesindeki diþlerden birine sýkýca sarýldý. Halatkamçý minik raskaný süratle yukarý çekti ve Jakk su gibi akýcý bir çeviklikle, ölüm gibi sinsice týrmanýp büyücü kemmin arkasýna geçti.
Kemm daha ne olduðunu anlayamadan üzerindeki bütün korumalarý düþmüþ ve bütün büyüleri susmuþtu. Hýþýmla arkasýný dönüp elindeki koca asasýyla savunma pozisyonu almaya çalýþýrken kalýn zýrhýnýn delinip bedeninin deþildiðini hissetti. Güçleri de hemen hemen ayný anda geri geliyordu ama çok geçti. Bedenine iþleyen zehir kokteyli çok güçlüydü, bedeninin içini oyan bu kama çok acýmasýzdý. Amansýz ölümün kollarýnda acýyla inlemeye bile güç bulamadý kemm büyücüsü. Jakk çok temiz ve hýzlý bir biçimde kemmim kafasýný diðer kamasýyla kesti ve þelaleden aþaðýya býraktý. Çocuksu ve neþeli bir gülümsemeyle safça konuþtu.
"Biri gitti, kaldý yedi." Jakk'ýn yanýnda taþýdýðý en pahalý donanýmlardan birisi anti büyü kristali taþýyan büyücü kapanýydý. Tek bir kristalin bedeli eþek sürüsü yüküyle altýn ve mücevher deðerinde olduðundan ve güçlü büyücülerle, büyülerle karþýlaþtýðýnda bu nesne çok çabuk özelliðini yitirdiðinden; bu nadir nesneleri bulundurmak ve verimli kullanmak her babayiðidin harcý deðildi. Jakk çok ensesi kalýn bir babayiðit idi.

Furin, Jakk kadar oyuncak meraklýsý deðildi ama yarý kan kanatlý elf olan bu cengaverin de kendine has kabiliyetleri vardý. Furin sýrtýndaki kanatlarýný gizleyen büyüyü etkisizleþtirip gerçek görüntüsüyle kendini sütun terastan aþaðý savurduðunda kanatlarý onun hemen yukarý kaldýrdý ve süratle çizdiði küçük bir yayýn ardýndan görünmezlik pelerinine bürünmüþ halde kendi payýna düþen büyücünün üzerine çöktü. Furin'in dalýþý habersiz büyücünün kalkanýnýn üzerine patladýðýnda büyücü sendeledi. Kanard(kanatlý elf kaný taþýyan yarý elflere verilen isim) elinde tuttuðu iki ucu býçaklý koca savaþ asasýyla çýlgýn bir saldýrýya kalkmýþtý. Büyücü korumalarýný güçlendirip itici ve zarar verici büyülerini arka arkaya gönderiyordu ama Furin'in havadaki dansý kusursuzdu. Kanatlý savaþçýnýn bir arýkuþu gibi süratli ve çevik saldýrýsý hem büyücüyü sürekli savunmada kalmaya zorluyor hem de arada bir çýkartabildiði büyülerin büyük bölmünden sakýnmasýný saðlýyordu. Yine de bu uzun süre devam edebileceði bir dans deðildi ve Furin arkadaþlarýna sadece zaman kazandýrdýðýnýn farkýndaydý. Varsýn öyle olsundu. Onlar gerekeni en kýsa sürede yapacaktý zaten, silah arkadaþlarýna güveni tamdý.
Shokunami ve Hunthar'ýn kendi paylarýna düþen büyücülere karþý yaklaþýmý bu gececi ve büyücü silahþör tayfasýnýn yaklaþýmýndan daha farklýydý. Avcý silahþörler olarak menzilli savaþ taktiklerine ve savaþçý evcillere güvenen bu cengaverlerin saldýrýsý ilk anda iki büyücüyü kilitlemiþti. Ýki evcil; ejderkedi Çozz ve fazörümceði Yapýþþ, efendilerinin saldýrýlarý için iki büyücünün dikkatini daðýtýp duruyor ve büyü kullanmalarýna engel olmak için bütün maharetlerini ortaya koyuyordu. Çozz uçarak ve yer deðiþtirip kah yakýndan, kah uzaktan vurarak kemmin bir saldýrý taktiði geliþtirmesini zorlaþtýrýyordu. Shoku bu esnada bu güçlü kemmin büyülü korumalarýný kýrmak için Nesinfey300'ü ile durmadan güçlü özel atýþlarýný saydýrýyordu. Hunthar'ýn buharlý arbaleti de geri kalmýyordu. Uzun bir sýçrayýþla, süratli að halatlarýyla kýsa sürede kendi büyücüsüne ulaþmýþ olan Yapýþþ isimli fazörümcek, büyücü kendisini itici þok dalgasý büyüleriyle aþaðýlara fýrlatsa bile süratle geri dönüyordu ve asitli að tükürüðü ya da zehir püskürten ýsýrýþýyla oyalama iþini baþarýyla yerine geiriyordu. Hunthar'ýn atýþlarý büyücünün büyü gücünü emen sülük atýþlar ve sessizlik etkisi getiren atýþlar aðýrlýkta olmak üzere hastalýk ve zehir özellikleri taþýyan sinsi atýþlardý. Atýþlarý yaðmur gibi yaðýyor ve hiç ýskalamýyordu.

Diðer büyücüler de benzer yöntemlerle kontrol altýna alýdýðýnda gurubun savaþçýlarý öne çýkabilmiþ ve kendilerine yüklenen devasa kemm savaþçýlarý ile çarpýþmaya baþlamýþtý. Bu noktada Cens'in bu salondaki þelalerin gücünü suejderinden kollara çeviren büyüsü çok etkili olmuþtu. Büyü oldukça kalabalýk sayýda kemm savaþçýsýný bu yuvarlak savaþ alanýndan süpürüp aþaðýdaki sulara fýrlatmýþtý. Suejderleri Kir Jarad tarafýndan çözülüp ortadan kaldýrýlana kadar gölgeörücüler de savunucu konumdaki güçlerini yeniden düzenleyip iblis evcillerinden oluþan bir gurubu savaþ alanýna celp etmiþti. Eris ve Romulion ikilisi güçlü ustalardý. Sanatlarýnda derin ve karanlýk güçleri olan ikili pek az sayýda gölgeörücünün ayný anda hükmedebileceði sayýda iblis evcile sahipti. Ýki büyücü de beþer evcilini(imp, sukubus, kýlýçiblisi, gölgedevi, cehennemdevi) savaþa sürdüðünde ortalýk bir anda çok daha kalabalýklaþmýþ ve ayný anda da çok daha hýzlý seyrelmeye baþlamýþtý.
Büyücülerin ve þifacýlarýn önüne kalkan olan koruyucu cengaverlerin yanýna destek gelen bu on ifritin güçleri efendilerinin gücüyle birlikte katlanýrdý ve Eris ile Romulion'un evcilleri burada kemm saflarýna kýyamet gibi vuruyordu. Kemm saflarý yavaþça ama sürekli biçimde toparlanýp biraraya getirilerek büyücülerin vuruþlarý için daha kolay hedefler halinde kontrol altýnda tutuluyordu.

Çok karmaþýk gibi görünen savaþ alaný aslýnda þu haliyle sýnýrlarý Althar tarafýndan çizilmiþ son derece düzenli bir oyun sahasýydý ve herþey yerli yerindeydi, herkes vazife baþýnda idi.

Koca devin vuruþlarý sert ve çok etkiliydi. Büyülü güçlerle yüklenmiþ baltanýn ve fiziksel gücünün koruyucularýn üzerine yüklediði mistik hasarlarýn tedavisi zorlayýcýydý. Üç koruyucu mükemmel bir dans ile sürekli deðiþerek devin ilgisini üzerlerine çekiyordu ve diðerleri saldýrýlarýn hasar ve etkilerinden arýnýrken kendini feda ediyordu. Koruyucu olmanýn doðasý ve kuralý buydu. Ne Brom, ne Bolthar ve ne de Althar bundan þikayetçiydi. Bu onlarýn onuru ve dostlarýna borcuydu. Bir koruyucu olmak zorlu ve fedakar, cefakar, acý dolu bir yol idi.

Acý hiç eksik olmuyordu koruyucularýn üzerinden. Kir Jarad'ýn güçleri keskin ve þiddetliydi. Güçlerini hýþýmla ve ustalýkla kullanýyordu. Taktikleri vardý ve Althar'ýn hemen dikkatini çektiði üzere çok akýllý bir düþman olmasa da son drece disiplinli ve kararlý bir düþmandý. Brom'un ateþ güçleri ve darbeleri epey yaralayýp canýný yakmasýna raðmen hiç gerilemiyor ve temkinli yaklaþmýyordu. Kir Jarad kafadan dalmaya ve öfkeyle kudurarak dalmaya devam ediyordu. Vuruþlarý git gide güçleniyor ama savunmasý da daha çok açýk veriyordu. Yine de dev yaratýk bu üç koruyucunun verdiði hasara daha saatlerce dayanabilecek gibi güçlü bir duruþa sahipti.

Güç... Bu ejderdevin sahip olduðu þeydi. Koca yaratýk savaþ ve kýyým için, yýkým için yaratýlmýþtý. Vuruþlarý ve kabiliyetleri çok etkiliydi, çok sakýnýlasýydý. Üç koruyucu mümkün olduðunca bu darbelere hedef olmamaya ya da aldýklarý hasarý daha azaltacak þekilde darbeleri kabul etmeye çabalýyordu.
Ejderdevin vuruþlarý düzen içinde ve neredeyse þaþmaz bir ritim içindeydi. Büyücülerin kilitlenmesinden sonra ritm kýsa sürede çok daha belirgin hal almýþtý. Büyücüler gidince bir iki yeni taktik daha kullanmaya ve hem koruyuculara hem de akýncý gurubun tamamýna vurmaya baþlamýþtý.

