..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Dünya hiçbir padiþaha kalmadý, sana da kalmayacaktýr. -Nizamî
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Erotik > Levent Ölçer




8 Mayýs 2012
Zeytin Karasý  
96 Yazýndan...

Levent Ölçer


Engin'in sadece tatlý sert avuçlamasý ve okþamalarý bile Necla için yeterince sarsýcýydý ama meme ucuna kapanmýþ ve zevk dolu bir iþkenceyi amansýzca uygulayan o dudaklar ve dil varken herþey çok daha baþka bir noktadaydý. Necla'nýn nefesleri kesikleþmiþ ve derinleþmiþti, dudaklarýna kontrol edemediði gülücükler gelip gidiyordu. Engin önce biriyle sonra diðeriyle, iki memeyle de uzun uzun ilgilendi. Neclanýn memeleri bu yakýn ilgi sayesinde þimdi kýzarmýþ ve dimdik olmuþtu. Engin'in her ýslak dokunuþu Neclayý inletiyordu. Engin kýzýn poposunu iki eliyle sýmsýký avuçlayýp tutkuyla sýktý. Bedenini bu bedene gömmek ister gibi sýmsýký kendine çekti ve o dehþetengiz küçük popoyu okþamaya, sýkmaya baþladý. Elleri durmayan bir devamlýlýkla sýkýyor, avuçluyor ve okþuyordu. Dudaklarý bir o memede bir diðerinde emip yalýyor, çekiþtirip küçük öpücüklerle iþkenceye devam ediyordu.


:DJHJ:
1996 Yazý baþlýklý öykümün devamý... Necla ve Engin 18 yaþýndan büyük.

*****

Þu geçen son birkaç günü düþündüðünde Engin'in içindeki duygularýn labirenti daha da çýkmazlaþýyordu. Bahçenin bir köþesine geçmiþ aþaðýdaki ralli pistini ve körfezin gri sularýný izliyordu. Duygularý gibi gökyüzü de karanlýk ve rüzgarlýydý. Havada yaðmur kokusu vardý.

Engin'in içi karmakarýþýktý. Arapsaçý olmuþtu her þey. Karýþýklýk ve belirsizlik vardý içinde. Ýhanet ve suçluluk duygusu, acý ve terk edilmiþlik duygusuyla birleþip intikam rengine bürünüyordu. Yalnýzlýk, kýrgýnlýk, yarýyolda býrakýlmýþlýk hisleri içini parçalýyordu. Ama bütün bu hislerin yanýnda içinde alevlenen yeni heyecanlarýn ateþi de vardý. Bu ateþ açtý. Açlýk ve ihtiyaç hissi bu ateþi körükleyip duruyordu. Engin'in içinde hevesli bir fýrtýna kopuyordu. Hem neþe hem de acý ayný anda kalbinde çarpýk bir rüzgar olmuþ esiyordu.
Ýçinde ve dýþýnda rüzgarla boðuþurken Engin'in kulaklarý okulun büyük kapýsýna doðru döndü. Bu gülüþleri, bu kahkahalarý tanýyordu. Sumru ve Buket. Ýki kýz kolkola girmiþ gülüþüp konuþarak kapýdan dýþarý doðru yürüyordu. Ýkisi de gülüþmelerinin arasýnda dönüp dönüp Engin'e bakýyor ve el sallayýp kendi aralarýnda konuþmayý sürdürüyordu.
Engin farkýnda olmadan aklýndan bir dolu düþünceyi geçirdi ve gülümsedi. Onlarýn orada neler konuþtuðu hakkýnda sadece tahminde bulunabilirdi ama ne konuþtuklarýný, neye güldüklerini bilebilmesinin hiçbir yolu yoktu. Sadece güldü ve onlara el sallayarak karþýlýk verdi.

Ýki genç kýz kolkola okuldan dýþarý yürürken Engin sadece bu iki güzel kýzýn arkasýndan baktý durdu. Gri etekler ve beyaz gömlekler giyen bu iki afetin salýna salýna yürüyüþleri karþýsýnda iç çekmekten baþka bir þey elinden gelmiyordu.
Ýþte iki suç ortaðý da gidiyordu. Bugün yalnýzdý anlaþýlan. Oysa sabahtan beri ne fantazilerle çýldýrmýþ ve pantolonunda yükelip duran çadýrý saklamak için köþe bucak saklanýrken neler ummuþtu. Derin bir nefes çekip efkarla gülümsedi Engin. Gülümseyen ama tatsýz, hayalkýrýklýðýna uðramýþ bir ah çekti.

Yaðmur geliyordu inceden. Ýlk bir iki damla ile beraber güneþ iyice kararmýþtý. Engin yürümeye baþladý. Ýçeri girme vakti gelmiþti. Sabahki güneþli hava serinlemeye baþlamýþtý ve rüzgar güçleniyordu.

Binanýn kapýsýna iyice yaklaþana kadar onlarý fark etmedi Engin. Aklý o kadar doluydu ki gözleri sadece birkaç adým ötesini görebiliyordu. Fenmatematik sýnýfýnýn iki güzel kýzý kapýda durmuþ kaynatýyorlar ve bahçede saðda solda gezinenleri seyrediyordular. Bakýþlarý Engin'e de uðruyordu ve Engin'e gelen bakýþlarýyla birlikte aralarýndaki fýsýldaþan konuþmada dudaklarýna afacan bir gülümseme de yayýlýyordu. Yoksa bu Engin'in hayalgücü müydü?
Aslý ve Serap...
Kumral güzeli Aslý o sýska tiplerden deðildi. Kesinlikle bir gram fazlasý yoktu ama sýska da deðildi, dolgun vücudu balýk eti olmasa da kesinlikle ele avuca gelir cinsten kýþrkýtýcý bir genç kýz bedeniydi. Özellikle göðüsleri hem büyüklükleri hem de duruþlarýyla okuldaki bütün erkekler için tam bir görsel þölen, fantazi malzemesiydi. Aslý'nýn okulun popüler çocuklarýndan Cem ile çýkýyor olmasý taliplerini durdursa da fantazi üretimini engellemiyordu bu durum.
Sarýþýn, buðday tenli Serap voleybolculardan biriydi. Fantazi prensesi olarak Aslý'dan geri kalýr yaný yoktu. Akýl çelen gözleri, afacanlýðýna zýt masum bebek yüzü ve ince, atletik fiziði ile okuldaki en güzel kýzlardan biriydi. Çapkýnlýðý ve fýrlamalýðý ile de ünlü neþeli, þenþakrak bir kýzdý. Bütün çapkýnlarýn boy hedefiydi Serap.

