Avrupa ve Kilise tarihinin en utanç verici, en yüz kýzartýcý olaylarýndan biri kutsal topraklarý Müslümanlarýn elinden kurtarmak gerekçesiyle düzenlenen Haçlý Seferleri’dir. 1095 yýlýnda baþlayan ve 1270 yýlýna kadar süren bu seferler tam bir soykýrýma dönüþmüþ, yüzlerce kent yaðmalanmýþ, yakýlýp, yýkýlmýþ, kadýn, çocuk, yaþlý demeden milyonlarca insan vahþice katledilmiþtir. Katledilenlerin sayýsýnýn 2 milyonu aþtýðý varsayýlmaktadýr.

Haçlý Seferleri Papalýk tarafýndan organize edilmiþ ve Katolik olmayan Hristiyanlara, Yahudilere karþý da düzenlenmiþ, hatta papazlarýn gözü o kadar kararmýþtýr ki çocuklardan oluþan bir Haçlý ordusu bile kurmuþlardýr.

Ýþte bu nedenlerle olsa gerek bu yeni milenyumun baþýnda, 12.3.2000de, Papalýk ilk kez tüm dünyadan ve Müslümanlardan Haçlý Seferleri nedeniyle özür dilemiþ adete günah çýkartmýþtýr. Papa II John Paul Vatikan’dan þu itirafý yapmýþtýr:

"Haçlý seferlerinde binlerce cinayet iþlendi. Tanrý adýna bu cinayetlerin iþlendiðini söylemek kabul edilemez. Haçlý seferleri bizim utancýmýzdýr"

900 yýl sonra ilk defa Papalýk böyle bir açýklama yaptý. Bu özür ve itirafý yapan Papa 2 Nisan 2005te öldü. Bugünleri görse, Haçlý Seferlerinin yeniden baþlatýldýðýný, buna bazý Müslüman ülkelerin de destek verdiðini, ve bundan övgü ile söz edildiðini duysa herhalde dudaðý uçuklardý.

Papa’nýn bu özrüne raðmen ABD ve AB yeni Haçlý Seferleri düzenledikleri açýkça ilan etmiþ ve buna bazý Ýslam ülkelerinin de destek verdiði görülmüþtür. Ýnsan hafýzasý çok çabuk unutur. Söz uçar, yazý kalýr. Bakýn o çok bilge, o ileri demokrasi yanlýsý ve insancýl liderler neler demiþler:

"Terörizme karþý yürütülen savaþ bir 'Haçlý Seferi' olacak bu zaman alacaktýr."
Bush (Afganistan ve Irak'a saldýrmadan önce)

" Tanrý'ya þükür ki Cumhurbaþkanýmýz Sarkozy, Haçlý Seferi'nin önderliðini yaparak önce Birleþmiþ Milletleri, ardýndan da Arap Birliði ve Afrika Birliði'ni harekete geçirdi".
Fransa Ýçiþleri Bakaný Claude Guéant

"Tarih boyunca, Doðu ile Batýyý, Müslümanlar ile Hristiyanlarý ayrýþtýran en büyük çatýþmalarýn, Haçlý seferleri olduðu iddia edildi. Haçlý seferleri, ayný zamanda tüm bu taraflarýn birbirini tanýdýðý, birbirleriyle iletiþime geçtiði, birbirleriyle ittifaklar kurduðu, en önemlisi de, çok yoðun bir þekilde bilim ve sanat noktasýnda alýþveriþte bulunduðu dönemlerdir." R.T. Erdoðan (4.2.2011)

Güzel öyleyse sorun çözüldü. Biz tarihi yanlýþ biliyormuþuz. Tanrýya þükredelim ki, Haçlý seferleri, Müslümanlarý ve Hristiyanlarý ayrýþtýrmamýþ, tam tersi bu sayede taraflar birbirlerini tanýmýþ, birbiriyle þimdi olduðu gibi ittifaklar kurmuþ, en önemlisi de çok yoðun bir þekilde bilim ve sanat noktasýnda alýþveriþte bulunmuþlardýr.