Önce bir þimþek zincir geldi. Üç koruyucu bu þimþek zinciri üzerlerine vurduðunda acýya ve iradeyi test eden bedenlerinin tepkilerine karþý direndi. Bu zayýflamýþ hallerinde ikinci geniþ alanlý saldýrýya hedef oldular. Yýldýzateþi nefesi ejderin aðzýndan geniþ bir koniye acýmasýzca, hiddetle kükrendi. Vuran darbe hem yakýcý hem de dondurucuydu. Vuran darbe bir dað gibi güçlüydü. Þifacýlar ve büyücüler tam koruyuculara destek büyülerini göndermeye çalýþýrken bu defa da onlarýn üzerine bir yýldýrým fýrtýnasýu büyüsü patladý ve koca akýncý gurubu bu yýkýcý fýrtýna çemberinden saða sola çýlgýnlar gibi kaçýþýp savruldu. Bunun üzerine Ejdervekil diðer bir büyüyü haykýrdý ve saldýrdý. Baltasýný yüklenmiþ koca büyü ile yere bir çekiç gibi vurdu. Baltadan patlayýp yayýlan enerji kubbesinin dalga dalga vuruþu hem koruyucularý hem de diðer beþ gurubu birden vurdu. Bu kaçýnýlmaz darbenin ardýndan toparlanmalarý daha da geciktiren koca savaþ çýðlýðýnýn içindeki girdaplý þok ezgileriydi. Büyücülerin ve þifacýlarýn güçleri bu saldýrý dizisi her cerayan ettiðinde test ediliyordu. Kýsa süre içinde arka arkaya bu kadar yoðun saldýrý yapabilen pek az rakip ile karþýlaþmýþtý Akýncýlar. Bu dev tam bir yokedici idi. Zaman büyük bir düþmandý, bu dev süratle yok edilmeliydi!

Büyücülerin üzerine çöken saldýrý, ejderdevin saldýrý dalgalarýndan fýrsat buldukça ama artan bir aciliyet hissinin verdiði artan bir güçle gerçekleþiyordu. Büyücüler onlarý oyalayýp zayýflatan silahþörlerin ve evcillerin karþýsýnda tek baþlarýna hala güçlüydü ama uyum saðlamalarý, taktik bulmalarý, karþýsýndakinin korumalarýný tüketmeleri zaman alýyordu ve bu zaman onlara kendi yýkýmlarý olarak dönüyordu. Büyücü kemmler olanca dayanýklýlýklarýna ve sahip olduklarý yýkýcý öldürücü güçlere raðmen akýncý gurubun mükemmel bir savaþ dansý sergileyen birlik ruhu karþýsýnda boyun eðiyordu.

Bir büyücü daha, daha çok savaþçý kemm... Bir büyücü ve bir tane daha... Ve daha çok kemm savaþçýsý... Sayýlarý azaldýkça Akýncýlarýn bu düþmanlara vuruþu daha da sertleþiyor ve güçleri artan bir oranla koruyucularýn uðraþtýðý Ejderdeve dönüyordu.

Sonunda bütün büyücüler gittiðinde kalan savaþçýlar da biraraya toplanmýþ ve hepsi süratle alan etkili katliam büyüleri ile yokedilmiþti.
Ýþte bu anda yapýlmasý gereken kapýlarýn mühürlenmesi ve köprülerin yýkýlmasý idi. Shokunami, Kuup, Sulvor ve Levye ile Hunthar bu iþe verilmiþti. Sabotaj ustalarý kýsa sürede bir bir tünelleri çökertiyor ve köprüleri havaya uçuruyordu.

Ejderdev üzerine çöken felaket karþýsýnda gitgide daha da öfkeleniyor ve þiddeti artan bir saldýrýyla üç koruyucuya yükleniyordu. Üç koruyucu daha sýk biçimde yer deðiþtirmek zorunda kalýyordu. Devin saldýrý dizisindeki aralýklar gitgide azalýyor ve saldýrýlarý sýklaþýp güçleniyordu. Ama aldýðý karþýlýk da güçleniyordu. Akýncýlar deve tamamen uyum saðlamýþtý ve ritmik saldýrý düzenine karþý tepkileri kýsa sürede ezberlemiþti. Dev ile dans ediyordular...

Dans daha fazla uzamadý. Bir kez ritmi yakaldýklarýnda bu iþ Althar'ýn Akýncýlarý için çocuk oyuncaðý idi.

Ejderdev üzerine yaðan saldýrýlar karþýsýnda elinden geleni olanca þiddetiyle yaptý ama bu onun kaldýrabileceðinden daha aðýr gelmiþti. Karþýsýndakiler bir çapulcu ork ordusu deðildi. Bunlar Althar'ýn Akýncýlarý idi. Ve dev boyun eðdi.

Dizlerinin üzerine þiddetle yýðýlýrken kanatlarýný ve kollarýný açýp son bir savaþ çýðlýðý ile kükredi. Bir kez daha ayaða kalkmaya çabaladý ama Brom'un göðsüne attýðý güçlü bir tekme ile yere sýrtüstü serildi. Bolthar'ýn baltasý iki kaþýnýn tam ortasýna indi, Althar'ýn savaþçekici göðüskafesinin ortasýna patladý. Bir daha da yerden kalkamadý Kir Jarad. Akýncýlarýn silahlarý birbiri ardýna üzerine saplanýp onu yere adeta mýhladý. Büyüler onu ezdi ve özünü yakýp kül etti. Ejderdev, Kir Jarad iþte böyle düþtü ve öldü.

******

Kemm Liç Auruz Vektashi kontrol etmeye çabaladýðý öfkesinin fýrtýnasýnda sarsýlýp durdu. Güçlükle duygularýný kontrol ediyordu. Bu baþarýsýzlýk çok büyüktü. Güçlü tasarýmý nasýl da alt edilmiþti. Bu egosunu epey yaralamýþtý doðrusu. Büyük uðraþlar ve çok zaman harcamanýn sonunda büyük güçlerle donattýðý bu yaratýmýna ne çok güvenmiþti oysa. Koca bir küfür dizisi ve bir dolu koca lanet okudu Auruz Vektashi. Liçin gözleri çýlgýn gibi parladý.
"Gelin bakalým," diye kinle mýrýldandý Liç. "Canlarýnýza susadým..."
Hýþýmla içine döndü ve Rahip Leþkesen ile arasýndaki baðý kuvvetle salladý. Rahibin ruhunu çekip huzuruna çaðýrdý.

Rahip aldýðý emirler ile süratle yola çýkarken içinde sýkýþýp kalmýþ korven benliði korkuyla bir çocuk gibi sinmiþti. Lanet olsundu o güne. Güç peþinde koþarken içine düþtükleri bu lanetli duruma lanet olsundu. Ýçindeki bütün öfkeyi dýþarýya nefret olarak yansýttý Rahip. Çevresindeki güç halesi yoðunlaþtý ve þiddetle kararýp gölgelere, buz gibi soðuða büründü.
Aldýðý emir ortadaydý. Hain Rorklutch'ý bulacak ve yok edecekti. Bu emre direnemezdi. Hem neden dirensindi? Zaten kazanmalarýna, kurtulmalarýna imkan yoktu. Hiç olmazsa sefil hayatýnýn kalan kýsmýnda bu efendiye yaltaklanarak biraz daha az lanetli bir yaþam sürebilirdi. Hem belki liç ondan memnun kalýrsa onu güçler ve ölümsüzlükle de ödüllendirebilirdi? Yine de bu son düþünceleri hemen kafasýndan uzaklaþtýrdý ve kendinden iðrendi Rahip. Bu sefil varlýðýnýn bile bir dayanma kapasitesi vardý ve Rahip Stakios Leþkesen bu iblis dölü kemm liçin kuklasý olma düþüncesinde cehennemi yaþýyordu. Uðursuz dudaklarýnda küfürler ve lanetlerle hýþýmla yürüdü kukla Rahip.

*******

Althar yönlendirildiklerini hissediyordu. Bu kadarýný da bekliyordu doðrusu. Törpü de en önde beraberce ilerlediði paladine dönüp ayný gözlemini söylediðinde Althar sadece kahkahalarla gülerek kafasýný sallamýþtý. Fareaadam bu içi dolu ve saðlam özgüvenden hoþlanmýþtý. Bu gurup çok iyi bir silaharkadaþý gurubuydu. Herþey bittiðinde yine düþman olacak olmalarý ve günün birinde bunlardan birkaçýný ya da hepsini öldürmek zorunda kalabilecek olma düþüncesi neredeyse üzecekti korveni. Neredeyse. Ama o kadar da uzun boylu deðildi yani.