Engin kýzlarýn tam karþýsýndaydý þimdi. Yürüyüþünü hiç bozmadý. Yanlarýndan usulca geçip gidecek bir rotayla devam ediyordu yoluna. Aslý ile Serap þimdi Engin merdivenleri çýkýp yanlarýna doðru gelirken açýkça onu süzüyor ve gülümsüyordular. Engin de gülümsedi ve kýzlarý selamladý.
"Naber kýzlar?" diyerek laf attýðý sýrada aniden çýkan güçlü rüzgara kimsenin yapabileceði bir þey yoktu.

Talih bazen çok afacandý. Kýzlar küçük þaþkýnlýk çýðlýklarýný hemen attýlar ama þaþkýnlýklarý o kadar gerçekti ve elleri ayaklarý o kadar tatlý biçimde utanmýþ küçük çýðlýklarla birbirine dolanmýþtý ki... Gülmekten fýrsatýný bulup bellerine kadar havalanmýþ eteklerini düzeltmeleri çok zor oldu.
Engin bu enfes manzara karþýsýnda kendini çapkýnca gülümsemekten alamadý. Ýkisinin güzel bacaklarý ve iç çamaþýrlarý çok kýsa ama asýrlar kadar uzun bir süre boyunca Engin'in gözlerinin önünde kalmýþtý ve Engin de bu anlarý zevkle aklýna kazýmýþtý. Aslý beyaz iççamaþýrý giyiyordu ve kesinlikle bu çamaþýr seksi dantelli modellerden biriydi. Hem de okulda... Engin dudaklarýný yaladý. Serap'ýn pembe iç çamaþýrý ise kesinlikle bir gstring idi. Engin o küçük çamaþýra dokunmakla ilgili hayalleri nasýl bu kadar hýzlý kurabildiðine þaþýrdý. Aklýnda kývýlcýmlar çakýyordu. Ýki genç kýzý birden aklýnda çoktan beyaz çarþaflarýn üzerine beraberce sermiþti. Üzerlerinde ise sadece... Neyse, siz anladýnýz üzerlerinde ne olduðunu...
Bir hafta önce olsa baþýný çevirip görmezden gelir ve utangaç bir gülümsemeyle arkasýný dönüp uzaklaþýrdý. Beyfendilik bunu gerektirir diye düþlünürdü. Þimdi ise beyfendice süzüyor ve iltifatla gülümsüyordu bu iki güzel hanýma. Dudaklarýnda farkýnda olmadan sessiz kelimeler þekillenirken buldu kendini Engin. Sessizce fýsýldýyordu ve ne fýsýldadýðýna kendisi de inanamaz halde gülümsüyordu az sonra... Gülümsemeler ve sessiz fýsýltýlar karþýlýklýydý ama Engin bu beklenmedik ve çok hoþ manzarayla taçlanmýþ andan uzaklaþýrken hayal meyal bir þeyler duydu.
"Seni þýllýk, senin çýktýðýn var..." diyen Serap idi. Serap'ýn sesi inanmayan ve gülen bir ses tonunda yaramazca çýkmýþtý. Aslý'nýn Serap'a ateþli karþýlýðýný anlayamasa da ses tonunu tanýdý Engin. Yaramazlýk ve çapkýnlýk vardý seste.
Engin gülümseyerek kütüphaneye doðru yürümeye devam etti. Bugünden hala umutluydu.

Bir adým atmýþtý ki kendi kendine þaþar buldu kendini. Ýçindeki duygusal karmaþanýn içinde aný yaþýyordu ve kendini coþan duygularýna býrakmýþ rüzgarla savruluyordu. Bu pek alýþýk olmadýðý bir Engin'di.

Engin ara kapýlarý geçip kütüphane ve müdür odasýnýn bulunduðu bölüme geçerken kapýda Eda ile karþýlaþtý. Eda alt sýnýflardan tatlý bir kýzdý ve Engin'in 2 senedir kütüphanede yardýmcýsýydý. 15 yaþýndaki bu tatlý kýzýn geçen sene mezun olan ve okulda bir efsane olan ablasýyla yarýþýr bir güzelliðe bürünüþü okulda artýk dikkat çekiyordu. Eda günden güne çiçek açýyordu ve son günlerde Engin de bunun farkýndaydý. Hayýr Eda'ya o gözle bakmýyordu. Eda küçüktü ama Eda'nýn son günlerde deðiþen saçý baþý ve kýlýðý, tavýrlarý da onu çok iyi tanýyan Engin'in gözüne batýyordu.
"Tamam mý Edacýðým? Son kitaplarý da toparladýk mý?" diyerek ona verdiði iþi sordu Engin.
Eda gülümseyip cevaplarken elindeki anahtarý uzattý Engin'e. Anahtarý verirken ellerinin temas etmesini ikisi de önemsemedi. Yani en azýndan Engin için bu basit bir temastý. Bir anlamý yoktu.
"Son üç kitap kaldý. Onlarý da bir iki gün içinde halledicem," diye konuþtu Eda. Güzel siyah saçlarýný düzeltip bir an durdu sonra "yarýn görüþürüz Engin abi, ben bugün sinemaya kaçýyorum" diyerek sessizce fýsýldadý. Müdürün odasý hemen karþýdaydý.
Engin gülümsedi.
"Ýyi filimler Edacým. Kurtlara dikkat et, seni götürmesinler," diyerek her zamanki gibi takýldý Engin. Bu tatlý ufaklýkla uðraþmayý seviyordu. Eda çok tatlýydý. Eda hafiften kýzarýp utanarak cevap verdi.
"Engin abi yaaaa.."
"Hadi kýz kaybol, gözüme gözükme. Bak hala buralarda," diyerek onu kovaladý Engin. Eda yüzünde güller açtýran bir gülümsemeyle koþarak uzaklaþtý. Engin de bu ufaklýðýn arkasýndan tatlý tatlý gülümseyerek kafa salladý. Gerçekten Eda tam bir kýyamet olup erkeklerin üzerine kopacaktý. Bu okula acýdý Engin. Güldü.