Demek iyi ki Haçlý Seferleri yapýlmýþ. Aferin onlara. Ýþte o zaman þimdi de bol bol Haçlý Seferleri düzenlensin ki taraflar birbirini daha iyice tanýsýn, kardeþ kardeþ dinler arasý diyalog yapýlsýn, bilim ve kültür patlamasý yaþansýn ve ileri demokrasi geliþsin !

Aristo ve Sokrat’ý bile yayan yapýldak yolda býrakan bu asude zihin yürütmeyle I. ve II. Dünya Savaþlarýnýn da iyi ki çýktýðýný ileri sürebiliriz o zaman deðil mi efendim? Çünkü, bu savaþlar sayesinde ilim, irfan daha çok geliþmiþ, Avrupalýlar ve dünya ülkeleri birbirleriyle sýký fýký olmuþ, ABD baþkaný Truman’ýn savunduðu gibi iki atom bombasý atýlarak Japonlarýn edepsizliklerine son verilmiþ, böylece savaþýn bitmesi saðlanarak bir çok insanýn hayatý kurtarýlmýþtýr: “Ben ne yapmýþ olduðumu savaþý durdurduktan sonra anladým… Piþmanlýk duymuyorum, ve ayný koþullar altýnda, aynýsýný tekrar yaparým.” diye düþüncelerini ifade eden Harry S. Truman zýr deli deðildi herhalde deðil mi? (Truman ‘ýn Irv Kupcinet’e 5 Aðustos 1963 tarihli gönderilmemiþ mektubu, Harry S. Truman ’ýn evraklarý: Baþkanlýk Sonrasý Evraklarý, Harry S. Truman Kütüphanesi)

O halde, yaþasýn savaþ, toplama kamplarý, savaþlarý çýkartanlar, atom bombalarý ve silah tüccarlarý. Sizin gibilerin uygarlýða, kültür ve edebiyata yaptýðý katkýlarýn dünyada eþi benzeri yoktur ! Ayrýca böyle düþünen münevver efendilerin sayýsýnýn arttýðýný gördükçe bahtiyarlýktan þad olup insanýn zil takýp oynamasý geliyor.


Nitekim Libya'ya saldýran ve bir taraftan diðer Ýslam ülkelerine saldýrmaya hazýrlanan birleþik Haçlý-NATO ordularýna katkýda bulunmak üzere Türk askerinin yabancý ülkelere gönderilmesine iliþkin Baþbakanlýk tezkeresi AKP, CHP ve MHP oylarýyla TBMM Genel Kurulunda 23.3.2011 günü kabul edildi. NATO’nun komuta merkezinin de Ýzmir olmasý Türk diplomatlarýn önerisiyle uygun görüldü.

Ülkenin postmodern Haçlýlara karþý koyacak gücünün kalmadýðý ve hükümetin teslim olduðu açýkça ortadadýr. E birader siz kendi ordunuzun kozmik odalarýný darmadaðýn eder, komutanlarý tutuklarsanýz, ülkede Amerikan üslerine izin verirseniz ordunun deðil savaþacak, ayakta duracak hali bile kalmaz. Prof. Süheyl Batum’un dediði gibi kaðýttan kaplana döner. Kaðýttan kaplandan ordusu olan devletler de güçlü devletler karþýsýnda tuvalet kaðýdýndan farksýz hale gelir, onlarýn geçmiþte yaptýklarý katliamlara kýlýf üretecek þekilde açýklamalarda bulunmak zorunda kalýrlar.

Haçlýlara ve Haçlý zihniyetine destek verenlerin, onlarla ittifak yapanlarýn onlardan ne farký vardýr? Bu postmodern Haçlýlar için kim kimden özür dileyecek? Papa mý?