Yol o kadar uzun deðildi. Birkaç kat çýktýktan ve birkaç büyük salonu yine büyük iskelet taburlarý dolusu düþman tarafýndan daha zayýf býrakýlmýþ istikametlere yönlendirilerek geçtikten sonra artýk arkalarýndan gelen yoktu. Gittikleri yol ortaya çýkmýþtý.
"Piramidin büyük ayin salonuna gidiyoruz, Kýzýldolunay salonuna. Auruz Vektashi genelde oradadýr," diyerek açýklamýþtý Törpü. Törpü bu piramide ilk girdiklerinde ekibi ile çok süratli ve iyi bir keþif yapmýþ ve sonrasýnda da birkaç kez buraya uðrayýp olasý bir saldýrý için cesurca keþiflerde bulunmuþtu. Ne yazýk ki þu güne kadar bir þeyler yapmalarý pek mümkün olamamýþtý ama iþte burada bu kýsýtlý bilgileri bile çok iþe yarýyordu.
"Görünüþe göre evsahibi ile tanýþacaðýz. Ne þeref," diye güldü Althar. Akýncý gurubuna hazýrlýk emirlerini verdi ve özel görevi olan birkaç kiþiye son kez hatýrlatmalarda bulundu. Güçlendirme ve koruma büyüleri tazelendi. Saldýrý büyüleri ve silahlar kavgaya hazýrlandý.

Uzun koridor kocamandý. Hem çok yüksek hem de çok geniþti ve koridorun her yirmi metresinde sað ve sola açýlan kapýlar da bu ölçülere yakýþýr büyüklükte idi. Bu koca koridorlarda koca ejderler rahatlýkla gezebilirdi. Büyülü ateþ çanaklarýndan yayýlan ýþýk ve karanlýk gölgeler duvarlarda dans ederken salona yaklaþtýkça soðuk mavi ve yeþil bir ýþýma güçleniyordu. Hava soðuyor ve açýkça büyü ezgileri, karanlýk fýsýltýlar içlerine dolmaya baþlýyordu. Burasý piramidin kara büyülerinin beþiðiydi. Burasý Auruz Vektashi'nin tahtýydý.

Ýçeriye yürüdüklerinde ilk farkýna vardýklarý þey tam karþýlarýndaki tahtýn üzerinde süzülen Kemm Liç ve salonun büyüklüðü idi. Salon içinde ejderhalarýn uçabileceði kadar büyük bir alan kaplýyordu ve tavaný da çok yüksekti. Karanlýk gölgeler ve kötücül soðuk yeþil nmavi ýþýltýlarla, ateþ çanaklarýndan saçýlan kýzýl islerle çevrelenmiþ kocaman bir kare þeklindeki salonda liç ile baþbaþa gibi görünüyordular. Ama onlar ilerledikçe bu durum süratle deðiþti.

Görünmezlik büyüleri kalktý ve mumya büyücüler ile mumya savaþçýlardan oluþan seçkin yakýn koruma ordusu liçin her iki yanýnda ve salonun her iki kenarý boyunca ortaya çýktý. Bu görüntü karþýsýnda paniðe kapýlýp kaçmaya kalkacak olsaydýlar, akýncýlarýn hemen fark edeceði ilk þey devasa kapýlarýn süratle çoktan kapandýðý ve mühürlendiði olacaktý. Ama Akýncýlarýn kaçmaya hiç niyeti yoktu. Korku hayatlarýnda ilk kez karþýlaþtýklarý bir þey deðildi, onunla yaþamayý çok iyi biliyordular.


Mühür büyüsü ile salonu kapatmýþtý Liç. Bütün yan geçitler ve ana kapý büyü ile kapatýlmýþ ve mühürlenmiþti. Bu zamanlý ve çok saðlam bir büyü idi. Zaman ile baðlanmýþ büyüleri sadece büyüyü yapan kiþi ya da büyüyü yapandan çok daha güçlü bir büyücü kaldýrabilirdi. Þu durumda buna hiç mi hiç gerek duymuyordu Aknýcýlar.
Cens durumu bildirdiðinde Althar ve Theoros gözgöze geldi. Althar gülümsedi. Theoros bezgince baþýný salladý ve dudaklarýndan küfürler akarken belindeki küçük bir kesenin içinden bir büyük kese çýkardý. Althar'a attý. Cüce iddiayý kazanmýþtý. Liçin salonu mühürlemeyeceðini, sürekli destek alacaðýný iddia etmiþ ve buna hazýrlýklý gelinmesini saðlamýþtý savaþ rahibi. Ama Althar yine de aksini iddia etmiþti. Liçler ne kadar güçlüyse o kadar kibirli olurdu ve bu liç çok güçlüydü. Bu da en büyük zayýflýðýydý.
"Ya...k kafalý yeraltý maymunu..." dedi Theoros öfkeyle fýsýldarken. Bu kesede son iki seferden kazandýðý bütün altýnlarý vardý. Kýsacýk zamanda bir hýþýmla, liçe bir sürü koca küfür ve hakaret sayýp döktü rahip.
Althar keseyi kendi para kesesinin içine týkýþtýrýrken aðzý kulaklarýnda gülüyordu. Theoros'un parasýný almaya bayýlýyordu.

Liç kendisine aðýr ama kararlý adýmlarla yaklaþan, þimdiden salonun ortasýna gelmiþ guruba doðru karanlýk ve soðuk sesiyle, yýpratýcý ezgiler fýsýldayarak konuþtu.
"Beni bu sefil minik gurubunuzla mý durdurmaya geldiniz? Ben Auruz Vektashi'yim! Efendi Kýyametelçisi'nin Birinci Kulu ve Xalazoph-Kheem'in Gardiyaný'yým! Ben sizin ölümünüzüm! Bana karþý duramazsýnýz! Buradan sað çýkmanýza imkan yok!" diye sonunda kahkahalarla gülerek kocaman kükredi Liç.
Sesi bile o anda ilk dalga saldýrýsý gibi akýncý gurubu sarsýp etkilemiþti. Sesindeki büyüler çok güçlüydü. Düþmanýn aklýný karýþtýrýp savaþ gücünü budayacak güçlü efsunlar yýlan gibi sinsice ruhlara sokuluyor ve sokacak bir delik arýyordu. Ama cüce Althar'ýn gurubunun üzerine ördüðü liderlik iradesinin zýrhý çok kalýn ve dayanýklýydý. Althar sadece liçin gözlerine caný sýkýlmýþ biçimde bakýyor ve esniyordu. Esniyordu!

Liç bu esnemeyi ve sýkkýn, kayýtsýz bakýþý gördüðünde kahkahalarýnýn içinde ilk kez þüpheye düþtü. Ýlk bakýþta görülen bir ýþýltý vardý cücenin gözlerinde. Þimdi dikkatle baktýðýnda çok daha iyi görüyordu. Güngörmüþ bir cüce, yýllanmýþ bir cengaver, kudretli bir ermiþ savaþçý vardý karþýsýnda. Karþýsýnda Durathar'ýn en büyük ihsanlarýna nail olmuþ çok güçlü bir paladin vardý. Bu cücenin gözlerinde uzun yýllar önce sadece bir kez daha gördüðü bir þey görüyordu Liç. Sarsýlmaz bir inanç. Bu nadir bulunan pek kýymetli ve pek tehlikeli bir þeydi.

"Bütün bu tantananýn, bütün bu dökülen kanýn ardýndaki sensin demek. Güzel. Sorunun köküne inmiþiz sonunda," derken kocaman pis bir sýrýtýþla konuþtu Althar. Yüzünde kendine güven ve kararlýlýk vardý. "Sevdiklerimiz için imkansýzý mümkün yaparýz Auruz Vektashi! Ve biz Altýngöl'ü çok seviyoruz!" diye konuþtu gülümseyen Althar
"O halde gazabýmý alacaksýnýz!" diyerek cevabý hemen yapýþtýrdý Auruz Vektashi. Sesi soðuk ve ürkütücüydü. Pek çok savaþçý bu ses yüzünden bile arkasýna bakmadan kaçmaya baþlayabilirdi. Sesindeki efsunlar þimdi çok daha karanlýk ve yýkýcýydý. Ama bazýlarýný hiç mi hiç etkilemiyordu bu dehþetli efsunlar...
"Sen daha önce benim ünlü ve muhteþem deðneðimi alacaksýn, hem de köküne kadar!" diye araya giren, kemerinin önününde asýlý sallanan koca büyülü deðneðini eliyle saða sola anlamlý anlamlý sallayan bembeyaz ve gümüþlü, ýþýltýlý cüppeli rahip Theoros idi.
Liç bu ahlaksýz göndermeyi almýþtý ve cevaben kükredi.
"Küstah! Saygýsýz, sefil insan! Bakalým canlý canlý derini yüzüp, etini kemiklerinden ellerimle sýyýrýrken de böyle konuþabilecek misin!"
"Kýzdýrdýn onu Theoros. Bunu hep yapýyorsun, hani bu defa temiz oynayacaktýk," diyerek sahte bir azarlamayla konuþtu Althar. Liç ile dalga geçerken Theoros ile þakalaþýyordu. Rahip koca kahkahalarla sinir bozucu bir biçimde gülüyordu.
Liç kýzmýþtý hem de çok. Kocaman kükredi.
"Yeter!!! Bu kadar yeter. Hazýrlýklý olduðunuzu sanýyorsunuz! Ama gerçekten öyle misiniz, þimdi göreceðiz. Saldýrýn!" diyerek emretti Liç.

Bir anda ortalýk soðuk rüzgarlar ve tipi patlamalarýyla uðuldayýp gürledi. Iþýklar çaktý ve savaþ sesleri her yeri sardý. Üç jares sýrtlarýnda kudretli liç süvarileri ile devasa salonun kuzeybatý, güneybatý ve güneydoðu köþelerinde görünmezliðin içinden belirdi. Althar'ýn Akýncýlarý kuþatýlmýþtý iþte. Kavga iþte böyle baþladý.