Engin kilitli kütüphane kapýsýný açarken ayný anda müdürün oda kapýsý da açýlýyordu. Dönüp sadece göz ucuyla þöyle bir bakýyordu Engin... Sonra tamamen baþýný çevirip bakmasý gerekti. Dudaklarýndaki ýslýðý gizledi ve aðzýna gelen kelimeleri yuttu.
Müdürün odasýndan çýkan Necla idi. Evet bildiniz. O Necla. Engin'in Buket'e en büyük piþmalýðým dediði Necla. Kesinlikle Engin, Necla'nýn þu anki görüntüsü karþýsýnda bir kaç kat daha piþmandý ve kendine sövüp Necla'ya içinden iltifatlar düzmekle meþguldü.
Necla kýsa boylu, çok ufak tefek bir fiziðe sahipti. Ufaklýðý kendi içinde mükemmeldi. Esmer teni zeytin karasýydý ve ince bedeni bir kedi gibi kývraktý. Siyah, ense hizasýndaki gür saçlarý þu daðýnýk dalgalý haliyle çok büyüleyiciydi. Üzerindeki beyaz polo tiþörtün açýk düðmeleri ve gevþek kravatý küçük ama biçimli göðüslerine harika bir dekolte saðlýyordu. Büyüleyici minik poposunun o dar eteðin içinde sýmsýký kavranmýþ tatlý yanaklarý "sýk beni, ye beni" diye haykýrýyordu bakanlara. Eteði daracýk ve kýsacýktý. Bu kýsalýk galiba suni olarak; yani belden bir iki kere katlanarak yaratýlmýþtý. Çoraplarý beyaz kýsacýk spor çoraplardý. Yani tam klasik bir "su savaþý sonrasý ikinci kýlýktý" bu. Sýrýlsýklam ýslanmalarý ve erkeklerin yüreðini hoplatmalarý nedeniyle okul kýzlarý bu mevsimde öðretmenlerden çok azar yese de olanýn önüne geçmek mümkün deðildi. Gençlik heyecanýyla birleþen ýsýnan havalarýn etkisine kimse dur diyemezdi.
"Bu kýlýkla mý Müdürün odasýndan çýkýyorsun?" diye gülümseyerek sordu Engin. "Heralde giderayak fýrça atmaya çaðýrdý."
Kapýyý kapattýktan sonra Engin'e tamamen dönmüþ, karþýsýna geçmiþti þimdi Necla. Gülümseyerek konuþtu. Biraz heyecanlý biraz da hüzünlüydü sanki þimdi konuþan ses. Her zamanki o cývýl cývýl neþesi biraz gölgeliydi sanki.
"Rapor aldým. Sýnavlara hazýrlanmak için kullanýcam kalan haftalarý. Bir daha okula gelmiyorum. Vedalaþmak için uðramýþtým Temel Beye," diye konuþtu Necla.

Engin ne hissedeceðini, ne diyeceðini bilemedi. Ne düþüneceðini bilemedi. Necla'yý bir daha göremeyeceði gerçeði içine bir yýldýrým gibi düþmüþtü. Ýçinde bir duygu seli bir yerlerde bendini kýrdý, sessizce ve karþý konulmazca.

Engin ne kadar zalim ve ne kadar aptal olduðunu ne kadar da geç anlamýþtý. Utanç ve suçluluk duygularý bütün benliðini sarmalamýþtý þimdi. Ýçi derinden acýyordu. Kendine ve Necla'ya yaptýðý bu þey yüzünden boynunu üzüntüyle eðdi. Bu tatlý kýza ne kadar acýmasýz ve anlayýþsýz davranmýþtý... Engin ne kadar kör ve saðýrdý. Ne kadar da bencil ve kibirli bir pislikti. Engin koca bir aptal, bir salaktý. Kendine böyle sövüp duruyordu þu anda. Necla gibi hoþ ve cývýl cývýl bir kýz olanca ilgisi ve yüreðiyle karþýsýnda yýllarca dururken Engin sadece kutu gibi kendini kapatmýþ ve kaçmýþ, saklanmýþtý. Bir noktadan sonra neden kaçtýðýný ve neden saklandýðýný da unutmuþtu ve artýk gerekmediðinde bile bu zalim bir oyun halini almýþtý. Ne kadar salakça...
"Biraz vaktin var mý Necla? Konuþalým mý bir iki dakika?" diye incinmeye açýk zayýf bir sesle sorabildi Engin.
Necla delikanlýnýn karþýsýnda bir kýsa an durdu ve düþündü. Duruþu biraz deðiþti. Baþýný diðer yana biraz eðdi. Saçýndan bir demet yüzüne düþtü. Elini uzatýp saçýný düzeltti. Hafifçe gülümsedi.
"Tabii, konuþalým Engin. Ama bu koridorda olmaz," diyerek Müdürün odasýný iþaret etti bakýþlarýyla.
Ýkisi de gülüþtüler. "Müdür Temel Bey durumu" herkesin kaçýndýðý bir þeydi okulda.
Engin refleks bir biçimde kütüphane kapýsýný hiç düþünmeden açtý. Baþbaþa konuþabilecekleri sessiz ve sakin bir yerin hemen önündeydiler iþte.
"Tamam o zaman, içeri gel."

Az sonra ikisi de içerideydi.

Kütüphane kapýsý kapandý ve kilitlendi. Engin'in aklý o kadar doluydu ki zihni yine oldukça büyük ölçüde otomatik pilota geçmiþti. Kapýyý kilitlediðini sonradan fark etti.
Bir süre sesssizlik oldu. Engin öylece bu hoþ Necla'nýn karþýsýnda durdu. Onun sürmeli koyu kahve gözleri ve esmer tenindeki güzel pembe dudaklarý arasýnda hapsolup kaldý bakýþlarý bir süre.
Engin ne söyleyeceðini, nasýl söyleyeceðini tam toparlayamýyordu. Nereden baþlamalýydý. Söyleyecek çok þey vardý. Yanlýþ bir þey söylemekten korkuyordu. Hem zaten kýzlarla konuþurken öyle çok harikalar yaratan birisi de deðildi. Tamam arkadaþ muhabbetinde sorun yoktu ama ince mevzular söz konusu olunca Engin bir Don Juan olmaktan epey uzaktý doðrusu.

"Konuþacaðýmýzý söylemiþtin Engin," diye sordu Necla. Sesi hem meraklý hem sabýrsýzdý...
Engin bunun üzerine daha fazla beklemeden konuya kafadan girdi. Doðrudan, dolandýrmadan, süslemeden, basitçe, en saf haliyle; Nasýl hissediyorsa öyle söyledi.

