Katýksýz Ekmeklere Umut
(Seda Han Doukas) 20 Ocak 2011 |
Aný |
| |
Yirmidört saat yaþayan, uðultusu dinmeyen sesiyle herkesin kulaðýna farklý naðmeler fýsýldar tren istasyonlarý. Kiminin yüreðine ayrýlýðý daðlar, kimine vuslatýn o ýlýk nefesini üfler. Bana ise, içinde o hüzünlü çocuðu yaþatan dedemi hatýrlatýr... |
|
Yandým Selim ve Býçkýn Osman - 10
(Seda Han Doukas) 18 Ocak 2011 |
Aþk ve Romantizm |
| |
“Bazen,” dedi içinden “Bazen en iyisidir aþkla piþmek. Ruhun bilinmeyen dehlizlerine ancak onunla varýr, onunla aydýnlanýrsýn. Bu gönlüne düþen ilk cemredir. Bilmezsin ki ýþýðýna biraz daha yaklaþtýn. Oysa sen hala Arafta sanýrsýn kendini.” |
|
Yandým Selim ve Býçkýn Osman - 9
(Seda Han Doukas) 13 Ocak 2011 |
Aþk ve Romantizm |
| |
Osman’ýn yüz ifadesinin deðiþtiðini gören Fatma, Simay’a iþaret çaktý. Aralarýnda anlaþtýklarý üzere, Osman’ýn iþkillendiði vasýl olursa, o vakit diðer taktiðe geçilecekti. |
|
Yandým Selim ve Býçkýn Osman - 8
(Seda Han Doukas) 10 Ocak 2011 |
Aþk ve Romantizm |
| |
Kolbaþý olarak Afet Fatma ne derse o olacaktý. Olacaktý olmasýna ama, mendilin kime verileceði konusunda sýkýntý vardý. Selim’e verilmesi en iyi çözüm gibi görünse de, aralarýnda çýkacak olasý kavganýn sonu pek tatlý bitmeyecekti. Osman, Selim’i çið çið yerdi ve buna da kimsenin sesi çýkmazdý. |
|
Yandým Selim ve Býçkýn Osman - 7
(Seda Han Doukas) 5 Ocak 2011 |
Aþk ve Romantizm |
| |
Fettan Efsun, bakýþlarý Osman’a çivili, olduðu yerde dona kalmýþtý. Afet Fatma yerinden hýzlýca doðruldu, Efsun’a odayý gösterdi, siniye býrakýlan keseyi cebine indirdi ve yardýmcýsýna, emirleri yerine getirmesi için iþaret etti. Yirmi senelik çengilik hayatýnda bunun gibi nice vak`alara rast gelmiþ, nasýl halledeceði konusunda ustalaþmýþtý. |
|
Nazende Haným ve Yusuf Ziya Bey
(Seda Han Doukas) 3 Ocak 2011 |
Aþk ve Romantizm |
| |
Nazende penceresinde yolu gözlüyordu. Arnavut kaldýrýmlý caddede sadece limonata satan adam vardý. Ýçi titredi. Acaba taþ plakta çalan mý onu böyle eyledi? Yoksa vuslat sona ereceði için mi? Balkanlara gitmiþti yiðidi görevli olarak. 2 seneden sonra dönecekti.
