Iıı. Richard / Okan Bayülgen
|
Shakespeare’in yazdığı ve günümüzde Okan Bayülgen’in başrolünü oynadığı III. Richard oyununa gitmeden önce hakkında şöyle bir araştırma yaptım. Çoğu kimse oyunu anlamamış, oyunun 15 dakikasında oyunu terk etmiş ve tamamen israf diyerek beğenmemiş… Haliyle daha da ilgimi çekti.
Dedim ki ben bu oyunu anlarım aga. Gittim, ben de anlamadım. Şaka şaka… Öncelikle zamanın akışına çomak sokulmuş. En sevdiğim… Gösterilerde dahi olsa zamanı kontrol edebilme ve farklı anları farklı zamanlarda görebilmek kadar güzel bir şey var mı? Bence yok.
Başlayalım oyuna. Oyun; önce ‘’gerçek’’ diye bildiğimiz ve sadece ‘’okuduklarımızdan ötürü’’ gerçek diye kabul ettiğimiz III. Richard’ın haberleriyle ve beraberinde kendisini anlatmasıyla başlıyor. Kimim ben sizlere göre, bu okuduğunuz şeylerden ibaret miyim diye inceden sitemle başlıyor. Tam Okan’lık bir rol olmuş.
Derken farklı bir yerde, farklı bir zamanda bir tiyatroda buluyoruz kendimizi. Tiyatroda avize düşmüş, Richard diye biri yaralanmış ve hastaneye kaldırılmış. Tiyatrodakiler veryansın ederken, polisler geliyor. Richard’ın katil olduğunu bildiklerini ve nerede olduğunu soruyorlar. Tiyatrodaki oyuncular da katil olduğunu kabul ediyor ve burada olmadığını, hastaneye kaldırıldığını söylüyorlar. Derken zaman ve oyun geriye doğru akıyor ve Richard diye bahsedilenin kim olduğunu anlamaya çalışıyoruz. Sonunda anlıyoruz ki Richard, Richard’tır.
Nasıl oluyor bu? Farklı bir ülkede, yani İngiltere’de, kimliği ve pasaportu dahi olmayan bir adam; her şeye yeniden başlıyor. Bir şekilde bir tiyatro sahnesinde sığıntı gibi olsa da yaşama şansı elde ediyor. Derken tiyatronun kütüphanesinde çokça zaman geçirmeye başlıyor. Okuyor, okuyor ve tiyatroda gösterilecek olan III. Richard’dan çok etkileniyor. Çok fazla benzerlik fark ediyor. Hem kendi, hem de III. Richard arasında… Bu yüzden de kendine Richard diye hitap edilmesini istiyor. Oyundaki III. Richard rolünü alabilmek için de yapmadığı ”Richard’lık” kalmıyor. Gerekirse katil bile oluyor. Richard artık O oluyor.
Yine de ‘’kötü’’ diye bilinenlerin aslında neden ‘’kötü’’ olduğunu ve onlar açısından da bakılması gerektiğine inceden bir selam çakılıyor. İyi olduğunu iddia edenlerin gerçekten iyi mi yoksa sistemi kabullenmiş korkaklar olduğu konusunda da düşündürüyor. Özetle koca Shakespeare tabi, güzel yazılmış fakat günümüze göre mükemmel uyarlanmış. Medeni diye kabul ettirilmeye çalışılan kah aptal, kah ahlaksız düşüncelerden biraz uzaklaşmak isteyenler için kesinlikle öneririm.
Dipnot: Kalabalık Ric-hard suç-lu diye bağırsa da Richard suçlu değil. Richard, sadece Richard.