"Özür dilerim..." diyen sesi doluydu. Çok samimi bir özürdü bu.
"Önemli deðil Engin," diyerek gülümsedi Necla'nýn o güzel bebek yüzü. Engin'in onu beklettiði için özür dilediðini sanmýþtý.
"Hayýr. Yanlýþ anladýn. Ben... Ben... Özür diliyorum. Herþey için özür diliyorum..." derken durdu ve gözlerini Necla'nýn gözlerinden kaçýrýp bir suçlu gibi öne eðdi. Suçluydu.
Bir kalbi bu denli kýrdýðý için, bu denli aptal olduðu için, kör olduðu için suçluydu.
Necla þimdi doðru anlamýþtý. Karþýsýndaki bu enkaz gibi daðýlmýþ delikanlýyý gördüðünde, havadaki duygu yükü bir anda þok edici bir hýzla artmýþ hava çok yoðunlaþmýþtý. Sarsýcý biçimde kütüphanedeki atmosfer bir anda çok deðiþmiþti.
Kütüphanenin dýþýnda da hava ayný anda deðiþiyordu. Kara bulutlar aralanmýþ ve fýrtýnanýn gözü açýlmýþtý. Güneþ tepede parlýyordu ve gökyüzü bulutsuzca açýktý. Havada ýþýldayan yaðmur damlalarý kristal taneleri gibi güneþ ýþýðýný etrafa gökkuþaðý rengiyle saçýyordu. Havadaki rüzgar usulca aðaçlarý ve çalýlarý dans ettiriyordu. Kütüphanenin arkadaki küçük tepe camlarýndan sarý güneþ ýþýklarý içeriye oynaþarak sýzýyordu. Gölgeler ve güneþin dans eden altýn ýþýklarý buraya masalsý bir atmosfer saðlýyordu.
Kütüphanenin havasý duygu yüklüydü. Kütüphanenin havasý çok aðýrdý. Engin'in duruþu ve Necla'nýn yüzündeki ifade çok deðiþmiþti. Genç kýzýn yýllardýr içinde tuttuðu duygular ve yaþadýðý fýrtýnalar þimdi burada, tam ait olduklarý kiþinin karþýsýnda gerçek gücünü buluyordu. Necla titriyordu. Necla burada aðlýyordu. Önce sessizce ve yavaþça. Sonra derinleþen nefeslerle ve yavaþ hýçkýrýklarla aðlýyordu Necla.

Engin karþýsýndaki gözyaþlarýyla birlikte daha beter yýkýldý. Birisini bu kadar incitmiþ olduðunu görmek genç adamý derinden sarsmýþ, yaralamýþtý. Bu aný, uzun yýllar bir hayalet gibi onu rahatsýz edecek ve asla tam olarak kendini baðýþlayamayacaðý bir günahý olarak, kalbine kazýnýyordu burada. Bu gözyaþlarýný ve hýçkýrýklarý ömrü boyunca asla unutmayacaktý.

Necla'yý biraz olsun teselli edip yatýþtýrabilmeyi istedi. Genç kýzýn hýçkýran gözyaþlarý durmuyordu. Elini Necla'nýn omzuna ürkekçe koydu. Teselli edici kelime bulmakta çok zorlanýyordu Engin.
"Çok, çok üzgünüm Necla. Sana yaptýklarým için çok üzgünüm," diyebildi Engin. Konuþmaya korkuyordu þu anda. Yanlýþ bir þeyler söyleyip onu daha beter üzmekten korkuyordu.
Necla aðlayarak ve öfkeyle Engin'e dönüp baþýný kaldýramadan yumruklarýný sýktý. Kontrollü bir öfkeyle Engin'in omuzlarýný yumruklarýyla dövmeye baþladý.
Engin orada bir þey yapamadý. Elleri yumuþakça teselli için Necla'ya sarýlýrken Necla içindeki zehri akýtýyordu. Hýçkýrýklarla hem Engin'in omuzlarýný dövüyor hem de aðlayarak konuþmaya çalýþýyordu genç kýz.
"Bana hiçbir þey yapmadýn! Bana hiçbir þey yapmadýn..." diye dövüyordu Engin'i.
Engin þaþýrmýþtý. Necla durmuyordu.
"Bana hiçbir þey yapmadýn. Hiçbir þey... Sorun da bu ya... Bana hiçbir þey yapmadýn. Benimle konuþmadýn. Benimle yürümedin... Elimi tutmadýn, beni öpmedin. Bana sarýlmadýn. BENÝ SEVMEDÝN!" diye son sözü ölümcül bir itham gibi, ilahi bir sitem gibi, sessizce kendi içine çökerken haykýrdý Necla. Engin'e sarýldý ve baþýný onun omzuna gömerek aðlamaya devam etti. Sesi kilitlenmiþti. Hýçkýrýklarý derinleþmiþti. Engin onun deli gibi atan küçük kalbini kendi göðsünde hissediyordu.
Necla'nýn sözleri ve hýçkýran gözyaþlarý, sesindeki acý Engin'i vurmuþtu. Engin hüç düþünmeden sýmsýký sarýldý Necla'ya. Onu iyice kendine çekti ve sýmsýký bir sarýlmayla, korumacý bir þefkatle daha daha sýký sardý genç kýzý. Canýndan bir parçayý sarmalar gibi sarmaladý kollarý Necla'yý.
Kaybolduklarý o muazzam duygu girdabýnýn içinde ne kadar süre kaldýklarýný ikisi de asla bilemeyecekti. Öyle iç içe geçmiþ öyle sýký sarýlmýþtýlar birbirlerine.
Engin ne zaman onun saçlarýný okþamaya baþladýðýný hiç hatýrlayamadý. Necla'nýn saçlarýný okþuyor ve saçlarýna, yüzüne, gözlerine, boynuna masum sevgiyle dolu þefkatli öpücükler konduruyordu. Necla'nýn aðlamasý yavaþlamýþtý ve hýçkýrýklarýn eski þiddeti kalmamýþtý. Kalbi daha rahat atýyor ve nefesi daha dingin bir ritim ile göðsünü þiþirip indiriyordu.
Genç kýz çok hoþ kokuyordu. Engin kokunun adýný koyamýyordu ama koku çok hoþtu. Koku çok tatlýydý. Çok harikaydý. Hem baharatýmsý, hem odunsu çok tatlý bir kokuydu bu. Engin derin bir nefes çekti elinde olmadan. Genç kýzýn saçýný okþadý. Boynuna bir öpücük kondurdu. Büyüleyici diye mýrýldandý sessizce dudaklarý.
Engin laneti hissediyordu. Erkek bedeninin laneti. Bedeni bu genç ve taze vücuda bu kadar uzun süre yakýn olmanýn etkisiyle süratle uyanýyordu. Engin erkekliðindeki hareketliliði hissettiði anda bir küfür savurdu. Kendini kontrol etmeye boþ yere çabaladý. Baþka þeyler düþünmeye, baþka konulara odaklanýp aklýný bu taze bedenden, bu sýcak dokunuþtan, bu yakýnlýktan, bu kokudan uzaklaþtýrmaya çabaladý. Bu çaba hiçbir iþe yaramadý. Engin kendini usul usul Necla'nýn bedeninden geri çekmek istedi. Kýzýn dokunuþu hala çok sýkýydý ve býrakmayý istemiyordu. Necla'nýn uyanýþýný hissedip ürkmesini ya da yanlýþ fikirlere kapýlmasýný istemeyen Engin kararlýlýkla ve nazikçe sarýlýþlarýnýn mengene gibi hapsinden sýyrýldý. Masumca ve ölçülüce gülümsemeye çalýþtý.
Genç kýzýn ellerini nazikçe tuttu ve teselli eden sýcak bakýþlarla gülümsedi Engin.
Aralarýndaki duygusal girdap hala çok güçlü ve çok çekiciydi.
Necla'nýn gözleri hala yaþlýydý ve çok yorgun bakýyordu. Gözlerinde hala ruhundaki yaralarýn izleri konuþuyordu. Engin farkýnda olmadan onun yanaðýna bir öpücük kondurdu. Sonra bir tane de diðer yanaðýna.
Necla Engin'in gözlerinin taa içine baktý. Adeta orada onun kalbini ve ruhunu okurcasýna uzun uzun baktý o gözlere.
"Gözlerin deðiþmiþ Engin. Baþka bakýyorsun," diye neredeyse baygýnca fýsýldadý Necla'nýn güzel sesi.
Üçüncü öpücük Necla'dan geldi ve Engin'in dudaklarýna küçük bir öpücük kondurdu. Engin buna aynen cevap verdi.
Necla'nýn dudaklarýna bir küçük öpücük daha.
Karþýlýklý küçük öpücüklere izin verdi Engin.
Küçük öpücükler çok kýsa süre sonra artýk öpüþmeye dönüþmüþtü. Engin ilk anda buna izin verdi. Buna direnemedi zaten. Havadaki koku ve bedeni buna karþý durmasýna engel oluyordu.
Yine de Engin az sonra zorla da olsa kendine geldi ve dudaklarýný nazikçe geri çekti. Nefeslerinin derinleþtiðini ve ikisinin bedeninin de ciddi biçimde uyanýp diðer bedene þiddetlenen bir arzuyla çekildiðini biliyordu. Ýkisinin de tatlý tatlý kontrolden çýkmasýna az kalmýþtý.
"Sana bunu yapamam. Hayatým karmakarýþýk. Biliyorsun Yeþim ve ben..." diye konuþmaya çalýþtý Engin.
Necla iki parmaðýný Engin'in dudaklarýný kapatmak için uzatýrken bilmiþ ve gölgeli bir gülümsemeyle konuþtu.
"Biliyorum... biliyorum Engin. Yeþim'i biliyorum. Sumru'yu da biliyorum..." diyerek hafifçe güldü Necla.
Engin þaþkýnca sordu.
"Nasýl?"
"Seni hala biraz yakýndan izliyorum Engin. Birazcýk. Yýllar içinde bazý þeyler biraz hafifledi ama hiç bitmedi. Hiç bitmedi."
Dudaklarý yeniden öpücüklerle birleþti. Bu kýsa bir öpüþme deðildi. Usul usul masum bir öpüþmeyle sakince öpüþtüler.
Engin yine geri çekildi ve durdu.
"Necla..." diyebildi ama gerisini getiremedi. Necla onu yine ayný þekilde susturdu.
"Senden bir beklentim yok Engin. Seni sadece seviyorum. Seni çok seviyorum. Belki bir daha hiç görüþmeyeceðiz. Bugün son günümüz. Ama, þimdi... Burada... beraberiz," derken Necla ufak öpücükler kondururken aralarda konuþuyordu ve nefesi derinleþip güçleniyordu. Bedeni Engin'in bedenine tutkuyla sokulup dokunuyordu.
"Burada sadece ikimiz varýz," dedi Necla. Öpücüklerini hesapsýzca serbest býraktý. Bu Engin'e yetenden çok fazlasýydý. Engin karþý koymayý tamamen býraktý. Öpücükler özgür kaldý...

