Bir Ýngiliz'in tüm sevgilerini ve yaratýlarýný Ýngilizce ifade ettikten sonra, Türkçe küfretmesi gibidir milletimin yaþantýsý. Bir millet küfrederken, söverken deðil, severken millet olmalýdýr. Millet olarak sevgiyi ve saygýyý yitirdiðimize göre, geride küfürden bir milliyetçilik kalmaktadýr. Küfürle de sataþmayla da milliyetçilik olmaz, anca faþizm olur. Millet olarak, kelimelerin solunu da seçsek, saðýný da seçsek, edeplisini de seçsek, cümle kurarken kelimeleri kurþuna dizmek istercesine yan yana getiririz. Böyle olunca da, ne zaman kiþiler olarak yan yana gelsek, hemen bir çatýþmaya gireriz. Edepli kelimeler edepsizleþir. Namus, tacizle, tecavüzle yan yana konulur. Ve sonrasýnda kelimeler kurþun gibi havada uçuþur. Tüm kelimelerin gerçek anlamlarý ölür. Geride hortlayan yan anlamlar kalýr. Millet olarak, Türkçemizi tükürükleþtirmekteyiz. Birbirimizin suratýna tükürür gibi kelimeler savurmaktayýz. Biz millet olarak Türkçeyi küfürleþtirmekteyiz. Rujlu dudaklardan mal, salak, manyak kelimeleri çýkmakta. Sosyalistim diyen dudaklardan, aðzýný yamulturum lan ifadeleri çýkmakta. Türkçenin adý deðiþecek bu gidiþle. Türklan olur dilimiz. Benimle Türklan konuþ lan demeye baþlarýz. Ben sosyalistim lan ibne! Ben muhafazakarým zevzek! Ben dindarým ulan kitapsýz! Ben Türk'üm ey durzi! Ben Kürt'üm piç! Artýk kendimizi böyle ifade etmeye baþlarýz. Örneðin dünya hakkýnda ne düþünmektesin sorduðumuzda: Orasýna burasýna koyduðumun dünyasý deriz. Arkadaþýn nasýl birisi diye sorduðumda ise: O tam bir orospu çocuðu cevabýný veririz. Bu þekilde anlaþýp gideriz. En çok argo kullanan, en çok küfür eden mahallenin muhtarý olur. Minareden ezandan sonra namaza gelin ey cenabetler diye anons edilir. Selalardan sonra geberip gitti, zaten köpeklerle yatar kalkardý, it oðlu itti, denir. Millet olarak birbirimizi ana avrat söveriz. Ey güzel Türkçem, sen sevgi dili, saygý dili olmadýkça, bu millet faþist kalacaktýr. Bu millet özür dilerim, nasýlsýn, bir sorunun mu var, günaydýn, merhaba demedikçe Türkçeye ihanet etmeye devam edecektir. Ýhanet bir düþüncedir. Ýnsan ise, kelimelerle düþünür. Kelimeleri pis, iðrenç, arsýz olanlarýn dünya görüþleri de aynýdýr. Küfürden ve sataþmadan ibaret kýlýnan bir düþünce dünyasý, kültür bazýnda dünyaya ne verebilir. Düþünce olarak dünyanýn niçin gerisindeyiz diyenler, millet olarak küfürbaz olduðumuzu görememekteler harhalde. Artýk sanatýmýz da bu gidiþe ayak uydurmakta. Sinemada ve tiyatroda belden aþaðý ve oldukça þapþalca espriler seyircileri güldürmekte. Örneðin bir þovmen, hoþgeldiniz geri zekalýlar dediðinde bunun çok zekice bir espri olduðunu düþünen seyirci gülmekte. Gülmezse anlamayan konumuna düþecek. Böyle olmaktansa çakma zekiler gibi anlamýþ görünmek daha iyidir diyerek gülmekte. Toplu gülüþmeler faþizandýr. Tüm komedilerde faþizanlýk vardýr. Yetkili biri biriyle alay eder, tüm personel güler. Bir þovmen ya da oyuncu bir trajediye dikkat çekmek ister, insanlar güler. Þu an Türkçe trajikomik bir durumdadýr ve millet olarak gülmeye devam etmekteyiz. Biz millet olarak, Türkçeyi linç etmekteyiz.