Bir anda ortaya çýkan üç jares ve liç süvarileri çok beklenmedik bir þey deðildi ve akýncýlarýn buna hazýrlýðý vardý. Althar'ýn Akýncýlarý çeþitli ýrk ve geçmiþlerden renkli bir gurup gibi görünse de iþin özünde hepsi tek bir vücut idi. Yýllar ve yollarýn sonunda artýk bu gurup kaynaþýp bir olmuþ, tecrübe ve acý ile birbirine sýmsýký baðlanmýþtý. Daðýnýk biçimde salona giriþlerine kadar çok ustaca aldatmacalarýn ardýnda saklanan bu gurup göründüðünden çok daha güçlü ve tehlikeli bir akýncý topluluðu idi. Salona girdikleri anda bile hepsi muhtemel düþmanlarýna karþý savunma ve saldýrý için en uygun pozisyonu almaya ve hedefleri paylaþmaya hazýrlardý.
Nitekim Jaresler ileri doðru kanat çýrptýklarý anda akýncý gurubu süratle savaþ durumu aldý ve altý guruba ayrýldý. Her gurubun koruyucularý hedeflerine kafadan dalmak için koþarken þifacýlar ve silahþörler ile büyü kullanýcýlarý ortada saðlam bir pozisyon alýyordu. Yakýn dövüþçüler ve celp edilen elemental muhafýzlar, golemler ortadaki gurubu mumya savaþçýlardan ve mumya büyücülerden korumak için çevrelerinde kalkan gibi konumlanýyordu.

Liçe dalanlar Brom ve Althar ile Jeena idi.
Brom koþarken bir yandan içindeki dev mirasý gücünü çaðýrýyor bir yandan da silah arkadaþý Jeena'ya fýsýldýyordu. Jeena ona kulak veriyor ve göz ucuyla bakýyordu.
"Jeena. Hepsini öldür, Jeena. Hepsini öldür," diye fýsýldamýþtý Brom'un anlamlý sesi. Brom bu çýlgýn ve yaramaz amazonu çok seviyordu. Ve onun bu lanet liçin çýkardýðý belalar yüzünden çok mutsuz olduðunu gördükten sonra Brom da çok kýzmýþtý. Rom ile Jeena'nýn beraberliði Althar'ýn Akýncýlarýnýn hepsi için bir neþe ve mutluluk kaynaðý iken þimdi ayrýlýklarý hepsinin için kederle kamçýlýyordu.
Jeena sadece kýsaca baþýný salladý koþarken ve dudaklarýn çok vahþi bir ela savaþ çýðlýðý haykýrdý. Yýrtýcý çýðlýðý duyanlar canlý olsaydý daha ilk kýlýç darbeleri inmeden kanlarý donardý. Amazonun içinde intikamcý fýrtýnalar esiyordu. Bu savaþ ondan romulion'u çalmýþtý. Bu liçten nefret ediyordu ve þimdi burada bunu açýkça gösteriyordu. Liç ile aralarýndaki mumya savaþçýlarýn hattýna bindirdiðinde mumyalarý üzerlerindeki güç zýrhlarý ve kudretli silahlarý bile koruyamadý.

Yeþimkýlýçlý savaþçýnýn yeþil alevlere dönüþmüþ ýþýktan kýlýçlarý ýþýk ve ateþ rüzgarlarý patlatarak, havada ateþ tokatlarý ve girdap rüzgarlarý yaratarak dövüþüyordu. Jeena rüzgar gibi, þimþek gibi dövüþüyordu. Hiç darbe almadan, kýlýçlarýyla bile düþman darbelerini karþýlama gereði duymadan dehþetli bir dans ile kaçýp sakýnarak dövüþüyordu. Kýlpayý denecek mesafelerle ama hala yýldýzlar kadar uzak bir rahatlýkla düþman hamlelerinden kaçýp kendi hamlelerini bütün korumalarýna raðmen mumyalarýn özlerine gömüyordu. Kýsa süre içinde sadece Jeena'nýn liçin önündeki koruma hattýna indirdiði felaket bile korkunç idi. Büyücü ve savaþçý mumyalarýn hattýnda koca bir gedik açýlmþtý. Yeþil ýþýk patlamalarý ve ýþýktan tokatlar havada çakýp duruyordu.

Jaresleri karþýlayan savaþçýlarýn yüzleþtiði saldýrýlar ilk önce buzul çemberi ýþýmasýydý. Bu dondurucu ýþýmanýn etkisine karþý koruma ve destek büyüleri almalarýna karþýn koruyucularsadece bununla uðraþmak zorunda deðildi. Karanlýk mýzraklarýndan yaylým ateþlerine karþý durmalý yýkýcý gazap ýþýðý saldýrýlarýndan sakýnýp korunmalý, ayaz mýzraklarý ve zehir oklarýndan rüzgarlarla boðuþmalýydýlar. Üzerlerine yaðan siyah þimþeklere raðmen hareket etmeyi býrakmamalý ve sürekli vurmalý ve vurmalýydýlar. Savaþçý tanrý Azes'in koruyuculara ihsan ettiði çelik efsunlarý sayesinde sert ve isabetli vuran silahlarýyla düþmanlarýný sürekli üzerlerinde tutp diðerlerini korumalýydýlar.

Yaptýklarý buydu ve bunu çok da iyi yapýyorlardý. Azes'in efsunlarý düþmanlarýn üzerine kamçý gibi inip ateþ gibi özlerini yakarken Jaresler ve süvarileri koruyucularý aradan çýkarmadan guruplarýn üzerine çökemeyeceklerinin çok farkýndaydýlar. Koruyucularýn kýlýçlarýndaki efsun gurup büyücülerinin güçleri için bir akýntý yoluna dönüþmüþtü ve bu güce arkaný dönmek demek ölüm demek idi. Büyücülerin güçlü büyüleriyle yüklediði kýlýçlarýn vuruþlarý arada mesafe olsa bile bir mýzrak gibi, bir þimþek gibi çakýyor ve Jaresleri isabetle vuruyordu.

Bir köþede Althar ve Brom ile Jeena liçin üzerine çökmüþ onunla dans ediyorlardý. Diðer köþede Hrar ve Kuup bir jares ile boðuþuyordu ve Kuup'un jaresin üzerine sýçrayýp liç süvari ile yaratýðýn üzerinde dövüþmeye baþladýðý anlarda savaþ alanýnýn bu köþesi çok hareketleniþti. Hrar da bir ilham ile Jares'in üzerine sýçrayýp boðazýna yapýþmýþtý ve çýldýran jares savaþ alanýnýn üzerinde dört döner bir halde paniðe yakalanmýþtý.
Bir diðer köþede son derece düzenli ve disiplinli bir kavgada Paladin Lokka kendi payýna düþen jares ve liçi canlarýný öldüresiye sýkareak meþgul ediyordu. Güçlü paladinin içindeki ýþýk çok kudretli ve ateþliydi. Göz kamaþtýran ýþýðý ve kýlýcýndaki kutsal ateþler yüzünden jares bu paladinden hem uzak durmaya çalýþýoyor hem de ondan uzak durmaya çalýþýyordu. Jares þaþýrmýþ ve karmaþayla kendini kaybetmenin eþiðine gelmiþti. Süvari liç öfkeden kuduruyor ama bir türlü jarese hakim olup istediði saldýrýlarý istediði þekilde gerçekleþtiremiyordu.
Bolthar'ýn üzerine çöktüðü Jares ise diðer bütün savaþçý ve büyücülerin de üzerine odaklandýðý ilk hedef idi. Arkayý temizleyip öne doðru dönme düþüncesiyle dövüþen akýnxcýlar bu jares ve liç üzerinde korkunç bir hýzla, bütün güç ve kabiliyetleri ile çalýþýyorlardý. Süratle buradaki sayýlarý indirmek istiyorlardý. Bir liç kendini ve savaþan ordusunu yenileyip tazelemek için çok ilginç yöntemlere sahip bir düþman idi ve buna fýrsat verilmemeliydi.
Bunlar olurken çevreyi sarmýþ olan mumya büyücüler ve mumya savaþçýlar ise çevreye cömertce saçýlmýþ Althar'ýn savunma önlemleriyle yüzleþmekle meþguldü. Bu önlemler arasýndaki kristal golemler süratle bir elma büyüklüðündeki çekirdeklerinden patlayýp beþ metre boya ulaþtýðý andan itibaren büyücülerin baþýnýn belasý olmuþtu. Büyüye baðýþýklýk sahibi olan bu canavarlarýn saldýrýsý mumya büyücüleri daha az doðrudan yöntemlerle kendilerini savunmaya itmiþti ama azalan sayýlarý yüzünden bu yöntemler de kýsa sürede gücünü kaybetmiþti. Silahþörlerin saçtýðý mayýnlar ve kullandýklarý süratle kurup kullanmaya baþladýklarý kýyýcý taret silahlar gölgeörücülerin evcillerinden de yardým alýyordu. Ateþ ve toprak elementalleri yanýnda yarým düzine iskelet devi de Akýncýlarýn safýnda dövüþüyordu. Özellikle Radorna'nýn iskelet devleri ve Rom'un golemleri burada kemm savaþçýlar üzerinde çok etkili oluyordu. Bu savunmalarý aþýp hala merkezdeki guruba yaklaþabilen sayýlý mumyayý karþýlayan ise Þaman Vjanix'in þimþekler çaktýran totemleri ile koca bir kar kaplanýna dönüþmüþ druid Snowmia'nýn ayazlý pençe vuruþlarý ve donduran nefesiydi. Avcý silahþörlerin evcilleri de bu koruma çemberinde olanca güçleriyle vahþice çarpýþýyordu. Büyücü ve þifacýlara ne büyü ne de kýlýç yaklaþabiliyordu.