***********

Öpüþmeleri uzundu. Hem de çok uzun. Engin þimdiye kadar hiç bu kadar uzun öpüþmemiþti. Yeþim harika öpüþüyordu. Doðru. Sumru'nun öpücükleri hem oyunbaz hem tatlýydý. Kesinlikle. Buket'in öpücükleri tutku dolu ve yakýcýydý. Bu da hakkýyla doðruydu. Buradaki Necla'nýn öpücüklerini tanýmlamaya ise Engin'in sözlüðü yeterli gelmiyordu. En hafif tabirle bu öpücükler kavurucu ve sersemletici, uyuþturucu, baþ döndürücü, baðýmlýlýk yapýcýydý. Bir erkeðe ayný anda hem ihtiyaç duyduðu herþeyi sunan tamamen teslim olmuþ öpücükler, hem de ölesiye umutsuzca, yer doldurulamaz biçimde ihtiyaç duyulduðunu hissettiren öpücüklerdi bunlar. Bunlar bir erkeðin felaketi olacak türden öpücüklerdi. Bunlar bir erkeði körkütük aþýk edip onun geri kalan hayatýndaki bütün öpücükleri kahredecek öpücüklerdi.
Necla için de durum bundan hiç aþaðý deðildi. Genç kýz kendini tamamen Engin'in kollarýna ve yanan dudaklarýna býrakmýþtý. Engin'in kollarýnda ateþte kavrulan bir yýlan gibi kývranýyor ve memnuniyetle inliyordu. Böyle bir öpüþme yoktu. Bu çok sýcaktý. Bu öpüþme ikisini de yakýp kavuruyor ve bitiriyordu. Öyle bir öpüþmeydi ki tek baþýna bütün vücudun çýrýlçýplak sarmaþ dolaþ seviþmesine bedel zevk depremleri yaratýp iki bedeni de sallýyordu. Terden ikisi de sýrýlsýklam olmuþ ve aðýr nefeslerle tatlý bir baygýnlýða, farklý bir bilinç düzeyine eriþmiþlerdi.

Zil çaldý. Okul tenefüse çýktý. Zil çaldý tenefüs bitti. Zil çaldý öðretmenler derse girdi. Zil çaldý, ders bitti. Onlar hala öpüþüyordu... Yýllar sonra Engin bu anýyý bir kýz arkadaþyla paylaþtýðýnda kýzýn buna inanabilmesi için onunla Kaz Daðlarýndaki bir kulübede 3 gece geçirmesi gerekecekti.

Necla'nýn elleri Engin'i ustaca ve süratle soyuyordu. Engin daha farkýna varamadan kravatý ve ceketi çýkmýþ, gömleðinin düðmeleri çözülmüþ ve savrulmuþtu. Engin ancak ondan sonra kendine biraz gelebildi ve genç kýzýn beyaz polosunu çýkartýp onu soymaya baþlayabildi. Necla'nýn teninin ilk çýplak görüntüsüyle birlikte dudaklarýný bu taze bedenin küçük ve biçimli memelerine kapatmasý bir oldu.
Necla'nýn teri ýþýldayan bir mücevher gibi zeytin karasý esmer tenini süslüyordu. Terden ýslanmýþ saçlarý heyecan verici dalgalarla Engin'in yüzüne vurup delikanlýnýn aklýný baþýndan alýyordu. Kokusu çok çekiciydi...

