Yaşlılara Saygı ve Hürmet

Her canlı doğar,büyür ve ölür.Doğumla ölüm arasında geçen süreye “ömür” adını veriyoruz.Hayat bazen acı,bazen huzurlu anlarla doludur.Buna hazırlıklı olmak gerekir.
     İnsan mevsimlere benzer.İlkbahar çocukluk,yaz gençlik,sonbahar yaşlılık,kış ise ömrün son demlerine karşılıktır.Sonbaharda yapraklar sararıp düşer.Yaşlılık da böyledir.İnsan takatten düşerek güçsüzleşir.Saçı,sakalı beyazlanır.Bunlar,anlayan için çok şey ifade eder.Bu değişiklikler ömrün son demlerine işarettir.Adımlarımızı ona göre atmalıyız.
     Ecdadımız: “Gençlik kuştur,ihtiyarlık ağır kıştır” demiş.Kişi gençken bir kuş gibi rahat hareket eder.Yaşlandıkça dizlerin bağı çözülür.Yaşlılıkta ibadet etmek de iyice zorlaşır.Hem gençlikte yapılan ibadet daha makbûldür.
     Gençlik sürekli kalıcı değildir.Her insan yaşlılığı tadacaktır.Gençler bunu bilmeli ve ona göre hareket etmelidir.İnsan küçüğünü,büyüğünü tanımalıdır.Saygı,sevgi ve hürmet göstermelidir.Bu konuda Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:
     “Küçüğümüze merhamet etmeyen,büyüğümüzün şerefini tanıyıp ona saygı göstermeyen bizden değildir.”
     Osmanlı Devleti altı asır boyunca yaşamış koca bir çınardı.Bu imparatorluk zamanında yaşlılar el üstünde tutulurdu.Onların bilgi ve tecrübelerinden yararlanılırdı.Oysa günümüzde yaşlılara “iflas etmiş tüccar” gözüyle bakılmaktadır.Ağır bir yük ve engel olarak görülmektedirler.
     Yirmi birinci asra girdiğimiz bu günlerde insanların şefkat ve merhamet duyguları materyalizmin potasında yok olmaya yüz tutmuştur.Artık gençler evlenince ana babalarından ayrılmaktadır.Ebeveyninden ayrı yaşamayı tercih etmektedirler.Evlâtlar,anne babalarının yaşlılık dönemlerinde yanlarında olması gerekirken tam tersini yapmaktadırlar.
     Rahmetli babam, meşhûr bir hikâye anlatırdı:
     “Adamın birisi yaşlı babasından iyice bıkmış.Onu evinden uzaklaştırmak için planlar kuruyormuş.En sonunda babasını ıssız bir dağa bırakmaya karar vermiş.Babasını sepete koyarak dağın yolunu tutmuş.Adamın yanında da küçük oğlu varmış.Kan ter içinde dağın zirvesine varmışlar.Adam,dağ başında babasını sepetin içinde bırakarak hızlı adımlarla eve yönelmiş.Küçük çocuk bu durum karşısında telâşla babasına seslenerek, kendisinden beklenmeyen şu ibret dolu sözleri söylemiş:
     -Baba sepeti unuttun,sepeti!...
     Bu durum karşısında irkilen baba,sepetin önemsiz olduğunu söylemeye çalışmış ama çocuk lâfı gediğine oturtmuş:
     -Baba ben seni yaşlandığında neyle getireceğim buraya?
     Oğlu böyle deyince baba yanlış yaptığını anlamış ve dağda bıraktığı babasını alarak eve dönmüş.
     Dağa bırakılan baba,oğluna hitaben:
     -“Geri dönüp beni alacağını biliyordum” demiş.
     Bu söze karşılık oğlu: “Nereden biliyordun?” demiş.
     O da: “Çünkü ben babamı yaşlandığında dağa kaldırmadım ki!..” demiş…”
     Ne doğrarsan aşına o gelir kaşığına.Etme bulma dünyasıdır bu…Ne ekersen onu biçersin.Peygamberimiz bir mübarek sözünde söyle buyurmuştur: “Ak saçlı müslümana,Kur’an’ı bilen,onu terk etmeyen,onda aşırılığa kaçmayan kimselere saygı göstermek ve adaletli devlet başkanına saygılı davranmak Allah’a tazimden sayılır.”
     Unutmayalım ki bugünün gençleri yarının yaşlıları olacaktır.Yaşlılara saygı ve hürmet gösterelim.Bu gelecekte yaşlılığınıza yapacağınız bir yatırımdır aynı zamanda.

     e-mektup: mnihatmalkoc@hotmail.com


M.NİHAT MALKOÇ hakkındaki bilgilerin basılmasını istiyorum.
Eğer basılmamasını istiyorsanız tıklayın.