Yine de kavga bu kontrol halinde gibi görüntüsüne karþýlýk son derece zorlu ve parmak uçlarýnda cereyan ediyordu. Auruz Vektashi güçlü bir liç idi ve ondan önce de güçlü bir büyücü rahip idi. Üzerinedki kadim ve kudretli kan asasý olamadan bile bir dolu kudret yadigarýnýn güçleriyle kuþanmýþtý. Büyülerinde usta ve irfanda derindi. Auruz güçlü ve belalý bir düþmandý ve Brom ile Althar bunu iliklerine kadar iþleyen soðukta hissedebiliyordu. Auruzu'un ustaca ve yýkýcýlýkla kullandýðý asasýnýn girdap darbeleriyle savaþýp onun üzerine kalmaya çalýþmak iki koruyucu için de çok zorlayýcýydý.
Kemm Liç arka arkaya kullandýðý büyüleri ve doðaüstü yetenekleri ile hem koruyuculara hem de salondaki bütün akýncýlara neyle uðraþtýklarýný bir an olsun unutturmuyordu. Liçin üzerindeki vampir ýþýma durmaksýzýn bütün akýncýlardan kan emiyor ve can çalarak acý þoklarý vuruyordu. Ayrýca liçin aldýðý bütün hasar bu salondaki kullarýnýn üzerine bu ýþýma yüzünden belli bir oranda daðýlýyordu ve liç daha az hasar alýyordu. Ayaz rüzgarý patlamalarý gurubu vurup sarsýyor ve bir süre için hepsini hareketsiz býrakýp ayaklarýný dizlerine, bellerine kadar buza saplýyordu. Bunun ardýndan gelen soðuk kuyu büyüsü ile oluþan kara hiçlik kuyusunun soðuk ýþýmasý yakýnýnda yakaladýklarýnýn bedeninden bütün ýsýyý emerek onlarý donduruyordu. Soðuk kuyularýn sayýsý git gide artýyordu ve salondaki savaþ alaný her an deðiþerek akýncýlarý hareket halinde tutuyordu. Kemik tuzaðý büyüsünün yarattýðý engeller yüzünde hareket etmek sorundu ve yavaþlayýp saplanan akýncýlar hemen o anda üzerlerine yaðan karanlýk mýzraðý dalgalarýyla yüzleþiyordu. Bir yere çok fazla akýncý toplandýðýnda liçi oraya hemen bir yeþilköz topu büyüsü gönderiyordu ve geniþ bir alaný parçalayan bu büyü yüzünden þifacýlar zor anlar yaþýyordu.
Ama þifacýlar en çok gazap ýþýðý büyüsüyle zor anlar yaþýyordu. Bu saldýrýyla vurulan kiþiyi tam zamanýnda yakalayýp süratle koruma altýna lamz ve iyileþtirmezlerse bu kiþinin süratle kaybedilmesi hem de diriltme kabul etmeyen lanetli bir ölüme kaybedilmesi iþten deðildi. Þimdiden üç akýncýyý ölüme kaybedip Snowmia ve Vjanix'in dirilme büyüleriyle geri getirmiþtiler zaten ve bunu savaþ sürerken daha kaç kez yapabileceklerinden emin deðildi þifacýlar. Savaþ alanýnda savaþ sürerken bir ölüyü canlandýrmak çok tüketici bir çabaydý.

Althar kavgayý olabildiðince yakýndan izliyordu ve sürekli kardeþi Hunthar'dan iletiþim taþýyla bilgi alýyordu. Akýncýlarýnýn gücü süratle eriyordu. Vampir ýþýma ve maruz kaldýklarý diðer saldýrý büyüleri þifacýlarý çok zorluyordu. Hem kemmler ve hem de Jaresler ile uðraþmak da akýncýlarý tüketiyordu. Ellerindeki en sert saldýrýlarla büyük bir çaba göstererek dövüþüyordu Althar'ýn Akýncýlarý. Hem kaçýp sakýnýyor hem de vurup duruyorlardý. Bu söylendiði kadar kolay yapýlan bir þey deðildi. Çok büyük bir odaklanma ve çok büyük fedakarlýklar gerektiren bir çabayla terliyordu hepsi.

Savaþýn dönüm noktasý salonun mühürlerinin kýrýldýðý andý ve Hunthar bunu bekliyordu. Hemen iþaretini verdi ve diðer üç silahþör hemen Hunthar ile harekete geçtiler. Shokunami ve Sulvor da Hunthar ile beraber hemen belirledilkleri beþ noktaya koþturdular. Sýrtlarýndaki çantalarýn içinden çýkardýklarý büyülü kutularý yerlerine yerleþtirip etkinleþtirdiler. Büyülü kutularýn kurulmuþ büyüleri hemen birbirini tanýyýp birleþti ve ortak güçleriyle salonun bütün duvarlarýný karýþ karýþ gezip bir kabarcýkla sardýlar. Kabarcýk kýsa süre içinde yoðun bir büyü ile ýþýldamaya baþladýðýnda Hunthar tamam olduðunu biliyordu.
"Eris! Romulion! Sizin sýranýz!" diye baðýrdý cüce.
Gölgeörücüler hemen öne çýktýlar ve ortak büyülerine baþladýlar. Eris'in yönetimindeki büyüye destek oluyor ve bütün gücünü Eris'e aktararak onun odaklanmasýna, dayanmasýna yardýmcý oluyordu Rom. Eris baðlar ve karanlýk iblis büyüleri konusunda bir uzman olarak üne sahipti. Burada uzmanlýðý gerekiyordu. Burada kesilmesi gereken bir bað vardý!

Ejderhanýn varlýðý ve liç ile baðlantýsý konusunda ellerinde ne kadar az bilgi olsa da bildikleri Eris için çok þey ifade etmiþti ve Eris hemen hazýrlýklara baþlamýþtý. Eris bunun çok zor olmadýðýný ama çok riskli ve tehlilkeli olduðunu söylemiþti. Ama riskler de ona göre azdý çünkü liç son derece iþi baþýndan aþkýn bir halde olacaktý. Eris o zaman bunu rahatlýkla yapabilirdi.

Aslýnda Brom ve Althar bir þeyler hissedip hýþýmla duruþunu deðiþtirmeye baþlamýþ liçin üzerine ellerindeki en aðýr saldýrýlarýyla aciliyetle çökmeselerdi Eris bunu biraz zor baþarýrdý ama takým oyunun gücü de birbirini kollayýp desteklemekten geçiyordu. Eris Ejderha ile Liç arasýndaki baðý önce yozlaþtýrmýþ ve zayýflatmýþ ve sonra da tamamen kesip atmýþtý. Bu baðýn kopmasýnýn ardýndan liç bir an için paniklemiþ ve boþluða düþmüþtü. Bu öfkelenmesine ve saldýrýlarýnýn gücünü daha da arttýrmasýna neden olmuþtu. Bu ayný zamanda savunmalarýnda daha çok açýk vermesine ve her darbede daha çok hasar almasýna da neden olmuþtu..
Daha, daha ve daha... Liçin karþýlaþtýðý durum karþýsýnda öfkesi ve saldýrýsý büyüdükçe savunmasý da düþmüþtü ve caný git gide daha çok kanamaya baþlamýþtý. Liçin özü her an daha çok darbe alýyordu çünkü artýk salonda kalan tek bir jares ve bir avuç kamm savaþçýsýnýn düþmesi sadece an meselesiydi. Bütün akýncýlarýn gücü ve dikkati þimdsi liçe dönüyordu.
Liçin buna cevabý daha çok öfke ve daha sert saldýrý oldu. Saldýrýsý o kadar sertleþti ki artýk tek bir koruyucuyu liçin gücü karþýsýnda ayakta tutmanýn yolu yoktu. Kýsa bir süre karþýsýnda dikilebilen bir koruyucu heme geri çekilip yerini arkasýndaki arkadaþýna býrakýyordu ve hatta arkadaki adam öne çýkýp artýk ayakta duramayan arkadaþýnýn önüne siper oluyordu.

Taretler artýk liçe dönmüþtü, golemler etrafýný sarmýþtý ve elementallerin saldýrýlarý durmaksýzýn üzerine iniyordu. Büyücülerin ve silahþörlerin en güçlü saldýrýlarý yaðmur gibi üzerine yaðýyordu.

Liç artýk çýldýrmýþtý. Kaçýþ yolu ve destekleyici baðý yok olmuþtu. Üzerine çöken bir kýyametti ve buna dayanamýyordu artýk. Saldýrýlarý bir noktadan sonra artýk ýskalamaya ve hedefini bulmamaya baþlamýþtý. Gücü ve kontrolü zayýflýyordu, özü sarsýlýp varlýðý titreþiyordu. Aklý ve iradesi gölgeler ile kaplanmýþtý. Düþünme gücü ve hakimiyeti zayýflarken içindeki bir duyguya sarýldý. Sadakat.
Hýþýmla, yeni bir þevkle ayaða kalktý içindeki gücü. Hem efendisi ve hem de Atasý için son bir dik duruþla son kavgasýný verdi. Cesurca ve onurla dövüþtü, kudurmuþ bir gazapla dövüþtü Auruz Vektashi. Ama kaçýnýlmaz olan kaçýnýlmaz idi. Ve kaçamadý. Sonunda özü bu saldýrýya tamamen boyun eðdi ve daðýlýp saçýldý. Auruz Vektashi yenildi ve Althar'ýn Akýncýlarý'nýn önünde düþtü.