Engin'in dudaklarý önce sað memeye kapandý. Biçimli ve dik küçük memeye kapanan dudaklarýn ýslak, emici temasýyla birlikte Necla inledi. Engin'i kendine iyice çekti. Engin'in bir eli diðer memeyi avuçlayýp okþarken ve meme baþýný usulca sýkýp çekiþtirirken diðer eli de aðzýndaki memeyi okþamaya yardým ediyordu.
Engin'in sadece tatlý sert avuçlamasý ve okþamalarý bile Necla için yeterince sarsýcýydý ama meme ucuna kapanmýþ ve zevk dolu bir iþkenceyi amansýzca uygulayan o dudaklar ve dil varken herþey çok daha baþka bir noktadaydý. Necla'nýn nefesleri kesikleþmiþ ve derinleþmiþti, dudaklarýna kontrol edemediði gülücükler gelip gidiyordu.
Engin önce biriyle sonra diðeriyle, iki memeyle de uzun uzun ilgilendi. Neclanýn memeleri bu yakýn ilgi sayesinde þimdi kýzarmýþ ve dimdik olmuþtu. Engin'in her ýslak dokunuþu Neclayý inletiyordu.
Engin kýzýn poposunu iki eliyle sýmsýký avuçlayýp tutkuyla sýktý. Bedenini bu bedene gömmek ister gibi sýmsýký kendine çekti ve o dehþetengiz küçük popoyu okþamaya, sýkmaya baþladý. Elleri durmayan bir devamlýlýkla sýkýyor, avuçluyor ve okþuyordu. Dudaklarý bir o memede bir diðerinde emip yalýyor, çekiþtirip küçük öpücüklerle iþkenceye devam ediyordu.

Necla daha fazla dayanamadý ve Engin'i gülerek itti. Dudaklarýnda þehvetli ve aç bir gülümseme vardý. Neredeyse yýrtýcý ve hain bir gülümsemeydi bu. Belki biraz da haklý bir zaferin; uzun yýllar hayali kurulan bir þeyi sonunda elde etmenin haklý gurur ve tatmini vardý yüzünde ve gözlerinde.

Necla usulca delikanlýnýn kemerini çözdü ve pantolonun iççamaþýrýyla beraber bir hamlede sýyýrýp indirdi. Engin'in erkekliði zankkadanak önüne fýrlayýp yüzüne dayandý. Necla gülümsedi. Ellerini uzattý ve iki eline alýp erkekliði ýslak dudaklarýyla öptü. Tekrar ve tekrar öptü. Bunlar ateþli, tutkulu öpücüklerdi. Öpücükler kýsa sürede iyice hýzlandý ve yalamaya dönüþtü. Bütün uzunluðu boyunca Engin'i alttan, üstten ve yanlardan yalayýp elleriyle sývazlamaya baþladý Necla.
Engin masaya dayanmýþ ve ayakta kendinden yarý geçmiþ halde duruyor, bir rüya aleminde yüzüyordu.
Necla Engin'i tamamen aðzýna aldýðýnda genç kýzýn aðzý aþkýn kýzgýn fýrýný gibi yanýyordu. Engin bu ilk anda zirveye ulaþabileceðini, boþalmanýn eþiðinde gezdiðini hissetti. Uzun bir öpüþmenin ve duygusal olarak tamamen karþýsýndaki kýzýn tahrik edici büyüsüne kapýlmýþ olmanýn etkisi ortadaydý. Necla'nýn aðzýnýn içinde çok dayanamayacaðýný biliyordu. Ama orada kaldýðý her anýn tadýna varmaya kararlýydý.
Necla, Engin'i tamamen aðzýna alamayacak kadar ufak tefekti. Ama aldýðý kadarýný boðazýna kadar alýyordu ve arada gözyaþartan öðürtülerle zorlansa da Engin'in inlemeleri ve aldýðý nefeslerin tahrik edici ezgisi ona büyük bir tatmin veriyordu. Devam etti. Emdi, yaladý. Elleriyle sývazladý. Yavaþladý, hýzlandý. Küçük molalar verdi ama devam etti.

Engin bir noktadan sonra kendini kaybetmenin eþiðine geldi. Bu sýcak ve ýslak his, bu daracýk sarýp sarmalayan kaygan his ve diþlerle yapýlan oyunbaz dokunuþlar, o duruþlar ve uzun güçlü sývazlamalar çok fazlaydý. Kendini geri çekti. Neclanýn dudaklarýna yapýþtý ve ateþli bir þehvetle onu öptü. Adeta yercesine öptü ve öptü. Boynuna indi, öpücükler emmeye ve yalamaya, küçük tutkulu ýsýrýklara dönüþtü. Elleri o sýký popoyu sýmsýký sýktý, okþadý, avuçlayýp ete doymayan bir açlýkla kendi bedenine çekti. Ýki bedenin arasýnma sýkýþan erkekliðinden gelen güçlü nabýz titreþimleri Engin'i deli ediyor ve düþünme kapasitesini yok ediyordu. Engin düþünmeyi býrakmýþ ve kendini hayalgücüne, bedensel arzularýna býrakmýþtý. Elleri süratle eteðin fermuarýný aradý.
Etek katlanarak suni biçimde kýsaltýlmýþtý. Þehvetle ve sertçe katlarý kývýrdý. Fermuarý açtý. Eteði sýyýrdý.

Necla'yý sertçe çevirdi ve masaya ellerini yaslamasýný saðladý. Kýzýn arkasýna geçti. Dudaklarýyla ensesinden baþladý iþkenceye. Boynuna ve omuzlarýna indi. Öpücükler ve emen yalayan darbelere küçük ýsýrýklar karýþtý. Havada derin kesik nefesler ve iniltiler vardý. Elleri Necla'nýn küçük ve biçimli, artýk iyice uyarýlmýþ ve hassaslaþmýþ göðüslerinde uzun süre oyalandý. Arkadan erkekliðini onun poposunun yanaklarýnýn arasýna yaslarken o küçük o biçimli, tatlý göðüsleri avuçladý, okþadý. Meme uçlarýný usulca ve tutkuyla çekiþtirip sýktý. Minyon ve aç genç kýz bedeni bu dokunuþlara cömertce yanýt verdi. Terden sýrýlsýklam olmuþ bedenden yükselen kokular baþ döndürücüydü.
Necla da þimdi Engin gibi iyice kendini býrakmýþ ve saçýný baþýný çýlgýn gibi sallar olmuþ, daðýtmaya baþlamýþtý. Baþýný ileri geri kontrolsüzce atýyor ve diþlerini tutkuyla sýkýp dudaklarýný yalýyor, kasýlýp gerilerek derin düzensiz nefesler alýyordu. Necla'dan çýkan sesler de gitgide Engin'den çýkan sesler gibi tatlý bir tonda vahþileþip ilkelleþiyordu. Bilinç düzeyleri çok temel ve çok basit bir noktaya iniyor, ikisi birbirine karýþýyordu.