  M.NİHAT MALKOÇ kimdir?
NİHAT MALKOÇ’UN BİYOGRAFİSİ Beş çocuklu bir ailenin en küçük ferdi olarak 1970 senesinin 1 Haziran’ında Trabzon’un Köprübaşı ilçesine bağlı Gündoğan Köyü’nde hayata “Merhaba” dedi. İlkokulu komşu köy olan Güneşli Köyü’nde okudu.Orta ve lise öğrenimini Köprübaşı Lisesi’nde tamamladı.En büyük emeli iyi bir hukukçu olmaktı.Lise son sınıfta girdiği üniversite imtihanında KTÜ/Fatih Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Bölümü’nü kazandı.Dersaneye gitme imkânı ve zaman kaybına tahammülü olmadığı için kazandığı fakülteyle yetindi.1992 yılında okulu bitirdi.İlk göz ağrısı olarak nitelediği Gümüşhane’de beş yıla yakın öğretmenlik yaptı.Her geçen gün öğretmenliği daha çok sevdi.Artık öğretmenliği bir tutku olarak görüyor. Vatan borcunu İstanbul’da Kara Kuvvetleri Lisan Okulu’nda Yedek Subay Öğretmen olarak onurla yerine getirdi.Bu peygamber ocağında yüzlerce yabancı subaya güzel Türkçe’mizi öğretti.Ankara’da girdiği sınavı kazanarak Akçaabat Anadolu İmam-Hatip Lisesi’ne Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni olarak atandı.Burada iki yıl görev yaptı.Daha sonra girdiği yazılı ve sözlü imtihanı kazanarak Türkî Cumhuriyetlerden Türkmenistan’ın başkenti Aşkabat’a,üç yıl görev yapmak üzere, öğretmen olarak gönderildi.Burada Mahdumkulu Türkmen Devlet Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi’nde ve İlâhiyat Lisesi’nde Türk Dili öğretmeni olarak çalıştı.Yine Aşkabat’ta Türkçe Öğretim Merkezi’nde(TÖMER) bir yıl boyunca değişik milletlerden kişilere Türkçe’yi sevdirerek öğretti.Şu anda Akçaabat’a bağlı Derecik İlköğretim Okulu’nda görev yapmaktadır. Bugüne kadar,en büyüğünden en küçüğüne kadar onlarca dergi ve gazetede fikrî,edebî,felsefî ve kültürel konularda yüzlerce yazı ve şiir yazdı.Bu yayın organlarından Türk Edebiyatı,Türk Dili,Bizim Çocuk,Çınar,Bizim Azerbaycan,Anadolunun Sesi,Üniversitelinin Sesi,Türkiye,Bizim Okul,Şenliğin Sesi,İnsanlığa Çağrı,Yeni Sesleniş,Gençliğin Sesi gibi dergilerde;Türksesi,Demokrat Gümüşhane,Kuşakkaya,Ortadoğu,Yeni Mesaj,Hergün,Candaş,Edebiyat,Bolu Üçtepe,Akçaabat Yeni Haber,Karadeniz Olay,Hizmet gibi gazetelerde yıllardan beri deneme,makale,fıkra ve şiirler yazmaktadır. “Bizim Okul” isimli kültür,sanat ve edebiyat dergisinin Yazı İşleri Müdürlüğü’nü yaptı.Kültürel organizasyonların çoğunda aktif olarak görev aldı.Sevgi,Dostluk ve Kardeşlik konulu şiir yarışmasında birincilik,Trabzon Belediyesi’nin düzenlediği Çevre ile ilgili yarışmada birincilik,yine aynı belediyenin düzenlediği “İki binli Yıllara Doğru Trabzon” konulu makale yarışmasında mansiyon,Akçaabat Belediyesi’nin değişik zamanlarda organize ettiği şiir yarışmalarında birincilik,ikincilik,üçüncülük ödülleri kazandı.Karadeniz Yazarlar Birliği kurucularındandır.Halen bu birliğin üyesidir. Bunların yanında elinin altındaki öğrencilere rehberlik ederek ve bizzat örnek olarak,onların da pek çok kültürel yarışmada ödüller almasına zemin hazırlamıştır.İkisi kız,biri erkek olmak üzere üç çocuk babasıdır.

Etkilendiği Yazarlar:
Necip Fazıl Kısakürek,Mehmet Akif Ersoy,Yahya Kemal Beyatlı

 


Bu yazıyı basmak istiyorum.

İzEdebiyat'da yayınlanmakta olan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Tüm yazılardan birinci dereceden sayfa düzenleyicileri sorumludur. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.

Yazarların izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin —kısa alıntı ve tanıtımlar dışında— herhangi bir biçimde basılmaması/yayınlanmaması önemle rica olunur.

© 2000-2002, İzlenim.com - Tüm hakları saklıdır.