********

Rorklutch risk almýþtý. Tehlikenin çok farkýndaydý. Bir noktadan sonra liçin onun üzerine dönebileceðinin ve hatta döneceðinin bilincindeydi. Ýþte bu yüzden büyülü korumalarla ve aldatma yöntemleri ile kendini elinden geldiðince saklamýþtý. Yine de sonsuza kadar saklanamayacaðý aþikardý. Herþeyden önce saklanabileceðiçok fazla yer yoktu ve Leþkesen o yerlerin çoðunu biliyordu. Nitekim liçin iradesi tarafýndan yönlendirilen rahip onu bulduðunda çok þaþýrmadý.

Acý çok berrak ve çok saftý. Rahibin pençesinde havada çýrpýnýyor ve inleyip ciyaklayýp duruyordu. Leþkesen onu liçin huzuruna götürmeden önce iyice hýrpalamaya kararlýydý.
Rahip karmaþýk lanetli duygularýn girdabýnda yüzüyordu. Güç hýrsýnýn ve iktidar hayallerinin onu götürdüðü yerde en berbat köleliðe kurban olmuþtu. Beynini ve ruhunun içinde tecavüze uðramamýþ tek bir saklý köþe kalmamýþtý. Rorklutc'ýn her hatasýnda ilk önce Stakios cezalandýrýlýyordu ve her uygunsuz düþüncesi; Her direniþ çabasý birkaç misli ceza olarak üzerine dönüyordu. Leþkesen her köle gibi en çok kendinden olmak üzere herþeyden; Korvenlerden, liçten, Rorklutch'tan esaretinden, açgözlülüðünden çýlgýnca nefret ediyordu. Ve bu nefretin sonunda ise tek yapabildiði bütün öfkesini, bütün kinini her fýrsatta Rorklutch üzerine boþaltmaktý. Rahibin köle ruhunun tek sýðýnaðý, tek nefes alma fýrsatý bu hastalýklý anlardý ve bu anlara tatkuyla sarýlýyordu.

Rorklutch çektiði acýya diþini olanca direnme gücü ile sýktý. Sabrýnýn bir sýnýrý vardý ve içindeki vahþi o sýnýra gelmiþti. Bu liçe daha fazla tahammül etmeyecekti. Sonu nereye varýrsa varsýndý... Acýyla iyice bulanýklaþýp düþünme kabiliyetini tamamen kaybetmenin eþiðinde sallanan zihni Leþkesen'in daha önce hiç bu kadar ileri gitmediðinin farkýndaydý. Birþeyler cidden deðiþmiþti. Yolun sonu belki de burasýydý.

Yolun sonu gerçekten de burasýydý. Altýngöl havzasýndan epey uzakta bir yerde Rorklutch'ýn kaderini çizen hamle sonlandýrýlmýþtý. Liç sonunda düþmüþtü. Althar'ýn akýncýlarý baþarmýþtý.
Bunu ilk önce Rahip Leþkesen hissetti. Üzerindeki büyülü ruhsal zincirlerin süratle gevþeyip daðýldýðýný duydu. Ýçindeki soðuk ve karanlýk bilinç parçasý daðýlýrken aracýlýk büyüsünün niþaný olan gözü de soðuk beyaz ýþýmasýný kaybediyordu. Rahibin bedeni ve zihni yeniden kendisine aitti. Farkýnda olmadan büyük bir rahatlama ile Rorklutch'ý pençesinden býraktý ve derin bir nefes çekti Leþkesen. Dudaklarýndan bir rahat nefes adeta gülerek kaçtý.
"sonunda..." diye mýrýldandý rahatlayan sesi.
Rorklutch düþtüðü yerden yavaþça ama kinle doðruldu. Kenarda bekleyen Duumkla'ya baktý. Duumkla elinde tuttuðu bir iletiþim taþýyla ona bakýyor dudaklarýnda çok memnun pis bir sýrýtýþla gülümsüyordu. Duumkla evet anlamýnda baþýný sallýyordu.
"En sonunda... En sonunda..." diye açlýkla ve kinle hýrladý Rorklutch'ýn sesi. Gözlerini kan bürümüþtü. Diþleri cinnet geçiren bir kudurmuþlukla sýkýlmýþtý. Sonraki ses yüzü þok ve dehþetle çarpýlmýþ, neden diye soran bir bakýþ yüzüne kazýnmýþ rahipten geldi. Leþkesen'in dudaklarýndan çýkan ses acýlý bir hýrýltý ve kana boðulan nefeslerinin öksürüp öðüren sesiydi.
Büyükþefin hançeri bir kez daha rahibin bedenine girip çýktý. Ve bir kez daha. Albay'ýn hançeri de çýlgýn bir coþkuyla Rorklutch'ýn hançerine katýldýðýnda ortalýk kýsa sürede havaya fýþkýran kan fýskiyeleriyle kýpkýrmýzý olmuþtu. Cinnet geçiren iki fareadam kin ve nefretle dakikalar boyunca Leþkesen'in cesedine hançer vurup durdular, tekmelediler, savurup parçaladýlar. Rahibin ölmüþ olmasý yetmiyordu. Ýçlerindeki kini durdurmaya yetmiyordu sadece ölmesi. Ceset paramparça olup fareadamdan çok bir et yýðýný halini alana kadar iki çýlgýn ve ilkel yaratýk vahþi; hayvani sesler çýkararak delirmiþ bir nefretle heryeri kana buladýlar.
Sonunda bu kasaplýk sona erdiðinde ikisi de nefes nefeseydi ve üstleri sýrýlsýklam kan içindeydi, ceset parçalarý her yanlarýndaydý. Bir yandan nefeslerini düzeltmeye çalýþýrken diðer yandan yüzlerindeki hastalýklý, vahþi bir gülümseme ile iblisçe sýrýtýyordular. Liçten kurtulmuþtular iþte. Ýþte kurtulmuþtular iblis dölünden.

"Þimdi ne yapacaðýz Büyükþef?" diyerek biraz daha toparlanmýþ sesi ile sordu albay.
Rorklutch en çýlgýn hayallerinde baþarý karþýsýnda uygulayacaðý bir planý zaten yapmýþtý.
"Dikensýrt birliklerini derhal geri çek! Asgari çatýþma! Güçlerini ve sayýlarýný mümükün olduðunca savunup süratle Yeþilçukurlara çekilsinler. Toparlanmadan önce kendi içimizde epey bir kavga vermemiz gerekecek Duumkla. Herkes bir kurban arayacak ve o tahta en çok uyan kelle benimkisi."diyerek onu yeni bir kavganýn bilincinde konuþtu Rorklutch. Yine de çok daha iyi ve rahat hissediyordu. Bu defa kararlarý tek baþýna verecekti ve baþýnda ona ne yapacaðýný söyleyen bir tiran olmayacaktý. Geriye kalan herþeyle baþa çýkabilirdi.

*******
Liçin düþüþü savaþ alanýnda hemen hissedilmiþti. Namevt ordunun komutanlarý olan büyük liçlerin iradeleri þiddetle sallanmýþtý ve kýsa bir süre sonra kendi aralarýnda vartdýklarý bir anlaþma ya da anlaþmazlýkla tamamýna yakýný kaçar gibi çekiliyordu savaþ meydanýndan. Kalanlar ise güçlerini geri çekmeye ve guruplayýp biraraya getirme çabasýnda idi. Korven generalleri ise bir süre daha þuursuzca saldýrýlarýný sürdürdüler ve deðiþen yeni savaþ meydanýný çözmeye çabaladýlar. Korven anlayýþý bazý þartlarda çok hýzlý çalýþýrdý ve Dikensýrt birlikleri savaþ meydanýndan süratle çekilmeye baþladýðýnda, bunun haberi bütün saflara yaz yangýnlarý gibi yayýldýðýnda... Ýþte o zaman ortalýk karýþtý. Bir kýyamet koptu korven saflarýnda.Fareadam saflarýndaki anlaþmazlýklar, kandavalarý, düþmanlýklar ve kin su yüzüne çýktý. Korven güçleri hemen bu düþman topraklar üzerinde çýldýrmýþ gibi birbirlerine girerken yer yer de ardýna bakmayan tam bir kaçýþ, koca bir bozgun yaþanýyordu.

Liçin düþüþünün düþman üzerindeki etkisini haber aln Althar'ýn yüzündeki gülümseme kocamandý. Törpü ve Levye'nin yüzlerinde de benzer gülümsemeler vardý. Hrar hala saðda solda devam eden küçük çarpýþmalarda dövüþüyordu ama o da zafer naralarýyla kükrüyordu.

Þehirlerin rahatlamasý raporlarla tamamen resmiyet ve kesinlik kazandýðýnda Althar hemen piramitten Derindere'ye bir geçit açýlmasýný emretti. Cens hemen piramidin savunma önlemlerini etkisizleþtirip bir geçit açarak destek guruplarýnýn þehirlerden piramide akmasýný saðlamýþtý. Althar derhal buradaki liç filakterilerini bulmak ve liç belasýna kalýcý bir çözüm bulmak istiyordu. Beþ Þehir'den gelen takviye gececi takýmlarý hiç durmadan Akýncýlarýn çabalarýna destek olurken kahraman bölükleri de bu arama esnasýnda piremit içinde yaþanan direniþleri ezip keþif takýmlarýna koruma saðlýyordu.
Aramalar süratle ve sonuç vererek devam ederken filakterilerden baþka keþifler de yaþanýyordu. Kocaman kadim þehir piremidinin içinde çok ilginç sürprizler de gizliydi. Ve bu sürprizlerden bir tanesi özellikle kocamandý.
"Yeraltý maymunu," diye yanýna iyice sokularak sordu theoros.
Althar sadece dalgýn dalgýn adýmlamaya devam etti ve sessiz homurtularýný sürdürdü. Gözlerini hipnotize etmiþcesine baðlayan bu manzara karþýsýnda huþu içinde kendi kendine mýrýldanýp duruyordu. Karþýsýnda kocaman, devasa bir kadim ejderha vardý. Mavi pullarý ýþýl ýþýl yanan bu ulu yaratýðýn uyuyan halindeki azameti bile sarsýcýydý.
"Althar?" diye dalgýnca ve kendisi de ejderhayý hayranlýkla izlemeye dalmýþ bir halde bir kez daha seslendi rahip.
"Hýh?" diye kýsmen kendine gelerek ama hala çokça dalgýn biçimde sordu cüce.
"Ne yapacaðýz bu ejderhayla Althar?"
"Biliyorsam ne olayým, Theoros. Biliyorsam ne olayým..." diye dalgýnca ve ne yapacaðýný bimezce söylendi cüce paladin.