Engin hiç düþünmeden Necla'nýn zeytin esmeri tenini soyup çýrýlçýplak býraktý.
Ayakkabýsýný ve çorabýný sýyýrýp savurdu attý. Genç kýzýn üzerindeki yegane elbisesi esmer teninde bembeyaz parlaya sýrýlsýklam ýslanýp þeffaflaþmýþ küloduydu. Onu da çekip þehvetle çýkardý attý. Engin o sýký ve küçük genç kýz poposuna arzuyla yumuldu. Elleri popo yanaklarýný sýkýp okþarken aðzý ve dudaklarý emen ve öpen, yalayan dokunuþlarla, þehvetli ýsýrýþlarla bu tatlý popoyu yiyordu. Engin popo yanaklarýndan bacaklarýnýn arasýna doðru kaydýkça Necla'dan çýkan sesler þiddetleniyor ve bedeni kendini biraz daha ve biraz daha daðýtýp arzuyla kasýlýyor, gevþiyor, titriyordu.
Engin'in dudaklarý Necla'nýn en güzel yerine kapandýðýnda Necla inledi. Hem de nasýl inledi. Bütün vücudu bu zevk iþkencesinden; uzun süreli yoðun duygusal uyarýlmadan ve okþanmadan, öpülmeden, yenmeden dirilmiþ genç kýz inledi. Nefesi kesildi. Sarsýldý. Engin durmadý.

Engin'in aðzý ve dudaklarý ilk bir iki güçlü ve yavaþ dokunuþtan sonra daha hafif ama çok daha hýzlý dokunuþlarla bir zevk kabusu gibi çöktü Necla'nýn bacaklarýnýn arasýna. Necla inledi. Kasýldý. Poposunu Engin'e doðru arzuyla ve istemsizce uzatýrken sýrtýný yay gibi bükerken omuzlarýný ve baþýný geriye attý. Saçý uçuþtu, baþý saða sola savrulurken neþeyle ve nefessizce inledi.
Engin uzun uzun içti Necla'nýn gizli bahçesinden doðan pýnarýn suyunu. O tat aklýndaki yangýnlara benzin gibi geldi. Kalan iki damlacýk kontrolü ve bilinci yitti gitti. Kendini kaybetti. Burada sadece ikisi vardý. Dünya yok oldu. Kainat bitti. Herþey önemsiz bir hiçlik oldu. Kainatýn varoluþundan geriye sadece bu kütüphane ve onun içindeki bu iki beden kaldý.
Engin'in dokunuþlarý öðretmeni Sumru'yu gururlandýracak kadar ustacaydý. Tecrübe eksikliðini hayalgücü ve doðaya kendini tamamen teslim etmesiyle kapatýyordu. Necla bu kýsa yalama darbeleri ve emme hareketleri, sonra yandan ve yukardan, aþaðýndan dil darbeleri yanýnda öpücükler, ýsýrýklar, çekiþtirmeler, okþamalar karþýsýnda kuþatýlmýþtý. Necla bu kuþatma altýnda çaresizce boyun eðdi. Masaya yýðýldý ve titreyen dizleriyle inleyip kasýldý, derin ve kýsa nefeslerle havasýzlýðýn sýnýrlarýnda gezindi, aklýnda zevk depremleri sallanýrlen terden bunalmýþ tatlý bir cehennnemde cayýr cayýr yanýyordu.
Yangýn sonunda öyle ýsýndý ki Necla patladý. Bir volkanýn, bir yanardaðýn patlamasý gibi patladý Necla. Bütün vücudu sarsýlýp titrerken ayaklarýna yükseldi ve sýrtýný yeniden geriye yay gibi büküp saçýný baþýný geriye savurarak zirveye çýktý. Ýçindeki enerji patladý ve bedenindeki pýnar þehvetle püskürüp Engin'i en tatlý aþk yaðmurunda yýkayýp boðdu.

Necla'nýn kesik derin nefeslerinin toparlanmasý, sarsýlan vücudunun kendine gelmesi uzun sürmedi.
"Bu inanýlmazdý..." diye gülümseyerek, zorlukla, titreyen bir sesle konuþtu Necla.
Hala çok sýcak ve hala çok sert halde olan Engin þehvetle, mutlulukla gülümsedi. Yanaðýna uzandý ve onu öptü. Sonra dudaðýndan öptü. Öpüþmeleri süratle dillerin azgýn ve þiddetli dansýna dönüþtü. Dilleri sarmaþ dolaþ öpüþmeleri esnasýnda Necla'nýn elleri Engin'in kazýk gibi sertleþmiþ erkekliðinde gezinip duruyordu.
"Sana saklamýþtým. Ama bir yerden sonra... Olmayacaktý..." diyerek biraz hüzünlenerek ama hala gülümseyerek konuþtu Necla. "Ama aslýnda oldu biliyor musun?" derken masanýn üzerine oturuyor ve bacaklarýný davetkar biçimde açarak Engin'i çaðýrýyordu Necla. Genç kýzýn kukusunun üzerindeki o küçük bir tutam tüyden baþka bütün vücudu tüysüz bir esmer yangýndý. Bedenin çekiciliði büyüleyiciydi. Engin kendini zor tutuyordu ve tutmadý da. Yaklaþtý ve erkekliðini Necla'nýn sýrýlsýklam olmuþ kuytusunun içine soktu. Öyle þehvetle, yavaþça ama kuvvetle girmiþti ki Necla bunun karþýsýnda hem fiziksel hem de duygusal bir zevkle derin bir þiddetle inledi. Týrnaklarý Engin'in çýplak sýrtýna geçerken bacaklarý onun bedenine sarýldý.
"Ýlk defasýnýn hep seninle olmasýný istemiþtim. Olmadý. Ama aslýnda yine de seninleydi. Baþkasýnýn bedeniydi. Ama aklýmda sen vardýn. Kalbimde sen vardýn. Dudaklarýmýn haykýrdýðý isim senin ismindi. Beni ilk sen aldýn Engin. Ýlk senin oldum," diye konuþuyordu Necla. Engin yavaþ ama kuvvetli bir ritimle Necla'nýn içinde gidip gelmeye baþlamýþtý ve bu konuþma onu duygusal olarak çok tahrik etmiþti. Bu kýzý istiyordu. Onu çok istiyordu. Onun içine sonuna kadar girmeyi, onun içine herþeyini boþaltmayý, onunla bir olup bir kalmayý herþeyden çok istiyordu.
Gidip geliþlerin ritmi güçlendikçe güçlendi ve kýsa süre içinde inlemeler ve zevk dolu küçük haykýrýþlar çýplak tenlerin birbirine þap þap vuruþ seslerine karýþtý. Engin olanca uzunluðuyla sonuna kadar Necla'nýn içine giriyor, kýsa bir an o dipte kalýyor, Necla'nýn inleyen yüzünü ve nefesini yüzünde hissedip süratle geri çýkýyor ve süratle geri içeri giriyordu. Kýsa süre içinde ritimleri uzun süre devam edemeyecek kadar çýlgýn bir hýzdaydý ve masa gürültüyle sallanýp çýlgýn sesler çýkartarak onlara bu çýlgýn aþk þarkýsýnda eþlik ediyordu. Bu þarký gerçekten de uzun sürmedi. Süremezdi. Engin'in dayanacak bir yaný kalmamýþtý ve Necla ise arka arkaya ikinci orgazmýný ve daha küçük gizli orgazmlarýný yaþýyordu. Necla mutluluk ve neþenin içinde sarhoþ olmuþ kendini saçýp daðýtmýþtý.
Engin en sonunda zirveyi bulduðunda kasýklarýndan fýþkýran sýcak volkanýn þiddeti Neclayý süratle doldurdu. Genç adamýn kasýklarý öyle þiddetli itiyordu ki taze genç kýz bedeni neredeyse her itiþte havaya kalkýyordu. Engin bu þiddette ve kendini kaybederek boþalmamýþtý þu ana kadar. Yavaþlayýp zayýflayan ama bitmek bilmeyen bir ritimle gidip gelmeye devam ederken belki 11. kez içinden tam ve dolu bir dalga yükselip Necla'nýn içine vuruyordu. Minik genç kýzýn baþdöndürücü bedeni bunu kaldýramayacak kadar taze ve sýkýydý, küçücüktü. Necla içine vuran bu dalgalar karþýsýnda sonunda ýslak seslerle süzülmeye ve etrafa ýslaklýk sýçratan bir yaðmurla taþmaya baþladý. Necla, Engin'le dolup taþmýþtý.
Sonunda gelgit durup sular çekildiðinde koyun koyuna masanýn üzerinde yattýlar. Necla yavaþça süzülürken ve Engin nefesini düzeltip toparlanýrken sarýldýlar. Birbirinin bedeninde gezinen durgun elleri ve parmaklarýna küçük öpücüklerle dudaklarý da katýldý. Ama en çok orada sarýlýp yattýlar. Küçük okþamalar ve öpücüklerden baþka birþey yapmadan yattýlar.