Cumbalý sarý ev sessizdi. Herkes alýþveriþe gitmiþ ama Nazende gözünü yoldan ayýrýrsa Yusuf Ziya Bey dönemeyecek sandýðý için yerinden terpenememiþti. Saçlarýný açmýþ, taramýþ, en sevdiði ipekli elbisesini giymiþ ve parfümünü sürmüþtü. |
|
Yandým Selim ve Býçkýn Osman - 6
(Seda Han Doukas) 29 Aralýk 2010 |
Aþk ve Romantizm |
| |
Odadan geri geri çýktý Kýpti Simay. Kömür rengi dalgalý saçlarý beline uzanýyor, ay beyazý teni kolsuz cepkeninden parýldýyordu. Boyu ne kýsaydý ne de uzun. Çýplak ayaklarýna halhallar takmýþtý. Eteðinin altýna giydiði pantolonun yanlarý baldýrýna kadar yýrtmaç ile açýktý. Herkes bacaklara bakakalmýþ, acaba simasý da ismi gibi ay parçasý mý diye merak ediyordu. |
|
Yandým Selim ve Býçkýn Osman - 5
(Seda Han Doukas) 26 Aralýk 2010 |
Aþk ve Romantizm |
| |
Selim’in yanýnda oturan delikanlý, erkek kýyafetleri ile dans eden kýzý gözüne kestirmiþti. Dansý bitip odasýna çekildikten çok sonra bile, onu tekrar tekrar istetiyor, baþka danslar için Afet Fatma’ya diller döküyordu. |
|
Yandým Selim ve Býçkýn Osman - 4
(Seda Han Doukas) 24 Aralýk 2010 |
Aþk ve Romantizm |
| |
Afet Fatma cumbalý hole açýlan odalardan ikisinin kapýsýný týklattý ve Osman’ýn karþýsýndaki divanýn üzerine kuruldu. Birkaç dakika sonra ellerinde çalgýlarýyla 4 kýz çýktý odadan. Konuklarýný baþlarý ile selamlayýp yerlerine oturdular. ‘Zannetme ki terk eyledi bu gönül seni’ isimli þarkýya baþladýlar hep bir aðýzdan.
Selim’in en sevdiði makamlardan biriydi bu. Acýyla kývranan gönlün kendini ifþa etme çabalarý týpký kendinin düþtüðü durumu anlatýyordu... |
|
Yandým Selim ve Býçkýn Osman - 3
(Seda Han Doukas) 12 Aralýk 2010 |
Aþk ve Romantizm |
| |
Ünlü kolbaþý Afet Fatma`nýn meþkhanesiydi burasý. Ahu dilber iken çengilik yapmýþ, nice canlarý aþk ateþi ile kavurmuþ ve hatta baþka bir söylenceye göre de hislerine karþýlýk bulamayan birkaç delikanlý kendini asmýþtý. Yaþlanýp feri sönmeye baþlayýnca hususi meþkhanesini kurmuþ, gündüzleri musiki ve raks dersleri, akþamlarý da eðlenceler düzenler olmuþtu. Kolbaþýlýðýný yaptýðý kýzlar güzellikleri kadar yetenekleri ile de dilden dile dolanýyorlardý. |
|
Yandým Selim ve Býçkýn Osman
(Seda Han Doukas) 3 Aralýk 2010 |
Aþk ve Romantizm |
| |
Bir külhanbeyi ile aþýk bir beyefendinin öyküsü. Aþka farklý bakýþ, diðerini dönüþtürürken kendini deðiþtirmenin þaþkýnlýðýnýn kelimelere dökülme hikayesi. |
|
Garip Köyde Yaþananlar - 1
(Seda Han Doukas) 30 Haziran 2010 |
Beklenmedik |
| |
Anlatýcý karakter, 60 sene aradan sonra çocukluðunda yaþadýðý ve kimseyle paylaþmadýðý bir olayý anlatmaktadýr. Yaþadýðý köye yabancýlarýn gelmesi ile baþlayan garip olaylarýn etkisinde herkesin yazgýsý tümden deðiþmektedir. |
|
|
Kitap okumak benim için yazarlarýn araladýðý o sihirli kapýdan gözlerin kapalý olarak geçmek ve onun yanýnda otururken sana çevrende olup bitenleri kulaðýna fýsýldamalarý gibi gelirdi. Hala da öyle. Bana fýsýldanan o hikayeler içimde yankýlanarak dýþarýya kelimeler olarak dökülmeye baþladýðýnda artýk baþka bir noktadan baktýðýmý farkettim. O yabancý bahçelere yazarlar ile girmek gibi deðildi. Artýk ben kendi bahçeme kendi okurlarýmý kabul edebilirdim. Ýþte burada bulunma amacým da bu. Ýçimden çýkmak için çýðlýk atan hikayelere el uzatmak. Zihnimde beliren tek bir resim karesi ya da duyduðum herhangi bir kelime yeter bir hikayeyi çekip çýkartmaya. Ama asýl zor olan belki de o hikayenin gün yüzüne vardýktan sonra artýk senin bir parçan olmadýðýný bilmek ve yolu açýk olsun diye ardýndan su döküp uðurlamaktýr. Kimbilir, belki okuyacaðýnýz yazýlarýmdan bazýlarý sizin de derin kuyularýnýzý hareketlendirir.
|
|