****
Altýngöl üzerine gerçekleþen bu seferin bedelleri olmuþtu. Bu bedelleri savaþýn bütün taraflarý az ya da çok ödemiþti. Ödeyecekti. Korvenler, Liç, Beþ Þehir ahalisi... Ve Althar'ýn akýncýlarý. Hepsi bedeller ödemiþti. Savaþýn doðasý da bu deðil miydi zaten. Akan kan, yiten hayatlar, acý, gözyaþý. Althar bunlarý düþünüyordu. Bu olanlarýn etkileri üzerine düþünürken aklý sürekli olarak kendi ödediði bedele kayýyordu. Bu savaþ ona iki iyi akýncýsýna, iki çok sevdiði arkadaþýna mal olmuþtu.
Althar'ýn akýncýlarý Jeena ve Romulion'u kaybetmiþti. Ve bu ikisi ise aralarýndaki çok güzel bir þeyi yitirmiþti.
Cüce paladin bütün bunlarý düþünürken dudaklarýndan dökülen küfürleri, sýktýðý yumruklarýný, içinde kuduran öfke fýrtýnasýný engelleyemedi.
Birileri Althar'a bunun hesabýný vermeliydi. Liç bu ödemeyi yapacak durumda deðildi. Althar bir koca küfür daha savurdu. O adi iblis dölünü bir kez daha diriltip bir kez daha öldürmeyi ciddi ciddi düþündü. Sonra aklýna daha iyi bir fikir geldi. Faturayý kesebileceði biri daha vardý ve o kiþi çok yakýnlarýndaydý. Yüzü zalimce gülen cüce süratle yürüdü. Tahsilatlarý severdi Althar.

Neekor çok sert ve kararlý bir biçimde itiraz ediyordu. Son onbeþ dakikadýr Althar morlu büyücüyü kökten hýzlý bir çözümle busenger'den kurtulmaya ikna etmeye çalýþýyordu. Ama Neekor direniyordu. Diðer sözcüler arada kalmýþtý. Neekor'un savlarý mantýklý ve adildi, medeniydi. Doðruyudu. Beþ Þehir'in kanunlarý vardý. Yasalara uymak ve yasalarý uygulamak zorundaydýlar. Bununla beraber diðer sözcüler; Ulmatores ve Gilmos, þu bin babanýn çocuðu busenger konusunda bir þeyler yapmanýn gerekliliðine de inanýyorlardý. Bu korven seferi esnasýnda yaþanan olaylar Beþ Þehir bölgesinin konseyindeki bütün çarpýklýklarý ortaya çýkarmýþtý. Adý konmamýþ gizli bir savaþ vardý konseyde. Konseyde uzun zamandýr dönen komplo dolaplarý yeni bir safhaya gelmiþ ve iþler çok ciddileþmiþti. Ortaya kimsenin görmezden gelemeyeceði kadar çok kan dökülmüþtü. Bu kanýn bir bölümü de Uðultuluþehir sözcüsünün ellerindeydi. En azýndan Althar son on beþ dakikadýr bunu bas bas baðýrýyordu.

"Yeter Althar! Kararým kesindir! Bu bizim meselemiz," diyerek þiddetle noktayý koymuþtu morlu büyücü. Çok kararlýydý Neekor. "Bunu kendi yöntemlerimizle halledeceðiz."
Althar öfkeden kuduruyordu. Yüzü sertleþmiþti ve gözleri yanardaðlar gibi yanýyordu. Çevreye hiddeti dalga dalga yayýlýyordu. Bu konuþmalara sonradan katýlan diðer iki sözcüye döndü cüce. Ama Ulma bu konuda istemeyerek de olsa Neekor'un yanýndaydý. Gilmos da görüldüðü kasdarýyla diðer iki sözcüye karþý çýkmayacaktý. Althar öfke ve umutsuzlukla aðzýný açýp gözünü yumacaktý ve ortaya bütün deliliðini kusacaktý. Ama o anda adeta ilahi bir tezahürü yaþadý. Burada bir sözcü eksikti. Althar bir anda güneþ gibi aydýnlanan yüzü ile kocaman gülümsedi. Tutez'i de bu toplantýya davet etmiþtiler ama korsan sözcü burada yoktu. Althar'ýn gülümsemesi kocaman bilmiþ bir sýrýtýþa dönüþtü. Cücenin aðzý kulaklarýna varýyordu. Cüce Neekor'a baktý ve baþýný onayla salladý.
"Peki," diye kolayca kabul etti paladin. "Bunu kendi yöntemlerinizle halledin."
Neekor ilk baþta cücenin neden bu kadar kolayca ve süratle fikir deðiþtirdiðini anlayamadý. Ulmatores ve Gilmos'a soran gözlerle baktý. Sonra o da fark etti. Burada bir sözcü eksikti. Tutez. Korsan Sözcü Tutez'in eksikliði ve Althar'ýn gülümsemesi çok þey anlatýyordu. Neekor memnuniyetsiz ve çok tatsýz bir of çekti, koca bir nefes verdi.


*****
Busenger'in misafir salonuna yayýlmýþ bir yandan en iyi kalite balliköründen bir maþrapayý kafasýna diken diðer yandan uyuklayan þarkýlar söyleyen kiþi eski korsan, þimdikki tüccar sözcü Tutez'den baþkasý deðildi. Tutez pek davet beklemeden içeri dalmýþtý ve derhal sözcü Busenger ile görüþmek istediðini söylemiþti. Son bir saattir burada umursamaz bir biçimde Busenger'in pahalý kilerini mideye indirmekle meþguldü. Yiyor, içiyor ve þarkýlar söylüyordu. Uðultuluþehir sözcüsünün onu özellikle beklettiðini biliyordu ama bunu önemsemiyordu. Tutez yýllanmýþ bir korsan eskisiydi. Busenger gibi bir çömezin politik hamleleri, yüzeysel basit stratejileri onun için sadece þakaydý.

Sonunda bir teþrifatçý gelip ona Busenger'in onu savaþ salonunda beklediðini söylediðinde korsan sözcü koca maþrapayý kafasýna dikti. Bu güzel içkiyi yarým býrakmak büyük bir israf olurdu doðrusu. Aðzýnýn kenarlarýndan ballikörü dereleri süzüle süzüle büyük bir iþtahla maþrapayý boþalttý Tutez. Beðeni dolu bir nidayla koca bir oh çekti ve aðzýnýn kenarlarýný gömleðinin kollarýyla sildi.
"Busenger aðzýnýn tadýný biliyor," diye konuþtu ve suratsýz teþrifatçýnýn yanýndan geçerken kasýtlý olarak kocaman geðirdi.

Uðultuluþehir sözcüsü busenger salonun zeminindeki koca kabartma haritayý inceliyordu. Ya da inceliyor gibi görünmeye çalýþýyordu. Yanýnda albaylarý ve þehir amiri vardý. Tutez içeri girince ona döndü ve sözcüye gülümseyerek nazikçe selam verdi.
"Affet beni Tutez. Biliyorsun burada hala yapýlmasý gereken pek çok þey, ilgimi gerektiren pek çok konu var," diyerek konuþtu sözcü.
Zaman ayýrmana sevindim busenger," diyerek, abartýlý bir memnuniyetle gülümseyerek konuþtu sözcü Tutez.
Busenger alayý hissetmiþti. Amirini ve albaylarýný belli belirsiz bir baþ hareketi ile salondan gönderirken Tutez ile baþbaþa kaldý.
"Biraz daha içki alýr mýsýn? Belki biraz daha ballikörü?" diyerek içki masasýnýn baþýnda sordu evsahibi. Gülümsüyordu.
Tutez de gülümsedi.
"Herþeyden haberin var, deðil mi busenger?" diye anlamlý anlamlý sordu korsan eskisi. Busenger istifini bozmadan kendisine bir içki hazýrladý ve kristal kadehi elinde hafif bir ateþle yanan büyük þömineye doðru yürüdü. Ateþi izlerken dalgýnca, gülümseyerek konuþtu. Elbette herþeyden haberi vardý.
"Ne için geldiðini söylemeyecek misin Yosunkýta Fatihi Tutez?" diyerek korsan ismiyle sözcüye hitab etti busenger.
Tutez daha dengi bir rakip olsa daha uzun oynamayý isterdi. Belki babasý olsaydý, babasýyla... ama oðluyla deðil. Bu velet kibirli ve sýkýcý bir yeni yetme idi. Tutez'in yüzü çok sertleþti ve karardý. Ciddileþti korsan sözcü. Oyunu býraktý.
"Hain kelleni fahiþe bedeninden ayýrmaya geldim piç kurusu. Artýk senin küçük politik oyunlarýn yüzünden daha fazla masumun can vermesine göz yummayacaðým."
busenger sözcünün bu sözlerine güldü. Bir korsandan bunlarý duymak çok komiðine gitmiþti. Ama daha da komiði Busenger'in onu kendi þehrinde, kendi sarayýnda ve kendi savaþ salonunda açýkça tehtid etmesiydi. Hatta bu tehtid bile deðildi. Düpedüz onu öldürmeye geldiðini söylüyordu. Bu çok komikti. Kahkahalarla bir süre güldü Busenger.