Durgunluklarý öðle paydosunda yerini yine harekete býraktý. Eda kapýya gelip giderken, Müdürün ziyaretçileri gelip giderken, kapýyý çalan öðrenciler cevap alamadan dönüp giderken ikisi çýlgýnlar gibi seviþtiler. Bedenlerinde su kalmayýncaya ve dokunuþlarý artýk karþýsýndakine acý vermeye baþlayana kadar arzu ve açlýkla seviþtiler. Bir deðil bir çok kýyamet yaþadýlar, bir çok tatlý ölüm yaþayýp tekrar birbirlerinin kollarýnda doðdular.

Sonunda ise öpüþtüler. Ýlk öpücükleri gibi bu da uzun bir öpüþmeydi. Tutkulu ve aþýk bir öpüþmeydi. Sonsuzluðu kucaklayan bir öpüþmeydi bu. Kucaklaþtýlar. Sarýldýlar. Necla biraz aðladý usul usul. Engin hüzünle onu teselli etti; Okþadý, öptü, saçlarýyla oynadý. Yeniden sarýldýlar ve yeniden öpüþtüler. Yavaþ yavaþ birbirlerini giydirdiler ve üzerlerine, saçlarýna baþlarýna çeki düzen verdiler. Beraberce daðýttýklarý gibi beraberce toparladýlar, temizlediler.
Son kucaklaþmalarý sevgi doluydu. Sýcak ve sakin, huzurlu bir kucaklaþmaydý bu. Ruhlarýnda ve bedenlerinde bir dinginlik vardý. Karþýlýklý içten teþekkürlerle, sevgi sözcükleriyle, öpüþerek ayrýldýlar. Gözyaþý yoktu son kez elleri ayrýlýrken. Mutluluk ve gülümseme vardý. Seni seviyorum sözcüklerini yürekten söyleyen dudaklar vardý.

Gerisi de yalandý.

****

Ýþte o kadar...

Sevgi... Yolu sevgiden geçen herkesle bir yerde mutlaka buluþur muyuz? Peki ya sevgiyle yapýlan herþey doðru mudur? Yanlýþ nedir? Ýhtiyaç doðru ve yanlýþ gibi kavramlardan üstün müdür?

Neyse Efendim. Engin'in yolculuðu burada bitmedi. Yola bir ara devam edeceðiz.

.Eleþtiriler & Yorumlar

:: :)
Gönderen: Vildan Sevil / , Türkiye
8 Mayýs 2012
Öykünün sonu sevgi-ihtiyaç-doðru-yanlýþ kavramlarýný tartýþmaya açýyor. okuduðum bölümlerde ise, sevgi-þehvet iliþkisi aðýr basýyor. Ýzleyelelim bakalým, nereye varacaðýz? Selamlar...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn erotik kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Tatlý Sert
1996 Yýlý

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
2012: Ölülerin Ýntikamý
Ufuklar: Kýrmýzý Bölge - 18
Althar'ýn Akýncýlarý: Altýngöl ve Ejderha (9. Bölüm - Son - )
Kovan Savaþlarý (1. Bölüm)
2012: Ölülerin Ýntikamý (3)
Yeþilgözlü Þeytan'ýn Gecesi
Güneþ ve Ölüm (Giriþ)
Yaþam Hasatlayan Smir
Güneþ ve Ölüm (3. Bölüm)
Kovan Savaþlarý (2. Bölüm)

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Barbar Conan'ýn Ölüm Þarkýsý [Þiir]
Her Ýnsan Öldürür Sevdiðini [Þiir]
Kovan Savaþlarý Öyküleri [Roman]
Uzun Yol (1. - 100. Sayfalar) [Roman]
Sevgi, Mutluluk, Özgürlük ve Hayat Üzerine Felsefe [Deneme]
Tanklamak Ne Demek? [Deneme]
Ya Ýstiklal Ya Ölüm [Deneme]
Ölüm / Kalým [Deneme]
Uyanýklýk [Deneme]
Uzayda Hayat Var mý? [Deneme]


Levent Ölçer kimdir?

Fantazyada büyü, teknoloji ve aksiyon Ýldar'da buluþuyor. 07/10/2017 tarihinde þimdi diyebilirim ki neredeyse 2 senedir tek kelime yazmadým. . . 2 senedir yazar tarafým ölü. oysa oldugum þeyler içinde olmayý en sevdiðim þey yazar olmaktý :) Topraðý bol olsun.

Etkilendiði Yazarlar:
Süpermen, Robert E. Howard, Tolkien, Salvatore, Jules Verne, Battalgazi, David Eddings, Michael Moorcock.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Levent Ölçer, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.