"Peki, Yosunkýta Fatihi söyler misin? Bunu kaç kiþiyle yapmayý planlýyorsun?" diye gülümseyerek sordu Uðultuluþehir Sözcüsü. Elleriyle çevresini gösterdi. Teke tek kalmýþtýlar koca salonda.
Tutez belindeki kýlýcýn kabzasýna elini tehtid etmeden yavaþça koydu. Gülümsedi.
"Yeteri kadar kiþiyle sözcü Busenger. Sadece yeteri kadar kiþiyle."
Tutez'i aþaðýlayn bir gülümsemeyle baþtan aþaðý iþaret ederek kibirli bir biçimde konuþtu Busenger.
"Bunun yeteceðini pek sanmýyorum Korsan," diye konuþtu ve o konuþurken önceden görünmez olan dört gece katili muhafýzý görünür oldu. Seçkin gece muhafýzlarý Tutez'in etrafýný sarmýþtý.
Busenger güldü. Kahkahasý salonda çýnladý. Tutez elini kýlýcýnýn kabzasýndan çekerken yüzünde ciddi ve kararlý bir ifade vardý.
"Yolun sonu Tutez. Buraya kadar. Sýkýldým. Senden ve diðer sözcülerden sýkýldým. Anlaþýlan planlarýmý hýzlandýrmam gerekecek. Þu tesadüfe bak ki bu korven saldýrýsý bana ihtiyaç duyduðum þartlarý büyük ölçüde saðladý. Öyle ya da böyle seni kýsa zamanda diðer sözcülerin de izleyeceðini bilmek belki ölümünde biraz teselli bulmaný saðlar," diyerek konuþtu sözcü ve son sözlerini söyledi, "Öldürün!"

Bu emrin etkisi Busenger için oldukça þaþýrtýcýydý.
Daha emir aðzýndan çýkarken görünmezliðin içinden çýkan sekiz gececi Busenger'in dört gececisini kýskývrak yakalmýþtý. Dehþetten kocaman açýlmýþ gözleriyle farkýnda olmadan bir adým gerileyen Busenger arkasýndaki bir þeye daha doðrusu birisine çarptýðýný hissetti. Ayný anda da boðazýnda çaprazlama halde yerlerini almýþ iki çelik namlunun soðukluðunu hissetti. Sadece yüzeysel ve zararsýz kesikler olsa da sýzlayan acý ve akan kanýn sýcaklýðý sözcüyü paniðe boðmuþtu. Busenger boðazýndaki kýlýçlarla kýskývrak yakalanmýþtý.
"Cehenneme benden selam söyle, piç kurusu," dedi ve baþýný bitir iþini anlamýnda hafifçe salladý korsan sözcü.
Busenger'in boðazýndaki kýlýçlarý tutan diþi katilin dudaklarýndan iki kelime onaylar bir ses tonuyla döküldü. Ses hayranlýk uyandýracak kadar hoþtu. Busenger bu kadar berbat bir durumda olmasa büyük ihtimalle bu sese aþýk olurdu. Ses çok güzeldi. Bir rüya gibiydi bu ses. Sesin sahibi ve bir vampir olan karaelf suikastçi ise güzeller güzeliydi. Adý Lilbelisis idi.
"Edasi Tinomedor," diye söyledi Lil. Zalimlerin hükmüne karþý savaþ anlamýna gelen bir deyiþti bu. Elindeki kýlýçlarý bir makas gibi çalýþtý ve kusursuz tek bir hamle ile bir anda Busenger'in kafasý bedeninden ayrýlýp ayaklarýnýn dibine yuvarlandý.

****

Kahraman sözcü Busenger'in azýlý korven suikastçileri tarafýndan suikaste uðramasý elbette büyük savaþ zayiatlarýndan biriydi. Ama Uðultuluþehir halký güçlüydü ve büyük yöneticilerinin yasýný hakkýyla tuttuktan sonra hayat devam edecekti. Busenger yaptýðý güzel iþlerle hatýrlanacak ve Uðultuluþehir tarihinde saygýn bir yere sahip olacaktý.
Althar að sýçramasýndan sonra gölcük üzerinde süzülen gemisinin pruvasýnda güldü. Busenger... Kahraman... Saygýn... Yok artýk, daha neler. Bu nasýl bir þakaydý böyle. Althar biraz daha güldü. En azýndan iþin bu kýsmý bir þekilde halledilmiþti. Bu da bir þeydi.

Mavicadýkýþ devriyesindeki diðer bir duraðýna doðru ilerlerken rotasýný batýya çevirmiþti ve batan güneþe doðru süzülüyordu. Gökte ay ve yýldýzlar güzel mor ve gece mavisi gökyüzünde kocaman beyaz bulutlar arasýnda yerlerini alýyorlardý.
Cüce derin bir nefes çekti. Tatsýz, üzgün bir nefes ile ah etti. Savaþta pek çok iyi kiþi kaybedilmiþti ama bu büyüklükte ve bu þiddette bir kavgadan beklenenden çok daha azdý kayýplarý. Bu bir teselliydi. Ama... Yine de kayýplarý vardý. Mavicadý ve Beþ Þehirler kýymetli evlatlarýný ölümün gölgeli salonlarýna uðurlamýþtý. Þehirler aðýr kuþatmalarýn altýnda inlemiþ ve özellikle Derindere dayanýklýlýðýnýn her bir zerresinin sýnandýðý ateþten bir çemberden geçmiþti. Altýngöl havzasýnda savaþýn izleri derindi. Þehirlerin çevresinde korven cesetlerinden ve namevt kalýntýlarýndan tepeler vardý. Kuþatma silahlarýnýn ve cephanelerinin tahrip edilmesinden doðan koca kraterler uðursuzluk abideleri gibi göze saldýrýyordu.
Bütün bunlarýn ötesinde Althar'ýn içini en çok yaralayan ise arkadaþlarýnýn yaþadýðý yýkýmdý. Gemisinde artýk Jeena ve Romulion yoktu. Ýkisi hem iliþkilerini noktalamýþ hem de Akýncýlar ile yollarýný ayýrmýþlardý. Althar derin bir nefes daha çekti. Koca bir of çekti. Sonra bir of daha çekti. Ýçmesi gerekiyordu. Sarhoþ olmadan olmayacaktý. Jonin'in sýkýntýlý zamanlar için ayýrdýðý sert buzüzümü þaraplarýnýn yerini biliyordu paladin. Jonin'in odasýna daldýðýnda gördüðü manzara üzerine yüzüne buruk bir gülümseme yayýldý.
"Gel Althar. Ýçelim,"diyen Jonin idi. Masada Althar'ýn yeri ve kadehi hazýrdý.
"Ýçelim Jonin. Ýçelim. Bu gece çok karanlýk ve sabaha daha çok var. Sarhoþ olmadan gelmeyecek bu sabah."


Son



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn fantastik kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
2012: Ölülerin Ýntikamý
2012: Ölülerin Ýntikamý (3)
Yeþilgözlü Þeytan'ýn Gecesi
Güneþ ve Ölüm (Giriþ)
Yaþam Hasatlayan Smir
Güneþ ve Ölüm (3. Bölüm)
Cennette Bir Sabah
Althar'ýn Akýncýlarý: Altýngöl ve Ejderha (6. Bölüm)
Yaþam Hasatlayan Smir (2)
2012: Ölülerin Ýntikamý (2)

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Tatlý Sert
Zeytin Karasý
1996 Yýlý
Ufuklar: Kýrmýzý Bölge - 18
Kovan Savaþlarý (1. Bölüm)
Kovan Savaþlarý (2. Bölüm)
Yaz 2011
Ufuklar: Diversity Antalya
Ufuklar: Bronz'un Mesajý

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Barbar Conan'ýn Ölüm Þarkýsý [Þiir]
Her Ýnsan Öldürür Sevdiðini [Þiir]
Kovan Savaþlarý Öyküleri [Roman]
Uzun Yol (1. - 100. Sayfalar) [Roman]
Sevgi, Mutluluk, Özgürlük ve Hayat Üzerine Felsefe [Deneme]
Tanklamak Ne Demek? [Deneme]
Ya Ýstiklal Ya Ölüm [Deneme]
Ölüm / Kalým [Deneme]
Uyanýklýk [Deneme]
Uzayda Hayat Var mý? [Deneme]


Levent Ölçer kimdir?

Fantazyada büyü, teknoloji ve aksiyon Ýldar'da buluþuyor. 07/10/2017 tarihinde þimdi diyebilirim ki neredeyse 2 senedir tek kelime yazmadým. . . 2 senedir yazar tarafým ölü. oysa oldugum þeyler içinde olmayý en sevdiðim þey yazar olmaktý :) Topraðý bol olsun.

Etkilendiði Yazarlar:
Süpermen, Robert E. Howard, Tolkien, Salvatore, Jules Verne, Battalgazi, David Eddings, Michael Moorcock.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Levent Ölçer, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.